Nasıl emzireceğiniz, ilk banyosunu nasıl yaptıracağınız, nasıl giydireceğiniz... Bu soru işaretlerinin en önemlilerinden biri de altını nasıl sileceğinizdir. Hamile ve Bebek Bakım Eğitmeni Sevgi Üskül, bebeklerin altını temizleme tekniklerini anlattı.
Bebeklerde alt silme tekniklerini bilmeniz, bebeğinizin sağlığı açısından çok önemlidir. Bebekler, doğar doğmaz idrarını yapar. Yeni doğanın, bebeklik döneminde ve diğer dönemlerde görülen idrar yolları enfeksiyonu, yanlış alt silmekten kaynaklanabilir.
Bebeğin kakası, ilk günlerde çok yapışkandır. Bunun için hemen temizlenmelidir. Temizliği gecikirse kurur ve cildi tahriş eder.
Her alt temizliği yapacağınız sırada, ellerinizi mutlaka yıkamalısınız. Ellerinizi yıkamadan bebeğinizin bezine ya da altını sileceğiniz mendiline dokunmamanız gerekmektedir. Aksi halde ellerinizdeki mikropları bebeğin malzemelerine bulaştırırsınız. El yıkamanızı tamamladıktan sonra bebeğinizin temizlik malzemeleri ile temas edebilirsiniz.
Keza yaşadığımız ortam da... Artık çocukluk anılarımızda olduğu gibi değil okul hayatı... Bizim çocuklarımızın hayatı, genelde hep bizim çocukken özendiğimiz şartlarla dolu...
Teknoloji değişti, eğitim sistemi değişti, bin tane farklı seçenek var artık hayatlarında... Özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocuklar dopdolu bir hayata açıyorlar gözlerini, hem de daha doğdukları anda...
Değişmeyen tek gerçek var: Öğretmen sevgisi, öğretmen aşkı!
Bir alışveriş merkezinde veya kalabalık bir ortamda siyah etek, siyah bluz giymiş, uzun düz saçlı bir kadın görürsek, Emre Berent “ışte öğretmenim, Yıldız öğretmenim” diyerek koşuyor ve kendini kaybediyor. Bu görüntüdeki herkesi öğretmenimiz Yıldız Ayyıldız ile özdeşleştiriyor.
Özellikle babaları yine tüketime zorlayacak. Çeşitli kurumlar popüler isimlere ödüller verecek. Bir sürü restoran kahvaltılar, brunch’lar düzenleyecek.
Biz de yapıyoruz bir kutlama... 8-9-10 Mayıs günlerinde bir şenliğimiz olacak. Bebek’te, Türkan Sabancı Parkı’nda ıstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beşiktaş Belediyesi’nin de desteği ile bir şenlik organize ediyoruz. Ülkemizin en iyi uzmanları ile birlikte, üç gün boyunca anneleri ve çocukları deliler gibi eğlendirecek, bilgiye, oyuna doyuracağız ...
Ekip olarak bir süredir bu iş üzerinde çalışıyoruz ve bu arada benim aklımdan hep şu soru geçiyor: Biz kimlerin anneliğini veya kadınca hallerini, duruşlarını beğeniyoruz? Kadının kadını takdir etmesi zordur ya, kimleri gerçekten takdir ediyoruz?
ışte bu isimlere bu yıl teşekkür edelim ve onlara “iyi ki varsınız” diyelim istiyorum.
Bu yaşadığı üçüncü acı hikaye. şu an içimden geçen sadece şu: Cidden, gerçekten ve yürekten isteyerek bir hamilelik, sağlıklı bir hamilelik ve şahane bir bebek diliyorum ona... Ve tüm anne olmak isteyenlere...
Allah isteyen herkese bu duyguyu tattırsın. Çünkü anne olmak, kadın olmanın en tepe noktası bana göre. ınsanın kendini bir şey sanmasını sağlıyor annelik. Vicdanını, yüreğini, gücünü dolduruyor, büyütüyor, taşırıyor. Sevebilmenin, özlem duyabilmenin ve sorumluluk alabilmenin de uçlarına insanı ancak “anne olma” durumu taşıyabiliyor.
Çok istediğinde hamile kalamamak zaten acı bir durum; bir de hamile kalmayı başardıktan sonra o upuzun dokuz aylık süreci hem anne hem bebek için sağlıkla atlatıp, çocuğunu kucağına alabilme durumu var.
Hamileliğinin yedinci ayını yaşayan bir anne adayı olarak şunu itiraf etmek istiyorum ki, insan hamilelik haberini verdiğinde eş dosttan duyduğu “Allah tamamına erdirsin” cümlesine çok bozuluyor. Bir de “Sakın altı aydan önce bir şey satın alma, uğursuzluktur” ifadesine...
Sanki “Bak seni uyarıyorum, başına kötü şeyler gelebilir, çok heveslenme” diyorlar gibi algılıyorum bu yorumları. Aslında öyle haklılar ki...
Pazar günü sabah kahvaltısında misafirlerimiz vardı. ınternet sitemizin yazarı Elif Karakışla, çok sevdiğimiz arkadaşımız, eşi ve biricik kızı Melis, sofrada konuşmuştuk bu olayı daha o gün. Barbaros, “Hatırlamak istemiyorum Pınar” dedi: “O anı da detayları da. Hayatımın en korkunç saniyeleriydi.”
Elif’in de birebir yaşadığı bir olay bu: Preeklampsi-Eklampsi, yani “gebelik zehirlenmesi” olayı, yani Seren Serengil’in yaşadığı ve bebeğini kaybetmesine neden olan durum...
Ancak çocuğunu ana okuluna eylül ayı itibarı ile gönderecek olan aileler şu anda seçim konusunda tartışıyor, doğru kararı vermeye çalışıyor. Bu cidden zor, üzerinde düşünülmesi gereken bir karar.
Hem annenin hem de babanın oturup bir liste çıkararak çocukları için ne planladıklarını gözden geçirmeleri lazım. Bu planı yaparken de tüm egolardan ve var olan bütün kişisel eksikliklerden sıyrılmak, bunun yanı sıra anne-babanın kendi çocukluklarında sahip olamadıklarını ebeveyn olduklarında çocuklarına vermek için zor durumda kalmamaya dikkat etmek gerekiyor.
Neden öyle düşünüyorum? Çünkü biz aileler genelde okul, özellikle ‘özel okul’, seçerken şu yanlışları yapıyoruz:
Bir okulun fiyatı ne kadar yüksek ise o okulun eğitim açısından iyi olduğunu düşünüyoruz.
Veya çok az çaba gösterdik diğerlerine oranla... Bize uzun gelen zamanlar, onlara göre çok kısaydı. Çok kolaydı belki de, abarttık aslında.
Bir bebek sahibi olmak isteyen ama olamayan...
Bunun için çok uğraşan, yıllar harcayan, anne olmak isteyen kadınlar var ya...
İşte onları düşündük şimdi biz ekip olarak. Yardım edelim, bu süreçte onları yalnız bırakmayalım, geleceğin anne aday adaylarının yanında olalım istedik.
Konusu geçen her ortamda ise içimden gelen ve doğru olduğuna inandığım kendi fikrimi artık ciddi şekilde söylüyor yapan diğer tarafı olabildiğince ikna etmeye çalışıyorum.
Bana göre nedenim şu: Ödev çocuğun ilk sorumluluğu ve hayattaki daha ilk sorumluluğunu elinden alırsak devamında ne olacak? İhtiyacı olan her şeyi biz veliler mi yapacağız? Sınavlara onun yerine biz mi gireceğiz? İş hayatı için gerekli olan sunumlarını da biz mi hazırlayacağız? Hayır.
Benim doğrum bu olduğundan ilk dönem Emre Berent okuma olayını çözdüğü anda ödevlerindeki yönergeleri okumayı bıraktım ben. Dedim ki “Çocuğum sen artık yaşasın ki okuyorsun ve ben işten gelene kadar ödevlerini yalnız başına yapacaksın ben gelince birlikte kontrol edeceğiz gereken yerleri düzelteceğiz.” Küçük ödüllendirmeler veya adı maalesef rüşvet olabilecek yönlendirmeler ile ben bu işi kendime göre doğru olan şekilde halletim ve yanlış olmadığını şu an ödev yapmak için akşam annesinin işten gelmesini bekleyen yaşıt çocukları gördükçe anlıyorum.
Çocuğu ilkokul birinci sınıfta olan tüm annelere denemiş ve sonuç almış bir anne olarak bunu tavsiye ediyorum. Lütfen çocuklarınızın ev ödevlerini nasıl yapacakları konusunda onları yönlendirin ama asla siz yapmayın. Size göre ne kadar kötü yaparlarsa yapsınlar lütfen proje ödevlerini yapmak için onlara kaynak sağlayın, siz yapmayın. Bakın MEB web sitesinde bulunan bir sunum bu konuda neler söylüyor: