İşte göbek eriten o mühim öneriler
◊ Yürüyün: Günde en az 7 bin 500 adım atın.
◊ Merdiven çıkın: Günde en az 75 basamak tırmanın.
◊ Çömelip kalkın: Günde 3 kez 20 defa çömelme egzersizi yapın.
◊ Paylaşın: Tabağınızdakinin dörtte birini yemeyin, arkadaşınızla paylaşın.
◊ Uygulayın: 5/2 veya 4/3 uygulayın: Haftada 2 veya 3 gün aralıklı açlık kürü yapın.
◊ Deneyin: 13/24, 14/24’ü deneyin: Aralıklı açlık küründe kadınsanız 12-13, erkekseniz 14-16 saati aç geçirin.
Makarnanın faydalısı yok mu?
Olmaz mı hiç, tabii ki var...
Makarnanın;
◊ Az pişmişi, çok pişmişinden
◊ Soğuk yeneni, sıcak yeneninden
◊ Yoğurtlusu, yoğurtsuzundan
◊ Kıymalısı, boşundan
Fark etmek istiyor, fark edemiyor, fark edilmek istiyor, edilemiyor, neticede darılıp bir kenara çekiliyor, kabuğumuzun içinde kavruluyoruz.
Netice malum: Kaygılar, endişeler ve onları izleyen depresyon atakları ya da ruhsal gelgitler. Çare mi?
Biraz olanla yetinmek, biraz iç barış, biraz beklentilere törpü, biraz da “bu da geçer”i devreye sokmak.
Peki, bunlar kolay başarılabilecek şeyler mi?
Hayır! Peki ne yapmalı? “Ört ki ölem!” deyip dükkânı tamamen kapatmalı mı? Tabii ki hayır. Çare var ve o çare şu...
Yürümek lazım...
Ben eldeki en etkili çarelerden birinin egzersiz, özellikle de doğa yürüyüşleri olduğunu düşünüyorum. Bence ruhu yeniden dengeye getirmenin yolunu sadece bir cümlede özetleyen Albert Einstein’a kulak vermek bu aşamada en kolay, etkili, kalıcı çözüm:
TRİGLİSERİD ARTINCA NE OLUYOR
- LDL kolesterolünüz daha kolay plak yapıyor.
- Damarlarınızın içyapısı daha hızlı bozuluyor.
- Hücre zarında yapısal bozukluklar başlıyor.
- Mitokondrilerin fonksiyonları aksıyor.
- Enerji kaynağı olarak şekeri ve yağı kullanamayan mitokondriyal sistem kasları yakarak proteinleri yakıt olarak kullanma seçeneğini devreye soktuğu için kas erimesi başlıyor.
- Sonuç insülin duyarsızlığı, insülin direnci ve tip2 diyabete (şeker hastalığı) giden tatsız bir yolculuktur. Özellikle İNSÜLİN DİRENCİ meselesi çok, hem de çok mühim bir konudur. Detaylar için buyurun...
İNSÜLİN DİRENCİM VAR MI?
O araştırmanın sonuçlarına bakılırsa yalnızlık en az sigara kadar mühim bir sağlık zararlısı.
Ömrü kısaltıyor. Yaşlılığın kalitesini düşürüyor. Yaşlılık sorunlarını artırıp hayata daha erken veda etmek zorunda bırakabiliyor.
“Yalnız”ların depresyona, Alzheimer hastalığı ve demansa, kalp krizleri ve inmelere yakalanma riskleri de daha fazla.
Bu gibi olumsuz gelişmeler dikkate alınarak İngiltere’de yeni bir bakanlık kurulmasına karar verildi.
Tecrübeli bir uzman “yalnızlıktan sorumlu bir devlet bakanı” olarak kabinede yerini alacak.
Peki, sorunu sadece bakan atamayla çözmek mümkün mü?
Tabii ki değil. Sizin de yapmanız gerekenler var. İşte onların ilk beşi.
Özeti şudur:
Beslenmenin püf noktalarını iyi öğrenmek, doğru anlamak ve bildiklerinizi hayata geçirmek zorundasınız.
Besin seçimlerinizi işinize, yaşınıza, cinsiyetinize ve ekonomik durumunuza uygun değişimlerle çeşitlendirmelisiniz.
İyi beslenmek ille de pahalı şeyler yiyip içmek anlamına da gelmiyor. Ucuz ama sağlıklı beslenmek her zaman mümkün.
Ailenizin sağlık hikâyesi, yani genetik risklerinize uygun bir beslenme planını nasıl oluşturabileceğinizi sorup, okuyup, araştırıp öğrenmelisiniz.
Eğer herhangi bir sağlık sorununuz varsa bu sağlık problemini iyileştiren ya da kötüleştiren besinlerin neler olduğunu da bilmeniz gerekiyor.
İyi beslenen biri her yaşta daha güçlüdür
İyi beslenmek hücrenin dolayısıyla doku, organ ve sistemlerimizin sağlığı için şart! İyi beslenenlerin hücreleri daha az yıkıma uğruyor. O hücreler yıkım süreçlerine de daha çok direniyor, yıkılanı, döküleni daha kolay onarıyor.
Karaciğeriniz sağlam mı? Doktorlar böyle bir soruyu net olarak yanıtlamak istediklerinde “karaciğer enzimleri” ne durumda ona da bir bakarlar, ALT, AST, GGT seviyelerinde yükselme var mı araştırırlar.
Ne var ki üçüncüsü yani GGT, açık yazılımı ile “Gamma Glutamil Transferaz”, sadece
sıradan bir karaciğer enzimi, bildik ve önemsiz bir karaciğer fonksiyon bozukluğu habercisi değildir.
GGT antioksidan orkestrasının şefi, antioksidan takımının kaptanı ve ustası
glutationa metabolik ihtiyacın arttığını gösteren mühim bir uyarı işareti gibi de kabul edilmelidir.
Nedeni şu: GGT’deki artış, karaciğerin detoksifikasyon işinde zorlandığının, artan toksin ve serbest radikal yükü ile baş etmekte başarısız kaldığının da göstergesidir.
Kısacası kan
Buğday, tanesi ve yapısı bozulmadan, yani endüstriyel bir “ürün” olan beyaz un haline getirilmeden ve abartılmadan tüketildiği taktirde ciddi bir sağlık sorunu -çölyak hastası ya da glüten intoleranslı biri değilseniz- çıkarmaz.
Buğdayın dışındaki posa, mineral ve vitamin zengini “kabuk” kısmı, merkezindeki E vitamini ve faydalı yağ deposu “rüşeym” yani “embriyo” bölümüne dokunmaz. Bunları sadece “nişasta”dan ibaret olan sağlıksız “endosperm” bölümünden ayırmazsanız ciddi bir sorun yaşamazsınız.
Ama “rüşeym” içeren bir unu bugünkü unlar gibi depolayamazsınız. Zira yağdan zengin yapısı nedeniyle o un süratle bozulur. Temel sorun da budur zaten.
Bugün sabah gidip fırından aldığınız ekmek, “kabuk” ve rüşeym” bölümü ayrıldıktan -yani sağlığa faydalı olabilecek vitamin, mineral ve posası uzaklaştırıldıktan- sonra geride kalan glüten zengini boş kaloriden ibaret “beyaz un” ile imal edilen sorunlu bir besindir.
Özeti şu: Tam buğday ya da tahıldan yapılmış, ekşi maya ile mayalanarak pişirilmiş bir dilim ekmek her öğünde afiyetle yenilebilir...
HDL çöp işçisi mi çöp kamyonu mu?
İyi kolesterol olarak bilinen HDL gerçekten iyi mi? Kötü kolesterol LDL’si yüksek olan birinde iyi kolesterol HDL’nin de yüksek olması bizi rahatlatmalı mı?