Osman Müftüoğlu

Güneşten faydalanmanın ABC’si

5 Temmuz 2014
“Güneş ışınlarından yararlanacağım, D vitamini depolarımı koruyacağım” derken cilt sağlığınızı tehlikeye atmamalısınız. Her konuda olduğu gibi güneşlenmenin de “abece”sini bilir ve uygularsanız sorun yaşamazsınız.

Uzun, güneşli, sıcak yaz günlerinin en keyifli yanlarından biri güneşle buluşmak ve sonra da havuza ya da denize girmek yani “güneşlenmek ve yüzmek” olmalı. Ne var ki hem deniz veya havuzun keyfini çıkarmak hem de güneşlenmek biraz dikkat ve bilgi gerektiriyor.
Güneşlenmek, cilde hafif bir koyuluk veren bronzlaşmayı sağlamasının yanı sıra D vitamini depolarını koruması açısından da tabiî ki yararlı. Ama “güneş ışınlarından yararlanacağım, D vitamini depolarımı koruyacağım” derken cilt sağlığınızı da tehlikeye atmamalısınız. Her konuda olduğu gibi güneşlenmenin de “abece”sini bilir ve uygularsanız sorun yaşamazsınız.

ALERJİNİN A’SI
“Güneş alerjisi” denilen durum gerçek bir alerjik reaksiyon değil aslında. Cildi güneş ışınlarına karşı aşırı duyarlı hale getiren birtakım yerel, toksik yanıtlar bu döküntüleri yapan. Güneşe çıkılan ilk günler, güneş ışınlarının (UV=ultraviyole, A ve B) özellikle UVA’nın etkisi ile gelişen bu soruna bazı ilaçlar, ağrı kesiciler, antidepresanlar, fibratlar, kinidinler de neden olabiliyor. Hatta güneş kremlerinin bileşenlerinden bazıları da bu ilaçlarla reaksiyona girebiliyor.
Kadınlarda daha sık görülüyor ve 18 yaşından önce ve 50 yaşından sonra pek rastlanılmıyor. Annesi de aynı sorunu yaşayan genç kızlarda daha erken yaşlarda görülebiliyor. Yalnız açık renklilerde değil koyu tenlilerde de oluyor.
Güneş alerjisini engellemenin kesin bir yöntemi yok. Bunula birlikte ortaya çıkışı geciktirilebilir, şiddeti azaltılabilir. Güneşe yavaş yavaş, deyim yerindeyse cildi alıştırarak çıkmak gerekir. Saat 11.00-16.00 arasında dik ve şiddetli gelen UVA ve UVB’den korunmak için güneşlenmemek, en az 30 koruma faktörlü, katkısız, parfümsüz güneş koruyucuları kullanmak ve sık sık yinelemek ilk önlemlerdir.

Yazının Devamını Oku

Oruçla hafiflenir mi

4 Temmuz 2014
Ramazan ayının ve oruç tutmanın ruhsal ve bedensel pek çok anlamı var ama bana göre en güzel ifade eden sözcüklerden biri “hafiflemek” olmalıdır. Oruç, bedenin ve ruhun ciddi biçimde temizlendiği, arındığı bir hafifleşme sürecidir. Bedene dinlenme ve doğal arınma sistemlerini harekete geçirme fırsatını verir. Bu mübarek ay ve oruç, beden ve ruh için adeta bir “manevi iyileştirici” ve mükemmel bir “iç doktor” dur.

Orucun verdiği sağlık desteği fiziksel olduğu kadar, ruhsal ve duygusaldır. Bu güzel bedensel oruçlarınızı mutlaka ama mutlaka ruhsal oruçla da zenginleştirmelisiniz. İşte bu nedenle ben ramazan denince yalnız teravih namazlarını, ezan seslerini, sahur muhabbetlerini, çörek otlu susamlı pideleri değil aynı zamanda huzuru anımsarım.
Bu ayın bize verdiği en büyük ödülün huzur olduğunu düşünürüm. O huzur ki bize kendimizle baş başa kalma fırsatı verir. İç hesaplaşmalar yapmamızı, yanlışlarımızı doğrularımızı gözden geçirip, anlamsız fazlalıklarımızdan, gereksiz yüklerimizden arınmamızı sağlar.
O huzurla ailemize, dostlarımıza, akrabalarımıza, içinde yaşadığımız topluma, ülkeye, dünyaya ve bizi insan yapan her türlü değere daha çok inanır ve bağlanırız.
RUHSAL ORUÇ
Ramazan ayında, oruç tutarken beslenme planınızda bazı değişiklikler yapmanız, son yıllarda uzun gündüzlere denk gelen bu dönemde sahur ve iftarda daha özenli ve dikkatli yiyip içmeniz gerektiğinde tüm sağlık profesyonelleri hemfikirdir. Ben bu bedensel beslenme önerilerine bir de ruhsal oruç planı eklemek istiyorum.
Ramazan boyunca aile büyüklerinizi, akrabalarınızı ziyaret edin. İmkânlarınızı ihtiyacı olanlarla paylaşın. Rahmete kavuşmuş büyüklerinizi, dost ve akrabalarınızı unutmayın. Onlara ışık yüklü dualar yollayın.
Her akşam en az yarım saatinizi ruhsal zenginliğinizi güçlendirmeye ve iç hesaplaşmalara ayırın. İyimserlik, yardımseverlik, affedicilik, hoşgörü, iltifat, sevgi olumlu bakış gibi iyi ve güzel yanlarınızı çoğaltmaya, kıskançlık, korku endişe, düşmanlık, olumsuzluk, öfke gibi kötü yanlarınızı ise törpülemeye çalışın. Bu yıl, en azından bu ay daha çok affetmekte ve daha sık özür dilemekte kararlı olun.

BİR ÖNERİ

Yazının Devamını Oku

Aktif ve zinde ramazanlar

3 Temmuz 2014
Ramazan ayı, Müslümanlık için çok önemli bir süreçtir. Bunun tek nedeni, gün doğumundan batımına kadar hiçbir şey yiyip içmeden aç ve susuz uzun saatler durabilmek değildir. Müslümanlığın en önemli koşullarından birçoğunun yoğun ve derin bir şekilde uygulanabilmesi ve nefis terbiyesinin verdiği manevi haz da söz konusudur.

Bir ay boyunca ana eksene oturan oruç, gıda alımında –özellikle su tüketiminde- kısıtlama ve beslenme düzeninde değişme nedeniyle sağlık açısından sorgulanır. Bilim dünyası ve tıp camiası orucun insan bedeni üzerine etkilerini tartışadursun oruç tutmayı isteyen kişileri uygulanabilir öneri ve yapıcı uyarılarla destekleyerek sağlıklarını korumalarını sağlamak en doğru yaklaşımdır. Yaşasın Hayat Ekibi ve birlikte sizlere bilgi ve deneyimlerimizi aktarmayı sürdürüyoruz...

BİR BİLGİRamazan ve aktivite
Oruç tutarken, yalnızca iki ana öğün ve bir ya da iki ara öğün tüketildiğinden ve bu öğünlerin içeriği (özellikle iftar sofraları) olağandan zengin olduğundan kilo yönetimi hayli zorlaşır. Sahura kalkmak, uyku düzeninde değişiklik yaptığı için sabah yürüyüşleri, iftarda sık sık aile, eş-dost çevresi ile birlikte yemek yenildiğinden akşam aktivitesi askıya alınır. Oysa birkaç küçük önlem ile ramazanı kilo almadan tamamlamak olasıdır.
Yürüyüş, yüzme, su jimnastiği, bisiklete binme çok uzun süreli olmamak koşuluyla ramazanda rahatça yapılabilecek sporlardır. Pilates ve yoga hem kas, kiriş, eklem grubunu doğru çalıştırmak hem de nefesi doğru kullanmak açısından ramazanda da sürdürülebilecek etkinliklerdir.
Sahurda, niteliği yüksek protein ve iyi bir karbonhidrat içeriği ile niyet etmek sabah saatlerinde aktivite yaparken gücünüzü korumanızı sağlar. Değişen uyku saatlerine uyumu ilk günlerde tamamladıktan sonra sabah yürüyüşlerinizi ramazan boyunca da sürdürebilirsiniz.
Güneşin eğik geldiği 09.00-11.00 arasında kısa yüzme seansları da bir başka aktivite seçeneğidir. İftardan sonra yapacağınız kısa yürüyüşler hem sindiriminizi kolaylaştırır hem de nispeten “fazla kaçan” akşam öğününüzün enerjisini kullanmanıza yardım eder.
Genel kanının aksine, ramazan sıvı gereksiniminizi değiştirmez ama dağılımındaki dengeyi etkiler. Gündüz yapılan fiziksel aktiviteler sırasında su takviyesi yapılamayışı susuzluğa yol açabilir. Su kaybınızı kontrol etmenin birkaç yolu vardır. Aktivite öncesi ve sonrası beden ağırlığınızın yüzde 150’si kadar suya gerek duyarsınız.

Yazının Devamını Oku

Ramazanda sık sorulan sorular

2 Temmuz 2014
Ramazanla birlikte sizden gelen soruların çoğu doğal olarak ramazanla ilgili olmaya başladı. Bu mübarek ve güzel ayın daha henüz başlarındayız ama sorular oldukça fazla. İşte o sorulardan bazıları ve hazırladığımız yanıtlar...

Migrenim var. Oruç tutabilir miyimKontrol altına alınamayan, öncü belirtileri olmayan ya da sürekli değişen, yaşam kalitesini bozan migren sorunu olanların oruç tutması uygun olmayabilir. Özellikle bu kişiler, uzun süren açlık sonrası migren atağının başladığını gözlemlemişlerse oruç kararını gözden geçirmelidirler. İlaçlarla kontrol altına alınmış migren durumunda oruç tutulması sakıncalı değildir. Bu kişilerin hekimleri ile yeni ilaç düzeni oluşturup sahur/iftar düzeneğini iyi kurarak oruç tutmaları mümkün olur.

Çocuklar oruç tutabilir mi? Kaç yaşından itibaren tutmaları uygundur
Çocukların bedenleri inşa halindeki bir binaya benzetilebilir. Gereken malzemeleri, yeterince ve uygun saatlerde alarak sağlam bir bedene sahip olabilirler. Ancak, eğer bir sağlık sorunları yoksa buluğ çağını tamamladıktan sonra, pediatri uzmanlarının da görüşleri alınarak, bir beslenme uzmanının önerileri ile oruç tutmalarında sakınca olmaz.

Ramazan sigarayı bırakmam için uygun bir zaman mıdırSağlığa zararı tartışılmaz olan sigarayı en kısa zamanda bırakmanız elbette ki çok uygundur. Ramazan süresince, oruç tutarken hayli uzun saatler sigaradan uzak kalabildiğinizi düşünerek bunu sürekli hale getirmeniz çok yararlı olur.

Diyalize giriyorum. Oruç tutabilir miyimKan naklinin orucu bozduğu din âlimleri tarafından belirtilmektedir. Kan nakli gereken bir sağlık sorunu olduğunda oruç tutmak uygun olmayabilir. Bu tedaviyi öneren hekim ile oruca karar vermek ve bir sakınca görmüyorsa nakil yapılmayan günlerde oruç tutmak olasıdır.

Oruçluyken yüzebilir miyim

Yazının Devamını Oku

Sahursuz oruç, sağlıksız oruç

1 Temmuz 2014
Sahur için besin seçimleri yaparken gün boyu kazanamayacağınız, üstelik kaybedeceğiniz enerjiyi de bedeninize kazandırmayı düşünmelisiniz. Unutmayın! “Sahursuz oruç sağlıksız oruç” anlamına da geliyor. Sahuru ihmal etmek vücudunuzu zorluyor, metabolizmanızı yoruyor.

Ramazanın en önemli noktalarından birinin sahura kalkmak olduğunu düşünüyorum. Sahur, kahvaltının yerine geçerek tüm günün enerjisinin alınmasını sağlayan öğündür.
Sahur için besin seçimleri yaparken gün boyu kazanamayacağınız, üstelik kaybedeceğiniz enerjiyi de bedeninize kazandırmayı düşünmelisiniz. Bunun için (karmaşık/kompleks yani bol lifli) karbonhidratların, yağların ve (özellikle birinci sınıf yani hayvansal kökenli) proteinlerin mönüde dengeli oranlarda bulunması gerekir.

HOŞAFI ABARTMAYIN
Karbonhidrat kaynağı olarak börek-poğaça-kek-bazlama-gözleme ve benzeri “unlu mamuller”i ya da reçel-bal gibi tatlıları veya tas tas hoşafı kısacası glisemik indeksi yüksek karbonhidratları seçerseniz ertesi gün hipoglisemi tuzaklarına düşmeniz kaçınılmazdır.
Ayrıca böyle bir beslenme planı gün boyu sersemlikten bunalmanıza, uyuklamanıza, baş ağrısı ve yorgunlukla baş başa kalmanıza da yol açabilir.
Sonuç olarak sahur sofrasını şekerli içecekler, unlu, tuzlu, tatlı yiyecekler ve kızartmalarla donatmak yanlış bir tutum gibi görünüyor. Sahurda karbonhidrat olarak tam tahılları (kepekli bulgur, buğday dövmesi, tam tahıldan yapılmış ekmek gibi), salatalık-domates-yeşillik üçlemesini, sebzeleri ve az miktarda da meyveyi tercih etmek günü daha enerjik, daha verimli ve daha üretken geçirmenizi sağlayacaktır.

Yazının Devamını Oku

Oruç ve sağlık

30 Haziran 2014
Sağlam bir bünyeniz varsa oruç tutmak sağlığınızı bozmaz, güçlendirir. Sağlık sorunlarınız söz konusu olduğundaysa oruç tutarken biraz daha dikkatli olmanız gerekir.

ASLINDA “oruç tutmak” yaşı, cinsi ne olursa olsun herkesin biyokimyasında bazı değişikliklere yol açar. En çok etkilenen biyokimyasal parametrelerin başındaysa “kan şekeri” gelir. Normalde en uzun açlık süresi olarak 6-8, bilemediniz 8-10 saatlik bir zaman dilimine göre ayarlanmış olan metabolizma özellikle ramazanın ilk günlerinde kan şekeri dengesini ayarlamada biraz zorlanır. Zaten bu nedenle de “oruç-sağlık” ilişkisi söz konusu olduğunda akla önce kan şekerinin düşmesi, yani “hipoglisemi sorunu” gelir. Bu sorundan en çok etkilenenlerin ise daha önceden hipoglisemik olduğu saptanmış olanlar ile açık ve gizli şeker hastaları olduğu bilinir.

HİPOGLİSEMİYE DİKKAT!

Ramazan ayı uzun yaz günlerine rastladığında açlık süresi daha da uzayacağı için kan şekerini ayarlamak metabolizma için daha da zorlaşacağından hipoglisemik ya da diyabetik biri olsa da olmasa da oruçluların çoğunda kan şekerinin düşmesine bağlı işaretlere özellikle ilk günlerde sık rastlanır. Baş ağrısı, yorgunluk, çarpıntı, uyku hali, bitkinlik, sinirlilik gibi sorunlar hipogliseminin işaretleridir. Ne iyi ki sağlıklı biriyseniz metabolizmanız birkaç gün içinde hipoglisemik ataklardan korunmayı başarır. Bununla birlikte oruç tutan herkesin ama özellikle şeker hastalığı olanların, bilhassa şeker hastalığı nedeniyle ilaç kullananların, insülin iğnesi yaptıranların, hipoglisemili kişilerin, yaşlıların ve organ yetmezliği olanların kan şekeri düşmelerinden korunmaları çok önemli. Alınması gereken bazı önlemler vardır ve en başta da sahur öğününü mutlaka hakkıyla değerlendirmek gelir. Sahura kalkmadan oruç tutmak ya da sahuru sadece su veya basit atıştırmalıklarla geçiştirmek hatalıdır. En önemli noktalar şunlar olmalıdır: Sahurda kan şekerini hızla yükselten ve sonra da aniden şeker düşmelerine yol açabilen yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Yani hoşaflar, şerbetler, meyve suları, gazlı meşrubatlar, pirinç pilavı, makarna, beyaz ekmek, beyaz un ile yapılan her türlü yiyecek, mesela börek, poğaça ve benzerleri. Hoşaf yerine ayran, pirinç yerine kepekli bulgur, makarna yerine bakliyat kullandığınızda riskiniz oldukça azalır. Ayrıca protein zengini besin almakta fayda var. Bu nedenle yumurta, yoğurt, peynir ve et ürünleri bir şekilde sahurda yer almalıdır. Yaşasın Hayat Kliniği diyetisyenlerinin sahur favorilerinin başındaysa kıymalı yumurta ve menemen geliyor. İçecek tercihi olarak da ayran ve cacığı öneriyorlar.

DİYABETLİLER NE YAPMALI?

Yazının Devamını Oku

Ramazan ayı huzura yolculuktur

28 Haziran 2014
Her günün, ayın, mevsimin farklı güzellikleri olsa da ramazana rastlayanlar biraz daha şanslıdır.

Çünkü bu aylar bedenin ruhla daha çok birleştiği, ruhsal, moral ve sosyal sağlığın güçlendiği özel zamanlara dönüşür.

Ramazan ayı ve onun simgesi olan oruç süreci, manevi bir iyileştirici ve mükemmel bir iç doktor vazifesi de gördüğünden sağlığı her alanda olumlu yönde etkiler. Bana sorarsanız bu ayın sağlığımıza getirdiği en önemli armağan “huzur” sözcüğüdür. Çünkü bu ay kendimizle daha sık baş başa kalma, samimi iç hesaplaşmalar yapma, yanlışlarımızdan vazgeçip fazlalıklarımızdan kurtulma, güzel yanlarımızı çoğaltıp çirkin yanlarımızdan arınma ve daha dingin yolculuklara çıkma için önemli bir fırsattır. Bu fırsatların tümünü içeren limanın adıysa huzur olmalıdır.
Huzurun bir değil, birden çok anahtarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu anahtarlar birincisinin ise “maneviyat” olduğundan hiçbirimizin kuşkusu yok. Zaten bu nedenle de ramazan ayı boyunca birbirimizle daha çok görüşmeye, dargınlıkları unutup barışmaya ağırlık veriyoruz. Birlikte yaşadığımız toplumla daha güçlü ve daha derin bağlar oluşturmaya özen gösteriyoruz.
Bu ayın “huzura yolculuk” faslını daha da güçlendirmek istiyorsanız lütfen onu “diyet ayı” değil, “niyet ayı” yapınız. Bu ay nasıl besleneceğiniz, ne gibi noktalarda sağlığınız konusunda daha dikkatli olacağınızı size sık sık anlatacağız.
Siz de bugünden başlayarak aile büyüklerinizi ve akrabalarınızı ziyaret planı hazırlayın. İhtiyacı olanların ihtiyacını gidermeye, imkânınızı diğer insanlarla paylaşmaya bakın.
Doğanın gücünden daha fazla istifade edin. Her duadan sonra belirli bir süreyi maneviyatınızı güçlendirmeye ve ruhsal bagajınızı boşaltmaya ayırın.

Yazının Devamını Oku

Moda besinler

27 Haziran 2014
Beslenmenin “modası” olur mu demeyin, bal gibi oluyor, bazı besinler gözden düşerken, diğerleri -çoğu zaman da hiç hak etmedikleri halde- beslenme gündeminin ilk maddesi oluveriyor.

Bu gibi durumlarda karar verirken size tavsiyem yine aynı yöntem olacak: Her türlü sağlık önerisinde olduğu gibi beslenme konusunda da “ilk deneyen” yani her yeni önerinin üzerine “balıklama atlayan” biri olmayın! İsterseniz son birkaç yılı şöyle bir hatırlayalım: Altın çilek nerede? Mate çayına ne oldu? Gojiberry nereye gitti? Bu günlerde gündemde olan bazı besinler yine var. İşte onlardan bazıları...


CHİA TOHUMLARI (42-53383069)
“Chia” tohumları Güney Amerika’da yetişen bir bitkiden elde ediliyor. En önemli özelliği ise omega-3 yağ asitlerinden zengin oluşu. Ayrıca her tohum gibi o da posa yönünden çok güçlü. Bu özelliğiyle de bizim keten tohumuna çok benziyor. Keten tohumu gibi o da bitkisel omega-3 ve posa kaynağı olarak kullanılabiliyor. Peki, keten tohumuna ciddi üstünlüğü var mı? Bence yok! Eğer keten tohumunun tadından hoşlanmıyorsanız ya da değişiklik arıyorsanız deneyebilirsiniz ama farklı bir beklentiniz olmadan!

RASPBERRY KETONES (42-57632373)
Son yıllarda kilo kaybına yardımcı olabileceği iddiasıyla gündemden bir türlü düşürülmeyen ve kilo destekleri üreten endüstri tarafından da sürekli şişirilen besinlerden biri. Bu özelliği ileri sürülerek de zayıflama desteği olarak tavsiye ediliyor, etkisini ise “metabolizmayı hızlandırarak” gösterdiği ileri sürülüyor. Ne var ki henüz arka planında güvenebilecek bir araştırma hâlâ yok.

HİNDİSTANCEVİZİ YAĞI (42-57632393)

Yazının Devamını Oku