Paspatur’la tanışın
Adını havacılık tarihimizin kahramanlarından Tayyareci Fethi Bey’den alan Fethiye uzun süredir Çinli turistlerin gözdesi. Bu nedenle çarşısında gezerken bolca Çince tabela görebilirsiniz. İngilizlerin de en sevdiği tatil adresleri arasında. Ama pandemiyle birlikte tatil ve seyahat pratikleri değişince şimdilerde sadece yerli turistin keyif adresi oldu. Fethiye’nin tarihi çarşısı Paspatur birçok sokağın birleşiminden oluşan ve farklı giriş kapıları olan bir açık hava çarşısı. Burada giyim, aksesuar, hediyelik gibi farklı içerikte dükkân ve balık lokantaları bulabilirsiniz. Çarşıya yürüme mesafesindeki Unique Otel, 2016’da ‘Avrupa’nın En İyi Lüks Tasarım Oteli’ ödülünü almıştı. Unique Otel sanki bir yelpaze gibi açılan mimarisiyle kayaların üzerinde yükseliyor. Dışarıdan bakınca çok anlamıyorsunuz ama içine girince dört ayrı binadan oluştuğunu ve onların ortasına gizli bir bahçe kondurduklarını fark ediyorsunuz. Her detayında geçmişin yeniden yorumlanışı var. Mesela binaları planlarken Kayaköy’deki Rum evlerinden ilham almışlar.
Ölüdeniz’in tadını çıkarın
Ölüdeniz yıllar yılı Türkiye’nin turizm ikonlarından oldu. Mavinin
Bodrum hep popüler
Bodrum vazgeçilmezlerimden. Hem mekânların kalitesi ve çeşitliliği hem de her köşesinde sakladığı zengin tarihiyle seviyorum. Antik çağların Halikarnassos’u, kimleri ağırlamış kimleri! Tarihin babası sayılan Herodot’tan Kaptan-ı Derya Turgut Reis’e, Halikarnas Balıkçısı’ndan sanat güneşi Zeki Müren’e kadar Bodrum denince anılacak öyle çok isim var ki... Geçmişin bu küçük balıkçı ve süngerci kasabası, şimdilerde Türkiye’nin St. Tropez’si oldu. Susona Bodrum kısa süre önce kaldığım otellerden biri. Öyle keyifle dinlendim ki “Ne iyi yapıp gittim” diye düşündüm. Bizim Hürriyet Seyahat jürisi de Türkiye’nin en güzel evcil hayvan dostu 10 otelinden biri olarak seçmişti. Otelde haftada 10 civarı konser var; akşamlar çok renkli geçiyor. İçindeki Frankie Beach ise bence sadece Bodrum’un değil, Türkiye’nin en iyi plajlarından biri. Yine otel bünyesinde açılan Malva Restoran’ı çok sevdim, Bodrum’un en iyilerinden. Kaya Palazzo Resort & Residences Le Chic Türkiye’nin en yeni 5 yıldızlı otellerinden. Cape Bodrum, favori otellerimden bir diğeri... Caresse Resort SPA ve içindeki Buddha Bar da mutlaka listenizde olsun. Yalıkavak Marina hâlâ Bodrum’un gözdelerinden. Yeni açılan Novikov Restoran bu yaz çok popüler; deneyin derim. Türkbükü’ndeki No: 81 ise içim rahat kaldığım yerlerden. Gündüz deniz-güneş-kum üçlüsüne, gece dansın ritmine kendinizi bırakın.
Kıbrıs her zaman gözde bir tatil adresi. Ama pandemiyle birlikte daha da gözde oldu çünkü salgından çok az etkilenen yerlerden biri. Turizm adanın ekonomisinin ana kaynaklarından. Adadaki vaka sayısının yok denecek kadar az olması önlemleri esnetmelerini değil tam aksine daha titiz davranmalarını sağlamış. Hastalığın seyri ve resmi tablolara göre ülkeleri A, B, C kategorilerine ayırmışlar. Hangi kategorideki ülkeden geliyorsanız, ona uygun prosedürlere tabi tutuluyorsunuz. Türkiye B kategorisinde. Buna göre adaya girişte, en fazla 5 gün önce yaptırdığınız PCR testinin sonucunu göstermeniz gerekiyor. Ayrıca ülkeye girişte size ikinci kez PCR testi yapıyorlar ve sonuç çıkana kadar ister otel ister ev, nerede konaklayacaksanız izole olarak orada kalmanız gerekiyor.
Adanın kalbi Lefkoşa
Adanın tam ortasındaki Lefkoşa, ticari ve politik başkent. Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz izlerini kentte takip edebilirsiniz. 11 burçlu kent surları, Venedik kumandanlarının adını taşıyor. Girne Kapısı’ndaki 2. Mahmut’un tuğrasına dikkat edin. Adadaki ilk ve en önemli Osmanlı eseriyse 68 odalı Büyük Han. Şehri keşfetmeye surların içinden başlayın. Bana göre adadaki en çarpıcı eserlerden biri Ayasofya Katedrali. Camiye çevrilince Kıbrıs fatihi II. Selim’e ithafen Selimiye adını almış. Lüzinyan krallarının taç giyme törenlerinin yapıldığı gotik bina 1326 yılında bitirilmiş. Merit Hotel ve Grand Pasha, “Lefkoşa’da nerede kalınır?” sorusunun bendeki yanıtı. Eziç Restoran ise dünya mutfağından lezzetlerle kesinlikle denenmeyi hak ediyor.
Etkileyeci bir Akdenizli
Kuzey Kıbrıs’ın en güzel kenti bence Girne... 2000 yıllık tarihi, güzel limanı, şirin kafeleri, lezzetli restoranları ve otele dönüştürülen eski yapılarıyla etkileyici bir Akdenizli. Şehri izleyebileceğiniz en güzel yer kale. İçindeki 2300 yıllık batık gemi, Akdeniz’in en eski ikinci batık ticaret gemisi olarak geçiyor. Kaya Palazzo Girne, adadaki en sevdiğim otellerden biri. Çıtası yüksek tutulmuş, çok özel bir adres. Mimarisinde Versay Sarayı’ndan ilham almışlar. Dekorasyondaki rafine zevki çok beğeniyorum. Buna servis kalitesini de eklemeyi başardıkları için ortaya ayrıcalıklı bir tatil deneyimi çıkıyor. Merit Grubu, Lord Palace, Colony, Elexus, Acapulco ve Savoy oteller bu kentte rahatlıkla kalabileceğiniz adresler. Girne’de yemek yiyebileceğiniz çok güzel restoranlar var. Deniz ürünleri için Ambians ve Shell Wi, kebap için Niyazi Restoran, Yorgo’nun Yeri ve Sarayburnu Ocakbaşı’nı önerebilirim.
Assos’taki Athena Tapınağı’nda dünyadaki ilk güzellik yarışmasının yapıldığını, Athena’nın tacını entrikasever Afrodit’e kaptırdığını hatırlayın. Tapınak mimari açıdan da çok önemli çünkü burası, Anadolu’da ‘dor’ düzeninde yapılmış ilk tapınak. Geçmişte Troas diye adlandırılıyormuş bu bölge. Günümüzde Behramkale diye biliniyor. İlk yerleşimin kayıtlarına MÖ 2 bin yılında rastlanıyor. Sonrasında karşısındaki Midilli Adası’ndan gelenlerle bir Yunan koloni şehri olmuş. Perslerin ve Lidyalıların egemenliğine girmiş bir süre. Sonra ‘Atina Birliği’ne katılmışlar.
Aristo’nun aşk şehri
Çanakkale’ye 92, Ayvacık’a
Bozcaada
Soğuk denizin sıcak toprakları
Eski adı ‘Tenedos’ olan Bozcaada, Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi. Feribottan iner inmez solunuzda deniz restoranlarının çevrelediği şirin bir liman, sağınızda muhteşem bir kale göreceksiniz. Adanın içine doğru yürüdükçe de kendinizi bir Osmanlı-Rum kasabasının dar arka sokaklarında kaybolmuş olarak bulacaksınız. Cam gibi sularda yüzmek ve dalış için birebir. Ama ağustosta bile suyun serince olduğunu unutmayın. Ayazma Plajı en kalabalık ve suyun en ılık olduğu yer. Kumunun da şifalı olduğu söylenir. Daha sakin alternatiflerse Mermer Burnu, Akvaryum Koyu, Sulubahçe, Habbele.
Polente’de günbatımı
Bozcaada ilkçağdan beri üzümüyle biliniyor. Evliya Çelebi Seyahatname’de Bozcaada’yı “Dünyanın en güzel çavuş üzümlerinin yetiştiği yer” olarak anlatmış. Üzümler güzelliğini adanın eksilmeyen rüzgârına ve neme borçlu. Balık ve deniz ürünleri de adada çok lezzetli. Asma yaprağında sardalye, ada lokması ve bademli kurabiye denemeden dönmeyin. Çınaraltı’nda sakızlı Türk kahvesi için. Güneşi batırmak için de Polente’yi seçin.
Herkese aynı lüks
Kaya Palazzo / Belek - Antalya
Bu yaz hizmete açılan 75 metrekarelik 120 adet ‘Luxury Lagoon Suites’, çam ormanı içinde. Çocuklu aileler için her detayın düşünüldüğü bahçeli süitlerde, odadan çıkıp özel havuza ulaşılıyor. Odalardaki seperatörler, ebeveyn odasını kolaylıkla ikiye bölerek aileler ve çocukları için ayrı ve konforlu bir konaklama çözümü sağlıyor. Özel restoranı, mini club’ı tatili minikler için de ayrıcalıklı hale getiriyor. (www.kayahotels.com.tr)
Minikler etkinliğe doysun
On’LIve Deluxe Çeşme / İzmir
Ege’nin yeni lüks oteli On’Live Deluxe Çeşme sade ve modern odaları, havuzu, kendine ait plajı ve mavi bayraklı denizi, çocuklara özel aktiviteleriyle bir ailenin tüm tatil ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitede. Dalyan’da, 73 odasıyla hizmet veren tesis; çocuk kulübü, oyun alanları ve atölyelerle Yaşam ve Nefes Koçu Merva Onur’un ‘Çocuklarla Bilinçli Farkındalık’ programlarına da ev sahipliği yapıyor. (www.onlivedeluxe.com)
Şu sıralarda yaptığım tüm seyahatler hem pandemiyle birlikte turizmin geçirdiği değişimi yerinde görmek hem de yeni kitabım ‘Sahillerin En İyi 60 Butik Oteli’ seçkisini hazırlamak için. Sadece Alaçatı’da kayıtlı 620 otel olduğunu düşünürsek, tüm Ege ve Akdeniz’i kapsayan
60 otellik bir liste yapmak epey zor ve birçok kriteri dikkate alıyorum. Üstelik bilmediğim, görmediğim hiçbir şeyi de kitaba koymuyorum. Bu da büyük zaman ve emek işi. O yüzden kitap benim olsa da aslında arkasında beş kişilik bir ekibin emeği var.
Bir yandan ben ve ortağım Serda Büyükkoyuncu, bir yandan kitabın editörü Zeynep Şahin Tutuk otelleri geziyor, bilgiler topluyor, notlar alıyoruz. YouTube kanalımın yönetmeni Rıfat Tutuk da otellerin bir kısmından kısa filmler hazırlıyor ki bizim gözümüzden dilediğiniz zaman izleyebilesiniz. Bazı rotalar için de Duygun Soysal’ın izlenimlerinden yararlanıyoruz. Kitapta yer alacak otellerden 10 tanesini sizin için seçtim, hangisini denemek isterseniz isteyin. Hepsini gönül rahatlığıyla önerebilirim. Ama hem bu oteller hem de gideceğiniz tüm oteller için önerim COVID-19 bilgilendirmelerini incelemeniz, sosyal medya hesaplarına ve internet sitelerine bakıp detaylıca incelemeniz. Kendinize uygun yere, tüm bunları süzerek karar verebilirsiniz.
ÖDÜLLÜ TASARIM
DESPOT EVİ - CUNDA
Dünyanın en görkemli ve en etkileyici yapılarından biri; tarihçilerin, mimarların, jeologların, turistlerin, inanan ve inanmayan herkesin gözbebeği Ayasofya. Her yıl Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzeleri listesinde hep ilk sıralarda yer alıyor. Yapının detaylarına geçmeden önce gelin size bir hikâye anlatayım. Rivayet olunur ki İmparator İustinianos, bir gece rüyasında etrafına ışıklar saçan bir aziz görmüş. Aziz, üzerinde bir kilise çiziminin yer aldığı gümüşten bir levha uzatmış. İmparator öyle etkilenmiş ki uyandığında rüyasında gördüğü bu kilisenin aynısını yaptırmaya karar vermiş. Üstelik kilisenin adı da hazırmış çünkü rüyasındaki aziz kulağına fısıldamış: Hagia Sophia. Ertesi gün rüyasını başmimarına anlatınca şaşkınlığı bir kat daha artmış. Çünkü onun da aynı rüyayı gördüğünü, uyanınca da gördüğü kilisenin çizimini yaptığını öğrenmiş. O çizime baktığında gördükleri kilisenin aynı kilise olduğuna şahit olmuş. Ve dünyanın en görkemli mabetlerinden birinin inşası başlamış.
Mistik bir noktada
İustinianos’un kilisesi burada yapılan ilk kilise değil. Ayasofya’nın bulunduğu yerin mistik bir nokta olması, pagan inanışına kadar uzanıyor. İmparator Konstantius’un 360 yılında yaptırdığı bina 404 yılındaki ayaklanma sırasında yanmış. 415 yılında 2. Theodosius’un inşa ettirdiği yeni kilise de 532 yılında Hipodrom’da 30 bin kişinin öldürülmesiyle sonlanan ‘Nika İsyanı’ sırasında harap olmuş. Hemen ardından İustinianos daha ihtişamlı bir kilise yaptırmaya karar vermiş. Çalışmalar, günümüzde bile neredeyse mucize sayılacak bir sürede, yaklaşık beş yıl sonra 26 Aralık 537’de tamamlanmış. İmparator Iustinianos’un, Ayasofya ile o zamana kadar dünyanın en büyük tapınağı olan Süleyman Tapınağı’nı karşılaştırarak kiliseyi “Seni geçtim Süleyman” sözleriyle açtığı söylenir.