Sahrap Soysal

Sağlıklı beslenmek moda olunca

19 Ağustos 2008
Beslenme de tıpkı giyim kuşam, ev dekorasyonu gibi modadan nasibini alıyor. Özellikle reklamlar, sunum şekilleri ve tanıtım kampanyaları gibi etkinliklerle o yıl ne tür yemeklerin moda olacağını öğreniyoruz. Halbuki, yüzyıllar boyunca sadece karnımızı doyurmak için yemek yedik. Tabii ki damak tadına çok düşkün olan biz Türkler, çeşitli yemek ve tatlı seçenekleriyle müthiş zengin bir mutfak kültürü de oluşturmuşuz. Ancak son yıllarda sağlıklı beslenmek için yemeğe başladık. Daha sonra da dengeli beslenme modası çıktı ortaya.

Şimdi de tüm dünyayı, "anti-aging" dedikleri yaşlanmayı önleyici ya da sağlıklı yaşlanmak için beslenme modası çıktı. Sağlıklı yaşlanmak için haftada iki kez balık yemenin önemi sıkça vurgulanıyor. Fındık, ceviz, kayısı yemenin ve bol su içmenin faydası da anlatılıyor. Eğer çikolatadan vazgeçemiyorsanız, uzmanların uyarısını dikkate alıp az miktarda siyah çikolata yemeniz gerekiyor. Kahve yerine çay içmek de bu önlemlerden biri. Böylece, ileri yaşlara en az hasar ve kayıpla gelip hayatı mutlu ve iyi bir şekilde sürdürebilmenin püf noktaları da anlatılmış oluyor.

kizlerin içli köfte kroketi

8 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

15 dakika


Malzeme listesi

á 500 gr orta yağlı köftelik kıyma

á 2 çay bardağı ince bulgur

á 1/2 çay bardağı irmik

(Un da kullanabilirsiniz.)

á 1 çay bardağı dövülmüş ceviz

á 1 adet orta boy kuru soğan

(Rendelenmiş olmalı.)

á 1 adet yumurta

á 1/2 yemek kaşığı tatlı biber salçası

(1 yemek kaşığı domates salçası da kullanabilirsiniz.)

á 1 çay kaşığının ucuyla tuz, kimyon, karabiber

á 1 çay bardağı sıvıyağ

Sos için;

á 4 yemek kaşığı domates püresi

á 1 diş sarmısak

á 1 yemek kaşığı zeytinyağı

á 1 çay kaşığı kuru nane ya da kuru fesleğen

á İsterseniz, 1 çay bardağı ceviz içi

Bulguru ve irmiği 1 su bardağı ılık suda 10 dakika kadar bekletin. Üzerine kıyma, soğan, salça, yumurta, ceviz, tuz ve diğer baharatları ilave edip 4-5 dakika kadar yoğurun. Karışımın üzerini kapatıp buzdolabında 10 dakika kadar bekletin. Bulgur hamurundan kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp sıkın ve avuçlarınız arasında mekik şekline getirin. Köfteleri ya sıvıyağda kızartın ya da bol tuzlu kaynar suda 8-10 dakika haşlayıp süzün. Sosu hazırlamak için; zeytinyağını bir tavada kızdırıp domates püresi, sarmısak ve naneyi kızgın yağda, orta ısılı ateşte 4-5 dakika pişirin. Üzerine ince çekilmiş ceviz içini ilave edip çocuklarınız acı seviyorsa kırmızı pul biber ve acı biber salçası ekleyin. İçli köfteleri yanına bu sosu koyarak servise sunun.

imdik kuki

9 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

á 3 adet yumurta

(Oda sıcaklığında beklemiş olmalı.)

á 1 su bardağı toz şeker

á 1/2 su bardağı eritilip, ılıtılmış margarin

á 1/2 su bardağı sıvıyağ

á 1 su bardağı ceviz içi (dövülmüş)

á 1 su bardağı kuru üzüm

á 1 tatlı kaşığı tarçın

á 2 adet limon kabuğunun ya da 1 adet portakal kabuğunun rendesi

á 4 su bardağı un

Kuru üzümleri 2 su bardağı ılık suda 10 dakika kadar bekletin. Yumurta ve toz şekeri derin bir kaba aktarıp çatal yardımıyla 1-2 dakika kadar çırpın. Ilık margarin, sıvıyağ, ceviz içi ve yıkanıp süzülmüş (kağıt peçeteyle iyice kurulamanız gerekir) üzümleri de ilave edip karıştırmaya devam edin. Son olarak, rendelenmiş limon ya da portakal kabuğunu, tarçın ve unu da ilave edip ele yapışmayan ve kulak memesi kıvamında olan bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Hamurdan kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp parçaları şekil vermeden, gelişigüzel şekilde yağlanmış fırın tepsisine yerleştirin. Kurabiyeleri 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında, 20 dakika, üzerleri hafif kahverengi oluncaya kadar pişirip çıkarın. Unutmayın ki, kurabiye fırından çıktıktan sonra bir süre kendi sıcaklığıyla pişmeye devam eder.
Yazının Devamını Oku

Mangalın tadı başka

18 Ağustos 2008
Pikniğe gidip de mangal yakmadan dönmek mümkün mü? Bir de: "Dün gece mangalı yaktım", "Mangal yapalım mı?", "Hadi bize mangala gelin" gibi sözlerle, büyüklerin sık sık mangal muhabbeti yaptığını hatırlarsınız değil mi? Çünkü odun kömüründe pişen köftenin, pirzolanın, tavuğun her cins etin ve sebzenin tadının bambaşka olduğunu hepimiz biliriz...

Ben en çok, artık canlılığı geçmiş köz ateşine gömdüğümüz patatesin peşine düşerim. O yanık kabuklarını soymadan yediğim patatesin tadını hálá damağımda duyumsarım. Ankara’daki Amerikanlıların tüketim kooperatifi olan Pieks’den alınmış, yuvarlak, hemen hemen 50 santim çapında, kocaman kırmızı kubbe kabaklı, yüksek ince ayaklı Amerikan mangallarının adına esasen "barbekü" denildiğini ilk duyduğumda, bizim 15-20 santim ayak yüksekliği olan, bodur, klasik mangallarımızın ne kadar da bıcırık kaldığını aklımdan geçirmiştim. Amerikalıkların böylesine dev, orijinal bir mangalı yani barbeküyü düşünüp dizayn edebilmesi beni çok etkilemişti. Üstelik bizim yere eğilip, iki büklüm olduğumuz mis mini mangalımıza karşın, onların kırmızı kubbe kapaklı dev barbekülerini ayakta kumanda edebilme imkanı vardı.

Yıllar sonra yurtdışında gittiğim bir Arjantin lokantasında, masanın ortasına bizim, mis mini mangalın yerleştirilişini merakla izlerken, aslında bizim mangalın uluslararası bir klasik olduğuna kanaat getirmiştim. Japonların, bizim ocak başı benzeri Tepenyaki restoranlarını da görünce, odun kömürü ızgarası manalı mangal muhabbetini tüm dünya mutfaklarının popüler bir ortak noktası olduğunu fark ettim.

Sağlıklı, hafif ama çok leziz kırmızı veya beyaz et pişirmenin sırrı kesinlikle şu bizim mangal olmalıydı. 1985-95’lerde inşa edilen birçok lüks apartmanın balkonlarına adeta yapıştırılan, bacalı, taş örgülü "barbeküler" tıpkı evlerin salonlarının en münasebetsiz noktalarına yerleştirilen şömineler gibi, çoğunlukla iş görmeyen, içine manasız malzemelerin koyulduğu, lüzumsuz dekorasyon unsurlarıydı. Ama şimdilerde ben, Amerikan barbekü taklidi kırmızı renkli, kubbe kapaklı Törkiş barbekümde, misafirlerime leziz etler pişirirken, yanına iki zeytinyağlı çeşidi ve bir salata vererek pratik ama hoş sohbet çeşnili nefis mönüler sunabilmenin keyfini yaşıyorum.

Mantarlı kıymalı tava böreği

6 kişilik

Hazırlama süresi 25 dakika

Pişirme süresi

60 dakika


Malzeme listesi

á 3 adet hazır yufka

á 3 adet yumurta

á 2 su bardağı süt

á 50 gr bitkisel margarin

İç harcı için;

á 150 gr orta yağlı kıyma

á 1 adet yeşil soğan

á 1 adet sivri biber

á 1 adet orta boy domates

á 5-6 adet taze mantar

á 1 çay kaşığı tuz, karabiber

İç harcını hazırlamak için; kıyma ve bir çay bardağı soğuk suyu orta boy bir tavaya aktarıp orta ısılı ateşte karıştırarak 4-5 dakika pişirin. Üzerine incecik kıyılmış yeşil soğan ve ince halkalar halinde dilimlenmiş sivri biberi ilave edin. Sürekli karıştırarak 4-5 dakika daha pişirip tuz ve karabiberi serpiştirdikten sonra ocaktan alın. Mantarları akan suyun altında yıkayıp rendenin iri tarafıyla rendeleyerek kıymalı harca ekleyin.

Üzerine tavla zarı formunda doğranmış domatesi ekleyin. Sosunu hazırlamak için; eritilmiş margarin, süt ve yumurtayı derin bir kapta iyice çırpın. Yufkalardan birini geniş bir teflon tavaya serip kenarlarını tavanın dışına sarkıtın. Diğer yufkaları dörde bölün. Yufkaları teker teker tavaya yerleştirirken aralarına hazırladığınız sostan gezdirin ve yufka parçalarının yarısına geldiğinizde kıymalı mantarlı sosu yayın. Kalan yufkaları da aralarına sos gezdirerek yerleştirin ve tavanın kenarlarından sarkan yufkaları böreğin üzerine toplayarak kısık ateşte pişirmeye başlayın. Tavanın kapağını kapatarak ve ara sıra çevirerek böreği kısık ateşte en az bir saat kadar pişirin. Böreği sıcakken dilimleyerek servise sunun.

Ananaslı sütlaç

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

50 dakika


Malzeme listesi

á 1 litre süt

á 250 gr toz şeker (1,5 su bardağı kadar)

á 1 su bardağı pirinç

á 2 su bardağı ılık su

á 1/2 su bardağı mısır nişastası

á 1 paket vanilya

á 1/2 su bardağı soğuk su

á 7-8 dilim konserve ananas

Süt ve toz şekeri orta boy bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşte, kaynamaya bırakın. Diğer taraftan, yıkayıp süzdüğünüz pirinci küçük bir tencereye koyup üzerine 2 su bardağı ılık su aktardıktan sonra, pirinci hafif diri kalacak şekilde haşlayın. Mısır nişastası, vanilya ve yarım bardak soğuk suyu derin bir kapta, çatalla pürüzsüz hale gelinceye kadar çırpın.

Haşladığınız pirinci, kaynamaya başlayan şekerli süte suyuyla birlikte aktarıp karıştırın. Ocağın altını hafifçe kısıp 15 dakika kadar pişirin. Ancak dibinin tutmaması için ara sıra karıştırmayı ihmal etmeyin. Kaynayan sütten bir kepçe kadar alarak sulu nişastaya ekleyip nişastayı ılık hale getirin. Bir taraftan sütlacı karıştırmaya devam ederken, bir taraftan da bu ılık nişastalı harcı azar azar kaynamakta olan sütlacın içine aktarın. Yaklaşık 15 dakika daha pişirip ocaktan alın.

Sütlacı kaselere paylaştırıp ılık hale gelmelerini bekledikten sonra üzerlerine ince ananas dilimleri serpiştirin. Buzdolabında iyice soğutup servise sunun.
Yazının Devamını Oku

İçki mi, meyve özü mü

16 Ağustos 2008
Kristal şişelerde saklanıp, ufak kadehlerde servis edilen, meyve rayihasıyla dolup taşan bu içki... Hayli kibar olmasına rağmen şekerli tadıyla hiç belli etmeden baş döndürebilecek kadar da güçlü üstelik. Latince anlamı "akışkan hale getirmek" olan likörün, gerçekten de hazırlandığı meyve ya da tohumların akışkan hali olduğu söylenebilir. Ev yapımı likörlerin tadıysa doğal olarak bir başka güzel olur.

Dünyada abartısız, binlerce çeşit likör olduğunu biliyor muydunuz? Ve kendinizin de evde vişne, böğürtlen, ahududu, kahve, hatta süt likörü hazırlayabileceğinizi. Likör hazırlanışı itibariyle neredeyse bir laboratuvar çalışması kadar titizlik ister. Kullanılan malzemelerin miktarı, ölçüsü, bekletilme ve karıştırılma süreleri çok önemlidir; hatta bütün bunlar hazırlanan likörün kalitesini belirleyen en önemli faktörlerdir.

Temel olarak, etil alkol (kanyak ya da votka kullanılabilir), şeker ve meyve ile hazırlanan likörler, kalitelerine göre adi, ince, yarım ince ve çok ince olarak tanımlanır. Türkiye’de hazırlanıp şişelenen likörler de dünya çapında ödüllere layık görülmüştür. Isparta’nın gül, Konya’nın kayısı, Adana’nın portakal ve Bodrum’un mandalina likörü altın madalyası olan likörlerimizden sadece birkaçı...

Bizim ahududu likörümüz dünyada üretilen likörler arasında türünün en kaliteli örneği. Oldukça meşhur kahve likörümüz olan paşa likörü ise, kalite bakımından dünyaca ünlü benzerleriyle aşık atabilecek durumda olmasına karşın, gerektiği gibi sahip çıkılmadığından ne yazık ki bu likörü bulmak artık oldukça zor.

Mantarlı İtalyan makarnası

6 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

1 paket penne makarna

10-12 su bardağı su

Sosu için;

400 gr kültür mantarı (veya kestane mantarı)

5 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet orta boy kuru soğan

1 adet çarliston biber

4 adet orta boy domates

1 çay kaşığı tuz, karabiber

1 yemek kaşığı rendelenmiş parmesan peyniri (veya taze kaşar)

Sosu hazırlamak için; soğanları incecik, yemeklik doğrayın. Çarliston biberlerin saplarını kesip tohumlarını ayıklayın. Sonra, yıkayıp çok ince halkalar halinde dilimleyin. Domatesleri de tavla zarı formunda doğrayın. Son olarak, iyice yıkadığınız mantarları uzunlamasına ve ince ince dilimleyin. Zeytinyağını geniş bir tava veya tencerede kızdırıp üzerine soğan ve biberi ekledikten sonra, orta ısılı ateşte, karıştırarak 2-3 dakika kavurun.

Mantarı da hemen ilave edip ocağın ısısını yükselttikten sonra sürekli karıştırarak 4-5 dakika kavurun. Ocağın ısısını orta dereceye getirdikten sonra, domatesi aktarıp 4-5 dakika daha kavurun ve ocaktan alın. Tuz ve karabiberi de serpiştirip bir kenarda bekletin. Diğer taraftan; 10-12 su bardağı suyu büyük bir tencereye aktarıp bir tatlı kaşığı tuz ekleyerek kaynatın. Makarnayı kaynayan suya aktarıp ara sıra karıştırarak 10 dakika kadar haşladıktan sonra süzün. Tekrar aynı tencereye alıp, üzerine hazırladığınız mantarlı sosu ilave edin. Rendelenmiş peyniri de katıp, karıştırın. Ocağın altını tekrar yakıp soslu makarnayı kısık ateşte, ara sıra karıştırarak 2-3 dakika pişirin. Üzerini incecik kıyılmış maydanozla süsleyerek sıcak sıcak servise sunun.

Dondurmalı İtalyan keki

6 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Malzeme listesi

Kek için;

25- 30 adet kakaolu bisküvi

(Pötübör bisküvi de kullanabilirsiniz.)

100 gr eritilip ılıtılmış bitkisel margarin

1 tatlı kaşığı tarçın

1-2 yemek kaşığı soğuk su

Üzeri için;

8 ya da 10 top vanilyalı dondurma

1/2 su bardağı dövülmüş fındık içi

8 ya da 10 top çilekli dondurma

1/2 su bardağı çilek

Parçaladığını bisküvileri ve tarçını mutfak robotuna aktarıp çekin. Un haline gelen bisküvileri derin bir kaba aktarıp üzerine eritilip ılıtılmış margarini ekleyin. Yoğurarak yumuşak bir hamur hazırlayın. Eğer hamur toplanıp kıvam bulmazsa soğuk su ilave edebilirsiniz. Yaklaşık 20-25 santim çapındaki kelepçeli kek kalıbına hamuru bastırarak ve kenarlarını 2 santim yükselterek yayın. Buzdolabına koyup bekletin.

Diğer taraftan, vanilyalı dondurmayı ve çilekli dondurmayı ayrı ayrı kaplara koyun. Oda sıcaklığında dondurmaların hafifçe yumuşamasını bekleyip vanilyalı dondurmaya çekilmiş fındık içini, çilekli dondurmaya ise çekilip püre haline getirilmiş çilekleri aktararak karıştırın. Dolaptaki kalıbı çıkarıp önce fındıklı vanilyalı dondurmayı, bisküvi pastasının üzerine kaşıkla yerleştirin. Keki buzdolabının derin dondurucusunda 15-20 dakika bekletin. Sonra çıkarıp üzerine bu sefer çilekli dondurmayı yayın. İki katlı dondurmalı keki derin dondurucuda en az 4-5 saat bekletin. Servis yapmadan önce dolaptan çıkarıp birkaç dakika beklettikten sonra pasta gibi dilimleyerek ikram edin. İsterseniz üzerine çikolatalı sos da gezdirebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Eskiden dayanıklı peynire iyi derlermiş

15 Ağustos 2008
En çok hangi peyniri seversiniz? Benim vazgeçilmezim olan beyaz peyniri mi, özel ve keskin aromasıyla pek çok kişinin favorisi eski kaşarı mı, yumuşacık kıvamı ve süt gibi tadıyla dil peynirini mi? Yoksa sizin damağınız çoktan "ecnebi" peynirlerine alıştı da mozarelladan ya da rokfordan vazgeçemez hale mi geldiniz? Hepimizin peynir seçimi kendimize göre... Hepimiz başka nedenlerden ötürü seviyoruz başka başka peynirleri.

Peki bundan üç ya da dört yüz yıl önce, yani 16 ve 17. yüzyıllarda peyniri değerli kılan şey neymiş biliyor musunuz? Elbette ki o zamanlar da lezzet önemliymiş bir peyniri kıymetli kılmak için ama bir peynirin çok beğenilmesi için geçerli olan kıstaslardan biri de bahsedilen peynirin kolayca korunabiliyor ve taşınabiliyor olmasıymış.

Yani, o dönemin en havalı peynirleri, hemen kurumayan, tadı ve kokusu hemen değişmeyen dayanıklı peynirlermiş. Örneğin, keçi peynirinin kokusu ve rengi çabucak değişiyormuş ve uzaklara çok zor taşınabiliyormuş. Bu yüzden de pek popüler olamamış o dönem keçi peyniri. Bu lezzetli peynir Paris aristokrasisi tarafından pek benimsenmemiş ve peyniri, köylüler dışında pek tanıyan da olmamış. Buna karşılık, anavatanı Sicilya olan ve daha kolay korunabilip daha rahat seyahat edebilen Lanestrato (sepet peyniri) ve biberli peynir pek bir sükse yapmış. Yani öyle, "Ay ben bayılırım eski kaşarın o kendine has tadına" demek yokmuş eskiden. Ne dayanıklıysa güzel oymuş.

Pekin usulü etli noodle

Malzeme listesi

4 adet ince dövülmüş dana bonfile

(Her bir bonfile küçük parmak şeklinde dilimlenecek.)

1 adet yumurta

2 yemek kaşığı soya sosu

4 yemek kaşığı pirinç sirkesi

(Üzüm sirkesi de kullanabilirsiniz.)

1 yemek kaşığı mısır nişastası

varsa 1 çay kaşığı toz zencefil

4-5 yemek kaşığı sıvıyağ

(Mısırözü yağı da kullanabilirsiniz.)

3 diş sarmısak

2 adet orta boy havuç

3 adet taze yeşil soğanın sadece beyaz kısmı

1 su bardağı ılık et ya da tavuk suyu

1 çay kaşığı tuz, karabiber

Böf stragonof da denilen et aslında parmak şeklinde kesilmiş bonfile ya da biftektir. Ama daha yumuşak olduğu ve daha çabuk piştiği için bonfile etini öneririm. Uzun ince şeritler halinde kesilen bu eti evde yapabileceğiniz gibi kasabınıza da hazırlatabilirsiniz. Büyük marketlerin et reyonunda ise rahatlıkla hazır olarak bulabilirsiniz. Etleri derin bir kaba koyup üzerine soya sosu ve pirinç sirkesini (üzüm sirkesi de kullanabilirsiniz) gezdirin. Varsa çok hoş bir lezzet katacak olan toz zencefili de sos malzemesinin içine katabilirsiniz.

Mısır nişastasını serpip yumurtayı da kırdıktan sonra elinizle iyice karıştırın. Kabın ağzını kapatıp etleri buzdolabında en az 2-3 saat bekleterek marine edin. Marine edilmiş et hem daha yumuşak hem de daha lezzetli olacaktır. İsterseniz bu işlemi bir gece önceden de yapabilirsiniz. Diğer taraftan, sarmısakları soyup incecik dilimleyin. Havuçları soyup önce ortadan ikiye bölün sonra da kalem şeklinde ince uzun doğrayın. Yeşil soğanların sadece beyaz kısımlarını alıp bir parmak kalınlığında dilimleyin.

Sıvıyağı derin wok tavasında (veya orta boy bir teflon tavada) kızdırın. Önce sarmısakları ve buzdolabında bekleyen eti kızgın yağa aktarın. Eti, yüksek ısılı ateşte, tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak 7-8 dakika kadar kavurun. Üzerine havuç ve soğanları ekleyerek 5-6 dakika daha kavurun. Sonra da ılık haldeki et ya da tavuk suyunu ilave edip etler ve sebzeler iyice yumuşayıncaya kadar kapağı kapalı olarak, kısık ateşte en az 15 dakika pişirin. Tuz ve karabiberi ekleyip ocaktan alın. Yemeği eti az ya da çok pişmiş sevmenizi ölçü alarak pişirin. Yanında haşlanmış noodle veya 1/2 paket spagettiyle beraber servise sunun. Ya da benim gibi makarnayla karıştırıp bol kırmızı pul biber ekleyerek servise sunun.

Fatoş’un meyveli İskoç keki meyveli crunch

Malzeme listesi

Hamuru için;

1 su bardağı pudra şekeri

125 gr yumuşamış bitkisel margarin

1 su bardağı dolusu un

Meyveler için;

8-10 adet kayısı

(Konserrve kayısı da kullanabilirsiniz.)

2 adet orta boy taze şeftali

(veya 4-5 dilim konserve şeftali)

1/2 su bardağı çekilmiş ceviz içi

3 yemek kaşığı çekirdeksiz İzmir üzümü

8-10 adet kuru mürdüm eriği

1 su bardağı esmer tozşeker

(Normal toz şeker de olur.)

1 çay kaşığı tarçın

Servisi için;

1 paket hazır süt kreması

Hamuru hazırlamak için; pudra şekeri ve oda sıcaklığında yumuşamış olan margarini derin bir kaba aktarıp karıştırın. Bir taraftan yoğurmaya devam ederken bir taraftan da unu azar azar ilave edin. Kulak memesinden biraz daha sert ama ele yapışmayan bir hamur elde edeceksiniz. Buzdolabı poşetine ya da alüminyum folyoya sardığınız hamuru buzdolabınızın derin dondurucusunda, hamur iyice sertleşinceye kadar 1-2 saat bekletin. Diğer taraftan meyveleri tavla zarı formunda küp küp doğrayın, derin kaba aktarın.

İçine üzümü cevizi ve tarçınla beraber şekeri serpiştirip karıştırın. Bu arada 20-25 cm çapında ama kenarları yüksek porselen veya cam fırın kabını 3 yemek kaşığı sıvıyağla yağlayın. Hazırladığınız meyve karışımını içine boşaltın. Kış aylarında bu tatlı için elma ya da armut kullanabilirsiniz. Buzdolabında bekleyen donmuş hamuru çıkarıp rendenin iri tarafıyla meyvelerin üzerini tamamen kapatacak şekilde rendeleyin. Meyveli keki, 10 dakika önceden ısıtıp 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarladığınız fırında, üzeri sarı-kahverengi oluncaya kadar, 25-30 dakika pişirip çıkarın. Hazır süt kremasını bir kaseye aktarıp çırpın. Keki ılık haldeyken servis kaşığı yardımıyla tabaklara alıp üzerine krema gezdirdikten sonra ılık olarak servise sunun.

Not: Bu kekte bazen meyveler çok sulanıp kalıbın dışına taşar. Bu yüzden kalıbın etrafına ve altına aliminyum folyo serin, fırınınız kirlenmesin.
Yazının Devamını Oku

Moda ne olursa olsun tencere yemekleri

14 Ağustos 2008
Neler neler giymedik ki son otuz, kırk yılda... Apartman topuklar mı istersiniz, İspanyol paçalı pantolonlar mı. Yoksa siyah şık bir ayakkabının içine giydiğimiz beyaz çoraplardan mı bahsetsek. Düşük bel modası, mini etek modası, topuz modası. Renklerin bile modası var. "Bu yıl fıstık yeşili çok moda" deyip vitrinlerini yeşile boyamış mağazalardan kıyafetler alıyoruz.

"Yemeğin de modası mı olurmuş canım" demeyin hiç. Hatırlıyorum bir ara kim davet etse çaya; önümüze sosyete mantısı gelirdi. Bir ara Mc Donald’s’ta yemek yemek modaydı. Sanki çok lezzetliymiş ya da çok yararlıymış gibi tıklım tıklım olurdu fast food yemek yapan yerler.

İnsanlar ne zaman dışarıda yemek yemeye başladılar peki? Yani, yemekçilik sektörünün ilerlemesi nasıl gerçekleşti. Aslında, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce pek de öyle dışarıda yemek yenmiyordu. Savaşın yarattığı etkilerden biri de insanların sosyal hayatlarından beklentilerinin artması oldu. Ve bunun da sonucu olarak, bu dönemde, yemek hizmeti veren işletmelerin sayısı gözle görülür biçimde arttı. Aynı dönemde özellikle İngiltere’de süt ve ürünlerini satan birçok bar açıldı ve bu barlar sonradan yiyecek işine de girdiler.

Böylece başlamış oldu restoranlara gitme modası ve Hint yemeği, Çin yemeği modalarının başlangıcı da belkide o süt barlarıdır. Tabii bir ülkede neyin moda olacağını o ülkenin sosyal yapısı ya da geçmişten günümüze taşıdığı değerler de belirliyor. Örneğin bizim insanımızın moda ne olursa olsun vazgeçemediği bir yemek türü var ki, biz bunlara "tencere yemekleri" diyoruz. Esas olarak sebze yemekleri bunlar ve ister Çin mutfağı moda olsun ister Hint mutfağı, biz belkide başka hiçbir ülke insanının sevmediği kadar seviyoruz sebze yemeklerini. Batılılar eti ve yanında verdikleri sosu esas alıyorlar yemeklerinde, bizse sebzeyi.

Ancak hiç etkilenmiyoruz dersek yalan olur son moda yemeklerden. Belki yemekleri pişirirken kullandığımız teknikler ayak uyduruyor modaya, belki biraz kullandığımız malzemeler. Ama esas olarak damağımıza uygun olmayan hiçbir şeyi benimseyemiyoruz ya da benimsediğimiz moda tatları da kendi damak tadımıza göre şekillendiriyoruz.

aparili külbastı

Malzeme listesi

á 6 dilim dana rosto (en fazla 0,5 santim kalınlığında olmalı)

á 1 adet orta boy kuru soğan

á 5 yemek kaşığı zeytinyağı

á 1 çay kaşığı tuz, karabiber

á 8-10 su bardağı ılık su

Sosu için;

á 2 küçük kutu konserve ton balığı (150 gr)

á 1 çay bardağı dolusu kapari çiçeği

á 4 yemek kaşığı mayonez

á 1 tatlı kaşığı limon suyu

á Haşlanan etin suyundan 1 su bardağı

á varsa 2 adet konserve ançuez filetosu

Bu yemeği yapmak için dana rostoyu bütün olarak da kullanabilirsiniz. Ancak, dilimlenmiş olarak kullanmanız daha pratik olacaktır. Yaklaşık 3-4 milimetre ya da en fazla yarım santim kalınlığındaki rosto dilimlerini düdüklü tencereye aktarın. Pişirme işlemi için normal tencere kullanacaksanız, haşlama süresini de uzatmanız gerekir. Etlerin üzerine ılık su, dörde bölünmüş kuru soğan ve zeytinyağını ekleyip tuz ve karabiberi serpiştirin.

Etler iyice yumuşayıncaya kadar, en az bir saat kadar pişirin. Bir saat sononda etler hálá yumuşamadıysa pişirme işlemine devam edebilirsiniz. Diğer taraftan, sosu hazırlamak için; yağını süzdüğünüz ton balığını mutfak robotuna aktarın. Varsa, 2 adet ançuez ekleyin. Kapari çiçekleri, mayonez ve limon suyunu da ilave edin. Son olarak, haşlanan etin suyundan bir su bardağı alarak robota aktarın. Tüm malzemeleri koyu bir sos elde edinceye kadar robottan geçirin. Haşlanmış rosto dilimlerini tencereden çıkarıp servis tabağına yerleştirin. Hazırladığınız sosu, ılık haldeki etlerin üzerinde gezdirip servise sunun. Çok lezzetli olan bu İtalyan antre yemeğinin sosundaki balık kokusu hiç hissedilmez.

nginarlı diplomat salatası

Malzeme listesi

á 4 adet orta boy taze enginar

á 2 adet limonun suyu

á 2 tatlı kaşığı un

á 2 su bardağı soğuk su

á 3 yemek kaşığı zeytinyağı

á 1/2 demet marul

á 10-12 adet kuru domates

á 8-10 adet kiraz domates

á 4 adet yuvarlak lavaş ekmeği

(Marketlerde paket halinde satılır.)

Sos için;

á 1 kahve fincanı sızma zeytinyağı

á 1 adet limonun suyu

á 1 diş sarmısak

á 1 çay kaşığı tuz, karabiber

á 4 çay kaşığı kuru fesleğen, kuru nane

á 1 çay kaşığı tozşeker

á 3 yemek kaşığı elma sirkesi

Taze enginarları geniş bir tencereye yan yana sıralayın. Un, limon suyu ve 2 su bardağı soğuk suyu bir kásede çatalla iyice çırpın. Karışımı tenceredeki enginarların üzerine gezdirin. Zeytinyağını da ekleyip orta ısılı ateşte, enginarlar yumuşayıncaya kadar, en az 25-30 dakika pişirin. Pişen enginarları ocaktan alıp soğumalarını bekleyin. Eğer konserve enginar kullanacaksanız, suyunu süzüp kullanabilirsiniz. Kuru domatesleri en az bir saat kadar sıcak suda yumuşaması için beklettikten sonra iri parçalar halinde dilimleyin.

(Zeytinyağında salamura edilmiş konserve kuru domates de kullanabilirisiniz. O zaman, kuru domatesleri hiçbir işlemden geçirmenize gerek yoktur.) Diğer taraftan, marulu yıkayıp süzün ve elinizle parçalayarak derin bir kaba koyun. Üzerine dilimlenmiş ya da konserve kuru domatesleri ve ikiye bölünmüş kiraz domatesleri ekleyin. Salata kásesi yapmak için; lavaş ekmeği fırına dayanıklı cam bir káseye, ortasını çukurlaştırarak yerleştirin. Hatta kenarlarının kıvrık olması için, tıpkı teğel yapar gibi kenarlarını büzüştürün ve bu kıvrımları kürdanla sabitleyin. Lavaşı 175 dereceye ayarlı fırında, iyice kuruyuncaya kadar, en az 20 dakika kızartıp çıkarın.

Lavaşın kenarındaki kürdanları çıkardığınızda, bir kase gibi, şeklinin bozulmadığını göreceksiniz. Ekmeğin içine salata malzemelerini doldurup parmak şeklinde doğradığınız soğuk haldeki enginarları ya da konserve enginarları üzerine yerleştirin. Sosu hazırlamak için; zeytinyağı, limon suyu, sirke, tuz, karabiber, tozşeker ve dövülmüş sarmısağı derin bir kasede karıştırın. Çatalla ya da bir tel çırpıcıyla iyice çırpıp salatanın üzerine gezdirin. Salatayı servise sunun.
Yazının Devamını Oku

Enginardan uzak durmayın

13 Ağustos 2008
Siz de "Hayatımda yemedim onu ve hiçbir güç de yerdirtemez bana" diyen inatçılardan mısınız? Sırf renginden, kokusundan ya da görünüşünden dolayı yemediğiniz şeyler var mı? Ben bir liste yapsam ve başlığını da "Çocukluğumda yiyemeyip sonra çok sevdiklerim" olarak atsam, bu listenin başında enginar gelir herhalde. Benim enginarı sevmememe neden olacak pek de bir şey yoktu aslında. Pek çok çocuk gibi benim de bir takım sebzelere karşı önyargılı olduğum söylenebilir kabaca.

Daha önce bu köşeye taşıdım mı enginarı bilmiyorum ama eğer taşımadıysam bu, geç kalmış bir yazı sayılabilir. Enginarın bahar aylarından itibaren pazar tezgahlarında boy göstermeye başladığı düşünülecek olursa, yazının mevsim bakımından da "geç" olduğu söylenebilir. Neyse, "Geç olsun da güç olmasın" demek ve enginardan bahsetmek lazım şimdi.

Enginar çok yıllık bir bitki. Yani toprak altında kalan kısmı bir yerde on yıl kadar yaşayıp ürün verebiliyor. Enginar yüksek miktarda ciarin içeriyor ve bahsedilen madde safra kesesi, karaciğer ve böbreklerin düzenli çalışmasını sağlıyor. Kalsiyum, magnezyum, manganez ve fosfor gibi mineraller açısından da zengin olan enginar, çok miktarda karbonhidrat ve protein de içeriyor.

Sebze olarak tüketebileceğiniz bu binbir derde deva bitkinin ayrıca yaprakları da şifa niteliği taşıyor. Yani enginar yapraklarını kaynatıp suyunu içtiğinizde de faydalanmış olursunuz bu bitkiden ama tabii ideal olan, belki de bütün sebzelerde olduğu gibi, mevsiminde taze olarak tüketmek.

Yabancı ülkelerde çocuk maması yapımında bile kullanılan enginar ülkemizde de son yıllarda hakettiği değeri görmeye başladı. Ancak gerektiği kadar çok alanda ekiliyor mu? Sorusunun cevabı "hayır". Bunun sebeplerinden en önemlisi ise enginarın iklim koşulları bakımından çok seçici olması.

Zencefilli soyalı mısır çorbası

Malzeme listesi

á 1 adet tavuk göğsü

á 2 yemek kaşığı soya sosu

á 1 tepeleme yemek kaşığı mısır nişastası

á 4 yemek kaşığı soğuk su

á 1 yemek kaşığı susam yağı

(2 yemek kaşığı ayçiçek yağı da kullanabilirsiniz.)

á 1 çay kaşığı tuz, kırmızı toz biber

á 3 yemek kaşığı mısırözü yağı

(3 yemek kaşığı zeytinyağı da kullanabilirsiniz.)

á 1 tatlı kaşığı toz zencefil

á 6 su bardağı sıcak et ya da tavuk suyu

á 400 gr konserve mısır

á 2 adet yumurta

Üzeri için;

á 2 adet taze yeşil soğan

Tavuk göğsünü keskin bir bıçakla tavla zarı formunda doğrayıp derin bir kaba aktarın. Soya sosu, mısır nişastası, soğuk su, susam yağı, tuz ve kırmızı pul biberi küçük bir kasede çatal yardımıyla iyice çırpın. Bu sosu tavuk etlerinin üzerine aktarıp elinizle iyice karıştırdıktan sonra üzerini alüminyum folyoyla kapatarak buzdolabına koyun. Marine ettiğiniz tavuk etini buzdolabında en az 15-20 dakika bekletin. Diğer taraftan, mısırözü ya da zeytinyağını orta boy bir çorba tenceresine koyup orta ısılı ateşte hafifçe kızdırın.

Üzerine zencefil tozunu katıp tahta kaşıkla 30 saniye kadar karıştırın. Böylece zencefilin aroması yağa geçecektir. Üzerine marine ettiğiniz tavuk etini ekleyip tahta kaşıkla 4-5 dakika daha karıştırarak kavurun. Sıcak tavuk ya da et suyu ve suyu süzülmüş konserve mısırı da ilave edip karıştırın. Çorbanın suyu kaynamaya başladıktan 5 dakika sonra, önceden küçük bir tasta çatalla 1-2 dakika çırptığınız yumurtaları yavaş yavaş çorbaya ekleyin.

(Bir taraftan çorbayı karıştırmaya devam etmeniz gerekir.) Yumurtaları çorbaya ekler eklemez ocağın altını kapatın. Zaten yumurtalar çorbanın kendi sıcaklığıyla pişmeye devam edecektir. Servise sunmadan önce, yeşil kısmını incecik kıydığınız taze soğan, maydanoz ya da dereotuyla süsleyebilirsiniz. Tuzunu, biberini tekrar kontrol edip ikram edin.

Bizim evin bademli havuçlu pilavı

Malzeme listesi

á 2 su bardağı pirinç

á 3 su bardağı sıcak tavuk suyu

á 6 yemek kaşığı zeytinyağı

á 1 adet orta boy havuç

á 1 adet orta boy kuru soğan

á 2 diş sarmısak

á 1 çay kaşığı tuz, karabiber

á 1 yemek kaşığı ayçiçek yağı

á 1 su bardağı soyulmuş badem

Pirinci 2 çay kaşığı tuz kattığınız, bol sıcak suda en az 40 dakika kadar bekletin. Akan suyun altında yıkayıp süzün. Diğer taraftan, dışını kazıdığınız havuç, soyulmuş kuru soğan ve sarmısakları robot kabına aktarıp püre haline gelinceye kadar çekin (Havuç ve soğanı rendeleyip, sarmısakları pirinç tanesi büyüklüğünde doğrayabilirsiniz de). Ayçiçek yağını küçük bir tavada kızdırıp kabukları soyulmuş bademleri kızgın yağda, sürekli karıştırarak 5-6 dakika kavurduktan sonra bir kenarda bekletin.

Zeytinyağını geniş bir teflon tencerede kızdırın. Üzerine robotta çekilmiş havuç, soğan ve sarmısağı ekleyip tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak 2-3 dakika kavurun. Süzdüğünüz pirinci ilave edip yine sürekli karıştırarak 4-5 dakika daha kavurun. Pirinç kavrulurken nişastasını dışarı verir ve hafifçe şeffaflaşır. Pirinci şeffaflaşıncaya kadar kavurup sıcak tavuk suyu ya da sıcak su ve bir tablet tavuk bulyonu tencereye aktarın. Tuz ve karabiberi serpip tencerenin kapağını kapatarak pilavı orta ısılı ateşte pişirin. Pilav suyunu iyice çekince ocağı iyice kısıp 2-3 dakika daha pişirdikten sonra pilavı ocaktan alın. Pilavı, tencerenin kapağını açmadan en az 20-30 dakika dinlendirin. Servise sunmadan önce üzerine kızarmış bademleri serpip tahta bir kaşıkla karıştırın.
Yazının Devamını Oku

Yüzyıllarla gelen felsefe

12 Ağustos 2008
Anadolu’da yüzyıllardır yaşayan bizler hangi devleti kurmuş, hangi dini inancı benimsemiş olursak olalım, bu zengin toprakların bize bahşettiği güzelliklerden faydalanmasını bilmişiz. Bu topraklar bize başka başka iklimler, başka başka toprak türleri ve dolayısıyla da çok çeşitli bitki örtüleri sunmuş. Anadolu insanı da kendisine sunulan bu hediyeden yararlanmasını bilmiş ve bu zengin çeşitliliğin bir parçası olarak aldığı ürünleri mutfağına, yemek kültürüne eklemiş. Hatta bu zengin mutfak kültürünü nesilden nesile geçirerek bir abideye dönüştürmüş.

İlkbaharda, doğanın uyanış mevsiminde filizlenen yüzlerce çeşit otu toplayarak bu otlardan şifalı yemekler yapmış ve bu işi yaparken de sahip olduğu tecrübeleri bilgiye dönüştürmeyi bilmiş. Çocuklara bahar mevsiminde yedirdiği bulgurlu kuzukulağının onların bünyelerini güçlendirdiğini, büyüklerin vücudunu zehirlerden arındırdığını fark ederek bu bilgiyi pratik hayata taşımayı başarmış.

Sıcak yaz günlerindeyse soğuk çorbalarla, ayranla ve tamamen Anadolu’ya has soğuk şerbetlerle serinlemenin tadına varmış, sonbaharı, toprağı nadasa bıraktıktan sonra kış için hazırlık yaparak geçirmiş. Ve soğuk kış günleri gelip çattığında vücudunu ısıtmanın önemini bilerek bol karbonhidratlı yiyecekler yemiş.

Bir Uzakdoğu felsefesi olan Zen Budizmi her şeyi olduğu gibi görebilmeyi, bir şeyin hem pozitif hem negaif taraflarını kabul edebilmeyi öğretir. İşte tıpkı Zen’de olduğu gibi kabul etmiştir Anadolu insanı, içinde yaşadığı çevreyi ve bu çevrenin kendisine sunduğu hediyeleri. Anadolu mutfağının kendine has bir felsefesi vardır ve bu felsefe pişirme teknikleriyle, yemek yaparken kullanılan malzemeyle, sunum şekilleriyle, yemek yemeye verilen değerle kendini gösterir. Belki bölge bölge farklılık gösterir bu unsurlar ama genelde hakim olan felsefe; kendini tanıma, doğayı tanıma ve doğanın insana sunduklarını tanıyarak ondan bilinçli bir şekilde faydalanmadır.

Sebzeli fava

6 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

40 dakika


Malzeme listesi

á 2 su bardağı kuru iç bakla

á 1 adet orta boy kuru soğan

á 1 adet orta boy patates

á 3 yemek kaşığı tozşeker

á 1 kahve fincanı sızma zeytinyağı

á 1 çay kaşığı tuz

á 2 su bardağı su

á 1 adet taze yeşil soğan

á 1/2 demet dereotu

Üzeri için;

á 5-6 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

Kuru baklayı iyice yıkadıktan sonra üzerine 5 su bardağı su koyarak bir gece önceden ıslatın. Ertesi gün, yıkayıp süzdüğünüz baklayı orta boy tencere koyun. Üzerine, ayıklayarak dörde böldüğünüz soğanı ve patatesi ekleyin. Tozşekeri ve tuzu serpiştirin. Son olarak, tencereye 2 su bardağı su ilave edip, bakla iyice yumuşayıncaya kadar, 20-25 dakika kısık ateşte pişirin. Ara sıra karıştırmayı unutmayın. Bakla geceden ıslatılınca ertesi gün kısa sürede pişer. İyice yumuşayan baklayı ocaktan alıp henüz sıcakken el blenderi yardımıyla püre haline gelinceye kadar ezin. (Ezme işlemini mutfak rabotunda da yapabilirsiniz.)

Böylece koyu boza kıvamında bir bakla püreniz olacaktır. Diğer taraftan, ayıklayıp yıkadığınız yeşil soğanı ve dereotunu ince ince kıyıp; püre haline getirdiğiniz ılık favaya ilave ederek karıştırın. Baklayı koyacağınız kenarları yüksek orta boy servis tabağının içini soğuk suyla çalkalayıp ıslatın. Sonra favayı, ıslattığınız bu servis tabağına aktarıp üzerini kaşıkla düzeltin. Soğuduktan sonra buzdolabında en az 4-5 saat veya 1 gece bekletin. Servise sunmadan önce üzerine sızma zeytinyağı gezdirin. İsterseniz kapari serpiştirip, kuru soğan halkalarıyla süsleyerek soğuk olarak servise sunabilirsiniz. Favanın jöleli bir yapısı vardır. Bekledikçe katılaşır, yeterince katılaşınca dilimleyerek servise sunabilirsiniz.

İrmikli mahlepli kurabiye

Malzeme listesi

á 2 su bardağı un

á 2,5 su bardağı irmik

á 125 gr margarin (eritilip, ılıtılmış)

á 1 su bardağı zeytinyağı

á 1 çay kaşığı toz mahlep

1 su bardağı su

İçi için;

á 1,5 su bardağı ceviz veya Antep fıstığı

á 1 su bardağı pudra şekeri

á 1 çay kaşığı toz tarçın

á 1/2 çay kaşığı toz karanfil

8 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

45 dakika


Un ve irmiği derin bir kaba aktardıktan sonra, eritip soğuttuğunuz margarin, zeytinyağı ve mahlebi ilave ederek yoğurmaya başlayın. Azar azar su ekleyerek yumuşak bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Üzerini nemli bezle örtüp 1 saat kadar dinlendirin. İç harcını hazırlamak için; cevizi veya yeşil fıstığı dövün. Üzerine, 2 yemek kaşığı pudra şekeri, tarçın ve karanfili ilave edin. (Arzu ederseniz, hurmanın çekirdeğini çıkarıp doğrayarak bu harca ekleyebilirsiniz.) Dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak yuvarlayın. Yuvarlakların ortasında çukurlar oluşturup bu çukurlara cevizli harçtan birer tatlı kaşığı kadar koyun.

Çukurları kapayıp hamurları tekrar yuvarlayın. Yuvarlak hamurları plastik kurabiye kalıplarına koyup kalıbın şeklini almalarını sağlayın. Şekilli kurabiyeleri yağlanmış fırın tepsisine dizin. 175 dereceye ayarlı fırında 40-45 dakika kadar pişirin. Soğuyunca üzerine pudra şekeri serpiştirerek servise sunun.

NOT: Bu kurabiye, 1 ay kadar saklanabilir. Çok zor bayatlayan bir kurabiyedir. Aslında, bu kurabiyeyi yapmak için özel tahta kalıplar kullanılır. Ama siz bu kalıplar olmadan da, elinizle bastırarak kurabiye şekli verebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Müthiş hamurişi tatlılar

11 Ağustos 2008
Çankırı deyince aklıma hoş sohbetler, unutulmaz baklava ve tatlılar, Gülyüz Abla’nın güller açan evi, Ilgaz Dağı’nın heybetli çam ormanları, kenarı sacdan yapılmış çeyiz sandıklarıyla yarenler gelir. Babam Devlet Su İşleri’nden Çankırı-Grup içme suyu inşaatının ihalesini aldığında şantiye olarak muhteşem Ilgaz Dağı eteklerini açmıştı bile. Ilgaz Dağı’nın çam ormanlarında yaptığımız piknikler hálá aklımdadır.

Yarenler diyarı Çankırı’da yaşayanların sevecenliği, konukseverliği kurdukları sofralara da yansıyordu. Ahi geleneğine uygun olarak her ay kurdukları sofralardaki yemek çeşitliliğinin çokluğuyla her zaman övünürlerdi. Babamın Çankırı’da yediği baklava, cevizli hamur ve kadayıfı anlatırken "eşsiz" ve "müthiş" gibi tanımlar yapması etkilenilmeyecek gibi değildi doğrusu. Çünkü damak tadına çok düşkün olan ve öyle kolay kolay yemek beğenmeyen babamın zevkine uygun yemek bulmak her zaman mümkün olmuyordu.

Ekşili patlıcan dolması

Malzeme listesi

á 6 adet orta boy patlıcan

á 1 su bardağı pirinç

á 2 çay bardağı zeytinyağı

á 1 yemek kaşığı dolmalık fıstık

á 6 adet orta boy kuru soğan

á 1 çay kaşığı kuru nane

á 2 yemek kaşığı kuş üzümü

á 1 demet dereotu

á 6 adet kesme şeker

á 4 adet limonun suyu

á 1 tatlı kaşığı dolma baharı (yenibahar)

á 2 su bardağı su

á 1 tatlı kaşığı tuz

á 1 çay kaşığı karabiber

6 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

35 dakika


Patlıcanları soymadan ikiye bölün. İçlerini iyice oyup acı suyunun çıkması için tuzlu suda bekletin. Pirinci yıkayıp tuzlu suda bekletin. Fıstığı ayıklayın. Kuş üzümlerini temizleyin. Fıstık ve üzümü de suya koyun. Zeytinyağının yarısını orta boy bir tencerede kızdırıp üzerine dolmalık fıstığı ilave edin. Karıştırarak pembeleşinceye kadar kavurun. Pembeleşmeye başlayınca tavla zarı formunda doğradığınız soğanları ekleyip karıştırarak iyice kavurun.

Pirinci süzüp soğanın üzerine kattıktan sonra 10-15 dakika kadar kavurun. Ocağın altını kısıp kuru nane, kuş üzümü, dereotu, kesme şeker, limon suyu, tuz ve karabiberi katıp 1 su bardağı suyu da tencereye aktarın. Kısık ateşte, suyunu çekinceye kadar pişirip ocaktan alın. Yenibaharı serpiştirip tekrar karıştırın. Harcın ılık hale gelmesini bekleyip patlıcanların içine paylaştırın ve dolmaları tencereye yerleştirin. 1 su bardağı su ilave edip üzerini porselen bir tabakla kapatın ve 15 dakika kadar pişirin. Dolmaların soğumasını bekleyip fırına dayanıklı cam bir kaba koyun. Kalan zeytinyağını üzerine gezdirip 175 dereceye ayarladığınız fırında 20 dakika kadar pişirin. Soğumasını bekleyip servise sunun.

Kakaolu Suadiye keki

Malzeme listesi

á 3 adet yumurta

á 1,5 su bardağı toz şeker

á 1 paket vanilya

á 4 yemek kaşığı dolusu yoğurt

á 100 gr eritilmiş bitkisel margarin

á 1 paket kabartma tozu

á 1 yemek kaşığı kakao

á 2 yemek kaşığı su

á 3 su bardağı un

Kalıp için;

á
2 yemek kaşığı çekilmiş badem

á 25 gr bitkisel margarin

á 2 yemek kaşığı toz şeker

8 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

40-45 dakika


Yumurta ve toz şekeri çukur bir cam kaba aktarıp mikser yardımıyla 5 dakika kadar çırpın. Vanilya, yoğurt, eritilmiş margarin ve kabartma tozunu ekleyip çırpmaya devam edin. Elenmiş unu da ilave edip 5 dakika daha çırpın. Yuvarlak orta boy bir kek kalıbını yumuşak margarinle iyice yağlayın. Kalıbın içine ve etrafına 2 yemek kaşığı toz şeker serpiştirin. Sonra da çekilmiş bademi yağlanmış, şekerlenmiş kalıbın içine ve kenarlarına serpiştirin.

Şimdi de hamurun yarısından fazlasını bu kalıba aktarın. Kakaoyu 2 yemek kaşığı suda ezip kalan hamura ekleyin ve çırpın. Kakaolu kek hamurunu kalıptaki sade hamurun üzerine gezdirin. İki farklı renkteki hamuru çatalın ucuyla hafifçe karıştırın. Keki 10 dakika önceden 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarladığınız fırında 40-45 dakika kadar pişirin. Kalıpta soğuyuncaya kadar beklettikten sonra çıkarın. Soğuduktan sonra dilimleyip servise sunun.
Yazının Devamını Oku