Paylaş
Kristof Kolomb
Cesaretiyle sınırları zorlayıp Amerika’yı keşfederek aslında orada öylece duran bir kıtayı kimsenin hayal edemediği şekilde, heves ve heyecanla kat ederek başka bir kıtanın kaderini değiştirmiş. Kolomb’un hikâyesi bana, mutfakta herkesin mücadelesini ettiği, hayatta henüz daha keşfedilmemiş kıtalar
olduğunu hatırlatıyor. Gittikçe küçülen dünyada bambaşka yolculuklar yapılabileceğine dair umut veriyor. Benim için de bu, yolda, sokakta yürürken bir ağaca, bir meyveye veya çiçeğe bambaşka bakmamı sağlayabiliyor. Arada midemi bozduğum da olmuyor değil ama yolculuk öyle keyifli ki umrunuz olmuyor.
Büyük İskender
Büyük İskender’in, inanılmaz bir başarıyla dünyaları fethederken ordusunun onunla farklı beklentiler içine girdiğini anlayınca, her şeyi dağıtarak silbaştan ‘Pers’lerden bir ordu kurmayı başarması bana hayatta hiçbir şeye tam olarak güvenmemeyi, şartlar ne olursa olsun, her kim olursan ol hayata tekrar sıfırdan başlamanın mümkün olduğunu söylüyor. Bir yemek istediğiniz gibi olmadığında her şeye en yorgun anda tekrar başlanabileceğini simgeliyor.
Einstein
‘İki kere iki’nin dört etmediğiyle ilgili teorileri görecelik üzerinden algoritmalaştırabilen bir zekâ her aklıma geldiğinde aklımı başımdan alıyor. Evrenin, ışığın hızından daha hızlı genişliyor olmasıysa küçüklüğümü hissettirerek içimdekini dışarı çıkarma fırsat veriyor. Ve ancak bir atom çekirdeğinin gücünün çok daha fazlasını içimizde barındırdığımızı, bunu da kurallara uyarak değil içimizdeki sesi dinleyerek yapabileceğimizi hatırlatıyor.
Fatih Sultan Mehmet
Genç yaşında, inandıklarıyla şansın nasıl bir araya gelebildiğinin, aslında şans dediğimizin de hak edince sana uğradığının göstergesi. Ayrıca İstanbul’u fethinden sonra şehrin nüfus ve çeşitliliğinin aynı kalabilmesi için farklı kültürlerden
insanlar getirmiş olması ötekileşip, ötekileştirdiğimiz bu zamanda, kudretin birleştirici olmaktan geçtiğini hatırlatıyor.
Atom Karınca
Karınca gibi küçük ve hakir görünen bir yaratığın en çaresiz durumlarda bile aklına fikirler gelmesi ve işi çözmesi sanırım kendisini benim ilk kahramanım yapıyor. Hatta bundan çok etkilenmiş olmalıyım ki 15 aylıkken ilk cümlem, yerinde ve zamanında “Aklıma bir fikir geldi” olmuş! Atom karınca gibi enine boyuna düşünmeden yardıma ihtiyacı olana koşmak ve güçlüklerin üstesinden bir şekilde gelmeye çalışma arzusu mutfak üzerinden köylere, topraklara, kadınlara, memleket değerlerine sahip çıkma arzusunu tetikliyor.
Viki
Vikingler çizgi filminde onca büyük cüsseli Viking’in içinde küçük Viki isminde bir oğlan çocuğu vardı. Zekâyla gücün alt edilebileceğini, insanın zorluklardan kurtulabileceğini hatırlatıyordu. Mutfakta kendimi Viki gibi hissetmemse iki saatte yapılacak bir yemeği 15 dakikada hazırlayabilecek yöntemler geliştirmekten geçiyor.
Sütayçekirdeği
Bu hafta size aklımıza gelmeyen, hatta ‘abidik gubidik’ diyebileceğimiz lezzetlerden bahsetmek istiyorum
İlki olmamış ayçekirdeği. Ayçekirdekleri sarı yaprakları tamamen kurumadan ve her birinin üzerindeki çiçekler henüz varken yakalanabilecek bir tat. Bizim normal zamanlarda yediğimiz çekirdeğin henüz süt hali. Çağla, badem gibi bol bol yenebilecek bir lezzet.
Ağaç bamyası
Kendisiyle önce bir arkadaşımın bana yaptığı kalp şeklindeki broşla tanıştım. “Bu ne” deyince “Ağaç bamyası kabuğunun kurumuş hali” dedi. Çok bir şey ifade etmemişti o vakit. Ta ki, atölyemizde herkesin inanılmaz saygı duyduğu Arzu ablamız bahçesinden “Refika sen seversin enteresan bitkileri” deyip getirene kadar. Kastamonu yöresinde yemeği ve dolması yapılan bu sarmaşık türü hem arsız hem de inanılmaz lezzetli. Kızarttığınızda bir taraftan kabak, bir taraftan mantar yemiş gibi oluyorsunuz. Şekli bamyaya biraz benziyor. Tadı ve dokusuysa oldukça farklı.
Ağaç bamyasından bir tarif
400 gram ağaç bamyasını iyice yıkayın ve ortadan ikiye kesin, küçük çekirdeklerden oluşan süngerimsi tüylü kısmı temizleyin. Ay ay doğradığınız bamyaları üç kaşık zeytinyağında her iki tarafı renk alana kadar kızartın. Tava kızgın olsun. Ben incecik doğradığım kuru arnavutbiberi de ilave ettim kızartırken, çok yakıştı. Kızaranları kenara alın ve aynı işlemi kalan bamyalar için de tekrar edin. Şimdi gelelim, bamyanın lezzetine lezzet katacak soslarına; bir diş sarmısağı dilediğiniz miktarda tuzla havanınızda ezin ve 100 gram yoğurdunuza ekleyin, iyice çırpın, böylece sarmısaklı yoğurdunuz hazır. Ayrı bir tavada bir çorba kaşığı zeytinyağını kızdırın ve bir çay kaşığı pulbiber ekleyin. Nefis acısı ve rengiyle bamyalarınıza eşlik edecek yağınız da hazır. Sosları hazırlarken sarmısak ve pulbiber miktarını keyfinize göre değiştirebilirsiniz.
Kızaran bamyalarınızı tabağınıza alın, sarmısaklı yoğurt ve kızdırdığınız pulbiberli zeytinyağıyla soslayın. Tadıyla sizi çok şaşırtacak ağaç bamyanız emrinize amade.
Paylaş