Kaftancıoğlu dosyasında son söz Anayasa Mahkemesi’nde

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında verdiği, kendisinin milletvekili seçilmesinin önünü kapatan, hakkındaki mahkûmiyetleri kısmen bozan, kısmen onayan karar, yargı-siyaset ilişkisi alanında son zamanların en çok yankılanan, tepki ve tartışma yaratan konusunu oluşturuyor.

Haberin Devamı

Bundan sonraki aşamada tamamlanması gereken bir hukuki sürecin sonucu beklenecek. Bu süreçte Kaftancıoğlu dosyası, devleti aşağılama suçu, Cumhurbaşkanlığı makamına dönük eleştirilerin ifade özgürlüğü içindeki sınırları ve yargı bağımsızlığı gibi başlıklarda canlı bir tartışmayı Türkiye’nin gündeminde tutmaya devam edecek.

TWEET MESAJLARI ÜZERİNDEN AÇILAN DAVA

Kararın içeriğine geçmeden önce genel bir tespitin altını çizmek gerekiyor. Bu dosyanın önemi, ülkenin ana muhalefet partisinin önde gelen bir şahsiyeti hakkında 2013 ve 2014 yıllarına doğru geriye dönük olarak yapılan bir sosyal medya taramasıyla tespit edilen deliller üzerinden açılan bir soruşturmaya dayanmasıdır.

Dava dosyasını incelediğimizde karşımızda şöyle bir kronoloji buluyoruz. Kaftancıoğlu 13 Ocak 2018 tarihinde CHP İstanbul İl Başkanı seçilmiş, ertesi günü yani 14 Ocak 2018 tarihinde kendisi hakkında geçmişte attığı bir dizi tweet mesajı nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır.

Haberin Devamı

Kendisi hakkındaki iddianame 22 Mayıs 2019 tarihini taşıyor. Bu tarih, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimin ardından Yüksek Seçim Kurulu’nun 6 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesinin sonrasına denk geliyor. İstanbul’daki seçim 23 Haziran 2019 tarihinde yenilenmiş, CHP adayı Ekrem İmamoğlu bu kez ilk seçime kıyasla çok daha büyük bir farkla kazanmıştır.

Davanın ilk duruşması da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bundan beş gün sonra 28 Haziran 2019 tarihinde görülmüş, mahkeme kararını 6 Eylül 2019 tarihinde vermiştir. Mahkeme, iki buçuk aydan kısa süren bu yargılama sonunda Kaftancıoğlu’na beş ayrı suç isnadından toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına hükmetmiştir.

Bu davanın ve çıkan mahkûmiyet kararının en çok iz bırakan yönü, muhalif bir siyasetçinin geçmişte yaptığı sosyal medya paylaşımları üzerinden yargılanıp siyasi yasak doğuran bir mahkûmiyetle cezalandırılması emsalinin yaratılmış olmasıdır. Kuşkusuz, mahkemenin kayda değer bir süratle sonuçlanmış olması da sürecin dikkat çekici bir diğer boyutudur.

Haberin Devamı

YARGITAY’IN BOZMA KARARLARI AİHM İÇTİHATLARIYLA UYUMLU

Yargıtay 3. Ağır Ceza Dairesi’nin önüne gelen mahkûmiyet kararı, Kaftancıoğlu’nun beş ayrı suçtan mahkûm edilmesini öngörüyordu. Yargıtay, Kaftancıoğlu’na “Silahlı terör örgütü propagandası yapma” ile “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlarından verilen mahkûmiyetleri bozmuştur.

Burada önemli bir nokta, Yargıtay’ın Kaftancıoğlu’nun PKK kurucularından Sakine Cansız’ın 2013 yılında öldürülmesinden sonra kendisinin bir ifadesini alıntılayarak yaptığı bir paylaşımın silahlı terör örgütü propagandası suçunu oluşturmayacağına hükmetmiş olmasıdır.

Yargıtay, bu dosyada propaganda suçunun oluşması için gereken “Örgütün cebir, şiddet ve tehdit yöntemlerini meşru gösterme, bu yöntemleri övme, bu yöntemlere başvurmayı teşvik etme” kriterinin karşılanmadığına kanaat getirmiştir.

Haberin Devamı

Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçundan da bozma verirken, bu suçun işlenmesi açısından “Açık ve yakın bir tehlike oluşturma” kriterinin aranmasına gerektiğini vurgulamıştır Yargıtay 3. Ceza Dairesi. Kaftancıoğlu’nun yaptığı paylaşımlarda suçun bu unsuru oluşmadığı gerekçesiyle verilen mahkûmiyeti bozmuştur.

Yargıtay’ın bu iki suç isnadından çıkan mahkûmiyetleri bozmasının, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem de Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu suçlarla ilgili geliştirdikleri içtihatlarla büyük ölçüde uyumlu olduğu belirtilmelidir.

KARARIN PRATİK SONUÇLARI

Kararın pratik bir sonucu, birinci derece mahkemesinin verdiği toplamda dokuz yılı aşkın ceza süresinin yaklaşık yarıya yakın miktarının azalmasıdır.

Haberin Devamı

Yargıtay, buna karşılık “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret”, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alenen aşağılamak“ suçlarından verilen mahkûmiyetleri onamıştır. Bunu yaparken sadece cumhurbaşkanına hakaret başlığında hükmedilen cezada da yedi aylık indirime gitmiştir. Sonuç olarak Yargıtay’dan çıkan “onanmış” ceza süresinin toplamı 4 yıl 11 ay 20 güne düşmüştür.

Yargıtay kararıyla, 2020 yılında çıkartılan ve altı yılın altında ceza alanların denetimli serbestlikten yararlanması yolundaki infaz düzenlemesi devreye girecektir. Bir başka anlatımla, altı yıl sınırının altında kaldığı için Kaftancıoğlu’nun cezaevinde yatması gerekmeyecektir.

Haberin Devamı

Ancak Anayasa’nın 76’ncı maddesinin “Toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar... milletvekili seçilemezler” şeklindeki hükmü nedeniyle kendisinin milletvekili seçilmesinin önü artık kapalıdır.

AYM’YE BAŞVURU MENZİLİNE GİRİLDİ

Önümüzdeki süreçte geçilecek ilk aşama, Yargıtay’ın iki suçtan verdiği bozma kararı çerçevesinde İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılama yapılacak olmasıdır. Mahkeme, Yargıtay’ın bu iki başlıkta aldığı bozma kararına direndiği takdirde, sadece bu iki suçlamayla ilgili olarak dosya Yargıtay’daki bir üst itiraz makamı olan Ceza Genel Kurulu’na gidebilir.

Genel Kurul mahkemenin kararı doğrultusunda hüküm verirse, Kaftancıoğlu’nun toplam beş suçtan da mahkûmiyeti kesinleşir. Bu durumda Kaftancıoğlu hepsi için Anayasa Mahkemesi’nde bireysel başvuru yoluna gidebilir.

Mahkeme bu yola girmeyip Yargıtay kararına uyduğu takdirde, karar yalnızca bu üç suç kategorisinde kesinleştiğinden ve iç hukuk yolları da tüketilmiş olduğundan, dosya “Kamu görevlisine hakaret”, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devleti alenen aşağılamak” suçlarından Anayasa Mahkemesi’nin önüne gidecektir.

Ayrıca, birinci derece mahkeme Yargıtay kararına dirense bile, Kaftancıoğlu AYM’ye gitmek için bu takdirde (direnme olasılığı) başlayacak sürecin sonuçlanmasını beklemek zorunda değildir.

Dolayısıyla Kaftancıoğlu dosyasında artık AYM menziline girilmiştir. Sonuçta son sözü söyleyecek olan makam AYM olacaktır. Hatta beklediği hak ihlali kararı çıkmaması ihtimalinde, Kaftancıoğlu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) de gitme imkânı var.

AYM’NİN İÇTİHATLARI NE DİYOR?

Peki top AYM’nin önüne geldiğinde nasıl bir seyir izleyebilir?

Kuşkusuz, bugünden bir tahminde bulunmak güç. Ancak AYM’nin Kaftancıoğlu’nun mahkûm edildiği suç kategorilerinde almış olduğu önceki kararlar bize yine de bir fikir verebilir. Bu konuda kamuoyunda yeteri kadar yankılanmamış bir dizi ilginç kararı var AYM’nin.

Aslında bu kararları özet bir şekilde gözden geçirmek, Türkiye’de AYM içtihatları çerçevesinde ifade özgürlüğünün karasularının genişliğini görmek, örneğin “Devlete katil diyebilir miyiz?” sorusunun yanıtını almak bakımından yararlı olabilir. Bunu yarınki yazımızda yapmaya çalışalım.

Yazarın Tüm Yazıları