Oya Armutçu

Çocuk kaçırmada icra müdürüne süper yetki de kalksın

3 Eylül 2018
Çocuk tesliminin icra sisteminden çıkarılması tartışılırken icra müdürüne uluslararası çocuk teslimine ilişkin mahkeme kararlarını süresiz erteleme yetkisi tanındığı ortaya çıktı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi eski üyesi avukat Mustafa Ateş, “Mahkemece verilen bir kararın icra müdürünce uzman raporuna dayalı süresiz ertelenmesi hukuken kabul edilemez. Bu mevzuat tümüyle elden geçirilmeli” dedi.

ANAYASA Mahkemesi’nin (AYM) Türk vatandaşı eşinden olan kızını, Fransa’ya iade kararı uygulanmadığı için 4 yaşından 8 yaşına kadar hiç göremeyen Fransız vatandaşı babaya dönük ihlâl ve 34 bin liralık “hasret tazminatı” kararı bu konudaki mevzuatı yeniden gündeme getirdi.

Çocuk teslimi ve çocukla ebeveyn arasında “şahsi ilişki” kurulması, 1932 tarihli İcra ve İflas Kanunu’nun 24. maddesindeki “taşınır teslimi” hükümlerine göre yerine getiriliyor. Çocuk “taşınır mal” gibi icra müdürünce polis eşliğinde alınıp velayeti elinde bulunduran ebeveyne teslim ediliyor. 10 yaşındaki Yağmur’un gözyaşları üzerine Adalet ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlıkları harekete geçti. İcradan çocuk teslimi ayıbı muhtemelen ekimdeki yeni yasama yılında mevzuattan ayıklanacak.

Çocuk tesliminin icra sisteminden çıkarılması tartışılırken icra müdürüne uluslararası çocuk teslimine ilişkin mahkeme kararlarını süresiz erteleme yetkisi tanındığı ortaya çıktı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi eski üyesi avukat Mustafa Ateş, “Mahkemece verilen bir kararın icra müdürünce uzman raporuna dayalı süresiz ertelenmesi hukuken kabul edilemez. Bu mevzuat tümüyle elden geçirilmeli” dedi. Ateş, AYM kararı ve uluslararası çocuk kaçırma mevzuatını bakın nasıl değerlendirdi:

TÜRKİYE SÖZLEŞMEYİ İMZALADI

“Velayet hakkı ihlâl edilerek sözleşmeye taraf bir ülkeden diğer bir taraf ülkeye götürülen veya alıkonulan çocuğun mutat (yaşanılan yer) meskeninin bulunduğu ülkeye iadesine veya şahsi ilişki kurma hakkının kullanılmasına dair 25 Ekim 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşme TBMM’ce kabul edilerek iç hukuk halini aldı. 2007’de 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun kabul edildi.

Çocukların mutat meskene iadesi iki aşamalıdır. İlk aşama çocuğun iadesine ilişkin dava açılıp karar alınmasıdır. İkinci aşama ise kararın infazı, o çocuğun mutat meskenine fiilen iadesidir. Devlet belirlediği merkezî makam (Adalet Bakanlığı kanalıyla Cumhuriyet başsavcılıkları) aracılığı ile dava açmakta ve davayı takip etmektedir. Ancak devlet infaz aşamasında özellikle çocuğun bulunması konusunda velayet hakkını ihlâl edilen kişiye destek olmakta çekingen davranmakta, kamu gücünü kullanarak çocuğun bulunması ve mahkeme kararının yerine getirilmesi konusunda yeterli desteği vermemektedir. Bu durum mahkeme kararının infazını güçleştirmektedir. AYM’nin ihlâl kararının gerekçesi davanın uzun sürmesinden daha çok kararın infazının yapılamamasına dayanmaktadır.

SÜPER YETKİ KALKSIN

22. maddede ise ilamın yerine getirilmesinin çocuğun fiziksel ve duygusal yönden gelişimini ağır bir tehlike altında bırakacağının uzman tarafından tespit edilmesi durumunda icra müdürünce talep üzerine veya re’sen söz konusu tehlike ortadan kalkıncaya kadar icranın ertelenmesi düzenleniyor. Bu durum kesinleşen kararların infazının önünde ciddi bir engeldir.

Yazının Devamını Oku

Evlilik sözleşmesi bağlayıcı mı?

27 Ağustos 2018
Türk hukukunda ‘evlilik sözleşmesi’ ve ‘evlatlıktan ret’ diye bir düzenleme yok. Çiftler evlenmeden önce veya sonra ‘mal rejimi sözleşmesi’ yapabiliyor. Anne-baba ancak çocuk ağır bir suç işlemişse ya da aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemişse ‘mirasçılıktan’ çıkarabiliyorlar.

İSİMLERİNİN saklı kalmasını isteyen biri 75 diğeri 77 yaşında iki okurum, 27 yaşında, uyuşturucu bağımlısı ve sürekli kendilerini döven, paralarını alan oğullarını evlatlıktan reddedip edemeyeceklerini sormuşlar. 27 yaşındaki kadın okurum nişanlı olan S.D. ise evlilik sözleşmesi yapıp yapamayacağını öğrenmek istemiş.

Bu iki sorunun da yanıtı sosyal medyada 30 bini aşkın takipçisi bulunan 42 yıllık hukukçu, Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’dan. Önce, Gençcan’ın birçok okurumun evlatlıktan ret konusuna ilişkin sorularını yanıtlar nitelikteki o açıklaması:

GENÇCAN: FİLM VE  DİZİLERE BAKMAYIN

“Türk hukukunda ‘evlatlıktan ret’ şeklinde bir hukuki düzenleme yoktur. Yerli film ve dizilerde çok yer aldığı gibi çocuğunuza ‘Seni evlatlıktan reddediyorum’ diyemezsiniz. Evladınız size ve yakınlarınızdan birine karşı ağır bir suç işlemişse ya da aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse en fazla onu mirasçılıktan çıkarabilirsiniz. Bakmayın/inanmayın siz filmlere ve dizilere.”

UZAKLAŞTIRMA VE  TEDAVİ KARARI ALIN

İstanbul’da yaşayan okurlarım, Gençcan’ın önerisi ışığında oğullarını mirasçılıktan çıkarabilirler. Benim önerim ayrıca aile mahkemesine başvurmaları. Hâkimden uyuşturucu bağımlısı oğullarının fiziksel şiddetinden korunmak üzere evden uzaklaştırılmasının yanı sıra hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi yönünde karar talep etmeleri mümkün.

EVLENMEDEN ÖNCE YA DA SONRA MAL REJİMİ

Okurum S.D.’ye yanıtım ise Türk hukukunda ABD ya da Avrupa’da olduğu şekliyle bir “evlilik sözleşmesi” olmadığı şeklinde. Hukukumuzda eşlerin hak ve yükümlülükleri Medeni Kanun ve içtihatlarla belirlenmiş durumda. Yasal olarak yapılabilecek sözleşme sadece “mal rejimi sözleşmesi”. Bu sözleşme, evlenmeden önce ya da sonra yapılabiliyor. Tarafların (siz ve nişanlınızın) hazır bulunacağı şekilde noterde ya da hâkim kararıyla yapılması da şart. Evlenme başvurusu sırasında yazılı olarak evlendirme memurluğuna da hangi mal rejimini tercih ettiğinizi de bildirebilirsiniz. Başkan Gençcan’ın S.D. ve evlilik arifesindeki çiftlere dönük açıklamaları da bakın şöyle:

Yazının Devamını Oku

Boşanan kadın hemen evlenebilir mi?

20 Ağustos 2018
YARGITAY 2. Hukuk Dairesi eşin işinden rahatsızlık duyarak bu yüzden aşağılamayı “kusur” saydı.

Boşanma davasında kapıcılık yapmasından rahatsızlık duyduğu kocasını aşağılayan kadın lehine mahkemenin verdiği manevi tazminatı, Yargıtay eşler “eşit kusurlu” diyerek bozdu. Bu karar ışığında kadın ya da erkek eşlerin işleri nedeniyle birbirlerini küçümsemeleri ve aşağılamaları “kusur” ve “boşanma” nedeni sayılacak.

EŞİNİZ İŞİNİZİ AŞAĞILIYORSA AYRILIK NEDENİ

Daha önce eşe “ayı”, “öküz”, “eşek”, “şerefsiz”, “salak”, “manyak”, “gerizekalı” gibi sözlerle hakaret edilmesini ve “Sen erkek değilsin” demeyi boşanma gerekçesi yapan Yargıtay bunlara “eşin işinden dolayı rahatsız olmayı” da ekledi. Haberiniz olsun.

Kadın okurum O.B., doktor kocasının lise mezunu olması ve bir şirkete muhasebe bölümünde çalışmasını küçümsediğini; bu durumun boşanma nedeni sayılıp sayılmayacağını sormuş. Yargıtay’ın örnek kararı ışığında bu konuyu emekli aile mahkemesi hâkimi avukat Mustafa Karadağ’a sordum. Bakın nasıl yanıt verdi:

“Yargıtay’ın, kocanın kapıcı olarak çalışmasından rahatsızlık duyarak aşağılayan ve küçümseyen eşi de kusurlu sayması son derece doğru bir karar. Zira eşler tıpkı diğer insanlar gibi birbirlerinin işine, mesleğine, kişiliğine saygı duymak zorundadır. Saygısızlığı ifade eden her türlü davranış da kusurlu davranış olarak kabul edilmelidir. Bu bağlamda doktor olan bir kişinin eşinin lise mezunu olmasını ve yaptığı işi küçümsemesi, bunu üçüncü kişilerin önünde ifade ederek küçük düşürücü davranışlarda bulunması kusurlu bir davranıştır ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğurur. Bu gerekçeyle boşanma davası açabilirsiniz.”

300 GÜN ŞARTI

Diğer kadın okurum Z.A. ise “Mart ayında eşimden boşandım. Ama altınların paylaşımına itiraz ettim. Bu itirazın sonucunu bekliyorum. Resmi olarak boşanamadım. Boşandıktan sonra tekrar evlenmek istiyorum. Nasıl bir yol izlemem gerekir” diyerek bilgi istemiş. Karadağ bu soruyu da şöyle yanıtladı:

“Boşanan kadının boşanmadan sonra ve başka bir erkekle evlenmek istemesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi uyarınca 300 günlük bir bekleme süresi söz konusudur. Ancak kadın gebe olmadığını tıbbi bir raporla kanıtladığı takdirde aile mahkemesine başvurarak bekleme süresinin kaldırılmasını isteyebilir ve hâkimin bu yöndeki kararından sonra evlenebilir.”

Yazının Devamını Oku

Kötü komşuya tahliye

13 Ağustos 2018
Komşuların birbirini rahatsız etmemesi kanuni bir yükümlülük. Ev sahipleri gibi kiracılar da bu kurala uymak zorundalar. Komşunun ‘çekilmezlik hali’ süreklilik kazanırsa dava açıp önce ikaz, sonra o komşunun tahliyesini isteme hakkınız var.

"EV alma komşu al” atasözünü doğru çıkaran sorular geldi. İlk soru okurum T.F.P.’den:

“Kiracı komşum çarşaflarını balkonumun yarısına kadar indirerek asıyor. Kaç kez diğer balkonuna asmasını rica ettim. Dalga geçti. Ne yapabilirim?”

EVSAHİBİ-KİRACI AYRIMI YOK

Kat Mülkiyetin Kanunu’nun (KMK) 18. maddesine göre komşuların birbirlerini karşılıklı olarak rahatsız etmeme yükümlülükleri var. Kiracılar için de bu kural geçerli. Öncelikle, ev sahibi ve yöneticinizden kiracı üst komşunun bu konuda uyarılmasını isteyin. Birçok apartman ve sitede balkona çamaşır asmak zaten yasak. Yönetici tarafından uyarılmasına rağmen size rahatsızlık verecek davranışlarını sürdürürse kendiniz veya bir avukat kanalıyla dava açarak ikaz edilmesini ve para cezası verilmesini sağlayın.

TAHLİYE İSTEYİN

Okurum B.Z. ise “Dördüncü katta yeni bir daire aldık. Ama birinci katta bir kadın var, geçimsiz ve herkesle kavgalı. Gelen kiracılar bile bundan korkuyor. Herkesle mahkemelik. Karakola götürüyorlar ama hiçbir şey yapmadan geri salıyorlar. Çözümü ne olabilir?” diye soruyor.

KMK’nın 25. maddesine göre kötü komşudan kaynaklı “çekilmezlik hali” süreklilik kazanırsa diğer komşuların dava açarak önce ikaz edilmesini isteme yolu var. Hâkim önce ikaz edip para cezası da verebilir. İkaza rağmen komşunuz aynı kötü davranışı sürdürürse evden tahliyesini isteyin. Çekilmezlik halinde hâkim tahliye kararı verir.

GÜRÜLTÜ DERDİ

Yazının Devamını Oku

OHAL sonrası komisyona başvuru şartı kalktı mı?

6 Ağustos 2018
19 Temmuz’da OHAL’in kalkmasıyla, KHK’larla ihraç edilenler doğrudan idari yargıya başvuramayacak. 701 sayılı KHK ile ihraç edilen 18 bin 632 personelin de önce OHAL Komisyonu’na itiraz etmeleri gerekiyor.

19 Temmuz’da OHAL’in kalkmasıyla, bu sürecin mağdurlarından soru yağdı. Önce o soruları özetleyen ikisi:

“S.A.: Ben 669 No’lu KHK ile askeri okuldan çıkarılan bir öğrenciyim. OHAL’in kalkmasını bekliyorduk. O da oldu. Şimdi ben ne yapabilirim?”

“A.K.: 2. sınıfta öğrenciydim. Okulumuzun bitmesine ve astsubaylık nasıplarımızın verilmesine bir ay kalmıştı. 15 Temmuz hain darbe kalkışması nedeniyle 31 Temmuz’da askeri okullar kapandı. Biz o şaşkınlık ve üzüntüyle nereye başvuru yapacağımızı bilemedik. Mahkeme yolu kapandı dediler. OHAL Komisyonu’na başvuru yapamadık, engel çıktı. Şimdi OHAL kalktı. Biz ne zaman hangi merciye başvuru yapabiliriz ya da yapabilir miyiz?”

ADRES OHAL KOMİSYONU

Bu iki soruyu Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Devrim Güngör’e sordum. Bakın ne dedi:

“685 sayılı OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında KHK ile en başta kamu görevinden çıkarılanlar olmak üzere, kapatılan kurumlar hakkında tesis edilen işlemlerin geri alınmasına imkân tanıyan inceleme komisyonu kurulması öngörülmüştür. 685 sayılı KHK sonradan yasalaşmıştır. Bu durumda komisyon, OHAL sonrası da varlığını sürdürecektir. Dolayısıyla OHAL KHK’larıyla tesis edilen bu tip işlemlere karşı doğrudan idari yargıya başvurmak OHAL sonrası yani 19 Temmuz’dan sonra da mümkün olamayacaktır.

İZLENECEK YOL

Kanunlaşan OHAL KHK’larına karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) iptal başvurusunda bulunmak ise mümkündür. Bu durumda OHAL Komisyonu’na başvurmayı şart koşan yasal düzenlemenin, yargı yoluna başvurmayı kısıtladığı gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülebilir. AYM, OHAL şartları içinde gerekli görülen böyle bir kısıtlamanın artık gerekli olmadığına hükmedebilir. Aksi takdirde önce komisyona başvurmak gerekecektir. KHK ile ihraç edilen öğrencinin de öncelikle izlemesi gereken yol budur. Komisyonun başvurunun reddine karar vermesi halinde idari yargıya başvurmak ardından da bireysel başvuruda bulunmak mümkündür.

Yazının Devamını Oku

‘Gözüm kulağım Yargıtay’da’

30 Temmuz 2018
“ENİS, 14 aydır tek başına tutulmaktadır, siyasi rehindir. Siyaseten hapse atılmıştır, siyaseten de hakkını elde edecektir.

Er ya da geç... Gözüm kulağım Yargıtay’da adalet gerçekleşsin artık. Umutluyum; yargı kendi içinde hata ve eksikliklerini düzeltecektir.”

Bu sözler 24 Haziran’da yeniden CHP milletvekili seçilen Enis Berberoğlu’nun gazeteci eşi Oya Berberoğlu’na ait.

Kısaca özetlersek; adli tatilden bir gün önce 19 Temmuz’da Yargıtay 16. Ceza Dairesi “İkinci kez milletvekili seçilmek dokunulmazlık kazandırmaz. Enis Berberoğlu’nun yargılamasını durdurmaz” kararı verdi. Daire, tahliye talebini ise esastan görüşme aşamasına bıraktı.

GÖZLER 17. DAİRE’DE

Berberoğlu’nun avukatları ‘siyasi ve Anayasa’ya aykırı olduğunu’ savundukları ret kararına bu hafta içinde itiraz edecekler. İtirazı Yargıtay 17. Ceza Dairesi görüşecek. Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza’nın aksine 17 Temmuz’da HDP’li Kemal Bülbül’le ilgili 24 Haziran’da yeniden vekil seçilmesi nedeniyle dokunulmazlık kazandığı gerekçesiyle yargılamanın durdurulması kararı vermişti. Alt mahkeme sıfatı taşıyan 15. Ağır Ceza’nın kararının ardından gözler Yargıtay 17. Ceza’nın itiraz üzerine vereceği Berberoğlu kararına çevrildi. Bu karar milletvekili dokunulmazlığının yorumu ve vekillerin yargılanması açısından örnek olacağı için kritik önem taşıyor.

BERAAT BEKLİYORUM

Eşi Oya Berberoğlu’nun itiraz sürecine ilişkin değerlendirmesi de şöyle: “Mart ayından beri bekleyen dosyamızda Yargıtay’dan beraat bekliyorum önce bunu söyleyeyim. Birçok değerli anayasa hukukçusu, ceza hukukçusu ile konuşuyorum izlenimim ve hukukun gereği, öyle düşünüyorum. Enis, 24 Haziran’da tekrar milletvekili seçilince Anayasa’ya göre yeniden dokunulmazlık kazandı. Anayasa 83/4’e göre bir saat bile cezaevinde tutulmamalı derhal tahliyesi gerekir. Anayasa geçici madde özel hüküm değildir, adı üzerinde geçici ve geçen döneme aittir, bir seferliktir.

Yazının Devamını Oku

Yargıtay 2022

23 Temmuz 2018
Adli tatil 20 Temmuz’da başladı. 3 Eylül’deki yeni adli yılda Yargıtay OHAL KHK’sı ile getirilen yeni modeliyle faaliyet gösterecek. Temyizde bekleyen 1 milyonu aşkın davanın eritilmesi için Yargıtay’da sabit iki kurulla çalışma modeline geçildi. 31 Aralık 2022’ye kadar 20’şer kişilik sabit Ceza ve Hukuk Genel Kurulları görev yapacak.

YARGI dünyası için adli tatil 20 Temmuz Cuma günü başladı. Yargıda toplu izin kullanımı anlamına gelen adli tatil 31 Ağustos’ta sona erecek. Temyizde bekleyen 1 milyonu aşkın davanın eritilmesi için Yargıtay’da sabit iki kurulla çalışma modeline geçildi. Haftada bir kez salı günü toplanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile çarşamba günü toplanan Hukuk Genel Kurulu’nun üyeleri de her hafta nöbetleşe değişiyordu. Yeni modelde bu iki kurula sabit 20’şer üye seçildi. 31 Aralık 2022’ye kadar 20’şer kişilik bu iki kurul sürekli görev yapacak.

KHK İLE 116 KADRO

696 sayılı OHAL KHK’sıyla 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 2016’da 1 milyon dava gelen Yargıtay’a 100, Danıştay’a ise 16 yeni üye atanması ihraçlarla yaşanan kadro açığının da kapatılması hedeflenmişti. 16 Temmuz’da seçilen 116 yeni üye göreve başladı. Yeniden belirlenen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, adli tatilden bir gün önce üyeleri dairelere ihtiyaca göre dağıttı. Bakın hangi üye nerede görev yapacak?

TEMEL PAŞA’NIN EŞİ HANGİ DAİREDE?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP adayı Muharrem İnce aleyhindeki sözlerini alkışlamasıyla “Apolet sökme” tartışmalarının odağına oturan 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel’in, Ankara Bölge Adliyesi Mahkemesi (BAM) Başkanlığı’ndan Yargıtay üyeliğine terfi eden eşi Ferhan Temel, uzmanlık alanı “Borçlar-Ticaret Hukuku” olan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nde görev yapacak. Daire, “Sebepsiz Zenginleşme, Kusursuz Sorumluluk, Abonelik Sözleşmeleri, Adi Ortaklık, Aile Hukuku (Nafaka, Tazminat)” davalarının temyizine bakıyor.

Darbe girişimi sonrası ihraç edilip tutuklanan yüksek mahkeme ve HSK üyelerini ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne 6 yeni üye verildi.

Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan üye seçilen Ergün Şahin, kapatılan Türkiye Adalet Akademisi Başkanı iken seçilen Rifat İnanç, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen Ali Doğan, İstanbul Hâkimi iken üye olan Abdurrahman Orkun Dağ ile İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi (ACM) Başkanları Ali Öztürk ile Fikret Demir 9. Ceza’nın yeni üyeleri oldular.

TERÖR DAİRESİNE 7 YENİ ÜYE

Yazının Devamını Oku

Eşinize ikramiye çıkarsa

16 Temmuz 2018
Eşinize, Milli Piyango’dan 100 bin lira çıkarsa, boşanmanız halinde pay alabilir misiniz? Yargının yanıtı “evet” alabilirsiniz. Hatta Yargıtay, Milli Piyango gibi bedel karşılığı oynanan şans oyunlarında kazanılan ikramiyelerden sonra “beceriye” dayalı televizyon programlarında kazanılan ikramiyeler üzerinde de eşin hakkı olduğuna karar verdi.

İZMİR’den, e-posta gönderen S.T, adlı kadın okurum yazdıkları ve sorusu şöyle:

“Beş yıllık evliyiz. Geçen yıl eşimle ortak Milli Piyango biletimize 100 bin lira çıktı. Üzerine para koyarak araba aldık. Eşimle boşanmak üzereyiz. Kocam bana, ‘Bileti ben çektim. İkramiye bana çıktı. Araba benim kişisel malım senin hakkın yok’ diyor. Bu konuda bir Yargıtay kararı var mı? Milli Piyango’dan çıkan parayla alınan araba ‘ortak mal’ sayılabilir mi? Ben hak talep edebilir miyim?”

İKRAMİYEYE EŞLER ORTAK

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, dört yıl önce benzer bir davada karar verdi. Yargıtay, ikramiye parası ile alınan evi paylaşamayan bir çiftin dosyasında, Milli Piyango biletinin günlük harcama kapsamında edinilmiş malla alındığı; ailenin “edinilmiş” yani “ortak malı” olduğuna hükmetmişti. Okurum S.T.’nin sorusunun yanıtı olan bu örnek kararda, ikramiye ile alınan evin üzerinde kadının da payı olduğu vurgulanarak özetle şöyle denilmişti:

EVLİLİK KADER BİRLİĞİ

“Evlilik eğer bir hayat ortaklığı, bir kader birliği olarak görülüyorsa iyi günde, kötü günde, yoksullukta, zenginlikte sonuç itibarıyla kaynağı şans olsa bile bir karşılık varsa ve o karşılık edinilmiş mallardan sağlanmışsa bu, edinilmiş mal sayılmalıdır. Karşılıklı fedakârlık, sevgi ve saygı üzerine kurulu evlilik birliğinin amacı gereği de piyango biletinin alımı için harcanan para edinilmiş maldan karşılanmışsa çıkan ve onun yerine geçen ikame değer sayılan paranın da edinilmiş mal sayılması gerekir.”

Aynı şekilde S.T.’nin eşi ile zaten ortak aldıkları Milli Piyango biletine çıkan ikramiyeyle edinilen arabadan pay alabilmesi mümkün. Peki edinilmiş mallar neler, nasıl paylaşılır?

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ

Yazının Devamını Oku