Pınar Reyhan

Sadakat duygusu

7 Mart 2008
Kadınların internet üzerinden alışveriş konusunda neler düşündüklerini öğrenmek için geçen hafta bir araştırma yaptık. Bizim okurumuz anne adayları ve anneler olduğu için de doğal olarak onlara sorduk sorularımızı. Anneyiz.Biz Market’ten alışveriş yapmış olan müşterilerimize niçin internetten ve bizden alışveriş yaptıklarını sorduk. Aldığımız yanıtlar ilginçti. Genelde bu tip araştırmalarda daha teorik ve tecrübe edinilen şeye özel hikayelerden ortaya çıkan sonuçlara varılır. Ancak biz telefon açıp, yanıtı her aldığımızda yine çok şaşırdık ve aynı zamanda da sevindik.

Sorduğumuz bir soruya ’evet, hayır’ diyerek bir nevi puanlama yapacaklarına benim iyi olup olmadığımı sordu müşterilerimiz, teslimat anılarını anlattılar, bizim müşteri hizmetlerindeki arkadaşlarımızla kaç kez konuştuklarını bile hatırlıyorlar. Asıl ilginci ise Aralık ayının ortasında ön açılışı yapılan marketimizde Şubat ayı sonuna kadar sadece 3 tane ürün iadesinin olması.

Bakın bizi mutlu eden yanıtlara, demek ki doğru bir iş yapıyormuşuz dedirten cevaplara:

"Satın aldıklarımı evime özel araçla teslim ediyorlar. İstersem kapıda kredi kartım ile de ödeyebiliyorum. Kapıma ürünleri pembe giysili, gülümseyen kızlar getiriyor. 1 liralık bile ürün alsam evime getirdiniz. Satın aldığım anda beni birileri arıyor, bilgilendiriyor ve ben aramadan sürekli haber veriyorlar. Mutlaka içinden bir hediye veya bir sürpriz çıkıyor. Telefon ile bilgilendirme sistemi kurulmuş galiba arayıp adımı söyleyerek bana haber veriyorlar. Kargo parası ödemiyoruz, bizi düşünüyorlar. Ürünlerin paketlenmesine bayılıyorum rengarenk paketlerden yumuşacık pelur kağıtlardan çıkıyorlar. Niye alışveriş yapmayayım onlara gözüm kapalı güveniyorum. Eğer Anneyiz.Biz bir şey diyorsa doğru, satıyorsa iyidir. Benim yerime araştırıp incelediklerine eminim. Gülümsüyorlar, telefonda bile gülümsediklerini hissediyor insan. Bir akşam aradım, adres değişikliği bildirmek için, çünkü taşınmıştım. Telefona Pınar Hanım çıktı, inanamadım. Ama bana yardım etti, yeni adresimi aldı, ertesi gün bir araba bana tek bir dergi getirdi. Bu kolay rastlanır birşey değil."

Tüm bu yanıtlardan çıkarılan analizde bizi gülümseten ne diye sorarsanız "sadakat duygusu" diyoruz. Telefon açıp "Arkadaşlar ben internetten alışverişe güvenmiyorum ama telefonda adım adım yapsak size kredi kartı numaramı söylesem de benim yerime oradan satış yapsanız" diyerek bizden yardım isteyen müşterilerimiz nedeniyle bu hafta çok duygusal olaylar yaşadık biz.

Bu sonuç ise hálá "İnternetten alışverişe güvenmiyor Türkiye" diyenlere, tüketicinin güveninin her durumda teknoloji ve pratikliğe değil, bir şekilde insanoğluna dayandığının kanıtıdır bana göre... Keyifli bir hafta sonu dileriz.

Dikkat! Çocuklarımız dikkat eksikliğiyle karşı karşıya

Bazen aşırı hareketlilik ve ataklık gösteren çocuklar uyumsuz bir tablo sergileyebiliyor. Şiddetine göre farklı kategorilere ayrılan çocuklardaki bu davranış bozuklukları, ebeveynleri telaşa sürüklese de, erken tanı ve uzman yardımıyla sorun çözümleniyor.

Çocuklarının hareketlerinin kendi yaşıtlarıyla benzer düzeyde mi; yoksa normal olmayan seyirde, bir rahatsızlığa işaret edecek şekilde mi geliştiğini her aile merak eder. Hatta çocuklarını, yaşıtlarıyla kıyaslayıp, onu bir kategoriye sokmaya çalışırlar. Normal, hiperaktif, indigo... Özellikle çocuğunun davranışlarında aşırı hareketlilik gözlemleyen ebeveynler, onu "hiperaktif" olarak tanımlar; ancak her yaramaz çocuk hiperaktif midir? Bu sorunun cevabını ve günümüzde sık rastlanan sorunlardan biri olan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB), ne olduğunu Psikolog Ferahim Yeşilyurt ile konuştuk.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB); aşırı hareketlilik, kısa dikkat süresi ve ataklıkla (yetersiz dürtü kontrolü) karakterize; okul öncesi çocuklukta başlayıp yetişkin yaşamda da değişik bulgularla seyredebilen süreğen bir bozukluk.

Hiperaktif olarak nitelenen çocukların çoğu, bebeklik dönemlerinde de huysuz, huzursuz, güç bebekler olarak tanımlanıyor. Bu çocukların, yaşamlarının ilk bir kaç ayında aşırı hareketlilik, yeme ve uyku bozuklukları görülüyor.

Emekleme döneminde veya yürümeye başladıkları zaman çok hareketli ve atak oldukları için birkaç kişinin devamlı bakımını gerektirdiği bu çocukların çoğunda belirtiler anaokuluna veya ilkokula başlayınca daha çok dikkati çekiyor. Okulda başarısızlık, dikkat eksikliği, sınıfta kurallara uymama, saldırgan davranışlar ve öfke kontrolünde güçlükler yaşanması aileyi tedavi arayışına yöneltiyor. Toplumda yaklaşık yüzde 3-6 oranında gözlenen DEHB, erkeklerde kızlara oranda yaklaşık 3 kat daha sık görülüyor.

DEHB’nin nedenleri

Yapılan araştırmalar, bozuklukla ilgili ispatlanmış kesin bir sebebin olmadığını gösteriyor ancak buna neden olabilecek bazı etkenler üzerinde duruluyor:

n Genetik nedenler

n Beyin hasarı

n Nörotransmitterler

n Gıda ve katkı maddeleri

n Psikososyal etkenler

Çok televizyon seyretme, ailenin otoriter tavırları vb. gibi faktörlerin bozukluğa neden olmadığı ancak aile içi bazı disiplin sorunlarının problemi artırdığı düşünülüyor.

’My Little Pony’ partisi

Minik prenseslerimizin çok sevdiği "My Little Pony" bu yıl 25. yaşını kutluyor. Bu nedenle 9 Mart Pazar günü 12.00-17.00 saatleri arasında Akmerkez alışveriş merkezinde sürprizlerle dolu bir parti düzenlenecek. Partide sihirbaz gösterileri ve yüz boyama aktiviteleri ile eğlenecek kızlar, ellerinde pamuk şekerleri "My Little Pony" oyuncakları ile oynayıp hep birlikte dolu dolu bir gün geçirecekler. Üstelik kızlar Pony’ler ile birlikte hatıra fotoğrafı da çektirecekler.
Yazının Devamını Oku

Çocuk olma hakkı

29 Şubat 2008
Biliyorsunuz bir süredir televizyon ekranlarında bir reklam dönüyor. OMO’nun Kirlenmek Güzeldir kampanyasından sonra yaptığı "Her çocuğun çocuk olmaya hakkı vardır" kampanyası bu... Oğlum her duyduğunda sözleri tekrarlıyor, aslında olayın felsefesini anlamasa bile onları koruyan bir şey olduğunun mantığını kavramış, şimdi karşıma değişik zamanlarda çıkarıyor.

"Herkesin bir hayatı vardır. Benim buna hakkım vardır. Çocuklar istediğini yapabilir. Her çocuk çocuk olabilir. Çocuk robotlar da vardır..."

Gibi çeşitli şekillerde benim onu uyardığım ve istemediğim bir şey yaptığında verdiğim tepkilere kendi bakış açısıyla OMO şeklinde yanıt veriyor. Aslında ilgili kampanyaya baktığınızda altında çok ciddi bilimsel araştırmalar var. Manifestoya baktığınızda şunlar yazıyor:

"Her çocuğun içinden geldiği gibi davranmaya hakkı vardır. Her çocuğun kendi dünyasını keşfetmeye hakkı vardır. Her çocuğun kendi deneyimini yaşamaya hakkı vardır. Her çocuğun kendini ifade etmeye hakkı vardır. Her çocuğun hayata katılmaya hakkı vardır. Her çocuğun oyun oynamaya hakkı vardır. Her çocuğun hayal kurmaya hakkı vardır. Her çocuğun keşfetmeye hakkı vardır. Her çocuğun kirlenmeye hakkı vardır. Çünkü hiç bir çocuk, kirlenmeden öğrenemez. Gelin, çocuklarımıza çocukluk haklarını geri verelim..."

Duyduğum ilk andan beri sonuna kadar katılıyorum bu manifestoya. Altına bir anne olarak imzamı atıyorum ve tüm annelerin çocuklarını yaratıcılıklarını geliştirmek ve onlara çocukluklarını yaşatabilmek adına özgür bırakmalarını istiyorum.

Ne yere dökülen makarnadan, ne kafalarını içine sokarak yedikleri yoğurttan ne de sokakta yuvarlanmaktan zarar gelir çocuklara...

Önemli olan sadece çocuklarımıza vereceğimiz sevgi, kuş gibi özgür olma duygusu ve eğer isterlerse her şeyi başarabileceklerinin tutkusu...

Türk anneler artık sokağa güvenmiyor

Yale Üniversitesi profesörlerinin yaptığı araştırmadan çıkan sonuca göre her 10 Türk annesinden 8’i güvenlik endişesiyle çocuğunun dışarıda oynamasına izin vermiyor.

OMO’nun Kirlenmek Güzeldir stratejisi kapsamında çocuk gelişiminde annelerin rolü üzerine Yale Üniversitesi Psikoloji Departmanı profesörleri liderliğinde yaptırdığı global araştırma, Türk annelerinin büyük bir ikilem içinde olduklarını ortaya çıkardı.Araştırmaya göre Türkiye’de nüfusun yüzde 50’sinin yaşadığı şehirlerde her 10 anneden 6’sı ev dışında oyun oynamanın çocuğun zihinsel ve bedensel gelişimine olumlu katkı yapacağına inanırken, her 10 anneden 8’i buna güvenlik, mikrop kapma, kirlenme riski, vb. endişelerden dolayı izin vermiyor. Yale Universitesi Psikoloji Departmanı öğretim üyelerinden Prof. Jerome Singer ve araştırma görevlisi Dr. Dorothy Singer’ın liderliğinde yapılan araştırma sonuçlarından yola çıkılarak geliştirilen kampanya, annelerin çeşitli nedenler sonucu çocuklarının "uygulayarak öğrenme" yöntemlerine yaptıkları olumsuz etkiler hakkında, onları bilinçlendirmeyi amaçlıyor.

"Her Çocuğun Çocuk Olmaya Hakkı Vardır: Annelerin Bakış Açısı" araştırması, ABD, Arjantin, Brezilya, İngiltere, Fransa, Türkiye, Hindistan, Tayland, Çin ve Güney Afrika’da bin 500 anne ile derinlemesine görüşmeler yoluyla yapıldı. Araştırmaya yeni dönemde İrlanda, Fas, Portekiz Pakistan ve Endonezya da dahil edildi. Araştırmadan çıkan sonuçlar, Türk annelerinin çocuklarının gelişmelerine olumlu katkı yapmak için birçok gelişmiş ülkedeki annelerden bile daha bilinçli ve istekli olduğunu, ancak bu isteklerini çok daha az gelişmiş ülkelerdeki annelerden bile daha az eyleme geçirdiklerini ortaya çıkardı. Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir’de yaşayan annelere odaklanan araştırmanın sonuçlarına göre "Seçme hakkı verilirse, çocuğum içeride oynamak yerine dışarıda oynamayı tercih eder" önermesini en yüksek oranda benimseyen anneler, yüzde 87 oran ile Türk anneler.

Yine Türk annelerin yüzde 83’ü, çocuğu ile oynamak ve ilgilenmek için daha fazla zamanı olmasını istiyor.

Deneyimsel öğrenmeyi destekleyen aileler

Dr. Jerome ve Dorothy Singer’ın açıklamasına göre çocuklarınızı deneyimsel öğrenmenin olduğu bir faaliyet için cesaretlendiriyorsanız:

n Çocukların konsept ve becerileri öğrenmemesi için anlamlı bir içerik sağlıyorsunuz.

n Çocuğun ilgi ve konsantrasyonu geliştirirken, eğlenmeyi ve zevk almayı öğrenmesini sağlıyorsunuz.

n Çocuğu kendi başına ya da birlikte incelemek ve keşfetmek konusunda cesaretlendiriyorsunuz.

n Çocuğun öğrendiklerini geliştirmesine olanak tanıyorsunuz.


Peter ve Kurt Antalya’da

Ünlü Rus besteci Sergei Prokofiev’in çocuklar için yazdığı senfonik masal "Peter ve Kurt", Antalya’da hem çocuk oyunu hem de bale olarak hazırlandı. Hikayede geçen her kahraman orkestrada bir enstrümanla temsil ediliyor. Bundan sonra her Pazar 11.00’da tüm çocuklar operada!

Antalya Devlet Opera ve Balesi

Pocahontas II: Yeni

Bir Dünyaya Yolculuk


Disney’in Akademi Ödüllü filmi Pocahontas devam ediyor! Pocahontas ve sevimli arkadaşları Flit, Meeko ve Perc, İngiltere’ye doğru, eğlence ve macera dolu bir yolculuğa çıkıyorlar. Pocahontas, barış elçisi olarak Londra’ya gitmekle görevlendirilir. Bu hiç alışık olmadığı çevrede yeni arkadaşlar da edinir. Bakalım bu defa neler yaşayacak.

Sanat ve spor çocuklar

için buluşuyor


Beşiktaş Belediyesi, çocuklar için tiyatro ve sporun bir arada olduğu bir etkinlik düzenliyor. 35 yıl önce perdelerini açan Akbank Çocuk Tiyatrosu, Mustafa Kemal Merkezi’nde "Masal Masal İçinde" adlı oyununu sahneleyecek. Oyunun ardından çocuklar Club Sporium eğitmenleri eşliğinde sportif faaliyetlerde bulunacaklar.

Herkese

hitap ediyor


10 yıldan beri Türkiye’de yaşayan ve Türkiye’nin gönüllü kültür elçiliğinin yanı sıra bugüne kadar gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleri ile de herkes tarafından tanınan İngiliz Ressam Ned Pamphilon, 7 Şubat’ta başlayan ve 31 Mart’a kadar devam edecek olan Think/Tank sergisiyle sizleri Gallery Art&Life’da bekliyor.
Yazının Devamını Oku

Çocukluk anıları

22 Şubat 2008
Bundan birkaç hafta önce internet sitemizdeki konuk yazarlar bölümümüzde, gazetemizin hizmet personellerinden biri olan, gencecik, Diyarbakır-Çermikli Mehmet Ulaş’ın bir yazısını yayınladık. 14 Ağustos 1992 tarihinde, daha 7 yaşındayken başından geçen bir olayı unutamamış. Teröristlerin köylerini basmasını, çocukları gözlerinin önünde öldürülen insanları ve gece boyunca saklandıkları yerde annesine sarılarak nasıl da tir tir titrediğini anlatmış. Ve her şey bitip sabah dışarı çıktıklarında, o çok sevdiği köyünün nasıl da gözüne başka gözüktüğünü, bir gün önce baktığı gökyüzünün bile o gün nasıl farklı olduğunu...

Öyle sessiz, sakin ve efendi ki, şu an yetişkin hali bile insana çocukmuş gibi hissettiriyor, yürürken elini tutup yardım etmek istiyorsunuz. Şu anda yazarken bile içimi ürperten bu olayı düşündükçe Mehmet’in o minik, savunmasız ve korkmuş halini hayal etmeden duramıyorum. Ama yazdığını düşündükçe sırtına vurup "Sen harikasın" demek istiyorum. O ise nerede görse boynuma atlayarak "Abla teşekkür ederim" diyor, bunu söylerken de sesi titriyor.

O güzel yazı ile bir sürü okur yorumu aldı Mehmet... En güzeli ise TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın yazıyı okuması, Mehmet’i özellikle tebrik etmesi, üniversite mezunu sanması oldu.

Bu olay neyi gösteriyor diye düşününce insan dört sonuca ulaşıyor:

1- Çocukluk anıları asla unutulmaz, hatta hayatımızı şekillendirir.

2- Yaşanan en kötü, en acı olaylar bile bir gün bize güzel şekilde dönebilir.

3- İstemek yapabilmenin, başarmanın çıkış noktasıdır.

4- Kadın olmak, özellikle anne olmak insanca duyguları ve vicdanı en üst seviyeye çıkarır. İnsan en yoğun işlerin ve sorumlulukların arasında bile "insanca" şeylerle ilgilenebilir.

Bize, annelere düşen yegane sorumluluk ise çocuklarımıza güzel çocukluk anıları bırakabilmek ve "eğer gerçekten istersen başarırsın" felsefesini öğretmeye çalışmaktır.

Sevgilerimle

Pınar Anne

Çocuğun hayatında resim yapmanın önemi

Resim yapmak çocuklar için eğlenceli bir aktivite olmakla kalmaz, onların kişisel gelişimleri açısından da büyük önem taşır. Çocuklar, gördükleri herhangi bir şeyi resmetmek istemeleri bir yana, o an içinde bulundukları ruh halini yansıtmak için de kağıda, kaleme sarılır. Ailelerinin bu konuda onları teşvik etmeleri çok önemlidir.

Psikoloji bölümü öğretim görevlisi Banu Beyaz; çocukların resim aktiviteleriyle ilgili şunları söylüyor: "Çocukların ilk kalem tutma becerisi 2-4 yaşları arasında başlar. Bu dönemde çocuklar işe karalama yapmakla başlarlar. Kalın pastel boyalarla ya da kuru boya kalemleriyle her yeri çizer; bir iz, bir işaret bırakmaya çalışır ve bundan son derece hoşnut olurlar. Çocuklar bazen de kızgın olduklarında çizerler. İşte o zaman da gerginliklerini azaltmış olurlar. Çoğu zaman, annelerin büyük bir kısmı bu durumdan şikayetçi olur. Oysa ki bu, çocuğun ince motor becerilerinin kontrolü ve gelişimi için çok önemlidir. Öylesine anlamsız bir karalama da olsa, çocuğun gelişimindeki kilometre taşları onun çizgi ve resim özelliklerinde gizlenmiştir."

Çocukların neden çizim yaptıklarıyla ilgili başlıca yaklaşımlar

n Gelişimsel Yaklaşım, çocukların neden çizdiği sorusuna "Bir oyun olarak çizerler" şeklinde yanıt veriyor. Çocuklar, oyuncaklarına ve eşyalarına gösterdikleri ilgiyi, çizimde de gösteriyor, çizerek oynuyorlar.

n Projektif Yaklaşım’a göre çocuk, bilinçaltında yatan kimi korku veya arzularından etkileniyor ve bastırmış olduğu bu duygularını çizimlerine aktarıyor. İçgüdüsel tepkilerini zararsız bir şekilde dışa vurup rahatlıyor.

n Sanatsal (artistik) Yaklaşım’da, çocuğun resimden aldığı zevk önem arz ediyor. Motor zevk, çocuğun karalama yaparken aldığı zevk; görsel zevk ise çocuğun karalamasını bitirdikten sonra incelerken duyduğu haz oluyor.

n Sembolik Yaklaşım’a göre çocuk, objenin kendisini değil yansımasını resmediyor. Birbirinin eşi olan çizgilere iki farklı anlam yüklüyor, aynı formu kullanıyor, ancak farklı şeyler yaptığını söylüyor.

Anne-babalara öneriler

n Küçük çocuklar kaba kol ve dirsek hareketleriyle geniş alanlara çizdiklerinden, onlara çalışabilecekleri geniş yüzeyler sunabilirsiniz.

n Çok sevdiğiniz sehpanızın üzerini A3 boyutundaki kağıtlarla kaplayabilir ya da büyük bir parça paketleme kağıdını sehpa üzerine serdikten sonra alt kısmından lastik veya iple bağlayarak ona sehpanızı çizme özgürlüğünü tattırabilirsiniz.

n Odasının tüm duvarlarını boyayabileceğini söylemekle ona hem bir yer göstermiş olur, hem de "Sadece odanda çizim yapabilirsin" diyerek disipline etmeye başlarsınız. İsterseniz, çocuğunuzla siz de çizmeyi deneyebilirsiniz. Böylece onun da hoşuna gidecek sevgi dolu bir paylaşım anı yaşarsınız.

n Çocuğunuzun boy hizasından biraz yüksek (yaklaşık 100 cm. yüksekliğinde) büyük resim kağıtları kullanarak duvarınızı kaplayabilir, çocuğunuza özgürce kullanabileceği büyük bir pano hazırlayabilirsiniz. Bu şekilde káğıtlar kirlendikçe onları değiştirme imkanınız da olur.

Çocuklar Prestige Mall’da eğleniyor

Prestij Mall alışveriş merkezi, çocuklar için hafta sonları hazırladığı animasyonlar, sihirbazlık gösterileri ve çocuk tiyatroları ile çocukların eğlenceli saatler geçirmesine imkan tanıyor. Bırakın çocuklarınız aktivitelerin tadını çıkarsın.

Tel: (0212) 669 2262

Çocuk Tiyatrosu 2 (Alara-Cingöz)

Çocukların eğitimine katkıda bulunacak olan "Çocuk Tiyatrosu-ÇOTİ"de; bir interaktif eğitici bilgisayar yazılımı, iki hikaye kitabı, renkli çıkartma ve bir VCD yer alıyor. Bu VCD’de çocuk hikayeleri çizgi animasyon haline getirilmiş. Hikayeyi izleyen çocuklar, bilgisayardaki oyunları oynuyor ve eğlenerek öğreniyorlar.
Yazının Devamını Oku

Erkek annesi olmak

8 Şubat 2008
Kız annelerinin işi, daha bir kolaymış gibi geliyor bana. Bebekler, mutfak gereçleri, makyaj malzemeleri ve pırıltılı şeylerle her yaşta kadının oynayabileceğine inanıyorum. Kız oyunları oynamak külfet değil, eğlence sanki... Kek yapmaktan, pasta süslemekten hoşlanmayan bir kadın da hiç görmedim bugüne kadar...

İşte bu nedenle kız annesi olanların işlerinin, biz erkek annelerine göre daha kolay olduğunu düşünüyorum. Biz yerlerde boğuşmak, terlemek, savaşmak, zıplamak, Örümcek Adam izlemek, dinozorların tüm çeşitlerini bilmek durumundayken, kız annesi olanlar prensesler gibiler. Bir süredir kız çocuğu olan arkadaşlarımı pozitif bir kıskançlıkla izliyorum. Sadece çocukken oynanan oyunlar için değil tabii ki, gelecek için de bir haset yaşıyorum. Neden mi?

1- İstersen ağzınla kuş tut, ileride "kaynana" oluyorsun. Kız annelerinin "kayınvalide", erkek annelerinin "kaynana" olduğunu önemle hatırlatıyorum. Ne yapsak işe yaramaz! Yani kız annesi olan arkadaşlarım, ben kaynana iken kayınvalide olacaklar.

2- İleride, oldu da oğlumuzun bir olumsuz özelliği, maço hali, kaba davranışı ortaya çıktı: Hemen etiket yine biz erkek annelerine yapışıyor, "Annesi el bebek gül bebek yetiştirmiş, ne yapsan değişmez" deniyor. Çünkü erkek çocuklar, dünyaya kız çocukları mutlu etmek için gelmişlerdir ya, yaş büyüdükçe bu durum devam ediyor! Erkek annelerine "Bir çocuk değil, gelecek için bir centilmen yetiştir" diyenlere, kız annelerinnin de "Öyle bir kız yetiştir ki erkeğine muhtaç olmasın, ayakları yere bassın, kendi hayatını kazansın" diye öğüt vermelerini istiyorum.

3- Hep geleceği mi söylüyorsun diyeceksiniz, ama alın bir örnek daha: Erkek evlatlar genelde evlenince kız tarafına yapış yapış oluyorlar. Sanki göbekleri kesildiğinden beri tanıyorlar diğer aileyi... Kendi annesine "anne" diyen çocuk, gidiyor eşinin annesine "Annecim" diyor. Bu örnekleri görünce şimdiden içim buruluyor. Büyüsünler, sağlıklı olsunlar, mutlu olsunlar, ama bize de haksızlık yapmasınlar istiyorum.

4- Burada cinsiyet farkı yok, tüm yetişkinler psikolog koltuğuna yattıkları anda ilk hedef muhakkak "anne" oluyor. Genelde bayanlar, annelerini "Ama o beni korumak için böyle davrandı" diye ağlayarak affediyorlar. Ama psikolog koltuğunda yatan erkek ise "Annemi affetmiyorum, beni bu hale o getirdi" cümlesi duyuluyor.

Bu yazıdan sonra hepimize, gelecekte psikolog koltuğunda arkasından iyi sözler de söylenen annelerden olabilmeyi diliyorum...

Zor bir şey ama erkek annesi olmak, lütfen hak verin bana...

Sevgilerimle...

5,5 yaşında bir erkeğin annesi...

Keloğlan Keleşoğlan

Sıradan bir hayatın içinden çıkıp birden sıra dışı olaylar yaşamaya başlayan Keloğlan’ın hayata ve olaylara bakışı değişir, kendi içindeki dinamikleri fark eder. Artık o eski tembel Keloğlan gitmiş, yerine kendine güvenen, aklını kullanan ve insanları olumlu yönde etkileyen bambaşka bir Keloğlan gelmiştir. Keloğlan’daki değişimi siz de görmek ister misiniz çocuklar? O halde şubat ayı içinde bu oyunu izleyebilirsiniz. Ankara Devlet Tiyatrosu

Annelere Öğütler

Çocuk büyütürken en büyük fedakarlığı üstlenen kişi şüphesiz annedir. Çocuğu doğurma, emzirme ve büyütüp belli bir yaşa getirmek için anne daima ön planda olmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi profesörlerinden Ömer Devecioğlu, 30 yıllık çocuk hekimliğinde annelerden gelen binlerce soruyu İstanbul Medikal Yayıncılık işbirliğiyle çıkardıkları "Annelere Öğütler" adlı kitapta topladı. Anneler, el kitabınız olmaya aday bu kitabı çok seveceksiniz.
Yazının Devamını Oku

Yardım istiyoruz

1 Şubat 2008
Geçen yazıdan beri aklımdan çıkmayan 7 yaşındaki bir kız çocuğu için yazıyorum bu yazıyı... Çünkü kendi çapımda bir çare bulamazsam içim rahat etmeyecek. Konu, geçen haftaki yazımda da yer verdiğim, Beşiktaş’ta bir ilkokulda geçen olay... Hatırlatmak gerekirse; 7 yaşındaki bir kız çocuğuna, öğretmenler ortada yokken, herkes dersteyken iki kız çocuk tarafından yerdeki çöpler ve peçeteler yedirilmişti ya zorla, işte o olay...

Annesinin ve babaannesinin gözyaşlarını zor dindirdiği, yaşadığı travmayı hálá rüyalarında gören bir minik kız bu...

Şu anda bir devlet okuluna giden bu çocuğumuz için özel okul yöneticilerinden destek istiyorum.

Okuma isteğine, okula gitme istediğine, meraklı ve araştırmacı, soru soran haline kendim şahidim. Gördüm, biliyorum.

Dönem arası da olsa, ben bu çocuğun başka bir okula uyum sağlayacağına, başaracağına inanıyorum.

Annesi-babası ayrı olan, annesinin çok çalışmak zorunda olduğu, babaanne desteği ile büyüyen pırıl pırıl bir kız çocuğuna destek için yardım istiyorum herkesten...

Çocuklarınızın gittiği özel okulların yöneticilerine lütfen iletin bu yazıyı.

Bu sömestr tatilinde, İstanbul’da yaşayan ve okulu çok sevmesine rağmen yaşadığı olay yüzünden zor günler geçiren bu kızın hayatına anlam katmak istiyorum.

Vicdan sahibi, çocukları gerçekten çok seven ve eğitimi önemseyen, paragöz olmayan "iyi kalpli bir okul sahibi" destek olsun bize. Lise son sınıfa kadar yüzde 100 burs versin yardım etmek istediğimiz bebeğimize...

Yardım eden isterse adını gizleriz, isterse hangi okula gittiğini de söyleriz, sorun değil. Biz de Anneyiz.Biz olarak elimizden ne gelirse yapmaya, destek olmaya, eksikleri tamamlamaya hazırız.

Çünkü bir çocuğun bile olsa hayatını değiştirmenin, yakın gelecekte bir yetişkinin ve onun ailesinin de hayatını değiştirmek anlamına geldiğini biliyoruz.

İyi hafta sonları, sağlık ve neşe diliyoruz tüm anne ve bebeklerine...

İnteraktif masallar

Çocuğunuz bu setteki renkli masallarla kitapları sevecek, Türkan Kılıç’ın seslendirdiği masalı dinlerken hayal dünyasında yolculuğa çıkacak. Bilgisayar ortamında, isteğine göre 9-25 parçadan oluşan yap-bozları yapabilecek, resimleri dilediği gibi renklendirip çıktısını alabilecek. Bu sayede el becerisini geliştirme fırsatı bulacak. Ayrıca CD içerisindeki hazır temalardan masa üstü resmi oluşturabilecek veya çıktılarını alarak kesme-yapıştırma işlemlerinde kullanabilecek. Kısacası çocuğunuz bu kitapla hem eğlenecek hem de öğrenecek.

Domino Yayınları

Tiyatro festivali sürüyor

Mustafa Kemal Merkezi’nde düzenlenen "Çocuk Tiyatroları Festivali", 02-23 Şubat tarihleri arasında sekiz yeni oyunla devam edecek. Festival 2 Şubat’ta sahnelenecek "Kaplumbağa ile Tavşan" ve "Soytarılar Okulu" adlı oyunlarla başlayacak. Etkinlikte çocuklar, oyunların yanı sıra palyaçolar, yüz boyama aktiviteleri, şişme oyuncaklar ve popüler müziklerle neşeli saatler geçirecek. MKM Gişe: (0212) 351 93 90
Yazının Devamını Oku

Çocuklarda beslenme problemleri

25 Ocak 2008
Sağlıklı ve doğru beslenmek, çocukların gelecekteki yaşam kalitelerini direkt etkileyecek önemli unsurlardandır. Çocukları sağlıklı gıdalara yönlendirmek, sofra düzenine alıştırmak ise hiç kolay değildir. Ancak bazı püf noktalarına dikkat ederseniz, çocuğunuz için yemek yemeyi eğlenceli hale getirebilirsiniz!

Doğru ve sağlıklı beslenmek çocukların sağlıkları açısından çok önemli... Çocuklar, doğru beslenme alışkanlığını aile bireylerinden öğreniyorlar. Ev içindeki yemek saatlerinin düzenli olması, ailece bir arada yemek, çocuğa iyi alışkanlıklar kazandırma adına gerekli. Bazı çocuklar ebeveynlerine yemek yeme konusunda sorun yaratabiliyorlar. Eğer sizin de bu konuda sorun çıkaran bir çocuğunuz varsa, ona yemek yemenin yaşamın keyifli bir kısmı olduğunu göstermekle işe başlayabilirsiniz.

15 ALTIN TAVSİYE

n Haftada en az birkaç öğünü ailece yiyin.

n Yemeğini yedikten sonra sofrada kalması konusunda çocuğunuzu zorlamayın.

n Ailedeki yetişkinler yemeği geç yiyorlarsa, çocuğunuzun daha erken yemeye ihtiyacı olabilir. Eğer çocuğunuzun sizinle sofraya oturmasını istiyorsanız, geldiğinde kendisine ufak meyve dilimleri verin.

n Çocuğunuzun sofra düzenini öğrenmesi açısından, etrafı kirletse de onu kendi kendine yemek yemesi yönünde teşvik edin. Bu davranışınız onun kendine olan güvenini de artırır.

n Çocuğunuzu yeni gıdalarla tanıştırın. Farklılıklar merakını artırır. Yemesi için ısrar etmeyin.

n Çocuğunuzun en sevdiği sağlıklı yiyecekleri ona daha sık verin.

n Çocuğunuza normal öğününü yedikten sonra ödül olarak tatlı vermeyin. Bu onda sağlıklı besinlerin lezzetli olmadığı duygusu uyandırır.

n Doğru tatlı seçimiyle çocuğunuzun sağlıklı tatlılar yemesini sağlayabilirsiniz. Örneğin; meyve, meyveli yoğurt ya da puding.

n Eğer bahçeli bir evde oturuyorsanız, çocuğunuzla birlikte havuç, domates, biber gibi sebzeler yetiştirin ve bunları birlikte pişirin.

Abur cuburlar

n Gazlı içeceklerin, cipslerin; partiler, doğum günleri gibi özel organizasyonlarda zaman zaman yenebilecek besinler olduğunu çocuğunuza öğretin.

n Televizyonda bazen faydalı olmayan yiyeceklerin de reklamları gösterilebilir. Çocuğunuza bu reklamların amacının ne olduğunu ve o besinlerin içinde ne gibi zararlı maddeler bulunduğunu komik ve basit bir dille anlatın. n Çocuğunuz bu tip besinlerden istediğinde ona aşırı tepkiler vermeyin.

Korku ve yorum

Bu hafta, iki farklı toplantı sırasında duyup dehşete düştüğüm iki farklı olaydan bahsetmek istiyorum. Birinde ağzım açık kaldı, diğerinde ise öyle bağırarak tepki göstermişim ki ofistekiler ölüm haberi aldım sandı. O kadar şaşırdım ve bir o kadar da korktum; hem çocuklardan, hem çocuklarımızdan hem de bizi bekleyen gelecekten... Çok korktum ve yorum yapamıyorum.

Neden mi?

n Yaşlar 12 ve 13...

Kız çocuk, erkek çocuğa "Senden hoşlanıyorum" der. Erkek çocuk "Ben senden hoşlanmıyorum, çünkü yalancısın" diye karşılık verir. Olay kapanır, aradan bir süre geçer. Ortak bir arkadaşın doğum gününde karşılaşırlar. Kız çocuk, erkek çocuğu gördüğü anda kötü sözler ve küfürler etmeye başlar. Erkek çocuk susar, susar, susar ama annesine ve babasına edilen küfürleri duyunca kıza bir yumruk atar. Kız çocuk bunun üzerine eline bıçağı alır ve erkek çocuğa saldırır. Olay bir başka çocuğun doğum günü partisinde, bir evde, aniden, diğer çocukların arasında oluverir. Tekrarlıyorum yaşlar 12 ve 13...

n Yaşlar 7...

Beşiktaş’ta bir ilkokulda olur bu olay... 7 yaşındaki bir kız çocuk, derslerinde gayet başarılı, okulu çok seviyor. Kolu kırıldığı için birkaç gündür okula gidemeyen bu çocuk, öyle üzülüyor ki ısrarlarına anne dayanamıyor ve okula gönderiyor. Kolu kırık diye branş dersine giremeyip bekliyor, yanında iki kız çocuğu daha var. Öğretmenler ortada yokken, herkes dersteyken iki kız çocuk, kolu kırık olanın ellerini tutup yerdeki çöpleri ve peçeteleri yediriyorlar. Tekrarlıyorum yaş 7...

Aynı okulda velilerin sınıflarda saç saça, baş başa kavga ederek birbirlerine girdiğini de öğrendikten sonra, pes ettim. Bu çocukları bu hale getiren kim? Eğitim sistemi mi? Hayat şartları mı? Anne-babalar mı?

Benim yanıtım: Anne ve babalar ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı... Ya sizin yanıtınız ne?

Not: Söz konusu okulun adını buraya yazmıyorum, Milli Eğitim Bakanlığı ilgilenirse sadece onlara söyleyeceğim. Mağdur çocuğun ve ailesinin adını kendilerine vereceğim...
Yazının Devamını Oku

Etkili ebeveyn olmanın yolları

18 Ocak 2008
Hayatınızın her aşamasında başarılara imza atmış, iş yaşamınızda güzel bir kariyer edinmiş, çevrenizdeki insanlarla iyi ilişkiler kurmuş olabilirsiniz; ancak ebeveyn olmak bambaşka bir serüven ve yaşamın hiçbir deneyimine benzemiyor. Sabır, etkili ebeveyn olmanın en önemli anahtarıdır. Etkili ebeveynlik ise uzun vadede çocuğun menfaatine olana karar verip onu uygulamaktır.

"Sabır" ebevynlerin çocuklarıyla sağlıklı ilişki kurabilmeleri için mutlaka sahip olması gereken anahtar özellik. York Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, başarılı ebeven olmanın yolunun sabırlı olmaktan geçtiğini gösteriyor. Elbette her zaman çocuklara karşı anlayışlı ve sakin olmak mümkün değil. Sabır zamanla gelişebilen bir karakter özelliği; sadece üzerinde biraz emek harcamak gerekiyor. İşte sabırlı bir ebeveyn olmak için 10 metot:


1. 10’a kadar sayın: Kendinizi sinirli hissettiğinizde durun ve içinizden yavaş yavaş 10’a kadar sayın. Bunu yaptığınızda içinizden ilk gelen bağırma isteği bir anda yok olur. Ya da sinirlendiğinizde sesli olarak 10’a kadar sayın; zamanla çocuğunuz bunun sizin sinirlenmenizin bir işareti olarak algılar ve sizi rahatız eden davranışına ara verir.

2. Derin nefes alın: İçinizden 10’a kadar sayarken sakin ve derin nefes alın. Her nefesinizde öfkenizin dağıldığını, sakinleştiğinizi hissedeceksiniz.

3. Çetele tutun: Çevrenizde sürekli minik bir kağıt ve kalem bulundurun. Kendinizi her öfkeli hissettiğinizde üzerine bir çizik atın. Bu sakin olmayı öğrenmenin başlarında önemli bir adımdır. Hislerinize hakim olmaya başlayıp farklı alternatif tepkiler geliştirmeye başlamanıza yardımcı olur.

4. Başkalarının sizi izlediğini düşünün: Sanki çevrenizde sizi izleyen ve dinleyen insanlar vamış gibi hayal edin. Başka insanların yanında aşırı tepkiler veremeyeceğinize göre, böylece tepkilerinizi daha rahat kontrol edebilirsiniz.

5. Kendinize doğru rol model belirleyin: Kendi anneniz ya da çevrenizde sakin ve doğru davranışlar içinde, yaşı da sizden büyük olan bir anneyi kendinize rol model edinebilir; kendi tepkilerinize yön verirken "Acaba o olsa nasıl davranırdı?" diye sorabilirsiniz.

6. Davranışlarınızı sorgulayın: Çocunuza bir davranışta bulunmadan önce "Bu davranışın çocuğuma bir faydası var mı?" diye kendi kendinize sorun. Bu, vereceğiniz tepkiyi tekrar gözden geçirmeniz adına önemlidir. Bağırmak ya da öfkelenmek nadiren bir takım sorunların çözümlenmesine yardımcı olur.

7. Ara verin: Sinirlendiğiniz anda bir mola verin ve dışarı çıkıp biraz yürüyün. Duruma göre 5-10 dakikalık yürüyüş sakinleşmeniz ve nasıl davrandığınızda nasıl sonuçlar alacağınızı değerlendirmeniz adına faydalı olur. Geri döndüğünüzde ne kadar rahatlamış olduğunuzu fark edeceksiniz.

8. Çocuğunuzu eğitin: Çocuğunuzun sadece bir çocuk olduğunu unutmayın. Çocuklar mükemmel değildir. Çoğu şeyi nasıl yapacaklarını bilemezler ve hayatta öğrenecekleri çok şey vardır. Siz çocunuzun aynı zamanda öğretmenisiniz. Ona neyi nasıl yapması gerektiğini öğretin. Bazen bir şeyleri 10 defa anlatmanız gerekebilir ama belki de 11. kez de başarıya ulaşacaksınızdır. Şunu hiç unutmayın ki hiçbirimiz bir şeyleri ilk seferinde öğrenemeyiz. Öğretmek istediklerinizi çocuğunuza anlatmanın yeni yollarını ve başarılı olmanın yeni alternatiflerini bulun.

9. Gözünüzde canlandırın: Sessiz bir yerde yalnızken, çocuğunuz sizi bir dahaki kızdırdığında ona nasıl davranmak istediğinizi hayal edin. Durumu nasıl idare edeceğinizi düşünün: Nasıl bakacaksınız? Ne söyleyeceksiniz? Çocuğunuz nasıl tepki verecek? Davranışlarınızın çocuğunuzla ilişkilerinize ne gibi faydası olacak? Tüm bunları düşünün ve en iyi şartları hayal edin. Tüm bu hayal ettiklerinizi de yeri geldiğinde uygulayın.

10. Sadece gülümseyin: Bazen kendimizin de mükemmel olmadığını hatırlamamızda fayda var. Neden daha çok gülümseyip hatta kahkahalar atmıyorsunuz? Bu çocuğumuzla birlikteyken de daha çok eğlenmemize yardım eder. Gülümseyin ve mtlu olun.

Solucan Hımbıl Beyaz

Hımbıl mı hımbıl bir solucan... 40 tane ayağı olan Sinirli Lacivert ile karşılaşıyorsa neler olur? Düşünün bir de, zebralar dışında bütün canlılarla konuşabilen bir zebra. En yakın arkadaşı Sanu’yu, bütün itirazlara rağmen; Kırmızı Sığır, Yeşil Yaban Öküzü ve Mavi Deve Kuşu ile kurduğu müzik grubuna dahil ediyor, dünyanın en mutlu zebrası oluyor... Yeditepe Müzik

Distilasyon Fotoğraf Sergisi

İstanbul Fotoğraf Merkezi içinde yer alan Fotoğraf Galerisi’nde, 10 Ocak-8 Mart 2008 tarihleri arasında, Mehmet Kısmet’in "DİSTİLASYON" başlıklı fotoğraf sergisi gerçekleşiyor. Bu keyifli sergiyi görmelisiniz. Adres: Tarlabaşı Bulvarı No:272 34435 Beyoğlu/ İstanbul Tel: 0212 238 11 60

Jimnastik deyip geçmeyin

Gurur duyuyorum. Neden mi? Bu köşenin okurunun, nasıl bir bilince sahip olduğunu gelen her e-posta ile bir kez daha gördüğüm zaman. Bir mektubu paylaşacağım sizinle şimdi... "Yaşayan bilir" sözünün kanıtı bana göre. Uzun süredir yazmak istediğim bir konu olan "jimnastik" hakkında, Sevtap Aktuğ’un mektubu tüm annelere örnek olacak nitelikte. Özellikle paylaşmak istiyorum ve ısrarla size de öneriyorum bu sporu.

***

Sayın Pınar Hanım,

Ümit ederim ki bu yazımı yayınlama şansınız olur ve çocuğunu bilinçli yetiştirmek isteyen birçok anneye fikir verme imkanım olur.

Üç çocuklu çalışan bir anneyim. İlk kızımda çocuğumun iyi yetişmesi adına ideal olarak gösterilen ne varsa, tüm koşullarımı zorlayarak gerçekleştirmeyi amaçladım. Birçok deneyimden sonra aldığım ders; çocuklar için en ideal sporun jimnastik olduğu.

Koltuk üstünde zıplamayı sevmeyen bir tek çocuk var mıdır? İşte bu jimnastik. Ya takla atmak, dönmek, yuvarlamak... İşte bunların hepsi jimnastik. Yani bu bir altyapı sporudur. Yani çocuk ileride hangi sporu yaparsa yapsın muhakkak jimnastik alt yapısı gerekir. Jimnastik eğitimi almış bir çocuk, ileride en fazla ihtiyaç duyacağı temel kişilik özelliklerini de kazanır. Bunlar; özgüven, sabır, disiplindir. Her bir ilerlemeyi adım adım görebilirsiniz, gelişimini gördükçe kendisi de keyif alır ve çalışarak bir şeylere ulaşmanın mümkün olduğunu öğrenir. Jimnastik sporun sanatıdır. Çünkü, içinde estetik vardır, müzik vardır.

Jimnastik yapan çocuklar daha az hastalanır. Çünkü bünyeleri güçlenir. Daha programlı olurlar çünkü zamanı yönetmeyi öğrenirler.

Büyük kızım jimnastikten sonra okulunun masa tenisi takımına girdi. Dereceler aldılar. Tenis oynuyor, kayıyor ve Oryentiring Sporu’nda milli takımda yurtiçi ve dışında yarışmalara katılıyor. Spordaki başarısı okuluna da yansıdı. Tüm bunlarda jimnastiğin verdiği sağlam alt yapının katkısı olduğuna inanıyorum.

İkizlerim şu anda haftada 3 gün jimnastiğe devam ediyorlar. Bu durumdan çok memnunum çünkü jimnastiğe gitmedikleri zaman o kadar çok birbirlerine sataşıyorlardı ki... Oysa şimdi enerjilerini boşlatmış halde eve geliyorlar. Onlar mutlu, ben onlardan mutlu...

Hafta Sonu Çocuk Sanat Atölyeleri

Özel Günay Anaokulu’da doğuştan birçok yeteneklerle donanarak dünyaya gelen çocukların bu yeteneklerini hayata geçirmeleri ve ilgi alanlarının peşine düşüp araştırma yapmalarını sağlamak için "Hafta Sonu Çocuk Sanat Atölyeleri" açıldı. "Hafta Sonu Çocuk Sanat Atölyeleri" 3-12 yaş grubu çocukların hafta sonlarını daha etkin geçirmelerine yönelik, yaratıcılıklarını özgürce ortaya koyabilecekleri sanat atölyeleri. Tel: (0212) 264 15 24

Anneyiz.Biz Market Açıldı

Anneyiz.Biz annelerine müjde. Anneyiz.Biz Market açıldı. Her hafta sizler için yedi ürün seçiyor ve bunlar için yine sizlere özel indirimli fiyatlar belirliyoruz. Siz de Şanslı 7’yi her hafta takip edin ve Anneyiz.Biz ayrıcalığını yaşayın.

Bir Yıldız Seç Kendine

Cici ve Sisi, annelerinin ölümünden sonra günlerini değirmende babalarına yardım ederek geçirmektedir. Cici, çalışkan ve uslu bir kız olmasına karşın Sisi, tembel ve yaramaz bir çocuktur. Hem evde hem de değirmende bir yolunu bulup bütün işleri Cici’nin üstüne yıkmayı başarır. Aslında her ikisi de değirmendeki işlerden yorulmuştur. Arkadaşlık ve dostluk üzerine bir oyun...

Yazan: Zerrin Akdenizli. Yönetmen: Ersin Umulu. Oyuncular: Ali Mert Yavuzcan, Caner Bilginer, Nur Saçbüker, Yalçın Avşar, Sevtap Çapan, Zümrüt Erkin. İstanbul Şehir Tiyatrosu.
Yazının Devamını Oku

Çocuğa ölümü anlatmak

11 Ocak 2008
Çocuğunuzla ölüm hakkında yapacağınız uygun bir konuşma, onun kafasındaki korku ve senaryoları anlamanızı, gerekirse onları sağlıklı olanlarla değiştirmenizi sağlar. Çoğu zaman yetişkinleri en çok zorlayan durumlardan biri, yakınlarında bir ölüm olayı yaşandığında veya aileden biri öldüğünde bu durumu çocuklara nasıl anlatacakları, ne zaman söyleyecekleri ve ölümü nasıl tarif edecekleridir. Uzman Psikolog Seçil Akaygün Cüntay, "Birçok anne-baba için zor, zor olduğu kadar da üzüntü verici olan bu konuşmayı yaparken, çocuğun yaşı, içinde bulunduğu gelişim dönemi büyük önem taşır" diyor.

Çocuğunuzun ölüme verdiği çeşitli tepkileri gözlemek, onun yaşadığı duygusal süreci keşfetmek adına oldukça önemli... Bazı durumlarda da çocuğun yaşadığı yas uzun sürebiliyor ve bir uzman desteği gerekebiliyor.

Uzmandan yarım almanızı gerektirecek 9 neden

n Çocuğunuzun iştahında değişiklik olması (artma/azalma) ve bu durumun devam etmesi, günden güne farklılık göstermesi

n Uykudan ağlayarak, bağırarak uyanması ve uykuya dalmakta çektiği güçlüğün yatıştırma ve sakinleştirme çabalarınıza rağmen devam etmesi

n Sıklıkla kabus görmesi

n Daha küçük yaş dönemlerine ait özelliklerin artarak sürmesi (altına kaçırma, anneye aşırı bağlanma, emzik emmek isteme)

n Okul çağında, dikkat ve konsantrasyonu sağlamakta ciddi güçlükler yaşaması

n Ders başarısında düşme olması ve okula gitmek istememesi

n Hırçınlık, saldırganlık gibi tepkilerin günlük hayatına zarar vermesi

n İçine kapanması, sessiz kalması ve duygusal herhangi bir tepki göstermemeye devam etmesi

n Ölümle ilgili konuşmaktan kaçması ve hiçbir şey olmamış gibi davranması

Ergenlik dönemindeki çocuğunuz için yardım almak istiyorsanız, bunu mutlaka onunla konuşmalı, uzmanla yapacağınız çalışmayı ortaklaşa yürütmelisiniz

Anne-baba olarak yapabilecekleriniz

n Konuşmak istediği her an konuşmaya ve sorularına cevap vermeye hazır olmalı, ancak asla konuşması için zorlamamalısınız

n Her türlü tepkisini gözlemlemeli ve duygularını ifade etmesi konusunda ona destek olmalısınız

n Kendi duygu ve düşüncelerinizden de bahsetmelisiniz

n Üzüntü, suçluluk, kızgınlık, terk edilmiş hissetme gibi duyguları yaşamasının gayet normal olduğunu anlatmalısınız

n Bazen cevabını bilmediğiniz sorular karşısında, şu an bu sorunun cevabını bilemediğinizi, ama bu konuyu daha sonra birlikte tekrar konuşabileceğinizi söylemelisiniz (Bazı soruların cevabını bilmediğimizi çocuklar hissediyorlar. Doğruluğuna bizim de inanmadığımız bir cevap vermek, onlarda güvensizlik yaratabiliyor)

n Eğer çocuğunuzun daha önce yaşadığı kişisel bir ölüm tecrübesi varsa (evcil hayvanı, çiçeği gibi), o dönemde yaşadığı duyguları hatırlatarak ölüm sonrasında hissettiklerini konuşmak, çocuğunuzun bu süreci daha kolay geçirmesine yardımcı olabilir

Spor okullarına öneriler

Tavsiyeler hep anne-babalara yapılıyor. Onlara "Çocuğunuzu spor ile geç kalmadan tanıştırın, çocuğa spor yaptırın, rutine alın, ihmal etmeyin" denilip duruluyor...

Ben, çocuğunu 2,5 yaşından beri sporla tanıştırma girişimlerinde bulunan, ancak bunu "at binme" dışında bir türlü sürekli hale getiremeyen bir anneyim. Çünkü çocuğum büyüyüp net olarak kendini ifade etmeye başladıkça ortaya bir iki hayal kırıklığı çıktı. İşte bu yüzden de küçük yaş çocuk gruplarına özel spor okullarına çeşitli tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

n Spor okullarının küçük çocukların heveslerini kırmaması, onları ürkütüp tedirgin etmemeleri gerek. Yüzme okulunda öğretmeninin "Şimdi yıldız olacaksın, hadi hadi hadi" diye bağırması ve çocukları zorlaması yüzünden, yüzme dersinden nefret etti benim oğlum!

n Tam 2,5 yaşında tenise başladı Emre Berent... İstanbul Spor Yazarları Kulübü’ndeki hocaları raketi tutuşundan, vücut hareketlerinden ve vuruş tekniklerinden çok etkilendiler. Beni arayıp "Çocuk çok yetenekli, lütfen takip edin. Hatta ikinci bir spor ile destekleyin" dediler. Boris Becker de 4 yaşında keşfedildi diye bizde bir telaş, bir bayram tabii... Kapı çalsa sevinçten oynar durumdayız. Ancak bakınız şimdi 6 yaşında oldu. Peki ne oldu?

Oğlum bu kez iyice nefret etti tenis sporundan... Neden mi? Kendi cümleleri ile söylüyorum: "Ben tenis oynamak istiyorum, topa vurmak istiyorum. Çok koşuyoruz, yoruluyoruz, sonra hocam kızıyor!"

Tamam sporun bir disiplin olayı olduğunu çok iyi biliyorum, ancak yaş grubu 3, 4, 5 veya 6 olan çocuklara spor yaptırırken başka yöntemler uygulanması gerektiğini, çeşitli egzersizlerin oyunla, eğlence ile karışık yaptırılmasının şart olduğunu düşünüyorum.

İşte bu nedenle sadece at biniyoruz ve kendi kendimize yürüyüş yapıyoruz biz... Gelecek hafta her şeyi unutup sil baştan yapacak, tenise ve yüzmeye geri döneceğiz. Tabii bir anne olarak isteklerime cevap verecek bir yüzme ve tenis hocası bulursam!

Britannica Keşif Kütüphanesi: Çevremizdeki Dünya

Çocuğun işi oyundur. Çocuklar oyun oynarken öğrenmeye daha açık olur; hele ki çalışmalar eğlenceli, katılımcı ve kendi seçtikleri şeylerse... Dışarıda oyun oynamak özgürce hareket etme olanağı sunduğu için, çocukların görme, dokunma, koklama ve duyma duyularını geliştirir. Sevgili anneler, bu kitap tam çocuğunuza göre...

Tel: (0212) 444 53 53

5-7 yaş çocuklara özel resim programı başlıyor

Renkler nedir? Nasıl oluşur? Niye karışır? Karışırsa ne olur? Resim yapmak keyifli ama neden sınırlarım var? Müzede oyun olur mu? Sanat eseri nedir? Yağlıboya tekniği kullanılarak renk karışımları ile başlayan bu iki aylık programda, ressam Betül Ensari ve Cansu Özbek Ünal tarafından sanatsal bilgi ve beceriler verilirken, müze kültürü aşılanmaya çalışılıyor. Bu çalışmayla çocukların sanatla daha yakın bir ilişki kurması hedefleniyor. Kaçırılmayacak bir eğitim için Çöpadam’da buluşmaya ne dersiniz? Bilgi için: (0212) 236 83 84

Buz Pateni sevenler Kanyon’da buluşacak

Kanyon, geçen yıl olduğu gibi yine buz pateni sevenlerin buluşma noktası haline geliyor. Kanyon’daki etkinlik alanında kurulan 200 metrekarelik buz pisti, mart sonuna kadar buz pateni düşkünlerine keyifli anlar yaşatacak. Buz patenine yeni başlayanların deneyimli eğitmenlerden ders de alabileceği pistte, ziyaretçiler kullanılacakları patenleri pist ekibinden kiralayabilecek.

Pasta yapmak ister misiniz

Pasta yapmaya meraklı olan ya da çocukları pasta seven anneler... Siz de Debbie Brown ile 3 gün 3 farklı modelle tek günlük şeker hamuru modelleme eğitim programına katılmak ister misiniz? Bunun için tek yapmanız gereken, arayıp kayıt yaptırmak. Ama acele edin, çünkü 8-9-10 Şubat tarihlerinde olacak çalışma için önceden kayıt yaptırmanız gerekiyor. Tel: (0212) 352 11 84

Çocuk Tiyatroları Festivali sürüyor

05-26 Ocak tarihleri arasında düzenlenen "Çocuk Tiyatroları Festivali"nde, günümüzün en sevilen karakterleri Mustafa Kemal Merkezi’nde çocuklarla buluşmaya devam ediyor. Cumartesi günleri iki farklı oyun olmak üzere, birbirinden renkli ve eğlenceli oyunlar, festivale katılacak çocuklara unutulmaz anlar yaşatıyor. Fuayede kurulan oyun grupları, palyaçolar, yüz boyama aktiviteleri ve şişme oyuncaklarla, festivalde eğlence daha da artıyor. Haydi anneler, çocuklarınızla beraber bu festivale katılın. MKM Gişe: (0212) 351 93 90
Yazının Devamını Oku