Olabilir, insanlar böyle hassas dönemlerden geçerken bir şey paylaşır, vazgeçer siler, hepimizin hayatına dair şeyler bunlar. Ki hassasiyet denince de Mehmet Aslantuğ tescilli marka.
Fakat bu yumurta vakasından sonra yapılan yorumlara biraz tatlı-sert bir açıklaması oldu Aslantuğ’un.
Bu konuyu yazmadığım için üzerime alınmadım ama yine de bazı tuhaflıklar/tutarsızlıklar var bu söylemde.
Şöyle diyor Aslantuğ:
“Ah benim tatlı dilli, magazinci kardeşim... İki yumurta kırıp iki gömlek ütüleme paylaştım diye kendimi acındıracak kafada mıyım sanırsın? Çoğu insan için önemli olan, konfor alanlarını kaybetmemek olabilir. Ama ben onları yok sayarak yürüyorum.”
Türkiye bir liselinin yaptığı Atatürk paylaşımının infialini yaşıyor. Ünlüler, siyasiler açıklama üstüne açıklama yapıyor; beddua eden de var, sınır dışı edilmesi gerektiğini savunan da.
Be çocuk! Çocuk diyorum çünkü 18 yaşının altında, hukuken çocuk sayılır henüz.
Öbür taraftan çocuk da değil.
Fatih’in İstanbul’u fethetmeye hazırlandığı, Atatürk’ün teğmen olup Libya’dan Çanakkale’ye vatan savunmaya giriştiği yaşlarda.
Böyle büyük tarihi karakterle kıyaslamak da haksızlık tabii...
Çeşme Ovacık’ta bir lavanta tarlası... Akşam serinliği çökünce her yanı nasıl güzel bir koku sarıyor, anlatamam. İnsanın birazcık da uykusunu getiriyor ama uyumamam lazım. Türkiye’de bu işi yapan ilk kadın, İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli ve ekibinden Ege Gastronomi Projesi’ni dinliyoruz. Amaç Türkiye’nin ilk yaşayan laboratuvarı kabul edilen Tarım Teknoloji Merkezi sayesinde yeni teknolojileri sahadaki çiftçilerle buluşturmak. Yıldız ürünler seçip onlara odaklanılmasını sağlamak... Başkan heyecanla anlatıyor; bu çabaların sonucunda bir tarım teknolojileri üniversitesi kurulacak. Bu umut verici sunuma, bölgenin ürünlerinden oluşan harika bir ziyafet eşlik ediyor.
İçinde bulunduğumuz lavanta tarlasının adı da Tarla. Çeşme’de yazın en ilginç mekânlarından biri olmuş. Alaçatı’da bu yaz açılan KestelINN butik oteline ait.
Şimdilik sadece otel misafirlerine böyle özel vesilelerle hizmet veriyor. KestelINN, 7 odalı butik bir sanat oteli. Küçük, sade ama şık. Alaçatı âşığı mimar ve sanatçı Hakan Ezer tarafından tasarlanmış. Odalarda antika eşyanın yanı sıra Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino gibi ünlü ressamların eserleri de sergileniyor.
ÇALIŞANLAR EĞİTİM ALIYOR
Giriş ücretsiz, festival süresince otobüs, tramvay da. Dolayısıyla bazı anlarda 50 bin kişinin toplandığı söyleniyor GastroAntep Festival alanına.
Ortalık orman yangını gibi. Izgara dumanından görüş mesafesi yer yer 3 metreye kadar düşebiliyor. Gaziantepliler hallerinden son derece memnun: Kadın-erkek, genç-yaşlı, zengin-fakir, açık-kapalı... Vanilyalı tütsü muamelesi yapıyorlar bu sumaklı sis perdesine.
“Kadın” bir etkinlik bu festival.
Tıpkı şehrin belediye başkanı gibi. Salça standı da var, katmer standı da. Şerbetçi, baklavacı, pizzacı, kebapçı... Hem de hepsinden 5’er, 10’ar tane.
Ama asıl güzellik, ev kadınlarının açtığı stantlar: Ne dolmalar, ne içliler, ne yuvalamalar, ne börekler...
Sempatik mi, ziyadesiyle.
Geçen akşamsa Beşiktaş Çarşısı’nda yine tanımadığı insanlarla şarkıya durdu ünlü oyuncu.
Şarkı, Levent Yüksel’in “Bu Gece Son” parçası.
Kalabalık oldukları için sesleri de yüksek çıkıyordu.
Sempatik mi, ziyadesiyle.
Fakat herkes onlar kadar mutlu değildi bu şarkının gecenin bir yarısı bağıra çağıra söylenmesinden.
Önünde durdukları apartmandan su döküldü üzerlerine sussunlar diye.
Şimdi 4 aylık kirasını ödemeden kaçtığı iddiasıyla gündemde.
Uzi’nin ev sahibi, Bomonti Anthill’deki evden fotoğraflı bir paylaşım yaptı:
“2022 yılında Türkiye’nin en çok dinlenen sanatçısı (!) @elchavouzi’nin 4 aylık kirasını ödemeden kaçtığı ve çilingirle girebildiğimiz dairemizin durumu... Muhatabımız olan prodüktörün de sırra kadem basmış olması içler acısı. Belki utanırlar!”
Ev sahibi Elif Obdan’ın paylaştığı fotoğrafları uzun uzun inceledim.
Tahminen yaklaşık 50 metrekarelik ve yine tahminen 30-35 bin liralık bir ev.
Elif Hanım’ın bahsettiği gibi çok kötü bir durum da göremedim dairede.
Evet, boşaltıldıktan sonra temizlik yapılmamış ama kırık dökük yok. Duvarlar, yer döşemesi, ankastreler falan hasarsız.
Kronoloji hızlıca şöyle gelişti...
Kanal D’nin yeni dizisi “Dilek Taşı” yeni bir Yılmaz Güney tartışması başlattı.
Dizinin baş kahramanı Mustafa’ya (Salih Bademci) hapishanede sahip çıkan Yılmaz karakterinin, Yılmaz Güney olup olmadığı tartışıldı.
Tam da Yılmaz Güney’in 39’uncu ölüm yıldönümüydü, yazar Murathan Mungan şöyle bir paylaşım yaptı:
“İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu, iyi bir senarist olmasının yanı sıra sinemamızın en iyi yürüyen erkeğiydi. Bir daha kimse onun gibi boynunu hafifçe yana kırarak hüzünle bakarken, içimizin en ücra yerine dokunamadı...”
Mungan’ın bu paylaşımına Farah Zeynep Abdullah’tan sert bir yorum geldi:
“Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği... Kadın döven... Şiddet türleri açısından zengin... Etkili silah kullanan diyelim...”
Karaköy’de gündüzleri esnaf lokantası, geceleri meyhane olarak ünlenen Mahkeme Lokantası, Galaktos adında yeni bir restoran, kahvaltıcı ve şarküteri açtı. Ana restoranın hemen yanında, Perşembe Pazarı Caddesi’nin Tersane Caddesi’yle kesiştiği köşedeki mekân, kendini restomarket olarak tanımlıyor. Burada kahvaltı edebildiğiniz, yemek yiyebildiğiniz gibi alışveriş de yapabiliyorsunuz: Kamkattan, domatesten yapılan reçeller; Hatay halhalısı, Gemlik dublesi, yabanmersinli, bademli gibi 50-60 çeşit zeytin; cevizli tulum, Trakya çörekotlu, kaymaklı lor gibi 100’ün üzerinde peynir çeşidi; Rize Çamlıhemşin, Van Çatak, Pervari karakovan gibi ballar; Kayseri kavurması, füme jambon, Galaktos sucuk gibi şarküteri ürünleri; yağlar, unlar, sirkeler...
Ama önce tadıp sonra alışveriş etmek daha iyi fikir tabii. “Tanıtım aşamasında fiyatları makul tuttuk” dedikleri menüde antrikot, pirzola, şeftali kebabı gibi ızgaralar 190-390 lira; karışık, vejetaryen, margarita gibi pizzalar 120-180 lira, ıspanaklı ravioli, üç peynirli gibi makarnalar 80-120 lira; tavuklu, çizburger gibi burgerler 120-180 lira; San Sebastian, limonlu cheesecake, Rus tatlısı, panacotta gibi tatlılar 85-115; kahve çeşitleri 50-80 lira.
Bazı günler çeşit sayısı 100’ü bulan zeytinyağlı ve mezeler var. Aralarından seçip kendi tabağınızı kendiniz yaptırıyorsunuz. Miktarına siz karar veriyorsunuz, onlar da tartıp gramajına göre fiyatlandırıyorlar.
Benim gibi üç öğün et yese bıkmayacak insanların asıl ilgisini çekecek olansa kahvaltı. Dükkânda ne varsa önünüze yığdıkları serpme kahvaltı 6 kişi için 1.500 lira. Serpme dışında kendi kahvaltı tabağınızı da yaptırabiliyorsunuz, o zaman da yine seçtiklerinizin gramajına göre fiyatlandırma yapılıyor. İşin en güzel yanıysa 22.00’de kapanan Galaktos’ta, saat 21.30’da bile gitseniz kahvaltı servisi alabilmeniz.