Abaküs önerecek değildi ya

En son, cep telefonlarındaki döviz hesaplama özelliğini anlattı.

Aşama aşama, fotoğraflarla:

Önce şuna basın / Sonra şuraya döviz miktarını girin...

Çok eleştirildi bu yüzden Arzu Sabancı. “Bizde döviz ne gezer” diye ti’ye alındı:

“Ve fakat para durumumuz ilkokul matematiğiyle hesaplanabilecek düzeyde...”

Hakikaten, bana da bir abaküs yeter de artar bile.

Ama durun, herkes sen-ben mi?

BDDK, Türkiye’deki milyoner sayısının 1.5 milyonu geçtiğini açıkladı.

Sınıf dayanışması, sınıf kıskançlığı, sınıf rekabeti, “sınıf stalk”u diye bir şey var.

“Zengin kontenjanından” bunların yarısı Arzu Sabancı’yı takip etse...

Kendi kitlesi için son derece isabetli, pek faideli bir paylaşım bence.

Ayna ayna, var mı benden başka imparator dünyada?

Cenazesine de katıldı, “Seni hiç unutmayacağız” diye paylaşım da yaptı, son olarak arabada “Emmoğlu” şarkısına eşlik ederek tekrar andı Ferdi Tayfur’u.

Arabeskin “dört yapraklı yoncası” olarak rakibinin vefatında vefalı davrandı İbrahim Tatlıses.

Yalnız dikkatimi çeken bir ayrıntı var: Sürekli olarak “arabeskin prensi” diye bahsediyor Ferdi Baba’dan.

Halbuki Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay’la birlikte arabeskin dört büyük babası olarak anılıyorlar.

Kendi lakabı “İmparator” olduğu için Ferdi Baba’dan “arabeskin prensi” diye bahsetmek yanlış anlaşılmaya çok müsait bir konu.

Hani “Ben imparatorum, o da bu işin prensi” demeye getiriyor zannedilebilir.

Törkiş Malefiz

Bülent Ersoy, “Kutsal Damacana Zombi” filminin galasına zombi kılığında katıldı.

Körün aradığı bir göz, Allah verdi iki...

Çünkü bütün alaturkalığına rağmen, ilginç biçimde seviyor böyle gotik halleri.

Angelina Jolie’nin cadı hali “Malefiz”i bildiniz mi? İşte bu da Dede Efendi okuyanı.

Sarp’ın sörf kankisi

Datça’ya yerleşen Sarp Levendoğlu, neden çocuk sahibi olmak istemediğini açıkladı:

“Sörf yapmayı her şeyden daha çok seviyorum, insanlardan da daha çok seviyorum. Çocuğum olsa; hastalandığında rüzgâr çıksa hastaneye götürmek zorundasın. Sörf yapamazsın yani. O yüzden ben sörf yapmayı tercih ediyorum. Bir çocuğum olsun istemiyorum...”

Çocuk sahibi olmamayı başka nedenlerden kabul ederim. Mesela “Böyle bir dünyaya çocuk getiremem” diyenleri anlıyorum. Yahut “Çok büyük sorumluluk, altından düzgün kalkabileceğime inanmıyorum” da bana makul bir açıklama.

Ama “Çocuk istemiyorum, çünkü sörfü çok seviyorum...”

Biraz 0-4 yaş değil mi?

“Ben babamla evleneceğim” diyen kız çocukları, “Büyüyünce hayalet avcısı olacağım” diyen oğlan çocukları geliyor akla. Mantık yok, kısa devre yapıyor insan.

“Sen yap çocuk, beraber sörfe binersiniz kardeş kardeş” diyesiniz geliyor.

Jet-ski Gökhan...

Gökhan Özen, 8 günde 25 kişinin hayatına mâl olan Los Angeles yangınlarının “aslında olmadığını” iddia etti.

Bu şehirdeki evinin terasına çıkan Özen, “Bulunduğum bu terastan şehrin büyük bir kısmını görebiliyorsunuz. Hani bir yangın, duman, panik, itfaiye? Öyle bir durum yok. Onu göstermek istedim sizlere” diye paylaşım yaptı.

“Yalan mı söylüyorlar abi? Adam Los Angeles’ı kendi mahallesinden ibaret sanıyor” diye alay konusu oldu haliyle.

Bunun üstüne ikinci bir paylaşım daha yaptı Gökhan Özen:

“Gördüğünüze inanın, duyduğunuza değil. İstanbul ile Los Angeles’ı kıyaslayan arkadaşlar olmuş. Böyle bir şey olabilir mi? İstanbul 7 tepeli bir şehir, iniş-çıkışları var, Los Angeles dümdüz. Burada okyanusa kadar her yeri görebiliyorsunuz. İstanbul ile Los Angeles ikisi çok farklı coğrafik özelliklere sahip...”

Coğrafya bilgisi deyince de Gökhan Özen zaten...

Bir marka olacağı gençliğinden belliydi.

Kıbrıs’tan Türkiye’ye jet-ski’yle gelmeye kalkmıştı da Sahil Güvenlik zor kurtarmıştı.

Sonra bunun reklam amaçlı olduğu yazılmıştı.

Yahut bu kadar şuursuz değil ama o ihtimal daha da kötü:

Tamam anladık, Los Angeles’ta evin var.