Saffet Emre Tonguç

Hep cazip hep romantik: Assos Cunda

10 Ağustos 2020
Kuzey Ege her mevsim sevdiğim yerleri saklar koynunda. Sahilini ayrı, dağ köylerini ayrı severim. Her zaman romantik ve sade bir havası vardır. Pandemi nedeniyle yıldızı daha bir parladı çünkü uçağa, otobüse binmekten kaçınan tatilcilerin rotası oldu. Ben de bu hafta Kuzey Ege kıyılarının en sevdiğim noktalarından ikisini anlatacağım.

Assos’taki Athena Tapınağı’nda dünyadaki ilk güzellik yarışmasının yapıldığını, Athena’nın tacını entrikasever Afrodit’e kaptırdığını hatırlayın. Tapınak mimari açıdan da çok önemli çünkü burası, Anadolu’da ‘dor’ düzeninde yapılmış ilk tapınak. Geçmişte Troas diye adlandırılıyormuş bu bölge. Günümüzde Behramkale diye biliniyor. İlk yerleşimin kayıtlarına MÖ 2 bin yılında rastlanıyor. Sonrasında karşısındaki Midilli Adası’ndan gelenlerle bir Yunan koloni şehri olmuş. Perslerin ve Lidyalıların egemenliğine girmiş bir süre. Sonra ‘Atina Birliği’ne katılmışlar.




Aristo’nun aşk şehri
Çanakkale’ye 92, Ayvacık’a

Yazının Devamını Oku

İkisi de birbirinden güzel! Bozcaada ve Gökçeada

2 Ağustos 2020
Başta maske ve sosyal mesafe olmak üzere tüm uyarılara dikkat edildiği sürece, kendimizi yola vurup ülkenin güzelliklerini keşfedebiliriz. Birkaç gün önce çıkan ‘Butik Oteller - Ege ve Akdeniz’den Seçtiklerim’ kitabımdaki rotalardan biri Bozcaada, diğeri Gökçeada. İkisi de birbirinden güzel bu adalarda hem doğayla buluşmanız hem orta halli bütçelerle tatil yapmanız mümkün.

Bozcaada
Soğuk denizin sıcak toprakları

Eski adı ‘Tenedos’ olan Bozcaada, Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi. Feribottan iner inmez solunuzda deniz restoranlarının çevrelediği şirin bir liman, sağınızda muhteşem bir kale göreceksiniz. Adanın içine doğru yürüdükçe de kendinizi bir Osmanlı-Rum kasabasının dar arka sokaklarında kaybolmuş olarak bulacaksınız. Cam gibi sularda yüzmek ve dalış için birebir. Ama ağustosta bile suyun serince olduğunu unutmayın. Ayazma Plajı en kalabalık ve suyun en ılık olduğu yer. Kumunun da şifalı olduğu söylenir. Daha sakin alternatiflerse Mermer Burnu, Akvaryum Koyu, Sulubahçe, Habbele.

Polente’de günbatımı
Bozcaada ilkçağdan beri üzümüyle biliniyor. Evliya Çelebi Seyahatname’de Bozcaada’yı “Dünyanın en güzel çavuş üzümlerinin yetiştiği yer” olarak anlatmış. Üzümler güzelliğini adanın eksilmeyen rüzgârına ve neme borçlu. Balık ve deniz ürünleri de adada çok lezzetli. Asma yaprağında sardalye, ada lokması ve bademli kurabiye denemeden dönmeyin. Çınaraltı’nda sakızlı Türk kahvesi için. Güneşi batırmak için de Polente’yi seçin.


Yazının Devamını Oku

Aileler için güvenli ve özenli büyük oteller

27 Temmuz 2020
Geçen hafta Türkiye’nin en iyi butik otellerini yazdım. Bu hafta da aileyle tatilin en iyi adreslerini paylaşıyorum sizinle. Seçimlerimi yaparken, özellikle sosyal mesafenin korunduğu ve COVID-19 önlemlerinin tam olarak alındığı tesisleri tercih ettim. İşte zevkli ve güvenli bir tatil geçirebilmeniz için iyi seçenekler...

Herkese aynı lüks
Kaya Palazzo / Belek - Antalya
Bu yaz hizmete açılan 75 metrekarelik 120 adet ‘Luxury Lagoon Suites’, çam ormanı içinde. Çocuklu aileler için her detayın düşünüldüğü bahçeli süitlerde, odadan çıkıp özel havuza ulaşılıyor. Odalardaki seperatörler, ebeveyn odasını kolaylıkla ikiye bölerek aileler ve çocukları için ayrı ve konforlu bir konaklama çözümü sağlıyor. Özel restoranı, mini club’ı tatili minikler için de ayrıcalıklı hale getiriyor. (www.kayahotels.com.tr)

Minikler etkinliğe doysun
On’LIve Deluxe Çeşme / İzmir
Ege’nin yeni lüks oteli On’Live Deluxe Çeşme sade ve modern odaları, havuzu, kendine ait plajı ve mavi bayraklı denizi, çocuklara özel aktiviteleriyle bir ailenin tüm tatil ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitede. Dalyan’da, 73 odasıyla hizmet veren tesis; çocuk kulübü, oyun alanları ve atölyelerle Yaşam ve Nefes Koçu Merva Onur’un ‘Çocuklarla Bilinçli Farkındalık’ programlarına da ev sahipliği yapıyor. (www.onlivedeluxe.com)

Yazının Devamını Oku

Sahillerin en iyi butik otelleri

20 Temmuz 2020
Seyahat yasaklarının kalkmasının ardından attım kendimi Ege-Akdeniz sahillerine. 2020 yazı daha önce yaşadığımız yazlara hiç benzemiyor. Bir yandan herkesin tatile ihtiyacı var, diğer yandan virüs tedirginliği devam ediyor. Hem sosyal mesafeyi korumak hem kalabalıklara karışmamak hem de özel ve özenli bir tatil yapmak için 2020 yazının yıldızları butik otellerin en iyilerini seçtik.

Şu sıralarda yaptığım tüm seyahatler hem pandemiyle birlikte turizmin geçirdiği değişimi yerinde görmek hem de yeni kitabım ‘Sahillerin En İyi 60 Butik Oteli’ seçkisini hazırlamak için. Sadece Alaçatı’da kayıtlı 620 otel olduğunu düşünürsek, tüm Ege ve Akdeniz’i kapsayan
60 otellik bir liste yapmak epey zor ve birçok kriteri dikkate alıyorum. Üstelik bilmediğim, görmediğim hiçbir şeyi de kitaba koymuyorum. Bu da büyük zaman ve emek işi. O yüzden kitap benim olsa da aslında arkasında beş kişilik bir ekibin emeği var.

Bir yandan ben ve ortağım Serda Büyükkoyuncu, bir yandan kitabın editörü Zeynep Şahin Tutuk otelleri geziyor, bilgiler topluyor, notlar alıyoruz. YouTube kanalımın yönetmeni Rıfat Tutuk da otellerin bir kısmından kısa filmler hazırlıyor ki bizim gözümüzden dilediğiniz zaman izleyebilesiniz. Bazı rotalar için de Duygun Soysal’ın izlenimlerinden yararlanıyoruz. Kitapta yer alacak otellerden 10 tanesini sizin için seçtim, hangisini denemek isterseniz isteyin. Hepsini gönül rahatlığıyla önerebilirim. Ama hem bu oteller hem de gideceğiniz tüm oteller için önerim COVID-19 bilgilendirmelerini incelemeniz, sosyal medya hesaplarına ve internet sitelerine bakıp detaylıca incelemeniz. Kendinize uygun yere, tüm bunları süzerek karar verebilirsiniz.

ÖDÜLLÜ TASARIM
DESPOT EVİ - CUNDA

Yazının Devamını Oku

Bir rüyadan doğan şaheser

13 Temmuz 2020
İstanbul üç büyük imparatorluğa başkentlik yaptı; Roma, Bizans ve son olarak Osmanlı. Üç imparatorluk da şehre paha biçilemez eserler bıraktı. Ve bu eserlerin belki de en önemlisi bugün 1483 yaşındaki Ayasofya. Daha yapılmadan hakkında efsaneler üretilen ve bugünlerde de çok tartışılan Ayasofya’ya yakından bakalım...

Dünyanın en görkemli ve en etkileyici yapılarından biri; tarihçilerin, mimarların, jeologların, turistlerin, inanan ve inanmayan herkesin gözbebeği Ayasofya. Her yıl Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzeleri listesinde hep ilk sıralarda yer alıyor. Yapının detaylarına geçmeden önce gelin size bir hikâye anlatayım. Rivayet olunur ki İmparator İustinianos, bir gece rüyasında etrafına ışıklar saçan bir aziz görmüş. Aziz, üzerinde bir kilise çiziminin yer aldığı gümüşten bir levha uzatmış. İmparator öyle etkilenmiş ki uyandığında rüyasında gördüğü bu kilisenin aynısını yaptırmaya karar vermiş. Üstelik kilisenin adı da hazırmış çünkü rüyasındaki aziz kulağına fısıldamış: Hagia Sophia. Ertesi gün rüyasını başmimarına anlatınca şaşkınlığı bir kat daha artmış. Çünkü onun da aynı rüyayı gördüğünü, uyanınca da gördüğü kilisenin çizimini yaptığını öğrenmiş. O çizime baktığında gördükleri kilisenin aynı kilise olduğuna şahit olmuş. Ve dünyanın en görkemli mabetlerinden birinin inşası başlamış.

Mistik bir noktada
İustinianos’un kilisesi burada yapılan ilk kilise değil. Ayasofya’nın bulunduğu yerin mistik bir nokta olması, pagan inanışına kadar uzanıyor. İmparator Konstantius’un 360 yılında yaptırdığı bina 404 yılındaki ayaklanma sırasında yanmış. 415 yılında 2. Theodosius’un inşa ettirdiği yeni kilise de 532 yılında Hipodrom’da 30 bin kişinin öldürülmesiyle sonlanan ‘Nika İsyanı’ sırasında harap olmuş. Hemen ardından İustinianos daha ihtişamlı bir kilise yaptırmaya karar vermiş. Çalışmalar, günümüzde bile neredeyse mucize sayılacak bir sürede, yaklaşık beş yıl sonra 26 Aralık 537’de tamamlanmış. İmparator Iustinianos’un, Ayasofya ile o zamana kadar dünyanın en büyük tapınağı olan Süleyman Tapınağı’nı karşılaştırarak kiliseyi “Seni geçtim Süleyman” sözleriyle açtığı söylenir.



Yazının Devamını Oku

2020 model tatil anlayışına hoş geldiniz

7 Temmuz 2020
Seyahat ve tatil alışkanlarımız değişiyor ve bu değişim önümüzdeki birkaç yılı etkileyeceğe benziyor. Şu anda önümüzde tam da net olmayan bir tablo var. İlk tedirginliği aşıp tatile çıkmaya karar verdiyseniz otel seçerken mutlaka hijyen önlemleri hakkında bilgi alın; her butik otel mutlaka pahalıdır diye düşünmeyin; güvendiğiniz yeri seçin, ilk kez kalacaksanız sosyal medyada kapsamlı araştırma yapın.

Hepimizi az çok etkileyen bir ‘pandemi fobisi’ var. Evlerde geçirdiğimiz korku dolu karantina günlerinin ardından herkes tatile ihtiyaç duyuyor. Fakat korkusu tatil isteğinin önüne geçenler, 2020’yi sabırla evlerde geçirme kararında. Bu yıl için tüm seyahatleri bir köşeye koyup “Evim evim canım evim” mottosunu benimseyeceklerin sayısı az değil. Yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Pandemi öncesi tatile çıkma planları yapanların yüzde 60 kadarı ya planından vazgeçmiş ya da henüz karar verememiş durumda.

Korkuya esir olmayın
Her zaman tedbirli olmakta fayda var ancak korkunun esiri de olmamak gerekiyor. Seyahat sınırlamasının ardından birçok kısa gezi yaptım. Eceabat, Ayvacık, Cunda, İzmir, Marmaris, Bodrum, Fethiye rotamda olan yerlerdi. Güvendiğim ve her konuda titizliğini iyi bildiğim noktaları tercih ettim. Ama kimsenin ‘dene-yanıl’ yapma şansı yok tabii ki... O yüzden ince eleyip sık dokuyarak karar verin. Bu değerlendirme sürecine ışık tutsun diye yeni bir kitap hazırladım. Sahillerin en güzel otellerini ve ‘yeni normal’ için aldıkları önlemleri yazdım; çok yakında okurlarla buluşacak.



Yazının Devamını Oku

İstanbul’dan bahar klasikleri

30 Mart 2020
Son günlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyor, sosyal mesafeyi korumaya ve bireysel hijyene azami dikkat ediyoruz. Madem dışarı çıkamıyoruz, evinizden bir İstanbul turu yaptırmak istiyorum bu hafta size. Zeynep Şahin Tutuk ile birlikte yazdığımız ‘Kanatlarımda İstanbul’ kitabında, şehrin en güzel nefes alma duraklarını da anlatmıştık. İşte o kitaptan bahara özel yaptığım seçkiyi saklayın, ne de olsa bu günleri atlattıktan sonra açık havanın tadını hep birlikte bol bol çıkaracağız.

Laleler, bahar dalları...
Emirgan Korusu / Emirgan
Baharda Emirgan denince akla önce laleler, erguvanlar ve bahar dalları geliyor. İranlı bir asilzade olan Emir Güne Han, 1635’teki Revan Seferi sırasında kalesini IV. Murad’a savaşmadan teslim etmiş. Sultan tarafından İstanbul’a getirilen han, hem adını değiştirip Yusuf Paşa olmuş hem de padişahla yakın bir dostluk kurmuş. Sultan, o zamana kadar Feridun Bey Bahçeleri diye anılan bu 500 bin metrekarelik yeri, paşanın Revan’da yaptığı jeste karşılık hediye etmiş. 19’uncu yüzyıldaysa Sultan Abdülaziz koruyu Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya vermiş. İsmail Paşa sahile muhteşem bir yalı yaptırdıktan sonra içindeki köşkleri inşa ettirmiş. Koru 1943’teyse İBB tarafından satın alınarak park haline getirildi, içindeki köşkler de halkın kullanımına açıldı.

Kiraz çiçeklerinin güzelliği
Japon Bahçesi / Baltalimanı
İstanbul’un kolaylıkla ulaşabilir bir noktasında, meraklısının bildiği, özellikle de bahçeye adını veren sakuraları görmeye gittiği bu güzel yer, Baltalimanı’ndaki Japon Bahçesi. 2003’te Japonya’da ‘Türk Yılı’ ilan edilince atılan adımlardan biri Shimonoseki’yle İstanbul’un kardeş şehir ilan edilmesi olmuş. Bu nedenle Shimonoseki’ye bir İstanbul bahçesi, İstanbul’a da bir Japon bahçesi yapılmış. Kardeş şehir olabilmek için iki şehrin fiziki olarak benzemesi koşulu aranıyor. Bahçenin girişinde yer alan Shimonoseki’nin havadan çekilen fotoğrafına bakınca İstanbul’la neden kardeş şehir ilan edildiğini anlıyorsunuz. İçinde köprüler, göletler ve bitki tasarımlarıyla Japon bahçe düzenlemesine dair detayları görebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Detaylarına baktıkça güzelleşen ada  

23 Mart 2020
Prens Adaları dört mevsim çok özel ama baharda ayrı güzel olur. Çam ağaçlarının arasında yükselen zarif ahşap evleri, duvarları, bahçeleri, cam önlerini renklendiren çiçekleri ve motorlu araç trafiğinden uzakta kafa dinlemek için en şehrin en güzel köşelerinden biri Büyükada. Hem üç büyük dine ait tarihi ibadethaneler hem de tarihi köşkler ile Büyükada’da geçireceğiniz zamanı dolu dolu bir kültür turuna çevirebilecek birçok detay da var.

Prens Adaları’nın en büyüğü ve en popüleri olan Büyükada öyle güzel evlere ve öyle başka bir havaya sahip ki neden herkesin gözdesi olduğunu anlamak hiç zor değil. Maalesef yaz aylarında ya da havaların güzel gittiği hafta sonlarında tadını çıkararak gezmek pek mümkün olmuyor. Troçki’nin tarif ettiği hallerinden eser kalmadığı gibi kalabalığıyla, gürültüsüyle adeta küçük İstanbul’a dönüşüyor! Ama fırsat bulur da bir bahar günü hafta içi giderseniz, ayrılırken kalbinizi adada bırakırsınız.

Büyükada’nın 15’inci yüzyılda Osmanlı’nın şehirde ele geçirdiği son yer olduğu düşünülüyor. 1846’ya kadar vapur seferleri yapılmamış ama sonrasında hızla popülerleşmiş. Özellikle yaz sıcaklarından bunalan keyfine düşkün İstanbul halkı adayı mesken tutmaya başlamış. 1909’da II. Abdülhamid’e yapılan darbe sonrası birçok kişi adaya sürgün edilmiş. 1929’da ise Rus devrimci Leon Troçki adaya sürülmüş. Eski adı ‘Prinkipo’ olan Büyükada palmiye, çam ve çınar ağaçlarının birleşimine eklenen birbirinden güzel ahşap evler ve rengârenk bahçeleriyle büyüleyici bir güzelliğe sahip. Aralarında vadi olan iki de tepesi var. İsa Tepesi 164, Yüce Tepe 202 metre yüksekte.




Yazının Devamını Oku