Sahrap Soysal

Alaçatı’nın ot dolaması

19 Temmuz 2018
.

◊ 2 adet hazır yufka
◊ Yarım su bardağı zeytinyağı
◊ 1 su bardağı su
İç malzemesi için;
◊ 1 demet ıspanak
◊ 1 demet taze soğan
◊ 1 demet maydanoz

Yazının Devamını Oku

Mafiş tatlısı

16 Temmuz 2018
Şerbet için şeker, su ve limonu ufak bir tencerede kaynatın. Kaynadıktan 5 dakika sonra ocaktan alın soğumaya bırakın.

Derin bir tavada ya da tencereye sıvı yağı koyun. Hamur için tüm malzemeleri derin bir kabın içerisinde karıştırıp yoğurun. Ele yapışmayan kıvamda ve yumuşak bir hamur elde edeceksiniz. Hamuru toplayın ve üzerini örtüp 30 dakika dinlendirin. Hamuru 5 eşit parçaya bölün. Mutfak tezgahına nişastalı undan 2 kaşık serpin. Birinci bezeyi açabileceğiniz kadar ince açın.
Karşılıklı iki kenardan ortaya doğru pileler yaparak ortada birleştirin. 4 parmak aralıklarla hamuru sıkın ve sıkılan yerden keserek uçlarını bastırın. Sıvı yağı kızdırın ve hamurları kızartın. Bir kevgirle kızaran hamuru alıp, soğuk şerbete atın. 5 dakika bekletip çıkarın. Servis tabağına alıp üzerlerine fıstık serpip ikram edin.

MALZEME LİSTESİ
Hamur için;
◊ 1 adet yumurta
◊ 2 yemek kaşığı yoğurt

Yazının Devamını Oku

Haydi uşaklar Trabzon’a

15 Temmuz 2018
Kanal D’de yayınlanan “Sahrap’la Anadolu Lezzetleri” adlı programın çekimleri için Trabzon’a gittik.

Trabzon’a giderken sanki memleketim Gümüşhane’ye gidiyormuş gibi çok mutluydum. Çünkü Trabzon bizim için dost, kardeş ve arkadaş şehirdir. Düğün alışverişlerimizi yapmak, eksikleri gidermek için Trabzon’a giderdik.
Gümüşhane’den yola çıkar, yeşilin her tonunu görebileceğiniz doğa harikası bir cennet köşesi olan Zigana Dağı’nda mola verirdik. Odun ateşinde pişirilmiş kuzu pirzolası yedikten sonra bol fındıklı Hamsiköy sütlacını kaşıklamak, hepimizi mutlu ederdi.
Bazen de son durak olarak Maçka’ya inip golot peynirli mısır unu kuymağının peynirini sündüre sündüre tadına bakar, Trabzon’a doğru yola koyulurduk.
Trabzon’a gelir gelmez hepimiz gözlerimizi denize diker, Karadeniz’in bazen dalgalı bazen durgun halini seyretmeye bayılırdık. Rotamızı şehir içine çevirdiğimizde, Maraş Caddesi’ndeki Beton Helva’dan tahin helvamızı alıp, doğruca Sıdıka Abla’nın evine giderdik. Bizi büyük özlemle, güler yüzle kucaklayan Sıdıka Abla’nın görümcesi Esin Abla’yla sardığı kuyruk yağlı, altı kemikli karalahana dolmasına bayılırdık.
Evin babası Turgut Amca’nın Karadeniz şivesiyle yaptığı konuşmalara, esprilere, fıkralara çok gülerdik. “Uşağım ha bu Karadenizli kadınlar hiç evde paluk kızartmaz. Perdemi, koltuklarımı kokutur diye korkarlar. Önümüze hep karalahana dolması koyarlar” diye şikayet ederdi.



Yazının Devamını Oku

Adana usulü zeytinyağlı pırasa

13 Temmuz 2018
.

MALZEME LİSTESİ

◊ 4-5 adet pırasa
◊ 1 çay bardağı zeytinyağı
◊ 2 adet ince havuç
◊ 1 su bardağı pirinç
◊ 1 çay bardağı haşlanmış nohut
◊ 2 adet limonun suyu

Yazının Devamını Oku

Alaçatı’nın ot dolaması

12 Temmuz 2018
.

MALZEME LİSTESİ

◊ 2 adet hazır yufka
◊ Yarım su bardağı zeytinyağı
◊ 1 su bardağı su
İç malzemesi için:
◊ 1 demet ıspanak
◊ 1 demet taze soğan

Yazının Devamını Oku

Gündüzü seyranlık gecesi gerdanlık

8 Temmuz 2018
Yukarı Mezopotamya’nın en eski şehirlerinden, Dicle ve Fırat nehirleri arasından sesleniyorum bu hafta sizlere. Hanlar, hamamlar, konaklar şehri Mardin’den...

Kadim şehir Mardin’e Mezopotamya Ovası’ndan bakarken bile zamanın durduğunu hissediyorsunuz. Bir bulut kümesi beni içine almış ve uçurarak eski Mardin’in ortasına, Zinciriye Medresesi’nin önüne koyuvermişti.
Etrafımda gördüğüm sarı sıcak taşlarla örülmüş sanat harikası hanlar, hamamlar, konaklar sanki gerçek dışı gibiydi. Kendimi antik dönemlerden kalma açık hava müzesinde hissettim.
Taşın dile geldiği güzel Mardin, eşsiz dokusuyla şiirsel bir kent. Bir dağın yüzünde birbiri üzerine yığılmış gibi görünen altın sarısı evlerin herhangi birinde gece oturup karşıya baktığınızda, sonsuz bir boşluk içinde yer yer parlayan ışıklar göreceksiniz. Bu manzaraya Mardin’in yerlileri “Mezopotamya Denizi” adını veriyor.



Gördüğünüz ışık kümeleri, aslında köy olsa da siz onları deniz ortasında ada gibi algılıyorsunuz.
Mardin gündüzü gibi gecesiyle de görsel bir şaşırtmaca yaşatıyor size. O yüzden Mardin için “Gündüzü seyranlık, gecesi gerdanlık gibidir” derler.

Yazının Devamını Oku

Anadolu’dan Fransa’ya geçtim

1 Temmuz 2018
Güney Fransa’nın Provence bölgesindeki bir köy meydanında bistro kafede oturuyorum. Masanın üzerindeki menüden hangi yemeği seçsem diye bakınırken, “Acaba yöresel Fransız mutfağının en önde gelen yemekleri nelerdir?” diye düşünmeye başladım.

Burdur-Isparta yöresindeki lavanta tarlalarını ve lavanta çiçeği hasadını görmek bir türlü nasip olmamıştı. Güney Fransa’nın Provence bölgesindeki uçsuz bucaksız lavanta tarlalarını görünce, seneye temmuz ayında Isparta’ya lavanta hasadına gitmeye karar verdim.
Kokusunu çok sevdiğim, kolonyasını evimden eksik etmediğim, sabununa bayıldığım, mor rengine hayran olduğum bu çiçeğin rüzgârda salınırken ki zarafetini saatlerce izleyebilirim. Benim gibi diğer turistler ve yaşlı Fransızlar da banklara dizilmiş, bu büyülü kokunun tadına varıyorlardı.
Havadaki parfümlü koku tüm gökyüzünü sarmış bir mutluluk kokusu gibiydi. Ailece oturduğumuz köy meydanındaki bistro kafede, bir taraftan lavanta kokusunu içime çekerken, bir yandan da karşımızdaki muhteşem çeşmenin tarihini okumaya çalışıyorduk.




FRANSA’NIN MİLLİ YEMEĞİ GİBİ

Yazının Devamını Oku

Doğu'nun mavi yüzü Van

24 Haziran 2018
Bu hafta sizleri Van’a götürüyorum. En son 2009’da gitmiştim. Bir ay önceki ziyaretimde çok büyümüş, gelişmiş ve modernleşmiş buldum.

Yüzmeyi çok seven, bir gözü mavi bir gözü yeşil Van kedisinin yaşadığı, kenarında uçsuz bucaksız masmavi bir gölün uzandığı Van, benim için hep büyüleyici bir şehir olmuştur.
En son 2009’da ziyaret ettiğim Van’ı bu sefer çok büyümüş, gelişmiş ve modernleşmiş buldum. Bir tarih ve doğa harikası olan Akdamar Adası’nı ve çok eski kilisesini her gidişimde mutlaka ziyaret ederim.



Bu sefer de adanın küçük kafesinde oturup demli çayımı yudumlarken bir taraftan da derin mavi göle, etraftaki karlı dağlara bakarak ruhumu dinlendirdim.
Efsaneye göre, bir zamanlar adada yaşayan Tamara’ya aşık gencin her gece yüzerek geldiği ada, bir gün dalgalarda boğulup gölün suları arasında kaybolurken yankılanan haykırışlarından adını almış. Aşık gencin “Ah Tamara!” nidaları, zamanla “Akdamar”a dönüşmüş. Yöre halkının “Van denizi” adını verdiği bu göl, aslında pek çok efsaneyle de anılır. Göl kıyısına yakın bir taşın üzerinde oturup saçlarını tarayan denizkızı efsanesini 70 yaşını aşmış Vanlı kadınlardan dinleyebilirsiniz. Ama denizkızı sizi çağırırsa asla gitmeyin diye tembih edermiş büyükler. Yoksa sizi alır götürür diye korkuturlarmış. Bir diğer efsane ise nesli tükenmiş dev bir su aygırının arada sırada kendini gösterdiği, “Van Gölü canavarı” hikayesidir.
Dilden dile dolaşan bu hikayeleri dinlemeye bayılırım.


Yazının Devamını Oku