21 Şubat 2009
Geçen yazıdan sonra hem anne adaylarından hem de annelerden yorumlar adeta sağanak yağmur gibi geldi. Ne kadar ciddi bir yaraymış hepimiz bir kez daha anlamış olduk böylece. Bakın işte ülkemizde cinsiyet ayrımcılığına duyulan kadın tepkisi aynen böyle:
? Gülsüm Doğan
Bana insanların tepkisi tuhaf geliyor. Bir kızın varsa, hamileysen ve yine kızın oluyorsa: “Aaa cinsiyeti belli mi? “Evet kızım olacak?” “Meşhur soru: Senin önceki neydi?” “O da kızdı?
” Ve yanıt: “Olsun yaaa neyse hayırlısı.” İyi de kızı olanın oğlu, oğlu olanın kızı mı olmak zorunda? Reklamlarda bile her zaman anne, baba, kız ve erkek çocuk oluyor farkında mısınız? İdeal aile bu yani, başka yok. Hani bir reklamda da 2 kızı olan mutlu bir aile yok.
Biz 8 kardeşiz. 1 erkek, 7 kız kardeş. Çok ideal bir aileyiz. Kardeşlerime bayılıyorum. İyi ki 8 kardeşiz. Çok güzel ve zevkli bir şey. Kalıpları kırmalıyız. Böyle konuşmamalıyız. Bu teselliye ihtiyacımız yok.
? Tülün Özdinçer
Hamile değilim ama artık ikinci bir bebeğimiz olması konusunda kararımızı verdik o yüzden hamilelik yazılarınızı takip ediyorum. İnanın bu hamilelik sürecinde yapılan yorumlar beni de çok sıkmıştı ilk hamileliğimde. Oğlumu doğurduğum zaman eşimin halası berbat bir söz söylemişti: “Her bulut yağmur yağdırmaz, her kadın erkek doğuramaz” Ve bunu 3 ay önce kız bebeğini kucağına almış gelininin yanında söylemişti.
Yaşadığım utancı ömrüm boyunca unutmayacağım. İnsan olmak önemli olan. Sağlıklı bireyler yetiştirebilmek önemli olan. Oğlumla çok mutluyum ama şu ana kadar da hiç kimse başıma taç koymadı oğlum var diye. İnadına da oğluma bebek de aldım araba da bisiklet de. Turuncu da yeşil de giydiriyorum oğluma. Anne olmak asıl olan. O kokuyu içine çekebilmek, onunla büyüyebilmek :)
? Öznur
Oğluma hamileyken buna benzer durumlar yaşadım ve beni inanılmaz depresyona soktu... 22 kilo aldığımda “Yarım dünya olmuşsun! Patates gibi olmuşsun! Yüzün çok şiş!” Önce ki halimi bilip sonra görenler ise “Valla tanıyamadım!” vs. gibi...
Aslında rencide edici bir o kadar da sevimsiz bu lafları fazlasıyla duydum ben hamileyken... Eve gelip çok ağladım mesela, hamileliğin yaydığı hormonlar seni felaket derece de hassaslaştırıyor, en acısı da bunları söyleyenlerin anne olmaları... Şimdi kilom 55, şimdi de “Çok zayıfladın valla hasta olacaksın” diyorlar... Ben de komedi izler gibi bakıyorum. Sevgiyle kal, hep mutlu ol.
? Seçil Keskin
Bu anlattıkların birçok şeyde geçerlidir. “Evlilik yaşın geldi, evde kaldın” ile başlamaz mı her şey? Sözlenirsin dakika bir gol bir “Nişan ne zaman” derler. Nişan olur, “Düğün ne zaman” derler. Düğün olur “Bebek ne zaman”, ilk çocuk olur “İkinci ne zaman”...
Baskı baskı baskı çevre baskısı... Benim bir kızım var 6 yaşında. Şu an yaşadığım baskı özellikle kayınvalidemden ve ikinci çocuk üzerine. Daha önce o gaza gelen biri olarak şu an düşünmediğimi söylesem de “Zamanıdır, geç kalma...” ıvır zıvır birçok laf duyuyorum. Size ne kardeşim doğururum doğurmam benimki de tek olsun kime ne. Ama tabii anlayana. Ne çenesi düşük ne çok bilen insanlarız dolayısıyla ne de az üretiyoruz. Öpüldün.
? Seniha Orhan
Ben ikiz erkek annesiyim. Tedavi sonucu elde ettiğim bebeklerime hamileyken çok zor günler geçirdim. Her an erken doğma riskleri vardı. Son iki ay hep yattım ve 8 aylık doğdular.
Hamileyken önce ikiz olduğunu sonra da cinsiyetlerini saklamak durumunda kaldım. Çünkü saçma tepkilerle karşılaştığım için bu güzelliği onlarla paylaşmaya gerek olmadığını düşünüyordum.
İkiz olmasına gelen tepkiler: “Ayyy ikiz mi olacak? Çok kilo alırsın sen?” “Nasıl bakacaksınız?” “Bari biri kız biri erkek olsun!”
İki erkek olmasına tepkiler: “İki erkek çok zor. Çok kavga edecekler...” “Keşke biri kız olsaymış.” “Şanslı kadının kızı olur. İki erkekle nasıl baş edeceksin?”
Doğduktan sonra: “Zor olmuyor mu?” (Ne yani birini Çocuk Esirgeme kurumuna mı vereyim?) “Biri kız olsaymış iyi olurmuş.”
O yüzden sizi çok iyi anlıyorum ve Allah hamile olan ve olmak isteyen herkese sağlıklısını versin diyorum...
? Funda Tufan
Ben de bebeğimin cinsiyetini soran bir arkadaşıma sevinç içerisinde “kız” olacağını söylediğimde “olsun ikincisi erkek olur” diye bana avuntu vermişti ben şaşkın bir haldeyken.
? Canan
Hâlâ toplumuzda dine dayalı bir takım geleneksel yaklaşımların var olması inanılır gibi değil. Şimdi biraz önce kullandığım cümle ile ilgili olarak çok yorum gelir biliyorum. Bu nedenle açıklama yapmak istiyorum. Sevgili peygamberimiz dışında, islam tarihinde kız çocuğu Arap geleneği nedeniyle hep hakir görülmüştür. Oysa Türklerde, İslamiyet öncesinde, kadının yeri her zaman çok önemli ve saygınken gerilemeye hatta tamamen yok olmaya başlamıştır.
“Eksik etek, kaşık düşmanı” gibi saçma deyimlerde bu gelenekten kaynaklanır. Oysa binlerce yıllık Anadolu toprakları eski Türk toplumu gibi kadını kutsar ve saygı duyar. Neden? Çünkü kadın doğurgandır, üretkendir. İnsanlığın devam edebilmesi için kadınsız bir toplum düşünülemez.
Toplumların gelişmesinde veya gerilemesinde kadın faktörünün ne kadar önemli olduğunu unutmamamız gerekir. Çünkü erkekleri de yetiştiren kadındır. Bir toplumun ayakta kalması, ilerlemesi için kadın bir nimettir.
Kadınlarımızın da bu bilinçle kimliklerine ve kız çocuklarına sahip çıkmaları gerekir. Saygı duyulmak istiyorlarsa ilk önce kendi hemcinslerine saygı duymayı öğrenmeleri gerekir. Bir kadına, hem de hamile bir kadına cinsiyet yorumları yapılması, güzelliğinin ya da değişiminin nedeni olarak doğuracağı bebeğin cinsiyetine vurgu yapılmasını anlamak imkansız.
Bebeklerde alt silme teknikleri
Bebeklerde alt silme tekniklerini bilmeniz, bebeğinizin sağlığı açısından çok önemlidir. Günde ortalama 6?8 kere idrarını yapan bebeğinizin altını, doğru yöntemlerle siliyor olmanız gerekiyor. Bebeğinizin yanlış alt silmekten kaynaklanan idrar yolu enfeksiyonlarına maruz kalmaması için, Hamilelik ve Bebek Bakım Eğitmeni Sevgi Üskül, doğru alt silme teknikleri hakkında bilgi veriyor.
Yenidoğan bebek doğar doğmaz çişini yapar. İlk 24 saatte çişini yapmayan bebeklerin idrar yolu ya da böbrek hastalığı olabilir. Bebeklik döneminde ve diğer dönemlerde bebeğinizde görülen idrar yolları enfeksiyonu, yanlış alt silmekten kaynaklanabilir. Bebekler ortalama günde 6-8 kez idrarını yaparlar. Bebeğin ilk yaptığı kaka sulu, yapışkan ve siyah renktedir, bu ilk 24 saat devam eder. İlk 48 saat kaka yapmadıysa bağırsaklarda bir tıkanıklık olabilir. Bebeğin ilk günlerde kakası çok yapışkandır, bunun için hemen temizlenmelidir, temizliği gecikirse kurur ve cildi tahriş eder.
Bebeğin her alt temizliğini yapacağınız sırada, ellerinizi mutlaka yıkamalısınız. Ellerinizi yıkamadan bebeğinizin bezine ya da altını sileceğiniz mendile dokunmamanız gerekiyor. Aksi halde, ellerinizdeki mikropları, bebeğin malzemelerine bulaştırmış olursunuz.
Ortamın güvenli olmasına dikkat edin
Bebeğinizin altını değiştirirken mutlaka güvenli bir ortam olmalıdır. Dönerek düşme ihtimalini unutmamalısınız. Temizlik malzemeleri, uzanarak alabileceğiniz yakın bir yerde olmalıdır. Mutlaka temiz bir alt değiştirme örtüsü olmalıdır. Bebek yağı, ıslak mendili, bebek bezi ve eğer gerekli ise pişik kremi kullanıma hazır bir şeklide bulundurulmalıdır.
Kız bebeklerde dikkatli olun
Kız çocuklarda alt silme işlemine çok dikkat etmeniz gerekiyor. İdrar yolu çok kısa olduğu için enfeksiyona açıktır. Alt silme işlemi yukarıdan aşağıya doğru tek harekette yapılmalıdır. Bebeğin makatına temas eden alt silme mendilini, tekrar aşağıdan yukarıya doğru silme işlemi yaparak taşımamalısınız çünkü makatın çevresindeki bakterileri yukarıya, idrar yolu girişine taşımış olursunuz. Temizleme işlemini yaptığınız silme mendilinin aynı yönünü tekrar kullanmamalısınız. Ya temiz yönünü kullanın ya da başka bir mendil ile temizleme işlemine devam edin. Kız çocuklarında diğer dikkat edeceğiniz bir nokta da temizlik işlemini içeriden dışarıya doğru yapmanızdır. Kız çocuklarda; dudak kıvrımları ayrılarak, ıslak bir mendille önden arkaya doğru yapılmalıdır.
Erkek çocuklarda da alt değiştirme işlemini, aynı temizlik şartlarına uyarak yapmalısınız. Onlarda dikkat edeceğiniz nokta ise; sünnet derisi geriye doğru çekilerek penis ucunun temizlenmesidir. Temizlik işlemini, çok fazla tahriş etmeden dikkatli bir şeklide yapmanız gerekiyor.
Pişik için pudra kullanmayın
Ayrıca bebeklerin altının, Ph değeri düşük, baz özellikli bir sabun ile yıkanıp, ılık su ile durulanması pişikleri önlüyor. Alt değişimi yapılan bebekte pişik için asla pudra kullanmamalısınız. Ellinize dökeceğiniz bebek yağı ile bebeğinizin altını yağlayabilirsiniz. Yağdan dolayı, idrar bebeğinizin cildine daha az temas edecek ve pişiğe karşı da önlem almış olacaksınız. Bu işlemi yaptıktan sonra ellerinizi mutlaka yıkamalısınız.
Yazının Devamını Oku 14 Şubat 2009
ıkinci bebeğini bekleyen bir anne adayı olarak, hamilelikle birlikte son derece taktım bazı konulara... Berent’e hamile olduğumda “Cinsiyet belli mi?” diye soran herkes, erkek olduğunu öğrendiğinde aşağı yukarı benzer tepkiler verirdi. Bu tepkiler genelde şöyle olurdu: “Ahhh ne güzel, erkek”, “Vaaay, erkek anası olacak”, “Hımm, bir erkek ha, ne güzel”, “Dik dur be kızım, oğlun oluyor, herkese nasip olmaz”, “Haaa, ondan güzelleştin sen böyle kilo almana rağmen” vb...
Genelde erkek annesi olmayı da erkek doğurmayı da marifet sayan yorumlar yani... Bir de tüm bu yorumlarda insanı baskı altına alan gizli bir durum vardı. “Sen artık bir erkek anasısın, güçlü olmalısın”, “Erkek annesi şöyle ağa gibi olur, dimdik durur” tarzında, dile getirilmeyen ama kadına ne kadar şanslı olduğunu ima eden, aynı zamanda artık ona Zeyna gibi güçlü durması gerektiğini hatırlatmaya yönelik yorumları kastediyorum!
Bu toplumsal tavır, erkek çocukları da etkiliyor doğal olarak. “Erkek adam ağlamaz”, “Erkekler güçlü olur”, “Erkek adam bebeklerle oynamaz” tarzında cinsiyet ayrımları, farkında olmadan yapılan dayatmalardır.
Pardon ama, erkek adam nasıl ağlamaz ya? Aşık olup ağlayan, duygulanıp ağlayan, sevinç gözyaşı dökebilen bir erkekten daha romantik bir şey düşünemiyorum ben. ışte bu hata yüzünden dünyanın en güzel şeyi olan “Seviyorum” demeyi beceremeyen, özgüvensiz erkeklerle dolu ortalık.
Genelleme yapmıyorum ama toplumun annelere, annelerin erkek çocuklara yaptıkları yüzünden sevgilisine duygularını anlatamayan, söyleyeceği güzel şeyleri içine atmak pahasına elindekileri kaybeden erkekler var. Tüm bunlar kadın hamileyken yapılan o yorumlardan başlıyor işte...
Kadına, “Sen önceden çirkindin, erkek bebek beklerken güzelleştin, iyi görünüyorsun” demek, bu mesajı vermek niye?
Gelelim şimdiki duruma... Bir kız bebek bekliyoruz biz sevinçle ve heyecanla. şimdi ise bana cinsiyet soran herkes şu tepkileri veriyor: “Ayyyy ne güzel”, “Çok şeker bir prenses geliyor”, “Süslü bir kızın olacak annesi”, “Aman Allah’ım, sana arkadaş olacak”, “Hııı ondan bu kadar yüzün gözün attı, şiştin”, “Cildin ondan bozuldu demek, kız bebek anneyi çirkinleştirir ya, ama olsun kızın güzel olacak demektir bu”...
Ne demek şimdi yani bu? Kız bebek bekliyorum diye çirkinleşmek zorunda mıyım? Aksine. Kendimi hayatımda hiç hissetmediğim kadar iyi, seksi ve mutlu hissediyorum.
En hassas dönemini yaşayan, içinde bir can taşıyan anne adaylarının çevresinde olanlara bu bölüm: “Onore edin onları. Destek olun. Dünyaya bir hayat getirecek olan kadına, anlamını bilmediğiniz öylesine sözler söylemeyin. Tek dileği var onların, o da sağlıkla bu dönemi atlatmak, nur topu gibi bir evlat dünyaya getirmek. Önemli olan erkek veya kız doğurmak değil. Önemli olan bir insan yetiştirmek...” Erkeklerin de kadınların da doğuştan eziyeti bu toplumsal baskı. Değişmek elimizde ama kimse istemiyor ne yazık ki işte...
Not: Bu yazı hamilelik gerginliği ile yazılmadı. www.hamileyiz.biz sitemizde binlerce hamilenin ortak görüşüdür. Heyecanımızı anlamayanlara, hamilelerden uzak durmalarını tavsiye ediyorum.
Bebeğiniz rahat uyusun
Çocukların gelişimi için yeterli uyku düzeninin sağlanması şart... Çünkü büyüme hormonlarının salgılandığı bu evrede yorgunluk atılarak vücut dinleniyor, yapı taşı proteinler oluşturuluyor. Pediatri bölümünden Dr. Gülsemin Güloğlu, çocukların huzurlu bir uyku geçirmesi için yapılması gerekenler hakkında önemli bilgiler verdi.
Uyku, çocuğun temel ihtiyaçlarından biridir. Büyüme hormonları uyku sırasında salgılanır. Uyku aynı zamanda karmaşık bir beyin işlevidir. Üç dönemden oluşur: Uykuya dalma, rüyasız uyku dönemi ve rüyalı uyku dönemi...
ılk dönemde çevre ile ilgi azalır. Rüyasız uyku döneminde fiziksel yorgunluk atılarak beden dinlenir, büyüme hormonu bu dönemde salgılanır ve yapı taşı proteinler oluşturulur.
Rüyalı uyku döneminde ise göz kapaklarında ve gözlerde hareketler görülür. Bu dönem, yenidoğanın uykusunun yarısını, bir yaşından itibaren de yaklaşık beşte birini oluşturur.
? Yeni doğan bebekler ortalama ne kadar uyur
Yenidoğan bebekler günde ortalama 16-17 saat, ancak aralıklarla uyur. Bir kerede kesintisiz olarak ancak 1-2 saat uyurlar. Çocuk büyüdükçe uyku ihtiyacı azalır, okul öncesi dönemde 10-12 saat uyku ve 1 saatlik gündüz uykusu yeterli olur.
? Bebeklerin uyku düzeni nasıl sağlanır
Uyku düzeni kazandırmak için ilk aylar erken olur. Özellikle ilk ayda bebek ağlayarak emme ihtiyacını belirtecek, ayrıca kendini güvende ve rahat hissetmesi için de kucağınıza almanız gerekecektir. Özellikle meme emen bebekler, biberonla beslenenlere göre daha sık beslenme ihtiyacı duyar ve daha sık uyanırlar.
? Bebeğin kendi kendine uyuması amacıyla ağlamasına göz yummak doğru mudur
ılk 2-3 ayı geçirdikten sonra bebeğin kendiliğinden uykuya dalmasını sağlamak için ağlamasına göz yummak zamanla işe yarayabilir, ancak bu konuda ne kadar sabırlı ve kararlı olabileceğiniz önemlidir. Böyle bir şeye karar verdiğinizde, yola aynı kararlılıkla devam etmelisiniz. Eğer bunu başaramayacağınızı düşünüyorsanız, sistematik uyandırma adı verilen bir program uygulayabilirsiniz. Bunun için bir hafta boyunca bebeğin uyandığı saatleri kaydedin ve yarım saat öncesinde bebeği uyandırıp, bakımlarını yaptıktan sonra tekrar uyutmaya çalışın ve aralardaki süreyi giderek artırın. Bu arada bütün bebeklerin farklı olduğunu ve bebeğiniz için en iyi yöntemi deneyerek saptayabileceğinizi unutmayın.
? Bu aylarda sağlıklı uyku alışkanlıkları edinmesini nasıl sağlayabiliriz
ılk ayları atlattıktan sonra uyku düzeni için yapılabilecekleri şöyle sıralayabiliriz:
- Bebeğiniz uykuya dalmadan önce sessiz bir dönem geçirmesini sağlayın.
- Işıkları azaltma, sakin bir müzik dinletme, banyo yaptırma gibi bir rutin geliştirmeye çalışın.
Bunların düzenli yapılması bebeğinize uyku saatinin geldiğini hissettirecektir.
? Bez değişimi önemli
Bebeğinizin altının temiz ve kuru olduğuna emin olmalısınız. Altı kuru ve temiz olan bebekler, rahat ve huzurlu bir uyku uyuyabilirler ancak... Bunun için bebeğiniz uykuya hazırlanırken, mutlaka altını kontrol etmeli ve gerekirse değiştirmelisiniz. Sağlıklı bir uykunun temel şartlarından biri, bebek bezinin sağlıklı ve hijyenik olmasıdır.
4 Aktör Ressam Rolünde
Tiyatro ve sinema dünyasının usta oyuncuları, 47 yıllık dostlar, Mustafa Alabora, Müjdat Gezen, Yaman Tüzcet ve rahmetli Savaş Dinçel, “4 Aktör Ressam Rolünde” adlı sergiyle hem resimlerini hem de örnek dostluklarını sergiliyorlar. Farklı ebatlarda, akrilik veya yağlıboya tablolardan oluşan sergide, sanatçıların ağırlıklı olarak soyut çalışmaları yer alıyor. 9 şubat’ta Galeri Işık Teşvikiye’de açılan sergi, 7 Mart akşamına kadar ziyaret edilebilir.
Tel: (212) 233 12 03 Adres: Teşvikiye Cad. No: 152 Nişantaşı/ıstanbul
Karagöz Palas
Akbank Karagöz ve Kukla Tiyatrosu, şubat ayı boyunca her cumartesi, yeni oyunu “Karagöz Palas”ı Beyoğlu Akbank Sanat’ta sahneliyor. Çocuklar için eğlenceli bir alternatif olan bu yeni oyunda Hacivat, işsiz olan Karagöz’e bir otelde iş bulur. Okuyup meslek sahibi olmanın önemine değinen oyun, renkli karakterleriyle, danslarıyla büyülüyor ve sadece çocuklara değil 7’den 70’e herkese hitap ediyor.
Haydi mutfağa
Chef’s ıstanbul Mutfak Atölyesi’nde, belirlenen saatlerde pasta ve el yapımı çikolata, ekmek yapımı, sushi, makarna ve meze kursları veriliyor. Çocuklarınızın eğlenerek vakit geçireceği ve yeni bilgiler öğreneceği bu kurs ile ona hoş vakitler yaratma fırsatı sunabilirsiniz. Tel: (212) 244 76 92
Çocuklar için fitness
My Gym, 6 hafta-13 yaş arası çocuklarınızın fiziksel becerilerini ve özgüvenlerini geliştirirken, oyun, spor aktiviteleri, jimnastik, kuklalar, dans, müzik ve fitness’ı da eğlenceye dönüştürüyor. Çocuğunuz neşe ile oynarken sağlıklı yaşam için spor alışkanlığı da edinebiliyor. Tel: (212) 262 82 47 Adres: Adnan Kahveci Cad. No: 39 Ferahevler-Tarabya/ıstanbul
“Küçük Prens” sahnede
Hemen herkesin bildiği, okumamış olsa bile adını mutlaka duyduğu bir çocuk romanıdır “Küçük Prens”... Eskişehir Büyükşehir Belediyesi şehir Tiyatroları, Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek olan bir projeye imza atıyor ve işte bu unutulmaz eseri oyunlaştırarak çocuklara armağan ediyor. Tel: (222) 330 45 00
Yazının Devamını Oku 10 Ocak 2009
Emo karnımı seviyor. Hem de deliler gibi...
Yanıma yanaştığında yüzü biraz değişip masumlaşıyorsa, sakin hareket ediyorsa ve normal ruh hallerinden daha kibarcık davranıyorsa, anlıyorum ki bana gelmedi, göbeğe geldi!
Her akşam artık beni öpmeden önce göbeğimi öpüyor, “Kardeşim, ben abin, iyi geceler” diyor.
Konuşmaya başlamadan önce ise asla ama asla aksatmadan şöyle diyerek kendini tanıtıyor: “Ben abin...”
O kadar çabuk kabul etti ki bu durumu ve o kadar hazırlanıyor ki, ara sıra korkuyorum. Her şey yolunda gitsin, şu çocuk hayal kırıklığı yaşamasın istiyorum. Henüz çok başındayız. 13 haftayı bitirdik ama, hepimize -özellikle de Emre Berent’e- günler geçmiyor.
Başlarda okula giderken “Döndüğümde gelmiş olsun” diyordu. Önümüze takvim alıp anlattık, biraz rahatladı sandık. şimdi de tam tersi oldu. Henüz zaman, tarih ve yıl kavramı kafasında oluşmadığı için dün de şöyle diyordu: “Yani ben ortaokula başladığımda mı gelecek kardeşim? Peki o zaman o ana okuluna başladığında ben bizim okulda olmazsam?”
Yazının Devamını Oku 3 Ocak 2009
Yyllardyr dikkatimi çeken ve dönem dönem sizlerle de payla?ty?ym bir konu var. Devlet artyk bu i?e bir el atsyn, ciddi kararlar versin istiyorum.
Herkes biliyor ki reklam yasa?y olan veya reklam uygulamalaryna synyrlamalar getirilen bazy sektörler var. Ylaç sektörü, hastaneler, alkollü içkiler bunlardan bazylary... Bu kurumlar net olarak ne ürün tanytabiliyor ne de reklam verebiliyorlar. Etik kurallar dahilinde ve halkyn algysyny olumsuz etkilemeyecek ?ekilde ancak kendilerini tanytabiliyorlar.
Bana göre ciddi olarak ele alynmasy gereken bir sektör daha var. O da “e?itim sektörü”... Yani özel okullaryn kendilerini tanytmak için yaptyklaryny birilerinin kontrol etmesi, gerekirse uyaryda bulunmasy gerekiyor. Hatta ve hatta cezalar getirilmesi, synyrlamalar olmasy da lazym bana göre.
Neden mi? Alyn size örnekler: Yakyn geçmi?te, çocuklaryn ve ailelerin dikkatini çekmek u?runa gerçek bir atyn bir aly?veri? merkezinde günlerce tutulmasyny gündeme getirmi?tim. ?imdi de ?u maddelere dikkat çekiyorum.
Milli E?itim Bakanly?y ve Reklam Denetleme ile ilgili tüm kurumlar bence bu konuda acil harekete geçmeli ve ?u konulary tarty?ma gündemine almaly.
* Televizyon dizileri...
Televizyon dizilerine sözde gizli sponsor olan ve binalaryny çekim setlerine açan okullar... Sözde gizli diyorum; çünkü gerek çocuklaryn formalary gerekse arka planda yer alan logolarla isimlerini insanlaryn gözlerine sokuyorlar.
* Aly?veri? merkezleri...
Yo?unlu?un çok oldu?u aly?veri? merkezlerinde, sadece kayyt zamanlary de?il neredeyse tüm yyl boyunca “bir çocuk kulübüyüz” havasyyla tanytym yapan, promosyon da?ytan ve bu sayede de data toplayan okullar...
Neden bunlara dikkat çekiyorum diye merak edenlere de açyklayayym: E?itimin çok ciddi bir konu oldu?unu ve özellikle okul seçimi kararynyn ailelerin vermesi gereken en önemli kararlardan biri oldu?unu dü?ünüyorum.
Bir çocu?u ve bir aileyi, herhangi bir aly?veri? merkezinde verilen hediyeler ve dikkat çekici uygulamalar, defileler, yary?malar ile tavlamaya çaly?manyn, hem o aileye hem de ülkemizin e?itim sistemine ve di?er okullara son derece büyük bir hakaret oldu?unu dü?ünüyorum. Kaldy ki okul seçimini bu tür oyunlara gelerek yapan aileleri dü?ündükçe endi?elerim artyyor.
Tüm bunlary Milli E?itim Bakanly?y’nyn yakyndan takip etmesini, bu konu için bir kurul olu?turulmasyny istiyorum. Gönüllü isterlerse ben varym, olacak her türlü organizasyona seve seve katylyrym.
Yyi hafta sonlary dilerim...
Şimşek Hırsızı
New York Times tarafından 2005 yılının en iyi kitabı ödülünü kazanıp satış rekorları kıran ve buraya sığdıramadığımız daha pek çok ödüle doyamayan Percy Jackson ve Olimposlular serisinin ilk kitabı “Şimşek Hırsızı”, Türk okurlarıyla buluşuyor. Bir gün birisi çıkıp size Antik Yunan tanrılarının hâlâ hayatta olduklarını söylese ne yapardınız? Ya - ya da babanızın bu tanrılardan biri olduğunu öğrenseniz? Olağanüstü güçlere sahip olduğunuzun farkına varsanız? Ama bir yandan da peşinize mitolojik efsanelerdeki canavarlar düşse? Ne yapardınız? Percy’nin yaptığını?
Okul çağındaki çocuğunuzun beslenmesi
Okul çağındaki çocuğunuzun beslenmesini asla ihmal etmemeli ve düzenli bir rutin oluşturmalısınız. Konu hakkında Diyetisyen Nilay Topçam Zihnioğlu, “Çocuklukta pek çok besin öğesine olan gereksinim, hızlı büyüme nedeni ile yaşamın diğer dönemlerine göre daha fazladır. Bu dönemde, iyi beslenme alışkanlığı kazanmak ve besin öğeleri yönünden dengeli bir beslenme programı uygulamak önemlidir çünkü sağlıklı beslenme ilerleyen yaşlarda sağlığın korunmasında sağlam bir temel oluşturmaktadır. Okulda öğretmenlerin, evde ailenin çocuğa beslenme eğitimi vermesi gerekir” diyor.
Yeterli ve dengeli beslenebilmek için günlük alınan enerji, protein ve minerallerin bütün öğünlere dengeli bir şekilde dağıtılması gerekiyor. Bu yaş grubu çocukların oldukça aktif oldukları ve gelişimlerinin en yüksek düzeyde seyrettiği düşünülerek gereksinimleri karşılayacak hem besleyici değeri yüksek hem de çocukların severek tüketebileceği gıdalarla beslenmesi gerekir. Bu dönemde, iyi beslenme alışkanlığı kazanmak ve besin öğeleri yönünden dengeli bir beslenme programı uygulamak çok önemlidir.
Her yaşta olduğu gibi her öğün kendi içerisinde yeterli miktarlarda karbonhidrat, protein ve yağ içermelidir. Mutlaka kahvaltı arkasına ara öğün, öğle yemeği, bunu takip eden 1 veya 2 küçük ara öğün ve akşam yemeği okul çocuğunun gereksinimlerini karşılayacak yemek sistemidir. Özellikle çocukların ana öğünlerde temel besin gruplarında olan et/tavuk/balık grubu, süt/yoğurt grubu, sebze-meyve grubu ve tahıl grubu ihtiyacına uygun olarak mutlaka yer almalıdır. Oldukça önemli kalsiyum kaynakları olan süt ve yoğurt hem ana öğünlerde hem de ara öğünlerde çocuklara tükettirilmelidir.
Özel günlerde çocukların beslenmesinde belirgin değişiklikler yaşanıyorsa örneğin asitli içecekler veya yağ ve şeker oranı yüksek besinler aşırı tüketiliyorsa mide ve bağırsak problemleri ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden özel günlerde sorun yaşamamak için çocukların yemek saati ve düzenlerinin çok değiştirilmemesi uygun olacaktır ancak sofrada bulunanların içeriği normalde çocuğun beslenme alışkanlıklarından çok farklı değil ise her şeyden azar azar tüketmesinde bir sakınca olmaz.
Gıdalardaki katkı maddeleri denince, kendileri gıda maddesi olmadıkları halde gıdaların kalitesini artırmak, kıvamını tutturmak, tadını ve rengini vermek, yapısını düzeltmek gibi işlevleri yanında onların hazırlanması sırasında da kolaylık ve iyileştirme sağlayan, bu aşamadan sonra ise bozulmalarına engel olup tezgâh ömürlerini uzatmak gibi birtakım teknolojik fonksiyonları olan maddeler anlaşılır. Gıda katkı maddelerinden bazıları: Koruyucular, tatlandırıcılar, renklendiriciler, emülgatörler, asitliği düzenleyiciler, aroma arttırıcılar, hacim arttırıcılar, kıvam artırıcılar, modifiye nişastalar, nem tutuculardır.
GIDA ZİHİN İLİŞKİSİ
Yapılan araştırmalar, katkı maddelerinin zekâ geriliği, hiperaktivite, astım, dikkat bozukluğu ve obezite gibi pek çok hastalığa da sebep olabileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca çocuklarda davranış bozuklukları, dikkat dağınıklığı, engellemelere karşı tahammülsüzlük, ters mizaçlılık, duygu patlaması, saldırganlık, uyum güçlüğü, duygu oynaklığı, bunalma-kaygı, fevri davranış, dikkat zaafı, algılama ve öğrenme kabiliyeti eksikliği gibi sorunlara da yol açabileceği belirtilmektedir.
Günümüz koşullarında, iş yaşantısının hızlı temposu öğün hazırlıklarının kısa süreli ve pratik olması dolayısıyla, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, gıda katkı maddeleri içeren işlenmiş gıdaların kullanımının artmasını beraberinde getirmektedir. Çalışmalar gösteriyor ki, kontrolsüz gıda katkıları kullanımının artmasıyla, insanların yaşadığı ruhsal ve zihinsel karmaşa, depresyon, agresiflik, öğrenme zorlukları, şiddet eğilimi ve çocuklardaki hiperaktivite arasında doğru orantı olduğu yönünde çeşitli bulgular bulunmaktadır.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, gıdalara katılan koruyucu ve renklendiricilerin çocuklarda hiperaktivite seviyesini yükselttiği belirlenmiştir.
Southhampton Üniversitesi’nde yapılan ve prestijli tıp dergisi TheLancet’te yayımlanan araştırmada, bilimadamları, bir grup çocuğun bir bölümüne gıdalarda bulunan koruyucu ve katkı maddelerinden hazırlanmış bir kokteyl, bir bölümüne de sadece meyve suyu vererek, çocukların davranışlarını gözlemlediler. İngiliz Gıda Güvenliği Ajansı “Food Standards Agency” yönetiminde yapılan araştırmayı yürüten bilimadamlarına göre, elde edilen sonuçlar, daha önce dikkat toplama bozukluğu olan hiperaktivite rahatsızlığı (ADHD) bulunan çocuklar üzerinde yürütülen çalışmaların sonuçlarını doğruluyor.
Araştırmanın başındaki Profesör Jim Stevenson ve meslektaşları, koruyucu ve katkı maddelerinin 3 ve 8-9 yaşları arasındaki çocukların hiperaktif davranışları üzerinde olumsuz etkisi bulunduğunu saptadıklarını belirterek, “Bulgular, bu maddelerin sadece ADHD rahatsızlığı bulunan çocuklar üzerinde değil, tüm çocukların davranışları üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini gösteriyor” diye konuştular.
Bu bakımdan koruyucu ve renklendirici madde içeren ürünler bilinçli tüketilmeli, kullanımın sıklığına dikkat edilmelidir.
Bu Can Benim Kime Ne
Bir tarafta Hipokrat yemini etmiş ve ne pahasına olursa olsun hastasını yaşatmak için çaba sarf eden bir doktor, diğer tarafta geçirdiği trafik kazası sonucu vücudu felç olan ve hayatını sona erdirmek isteyen bir heykeltıraş. Hayatla ölümün eşdeğerde olduğu noktada yaşam hakkı bireyin elinde midir? Bursa Devlet Tiyatrosu
Denizkızı ve Korsanlar
Denizkızı Gemisi’yle Köpekbalıkları Gemisi’nin amacı aynıdır: “İhtiyacın olan her şey hazinesi”ne ulaşmak. Köpekbalıkları Gemisi’nin kaptanı Pospos ve Büyücü Lulu’nun istekleri Denizkızı Tamara’yı yakalayarak kalbindeki inciye sahip olmaktır. Kaptan Bubu’nun gemisinde yer alan sevimli korsanlar ise hazineye doğru yol almaktadırlar. Bakırköy Belediyesi Tiyatrosu.
Yeani yılın ilk kahvaltısı için
Yeni yılın ilk hafta sonu sabahında, özenle hazırlanmış bahçelerin renkli ferahlığında yaşayabilmeniz için üç özel Tribeca adresi var: Akatlar, Nişantaşı ve Yeniköy? Bu üç özel adreste mis kokulu çaylar ve kahveler eşliğinde, kıtır pizzalar, tatlılar, ödüllü Risottosu ve zengin mönüsüyle tüm ailenin damak zevkine uygun alternatifler sunuluyor. Şimdiden afiyet olsun.
Kendi şarkınızı yaratmak ister misiniz
BBC’de yayınlanan ve çocuklar için oldukça eğitsel bir program olan “Carrie& David’s Popshop” şimdi de albüm olarak piyasada. Programda kelimeleri, enstrümanları ve doğru ritmi bir araya getirerek nasıl bir şarkı yaratılacağını öğreten Carrie ve David, bu şarkıları yorumluyor ve izleyiciler de onlara eşlik ediyor.
Yazının Devamını Oku 27 Aralık 2008
Çocuklar, daha ilkokul birinci synyftayken kulaklarynda en pahaly mp3’lerle okula gidiyorlar.
Bunu gören Emre Berent aynysyny istiyor. “Olmaz” diyorum, “O zaman ?afyl al bana, o küçük” diyor. “Tehlikeli” diyorum. Açyklama istiyor. Açyklama yapyyorum: “Sen daha küçüksün, tehlikeli olur. Servis ablany duymazsyn, uyarylary anlamazsan ba?yna bir ?ey gelir...”
Anlyyor gibi oluyor. Aradan bir gün geçiyor. Konu yeniden açylyyor. “Anne, Tuna’nyn da varmy?, hem de video gösteriyormu?” diyor. Dayanamyyorum, kendiminkini ona veriyorum. “Ama sadece evde kullanacaksyn” diyorum. Anla?yyoruz. Gece yatarken devam ediyor: “Anne, Endi’yi uyardym ama halen getiriyor servise... ?ikayet et annesine, ‘Tehlikeli olacak’ de...”
Yani kendi yapamady?yny do?al olarak görmek istemiyor.
2002 do?umlu çocuklar ilkokul birinci synyfta ipod ile okula giderlerse, devamynda ne olacak?
Gelecek yyl cep telefonu mu kullanmaya ba?layacaklar?
Anaokulu yyllary ve anasynyfy döneminde oldukça mutlu oldu?umuz okulumuzda, bu yyl ba?yndan beri huzursuzum.
Bir ?eyler ters, içime sinmeyen ?eyler var, ama tanymlayamyyorum.
Yazının Devamını Oku 20 Aralık 2008
Beslenme ve diyet uzmanları Ayşe Korkmaz ile Ayça Ilıca, çocukların küçük yaşta edindikleri beslenme alışkanlıklarının büyük önem taşıdığını vurguluyor: "1-5 yaş arasında, yani ’okul öncesi’ olarak da adlandırılan dönemde evde kazanılan doğru beslenme alışkanlıkları ve okul sürecindeki alışkanlıklar ile yetişkin olduklarında oluşabilecek sağlık sorunları arasında yakın bir ilişki mevcuttur."
Bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda anne, baba ve aile büyüklerinin örnek teşkil etmeleri gerekiyor. Dolayısıyla bu yaş grubundaki çocukların, mutlaka her gün her besin grubundan tüketmesi sağlanmalı, günlük beslenme düzenleri buna göre ayarlanmalı. Besin grubunda yer alan yiyecekler ise şunlar: Süt ve süt ürünleri, et grubu, sebze-meyve grubu, yağ grubu ve tahıllar...
Okul çağı döneminde özellikle dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise çocuğun mutlaka kahvaltı yaptırıldıktan sonra okula gönderilmesidir... Ayrıca okul kantinlerinde ve yemekhanelerindeki yemek çeşitliliği de büyük önem taşır. Mönüler, bu yaş grubuna özel olarak hazırlanmış olmalıdır. Yani bu dönemde edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları, ileriki yaşlarda birçok hastalığa yakalanma riskini arttırır.
Enerjiye ihtiyacımız var
Vücudumuza, bazal metabolizma fonksiyonları (solunum, kalbimizin atması gibi), büyüme ve gelişim (çocukluk ve ergenlik döneminde enerjimizin önemli bir kısmı bu fonksiyon için harcanır), günlük aktiviteler ve sportif performans için enerji gerekir.
Her türlü hareketlilik ve gelişme için enerjiye ihtiyaç vardır. Çocuklarda büyüme ve gelişme çok hızlı olduğu için bu dönemde enerji ihtiyaçları oldukça yüksektir. Bu yüzden günlük enerji ihtiyaçlarını karşılamak için düzenli olarak aldıkları doyurucu öğünler yanında öğün aralarında da ekstra enerji almaya ihtiyaç duyarlar.
Fındık, enerji ve vitamin deposudur. Fındığın enerji değeri bileşimine göre değişmekle birlikte, 100 gr. fındığın ortalama 634 kalorilik enerji verdiği belirtilmektedir. Bu değer yüksek enerjili bal ve pekmez gibi ürünlerin yanında oldukça yüksektir. Fındık, gelişme çağındaki çocuklar için hem enerji vermesi hem de besleyici olmasından dolayı önemli bir besin kaynağıdır. Ayrıca kemik gelişimi ve sağlığı açısından da önemi vardır.
Kakao ve çikolata da önemli bir antioksidan kaynağıdır, minerallerce zengindir (bakır, kalsiyum, fosfat, potasyum, çinko gibi) ve bunun yanı sıra besin değeri yüksek önemli enerji kaynaklarıdır.
Günlük örnek yemek listesi
SABAH
l 1-2 dilim beyaz peynir
l kaşar l dil peyniri l 5-6 adet zeytin l Ekmek l 1 bardak süt l Bal veya pekmez l Söğüş
ARA ÖĞÜN
l Meyve
ÖĞLE
l 1 kase çorba l Izgara kırmızı et/ tavuk/ balık l Veya etli/ kıymalı sebze yemeği lEkmek
l 1 kase yoğurt/ cacık veya 1 kutu ayran l Bol yeşil salata
ARA ÖĞÜN
l Meyve
ARA ÖĞÜN
l Tost veya evde yapılmış az şekerli, az yağlı bir dilim kek
Ya da 2-3 adet ev poğaçası
Süt veya ayran ya da sütlü tatlı
AKŞAM
l 1 kase çorba l Izgara kırmızı et/ tavuk/ balık l 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği
l Ekmek l 1 kase yoğurt/ cacık veya 1 kutu ayran
l Bol yeşil salata
ARA ÖĞÜN
l Meyve
Fark arayanlar için
Dünyadaki son trendleri üyeleri ile paylaşmaya devam eden Mayadrom Sports Center, yeni dersleriyle farklılık yaratıyor. Fight Club, Pilates Partner, Show Time, Latino Winds gibi birbirinden keyifli ve etkili yeni derslerin uygulanmaya başlandığı merkezde hem eğlenip hem de formda kalabilirsiniz.
Tom Jones’tan ’24 Hours’
"Gal kaplanı" Tom Jones, yepyeni bir albümle dönüyor... Yılların eskitemediği 68 yaşındaki sanatçı, 1965 yılında yayımladığı hit parçası "It’s Not Unusual"dan beri zirvede... "24 Hours" adını taşıyan albümden yayımlanan ilk single ise "If He Should Ever Leave You"... Lily Allen, Dizzee Rascal, Estelle ve Kate Nash gibi isimlerle çalışan Future Cut prodüktörlüğünde kayıt edilen albümde 13 şarkı yer alıyor.
Pace Çocuk Sanat Merkezi
Görsel ve plastik sanatların her dalının mutlulukla ve özgürce uygulandığı bir merkez olan Pace Çocuk Sanat Merkezi, birbirinden ilginç, yaratıcı ve eğitici kurslarıyla çocuklarınıza yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Birlikte de katılabileceğiniz aktivitelerin yanı sıra resim, heykel, mozaik, takı, kukla, cam boyama gibi birçok seçenekle, çocuğunuzun yaratıcılığına izin verin.
White Mill Cafe
Duru atmosferi, eğlenceli barı ve lezzetli yemekleri ile İstanbul’un en popüler mekanları arasında yer alan White Mill Cafe, taze zencefilli "Şey" ve tropikal Lychee meyveli "Miçi" gibi sıra dışı kokteylleriyle farklılığını ispatlıyor. Bir kısmı organik ürünlerden oluşan mönüsü, hafta sonlarınıza daha da lezzet katabilir.
Uyuyan Güzel
Walt Disney’in klasik peri masalı "Uyuyan Güzel"in görkemi, duygularınızı harekete geçirecek. Teknolojinin son harikaları ile daha önce görmediklerinizi görün, sihrin ötesine geçin ve çığır açan orijinal yeni tasarımı deneyimleyin. Uyuyan Güzel, evinizi fantastik bir dünyaya dönüştürecek ve ailenizle birlikte bu deneyimi tekrar tekrar yaşamak isteyeceksiniz.
Walt Disney Pictures
Hamileyiz.biz! Hasta değiliz!
Terapi gibi bir muayeneden geçtim. Fonda "Issız Adam"ın film müzikleri... Bol kahkaha, bol soru cevap ile... Bakın neler öğrendim...
Hamilelik olayını ikinci kez yaşayan acemi bir anne adayı olarak, öğrendiklerimi benim gibi hamileliğin başında olanlar veya hamile kalmaya çalışanlarla paylaşmak istiyorum.
Bunları unutmuyoruz
n Kuru incir, kayısı, ceviz gibi şeyleri olabildiğince sık tüketiyoruz. n Sofraya oturunca önce çorba ve salata, iki saat sonra da ana yemek yiyerek, yani tüm gıdaları aynı anda yüklemeyerek, akıllı davranmamız gerekiyor.
n Ekmek için tercihimiz lifli tam tahıllı ekmek oluyor. Bu çok önemli, özellikle beyaz ekmek konusu ülkemizde tam bir muamma.
n Folik Asit çok çok önemli. Özellikle hamile kalmaya çalışan anne adayları açısından. Folik asit almaya hamilelikten önce başlamak gerekiyor.
n Zeytin ve ceviz, Omega 3 alımı açısından son derece önemli. Çünkü Omega 3, bebeğinizin zeka gelişiminde çok etkili. n Domates hem hamilelikte hem de diğer zamanlarda önemli olan bir diğer besin. En azından hamilelikte -eğer kabuğu mide bulantısına neden olmuyorsa- soymadan domates tüketmeye dikkat ediyoruz.
n Haftada iki veya üç kez balık tüketmemiz gerekiyor. n Haftada en az iki gün kırmızı et yememiz bir diğer önemli konu.
n Kalsiyum almamız için gerekli olan, klasik "süt iç, yoğurt ye, peynir ye" şeklinde bir yükleme ve depolama değil. Hangisini rahatlıkla tüketebiliyorsak, onu almalıyız.
n Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için her şeyi aşırı yemek değil, gerekli olan şeyleri mantıklı şekilde yemek lazım. n Su içiyoruz. Su içiyoruz. Su içiyoruz...
n Egzersizi ihmal etmiyoruz. Yüzüyoruz ama tramplenden atlayarak değil! Yürüyoruz ama tempolu bir şekilde, maraton değil! Bisiklete binebiliyoruz ancak akrobatik gösteriler yapmıyor, düz alanda kullanıyoruz.
Kısaca hamileyiz.biz... Hasta değiliz! Dünyanın en güzel şeyini içimizde taşıyoruz.
Doç. Dr. Fatih Güçer, tüm bunları anlatıp, evhamlarımı sonlandırdıktan, ardından bir de bebişimi gösterip el sallattıktan sonra ultrasonda bir yuvarlak daire gösterdi.
"Bak Pınar, yakında yok olacak bu keseyi heyecanlı baba adaylarına gösteriyorum" dedi.
"İşte bu, yeni annemiz uyandığında parmağında bulacağı yüzük. Bak bu ise taşı. Şu kadar karat. Yok yok, dur, bu 3 taş galiba" diye de ekledi.
"Şaka bir yana dedi" sonra: "Önemli olan huzurlu olmak. Rutin yaşamınızı hamilelik ile bozmamak..."
Haklı, değil mi? Var mı bundan daha önemlisi?
Pınar ben, 6,5 yaşındaki Emre Berent’in tecrübeli, ama içimdeki 10 hafta 5 günlük bebişin acemi annesi...
Yazının Devamını Oku 13 Aralık 2008
Çocuğunuzun ruhsal ve bedensel gelişimi için beslenme çok önemli bir etken... Bu yüzden ona neyi, ne kadar yedirdiğinize dikkat etmeli ve doğru besinleri seçmelisiniz.
Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda "doğru ve sağlıklı beslenme" büyük önem taşıyor. Diyetisyen Gizem Şeber, "Çocuğunuzun büyüme ve gelişmesini olumsuz etkileyebilecek en temel durum, yetersiz beslenmesi olur. Eğer çocuğunuz, yaşına göre ihtiyaç duyduğu enerjiyi ve besin öğelerini tam anlamı ile karşılayamıyorsa, beslenme yetersizliği oluşur. Buna paralel olarak da çocuğunuzun zihinsel ve bedensel gelişimi olumsuz etkilenir" diyor.
Çocuğunuzun zihinsel ve bedensel gelişiminin yaşına uygun olmasını istiyorsanız, bazı besinlere ve kurallara özellikle dikkat göstermeniz şart...
n Kepekli ekmek, pirinç, makarna: Kepekli ekmeğin çocuğunuz için uygun olduğunu düşünebilirsiniz, fakat bu ürünler çocuğunuzun gelişimini olumsuz etkiliyor. Fazla alınan kepek; demir ve kalsiyum gibi çocuk gelişiminde önemli olan minerallerin atımını artırabiliyor. Bu nedenle de 5 yaşına kadar kepekli ürünleri kullanmayı tercih etmeyin.
n Light süt ürünleri: Yetişkin beslenmesi için oldukça sağlıklı olan light süt ürünleri, çocuğunuzun gelişimi için uygun değil. Çünkü çocuğunuz, beyin gelişimi için doymuş yağ asitlerine ihtiyaç duyuyor ve bu yağ asitleri, light süt ürünlerinde bulunmuyor.
n Kızartma ve kavurma yöntemi ile pişirilen besinler: Kızartma ve kavurma yöntemi ile pişirilen besinler, yanmış yağ ve yüksek enerji içeriyor.Bu nedenle, çocuklara önerilmeyen besinler arasında yer alıyor. Kızartma türü besinlerde vitamin ve mineral kayıpları yoğun olduğundan, çocuğunuzun beslenme gereksinimini karşılamakta yetersiz kalıyor.
n Bol suda pişirilmiş sebzeler: Sebzeler, herkes için son derece değerli olan besin kaynakları... Fakat bol suda pişirilmesi ve bu suyun dökülmesi, sebzeleri değersiz kılıyor. Sebzelerin bol suda pişirilmesi, çocuğunuzun büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkiliyor.
n Soyulduktan sonra açıkta bekleyen meyveler, salatalar: Çocuğunuzun bol bol sebze ve meyve tüketmesini isteyebilirsiniz. Ama sebze ve meyveleri doğradıktan sonra açık ortamda bekletmeyin, çünkü ürünün bir besin değeri kalmıyor.
n Gereğinden fazla süt ürünü: 1 yaş üstü çocukların beslenmesinde yapılan bir hata da gereğinden fazla süt ürünü tüketimi... Bu yaş grubu çocuğa, günde 500 ml. süt ve yoğurt tüketmesi yetiyor. Çocuğunuzun gereğinden fazla süt tüketmesi, diğer besinleri yetersiz almasına neden olabileceği gibi demir anemisi riskini de artırıyor.
n Kızarmış balık: Omega3 yağ asitlerinin en zengin kaynağı olan balık, çocuğunuzun beyin gelişimi için önemli bir besin kaynağı. Fakat kızarmış balıkta omega3 içeriği azalıyor, bu nedenle çocuğunuz için yararlı olmaktan çıkıyor.
n Şekerli besinler: Yüksek şeker içeren besinler ve beyaz şeker, boş enerji kaynaklarıdır ve büyüme-gelişme açısından bir fayda sağlamaz.
Çocuklarda protein gereksinimi
Büyüme ve gelişme çağındaki çocukların gelişimlerini sağlayabilmeleri için yeterli miktarda besin almaları gerekir. Çocuk ve gençlerin yeterince beslenmemeleri, onların sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Vitamin ve mineral gereksinimlerinin karşılanamaması halinde çeşitli hastalıklar ortaya çıkmaktadır.
Çocuklarda protein gereksinimi, erişkinlerdeki gibi sadece dokuların tamiri ve yeniden yapılanması için değil, vücudun büyümesi ve gelişmesi için de gereklidir. Fındığın protein miktarı yumurta ve tahıllardan yüksek, et ve kuru baklagillerin içerdiği miktara hemen hemen eşittir.
Kırmızı Başlıklı Kız
Annesinin iş hayatına atılmasıyla kendini yalnız hisseden küçük bir kızın, büyükannesini ziyaret ederken hayatın içinden geçişine tanık olacağınız bu oyunda, oyunculara sevimli kuklalar eşlik ediyor. Ulviye Karaca’nın yazıp yönettiği ve kukla tasarımını da hazırladığı "Kırmızı Başlıklı Kız" adlı çocuk oyunu, 16-28 Aralık tarihlerinde Ankara Devlet Tiyatrosu Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde izlenebilecek. Şimdiden tüm çocuklara iyi seyirler diliyoruz.
Gün Işığı Çocuk Merkezi
Gün Işığı Çocuk Merkezi, "İlk Üç Sene Anne-Çocuk Elele" programı çerçevesinde, 0-3 yaş arası çocuklarınızı gözlemleyerek ve gelişimsel taramalarını yaparak, sizi gelişimi hakkında bilgilendiriyor. Böylelikle, günlük yaşamda karşılaşabileceğiniz (beslenme, uyku, tuvalet eğitimi, kardeş kıskançlığı gibi) problemler konusunda sizleri destekliyor.
Bunların dışında merkez, çocuğunuz 16 yaşına gelene kadar çeşitli aktivitelerle sizlere destek olmaya devam ediyor.
Tamirci Bob Çocuk Kitapları
Tamirci Bob ve arkadaşlarının Ayçiçeği Vadisi’ndeki maceralarında çocuklar eğlenirken takım çalışmasını ve yardımlaşmayı öğreniyorlar. Okul öncesi dönemde 3-6 yaş arası erkek çocuklarının severek okuyacakları ve boyayacakları Tamirci Bob serisi, 10 yıldır tüm dünyayı kasıp kavuruyor.
Letoonia Resorts
Akdeniz’in muhteşem doğa güzellikleri ve tarihi dokusuyla iç içe olan Letoonia Golf Resort, eğlence ve rahat bir tatil merkezi temasıyla, çam ağaçları arasında, kıyı boyunca uzanan 75 hektarlık bir alan üzerine kurulmuş. Doğal güzellikleri ve her yaşa yönelik günlük animasyon programları, Letoonia Golf Resort’da geçirilen günleri hem büyükler hem de çocuklar için unutulmaz kılıyor.
Fosforlu Cevriye
Fosforlu Cevriye, bedenini üç kuruşa satıp beş kuruşa karnını doyurabildiği bir dünyaya açmıştı gözlerini. Anasızdı, babasızdı. Karakol, mahkeme, hapishane, Barba’nın meyhanesi, eski kantocu yeni randevucu bilge Sümbül Dudu’nun evinde geçen bu müzikalin yazarı Suat Derviş... Gülriz Sururi’nin oyunlaştırıp yönettiği "Fosforlu Cevriye" müzikali 14, 23, 30 Aralık tarihleri arasında Ankara Devlet Tiyatrosu Akün Sahnesi’nde izlenebilecek.
Kız mı? Erkek mi?
Hiçbir şey hatırlamıyorum. Yalanmış. Yıllardır okurlarıma veya bebek bekleyen anne adaylarına verdiğim tüm tavsiyeler sanırım hafızamın diplerinde kalan, en unutamadığım anıların kırıntılarıymış.
Emre Berent’n geleceğini öğrendiğimde tam nerede olduğum, iyi kötü anılar, günde en az üç tane kavunu tek başıma nasıl yediğim, amniyosentez anılarım, acılı doğum serüvenimin küçük detayları ve emzirememe vicdan azabımdan başka hiçbir şey hatırlamıyorum.
Hatırladıklarım ise yazmaya başladıklarım ile sınırlı. Yazdıklarımı unutmamışım, yazmışım rahatlamışım, yazmışım ağlamışım, yazmışım kendimi bulmuşum...
Sanırım özellikle ilk hamilelikte insan 9 ay sonunda başına gelecek şeyin ne kadar büyük bir sevgi, mucize veya değişim olacağını bilmiyor. Çocuğu kucağına aldığın ve o eşi benzeri olmayan muhteşem kokuyu duyduğun anda asıl macera başlıyor.
İkinci bebeklerini bekleyen arkadaşlarıma hep benzer soruları sorardım "Bu kez nasıl? Farklı olan ne? Neler değişti?" gibi şeyleri merak ederdim. Şimdi yaşarken yanıtını net olarak anladım.
Zaman çabuk geçiyor
Anne olmanın ne demek olduğunu öğrendikten sonra bir kez daha anne olmayı beklemek cidden daha fazla cesaret istiyor.
]Çünkü bu kez içindeki minik canlının gücünü ve doğum ile birlikte yaşayacaklarını tam olarak tanıyor ve biliyorsun.
İlk gebelikte olmayan korkular, evhamlar, telaşlar oluyor. Daha bir nazlı, son derece hassas ve korumacı oluyor insan.
"Bir insanın bir başka insanı bu kadar ölçülemeyen şekilde sevebileceğini" ben anne olduktan sonra anlamıştım. Aşkı, sevdayı geçiyorum. Koşulsuzca bu kadar sevebileceğim bir insan benim içimden çıkmıştı ve onu gördüğüm anda iki göğsümün orta yerinden kocaman bir sızı ile aşık olmuştum.
Şimdi aynısını bir kez daha yaşayacağım içim sevincim, heyecanım sonsuz...
O küçük bebeğim karnıma yeni öğrendiği okuma becerisi ile okumayı becerebildiği masalları okuyor şimdi. "Canım kardeşim gel bak seni bekliyoruz biz" diyor. Yanımda sert bir hareket bile yapmıyor.
Tüm bu anlarda gözlerim dolu dolu oluyor.
Zaman ne de çabuk geçiyor. Acı olaylar, yaşanırken asla geçmez gibi gelen durumlar cidden unutuluyor...
Şimdi aradan tam 7,5 yıl geçmiş. Bir sürü şey hızla değişmiş. 10. haftanın içinde bir anne adayı olarak telaşım geçen sefer olduğu gibi. Tüm anne adayları gibi bir belirsizliğin içinde ama bu kez başıma nasıl tatlı ve özel bir şey daha geleceğini bilerek zamanımı doğru beslenerek, bol bol yürüyüş yaparak, sıvı içerek ve dua ederek geçiriyorum.
Geçen hamileliğimde olan bitenleri her ne kadar tüm detayları ile hatırlamıyor olsam da bldiğim tek şey var o da anne olmanın dünyadaki en güzel şey olduğu...
Geçen haftadan beri sizlerden aldığım güzel dilekleriniz, tatlı hediyeleriniz ve sımsıcak ilgileniz için teşekkür ediyorum.
"Ne istiyorsun?" diye soran herkese ise şu yanıtı veriyorum:
Kız olsun, erkek olsun, ne olursa olsun...
Sağlıklı ve huzur dolu bir yolculuk geçirsin...
Temmuz 2009’da ailemiz onunla şenlensin. İnanın sadece bunu istiyorum.
İyi hafta sonları diliyorum
Pınar ben
6,5 yaşındaki Emre Berent’in ve 9 Hafta 5 günlük olan miniğin annesi.
Yazının Devamını Oku 6 Aralık 2008
Yakın bir geçmiş zamandı, çok uzak değil. Şahane bir kızı olan bir anne, ikinci bebeğini doğurdu. Bambam dünyaya geldi.
Bu güzel sıcacık yuva, acı bir haber ile sarsıldı. Henüz emzirirken bu gencecik kadın kanser olmuştu.
Olmaz demeyin, olmuştu. 30’lu yaşların henüz başındaydı Özlem ve hani kimsenin yakıştıramadığı meme kanseri gelip onu, hem de emzirirken bulmuştu.
O gün evden çıkarken asansörde sarıldık birbirimize, gözlerine baka baka "Sen ağlayacağına oturup kitap yazacaksın, bu işi bugüne kadar hep 50 yaşlarındaki kadınlar anlattı, bizlere de olabileceğini sen anlatacaksın. Ben de sana bu işten para kazandıracağım" demiştim.
Özlem beni dinledi, oturup yazdı.
Biz kitabı çıkardık. Bir sürü iyiliksever kurum topluca da satın alıp hanım çalışanlarına hediye etti. Onların da haberi olsun istedi...
Yıllardır www.anneyiz.biz’de yazan Özlem’in okurları da kitaba sahip çıktı. Özlem’e destek verdi. "Neden Ben?" kitabı bu konuda bir rehber oldu.
Özlem iyileşti.
Tertemiz oldu.
Hatta memeleri de yenilendi. Tüm okurlarımız ona çiçek yerine sutyen gönderdi.
Bu arada bu konuyu hayatının amacı yaptı. Biz kadınlara rehber oldu, herkes farkında olsun diye çalıştı, didindi durdu...
Şimdi ne oldu biliyor musunuz?
Anneyiz.Biz Özlem’i, bu konuda örnek Türk Kadını oldu. Şaka yapmıyorum, bu azmi ve beceriyi bütün dünya duydu. Nereden nereye: Şimdi siz bu satırları okurken o Japonya’da olacak...
Osaka Belediyesi ile tıp fakültesinin ortaklaşa organize ettiği kanser konulu bir sempozyumda, hem Türkiye’nin kanser haritasını çizmeye hem de hastalığı sırasında çevresinden gördüğü desteği anlatmaya çalışacak.
Güney Kore, Tayvan, Hong Kong ve Japonya’dan davetli diğer konuşmacılarla birlikte oradaki bir hastanede hastaları ziyaret edecek, sonrasında da hasta yakınları, hastalar ve doktorların katılacağı bir seminerde sunum yapacak...
Şaka gibi değil mi? Nasıl bir gurur, nasıl bir onur ne şahane bir duygu bir Türk kadını için bu...
Hani "Her kötü günün ardından güneş doğar, her olumsuz olay bir güzel olaya neden olur" derler ya... İşte bu olay bence bunun birebir örneğidir.
Özlem’in kitaptan kazandığı her lirayı "bir kişiye bile faydam olsa ne mutlu bana" felsefesi ile nasıl harcadığı ise işte ortada...
Başarılar diliyorum Japonya’da biz Türk Kadınını temsil eden arkadaşıma...
İyi hafta sonları tüm güzel okurlarıma...
Dip Not: Anne adayları için www.hamileyiz.biz’de 9 haftalık hamile bir anne adayının hamilelik günlüğü yayına başladı bugün. Adı "Kocaman 40 Hafta"... Kim yazıyor diyenlere bir ipucu vereyim. Anne adayları günlüğümü okursanız, siz de bu güzel dönemi bizimle paylaşırsanız çok sevinirim...
Kahvaltının önemi
Okul, çocuğunuzun en üst düzeyde psikolojik, biyolojik ve kültür değişimini sağlayan sistemlerin başında geliyor. Diyetisyen Funda Göçer Tuzgöl "Çocuklarda 6-12 yaş ilkokul dönemini içermekte ve nüfusumuzun yüzde 16,8’ini 6-12 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır" diyor ve şöyle devam ediyor: "Çocuğunuzdaki bu hızlı büyümeyi desteklemek için gerekli enerji, protein, vitamin, mineral ve diğer besin öğelerinden oluşan dengeli bir beslenme planı oluşturmalısınız."
Çocuğunuz okula aç gittiyse mecburen kendini ilk ders arasında okul kantininde bulacaktır. Okul çocuklarında yapılan araştırmalar, çocukların büyük çoğunluğunun kahvaltı etmeden okula gittiklerini göstermektedir. Başlıca nedenler arasında, çocuğun canının kahvaltı yapmak istememesi ve özellikle kahvaltı etme alışkanlığı olmayan annenin çocuğa da bu alışkanlığı kazandıramaması veya çocuğun sabah erken kalkamaması yer almaktadır.
Eğer, çocuğunuz akşamları düzenli olarak uyku saatini netleştiremiyorsa, erken yatmayı alışkanlık haline getiremiyorsa, sabah uyanmakta güçlük çekecektir ve okula yetişebilmek için kahvaltıdan vazgeçecektir. Oysa ki tüm gece süren açlık sonrası yeni bir günün başlangıcında, çocuğunuz güne hazırlanabilmek için mutlaka kahvaltı etmelidir. Aksi takdirde çocuğunuz kendini güçsüz hisseder, başı döner, yeterli enerji oluşmadığı için dikkat eksikliği başgösterir, çalışma ve öğrenme yeteneği azalır. Bu da okuldaki başarısını olumsuz etkiler.
Sağlıklı beslenme için üç öğünü düzenli tüketmek çok önemlidir. Büyüme çağındaki çocuğunuz ara öğünlerde süt, ayran, meyve suyu, peynirli ekmek gibi besinleri tüketmelidir.
Beslenme eğitimine ne kadar erken başlarsanız, çocuğunuzun gelişimi, zeka düzeyi ve bağışıklık sistemi de o denli güçlü çalışır. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuğunuz, hastalıklara karşı dirençsiz olur, sık hastalanır ve bu yüzden okul başarısı da düşer. O yüzden okul başarısını artırmak, gelecek nesillerin daha güçlü ve sağlıklı olmalarına temel hazırlamak için çocuğunuzun beslenmesine önem vermelisiniz.
ÖRNEK MÖNÜ
Kahvaltı: 1 su bardağı süt, beyaz peynir, 1 adet haşlanmış yumurta, 3-5 adet zeytin veya 1 su bardağı sıkılmış meyve suyu, kaşarlı tost, 1-2 bıçak ucu tereyağı, bir ekmek kaşığı pekmez ve ekmek veya 1 su bardağı süt içine kahvaltı gevreği.
Ara: Bir orta boy meyve
Oğle: Sandviç ekmeğinin arasına peynir, köfte veya tavuk ve yeşillik ya da domates ilave edilerek yapılmış bir sandviç. (Ancak, havaların çok sıcak olduğu dönemlerde köfte ve tavuktan vazgeçin). Bir adet ayran.
Ara: 1 orta boy meyve.
Akşam: Etli sebze yemeği (Eğer, öğlen sandviçi etsiz yapılmak zorunda kalınmışsa, akşam öğününe et ilave edelim.) Pilav ya da makarna, salata ve bir küçük kase yoğurt.
Gece: 1 su bardağı süt.
Bu öğün atlanmamalı
Kahvaltı uzun süren bir açlıktan sonra vücuda ihtiyacı olan enerjiyi sağlayan ilk öğün olması bakımından çok önemlidir. Güne zinde başlamak, anlama, algılama ve verimli bir şekilde çalışmak için kahvaltının atlanmaması gerekmektedir.
Özellikle çocuklar büyüme ve gelişme evresinde oldukları için düzenli beslenme onlar açısından büyük önem taşır. Düzenli kahvaltı yapmayan çocuklarda vitamin ve mineral eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, uyku hali ve algılama güçlüğü sıklıkla görülebilmektedir.
Çocuğunuz için harikalar diyarı
0-12 yaş Çocuk Aktivite Merkezi ve Parti Evi olarak tasarlanan KidsZone’da, çocuğunuzu mutlu edebilecek her şey düşünülmüş. Merkezde, çocuklar için özel yapılmış çocuk mutfağı, top havuzu, tırmanma duvarı, çok amaçlı spor-oyun salonu, sanat köşesi ve oyun odaları bulunuyor. 2-3 yaş oyun grupları, İngilizce-Fransızca oyun grupları olan, ayrıca her çeşit parti organizasyonu yapan KidsZone, çocuğunuza sosyal, paylaşıma açık, üretken olmaya özendiren bir ortam sunuyor.
Ayrıntılı bilgi için: (216) 450 66 44
Usta yorumcu Moreno’suz 40 Yıl
Ülkemizde çok sevilen, şarkıları dillerden düşmeyen usta yorumcu Dario Moreno’nun kariyeri boyunca yorumladığı en iyi şarkılarından oluşan "Dario Moreno’suz 40 yıl", Odeon etiketiyle çıktı. Dinlediğinizde sizi alıp götürecek 40 şarkıdan oluşan bu CD ile ruhunuz beslenecek.
Çocuklar Dali’yi keşfediyor
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde, 60’ıncı yılını kutlayan Akbank’ın sponsorluğunda düzenlenen "İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dali" sergisi kapsamında yapılan çocuk eğitim programları büyük ilgi görüyor. Faber-Castell’in katkılarıyla gerçekleştirilen programa katılım için http://muze.sabanciuniv.edu sayfasındaki talep formunun doldurulması ve randevu alınması gerekiyor.
Hamilelere özel pilates
Hamilelik, kendinize dikkat etmeniz gereken özel bir dönem... Bu sürecinizde Coliseum Sportif Yaşam Merkezi’nde hamileler için özel Pilates Stüdyosu’nda gerçekleştirilen "Hamile Pilates"i egzersizlerini sizlere öneriyorum. Doktorunuz ile işbirliği çerçevesinde, hamileliğinizin 3 ila 7’inci ayları arasında katılabileceğiniz bu derste, bel, sırt ve karın bölgenize yönelik egzersizlerle buradaki kaslarınız güçlendirerek doğumunuza hazırlanabilirsiniz.
Tel: (216) 538 38 38
Öteki’nin olmadığı bir dünya
İstenmeyendi öteki, sevilmeyen, anlaşılamayan, anlaşılmak istenmeyen... Bazen bilinmeyen, ama yine de merak edilen! Evet, korkulan, istenmeyendi öteki. Peki, ötekilerin olmadığı bir dünya olabilir miydi? Uğruna bunca kan, bunca gözyaşı dökülen, ötekilerin olmadığı bir dünya kurulabilir miydi? Yoksa bizler beşik kertmesi miydik? Ölüm bizi ayırana dek ötekiyle nikahlı mıydık? Bu sorunun cevabını arayan yazar, zaman zaman cevaba çok yaklaştığını ama her şey gibi cevapların da göründüğü kadar doğru olmayabileceğini düşünüyor ve yanıtı sizlerle birlikte arıyor. Bu kitabı okurken çok keyif alacağınızı düşünüyorum.
Yayınevi: Anneyiz.Biz Yayınları Yazar: Esat Ahmet Koraltan
Kahraman Horton
Horton’un komik maceraları çocukları bekliyor. Bu komik ve kalpleri ısıtan animasyon macerada, eğlenmeyi çok seven fil Horton havada uçuşan bir toz zerresinden gelen imdat çağrılarını duyar. Çok yakında Horton bu toz zerresinin içinde aslında başları büyük belada olan Who-ville’lilerin yaşadığını anlayacaktır. Şimdi kahraman Horton yeni arkadaşlarını korumak ve kurtarmak için vahşi ormanın tehlikelerine göğüs germelidir.
Yazının Devamını Oku