Özellikle yemek blog’larının sayısı gün geçtikçe artıyor ve artık Türk kadınları güzel pişirdikleri yemeklerin tariflerini blog’larında paylaşıyorlar.
Bu blog’lar içinde elbette ki daha kapsamlı, daha düzenli olanlar var.
Benim en çok ziyaret ettiğim blog’lardan biri, www.pemberehber.com. Blog’un sahibi Bengü Doğruel. Gerçekten çok hoş bir blog’u var.
Bengü Hanım, internette tarif arayanlarla ilgili güzel bir araştırma yapmış ve sağ olsun araştırma sonuçlarını benimle paylaşmış. Ben de bu sonuçları sizinle yarın paylaşmak istiyorum.
Cendere
Un ve tuzu derin bir kaba koyup ortasını havuz gibi açın. Yumurta, süt ve sıvıyağı bu havuza koyup iyice yoğurun. Kulak memesi yumuşaklığına gelen hamuru 30 dakika dinlendirin.
Dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde 30-35 adet beze yapın. Bezeleri üzerlerini unlayarak oklava yardımıyla 35-40 santim çapında incecik açın ve bir sofra bezinin üzerine ayrı ayrı serin. Yufkalardan birinin üzerine 1-2 yemek kaşığı kadar eritilip soğutulmuş tereyağı gezdirip 1-2 yemek kaşığı kadar ceviz serpiştirin.
Hamile kalmayagörün, herkes başka bir öğüt verir konuyla ilgili. Annemin o dönemde kaşıkla peşimden koştuğunu hatırlayıp gülümserim zaman zaman.
Kulaktan dolma bilgiler ve yanlış bilinenler nedeniyle eskiden hamile kadınlar daha kilolu oluyordu. Oysa ne sağlıklı bir hamilelik geçirmenin ne de bebek doğduktan sonra sütün bol olmasının çok yemekle ilgisi var.
Aslında uzmanlar her ikisi için de aynı şeyi öneriyorlar. Sütünün bol olmasını isteyen bir anne bol miktarda sıvı tüketmeli ve sağlıklı beslenmeli.
Alacağımız sıvının büyük bir kısmının su olmasını da üzerine basa basa söylüyorlar uzmanlar. Çaydan, kahveden ve alkolden uzak durmamızı üzerine basa basa belirten uzmanlar, bazı bitki çaylarının da süt miktarında etkili olduğunu vurguluyorlar.
Bitki çaylarının uzmanlara danışılmadan tüketilmemesi gerektiğini de burada hatırlatmakta fayda var tabii.
Ayrıca yeşil yapraklı sebzelerin ve dengeli beslenmenin de sütü artırdığını da söylemek gerekiyor sanırım...
MAYALI KIZARTMA BÖREK
Ilık su, toz şeker ve mayayı bir kâseye aktarıp karıştırın. 10-15 dakika kadar kabarmasını bekleyin. Mayalı karışımı derin bir kaba aktarıp üzerine süt, tuz ve yeteri kadar un ilave edip yoğurun.
Kıbrıs mutfağının kendine has yemek, tatlı ve mezeleri arasında en çok bilinenleri hellim peyniri, şeftali kebabı, molehiya ve kolakastır.
Bence fırında makarnanın ve fırında patatesli tavuğun da en güzelini Kıbrıslılar yapar.
Kıbrıs, Türkiye’nin pek çok yöresinden göç almış. Dolayısıyla sokaklarında gezinirken pek çok dönerci ve kebapçı görebilirsiniz.
Ancak Kıbrıs’ın çok eski, geleneksel tatları da çok yaygın. Bunlar arasında dövülmüş ince buğdayla yapılan tarhana, Kıbrıs loru, pilavuna, hırsız kebabı, sini katmeri, pirahinin yanı sıra tadına doyulmaz bir reçel çeşidi olan macun vardır.
Karpuz kabuğu, taze ceviz, turunç, bergamut ve kabak macunları ilk akla gelen reçel çeşitleridir.
Zeytinli, bol naneli ekmeklerine eşlik eden muhteşem limonataları sıcak günlerin en güzel serinleticisidir.
Şimdi, 1980 öncesi ODTÜ günlerimde tanıştığım Kıbrıslı arkadaşım Nazmi’nin makarna bulisini hatırladım ve aklıma hemen onunla özdeşleşmiş olan şu Kıbrıs özdeyişi geldi: “Gullirinin garacocçası gurguramı yaktı.”
ISPANAKLI DÖVME ÇORBASI
Konaklayacağımız otele yerleşir yerleşmez kendimi Girne’nin sokaklarına attım.
Sokaklarda dolaşırken Roma, Bizans, Venedik, Osmanlı ve İngiliz egemenliğinden kalma izleri görmek mümkün. Sonra, gittiğim her yerde yaptığım gibi, marketlere, bakkallara ve fırınlara daldım. Bir yerde ne yenip içildiğinin ipuçları hep buralardadır çünkü. Eski, köhne bir bakkalda evde yapılıp satılan pilavunayı ve gevrek peksimeti gördüm. Karpaz zeytinyağlarının ve yeşil limonların arasından harnup pekmezleri görünüyordu.
Tipik Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kıbrıs’ta portakal, greyfurt, mandalina, limon ve turunç gibi narenciyelerin yanı sıra molehiya, zeytin, asma, çilek, kolakas gibi çok özel başka sebze ve meyveler de yetiştiriliyor.
Tabii ki Kıbrıs’ın ünlü hellim peyniriyle her markette karşılaşabiliyorsunuz. Ben karşılaşmakla kalmadım ve bu gidişimde, çok sevdiğim hellim peynirinin ızgarasını kahvaltılarda bolca yedim.
Üzerine Karpaz zeytinyağı ve dağ kekiği ekleyince tadına doyum olmuyor gerçekten. Büyük boy ve patatese benzeyen kolakastansa mevsimi olmadığı için alamadım. Bulabilseydim, tadına bayıldığım etli kolakastan yapacaktım. Aklım bir de Kıbrıslılar’ın pazar günleri geleneksel olarak yaptıkları fırında patatesli tavuklarında kaldı. Bir dahaki gidişimde Girne’de Eziç ya da Pasaport restorana gidip kendime tavuk ziyafeti çekeceğim.
Portakallı lor tatlısı
Kaşar loru süzme yoğurt kıvamında taze peynir çeşididir. Ege Bölgesi’nde çokça bulunur. Kaşar loru bulamazsanız, lor peyniri ve kremayı mutfak robotuna koyun. Oda sıcaklığında bekleyen yumurtaları kırın. Çikolata, rendelenmiş portakal kabuğu ve tozşekeri de ilave edip robotu çalıştırın. Malzemeler birbiriyle karıştığında koyu kek hamuru kıvamında bir karışım elde edeceksiniz.
Görünümü ve tadı ayrana benzemesine rağmen, daha ekşi ve biraz da mayhoş.
Tıpkı yoğurt gibi kefir de sütün mayalanmasıyla elde ediliyor.
Hepimiz antibiyotikleri tanıyoruz artık. Antibiyotiklerin sistemimize zararlı etkilerini azaltmak için yoğurt tavsiye ediliyor, çünkü yoğurt bir “prebiyotik”, yani vücuda yararlı “probiyotik”lerin üretimini sağlıyor.
Kefir ise bir probiyotik, yani iyileştirici özelliği kendisinde. Bu yüzden pek çok hastalığın tedavisini destekleyici bir ürün olarak tavsiye ediliyor.
İlginç olan bir başka şey de şu: Daha önce düzenli olarak kefir içmemiş insanların birden aşırı miktarda tüketmesi metabolizmayı sarsıntıya uğratıyor; bu duruma da “iyileşme hastalığı” deniyor. Ayrıca iki gün bekletildiğinde faydası artmakla birlikte tadı ekşiyor ve içinde de çok az miktarda alkol oluşuyor.
Hazırlanma işlemi yoğurttan biraz daha zahmetli olduğu için yoğurdun popülerliği artmış ama bugünlerde kimi firmalar şişelenmiş halde kefir satışa sundular, alıp denemekte fayda var.
YALANCI KELEM DOLMASI
Sıcak suyu tencereye koyup orta ısılı ateşte kaynatın. Su kaynayınca bulguru, tuz ve karabiberi ekleyin. Sık sık karıştırarak bulgur suyunu çekinceye kadar pişirin. Unu ve reyhanı ekleyip karıştırın ve bir tepsiye aktarın.