Hiç bilmediğimiz bir haliyle içini döktü Dermancıoğlu.
Büyük sevgileri olmadığını, bir hayat arkadaşı bulamadığını, yalnızca kendiyle anlaşabildiğini anlattı hüzünlü bir şekilde.
O kadar etkileyici bir program olmuş ki, onunla birlikte siz de üzülüyorsunuz bu itiraflara.
Konu döndü dolaştı, çektiği komik videolara, çılgın çılgın danslarına geldi Esra’nın.
“Ben deli değilim” dedi ünlü oyuncu: “Canım isterse şimdi burada kafamdan aşağı su döküp, ‘Saçlarım böyle daha iyi oldu’ diyebilirim. Benimkiler çok spontan, çok saniyelik şeyler ama... Ben deli değilim.”
Yok be Esra, sen delisin. Ve sana çok yakışıyor hayatla bu baş etme biçimin.
Ve kötü bir şey de değil bence delilik. Mesela aptal olmakla aynı şey değil.
23 Eylül 2022 ile 1 Ekim 2023 arasında, yani 1 yıldır şarkıcılar şarkılarını söyledi, oyuncular rollerini oynadı, sunucu ve televizyoncular hünerlerini sergiledi. Şimdi hangilerinin en iyi olduğunu seçmek için söz sizde.
Türkiye’nin televizyon, eğlence ve müzik dünyasındaki en iyilerinin belirlendiği sürprizlerle dolu Pantene Altın Kelebek Ödülleri için bu yılın aday kategorileri açıklandı.
Hürriyet ve Pantene iş birliğiyle, bu yıl 49’uncusu düzenlenecek Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni için ilk oylama başladı, www.pantenealtinkelebekodulleri.com adresi üzerinden sürüyor.
Siz de oyunuzu kullanıp bu yıl performansını, şarkılarını, programlarını beğendiğiniz kişileri zirveye taşıyabilirsiniz.
Çok fazla film gösterimi yapılan, kırmızı halıların, büyük kortejlerin, ünlü akınının olduğu bir festival değil bu.
Daha çok yapımcı, yönetmen gibi işin mutfağındaki uzmanların bir araya geldiği, sektörün sorunlarının, çözüm önerilerinin tartışıldığı, firmaların bu sezon gösterime girecek yapımları tanıttığı bir etkinlik.
Ama ünlü simalar da yok değildi tabii aralarında: Ali Poyrazoğlu, Fikret Kuşkan, Suzan Kardeş, Sera Tokdemir, Murat Şeker, Mustafa Uslu, Güven Kıraç, Müfit Can Saçıntı, Açelya Elmas... Festivalde bir konu dikkatimi çekti, size de danışmak isterim: Mars Dağıtım’ın tanıtımını yaptığı, bu cuma vizyona girecek “Roza”. Bir aşiret filmi.
Genç bir kızın hayatını anlatıyor. 3 milyonluk nüfusuyla Türkiye’nin en büyüğü olan İzol aşiretini konu alıyor.
İzollar, Şanlıurfa’dan Erzurum’a kadar 15 ile yayılmış şekilde yaşıyorlar. İstanbul gibi büyük şehirlere yerleşmiş önemli bir nüfusları da var muhtemelen.
“Roza” filmiyse bu aşiret hakkında kitaplar yazan Hamit İzol’un aynı isimli çok satan romanından uyarlanmış.
Yazar, soyadından da anlaşılacağı üzere, aşiretin bir üyesi. Töre cinayeti gibi kavramları tartışmasıyla tanınıyor.
Hollywood ile Yeşilçam arasında gidip gelen vasat bir sinema izleyicisiyim.
Sanat filmlerinden hiç çakmam. “Yüksek sinema” cahili olduğum için de sıkılırım sanat filmlerinde.
Kamera yarım saat bir çorap gösterir, sonra yavaş yavaş buğulu bir pencereye kayar, titrek mum söner, başrolün ağzından “Belki” kelimesi çıkar... Oyy.
Fakat korkunun ecele faydası yok. Değil mi ki ülkemize Cannes’dan en iyi kadın oyuncu ödülünü getirdi...
Nuri Bilge Ceylan’ın dün vizyona giren 3 saat 17 dakikalık “Kuru Otlar Üstüne” filmine gidilecek.
Adana Film Festivali’nde izleyen arkadaşımız Sayım Çınar, filmi anlata anlata bitiremiyor.
“Sesli bir kitap gibi Savaş, Türkiye panoraması izliyorsun, 3 saat boyunca gözlerini bir an bile alamıyorsun” diyor, korkum bir nebze dindi.
Mistral bir Akdeniz rüzgârı. Tıpkı ticaret yapmak için İzmir ve diğer liman kentlerimize gelen Levantenleri taşıyanlar gibi...
İzmir’in Maslak’ı diyebileceğimiz Bayraklı semtindeki 47 katlı Mistral’in girişine açılan İtalyan restoranı Montiano’yla böyle güzel bir isim paslaşması var.
Montiano aslında İzmirlilerin ve Çeşme’ye tatile gidenlerin zaten bildiği bir mekân. İlk şubesini geçen yaz Alaçatı’daki Monrêve otelinde açmıştı.
Bu ikinci şubeyse pazartesi günkü açılışa katılan davetlilere bakılırsa İzmir sosyetesinin yeni gözbebeği olmaya aday. Çünkü davet sahipleri Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas ve eşi Merve Arkas’tı.
Yeşil çini ve ahşap ağırlıklı olacak şekilde tasarlanmış iç mekân, öğle saatlerinde çevredeki iş merkezlerinde çalışanlara, akşamlarıysa sosyalleşmek ya da baş başa romantizm yaşamak isteyenlere ferah bir alan sağlıyor. İçeri adım attığınız andan itibaren size Arkas Holding koleksiyonundan seçilmiş heykeller eşlik ediyor.
TABAKLAR 120-680 LİRA
Mesele sadece iki ünlü oyuncunun ebeveynlerinin aşk yaşadığı iddiası değil, aynı zamanda taraflardan birinin evli oluşu.
Yetmezmiş gibi, bir de yazlık komşusu çıktı iki kadın, yani tanışıyorlar.
Kenan Tosun’un eşi Serpil Tosun ile Ümran Seyhan’ın sarmaş dolaş pozları çıktı.
Serpil Tosun tüm bu gelişmelere “Adaletin Bu Mu Dünya” şarkısını paylaşarak cevap verdi. Serpil hanım ayrıca dün 2. Sayfa’ya katıldı ve “Herşey doğru. Konuşucak bir durum yok. Allah’a havale ediyorum onları” dedi.
Benim asıl merak ettiğim bu olup bitene Serenay Sarıkaya’nın nasıl tepki vereceği.
Anneler tanışıyorsa muhtemelen Serenay da tanışıyor Kenan amcası” ve “Serpil teyzesiyle.
Hatta belki evlerine girip çıkmışlığı bile var. En azından mangal yapıldığında bir tabak da komşuya götürmüşlüğü...
İzel, photoshop yaptığı bir paylaşımına gelen kötü yorumlar üzerine, önce photoshop’suz bir fotoğrafını paylaşıp sonra uzun bir açıklama yaptı:
“Buyurun, bu da photoshop’suz, filtresiz ve hatta sıfır makyaj bir fotoğrafım. Ben bu photoshop için sosyal medyadaki saldırılardan çok sıkıldım... Bir defaya mahsus, bir kare o kadar hoşuma gitti ki yüzümdeki çukurların, hepinizin bilmesine rağmen, silinmesini istedim. Burnum, gözüm, çenem, dudaklarım benimdi. ‘Glitter’da son nokta, photoshop’ta son nokta’ dediniz. En acı olan da buna değerli vaktinizi ayırmanız. N’olur bırakın artık bu işleri. Daha önemli şeylere ayırın vaktinizi. Biraz bırakın elinizden şu telefonları. İlgi alanları, hobiler bulun. Allah’ın size verdiği asıl güzelliklerden mahrum kalmayın. Hayat gayeniz bu mu? Diğer sanatçı dostlarım olsun, ben olayım, ‘Kilo almış, gözümüzün estetiği bozuldu’ demek yerine, bizim sesimizi, şarkılarımızı canlı tutun. 38 bedenden 44 bedene çıktım. Sizce rahatsız olmuyor muyum istediğim her şeyi giyememekten? Lakin tiroit ve şeker yüzünden zor veriyorsun. Herkesin bir nedeni var. Hepinizi güzel kalplerinizden öpüyorum...”
İzel’in cildinin bozuk olduğunu herkes biliyor. Zaten saklamıyor da. Sıfır kompleksle “yüzümdeki çukurlar” diye bahsediyor cildinin girinti çıkıntılarından.
Ama sanki onu eleştirenler arkadaşına, gruba bile fotoğraf gönderirken filtre yapmıyor...
Ama biliyor musun İzel, “Vaktinizi daha iyi değerlendirin, bu boş şeylerle zaman kaybetmeyin” derken boşuna dil döküyorsun.
Türkler sosyal medyada neden dünyanın en aktif ülkelerinden biri biliyor musun?
Çünkü vakit geçirecek başka uğraşlardan yoksun.
Aslında arkadaş olan bu ikili atışmaya başladı.
Derken meseleye Selen Görgüzel dahil oldu, Işın Karaca’nın da “anırarak” şarkı söylediği çıkışını yaptı:
“Niye böyle bir müzik otoritesi gibi her şeye yorumda bulunuyor? Sivri konuşunca haber olacak biliyor. Kimse ona sen de anırarak şarkı söylüyorsun demiyor. Sesi eyvallah kuvvetli ama sürekli bir anırma hali...”
Köpek havlar, kedi miyavlar, aslan kükrer, kuş öter. “Anırmak” ise malum, eşeklere, katırlara özgü bir ses çıkarma şekli.
Bir kadın, başka bir kadın sanatçının sesini eleştirirken niçin böyle “sivri” terimler seçer?
E muhtemelen o da haber olmak istiyordur.
Haber olmak, gündeme gelmek için bu “yoluşmalı kombi” hallerini bir kenara koyacak olursak...