Okurum G.Y.’nin sorusu, koronavirüs yüzünden tur ya da uçak bileti iptali isteyen okurlarımdan gelen soruların özeti. Bazı okurlarım da tüm turların koronavirüs gerekçesiyle iptal edilip edilemeyeceğini, nasıl ücret iadesi yapılacağını soruyor. Önce G.Y.’nin sorusu:
“İtalya turunu eşimle satın aldık. Tur 29 Temmuz’da olmasına rağmen iade talebimizi yerine getirmiyorlar. Sürekli yalan beyanda bulunuluyor. Tüketici hakem heyetine başvurmak istiyoruz. İkimiz adına eşimin başvurması uygun mudur?”
CAYMA HAKKI
Tur sözleşmeleri, hukuk sistemimizde “paket tur” sözleşmelerine dahil. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Paket Tur Sözleşmeleri Yönetmeliği (Resmi Gazete Tarihi: 14/1/2015 No: 29236) ile tüketicilere, satın aldıkları bir paket tura “mücbir sebep hali” veya “herhangi bir sebeple” katılmaktan vazgeçerek sözleşmeyi feshetme hakkı tanınıyor.
Paket tur sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren, koşulları oluştuğu takdirde ve 14 günlük yasal süre içerisinde tüketicinin cayma hakkı var. Eğer bu süre zarfında tüketici beyanını satıcıya iletmiş ise sözleşme hiç kurulmamış kabul edilerek, tüketicinin ödemiş olduğu bedelin iadesi gerekiyor. (Taksitli veya mesafeli satış şeklinde satın alınan hizmetler)
30 GÜN KRİTERİ
Cayma hakkı süresinin geçmesi halinde ve eğer tur zamanına 30 günden fazla bir zaman kala iptal etmişseniz, tur şirketi yaptığınız ödemeleri, vergi/harç benzeri zorunlu masraflar hariç iade etmek zorunda. Tur zamanına 30 günden az bir zaman kala iptal talep etmişseniz sözleşmede belirtilen belirli bir oranda veya tutarda kesinti ile ücreti iadesi yapılıyor. Bunlar normal koşullarda geçerli.
UÇUŞA YASAK ÜLKELER İÇİN KORONAVİRÜS MÜCBİR SEBEP
Önce okurlarımdan gelen “Kötü komşumla nasıl mücadele ederim?” sorularına üç örnek:
M.A.K.: Dört katlı 14 daireli bir apartmanda girişte oturuyorum. Mülk sahibiyim. Dördüncü kattaki kişi devamlı izmarit, peçete, ıslak mendil gibi şeyleri aşağı atıyor. Rahatsız ediyor. Uyardım olmadı, zabıtaya gittim, ‘Bizi ilgilendirmez’ dedi. Apartman yöneticisi yok. Ne yapabilirim?
GECE EŞYA ÇEKİP GÜRÜLTÜ YAPIYORLAR
B.T.: Üst kattaki kiracı komşumuzdan çok şikâyetçiyiz. Geceleri yüksek sesle konuşuyor, terlikle geziyor, eşyalarını çekiyor. İçtiği sigaranın kokusu bizim eve doluyor. Her gün torunu geliyor, gece geç saatlere kadar koşturup gürültü yapıyor. Her sabah elektrikli süpürgeyle gürültülü ev temizliyor. Artık çekilmez hale geldi. Ne yapabiliriz?
S.K.: Üst kata kiracı taşındı. 8-9 ay oldu ve o gün bugündür hayatımızı cehenneme döndü. İnanılmaz derecede saygısız insanlar. Ne kavgaları ne de gürültüleri bitiyor. Bir kere karakolluk olduk ama orada bizi barıştırdılar ve şikâyetçi olmadık. Ama hiçbir düzelme yok. Yıllarca kirada oturduktan sonra ilk defa evimiz oldu diye sevinirken sevincimiz kursağımızda kaldı. Diğerleri bizim kadar etkilenmedikleri için imza atmaya yanaşmıyorlar. Biz tek başınayız. Annemin psikolojisi bozuldu. Ailemin huzurunu geri istiyorum. Bize bir yol gösterin.
Okurum M.A.K.’nın sorusuyla yanıtlamak istiyorum. Kat Mülkiyeti Kanunu’na (KMK) göre apartmanda sekiz veya daha fazla bağımsız bölüm varsa, yönetici atanması zorunlu. Okurum da öncelikle apartmanda yönetici seçilmesini talep etmeli. Komşularıyla apartman yönetiminde anlaşamaz veya toplanıp bir yönetici atayamazlarsa, sulh mahkemesine başvurup yönetici atanmasını istemesi gerekir.
RAHATSIZ ETMEMEK KANUNİ ZORUNLULUK
KMK’nın 18. maddesine göre ister kiracı, ister üç okurum gibi ev sahibi olsun, komşular “birbirlerini rahatsız etmemek, doğruluk kaidelerine uymak, haklarını çiğnememek, yönetim planına uymakla” yükümlüler. Bu kanuni bir zorunluluk. “Rahatsızlık”, kişiden kişiye değişen soyut bir kavram olmakla birlikte Yargıtay uygulamasıyla kriterleri belirlenmiş durumda. Belli bir seviyenin üzerine çıkan ses ve gürültü, ısı, soğuk veya koku, kat maliklerinin can ve mal güvenliğini tehdit eden veya örf, adet ve ahlak kurallarına aykırı tutum ve davranışlar “rahatsızlık verici” kabul ediliyor.
Doğalgaz faturaların cep yakmaya başladığı bu soğuk günlerde komşusunun kombisini yakmadığından şikâyet eden okurlarımın telefon ve e-posta bombardımanına tutuldum. Önce okurum Ş.A.’nın bu konuyu özetleyen örnek sorusu:
“Binamız bireysel kombi ile ısınmaktadır. Benim doğalgaz faturam şubat ayı için 692 TL geldi. Alt kat komşum kombiyi yakmıyor. Birçok odanın peteklerini kapatıyor. Kendisine en fazla 150 civarı fatura geliyor. Onun alt katı da çok yakıyor. Haliyle ben de üstten yakınca kendisinin yakmasına gerek kalmıyor. Ben bu kadar faturaya rağmen evi ısıtmada güçlük yaşıyorum. Bu durumla ilgili cezai bir yaptırımı var mı? Bir yere başvurabilir miyim?”
KOMŞULUK HUKUKUNA AYKIRI
Tüketici hukuku konusunda uzman avukat Buğcan Çankaya’ya sordum. Avukat Çankaya’nın hukuki çerçeveyi de özetleyen yanıtı bakın şöyle: “Okurumuzun sorusu, ikamet ettiği binadaki komşularının mevsimsel gereklilik olmasına rağmen ekonomik düşüncelerle bireysel ısıtma sistemini yeterli veya hiç kullanmaması nedeniyle, kendisi üzerine düşen ısıtma maliyetinin artmasına ilişkindir. Yargıtay içtihatlarına göre, bir kişinin mülkünü kullanmasının etki alanı içinde bulunan kimseler komşu sayılır. Komşu taşınmaz kullanıcısının, komşuluk hukukuna aykırı ve katlanma sınırlarını aşan eylemlerden kaçınması gerekmektedir. Bu nedenle okurumuzun yaşadığı sorun komşuluk hukuku kapsamında çözümlenebilecek niteliktedir.
KANUNİ YÜKÜMLÜLÜK
Diğer yandan genel düzenleyici işlemlerini de irdelemek faydalı olacaktır. Yürürlükte bulunan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesinde, ‘Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler’ düzenlemesi bulunmaktadır.
HÂKİMİN MÜDAHALESİ İSTENEBİLİR
ÖNCE okurum N.S.’nin sorusu: “Komşumuz izin almadan ve apartman karar defterine de yazılmadan balkonunu bir metre tuğla ile ördü ve geri kalan bölümü camla kapattı. Bu yasal mı? Hukuki yönden ne yapabilirim?”
“Cam balkon yasal mı yasak mı?” diye soran birçok okurum da var.
“Balkonumdaki tadilattan komşuma ne? Niye izin gerekiyor” diye tepki gösteren de.
Bu soruların yanıtından önce bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor. Bina ve sitelerde balkonlar genellikle “yaşam alanı” olarak değil, “depo, çamaşır kurutma bölümü” gibi kullanılıyor. Kısmen, tamamen kapatılarak salona, odaya, mutfağa dahil ediliyorlar. Binalarda bazı balkonların kapalı, diğerlerinin açık olmasının mimari projeye aykırı ve binanın görünümünü değiştirdiği de açık.
YASAYA GÖRE KORUMA MECBURİYETİ
Hukuki duruma ve okurlarımın sorularına gelelim. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) 19. maddesi binayı koruma ve tadilat için “yazılı komşu rızası” şartı getiriyor. Bakın şöyle:
“Kat malikleri, ana gayrimenkulün bakımına ve mimarı durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar. Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça ana gayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz.”
BALKON TADİLATINDA DA YAZILI RIZA GEREKİR
OKURUM 71 yaşındaki N.D. yaşlı bir anne. Aynı evde yaşadığı çalışmayan öz oğlunun sürekli para istediğini, dövdüğünü ve öldürmekle tehdit ettiğini anlattı. Telefonda, “Dizide gördüm. Ben de oğlumu evlatlıktan reddedip mirasımdan tek kuruş almasını istemiyorum. Nasıl yapabilirim?” diye sordu.
Bu replik N.D. gibi 1970’lerin Yeşilçam filmlerinden, yerli dizilerden aklınızda kalmış olabilir. Fabrikatör baba, fakir kızla evlenmek isteyen oğluna “Seni evlatlıktan reddediyorum!” diye bağırır. O da fakir ama gururlu bir şekilde evden ayrılır. Bu bir film repliği. Gerçek hayatta geçerliliği yok.
Yeşilçam’ın iki unutulmaz ismi Hulusi Kentmen ve Tarık Akan, baba-oğulu oynadıkları birçok filmde evlatlıktan ret sahnelerini canlandırmıştı.
GENÇCAN: TÜRK HUKUKUNDA YOK
Aile hukuku davalarının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’ın konuya ışık tutan paylaşımıyla N.D. ve benzer sorular yönelten okurlarıma yanıt vermek istiyorum. Gençcan’ın paylaşımı şöyle:
“Türk hukukunda ‘evlatlıktan ret’ şeklinde bir hukuki düzenleme yoktur. Yerli film ve dizilerde çok yer aldığı gibi çocuğunuza ‘Seni evlatlıktan reddediyorum’ diyemezsiniz. Evladınız size ve yakınlarınızdan birine karşı ağır bir suç işlemişse ya da aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse en çok onu mirasçılıktan çıkarabilirsiniz. İnanmayın siz filmlere ve dizilere.”
MİRASÇILIKTAN ÇIKARABİLİR
SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK) 13 yıl sonra emekli maaşınızı düşürüp 16 bin lira borç çıkarırsa ne yaparsınız?
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları emeklisi Musa B.’nin başına bu geldi. “Tekniker” kadrosundaki Musa B., emekliliğini istedi. SGK’ca mezuniyet unvanının “makine mühendisi” ve “fiilen yerine getirdiği görevin mühendislik olduğu” dikkate alınarak “3600 ek gösterge üzerinden” 15 Şubat 1995’te maaş bağlandı. Musa B. 13 yıl süreyle 3600 ek gösterge üzerinden mühendis emeklisi maaşı aldı.
SGK DÜZELTİP 16 BİN 679 TL BORÇ ÇIKARDI
SGK, 1 Ağustos 2008’de 3600 olan ek göstergesini, 2200 olarak düzeltti. Geçmişe dönük 1/8/2003 ile 1/8/2008 tarihleri arasında fazla ödenen 16 bin 679.63 TL’yi Musa B.’den geri istedi. SGK, bu işleme 2007 tarihli Danıştay İçtihadı Birleştirme kararı ile “ek gösterge rakamının, öğrenim sonucu değil, işgal edilen kadro unvanına göre yapılacağı” kararını gerekçe gösterdi. “Mühendis” değil “tekniker” kadrosunda olduğu için ek göstergenin 2200 olarak düzeltildiği bildirildi.
DANIŞTAY REDDETTİ AYM’YE TAŞIDI
Musa B. önce idare mahkemesine dava açtı. Kaybedince Danıştay’a gitti. Danıştay 11. Dairesi’nin davasını reddetmesi üzerine 4 Mart 2016’da, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvurusunda, SGK’nın hatalı intibakı yüzünden maaşının düşürülüp borç çıkarılmasının mülkiyet hakkının ihlali olduğunu iddia etti.
GEREKÇE: SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEYE YOL AÇAR
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 12 Aralık 2019’da 7’ye karşı 8 oyla Musa B.’nin başvurusunu reddetti. 1 oy farkla kıl payı verilen bu karar içtihat niteliğinde. SGK’nın hatası yüzünden maaşı düşen, borçlu çıkan, benzer şekilde mahkemelik olan ve “Davam nasıl sonuçlanır” diye soran okurlarım yönünden ise aleyhte örnek oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi kararında özetle şöyle denildi:
İSTANBUL ve Ankara başta olmak üzere birçok kentteki okurum hız sınırını aşma cezası geldiğini, nereye ve nasıl itiraz edebileceklerini soruyorlar. Önce sorulardan örnek olan ikisi:
H.N.: Hızım 90’lardaydı. Bana yüzde 50 fazla hızdan bin 228 TL para cezası, artı 15 ceza puanı yazmışlar. Ne hız sınırı levhası ne de radar uygulaması uyarısı vardı. Nereye ve nasıl itiraz edebilirim?
K.B.: Resimsiz, ‘hız 117’ şeklinde radar cezası geldi. Altta ‘yüzde 10-30 arası hız ihlali’ notu var. İtiraz etsem mahkeme kararı ne olabilir?
İTİRAZDA NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ
İki okuruma yanıtıma gelince: Yargıtay içtihatlarına göre yolda “hız” ve “radar” uyarı levhası olması gerekiyor. İtiraz ederken, dikkat etmeniz gereken noktalar şöyle:
1- Cezanın düzenlendiği yolda hız sınırı kaç kilometre?
2- Hız sınırları levhalandırılarak doğru bir şekilde gösterilmiş mi?
3-
ÖNCE okurum İbrahim C.’nin sorusu:
“150 TL’ye kadın ayakkabısı aldık. Bir haftada uçları karton gibi kırıldı. Nereye şikâyet edebilirim?”
Okurum ilçe tüketici hakem heyetine şikâyetçi olabilir. Faturası ile birlikte formu doldurarak, “ayıplı malın bedelinin iadesi” ya da “yenisi ile değiştirilmesi” için bağlı olduğu ilçe hakem heyetinden talepte bulunabilir.
Birçok okurum ise 2020 için tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurularda uyulması zorunlu parasal sınırların ne olduğunu soruyor. Ticaret Bakanlığı’nın “6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 68. ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği’nin 6. maddelerinde Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliği” ile bu parasal sınırlar, 2019 yılı için belirlenen yüzde 22.58’lik yeniden değerleme oranı kapsamında arttırıldı.
İŞTE YENİ BAŞVURU SINIRLARI
Tebliğe göre tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurularda, büyükşehir statüsündeki illerde değeri 6 bin 920 TL’nin altındaki uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetleri, değeri 6 bin 920 TL ile 10 bin 390 TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetleri, büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde ve bağlı ilçelerde değeri 10 bin 390 liranın altındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetleri görevli olacak. Tebliğ 1 Ocak’ta yürürlüğe girdi. Haberiniz olsun.
MATBAA İZİNSİZ DANS SALONU YAPILABİLİR Mİ?