Osman Müftüoğlu

Egzersizi ne zaman yapmalı?

20 Mart 2019
Amacınız yağ kaybetmekse, egzersiz için en uygun zaman sabah saatleridir. Sabah aç karnına yapılan egzersizler metabolizmayı daha çok hızlandırır.

Sağlıklı biriyseniz günün her saatinde egzersiz yapabilirsiniz. Zaman seçimi size aittir. Ama yine de yatmadan 2 saat öncesi ile yemeğin hemen öncesi ve sonrasında ağır egzersiz yapmanız önerilmez. Eğer amacınız yağ kaybetmekse, egzersiz için en uygun zaman sabah saatleridir.
Sabah aç karnına yapılan egzersizler metabolizmayı daha çok hızlandırır. Sabah uyandığınızda (aç karna) kanınızda şeker ve insülin değerleri ile karaciğerinizde glikojen deposu çok düşüktür. Uyanır uyanmaz bir bardak su içip küçük bir parça meyve yedikten (yarım elma, 1–2 kuru kayısı olabilir) hemen sonra, 20–30 dakika orta yoğunlukta bir egzersiz yaparsanız yağ kaybınız daha çok olacaktır.
Ayrıca egzersizi ne kadar uzatırsanız, fayda o oranda artıyor. Benim önerim kilo kaybı için hızlı ve tempolu yürüyüşü seçmenizdir.
Tempolu yürümek (yani dakikada 120 adımın üzerine çıkmak) aynı zamanda zindelik ve keyif de sağlar. Sabah egzersizinin etkisini artırmak istiyorsanız, egzersizden sonra yoğurt, haşlanmış yumurta beyazı, peynir gibi proteinden zengin bir kahvaltı yapmanızı da tavsiye ederim.
Böyle bir kahvaltı kas kitlenizi güçlendirecek, yağ yakmanızı hızlandıracaktır.
Özeti şudur: Ardıç kuşu iseniz sabah erken, baykuş iseniz geceleri bile egzersiz yapabilirsiniz, yeter ki düzenli, sürekli ve keyifli olsun...

Neden proteinsiz olmaz?

Proteinler yapı taşlarımız da ondan. Proteinlerin bitkisel ve hayvansal türleri var. İkisini de dengeli tüketmek lazım.

Yazının Devamını Oku

Hangisi doğru?

19 Mart 2019
Kışın yorgunluğunu ciltten atmak için bilinen birçok yöntem var. Fakat bu yöntemlerin içinde en doğrusu bilinçli beslenme, iyi bir uyku, düzenli egzersiz, huzurlu bir hayat ve biraz da doğru zamanda, doğru ürünlerle yapılan takviyeler, destekler.

İçimizi aydınlatan baharla birlikte hepimizde, ama en çok da kış yorgunu hanımefendilerde toksinleri atmak ve daha nemli, ipeksi, pürüzsüz bir cilde kavuşmak telaşı başladı.
Peki bu işin etkili, güvenli ve hızlı bir yolu var mı? Varsa hangisi? Kök hücre mi, PRP mi? Mezoterapi mi radyofrekans mı? Ultraterapi mi yoksa örümcek tedavisi mi? Kriyoterapi mi, ipek metodu mu?
Sözü fazla uzatmadan yanıtımızı hemen verelim: Hiçbiri!
Üzülerek belirtelim bu yöntemlerden hiçbirinin sonuçları net ve açık değil. Hiçbirisinden iyi, en azından kalıcı olarak netice alınamıyor. Doğru olanı bilinçli beslenme, iyi bir uyku, düzenli egzersiz, huzurlu bir hayat ve biraz da doğru zamanda, doğru ürünlerle yapılan takviyeler, destekler.
Kısacası bizim o eski deyimimiz “Cilt içten beslenir, dıştan desteklenir!” cümlemiz bu baharda da hâlâ en güvenli çözümdür.

15 MÜHiM KOENZiM Q10 BiLGiSi

YAŞLANMA HIZINI AZALTIR

- En önemli antioksidanlarımızdan biri.

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı yaşamın en önemli sırlarından biri: Otofaji

18 Mart 2019
Uzun ömrün sırları çok daha uzun bir yazının konusu.

Ama ben, özellikle 50’li yaşlar sonrasında sağlıklı bir yaşamın en önemli belirleyicilerinden birinin de “otofaji” olduğuna eminim. Otofajinin sözlük anlamı “kendi kendini yemek.” Durumun bilimsel açıklaması ise oldukça farklı. Otofajide hücrelerimiz kendi kendilerini değil, üretim artığı toksik atıklarını, yaşlanmış parçalarını, döküntülerini, toksinlerini yiyerek beslenmeye başlıyor. Otofaji sürecine giren hücreler içlerindeki “lizozom” isimli minik yapıların da yardımıyla “kendi atıklarını” tüketerek yaşamını sürdürmeye başlıyor. Neticede, hücre de beden de beslenme çabasının getireceği zahmetlerden, yüklerden, toksik atıklardan kurtuluyor. Daha önceki üretim atıklarını, yaşlanmış parçalarını enerji kaynağı olarak kullanıp bir tür “iç temizlik”, bir çeşit “doğal detoks” sürecine giriyor. Kısacası otofajide adeta bir “arınma”, toksinlerden kurtulup hafifleme durumu söz konusu. Ve tabii ki bu olumlu gelişmeler aşağıdaki kutuda okuyacağınız muhtemel 10 faydayı sağlıyor.

MUCİDİ

OTOFAJİNİN faydalarını bilimsel olarak araştıran Japon bilim insani Yoshinori Ohsumi 2016’da Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı. Peki otofajiyi ilk keşfeden kim ya da kimler? Otofajinin geçmişi insanlık tarihi kadar eski. Oruç onu devreye sokmanın en etkili yollarından biri ve ilki. Çünkü günde 12 saati geçen, 14-16 saatlik açlık kürleri bu hedefe ulaşmak için yeterli. Eğer oruç sürelerini daha sık ve düzenli tekrarlayabilirseniz de açlıkla geçireceğiniz 14-16 saatlik periyodu yalnızca su içmekle sürdürürseniz otofajiyi tetiklemeniz mümkün olabiliyor. Muhtemelen de bu nedenle “iki öğün beslenme” metodu özellikle orta yaşlardan sonra taraftar bulmaya başladı. Özeti şudur: Eğer otofajiden faydalanmak istiyorsanız günde iki öğünle beslenmeyi deneyebilirsiniz. Bu süreci nasıl yöneteceğinizi merak ediyorsanız Hürriyet arşivine girerek geçtiğimiz pazartesi (11.03.2019) yayınlanan yazımızı dikkatle inceleyiniz.

2 ÖĞÜN 10 FAYDA
1) İstikrarlı bir yağ kaybı ve kalıcı bir kilo dengesi
2) Daha dengeli kan şekeri, insülin, trigliserid ve kan basıncı seviyeleri

Yazının Devamını Oku

Mitokondrim sağlam mı?

16 Mart 2019
Mitokondrilerin ne durumda olduğunu gösterebilen testler var mı? Var! 8 hidroksi deoksiguanozin (8-OHdG) testi bu işi başarıyor. Test oksidasyon stresi altında inim inim inleyen DNA’daki bozuşmayı ölçüyor yani mitokondrilerdeki DNA’nın durumunu gösteriyor.

Mitokondri sağlığı yeni bin yılın en mühim sağlık sorunlarından biri.
Nedenleri ise; yiyip içtiğimiz besinlerin kalitesizliği, aşırı gıda tüketimi, fazla ilaç kullanımı, maruz kaldığımız toksinlerin artması ve tabii ki bir de hareketsiz, tembel bir yaşam tarzını seçmemiz!
Peki mitokondrilerin ne durumda olduğunu gösterebilen testler var mı? Var! 8 hidroksi deoksiguanozin (8-OHdG) testi bu işi başarıyor. Test oksidasyon stresi altında inim inim inleyen DNA’daki bozuşmayı ölçüyor yani mitokondrilerdeki DNA’nın durumunu gösteriyor.
Mitokondri DNA’sındaki hasar artınca bu maddenin (8-OHdG) miktarı artıyor. Diğer test ise idrarda organik asit ölçümleri, mesela “metil malonik asit” tayini.
Bu iki testin güvenliği konusunda tam bir fikir birliği yok. Maalesef pek çok laboratuvarın test panelinde de bu testler zaten bulunmuyor.
Kanaatimce önümüzdeki yıllarda en az kan şekeri veya kolesterol ölçümü kadar önem kazanacak olan bu testi bir kenara not ediniz derim!

Glutatyon ne yapıyor?

Antioksidan orkestramızın patronu, karaciğerimizin temizlik işleri şefi, bağışıklık sistemimizin baş destekçisi, kanserlerden korunmada önemli yardımcılarımızdan biri glutatyondur.

Yazının Devamını Oku

Fitobesin ne demek?

15 Mart 2019
Fitobesin, bitkilerin doğal yapısında zaten var olan ve neredeyse “ilaç kadar” etkili bulunan doğal gıdalar için kullanılan önemli bir tanım. Bir onurlandırma, paye verme yöntemi.

Fitobesinler bir hayli fazla. Mesela mı? Lahana, maydanoz, soğan, sarımsak, zerdeçal, tarçın, yeşil çay, salça, turşu... Son yılların en gözde fitobesini ise mantarlarda bulunan ergotioninler. Bunlar gerçekten olağanüstü antioksidanlar.
Bütün mesele bu çok değerli doğal ilaçlardan akıllıca istifade edebilmek, ot-çöp tüccarlarının eline düşmeden faydalanmayı bilmek. Hepatite lavanta, prostata brokoli, karaciğer yağlanmasına enginar kürü öneren sahtekarlara paçayı kaptırmadan bu mükemmel lezzetlerden doğal halleriyle, birer doğal ilaç halinde faydalanabilmek...
Onları eczanelerde değil pazarda arayıp bulabilmek önemli...

10 SORU 10 YANIT

- Zeytin mi, zeytinyağı mı? Yanıt: Zeytin
- Domates mi, salçası mı? Yanıt: Salçası
- Kurkumin tozu mu, hapı mı? Yanıt: Tozu

Yazının Devamını Oku

Zerdeçal kanseri nasıl önlüyor?

14 Mart 2019
Zerdeçal kanser oluşumunda daha en başta, “epigenetik” yani “genetik eğilimi kontrol altına alma” döneminde bile etkili. Ayrıca iltihabi süreçleri dizginleyerek, inflamasyon yapıcı maddelerin üretimini engelleyerek de etkili olabileceği düşünülüyor.

Beslenme sistemlerinde daha çok zerdeçal tüketen toplumlarda meme, kalın bağırsak, yumurtalık, prostat kanserlerinin sıklığı daha az.
Mesela Hindistan ve Japonya’da durum böyle. Zerdeçal bu işi içindeki “kurkumoid”ler ve “turmeron”lar sayesinde başarıyor ama bunlardan hangisinin “antikanser kalkan” oluşturmakta daha etkili olduğu henüz bilinmiyor.
Zerdeçal kanser oluşumunda daha en başta “epigenetik” yani “genetik eğilimi kontrol altına alma” döneminde bile etkili.
Ayrıca iltihabi süreçleri dizginleyerek, inflamasyon yapıcı maddelerin (stokinler) üretimini engelleyerek de etkili olabileceği düşünülüyor.
Nedeni ve nasılı ne olursa olsun, işin bu yanı bilim insanlarını ilgilendiriyor. Sizin yapmanız gereken net ve açık olarak şu: Beslenme sisteminize daha çok zerdeçal ekleyiniz.
Eğer “emilimi yüksek” olduğu kanıtlanmış bir zerdeçal hapı bulursanız -ki çoook zor!- ondan da istifade etmeyi düşünebilirsiniz.
Ben doğal halini öneriyorum. İsterseniz gelin, bugün sayfamızı zerdeçala ayıralım. Buyurun...

ZERDEÇALIN 3 TEMEL FAYDASI VAR

Yazının Devamını Oku

Pancar damar açar

13 Mart 2019
Pancarın birçok faydası var. Nitrat deposu olduğu için kaslara enerji yüklüyor. Damar duvarının bütünlüğünü ve elastikliğini koruyabilmesi için gereken nitrik oksit üretimini de pancar yenince maksimuma çıkıyor.

Pancar son yılların en gözde, en favori besinlerinden biri. Bunu fazlasıyla da hak ediyor. Nedeni şu: Nitrat deposu olduğu için kaslara enerji yüklüyor. Antosiyanin zenginliği ile antioksidan gücümüzü patlatıyor.
Hafif tansiyon
yükselmelerinde ise 1 bardak pancar suyu tansiyonunuzu bile ayarlayabiliyor. Prebiyotik yeteneği bir başka özelliği ve bu güç onu “bağırsak dostu” ve “probiyotik sevgilisi” besinler arasında ilk 5’e yükseltiyor. Kısacası turşusunu, salatasını yemeniz veya suyunu içmeniz fark etmiyor, sofralarınızda onu daha sık ve çok misafir etmelisiniz.
Son bir bilgi daha: Damar duvarının bütünlüğünü ve elastikliğini koruyabilmesi için gereken nitrik oksit üretimi de pancar yenince maksimuma çıkıyor.

Ekosistem mi endüstri mi?

Yeni bin yılın endüstrileşmiş gıda üretim sistemi daha hızlı, daha çok gıda üretimini hedefliyor.
Bu yaparken de ekolojiyi dikkate almıyor, ekosistemi ıskalıyor.

Yazının Devamını Oku

Sessizlik kürlerini denediniz mi?

12 Mart 2019
“Kirlilik denizinde boğulmamak” için hepimize daha çok manevi zenginlik, daha fazla temizlik, daha az ışık ama öncelikle de sessizlik gerekiyor. Bunun için de zaman zaman evinizde ya da doğada sessizlik kürleri yapmak iyi bir düşünce.

Kirlilik “yeni hayat”ın en büyük tehdidi, muhtemelen de tehlikeli faturası.
Sorun sadece “çevre kirliliği” ile de sınırlı değil. Işık, görüntü ve gürültü kirliliği de sağlığınızı tehdit ediyor. Dahası listeye “düşünce kirliliği”ni de ilave etmek şart!
Kısacası, “kirlilik denizinde boğulmamak” için hepimize daha çok manevi zenginlik, daha fazla temizlik, daha az ışık ama öncelikle de sessizlik gerekiyor. Bunun için de zaman zaman evinizde ya da doğada sessizlik kürleri yapmak iyi bir düşünce.
Bu kürlerde sadece aşırı gürültüden değil, toksik düşünce ve görüntüden de uzak durmak lazım. Bakın “sessizlik kürleri” yani “sessizlik” bize neler vadediyor.

Gürültü detoksu bize ne kazandırıyor?

- Dinlemeyi ve dinlenmeyi kolaylaştırıyor.
- Yeni ve farklı şeyler üretmeye teşvik ediyor.

Yazının Devamını Oku