Dövizdeki dalgalanmaya paralel olarak yurtdışına gitmek için tur satın alıp, bu seyahatleri şirketlerce tek taraflı iptal edilen, fiyat farkı talep edilen çok sayıda okurumdan telefon ve e-posta yoluyla şikâyet geldi.
Türk vatandaşı ancak Kıbrıs’ta oturan N.B ve P.B adlı iki okurum da bu durumda ve tur mağduru. Önce e-posta ve soruları:
“İstanbul Harbiye’deki T. Turizm’den 14 Mayıs 2018’de eşimle birlikte 14 Ocak 2019 tarihli çıkışı olan Uzak Doğu turu satın aldık ve 12 bin 998 TL (sigorta paraları hariç) ödedik. Tur tarihine bir ay kala turun iptal edildiğini söylediler ve iki kişi için 5 bin 200 TL fark isteyerek başka bir tura yönlendirmek istediler. Biz kabul etmedik. Bugünkü Euro karşılığı paramızın iadesini talep ettik. Bize lira olarak mayıs ayında ödediğimiz parayı iade edeceklerini bildirdiler.
1- Eşimle ayrı ayrı Tüketici Hakem Heyeti’ne şikâyet edebilir miyiz?
2- Euro karşılığı ödediğimiz için bugünkü Euro karşılığı talep hakkımız var mı?
3- KKTC’de oturuyoruz ama T.C. vatandaşıyız. Nereye başvurmamız gerekir?”
AYRI AYRI HAKEM HEYETİNE BAŞVURABİLİRSİNİZ
Ombudsmanlık, vatandaşların kamu kurumları ile sorunlarını en kısa süre içinde ücretsiz ve dostane şekilde çözüme kavuşturuyor. Mahkemelerin yükünü hafifletirken, kamu hizmetlerinin kalitesini arttırıp, kamu görevlilerinin haksız ve kötü davranışlarını da denetlemeyi hedefliyor. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), mahkemeden farklı olarak “hukuki denetim” yanında “hakkaniyet denetimi” yapıyor.
100 BİN SÖZLÜ YARDIM
KDK Başkanı ve Başdenetçi Şeref Malkoç’un açıkladığı 2018 raporuna göre, Ombudsmanlık’a geçen yıl gelen 17 bin 585 şikâyet üzerine 17 bin 507 karar verildi. Bu sayı kurumun kuruluşundan bu yana verilen tavsiye kararlarının toplamından fazla. Geçen yıl 97 bin 538 kişiye rehberlik hizmeti verilirken, sözlü olarak yardımcı olunan kişi sayısı 100 bini geçti. KDK kararlarına uyulma oranı yüzde 20’den yüzde 70’e çıktı. Özetle, KDK’nın “vatandaşta bilinilirliği” arttıkça başvuru sayısı da çeşitliliği de artıyor.
KDK UMUT OLDU
Geçen hafta KDK, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca (SGK) 20 yıllık maaşı “Hatalı bağlanmış” diye kesilen Mustafa Demirci’nin sorununu çözen ve aynı konumdaki on binlerce kişiye umut olan kararıyla gündeme geldi. KDK Başkanı ve Başdenetçi Şeref Malkoç’un “dostane çözüm” kararlarıyla ilgili, “Bu durumda yaklaşık 500 bin kişi var. SGK elektronik ortama geçmeden önce karakalem usulü bu tip yanlışlıklar yapılmış. Ancak devlet kendi hatası sonucu 20 yıl ödeyip sonra maaş kesemez” açıklaması kamuoyunda büyük yankı buldu. Ombudsmanlık’a geçen hafta yüzlerce kişi telefon etti.
AYM DE SEVİNDİRDİ
KDK kararının ardından 17 Ocak tarihli Resmi Gazete’de, Anayasa Mahkemesi (AYM) 2. Bölümü’nün benzer bir örnek kararı (Ü.Ç. Başvurusu. Numarası: 2015/18918 Karar Tarihi: 28/11/2018) yayınlandı. AYM, Bağ-Kur’lu eşinden ölüm aylığı bağlanan Ü.Ç. adlı kadının aylığının “hatalı bağlandığı” gerekçesiyle 16 yıl sonra kesilmesinin, “mülkiyet hakkının ihlali” olduğuna ve yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.
Samsun’dan yazan okurum R.Y., ayrıldığı nişanlısına taktığı 25 bin liralık altın takıyı geri almak için ne yapabileceğini soruyor. Önce sorusu:
“5 Eylül 2018’de nişanlandım. Nişanlıma 25 milyarlık altın taktık. 1 Ocak’ta yine tartıştık. Bana ‘Ayrılalım, altınlarınızı ve nişan bohçanızı veririm’ dedi. Ortak kararla ayrıldık. Şimdi, ‘Sen benden ayrıldın’ diyor. Öteki mesajları da duruyor. Hukuken ne yapabilirim?”
R.Y.’nin sorusunu eski aile hâkimi ve Yargıtay üyesi avukat Mustafa Ateş yanıtladı. Ateş’in yanıtı şöyle:
NİŞANI KİMİN BOZDUĞU ÖNEMLİ Mİ?
“Türk Medeni Kanunu’nun 12/1. maddesine göre ‘Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir.’ Nişanlılık taraflardan birinin ölüm ile sona erse de aynı kural geçerlidir. Ölen nişanlı hediye vermiş ise onun mirasçıları sağ kalan nişanlıdan bu hediyelerin iadesini isteyebilir. Hediye iadesi için nişanın kim tarafından veya kimin kusuru ile bozulduğunun önemi yoktur.
ALIŞILMIŞIN DIŞINDAKİ HEDİYEYE İADE
Alışılmışın dışındaki hediyeden anlaşılması gereken değerinin fazla olmasıdır. Değerinin azlığı sebebiyle her nişanlı tarafından kolaylıkla alınabilecek hediyeler alışılmış hediye kabul edilir. Genel olarak Yargıtay kararlarında nişanlıların birbirlerine hediye ettiği altınlar alışılmışın dışındaki hediyelerden sayılmaktadır. 25 bin TL’lik ziynet eşyası alışılmışın dışındaki hediyelerdendir. Bu sebeple hediyelerin iadesi istenebilir.
KONYA’dan yazan erkek okurum K.M., 5 bin 700 liraya aldığı ve dört ay içinde ayağı kırılıp kumaşı solan koltuk takımı için hakkını nasıl arayabileceğini ve il tüketici hakem heyeti mi ilçe tüketici hakem heyetine mi başvurması gerektiğini soruyor.
Yanıtı da Sincan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti üyesi avukat Buğcan Çankaya’dan. Çankaya, 2019 yılı tüketici hakem heyetine başvurunun parasal sınırlarını bakın nasıl anlattı:
PARASAL SINIR YÜZDE 23.73 ARTTIRILDI
“6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 68’inci maddesinde, il ve ilçe tüketici hakem heyetlerine başvuru parasal sınırının, her yıl ilgili yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ilan edilen yeniden değerleme oranıyla güncellenerek uygulanacağı düzenlenmiştir. 2018 yılı için yeniden değerleme oranı olarak yüzde 23.73 belirlenmiştir.
BAŞVURUDA DİKKATE ALINACAK MİKTARLAR
Buna göre 2019 yılında tüketici hakem heyetlerine başvuruda dikkate alınacak parasal sınırlar şu şekilde:
- İl ve ilçe tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurularda, 5 bin 650 Türk Lirası’nın altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetleri, büyükşehir statüsünde olan illerde 5 bin 650 Türk Lirası ile 8 bin 480 Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetleri, büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 8 bin 480 Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetleri, büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 5 bin 650 Türk Lirası ile 8 bin 480 Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetleri, parasal sınırlar bazında görevlidir.
GEÇEN hafta, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun İstanbul’da avukatlıktan elde edilen gelirin yüzde 92’sinin 40-50 büro, kalan yüzde 8’inin ise diğer avukatlarca paylaşıldığını belirterek, genç avukatlara “Bu tekeli kırın, iş isteyin” çağrısı yaptığını yazmıştım.
Feyzioğlu’nun bu sözleri, yılın son haftasına damga vurdu. Tartışmaya katılanlardan biri ünlü avukat Ahmed Pekin oldu.
Son 20 yılın vergi rekortmeni ve en çok kazananlar listesinin ilk sırasındaki Pekin, Feyzioğlu’na, “Sayın Başkan’a tavsiyem, derhal Rekabet Kurulu’na başvursun. Zira söylediği Rekabet Kanunu’na göre suçtur” yanıtı verdi. Pekin, genç avukatları ise şöyle uyardı:
AVUKAT, HUKUKU İYİ ÖĞRENMEDİYSE MÜVEKKİLİNE ZARAR VERİR
“Avukatlık çok zor bir meslektir. Zira bir avukat hukuku ve kanunu iyi öğrenemediyse kendisine değil, savunduğu müvekkiline zarar verir.”
Önce Pekin’in bana yaptığı o çarpıcı değerlendirmeleri okuyalım:
YARGI ADINA YILSONU HAREKETLİ GEÇİYOR.
Adalet Bakanlığı 29 Kasım’da ilk kez, yargı zirvesini tüm paydaşlarıyla Ankara’da toplayıp yargı reformu strateji belgesini güncellerken, Türkiye Barolar Birliği (TBB) önceki gün 0-5 yıl meslek kıdemindeki genç avukatlarla toplandı.
TBB’nin Ayaş tesislerinde düzenlenen “Genç Hukukçular Buluşuyor-3” toplantısının izleyicilerinden biriydim. Toplantıya Türkiye’nin her yerinden genç avukatlar katıldı. Bazıları karamsar ama çoğu mesleklerinden umutlu ve büro açma telaşındalar. Toplantının açılışını TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ve Başkan Yardımcısı Ünsal Toker yaptı. Genç avukatlardan hayal kurmalarını ve talepkâr olmalarını isteyen Feyzioğlu, bakın 2019 hedeflerini nasıl anlattı:
“Biz 2019’u gençlik yılı, genç avukatlara zirveye tırmanma yılı ilan ediyoruz. Bu toplantı, bir devrimin kıvılcımının sizin tarafınızdan ateşlenmesi toplantısıdır.
KAZANMAK İÇİN KENDİ İMKÂNLARINI BİLECEKSİN
İstanbul’da avukatlık hizmetlerinden elde edilen gelirin yüzde 92’si çoğu yabancı ortaklı 40-50 avukatlık bürosu tarafından paylaşılmaktadır. Avukatlık Kanunu’nda tanımlanan bizim gibi avukatların elde ettiği gelir kalan yüzde sekizdir. Hadi kimi suçlayalım önce? Bir şeyler değişsin istiyorsak şunu bileceğiz: Bir muharebeyi kazanmak için kendi imkânlarını bileceksin. Karşı tarafın imkân ve kabiliyetlerini bileceksin. Buna göre neyi değiştirebilirsin, neyi değiştiremezsin, elinde ne var? Tespit edeceksin.
İSTAC TAHKİMİNİN ÖNEMİNİ ANLATALIM
AYM’nin bu kararı geçici görevlendirmesi çıkan annesi ağır hasta olan ve “Hukuken ne yapabilirim?” diye soran başka bir kamu görevlisi okurumun sorusunun yanıtı gibi oldu. Önce AYM’nin kararı:
Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge’de çalışan N.F. başka bir belde sınırları içinde geçici olarak görevlendirildi. N.F. annesinin yatalak hasta olmasını gerekçe göstererek geçici görevlendirmenin iptalini istedi ve bu talebi kabul edildi. Ancak amirinin işyerindeki asansörde kasıtlı olarak “memurun tutum ve davranışlarına yakışmayan şekilde davrandığı” şikâyeti üzerine önce yazılı ikaz edilirken, 7 Şubat 2006’da ikinci kez geçici görevlendirmeyle aynı yere gönderildi.
DAVASI REDDEDİLDİ
N.F.’nin görevlendirmenin iptali için açtığı dava, “Hizmet gereği olarak gönderildi, hukuka aykırılık yok” gerekçesiyle reddedildi. Dava sırasında annesi vefat eden N.F., 26 Şubat 2014’te bireysel başvuruda bulundu. AYM Birinci Bölümü, 11 Ekim’de N.F.’nin “aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine” oybirliği ile karar verdi. Mahkemenin bin liralık manevi tazminat kararını az bulan AYM, 20 bin lira manevi tazminata hükmetti. AYM, (Tarih: 11/10/2018 No: 2014/2502) kararı özetle şöyle:
YENİ yılda iş uyuşmazlıkları gibi ticari uyuşmazlıklar da zorunlu olarak önce arabulucuya gidecek. Hürriyet’i ziyaretinde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 1 Ocak 2019’dan itibaren açılacak tüm ticari uyuşmazlıklara ilişkin davalar öncesinde arabuluculuk yoluna başvurmanın zorunlu hale getirildiğini açıkladı:
HEDEF EN KISA SÜREDE ÇÖZÜM
“İş uyuşmazlıklarının hızlı, basit ve adil şekilde çözümlenmesi için 12 Ekim 2017’de kabul edilen kanunla, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi alacak ve tazminatları, işe iade talepli davalar açısından arabuluculuğa başvurulması dava şartı haline getirilmişti. İş davalarına dönük uygulamanın başladığı 2018 başından itibaren arabuluculara giden 297 bin 147 dosyanın yüzde 67’si anlaşma ile sonuçlandı. Geçen yıl aynı dönemde iş mahkemelerinde 190 bin dava açılırken, bu yılın aynı döneminde 68 bin 280’e geriledi.
2017’de asliye ticaret mahkemelerine 231 bin 80 dava açılmıştır. 1 Ocak’tan itibaren dava şartı olarak arabuluculuk getirilerek ticaret uyuşmazlıklarının önemli bir kısmının çok kısa sürede çözülmesini öngörüyoruz. Ticari hayatta dostane yöntemle her iki tarafın da hukuku daha etkin şekilde korunacak. Amacımız ticari uyuşmazlıkların kısa sürede sonuçlanmasını sağlayarak toplumun genelini rahatlatmak ve iş dünyasının faaliyetlerini güven içerisinde yürütebilmesine hizmet edecek bir uygulama geliştirmek.”
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin arttırılması ve yaygınlaştırılmasının önemli bir başlık olarak yer alacağı Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde sona gelindi.
Gül, bu konuda ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Çalışma grupları ile çalışıyoruz. Son halini verdikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın da kabulüyle bunu bir hükümet yol haritası olarak kamuoyu ile paylaşacağız.
Yargı reformu çok önemli kavram. Bir bisikletin üzerinde gider gibi biz her şeyi yaptık, nirvanaya ulaştık demek insanı tekrara düşürür, geriletir. Ortaya beş yıllık bir niyet belgesi koyuyoruz. Kimsenin elinde bir sihirli değnek yok. Hedefimiz ‘güven veren bir adalet