19 Eylül 2009
Geçecek...
Hamileyken zaman geçmez bilirim. Günleri sayarsın, hafta hesabını bitirip artırmak için kırk takla atar, önden önden hesap yaparsın.
“Zaman geçmez, bu şişkinlik bitmez” diye düşünür sızlanırsın. Ah eder, vah eder, ağlar durur, sabırsızlığın en üst limitlerinde gezinirsin.
Ama gün gelir...
Bitiverir!
O şikayet ettiğin günler geçiverir.
Son günlere gelince “Keşke içimde daha çok kalsaydı” diye düşünmeye başlarsın bu kez. Bir gece önce ise daha geçen hafta “Offf zaman geçmiyor” diye ağlayan sen, utanmadan “Ne çabuk geçti aslında yaaa” dersin.
Bu cümleyi duyan kocanın “Fesuphanallah, töbeee töbeee...” bakışları altında ezilmez, aksine duygu fırtınası yaşarsın.
Yazının Devamını Oku 12 Eylül 2009
Sınırları olmayan bir dünyada yaşamak, kendinizi hayaller ülkesinde bir prens veya prenses gibi hissetmek istemez misiniz? Bunu başaran çocuklarımızın yaşadığı o özel dünyada mutlaka bize de yer ayırmaları için onlara katılmaya ne dersiniz? Mimar Selim Yuhay, çocukların hayallerini odalarına nasıl yansıtacaklarını anlatıyor.
Çocuğunuzu karşınıza alıp, ona hayallerini sorun. Bir dekorasyon projesi hazırlar gibi, odasında görmek istediği hayal kahramanlarını ve onların yaşamak istedikleri hayal gezegenini kağıt üzerine fotoğraflarını yapıştırarak, kısmen de resimlerini çizerek hazırlayın. ışte şimdi çocuğunuzla beraber, onların dünyasına girmeye hak kazandığınızı söyleyebiliriz.
Gelelim o hayal dünyasının nasıl yaratılacağına... Öncelikle odanızın ölçülerine uyum gösterecek, kullanım için işlevselliği fazla olan ama en önemlisi de imal edildiği malzemelerin sağlığınıza zarar vermeyen hammaddelerden üretilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle firmalardan mobilyanızı seçerken ölçü kağıtlarınızı, hayallerinizi ve üretici firmaya hammaddelerin içeriklerini soracağınız not kağıtlarınızı almayı unutmayın.
Gemi şeklindeki yatağınızı aldınız, sıra geldi duvarlara... Odaya derinlik verecek duvar kağıdını da seçtiniz. Aydınlatma için geceleyin ay şeklinde, gündüz kullanırken güneş şeklinde olacak olan bir armatür de buldunuz. Böylece geldik halımıza... Onu da konseptimize uyması için deniz etkisini verecek mavilikte anti alerjik malzemeden üretilmiş olanından seçtik. Perdemiz belki de geminin yelkeni gibi toplanıp açılmalı.
BÜTÇE YOKSA NE YAPMALI
Bu fikirleri çoğaltmanız, mağazaları gezerek bu ürünleri bulmanız kolay, peki ya bunlar için bütçeniz yoksa ne yapmalı?
Merak etmeyin, çözümü çok kolay. Örneğin mevcut yatağınızın ön cephesine marangozdan mdf pano üzerine çizdirip kestireceğiniz gemi şablonu vidalarla yatağınıza monte ettikten sonra güzelce üzerini boyayın. Duvarınıza tıpkı bir tiyatro sahnesi hazırlar gibi bir manzara belki de sadece bulutlu bir gökyüzü resmi çizin.
Mevcut aydınlatma armatürünüzün üzerine pleksiden farklı renklerde kestireceğiniz ay dedenizi ve güneşinizi monte edin. Bu arada odanın aydınlatması mutlaka sarı ışık veren enerji tasarruflu ampulle sağlamayı unutmayın. Perdenizi toz tutmayan kumaştan seçin. Üzerine elle korsan veya çocuğunuzun ismini işleyip bir boruya sararak denizci ipini de köşesine ekledikten sonra artık bırakın kendinizi engin denizlere...
Çocuklarınıza araştırmacı ruhunu kazandırmak için mobilyalarını mutlaka çok çekmeceli olan modellerden seçmeye dikkat edin. Ancak bu çekmecelerin oyun zamanlarında merdiven olarak kullanılacağını hatırlatmak isterim. Bu nedenle mobilyalarınızın sağlamlığını da almadan veya yaptırmadan önce mutlaka test edin.
Anne kurt
“Bir kadın ikinci kez anne olduğunda olan hep ikinci bebeklere oluyor” derlerdi de inanmazdım. Doğruymuş...
“ıkinci çocuklar hep kendi kendilerine büyüyorlar, bu yüzden de daha özgüvenli oluyorlar” derlerdi de inanmazdım. Özgüven kısmını henüz bilmiyorum ama içimden geldiği gibi minik bebeğim ile ilgilenemiyorum, bu doğru. Kendi kendine büyüyor demesem de, Emo ile ilgilendiğim kadar detaylı ve üzerine sapıkça yapışmış olmadığım gerçek...
Benim doktorum Rıza Madazlı, doğum sonrası ilk kontrol sırasında şöyle demişti; “Siz bunu bırakın, bu zaten büyür, abiyle ilgilenin.” Haklıydı...
Emre’nin doktoru Meral Saraçel, doğum sonrası Kaila’yı kontrole götürdüğümüzde “Abimiz iyi şu anda, önemli olan o” dedi. O da haklıydı...
Eve döndüğümün beşinci günü ısmail Acar’ın resim dersi için Mohini’ye gitmesi gereken Emo ile birlikte yola koyulup da kanama geçirip eve döndükten sonra lohusalık halinin içinde olduğumu kabul ettim.
Ancak içim kan ağladı, halen ağlıyor da.
Neden derseniz...
İkinci kez anne olunca, otomatik olarak ilk çocuğa ayırdığınız zamanı onun elinden tek hamlede çalıyorsunuz.
Öyle bir an geliyor ki, ne açıklamaya ne de anlamak için istediği zamana tahammülünüz oluyor.
Çünkü siz doğuma girdiğiniz anda minicik olan bebeğinizi çıktığınız anda bir dev gibi görüyorsunuz.
Ki Kaila’yı kucağıma aldıktan sonra Emre’yi gördüğüm ilk anda “Anneciğim senin ellerin ne büyükmüş, kafan ne büyükmüş, boyun ne uzunmuş” gibi saçmaladığımdan “Anne ya, Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki kurt gibi konuşuyorsun, delirdin mi ne?” demişti çocuk gülerek.
Kısaca o an başlıyor artık ilk çocuğunuza “sen büyüksün” deme ve zamanını çalmaya başlama hareketi. Ne kadar yapmam deseniz de yapıyorsunuz, istemeden oluyor. Ama sonra içiniz kanıyor, resmen acıyorsunuz.
Ortasını bulmaya çalıştıkça sorun çözülüyor ama annelerini ve küçücük hayatlarındaki her şeyi kardeşleri ile paylaşmak zorunda kalan hep ilk çocuklar oluyor. ıkincilere bir şey olduğu yok, onlar zaten abi ve ablalarının olduğu yerlere geliyor, daima kalabalıkta keyif içinde kendiliğinden büyüyorlar.
Olan bu arada anneye oluyor. Ağlıyor, zırlıyor. Bir birine, bir diğerine, bir de felaket haberlerine bakıp “ahhhh” çekiyor.
Aklımdan da selden kaçarken çocuğunu kucağına almış, ona sıkı sıkı sarılmış bir otobüsün üstünde kurtarılmayı bekleyen anne çıkmıyor...
Adile Teyze Kuzucuklarıyla
Hepimizin unutulmaz teyzesi Adile Naşit, masallarıyla bizi uyutalı uzun yıllar oluyor. şimdi sıra çocuklarımızda. O sevgi dolu sesi, eşsiz gülüşü ve efsane masallarıyla uyku zamanlarında çocuklara eşlik edecek olan “Adile Teyze Kuzucuklarıyla” masal albümü içinde altı adet masal bulunuyor. Albümü tüm müzik dükkanlarından temin edebilirsiniz.
Nepa Müzik
Anne ben nereden geldim
Kitabın iki kahramanı her ne kadar 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu ve onun sorularına cevap veren bir anne ise de; kahramanlar değişebilir. Cinsiyete ait soruları genellikle kız çocukları annelerine, erkek çocukları babalarına sorsalar da, bu bir kural değildir. Bir kız çocuğu, cinsiyete ait soruları kendisine yakın bulduğu babasına veya dedesine de sorabilir. Bunda yadırganacak bir şey yoktur. Kitabın kurgusunda literatürde geçen bütün sorulara cevap vermeye çalışılmış. Zira her çocuk kendine özeldir. Her çocuğun ilgi alanı ve merak ettiği konular farklı olduğu gibi, soruları da farklı olacaktır.
Yayınevi: Uğurböceği Yayınları
Yazar: Ali Çankırılı
Doğtaş çocukların hayallerini destekliyor
Doğtaş, çocuklarının hayal dünyaları ile odalarını çizecekleri “Hayalindeki Odayı Çiz Gönder Kazan” adlı resim yarışması düzenliyor. Yarışmaya, 5-11 yaş arasındaki tüm çocuklar katılabilecek ve çizilecek resimlerin içeriği tamamen sınırsız olabilecek. Yarışmaya katılım formları, Doğtaş internet sitesinden veya satış noktalarından temin edilebilir. Yarışmada ilk 5’e girenlere, “Doğtaş Yeni Nesil Odası” portföyündeki en beğendikleri genç odası takımları, ayrıca 20 çocuğa da sürpriz hediyeler verilecek.
Ayrıntılı bilgi için: (0212) 489 49 59-21 17
Okuldan önce Mohini’de eğlence...
Looney Tunes karakterleri Bugs Bunny, Twetty ve Tazs, bugün ve yarın 12.00 ile 19.00 saatleri arasında Mohini Aile ve Alışveriş Merkezi’nde çocuklarla buluşuyor. Looney Tunes karakterlerinin lisans haklarını elinde bulunduran Lisans A.ş.’nin katkılarıyla gerçekleştirilen aktivitede Bugs Bunny, Tweety ve Tazs, çocuklarla fotoğraf çektirecek, puzzle ve boyama yapacak, seksek oynayıp, çizgi film izleyecek. Rekabeti seven çocuklar içinse çim mini futbol, mini basket, kızmabirader ve sandalye kapma oyunları düzenleyecekler.
Ayrıntılı bilgi için: (0212) 352 31 36
Karınca Z
Bu eğlenceli filmde işçi karınca Z, karınca kolonisinin toplu çalışma ahlakı ile kendi bireyselliğini uzlaştırmaya çalışıyor. Karınca Prenses Bala’ya aşık olan Z, sosyal değişimler yapmak istiyor ve nihayet karınca kolonisini, kötü General Mandible’in bütün işçi sınıfını yok etme tehdidindeki hain planlarından kurtarmaya çabalıyor. Filmin orijinalinin seslendirme kadrosunda Anne Bancroft, Jennifer Lopez, Christopher Walken ve Danny Glover var.
Tiglon
Yazının Devamını Oku 5 Eylül 2009
Oğlumu neredeyse hiç emziremediğim için kanayan bir vicdan yaram var yıllardır. Siz deyin cehalet ben diyeyim o anki çaresizlik ve şartlara karşı gelme psikolojisi ile yapamadığım “emzirebilme” sürecini ikinci bebeğimde yapmak için tüm hamileliğim boyunca hazırladım kendimi.
“Dünyanın en güzel duygusu” diyordu tüm emziren anneler, çocuklarının emerken gözlerine baktığı anları hatırladıkça. “Mucizevi bir şey” diyordu tüm uzmanlar, benzeri bir gıda olmadığını anlattıkça...
Bugün, neler yaptım süt verebilen bir anne olmak için anlatmak istiyorum ki anne adayları başlarına ne gelirse gelsin isterlerse yapabileceklerini bilsin:
Hamilelik süreci boyunca Still-Tee adı verilen süt yapan çaydan içtim. Bol bol da su...
Son üç ay göğüs uçlarımı kremler, nemlendiriciler ile hazırladım. Göğüsleri asla sıkmayan, göğüs uçlarını açıkta bırakan ve uzmanların tavsiye ettiği gibi dar olmayan bir beden büyük emzirme sutyenleri ile gezdim. Deliler gibi okudum, araştırdım. Saplantı haline dönüştü konu, rüyalarımda görür oldum.
Tabii hiçbir şey planlandığı gibi olmuyor. Düşündükçe “verilmiş sadakamız varmış” denecek türde aniden, ambulansla yetiştiğim ve kan ter içinde ameliyata alındığım için boynumdan belime kadar tutulduğumdan ve ertesi gün ağrı kesiciler etkisini kaybettiğinde kıpırdayamadığımı anladığımda çok geç olmuştu. Bebeğimi kucağımda doğru dürüst tutamadığımdan ne o doğru dürüst emebildi ne de ben emzirebildim istediğim gibi. Hastanede başlayan fizik tedaviler ile acıyı azaltmaya çalıştık. “Yine olmayacak” diye ağladım gizli gizli.
Ama başardım!
Bakın anne adayları...
Süt doldukça sertleşen ve büyüyen göğüslerden bebeğimin minicik ağzı süt içemedi doya doya. Ama inat ettim. Mama vermedim. Başlangıçta göğüslerde oluşan hassasiyet çok fazla oluyor, bebek göğsü alır almaz acıdan insanı zaman zaman ağlatan anlar yaşanıyor.
Gözlerimi kapayıp, kendimi sıkıp bekledim. Birçok kadın gibi ellerimi sıkıp, derin nefesler alıp emzirmeye uğraştım. 15 gün sabretmek gerekiyormuş, ziyarete gelen bu tecrübeyi yaşamış herkes söylediğinde haklıymış, tam 20 gün zorlandım. Çok zor geçen o günlerden sonra rahatladım. Bol bol malt içeceği, süt yapan çaylar, bol bol loğusa şerbeti içtim. Halen de içmeye devam ediyorum.
İnanın bana her zor gün geçiyor ve bitiyor, insanın zihninde çoğu zaman güzel anılar kalıyor.
Doktorumuz Dr. Meral Saraçel “Sütün light yani diyet, bol bol sütlü tatlı ye” dedi diye baklava yerken dişimi de yuttum. Çok fazla içtiğim loğusa şerbeti yüzünden bir gece şeker komasına da girdim. Göğüs uçlarım pompa yüzünden yara da oldu, günlerce evde hava alsınlar diye çıplak da gezdim. Bebek Bakım ve Emzirme Uzmanı Sevgi Üskül göğüslerimde biriken ve ateş yapan sütü Anadolu’da olduğu gibi emerek ve tükürerek temizledi, bu yüzden Meral Hanım’dan fırçayı da yedim ama olsun...
Başardım!
Emre Berent için o zamanki şartlar içinde neredeyse 100 ml. süt getiremediğim göğüslerimden bu uğraşlar sonucu sütler fışkırıyor. Her şeyde olduğu gibi özellikle konu anne sütü olunca cidden istemek gerekiyor. ıçtiğinin dışında şimdi bir koca derin dondurucu dolusu süt gelecek günler için kızımı bekliyor.
Ajda Pekkan “Sen iste her şey çok güzel olur” diyor ya, gerçekten isteyince vallahi oluyor!
Yetenek geliştiren dekorasyon unsurları
ılkokul çağına geldiğinde, gerek okulun getirdiği kurallar zincirine uyum sağlamak, gerekse büyümenin gerekleriyle baş etmeye çalışmak yüzünden, çocukların yaratıcılık gelişimleri yavaşlar, azalır. Ancak bu sorunla baş etmenin yolları var. Çocuklarınızın yeteneklerini geliştirecek ilham verici unsurları dekorasyona nasıl yansıtabileceğinizi Mimar Selim Yuhay anlattı.
Her çocuk kendine özgü bir yaratıcılık gücü ve çeşitli hayallerle doğar. Bu yaratıcılık, özellikle 3-6 yaş arası erken çocukluk döneminde en üst seviyeye ulaşır.
Ancak ilkokul çağında, gerek okulun getirdiği kurallar zincirine uyum sağlamak, gereksebüyümenin gerekleriyle baş etmeye çalışmak yüzünden, çocukların yaratıcılık gelişimleri yavaşlar ve azalır. Artık pembe ağaçlar, mor filler, küçük dinazorlar ve dev karıncalar çok gerilerde kalmıştır!
Yaratıcılık hayat yolunda fark etmeden törpülenir ve bizler ileriki yaşlarda ancak çocuk ruhunu koruyabilen kişilik özelliklerinde bu yaratıcılık ve hayal gücünün devam ettiğini görürüz. Özetle; aslında herkes bazı konularda yeteneklidir, ancak küçük yaşlardan itibaren yeteneklerini geliştirecek ortam ortaya çıkmamıştır.
YARATICILIK ZORLAMA ıLE ORTAYA ÇIKMAZ
Sizler çocuk odalarında öyle köşeler tasarlayabilir, çocuklarınızı öyle güzel yönlendirebilirsiniz ki, fark etmeden onların içindeki yetenekleri ortaya çıkarmalarına yardımcı olursunuz.
Öncelikle yaratıcılıklarını artırmaya çalışabilirsiniz. Ancak yaratıcılık zorlanma ile artmaz, tam tersine azalır.
Drama köşeleri çocukların kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri özel köşelerdir. Bu köşelerde yer alabilecek kuklalar, kumaş parçaları ve tahta bloklarla çocuklar her defasında yeni bir oyun kurarak sizleri şaşırtabilir.
Yine aynı odanın bir köşesini yapı oyuncakları ve oyuncağımsı bloklarla donatabilirsiniz. Yapı oyuncakları serbest oyun zamanının olmazsa olmaz oyuncakları arasında başı çekmelidir. Çünkü çocuklar yapı oyuncaklarıyla oynarken hem matematiksel düşünme yöntemleri bulurlar hem de küçük motor kasları gelişir.
ODADA BıR RESıM KÖşESı BULUNMALI
Odanın bir duvarı ya da içeri yerleştirilen bir pano da çocuğunuza resim köşesi olarak ayrılmalıdır. Çocuklar, su bazlı boyalarla, kendi yaratıcılıklarını kullanarak çok değişik şeyler ortaya çıkarabilir. Burada önemli olan hayali oyunlarında veya yapacağı resimlerde onlara müdahale etmemektir.
Yapacağı resimleri anlamlandırmaya çalışmak çocuğunuzun yaratıcılığını geliştirmek için yararlı olmayacaktır. Önemli olan yaptığı resimleri veya oynadığı oyunları desteklemek olacaktır.
Yine 0-3 yaş döneminde gölge oyunlar, parmak kuklaları ve değişik renkler kullanarak çocuğunuzun aynı olaya farklı bakış açılarıyla bakmasını sağlayabilirsiniz.
Aslında her anne-baba kendi çocuğunu en başından beri en iyi olarak tanır. Bundan dolayı siz de çocuğunuzda fark edeceğiniz yetenekleri desteklemek için çocuğunuza özgü çeşitli yöntemler geliştirebilirsiniz.
Funny People
ışte etkileyici bir sinema filmi: “Funny People”... Konusuna gelince... Ünlü bir stand-up ustası olan George Simmons, kan dolaşımındaki bir sorun nedeniyle ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenir. George’un bir yıldan az ömrü kalmıştır. Ira ise ümit vaat eden ve George’u örnek alan bir stand-up komedyenidir. Ira ve George günün birinde aynı kulüpte sahne alırlar. Ira’nın yeteneğini fark eden George, onu asistanı olması için ikna eder. Ira’nın hayatına girmesi ile George bir çalışandan çok, bir arkadaş edinmiştir.
Bilge Masallar
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde kaybolmak, birbirinden renkli dünyalara adım atmak isteyen çocuklar için bir önerimiz var: Bilge Arduman’ın ikinci kitabı olan “Bilge Masallar” kitap raflarında yerini aldı. Eğlenceli, sürükleyici olmasının yanı sıra aynı zamanda eğitici 10 adet masalsı öykünün yer aldığı kitapta, çocuklar farklı tatlar keşfedecekler.
ıftardan sonra eğlence
NeoPlus Outlet, ramazan ayında 7’den 70’e tüm aile fertlerini geleneksel Türk eğlenceleri ile buluşturuyor. NeoPlus’ın ramazan ayına özel hazırladığı etkinlikler arasında ruhu dinlendiren canlı neyden Mevlevilik felsefesini en iyi anlatan semazenlerin gösterilerine kadar pek çok şey var. Çocukların ve yetişkinlerin de zevk alarak izleyeceği geleneksel Türk tiyatrosunun en güzel örneklerinden Meddah, Orta oyunu, Hacivat Karagöz oyunları ile de ramazan coşkusu yaşatılmaya çalışılıyor. 20.00-22.00 saatleri arasında düzenlenecek etkinliklerde çocuklara gölge oyunu ve kukla eğitimi de veriliyor.
Ayrıntılı Bilgi ıçin: (0222) 310 50 00
Yeni Türkü konseri
Beşiktaş parklarında düzenlenen ve her gün saat 21.00’de başlayan “Park Buluşmaları” etkinliği, ünlü sanatçıları hayranlarıyla buluşturuyor. Film gösterimlerinden konserlere, tek kişilik gösterilerden söyleşilere kadar pek çok etkinliğin ücretsiz olarak izlendiği etkinlik kapsamında sahne alacak isimlerden biri de Yeni Türkü... Grup, 7 Eylül günü saat 21.00’de Abbasağa Mahallesi’nde konser verecek.
Yazının Devamını Oku 29 Ağustos 2009
Eminim ne onun ne de annesinin yerinde olmak isterdik...
Çünkü onun yerinde olsaydık, ne konuşabilecek ne de duyabilecektik.
Annemizin sesini bilemeyecektik belki, bize nasıl “Seni seviyorum” dediğini de...
Annesinin yerinde olsaydık eğer, sesimizi çocuğumuza duyuramamanın ne büyük bir acı olduğunu yaşayacaktık, saçını okşarken söylediklerimizi anlamadığına yanacaktı içimiz.
Belki de sadece masal anlatmak, minik bebeğimizin de sorusorması en büyük hayalimiz olacaktı. Ama şanslıyız biz değil mi? Ne 5 yaşındaki minik Hilal’in yerindeyiz, ne de annesinin...
İşte bu yüzden yardım etmemiz gerekiyor. Minicik bir kız çocuğunun duymasına yardım etmemiz, destek olmamız gerekiyor.
Sağlıklı çocuğu olan her annenin bence, yardıma ihtiyacı olan bir anneye hayatında bir kez bile olsa bir şey yapması gerekiyor. Ve hemen şimdi yapması gerekiyor!
Hilal Demirci, 5 yaşında bir kız çocuğu... Doğuştan duyma ve konuşma özürlü. Ailesi yeşil kartlı ve yoksul. Hilal ancak Ankara Gazi Üniversitesi’nde yapılan ameliyat ile takılan cihazla duyabiliyor. Şimdi rehabilitasyon merkezine devam ediyor. Artık duyuyor, konuşmaya gayret ediyor, bu yıl ise anaokuluna başlayacak.
Anneyiz.Biz olarak yaptıkları çalışmaları yakından takip ettiğimiz, yapılan yardımların bizzat yerine ulaştığına şahit olduğumuz Sevgi Mağazası Derneği aracılığı ile Hilal’in ve ailesinin giyim, eşya, oyuncak, moral ihtiyaçları karşılanıyor.
Yazının Devamını Oku 22 Ağustos 2009
Kendimi bildim bileli çok çocuk istedim. Hayalim en az üç çocuğumun olacağı şeklindeydi.
Kalabalık, gürültülü, koşturmanın bitmediği olduğu bir evim olacaktı.
Kocaman, yemek kokuları içinde, kahkahanın ve çocuk kavgalarının bir arada olduğu, bahçeli bir ev...
Tam 36 yaşındayım ve bugüne dek hayalini kurduğum çoğu şey gerçek oldu. Yazılarımı yakından takip eden sevgili okurlarım benim hayal kurmayı bildiğimi söylerler, bunu nasıl yaptığımı sorarlar zaman zaman. Yanıtım hep aynı olur: “Yürekten isteyeceksin, tam iki göğsünün arasından, içtenlikle... Cız edecek düşündükçe kalbin o hayali, resmi çizeceksin zihninde, düşleyeceksin gerçekten olmuş, istediğin her ne ise şu anda yaşıyormuşsun gibi...” derim. Oğlum olduktan sonra bir kız bebek hayali kurdum uzun süre. Kavuştum ona tam 54 gün önce...
İkinci çocuğu doğuranlara sorardım “İlk çocuğun kadar sevebildin mi?” diye. Yanıt belli, tabii ki sevdiğini söylüyordu herkes ama ben merak içerisindeydim. Oğlumu doğurana kadar bir insan bu kadar sevilebilir mi bilmediğimden, ikinciyi doğurursam eğer nasıl bu kadar sevebilirim diye endişe ediyordum. Endişelerim boşa çıktı bugünden 54 gün önce...
Yazının Devamını Oku 15 Ağustos 2009
Zor iş. Zahmetli iş. Geçici iş... Sıkıntılı kadınım ben. Bayılırım evde değişiklik yapmaya, eşyaların yerini değiştirmeye, kitapları baştan dizmeye ve hatta ev değiştirmeye, taşınmaya...
“Ancak zorlandığım bir konu var ki, o da Emre Berent’e oda yapmak” diyordum, sadece ikinciyi doğurana kadar.
Oğlan da benim gibi ikizler burcu, eserikli bir şahsiyet olunca... Çabuk sıkılıyor. Yorganları yere atıp, değişik şekiller verip üzerinde yatmaya, koltuk tepelerinde ters uyumaya bayılıyor. Ben de çocukken koltuğa ters yatar, ayaklarımı duvara diker “Ne değişik oluyor, keşke her şey ters olsa, tavanda yürüsek” derdim, geçen gün çocuk aynını söyleyince kendime geldim.
Bir çocuğa oda yapmak, mobilya seçmek cidden bilgi istiyor. 7 yaşında olan oğlumun odasının halini görüp “çok yaratıcı” diyen arkadaşıma Emre Berent’in verdiği yanıt “Yıllardır karar veremedik, doğru odayı bulamadık” olunca yerin dibine geçtim.
Odasında sadece koskocaman bir salyangoz kütüphane, onun içinde yaklaşık 500 kitap, kocaman bir iki kişilik yatak ve resim malzemeleri olan bir çocuk oğlum. Çünkü evde oyuncakları yığdığımız ve ailece çalışmak için kullandığımız ayrı odalarımız var. Ve şu günlerde okul açılmadan önce planımız Emre’nin çalışma masasını, yatağını değiştirmek ve ders yapma alanını da kendi odasına taşımak için yepyeni bir sistem kurmak. Onun da dediği gibi bir süredir arayıştayız. Yıllardır seçemedik, arıyoruz.
“Peki ne arıyorsunuz?” derseniz...
Güvenli kimyasallar ile yapılmış ürünler. Derli toplu, çok kullanışlı, bol çekmeceli, komplike bir çalışma masası. Çocuğun mevcut dağınıklığını da gizlemek için iyi bir tasarım olmalı... Ve rahat yatmayı seven, iki kişilik yatak dışında yatamayan oğluma bu yatağın çevresi için çocukça bir çözüm.
Nedense tüm bu tür ürünler üreten firmalar, çocukların en fazla tek kişilik yatakta yatmasını uygun buluyorlar. Oysa benim oğlum “Ben insan değil miyim, özgür olma hakkım yok mu, ben de büyük istiyorum” diyen, hatta salonun kendi odası olmasını isteyen bir çeşit...
Siz de bu kadar zorlandınız mı bilmiyorum ama yıllardır Emre Berent’in odası ile uğraşıyorum.
Oysa kızımın odasını hazırlarken hiç zorlanmadım.
Minik prensesim için bu konuyu bir iki günde tamamladım. Ve işin ilginci kızımız 47 günlük oldu, ne mutlu ki halen odasında bir değişiklik yapmadım...
Oda düzenleme konusunda tavsiyeler varsa beklerim, çok mutlu bir hafta sonu dilerim.
Pınar...
7 yaşındaki Emre Berent ve 47 günlük Kaila Sim’in annesi...
Yürek burkuntularının mahrem romanı
Hande Altaylı’nın yeni kitabı “Maraz”, biten evlilik sonrasında büyük bir hızla tersine dönmeye başlayan dünyayı anlatıyor. Hangi boşanma sonrasında dünya bir süre tersine dönmeye başlamıyor ki zaten? ışte bu nedenle “Maraz” hemen hepimizin hayatından bir kesiti içinde barındıran, okumanız için tavsiye ettiğim güzel bir roman. Çocuklar oynarken, bebekler uyurken alın elinize, okuyun içinize çeke çeke...
İlkokula giden çocuğumun odasını nasıl düzenlemeliyim
Çocuğunuz büyüdükçe, sorumluluk sahibi olmayı öğrendikçe, onun için evin içerisindeki en özel ve en çok vakit geçirdiği yer olan odasının da değişmesi gerekir. Siz de bir ebeveyn olarak onu bu sorumluluklarına hazırlamalı, kendi odasında rahat ve mutlu olmasını sağlamalısınız.
Çocuğunuz göz açıp kapayıncaya kadar büyüdü ve çok yakında ilkokula başlayacak. Özenle hazırladığınız ilk bebek odası artık onun gereksinimlerini karşılayamıyor. Peki, çocuğunuz ilkokula başlarken odasında ne gibi değişiklikler yapmanız gerekir?
Bu sorunun yanıtını Mimar Selim Yuhay verdi ve ilkokul çağına gelen çocuğunuzun odasını nasıl düzenleyeceğinizi anlattı...
OYUNCAKLARA DOKUNMAYIN
Öncelikle çocuk odasının kullanışlı ve düzenli olması gerekir. Çocuğunuzun rahat hareket etmesi odanın büyüklüğünden çok daha önemlidir. Odasında bir çalışma köşesi, çalışma masası, kitaplık ve oyuncak dolabı gibi ayrıntılı bölümlere ihtiyaç duyacaktır. Unutmayın; çocuğunuz ilkokula başlamış olsa bile, bir anda oyun çağından çıkması mümkün değildir.
Oyun, çocuğun uzun yaşantısındaki en önemli ayrıntılardan biridir. Çocuk, hayatı oyunla öğrenir, hayal gücü oyunla gelişir, sorun çözme yeteneğini oyunlarla ortaya koyar. Bu sebepten oyuncak dolabını kesinlikle odadan çıkarmamanız gerekir. Oyuncakları birden odasından çıkarmak, çoğu ailenin yaptığı büyük yanlışlardan biridir.
MASAYI DOLDURMAYIN
Çocuğunuzun çalışma masasının boyu ve ölçüleri, çocuğun gelişimine uygun olmalıdır. Masanın üstü çocuğun dikkatinin dağılmayacağı bir şekilde düzenlenmeli ve çok dolu olmamalıdır. Yeni okumaya başlayacak bir çocuk için harfler, sayılar ve yazı tahtası önemli araç gereçlerdir. Mıknatıslı harfler için bir pano, yazıyı geliştirmek için yazı tahtası ve kitaplık asla unutulmamalıdır. Yön kavramını tam oturtamamış çocuklar için, sağ ve solu gösteren renkli oklar da çalışma masasının üstünde yer alabilir.
Çocuğunuz, önceleri yalnız başına odasında çalışmak istemeyecektir. Bunun için muhtemelen sizin de bir müddet yakınlarda bir yerde, hatta belki de odanın içinde olmanız gerekecektir. Ancak anne veya baba ödeve aktif olarak dahil olmamalı, çocuğun takıldığı yerlerde, sorularla cevabı onun bulmasını sağlayarak yanında yer almalıdır. Çalışma sandalyesi ise sırt ortopedisine uygun olmalı, ancak rehavet verecek kadar rahat olmamalıdır.
Yatakta bir değişiklik yapacaksanız; çocuğunuzun arkadaşlarından birinin de eve gelip kalacağını göz önünde bulundurmanız gerekir. Yani yedek yatak için yer ayırmayı unutmamalısınız. Odadaki giysi dolabını düzenlerken de kullanışlı, raflı dolapları tercih etmelisiniz.
TELEVıZYON KOYMAYIN
Zaman içinde çocuğunuz, odasını toplama ve temizleme gibi görevleri de üstlenmelidir. Bunun için dekorasyonda sadelik ve kolaylıktan yana bir tutum sergilemelisiniz. Çocuğunuza odasındaki düzende ne kadar görev verirseniz, ileride o kadar sorumluluk sahibi olacaktır. Odasında mutlaka bir müzik sistemi bulundurmalı, fakat televizyondan kaçınmalısınız. Televizyon, çocuğunuz büyüyene dek, aileyle beraber oturacağı odada olmalıdır. Böylece çocuğunuz sizinle daha çok vakit geçirecektir.
Odası, aynı zamanda çocuğunuzun özel alanıdır. Herkes zaman zaman tek başına kalıp düşünmek isteyebilir. Buna çocuğunuz da dahildir. Öyleyse kapısı kapalıysa vurmadan girmemeli ve ona saygı göstermelisiniz. Odadaki eşyaların yerini veya odanın düzenini kesinlikle çocuğunuza danışmadan değiştirmemelisiniz.
Eğer odayı iki kardeş paylaşacaksa, o zaman her iki kardeşe de kendi hobileri için uygun köşeler yapmak önemlidir. Böylece çocuklarınız birbirlerinin yaşam sınırlarına saygı göstermeyi öğrenecektir.
Chef’s ıstanbul Mutfak Okulu
“Lezzetli ve sağlıklı yemekler pişirmeyi öğrenmek istiyorum” diyenler, “Chef’s ıstanbul Mutfak Okulu”na hoşgeldiniz! “Anne mutfağı” kokusunda, özlediğiniz “anne yemeği” tadında yemekler pişirmeyi öğrenebileceğiniz bu kurs, meraklılarını bekliyor.
Ayrıntılı bilgi için: (212) 244 76 92/93
Theo Dede ile oyuncak boyama atölyesi
Theo Dede, her pazar ıstanbul Oyuncak Müzesi’nde çocuklara tahta oyuncaklar boyamayı öğretiyor. Birbirinden farklı, sevimli şekillerden oluşan tahta oyuncaklar, çocuklardan olduğu kadar, anne ve babalarından da ilgi görüyor. Çocuklar kendi oyuncaklarını boyarken hem yaratıcılıklarını geliştiriyor hem de çok eğleniyorlar.
Ayrıntılı bilgi için: (216) 359 45 50
Optimist Yaz Kursları 2009
Yelkene yeni başlayacak çocuklara özel bir kurs var, “Temel yelkencilik kursu”... Bu kurs, çocukları yelkencilikle tanıştırmayı, onlara yelkenciliğin temel prensiplerini ve güvenlik kurallarını eğlenceli bir dille öğretmeyi hedefliyor. Sonuç: Kurs sayesinde çocuklarınız yelkenin çalışma mantığını anlıyor, rüzgarı anlayıp kullanarak güvenli seyir yapabilme yeteneğini kazanıyor.
Ayrıntılı bilgi için: (216) 418 42 77
Sihirli Taş
ışte çocukların keyifle izleyeceği bir film: “Sihirli Taş”... Konusuna gelince... Black Falls kasabasında bütün evler birbirine benzer ve herkes Bay Black’in Black Box şirketinde çalışır. Ailesine iş vermek dışında Bay Black’in şirketi, 11 yaşındaki Toe Tompson için hiçbir şey yapmamıştır. Ta ki gökkuşağının renklerini taşıyan gizemli bir taş gökyüzünden Toe’nun kafasına düşene kadar... Bu gökkuşağı taşı, Mr. Black’in şirketinin yaptıklarından daha iyi bir şey yapmaktadır: Taşı elinde tutan herkesin dileğini gerçekleştirmektedir.
Leman & şevval & şehnaz Sam Konseri
Leman Sam, kızları şevval ve şehnaz Sam ile birlikte, bu akşam saat 21.00’de Kuruçeşme Arena’da sevenleriyle buluşuyor. Kaçırmamanızı tavsiye ederiz. Biletleri Biletix satış noktalarından temin edilebiliyor.
Yazının Devamını Oku 23 Mayıs 2009
Bir erkekle birlikte oluyorsun, ilişkin iyi veya kötü gidiyor.
Bakıyorsun ki bir ömür de sürmeyecek, en azından görünen köy kılavuz istemiyor.
Pat diye hamile kalıyorsun. Bence zaten bu hamileliği sinsice planlıyorsun ve o sırada ilişkiniz de bitiyor.
Ve bir kadın olarak “Doğuracağım, bu benim seçimim” diyorsun.
İşte bu bana hiç normal gelmiyor!
Yazının Devamını Oku 15 Mayıs 2009
Sakıp Sabancı vefat ettiğinde, bazı yayınlarda etkileyici bir ifade çıkmıştı: “ınsan-SA” diyorlardı ona... Haklılardı da...
Aradan yıllar geçti, zaman zaman çeşitli topluluklarda şöyle konuşmalar geçtiğine şahit oldum: “Hiçbir işadamı onun kadar halk gibi olamadı, onun kadar doğal olamadı.” Haklılar da...Ben de insana başarıyı getiren yegane değerin “doğallık ve kendin gibi olmak” olduğunu savunan biriyim. Haz etmediğim tek şey var şu dünyada; kibir... Yani karşındaki insanın gözüne sokarcasına “büyüklük taslama” halleri...Özünde, bu davranışa neden olan şeyin sadece kompleks, yetersizlik hissi ve içten gelen bir “ben zavallıyım” inancı olduğuna inanıyorum, o da ayrı konu!Gelelim neden ınsan-SA başlığı attığıma...Geçtiğimiz hafta cumartesi günü Ayfer Toprak’ın “Türkan Teyzem” diye anlattığı, daima doğallığı, samimiyeti ve alçak gönüllülüğünden övgüyle söz ettiği “Türkan Teyze” ile birlikteydim. Rahmetli Sakıp Bey’in eşi Türkan Sabancı.Bizi kırmadı, bu tip hiçbir davete katılmazken üşenmedi ve kalkıp Anneler Günü şenliğimizi düzenlediğimiz Bebek Parkı’na geldi. Öncesinde ise sık sık arayarak destek verdi. O gün parkta gezerken yanımıza gelen insanlar ile olan iletişimine bakınca, bu sözü bu ailenin neden hak ettiğini anladım. Cidden insanlık nedeniyle...Gelenler “hanım, efendim” gibi klişe kelimeler falan kullanmıyordu. “Canım, teşekkür ederim bu parkı yaptığın için” diyordu. O cevap veriyordu: “Güzel oldu ama, değil mi?” Bir başkası şöyle diyordu: “Karşıya yaptığın ışıklara bayıldım, Allah senden razı olsun...” O yine cevap veriyordu: “Lazımdı ama oraya, yol kötüydü. ıyi oldu değil mi şimdi?”Bir başkası gelip sadece öpüyordu: “Ne güzelsin hayatım, ne güzel gözüküyorsun.” O cevap veriyordu: “Teşekkür ederim canım, sen de öyle...”Herkesin kendini ona “sen” diyecek kadar yakın hissettiğine, Türkan Hanım’ın da asla gelenleri geri çevirmediğine şahit oldum.Buna insanlık denmez de ne denir? Bu Anneler Günü’ndü şunu anınmsadım bir kez daha: “Çocuklarımıza gerçek olmalarından ve kendi gerçekliklerinden mutlu olmalarından” başka öğreteceğimiz şey yok bu hayatta.Kalın sağlıcakla...
Bebeğime hangi bezi almalıyım
Günümüzde artık bebek bezleri çeşitli şekillerde ve ebatlarda, her isteğimize karşılık verecek şekilde üretiliyor. Ülkemizde de bebek bezi markaları gün geçtikçe sayısını ve çeşitliliklerini artırıyor. Yoğun yaşam koşullarında anne olmak gerçekten de çok zor. Özellikle de çalışan anneler için hayat kurtarıcı olan tek kullanımlık hazır bezlerin seçimi anneler için oldukça önemli bir konu.
Tüm anneler, bebekleri için her şeyin en iyisini, en güzelini, en sıhhatlisini almayı isterler. Bazen saatlerce düşünürler hangisi bebeğime daha uygun diye. İşte bu sorulardan biri de bebeğine hangi bezi alması gerektiğidir.Araştırmalara göre bir bebek dünyaya geldiği ilk günden itibaren günde ortalama 10-12 adet, sonraki dönemlerde ise günde ortalama 6-8 adet bez tüketiyor. Yani çocuk doğumundan itibaren yaklaşık 4000-6000 arası hazır bez kullanıyor. Bu durumda tabii ki bebeğiniz için en iyisi ve sağlıklısını, sizin içinse en güvenilirini seçmek isteyeceksiniz.“Hangi bebek bezi en iyi ve en sağlıklı, bebeğiniz için hangisi en rahat ve konforlu, sizin açınızdan hangisi en uygun ve en hesaplı, acaba ucuz olanı daha mı kalitesiz?” diye yüzlerce soru takılır aklınıza. Kimileri piyasadaki tüm bezleri dener bebeği için hangisi uygun diye, kimileri ise etrafındaki annelerden yardım almaya çalışırlar. Onlarla konuşarak bu seçimi yaparken nelere dikkat etmesi gerektiğini öğrenip bilinçli birer tüketici olarak çocuklarına ve kendi kriterlerine en uygun bezi almak isterler.Hazır çocuk bezleri içerdiği nemlendiriciler, içeriğinde kullanılan yüksek emici malzemeleri, sızdırmaz yan bantları gibi daha birçok özeliği sayesinde bebeğinizin gün boyu kuru kalmasını sağlayan bir yapıya sahiptir. Bu bezler özellikle çalışan annelerin zorlu yaşam koşullarının içinde kısıtlı olan zamanlarından tasarruf etmelerine yardımcı olur. Bebek bezi satın alırken dikkat etmeniz gereken hususları söyle sıralayabiliriz:- Bebeğin doğduğu ilk andan itibaren cildi çok hassas olduğu için, yeni doğanlar için özel üretilmiş göbek deliği de göz önünde bulundurulmuş bu bezleri tercih etmelisiniz. - Bebeğin cinsiyetine ve kilosuna uygunluğu en önemli kriterlerdendir. Kız ya da erkek bebeğin idrarının yayıldığı bölge farklı olduğu için emicilik bölgesel farklılık göstermektedir. Böylelikle genital bölgeleri daha kuru kalacaktır. Kilosuna göre doğru bezi aldığınızdan emin olun. Kilosunun altında ya da üstünde olan bezler sızdırma yapacağından bebeğinizi rahatsız eder.- Bezlerin emiciliği ne kadar yüksek olursa idrarın bebeğin cildine teması da o kadar az olacaktır. Böylece yüksek emicilik özelliğine sahip bezler bebeğiniz için daha sağlıklıdır.- Sızdırmaz ve esnek yan bantları ile bebeğin vücuduna uyumlu olan bezler, yerinde duramayan bebeklerin hareket özgürlüğünü kısıtlamayacağından tercih sebebidir.- Bebeklerimizin bünyeleri birbirinden farklılık gösterdiği için bazı bezler bazı bebeklere alerji yapabilir. Bazen bu alerjik vakalar pişikle karıştırılabilir. Alerjik reaksiyonları fark ettiğinizde kullandığınız bezi mutlaka değiştirmelisiniz.- Bebek bezlerini satın alırken ne kadar büyük pakette alırsanız o kadar daha hesaplı olacağını unutmayın. Ancak yeni doğmuş bebekler çok hızlı bir şekilde kilo aldıkları için bu dönemde büyük paketlerden çok fazla sayıda almamanızda fayda vardır.
Bebeğe hazırlığa “Hamile Kampı”nda başlayın
Sevgi Üskül, hamilelere destek olmak, doğuma hazırlık, doğum esnasında bilinmesi gerekenleri paylaşabilmek amacıyla “Hamilelik Kampı”nı kurdu. Kampta, hamilelik sürecinde yapmanız ve yapmamanız gereken her şey öğretiliyor. Kamp, nefes-kas egzersizleri, hamilelik ve sonrasında beslenme, anne sütünü sağma-saklama, emzirme teknikleri, sağlıklı, kolay bir hamilelik geçirmek gibi tüm konularda hem anne hem de baba adaylarına yardımcı oluyor. Ayrıntılı bilgi için: 0 212 347 57 15
Çocukla Birlikte Büyümek
Dilek Kırcaoğlu, Anneyiz.Biz Yayınları’ndan çıkan “Çocukla Birlikte Büyümek” adlı kitabında 2 yaş döneminde çocuğa nasıl davranılması gerektiği, boşanma ve etkileri, ölüm ve çocuğa anlatma yöntemleri, bebeklerde, çocuklarda uyku düzeni, iştah problemleri, okul öncesi eğitim, okul dönemi, tuvalet eğitimi, cinsel eğitim konularında bilgiler veriyor. Yazar: Dilek KırcaoğluAnneyiz.Biz Yayınları
Yazının Devamını Oku