Osman Müftüoğlu

Nasıl bir mutluluk

21 Eylül 2023
Gereğinden fazla bir mutluluk tutkusu ve beklentisi içindeyiz.

Oysa bilmeliyiz ki pek çok şey gibi mutluluk da kültürel ve kişisel yanları değişken olabilen bir algı. Mutluluğun da gücünü ve dozunu belirleyen şeyler kişiden kişiye, kültürden kültüre, coğrafyadan coğrafyaya değişiklikler gösterebiliyor. Ama anlaşılan o ki özellikle son yıllarda yaşı, cinsi, işi, gelir düzeyi, yaşadığı yer ne olursa olsun herkesin mutluluk beklentisinde bir artış var... Mutluluk skalası giderek yükseliyor. Ve her şey gibi mutluluğun da daha fazlası isteniyor. Diğer taraftan ardı ardına yapılan pek çok çalışma mutluluğun ekonomik olmaktan çok sosyal ilişkiler ve gelişmelere bağlı olduğunu gösteriyor.

Batılı ve zengin toplumlarda mutluluk mevcut olandan daha fazlasını kazanmak, olumsuz şartları en aza indirip daha güçlü, güvenli, daha yüksek gelirli bir yaşam tarzı oluşturmak gibi algılanırken; gelir düzeyi düşük Doğulu kültürlerde mutlulukla mutsuzluk “birbiriyle yakından ilişkili ve karşılıklı olarak birbirlerinden ayrılmaz bir bütün” gibi algılanıyor. Ve yine araştırmalar gösteriyor ki bireyci Batı kültürlerine kıyasla manevi zenginliği önceleyen Doğu kültürlerinde mutluluğu yakalama şansı biraz daha kolay görünüyor.

ÖZETİ ŞUDUR

İLİŞKİ, İLİŞKİ, İLİŞKİ 

Yaşam kalitesinin ve mutluluk derecesinin kişiler ve kültürlere göre değişkenlik gösterdiği kesindir. Araştırma sonuçlarına bakılırsa mutluluk sadece ekonomiyle bağlantılı bir kavram da değildir. Yeni tamamlanan bilimsel çalışmalarla da gösterildi ki mutluluğun temel belirleyicisi “İLİŞKİ”dir. İlişkiler geliştikçe, iyileştikçe ve çoğaldıkça mutluluk algısı artmakta ve güçlenmektedir.

HATIRLATMA 1

Yazının Devamını Oku

Arkadaşlar hazır mıyız

18 Eylül 2023
Size iki sorum var: Bir, nasıl yaşlanmak ve nasıl bir yaşlı olmak isterdiniz? İki, yaşlılığa hazır mısınız?

Kanaatime göre hedefimiz yalnızca ve çoğumuzun odaklandığı/arzuladığı gibi uzun bir yaşam olmamalı. Yaşlanma planı yapılırken yaşam kalitesi de hesaba katılmalı. İyi ve kötü zamanları ne sıklıkla, ne süreyle ve hangi koşullarda yaşadığımız da mutlaka ama mutlaka dikkate alınmalı. Muhakkak ki farklı fikirde olanlar, meseleye yalnızca ömür uzunluğunun rakamsal yanılgısıyla değerlendirmeye çalışanlar da var. Ama bana sorarsanız ömrün son yıllarının da olumlu ve verimli olay ve anılarla çevrelenmesi bedensel ve ruhsal açıdan ağrılar, sızılar, yorgunluk ve uykusuzluklar ya da diğer olumsuzluklardan uzak yaşlılıkta da sağlıklı bir ömür sürebilmek öncelikli hedefimiz olmalıdır. Unutmayalım ki bu hedefe ulaşmak için bir numaralı belirleyici “daha iyi yaşamak, yaşadığımız her günün hakkını vermek, beden ve ruh sağlığımız üzerindeki dikkatimizi asla elden bırakmamak” vazgeçilmezlerimizdir.

Ünlü psikolog Elanor Maccoby’nin, 100. yaşına girerken yaptığı konuşmada tekrarladığı aşağıdaki cümleyi eğer siz de tekrarlamak istemiyorsanız lütfen uzun ömürlülük üzerine değil daha yüksek bir yaşam kalitesine odaklanın ve o cümleyi benim gibi siz de bir kenara dikkatle not alın: “BU KADAR UZUN YAŞAYACAĞIMI BİLSEYDİM KENDİME DAHA İYİ BAKARDIM!

İLK HEDEF

HUZURA ODAKLANIN

Bu köşede daha önce de sık sık tekrarladım, tekrarlamaya inatla devam edeceğim: “Eğer hayattan zevk alacak kadar sağlıklı değilseniz uzun bir ömür beklediğiniz ya da düşündüğünüz kadar keyifli bir zaman dilimi olmayabilir. Yeteri kadar dinlenmeden görüp gezmeden; neşeyle eğlenip keyifle gülmeden 3-5 yıl daha fazla yaşasanız ne çıkar.”

Bu nedenle sadece uzun bir ömre değil huzurlu ve mutlu bir hayata, “ayakta ve hayatta kalabileceğimiz” zinde bir yaşlılığa odaklanmak temel hedefimiz olmalı. Ve yine bilelim ki bu hedefe ulaşmak için değişmez ikilimiz öncelikle ve kesinlikle “BEDENİMİZİ VE BEYNİMİZİ HAREKET HALİNDE TUTMAK” olmalı.

Yazının Devamını Oku

Zombiler gidiyor mu

16 Eylül 2023
Hayatımızın her alanında olduğu gibi bedenimizde de -maalesef- çok sayıda “ZOMBİ” var.

Bunlar ileri düzeyde yaşlandıkları için hayatlarına son verip bedenimizi terk etmeleri gerekirken “yaşamla inatlaşan” ihtiyar ve zararlı hücrelerdir. Zombiler ürettikleri bazı zararlı maddeler, toksinler, iltihap oluşturan moleküller nedeniyle sağlıklı ve genç hücrelerimize zarar vererek onların görevlerini layıkıyla yapmalarına engel olurlar. Bu nedenle de yaşlılığın hücresel ve moleküler patolojisiyle uğraşan bilim insanları son zamanlarda dikkatlerini bu zombi hücrelerin faaliyetleri/zararları ve yok edilmeleri üzerinde yoğunlaştırdılar. Amaçları zombileri ortadan kaldırarak genç ve sağlıklı hücrelere daha çok ve daha kaliteli bir yaşam alanı oluşturabilmek. Peki, bu nasıl olacak?

İYİ HABER 1

YENİ GÜNDEM: SENOTERAPİ

Zombileri hedefleyen ilaçlara “SENOLİTİK”ler deniyor. Bu yolla yapılan tedavilere de “SENOTERAPİ” adı veriliyor. Eldeki ilk sonuçlara bakılırsa senoterapideki gelişmeler sevindirici. Senolitiklerle yaşlı hücreleri yok etmek/azaltmak yaşa bağlı dokusal hasarların da yavaşlamasını sağlıyor, sağlıklı ömrü uzatabiliyor. Zombiler azaldıkça genç hücre ve dokuların doğal onarım mekanizmaları daha hızlı ve verimli çalışıyor. Peki, elimizde mevcut bir senolitik ilaç var mı?

İYİ BİLGİ

DOĞAL SENOLİTİKLER NELER

Bazı uzmanlar, senolitik moleküllerin doğal beslenme ile de kazanılabileceği düşüncesindeler. mTOR ve AMPK gen yollarının aktivasyonunun ise bu işi daha da hızlandırabileceği düşüncesindeler. Bu yolların aktivasyonu için de “

Yazının Devamını Oku

Yaz mı sonbahar mı

14 Eylül 2023
Başlıktaki bu güzel ve anlamlı soruyu geçtiğimiz günlerde NTV’deki “YENİ HAYAT” programımda bana eşlik eden Nefise Karatay sordu.

Kısa ve öz yanıtım ise şu oldu: Eğer saç ve cilt yıpranmasından, “dış yaşlanma”dan bahsediyorsak yaz özellikle kontrolsüz güneşlenme nedeniyle cildimizi de saçımızı da yaşlandırabiliyor. Güneşin ve diğer dış şartların tetiklediği bu hızlı dış yaşlanma sürecine ise “PHOTO AGING” deniyor. Yaz yaşlanmasının nedeni tabii ki sadece güneş değil. Klor deposu kirli havuzlar, çevresel kirlenmeden nasibini almış denizler ve diğer sular da saçımızı ve cildimizi fazla tahrip edip dış yaşlanmayı hızlandırabiliyor. Ama bana sorarsanız “iç yaşlanma” söz konusu olduğunda yaz ruhlarımıza yüklediği pozitif enerjiyle bizi yaşlandırmaz tersine gençleştirir. Ama isterseniz gelin biz tıpkı yaz gibi “YAZ YAŞLANMASI” meselesini de bir kenara bırakalım, serinliğiyle ufak ufak bizi sarıp sarmalamaya başlayan sonbaharı “Nasıl daha yeni bir başlangıç yapabiliriz?” sorusuna yanıt arayarak karşılayalım.

BİR ÖNERİ ‘Sil baştan’ yapalım

Şu kesin: İYİ YAŞAYAN, İYİ YAŞLANIR. Ruhen ve bedenen formda ve zinde olmak, yaşadıklarıyla övünmek, istediğinde başını alıp gidebilmek ve istediğinde de kaldığı yerden ya da “Sil baştan” diyerek yeniden başlayabilmek her zaman, her koşulda, hepimiz için mümkündür. Ve çok iyi biliyoruz ki hayatımızı özellikle yaşlanma sürecimizi olumlu yönde etkilemek, yaşlanırken de sağlığımızı koruyup yaşam kalitemizi yükseltmek düşündüğümüzden çok daha kolay bir şeydir. Eğer “yeni bir sonbahar başlangıcı yapmak”, eğer daha iyi ve daha güzel bir hayat yolculuğuna çıkmak istiyorsak bize “yeni yol haritaları, yeni ipuçları, yeni bilgiler, yeni besteler, notalar, yeni ve farklı adımlar” gerektiğini unutmayalım. Bilelim ki “hayat bize bağışlanmış muazzam bir yolculuk” ve o yolculuğu etkileyen en önemli faktör bizim “yaşam tarzı seçimlerimiz”. Eğer serinliğiyle bizi yavaş yavaş kucaklayan bu yeni sonbaharla birlikte yeni bir başlangıç yapmak istiyorsak, işe yeni bir hayat planı yaparak ve tekrarlayıp durduğumuz yaşam tarzı yanlışlarımızdan “Sil baştan” deyip vazgeçerek yola çıkmak zorundayız. Hazır mıyız?

KESİP SAKLAYIN BU HAFTANIN SAĞLIK NOTLARI

VARAN 1 TİROİD HASTASIYSANIZ...

Tiroid

Yazının Devamını Oku

Yeni bir COVID salgını kapıda mı

11 Eylül 2023
Başlıktaki sorunun yanıtını rahatlıkla “HAYIR” diye yanıtlayabilirim.

Evet, Omikron’un nur topu gibi yeni bir varyantı oldu. Bilim insanları o varyantın adını “ERİS” koydu. Ve evet, bu yeni varyant Eris, “hızlı bulaşma” konusunda öncekilerden biraz daha becerikli gibi görünüyor. Ama anlaşılan o ki daha tehlikeli ya da daha ölümcül filan değil. Genellikle “burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk, boğaz ağrısı ve hapşırma/öksürme gibi” belirtilerle kendini gösteren bu yeni varyant ile ilgili yurtdışı verileri, özellikle ABD’den gelen bilgiler ERİS nedeniyle hastaneye yatışlarda biraz daha fazla artış olduğunu gösterse de uzmanlar, şimdilik korkulacak bir durumun olmadığını söylüyor. TAVSİYEM ŞUDUR: Özellikle “ileri yaştakiler, organ yetmezliği olanlar, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullananlar, KOAH’lı hastalar, ağır obezler ve şeker hastaları” kalabalık ortamlara girerken ya da diğer riskli ortamlarda bulunduklarında biraz daha dikkatli olsunlar, mümkünse korunma konusunda tedbirlerini bir tık daha arttırsınlar. ÖZETLE şimdilik korkulacak bir durum söz konusu değil, bilinen tedbirleri almak yeterlidir.




DİKKAT
GENÇLERDE KANSER SIKLIĞI ARTIYOR

Yazının Devamını Oku

Sağlık bağırsaklarda mı başlar

9 Eylül 2023
SAĞLIKLI yaşam konusuna en az benim kadar önem veren meslektaşlarımdan biri olan Dr. Hasan İnsel ile geçtiğimiz günlerde Bodrum’da yeni bir sohbet, yeni bir beyin fırtınası yapma fırsatı buldum.

Dr. İnsel bir “Mayr Prevent hekimi” ve bu alandaki çalışmalarıyla herkes gibi benim de dikkat ve takdirle izlediğim bir meslektaşım. Hasan Hoca’ya göre, “EĞER SAĞLIĞIMIZI KORUMAK İSTİYORSAK İŞE SADECE NE YEDİĞİMİZ İLE DEĞİL, YEDİĞİMİZ O ŞEYLERİ NASIL SİNDİRDİĞİMİZ İLE DE BAŞLAMAK ZORUNDAYIZ!”. Hasan Hoca’da da bir Dr. Franz X. Mayr ekolü hekimi olarak ciddi bir “bağırsaklar insanların kök sistemidir” inancı var. Ve bu nedenle Dr. İnsel mesleki çalışmalarını tamamen Mayr Prevent hekimliği konusuna adamış durumda. Çalışmalarını Bodrum’da sürdürüyor, danışanlarına orada yardımcı olmaya gayret ediyor. İsterseniz gelin Hasan Hoca’ya biraz daha kulak kabartalım ve cımbızlanmış bazı cümlelerle bize ne anlatmak istediğini daha net ve açık bir şekilde kavramaya çalışalım.

BİR GÖRÜŞ DR. HASAN İNSEL DİYOR Kİ...

“BİR Mayr Prevent hekimi de diğer hekimler gibi hastasına gözleyerek, dinleyerek, dokunarak ve inceleyerek yaklaşır. Zira sistemin kurucusu F. X. Mayr’ın da tanıları 5 duyunun devreye sokulmasıyla hayata geçmiştir. Mayr Prevent hekimi dokunarak sindirim sisteminin yapısı, konumu, gevşekliği ve durumunu saptar. İncelemelerine diğer yaklaşımlardan farklı olarak karından yani bağırsaklardan başlar. Vücudun kendini iyileştirme gücünün öncelikle bağırsaklardan harekete geçeceğine inanır. Sağlığı koruma ve sağlık sorunlarını tedavi sürecinde ‘BATIN TERAPİSİ’nin öncelikli yer alması gerektiğini düşünür. Ve bu nedenle çalışmalarını, uygulamalarını, BATIN TERAPİSİ üzerine yoğunlaştırır.”

İYİ BİLGİ MAYR METODU KİME NE ZAMAN FAYDALI

DR. Hasan İnsel ile yaptığım sohbette öncelikle şunu anladım: Mayr Prevent uygulamaları net ve açık olarak sağlığın bağırsaklarda başladığı inancıyla yola çıkıyor. Uzmanlaşmış bir Mayr Prevent hekimi patolojik karın şeklinden işlevsel bağırsak bozuklukları ve sindirim bozukluklarının olasılığını tanımlayabiliyor. Sağlık sorunlarının çoğunun da “YANLIŞ ZAMANLARDA ÇOK SIK VE ÇOK FAZLA, ÇOK HIZLI VE ÇOK ASİTLİ YİYİP İÇMEKTEN” kaynaklandığını kabul ediyor. Ciddi ölçüde etkilendiğim bu yeni yaklaşımla ilgili düşüncelerimi önümüzdeki günlerde bu köşede sizlerle yeniden paylaşacağım.

Yazının Devamını Oku

Magnezyumu nasıl kazanacağız

7 Eylül 2023
HÜCRELERİMİZİN dolayısıyla doku, organ ve sistemlerimizin düzgün ve yeterli çalışabilmeleri için ihtiyaç duyduğu temel besin maddelerinden biri de magnezyumdur.

Zira hücre içi minerallerin en önemlilerinden biri olan magnezyum onlarca genin aktive olması, yüzlerce enzimin doğru çalışabilmesi, neticede de sağlıklı kalabilmemiz için öncelikli ve vazgeçilmez bir besindir. Onu takviyelerle de kazanmak mümkün olsa da doğru olanı tabii ki gıdalarla doğal yoldan temin etmektir. “Peki, hangi gıdalar daha çok magnezyum içerir hocam?” diyorsanız yanıt için alttaki kutuyu inceleyebilirsiniz.

MAGNEZYUM NELERDE VAR

VARAN 1 - ISPANAK: 1 su bardağı 157 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın yüzde 40’ı)

VARAN 2 - PAZI: 1 su bardağı 154 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın yüzde 38’i)

VARAN 3 - KABAK ÇEKİRDEĞİ: 1/8 su bardağı 92 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın yüzde 23’ü)

VARAN 4 - YOĞURT YA DA KEFİR: 1 su bardağı 50 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın %13’ü)

VARAN 5 - BADEM:

Yazının Devamını Oku

Bize yeni bir hayat lazım

4 Eylül 2023
Soru şu: Hedefimiz “ölümü engellemek mi, yaşamayı öğrenmek mi” olmalı?

Daha ilk cümlemde şu net ve açık fikrimi sizinle paylaşmak isterim: Ölümü engellemek gibi safsata ya da palavralarla uğraşmayı bir kenara bırakın ve hemen bugün hatta bu yazıyı okur okumaz daha iyi yaşamayı öğrenmeye bakın. Çünkü hayatımız bir şekilde zorla değilse bile ufak ufak elimizden kayıp gidiyor. Daha doğrusu biz farkına bile varmadan birileri onu bizden sinsice çalıyor. O nedenle bize yeni bir hayat ve yeni bir hayat planı lazım. O hayatı planlarken de işe yaşamayı öğrenmekle yani yaşam tarzı seçimlerimizi değiştirmekle başlamalıyız.

BANA GÖRE

DAHA İYİ BİR HAYAT İÇİN

Çok değil son 3-5 yılda hayat her birimizin üzerinden adeta silindir gibi geçti, geçmeye de devam ediyor. Bu nedenle büyük küçük, zengin fakir, eğitimli eğitimsiz hepimizin şapkasını önüne koyup yeni bir hayat planı yapması gerekiyor. Peki, o planda neler olmalı? Yeni hayat yani bundan sonrası nasıl adımlanmalı?

VARAN 1

ZİHNİMİZİ DEĞİŞTİRELİM

Yazının Devamını Oku