GS’li golcü Icardi’nin ayrıldığı eşi Wanda Yenge’yle yaşadığı melodramda hangi aşamadasınız?
Gelişmeler öyle üst üste ki takibi çok zor.
Icardi’nin sakatlanıp memleketi Arjantin’deki evine döndükten sonra Wanda tarafından eve zorla girdiği için şikâyet edildiğini ve mahkemeye çıktığını biliyorsunuz.
Güzel ama eski:
Wanda “Silahı da var” diye ihbar etmiş ama evde silah milah bulunamamış.
Buna karşılık Icardi de “Saatlerimi ve nakit paramı çaldı” diye karşı suçlama yaptı Wanda Nara’ya.
Bir yandan da Wanda’nın kendisine tercih ettiği rap’çi L-Gante ile atışmaktan geri durmuyor. Televizyonsa televizyon, sosyal medyaysa sosyal medya: “
Cahil diyerek insanları aşağıladığını iddia ettiği İlber Hoca’ya “Zenginlerin, elitlerin akıl vermeleri. Kimsiniz arkadaşım siz? Ne şartlarda doğuyor, büyüyor bu gençler farkında mısınız? Bedava yaşıyorsunuz. Her gittiğiniz yerden 300-400 bin lira kaşe alıp, oturduğunuz yerden millete ‘Cahilsiniz’ deyin...”
Bilgilerini, görgülerini artırıp, dünya görüşlerini zenginleştirmeleri için gençlere dünyayı gezmeyi salık veren İlber Hoca, oldu mu size elitist?
Sanki üniversitede öğretim görevlisi değil; gençlerin içinde bulunduğu zorlukları Aşkım Kapışmak kadar kestiremiyor, göremiyor Hoca.
Ortaylı’nın gençlere söylediği şu aslında: Eğer imkânınız olursa, filanca telefonunun son modeli yerine gezmeyi, görmeyi önceleyin...
Mesela “Tutankhamun” sergisinin açılışında Eski Mısır’ı anlatmıştı Ortaylı. Ücreti mukabilinde verdiği bu danışmanlıklar “cukka” sayılıyor anlaşılan.
Aşkım Kapışmak kendi danışanlarına bilabedel, amme hizmeti veriyor herhalde.
Hocaya “Kimsiniz siz” diye çıkışmış Kapışmak. Bu sorunun cevabı Türkiye’de biraz zor.
Gurme yazarımız Vedat Milor, “İstanbul’un en iyi lahmacuncularından biri” olarak nitelendirdiği Kilisli Ömer Usta’yı ziyaret etti. İzinsiz görüntüsü alınınca küplere bindi:
“Burada yemek yerken fotoğrafımı çekmek, özelime karışmak oluyor. Ben oynayan maymun değilim. Rencide etti. Bu tip davranışlar beni mutsuz ediyor. Belki bu yüzden tamamen keseceğim alakamı Türkiye ile...”
Vedat Bey’in editörlüğünü yaptığım ve birlikte birçok güzel söyleşi ve yazı hazırladığımız için kendisini ve tarzını bilirim, tam da Vedat Milor’luk bir çıkış.
Böyle olmadık yerlerden vurur insanı ama sonra oturup düşündüğünüzde aslında ne kadar haklı olduğunu anlarsınız.
Bu da öyle bir şey: Belli ki mekân sahibi heyecanlanmış,
Vedat Bey’i görünce fotoğraflarını çekmiş. Belki sosyal medyaya ya da sitesine koyacak, belki duvara asacak...
Ama bakalım Vedat Milor o anda görüntülenmek istiyor mu?
Bir döneme damga vuran Hepsi grubunun üyelerinden Cemre Kemer’in ardından, Yasemin Yürük de “Kendisiyle konuşmuyoruz” diyerek, eski çalışma arkadaşları Gülçin Ergül’ü hedef aldı:
“Fazla konuşmak istemiyorum, çünkü Gülçin (Ergül) yanlış anlıyor. Belgeselin olmamasının sebebi Gülçin, kendisi istemedi. O farklı yol çizmek istedi, yolu açık olsun. Gerçekten yanlış bir şey söylemek ve tartışma yaratmak istemiyorum. Hayatımda negatif enerji istemiyorum. Herkes kendi yoluna baksın. Kendisiyle konuşmuyoruz.”
Hepsi grubu, topu topu 4 sene müzik yapıp 2009’da dağıldı. Olmuş 15 sene, hâlâ aynı meseleler!
Batılıların “girl band” dediği kız grupları bizde pek tutmadı. Saysanız hepsi bir elin parmağı kadar: 70’lerde Cici Kızlar, 90’larda Ajlan&Mine, 2000’lerde Hepsi...
O yüzden de el üstünde tutulmuştu bu dört güzel ve şirin kızdan oluşan grup: Eren Bakıcı, Cemre Kemer, Yasemin Yürük, Gülçin Ergül. Mete Özgencil, Sezen Aksu, Ozan Doğulu, Kenan Doğulu, Nükhet Duru gibi efsanelerden “el aldılar”, televizyon ve radyo desteğiyle ülkenin “batılı, popüler, enerjik” gözbebeği oldular.
40 yaşındaki modele 21 yaştan başlayıp 39 yaşa kadar “yürüyen erkekler” var demek ki.
Bu durumdan da pek memnun görünüyor.
Akranlarının ya da daha genç erkeklerin Didem Soydan’a yükselmesinde şaşırtıcı bir taraf yok. Güzel kadın.
Şaşırtıcı olan, Didem Soydan’ın bunlar arasından sadece kendinden küçük olanları zikretmesi.
Ey Salih moda bu mu?
Modacı Salih Balta geçen akşam ünlülerin akın ettiği Elle gecesine bornozla katıldı.
Bu sözleri nedeniyle ağır eleştiriliyor Altuğ. Halbuki kötü bir şey söylememiş, ne köylülere ne başkasına bir hakaret var sözlerinde.
Köylü kadın tiplemesi için tipinin uygun olmadığını söylüyor sadece.
Zaten yanlış anlaşıldığını açıkladı, konunun güzellikle-çirkinlikle alakası olmadığını anlattı:
“Ben çok güzelim, ondan o role giremem değil. Aslında haddimi bilmeye çalışmıştım...”
Buraya kadar tamam ama benim başka bir eleştirim var Pınar Altuğ’a. “Şundan katil olur, bundan olmaz; filanca hırsız tipli, falanca doktor suratlı” diye rolleri tipe göre mi belirleyeceğiz artık?
Ayrıca tipi niçin köylü kadın rolü için uygun olmasın Altuğ’un?
Daha 2 ay önce Rize’de çay toplarken fotoğrafları çekilmişti, gayet de “yerlisi” duruyordu tarlanın.
Jüride Yeşilçam efsanesi Ediz Hun da vardı. 84 yaşında bir çınar... 2 gün önce 84 yaşına basmış. 50. Pantene Altın Kelebek jüri toplantısında doğum günü sürprizimizi eksik etmedik tabii Ediz Hun’a.
Sürpriz pastayı görünce şaşkınlıktan şu sözler döküldü ağzından: “Hepinize minnet hislerimi ifade ediyorum. Mükemmel bir birliktelik yaşadık. Çok sevdiniz beni; sağ olun, var olun. Ben de sizleri çok sevdim. Bunu samimiyetle ifade etmek isterim...”
Öyle güzel bir an ki: Doğum günü pastasını üflerken bir eli, kadın komedyen Büşra Pekin’in elinde. Diğeri, müzisyen Sinan Akçıl’ın.
Ediz Hun’un hemen yanında bir başka efsane vardı: Şerif Sezer... “Yol”, “Hamam”, “Babam ve Oğlum” gibi filmler...
Kitleler nezdinde o derece merak, ilgi, takip var.
2024’ü 25’e bağlayan gece Hadise 20, Ebru Gündeş 10, Gülşen 8, Kenan Doğulu 7, Hakan Altun 6 milyon lira kazanacakmış.
Liste böyle uzayıp gidiyor.
Simge’ninki çok havalı: 100 bin dolar. Bunlar öyle çok kişinin katıldığı stadyum, açık hava konserleri falan da değil.
Çoğunluğu Kıbrıs’taki otellerin 300-400 kişilik kapalı salonlarda.
Yeme-içme, ulaşım, konaklama, kıyafet, hediye daha yok ortada.
Sadece sanatçının ücretini bile kişi başına bölsen faça masaların fiyatını sen hesap et.