Oya Armutçu

Toplu yapı hukuku

25 Mart 2019
29 bloktan oluşan bir sitede oturuyorsunuz. Toplu yapı yönetimine geçmek istiyorsunuz. Yönetim nasıl oluşturulur? Her blok kendi malikleri tarafından mı yönetilir? Bu haftaki konum toplu yapı hukuku.

O KURUM Veysel K. Antalya’da 29 bloktan oluşan bir sitede oturuyor ve toplu yapı yönetimine geçmek için gerekli şartları soruyor. Önce soruları:

- Tek ada tek parselde iki ayrı yönetim vardı. Mahkeme kararı ile yönetimler feshedildi ve tek bir yönetim oluşmasıyla ilgili karar çıktı.

- Tek yönetim oluşturulurken toplu yapılara ilişkin mevzuata göre nasıl işlem yapmalıyız?

- Yönetim planında 4 yönetici seçilebileceği maddesi var. Yönetim bu şekilde mi oluşacak?

- Blok temsilcileri kurulunun görevleri nelerdir?

- Toplu yapı yönetimine geçişte yönetim planının değişmesine gerek var mıdır?

TOPLU YAPI MI, YAPI BİRLİKTELİĞİ Mİ?

Bu soruları Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan (KMK) kaynaklı davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin emekli üyesi Avukat Mahmut Kamacı’ya yönelttim. Kamacı’nın benzer sorulara da ışık tutan yanıtı bakın şöyle:

Yazının Devamını Oku

İnfaz düzenlemesi yolda

18 Mart 2019
Ceza adalet sistemini masaya yatıran Adalet Bakanlığı’na, uygulamacı konumundaki Yargıtay’dan çarpıcı öneriler geliyor. Yargıtay 19. Ceza Dairesi Başkanı Ramazan Özkepir, ‘etkin pişmanlık’ uyarınca ‘gasp, hırsızlık, dolandırıcılık’ sanıklarına ‘zararın giderilmesi’ halinde yargılama süresince ceza indirimi mümkün olmasına rağmen, ‘kaçakçılık’ suçu işleyenler yönünden bunun sadece ‘soruşturma’ aşamasıyla sınırlı tutulmasının adil olmadığını savundu. Bu konudaki yasa değişikliği önerisi bakanlıkta.

HÜKÜMETİN gündeminde ceza adaletini sağlamaya dönük düzenlemeler var. En çok merak edilen konu, İnfaz Yasası değişikliği. Vatandaşlar, özellikle mahkûmlar ve yakınları, yargı paketinin ne zaman çıkarılacağını soruyor. Okurum S.T’nin e-postası hepsinin ortak sorusu:

“Mahkûm yakınıyım. Gazetenizde İnfaz Yasası değişikliği ve uzlaştırmanın kapsamının genişletilmesiyle ilgili bir haber okumuştum. Yeni yargı paketinde bu düzenlemeler var mı? İnfaz, Sayın Yargıtay Başkanı’nın önerdiği gibi yüzde 50’ye inecek mi? Bu düzenlemeler ne zaman çıkar?”

İKİSİ DE SEÇİMDEN SONRA

Okurlarıma öncelikle, İnfaz Yasası değişikliği ile uzun süredir üzerinde çalışılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin iki ayrı düzenleme olduğu bilgisini vermek istiyorum. Bakanlar Kurulu’nda görüşülen bu belge görüşe açıldı ve 31 Mart’taki yerel seçimden hemen sonra açıklanacak.

İnfaz Yasası değişikliği farklı ve tamamlanmadı. İstinaf mahkemelerindeki uygulamaya dönük aksaklıkları gidermeye dönük çalışma ile birlikte gündeme gelebilir. Ancak yeni yargı paketine son şeklinin verilip Meclis’e sunulması en erken nisan-mayısı bulabilir.

YARGITAY’DAN ÖNERİ VAR

İnfaz sistemiyle birlikte ceza adalet sistemini masaya yatıran Adalet Bakanlığı’na, uygulamacı konumundaki Yargıtay’dan da yasa değişikliği önerileri geliyor. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, benim de katıldığım yıllık değerlendirme toplantısında, affa karşı olduğunu vurgulayarak infaz sistemine göre şu anda yüzde 66 olan cezaevinde kalma süresinin yüzde 50’lere doğru indirilmesi önerisinde bulunmuştu.

Yazının Devamını Oku

Eski eşiniz boşanma protokolüne uymazsa

11 Mart 2019
Eski eşiniz boşanma protokolüne uymaz ve ortak aldığınız evi gizlice satarsa evin bedeli kadar tazminat davası açmak tek çare. Ancak protokol yapmadan önce şerh düşmek, evin tapusunu almak alınabilecek iki kritik önlem.

EŞİNİZ boşanma protokolü ile size ve çocuklarınıza bıraktığı, üzerine kayıtlı ama ortak aldığınız evi sizden habersiz bir yıl sonra sattı. Ne yapacaksınız? İkiz kızları olan yapımcı ve sunucu G.Ş.’nin de başına bu geldi. Önce G.Ş.’nin o mesajı:

“Kadın istismarı her türlü kabul edilemeyecek bir durum. İstismar sadece fiziksel olmuyor. Bölünmüş bir ailede sadece anne olan kadına değil, kız evlatlarına da yapılıyor. Şöyle ki: 2013’te eşimden anlaşmalı olarak ayrıldım. Meğer anlaşmalı boşanmak hiç kolay değilmiş. Çünkü eski eşim, evliliğimiz sırasında birlikte aldığımız, protokolle bıraktığı evi bir sene sonra bizden habersiz satmış.

PROTOKOLÜN NE ANLAMI KALDI?

Protokol imzalayarak tek celsede boşandığım eski eşim vaat ettiği hiçbir maddeyi yerine getirmiyor. Protokole göre, birlikte aldığımız, yarısı benim olan evi kalan yarısını iki kızımıza verecekti. Yapmadığı gibi sattı ve parasını yedi tabiri caizse. Kızlarımızın okul masraflarında kendine düşen ödemeyi yapmıyor ve icra yoluyla alıyoruz. Bize ancak 570 lira düşüyor. Ailesi de kızlarımızın eğitimine hiç destek vermiyor. Bu protokolün ne anlamı kaldı?

ADALET SİSTEMİNİN İSTİSMARI DEĞİL Mİ?

Beş bin liralık maaşla kirayı mı, iki kızımın okul masrafını mı, ev ihtiyaçlarını mı yoksa dava masraflarını mı ödeyeyim? Benden zor koşulda olanlar vardır muhakkak. Ama ben maddi-manevi yaşadığım zorluğu kendime yediremiyorum. Çığlığım boğazımda düğümlenip kalıyor. Soruyorum. İstismar, sadece eski eşim ve ailesi tarafından mı gerçekleşiyor? Yoksa adalet sisteminin (süren ev davası/icra yoluyla alınan iki çocuk için 570 TL) istismarı da ekleniyor mu?

3 HÂKİM DEĞİŞTİ,

Yazının Devamını Oku

Yargıya etik kod geliyor

4 Mart 2019
HSK, Türk yargısı etik kodlarını bir kez daha tartışmak üzere cuma günü toplantı yapacak. ‘Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ yakında açıklanacak. HSK’da Yargı Etiği Bürosu ve Yargıtay’da Etik Kurulu faaliyete geçti.

DİYARBAKIR Çermik’te, halı sahada maç saati tartışması yüzünden savcının öfkelenip 14 öğretmeni gözaltına aldırdığı iddiası geçen hafta Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Tepki çeken iddia üzerine Adalet Bakanı Abdulhamit Gül devreye girdi. Twitter hesabından başkanı olduğu Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) kendi imzasıyla “hukukun üstünlüğü, mesleki ve etik kurallar çerçevesinde” inceleme başlattığını ve olayın sonuna kadar takipçisi olacağını duyurdu.

HSK müfettişleri şimdi o savcının hem yetkisini aşıp aşmadığını hem de davranışının meslek etiğine uygun olup olmadığını inceleyecek. Savcı hakkındaki bu inceleme yargı etiğini bir kez daha gündeme getirdi.

TÜRK YARGISI ETİK KODU YOK

Ulusal mevzuatımızda henüz kabul edilmiş bir yargı etiği kodu yok. Ancak, BM Bangalor Yargı Etiği ilkeleri ve Budapeşte İlkeleri HSK kararları ile 13 yıl önce benimsendi.

Bakanlar Kurulu’nca da kabul edilen Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin de en önemli hedefleri arasında yargıya etik kod belirlenmesi yer alıyor. Bu çalışmada ise son aşamaya gelindi. HSK önümüzdeki cuma günü geniş katılımlı bir toplantı yapacak ve etik ilkeler bir kez daha değerlendirilecek. Bakanlık kaynakları Türk Yargı Etiği Bildigesi’nin yakında açıklanacağını bildirdiler.

HSK, 2017-2021 Stratejik Planı çerçevesinde üç yıl önce bir adım daha attı ve “Yargı Etiği Bürosu” kuruldu.

ETİK KODLAR TÜRKÇEYE ÇEVRİLDİ

Büro, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ile birlikte finanse edilen “Türkiye’de Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesi”nin koordinesini yürüttü ve önemli bir başarı sağladı. Diğer ülkelerin etik kodları bir araya getirilerek bir veritabanı oluşturuldu. Yabancı etik kodlar da Türkçeye çevrilerek, hâkim ve savcıların hizmetine sunuldu.

Yazının Devamını Oku

Zayıflatmayan diyetisyeni, dil öğretmeyen kursu şikâyet hakkı var mı?

25 Şubat 2019
“Bir ayda 7 kilo verin”, “Hiçbir efor harcamadan zayıflayın. Ücretsiz diyetisyen”, “Bir günde on yaş gençleşin”, “Bir ayda bülbül gibi İngilizce konuşun”... Tüketiciler internetten bu tip ürün, uygulama ve kurs reklamlarının bombardımanı altında. Okurlarımdan e-posta ve telefon yoluyla bu tip hizmet alarak mağdur oldukları yönünde onlarca şikâyet geliyor.

Önce kadın okurum İ.K.’nin sorusu: “Diyetisyene gittim. İlk görüşmede boy ve kilomu alıp, diyet listesi verdi. Bir aylık 300 TL ücreti ödedim. Kontrol randevusundan bir gün önce mesajla gün ve saati teyid etti. Ben kendisine arayıp sorması, ilgi göstermesi gerektiğini söyledim. Aldığım cevap, ‘Bana bir şey sordunuz mu da cevaplamadım’ oldu. Hiç bir belge, sözleşme imzalamadım. Paramı geri alabilir miyim? Sonuçta verilen hizmetten memnun değilim. Diyetisyenlere karşı bir hakkımız, hukukumuz var mı?”

YAZILI SÖZLEŞME YAPIN

Okurum İ.K.’nin sorusunu Ankara Barosu Tüketici Hakları Kurulu Başkan Yardımcısı avukat Bilgen Özcanlı’ya ilettim. Özcanlı, okurlarımın haklarını nasıl arayabileceklerine dönük şu değerlendirmeleri yaptı: “Tüketicilerin öncelikle dikkat edecekleri sözleşmedir. Hak aramak için kural olarak bu hizmeti mutlaka yazılı bir sözleşmeye bağlı olarak almaları gerekir.

Diyetisyen başvurusu, cilt temizleme ya da zayıflama uygulaması yaptırırken tüketicilerin mutlaka yazılı bir sözleşme yapmaları gerekir. Bu hizmetin kaç seans, kaç defa olacağı, alınacak hizmetler sözleşmede gösterilmelidir. Sözleşmede yazılı bu hizmetin alınamaması halinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na göre tüketicilerin il ve ilçe hakem heyetlerinde hak arama imkânları vardır.

Bu noktada özel hastane-devlet hastanesi ayrımı dikkat edilmelidir. Özel hastane ve polikliniklerden diyetisyenlik, cilt bakımı, zayıflama uygulaması gibi hizmet alan tüketiciler parasal sınırlara bağlı olarak il ve ilçe hakem heyetlerine veya tüketici mahkemesine başvuruda bulunabilirler. Ancak, devlet hastanelerindeki diyetisyenlere karşı ancak hizmet kusuru iddiasıyla idare mahkemesinde dava açılabilir.

HAKEM HEYETİ NASIL İNCELER

Yazının Devamını Oku

Boşanan anne bebeği göstermezse

18 Şubat 2019
Boşanma davası devam ederken çocuğunun doğduğunu doğumdan 11 gün sonra öğrenen ve bebeği hatta fotoğrafı bile kendisine gösterilmeyen baba ne yapabilir? Tek çareniz boşanma davasına bakan aile mahkemesi hâkiminden çocukla aranızda kişisel ilişki kurulmasına ilişkin karar verilmesini istemek...

ÖNCE öğretim üyesi olan B. L. A’nın bana e-postası ve sorusu:

“Boşanma davam devam ediyor. 26 Ocak 2019 tarihinde bir bebeğimin doğduğunu 11 gün sonra öğrendim. Eşim hiçbir şekilde çocuğumu bana göstermiyor ve bebeğim hakkında tarafıma bilgi vermiyor. Amacım çocuğumun hiç olmazsa bir resmini görebilmek. Bu konudaki mağduriyetimin giderilmesi için bana yardımcı olabilir misiniz? Ne yapabilirim?”

ÇOCUKLAR ZARAR GÖRÜYOR

Okurum B.L.A’nın bu sorusunu Yargıtay 2. Hukuk Dairesi eski üyesi Avukat Mustafa Ateş’e sordum. Bakın benzer soruları da yanıtlayacak şekilde nasıl değerlendirdi:

“Maalesef bu konu fiilen ayrı yaşayan, boşanma sürecinde olan veya boşanan çiftlerin çocukları yönünden günümüzün kanayan yarası. Psikologlar ‘Çocuklara asıl zarar veren boşanma değil, boşanma sürecinde ve sonrasında ebeveynlerin bu durumu çocuklara yansıtma şeklidir’ diyor. Ebeveynlerin birbirleri ile olan sorunlarını çocukları üzerinden sürdürmeleri çocuklara büyük zarar veriyor.

ÇOCUĞU GÖRMEK KANUNİ HAK

Yazının Devamını Oku

Kızınız yeni eşinizin soyadını alabilir mi

11 Şubat 2019
İkinci kez evlenen anne B.K., küçük kızına kendi soyadını değil, kızının çok sevdiği ve ‘baba’ dediği yeni eşinin soyadını vermek istiyor. “Ne yapabilirim” diye soruyor. Uluslararası sözleşmeler çerçevesinde, ‘velayet hakkı’na dayanarak aile mahkemesinin kapısını çalmak tek seçeneği. Açacağı bu dava da tartışma yaratacağa ve bir ilk olacağa benziyor. 

BOŞANMIŞ anneler isterlerse artık ‘velayet hakkı’na dayanarak dava açıp çocuklarına kendi soyadlarını verebiliyorlar. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi geçen yıl Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ‘ihlal’ kararına uyarak, “Boşanmış anne çocuğuna kendi soyadını verebilir” dedi ve bu kararla tartışma noktalandı.

Yargıtay’ın bu kararı (09.04.2018, Esas, 2018/1306, Karar 2018/4719) ışığında, boşanmış anneler, aile mahkemesine dava açarak velayetleri altındaki çocuklarına kendi soyadlarının verilmesini talep edebiliyorlar. Mahkemeler de artık bu talepleri kabul yönünde karar veriyorlar.

KIZIM ‘BABA’ DİYOR

Okurum B.K.,’nın durumu ise çok farklı. İkinci kez evlenen anne B.K., küçük kızına kendi soyadını değil, çok sevdiği ve “baba” dediği yeni eşinin soyadını vermek istiyor. Ne yapabilirim diye soruyor. Önce B.K.’nın o sorusu:

“8 yaşında bir kızım var. Kızım bir yaşındayken biyolojik babasından ayrıldım. Geçen yıl yeni bir evlilik yaptım. Kızım biyolojik babasıyla hiç görüşmüyor ve nafaka da almıyoruz. Karşı tarafın nerede olduğunu, hayatta olup olmadığını da bilmiyoruz. Kızım evlendiğim kişiyle çok iyi anlaşıyor ve kendisine ‘baba’ diye hitap ediyor. 

FARKLI OLMASINDAN RAHATSIZ

Yazının Devamını Oku

Bir gün düşünüp 14 gün içinde vazgeçebilirsiniz

4 Şubat 2019
Devremülk aldınız, vazgeçmek istiyorsunuz. 14 gün içinde cayma hakkınızı kullanabilirsiniz. Bu süreyi geçirmemeye dikkat edin, sözleşme bedelinin yüzde 2’si oranında tazminat ödemek zorunda kalırsınız...

Devrimülk alıp sonradan pişman olan ve vazgeçmek isteyen çok sayıda okurumdan şikâyet telefon ve e-postası geldi. R.C. adlı okurum, Ayaş’ta kandırılarak ikinci kez 15 bin liraya satılan devremülkten caymak istediğini, dolandırıcılık yaptığını iddia ettiği F.K.’yı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyet ettiğini yazmış. Hukuken ne yapabileceğini soruyor.

TÜKETİCİ KANUNUYLA TÜKETİCİYE KORUMA

Okurlarımın benzer sorularına da çözüm amacıyla bu konuyu Ankara Barosu Tüketici Hakları Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Buğcan Çankaya’ya sordum. Çankaya, bu konudaki yasal haklarınızı ve “cayma” hakkınızı nasıl kullanacağınızı şöyle anlattı:

“Devre tatil sözleşmeleri 6 Mart 2003’ten önce mevzuatımızda yer almıyor ve uygulamada ağırlıklı olarak atipik (karma sözleşmelerden) sayılıyordu. Ancak bu tarihte yürürlüğe giren 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 39/B bendi ve daha sonraki bir tarihte yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 50. maddesiyle yasal tanıma kavuşmuştur. Kanunda bu tip sözleşmeler ‘devre tatil sözleşmeleri’ düzenlemesi çerçevesinde uygulanmaktadır.

DEVRETATİL SÖZLEŞMESİ HAKLARI

Bu tip sözleşmelerde tüketicilerin temel haklarını özetlemek gerekirse:

1- Bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı veren sözleşmeler, eski tanımıyla devremülk sözleşmesidir.

2- Yapı ruhsatı alınmadan kurulan devremülk sözleşmeleri geçersizdir.

Yazının Devamını Oku