Ferritin sadece bazı sağlık sorunlarının teşhisinde değil, sağlığı izlemede de giderek daha bir öne çıkan tarama testlerinden.
Özellikle “kronik inflamasyon/müzmin mikropsuz iltihaplanma” olarak bilinen ve diyabetten demansa (bunamaya), artritten yorgunluğa pek çok sağlık sorununun arkasındaki gizli güç olduğu anlaşılan kötü sürecin takibinde en az CRP testi kadar güvenli bir işaret olabiliyor.
Kısacası...
Ferritin, demiri depolamaktan sorumlu proteinimiz...
Eksikliği (düşmesi) de, yüksekliği (yükselmesi) de bedensel bazı problemlerin işareti. Bu nedenle; yıllık sağlık taramalarınızda ferritininize de baktırmanızda fayda var.
Kemik erimesinin tek çözümü kalsiyum takviyesi değildir
Nedense kemik sağlığı söz konusu olunca anında ve de yalnızca kalsiyum hatırlanıyor, kalsiyum zengini besinler, kalsiyum bombası haplar akla geliyor. Peki doğru mu? Hayır.
◊ Daha kolay kilo alırsınız
◊ Göbeğiniz daha hızlı büyür
◊ Daha çabuk yorulursunuz
◊ Uyku kaliteniz bozulur
◊ Daha sık, çok, fazla, kolay öfkelenirsiniz
◊ Ruhsal çökkünlük hali hissedersiniz
◊ Kas kitleniz azalır
O da damarların plaklarla tıkanmasında, yani kalp krizleri ve felçlere giden yolculukta çok önemli bir oyuncu. Peki yüksek trigliserid seviyelerini düşüren yaşam tarzı değişimlerimiz neler olmalı? İşte yapmamız gereken ilk 10 şey:
◊ Kahvenize, çayınıza şeker eklemeyin...
◊ Balı, pekmezi, reçeli sofranızdan kaldırın...
◊ Meyve sularının her türlüsüne veda edin...
◊ Meyve tüketiminizi günde bir porsiyonla sınırlayın...
◊ Alkolle ilişkinizi kesip fırın ve pastanelerle samimiyete son verin...
◊ Ekmek dahil unlu gıdaları iyice azaltın...
Sağlığımızı güçlendirmek için biz de bir destek almalı mıyız? Yanıtım net ve açık: Sadece “gerekiyorsa” evet! Gerekip gerekmediği kararını da sizin değil, bir beslenme uzmanı ya da egzersiz danışmanı/spor hocasının da değil, sağlığınızı izleyen, ondan sorumlu olan doktorunuzun vermesi lazım.
Bu kural “mutlaka bir takviye kullanmanın zorunlu olduğu durumlarda” bile geçerli.
Mesela hamilelikte folik asit ve/veya DHA (omega-3) takviyesi her anne adayına lazım.
Menopoza giren ve kemik erimesi tehdidi ile baş başa kalan bir kadının da magnezyum, K2 vitamini, D vitamini, kalsiyum takviyesine ihtiyacı olabiliyor.
Biraz daha ileri gidelim: Uyku sorunları nedeniyle melatoninden, valeryan desteklerden, bağışıklığını güçlendirmek için umclaoba veya sambucus özlerinden istifade etmesi gerekenler de var.
Ama bu durumların bile her biri için söz konusu desteklerin hangi dozlarda, ne zaman ve ne süre ile kullanılmaları gerektiğine doktorların karar vermesi lazım.
Takviye önerileri için başvurabileceğiniz bir başka uzman ise eczacılar olmalı.
Kimi yorulunca, kimi uykusuz kalınca, kimi de sıkıcı bir hikâyeyi dinlemek zorunda kalınca esner.
Sadece karşısındaki koltukta esneyen birine bakarak da esneme krizlerine yakalananlar var.
Peki, esnemenin sağlıklı veya sağlıksız olmakla bir bağlantısı var mı? Esneyen birini görünce sizin de anında esnemeye başlamanız normal mi?
Şu bilgi kesin:
Karşısındaki birinin esnemesine, insanların en az yüzde 50’si esneyerek yanıt veriyor! Yani “esnemek” bir tür bulaşıcı davranış ya da iletişim biçimi de olabiliyor.
Esnemeyi uykusuzluk kadar tetikleyen mühim bir neden de stres!
Akut stres reaksiyonlarının çoğunda esneme hep oluyor. Hatta bazen “kriz” halini bile alabiliyor.
İLK 5
BESLENMEDE VAZGEÇİLMEZLER NELER OLMALI?
- Yeterli miktarda yenmeli. Ne çok az ne de çok fazla.
- Yaşlandıkça “daha az ve öz beslenme” hayata geçirilmeli. Yükte hafif pahada ağır besinler tercih edilmeli. Hayvansal besinler azaltılıp bitkisel gıdalar çoğaltılmalı.
- Dengeli beslenme kuralı asla ihlal edilmemeli. Ne sadece karbonhidratlara (tahıl, bakliyat, sebze), yalnızca proteinlere (et, balık, tavuk, süt ürünleri) ne de yağlara (zeytinyağı, tereyağı) yüklenilmeli. Tek yönlü beslenmek son derece yanlış bir seçim.
- Beslenme çeşitlendirilmeli. Örneğin hep aynı sebzeler, meyveler, hayvansal ürünler yenmemeli. Bakliyat seçerken “ille de kuru fasulye” denmemeli, mercimek, bezelye, nohut, hatta maş bile ihmal edilmemeli. Sebze seçimleri de mutlaka çeşitlendirilmeli.
- Sabah öğünü yani kahvaltı asla ihmal edilmemeli. 8-10 saatlik gece açlığından sonraki bu ilk öğün çok ama çok önemli. Kahvaltıyı ister uyanır uyanmaz ister birkaç saat sonra yapın ama mutlaka yapın.
İKİNCİ 5
işte o tavsiyeler
◊ Geçmişi ve geleceği değil, ‘an’ı yaşa! (Geçmiş pişmanlık, gelecek endişe yükler.)
◊ Beklentilerini sınırlı tut.
◊ Onlara iyi anlamlar yükle, olumsuza odaklanma.
◊ Amaca değil, anlama bak.
◊ Maneviyat ve inançla bağlantını sıkı tut.
◊ Yetinmeyi bil.
Önceleri birkaç kilo gitse de, kısa bir süre sonra o kilolar fazlasıyla geri geliyor. Bu nedenle olaya “diyet yapmak” veya “kilo vermek” olarak değil de “metabolik sorunu çözmeyi, yönetmeyi öğrenmek” olarak bakmamız gerekiyor. Yani sorun “insülin direnci” olduğunda elde diyet listeleri kapı kapı dolaşmanın, mucize formüllere bel bağlamanın hiç ama hiçbir faydası yok. Peki ne yapmalı? Bana sorarsanız üç temel formülü bir arada ve aynı anda devreye sokmanız lazım. Ne mi o formüller? Buyurun...
Soruna diyetle yaklaşma
◊ Sürece “diyet” olarak değil, “sorun” olarak yaklaş.
◊ Problemi “kilo” olarak değil, metabolik bir problem olarak düşün.
◊ Beslenme önerilerinin etkisinin yüzde 50’yi;
◊ Aktivite önerilerinin etkisinin yüzde 40’ı;
◊ İlaçların desteğinin (metformin) yüzde 10’u geçmediğini unutma.