Burası onlarca medeniyete beşiklik etmiş bir memleket. Burası üzerinde yüzlerce farklı kültürden milyonlarca insanı barındırmış olan ve hâlâ da bu kültürel zenginliğin izlerini taşıyan bir memleket. Burası Anadolu. Anadolu mutfağı denince aklımıza bu topraklardan çıkan otlardan tutun da üzerinde yaşamış olan onca medeniyetin yemek kültürü geliyor. Toprak yapısının ve iklimin yeme-içme kültürü üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, Anadolu mutfağının neden bu kadar zengin olduğu da anlaşılıyor aslında.
Bademli balık kızartması
· 400-450 gr fileto edilmiş mezgit veya dil balığı
(Beyaz etli herhangi bir balık da kullanılabilir.)
Marinat sosu için;
· 1 su bardağı süt
· 1 çay kaşığı tatlı hardal
İşte Adana deyince akıllara kebap gelmesi de böyle bir durum.
Adana’nın bazı yörelerindeki sedir ormanlarında yetişen sedir mantarı kebabı kadar olmasa da meşhur. Maddi olarak da çok değerli bir mantar türü olan sedirin kilosu yüz Euro’dan alıcı bulabiliyor. Bu mantarın başta Japonlar olmak üzere pek çok alıcısı var. Köylüler tarafından büyük bir özenle toplanan mantar bir gün içinde ihracatçı firmalara ulaştırılıyor. Firmalar mantarı özenle paketleyerek uçakla Japonya’daki alıcısına iletiyor. Sedir mantarı ihraç eden bu firmalar nerede mi? Başta Antalya olmak üzere, Adana, İzmir ve Muğla’da sedir mantarı ihracatçısı var.
“Peki neden Japonlar bu mantara bu kadar düşkün?” diye soracak olursanız, şöyle cevap veririm. Tarihlerine ve kültürlerine çok düşkün olan Japonlar bin yılı aşkın zamandır şifalı olma özelliği nedeniyle sedir mantarı tüketiyorlar.
Yumurtalı pazı musakkası
1 kg pazı yaprağı
Lezita Et Entegre Tesisi, taze piliç eti, şinitzel ve but ızgara gibi spesiyal ürünler, kadınbudu köfte ve döner gibi pratik ve dondurulmuş ürünlerle yumurta üretimi yapıyor. Lezita ıngiliz Perakendeciler Birliği tarafından kurulmuş olan British Retail Contortium’un Gıda Güvenliği Belgesi’ni (BRC) de alarak başarısını taçlandırmış bir firma. Bu belgeyi almak çok ama çok önemli. Çünkü belge, firmanın ürettiği ürünlerin “güvenli” olduğunun bir ispatı.
Tavuk eti ve yan ürünlerinde bu kadar uzmanlaşmış olan Lezita, bu günlerde bambaşka bir telaş içinde. Sizlere daha önce de duyurduğum bir Tavuklu Yemekler Yarışması bu. Firma “Türkiye’nin En Güzel Tavuklu Yemekleri” kitabını yapmayı amaçlıyor ve bu kitapta yayınlanacak tarifleri belirlemek için de bir yarışma düzenliyor.
Yarışmaya katılmak çok kolay. Hiçbir ön koşul aranmıyor. Yalnızca “Benim de tavuklu bir tarifim var ve bunu insanlarla paylaşmak istiyorum” demeniz yeterli. Sonrası kolay. Tarifinizi ya isim soyad ve bir fotoğrafla birlikte www.lezita.com.tr internet adresindeki yarışmayla ilgili bölüme ya da Lezita Kemalpaşa mah. 412. sok. No: 4 Pınarbaşı/ızmir adresine göndereceksiniz.
Gönderdiğiniz bütün tarifler internet sayfasında isminizle yayınlanacak. Tarifler siteye girenler tarafından oylanacak ve böylece ilk 100’e giren tavuklu yemekler belirlenecek. Daha sonra benim de aralarında bulunduğum jüri üyeleri devreye girecek. Biz de yemek kitabında yer alacak olan 30 tarifi belirlemeye çalışacağız.
Kaldığımız otelde değerli gurme yazar Mehmet Yaşin’le karşılaştık. Ve ben fark ettim ki, onunla aramızda bir kaz eti rekabeti yaşanıyordu. “Sen mi önce yedin, ben mi, nerede yedin, esas şurada yenir” gibi şakalarla birbirimizi kızdırmaya çalışıyor, sevimli bir rekabet yaşıyorduk. Ama o benden daha gezgin biri olduğu için çekişmenin galibi de o oldu.
Kars’taki ocakbaşı restorana gitmeden bir gün önce siparişimizi vermiştik. Restoranda, geziye katılan doktorlara kaz etinin özelliklerini ve nasıl pişirildiğini ballandıra ballandıra anlatırken yemekleri de çoktan mideye indirmiştik.
Hamsiköy’ün mısırekmeği
YAPILIŞI: Soğanı soyup havucu kazıdıktan sonra ikisini de rendenin iri tarafıyla rendeleyin. Mısır ununu derin ve geniş bir kaba koyup üzerine tuz ve tozşekeri serpiştirin. Üzerine rendelediğiniz havuç ve soğanı ekleyip yumurtayı kırdıktan sonra mısırözü yağını da ilave ederek yoğurmaya başlayın. Bir taraftan yoğrmaya devam ederken, bir taraftan da suyu azar azar ilave ederek oldukça koyu kıvamlı bir bulamaç elde etmeye çalışın.
Hazırladığınız hamuru en az 2 santim kalınlığında olacak şekilde yağlanmış bir tepsiye veya fırın kabına yayın. (Hamuru yayarken elinize yapışmaması için elinizi sık sık sıvıyağa batırın). Hamuru 10 dakika önceden 200 dereceye ayarladığınız fırında 30 dakika kadar pişirip çıkarın. Ilık hale gelmesini bekleyip dilimleyerek servise sunun.
Malzeme listesi
· 1 adet orta boy havuç
Her ülkenin yemek kültürü ayrı olduğundan yemekler ve yenme sıraları da ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Peki bundan binlerce yıl önce, antik çağda yeme içme alışkanlıkları nasıldı acaba? Bu çağın insanları yemeğe neyle başlarlardı.
Antik çağ insanı yemeğe ne çorbayla, ne etle, ne de sebzeyle; meyveyle başlarmış. Ama her şeyden önce iştahı açmak için özel bir şarap türü olan mulsum içerler, ardından da ana malzemesi meyve olan bir yemek yerlermiş. En çok yedikleri meyve yemeklerinden biri ise kayısı ile yapılıyormuş. Kayısıyı şarap ve çok sayıda baharatla saatlerce pişirmek suretiyle çok özel bir yemek elde ediyorlar, peynir, un ve baharat karışımı ile birlikte yiyorlarmış.
Osmanlı usülü nohutlu taskebabı
Malzeme listesi
·12 kg kemikli ya da kemiksiz kuzu kol eti
·10-12 adet arpacık soğanı
·1 tatlı kaşığı tuz, karabiber
Mide bulantısı ve ishalle kendini gösteren gıda zehirlenmesi bazen de bağırsaklara kadar inerek daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Bir-iki günde atlatılan gıda zehirlenmeleri de vardır, ölümle sonuçlananlar da. Yani gıda zehirlenmesi ciddiye alınması gereken ve her yıl binlerce kişinin maruz kaldığı bir vakadır.
İstatistikler sanılanın aksine, Sanayi Devrimi’nden sonra gıda zehirlenmesi vakalarının artış gösterdiğini ortaya koyar. Çünkü toplu gıda üretimi yapan, yemekhane hizmeti veren tesislerin sayısı hızla artmış ve dışarıda yemek yeme alışkanlığı giderek yaygın hale gelmiştir. Bütün bu nedenler, hem gıda zehirlenmelerini hem de gıdayla geçen bulaşıcı hatalık riskini artırmaktadır. Zaten pek çoğumuzun başına gelen gıda zehirlenmesi de dışarıda yediğimiz yemekler sonucu ortaya çıkmakta.
Tabii durum her zaman böyle değil. Evinde hazırladığı yemekle zehirlenenler de var. Çiğ olarak tüketilen sebze ve meyveleri yeterince iyi yıkayamamak ya da gıdaları gereken koşullarda saklayamamak da gıda maddelerinde bakteri üremesine ve bu bakterilerin hızla çoğalmasına neden olabiliyor. Peki nedir “gereken koşullar”. Gıda maddesinin cinsine bağlı olarak değişse de bunları, gıdayı yanlış ısıda saklamak, saklarken ısı değişikliklerine maruz bırakmak, açıkta bekleterek bakteri oluşumunu hızlandırmak olarak özetleyebiliriz. Örneğin derin dondurucudan çıkardığımız eti oda sıcaklığında çözdükten sonra tekrar derin dondurucuya koymak yaptığımız en yaygın hatalardan biridir. Bize düşen, sadece ucuz olduğu için, güvenmediğimiz yerlerden gıda almamak ve kendimize düşen hijyen şartlarını yerine getirmektir.
Osmanlı usulü beğendili kuzu külbastı