Osman Müftüoğlu

İhtiyarlamak şart mı

24 Nisan 2025
Açık seçik söylemesek ya da bazen farkına varmasak da istisnasız hepimiz ihtiyarlamaktan korkarız.

Dahası bununla da yetinmez yine de “uzun bir ömür arayışı” yolculuklarına çıkarız. Haksız mıyız? Kesinlikle hayır! Şu bilgi net ve açık: Uzun ve sağlıklı bir ömür arayışı kişisel değil evrenseldir. Ancak bilelim ki sağlık ve zindelik ile yaş alıp ihtiyarlamadan yaşlanmak ve uzun ömür yolculuğunu düşkün/muhtaç bir ihtiyar olmadan tamamlamak her zaman herkese nasip olmaz. Bilgi ister, dikkat ister, emek ister.

BANA GÖRE

HEDEF İHTİYARLAMAMAK İSE...

İsterseniz gelin “Yaş almak mı, ihtiyarlamak mı?” sorusunu doğru yanıtlayabilmek için önce “yaş almak” yani “sağlıkla yaşlanmak” ile “ihtiyarlamak” yani “düşkün ve hasta biri olmak” arasındaki farkı yeniden hatırlayalım: Sağlıklı yaşlananlar formda ve dinçtir. İhtiyarlayanlar yorgun ve düşkündür. Sağlıkla yaşlananlar her yaşta işinde gücündedir, ihtiyarlayanlar bitkin, hasta ve yardım peşindedir. Hepsi bu! Peki, başlıktaki sorunun yanıtı ne? İhtiyarlamadan yaşlanmak, sağlıkla yaş almak mümkün mü? Kesinlikle mümkün ve yanıtı sadece ama sadece yaşlılığın tadını kaçırıp onu bir “halsizlik, yorgunluk ve düşkünlük deryası haline getiren kronik hastalıklardan” korunmaktan ibaret. Peki, kronik hastalıklar hangileri ve onlar bize ne yapıyor?

ÖNEMLİ

BİZİ KRONİK HASTALIKLAR İHTİYARLATIR

Yaşlanmanın

Yazının Devamını Oku

Yeni hedefimiz ‘moleküler beslenme’ olmalı

21 Nisan 2025
Az değil 20 yıl kadar önce de bu köşede “Sadece karnınızı doyurmak, daha da önemlisi mevcut halinizi koruyup kollamak için değil genetik mirasınızı dikkate alarak da beslenmeye çalışın” diye yazmışım ve sonra da şu notları düşmüşüm:

Zira genleriniz yani DNA’larınızda gizli o yaşamsal yazılım formatınız bir başka deyişle de yaşam besteniz ya da hayat senaryonuz yiyip içtiklerinizden ciddi ölçüde etkileniyor.

Bu önemli beslenme ayrıntısı günümüzde giderek daha da güçlendi ve şimdi tam da şu noktaya geldi: Eğer genetik mirasınızdaki “kötü gen” tuşlarınıza değil de “iyi gen” tuşlarınıza dokunarak hayat bestenizi ya da yaşam senaryonuzu daha iyi icra etmek neticede de daha sağlıklı, güçlü, neşeli bir şekilde yaşamak ve yaşlanmak istiyorsanız... 

Bir başka deyişle yani genlerinizin “üst aklı” diyebileceğimiz “epigenetik gücünüzü” yanlış değil de doğru manipüle ederek “iyi yaşama ve yaşlanma” yönünde kullanmaya kararlıysanız yiyip içtiklerinize bir de bu gözle bakın ve “EPİGENETİK BESLENME” kavramına biraz daha kafa patlatın diyorum. Zira bu kavram hücrelerinizin iyi ya da kötü işler yapacağına, genç mi yaşlı mı kalacağına, kronik hastalıklara yakalanıp yakalanmayacağına bile karar verebilen önemli bir iyi hayat ayrıntısıdır. Sevgili okurlar, isterseniz gelin bugün bu ayrıntılara biraz daha girelim. Bu yeni kavramın yani epigenetik beslenmenin ilk 10’unda neler var bir göz gezdirelim.

KESİP SAKLAYIN

EPİGENETİK BESİNLERİN KRAL VE KRALİÇELERİ

VARAN BİR: ELAJİK ASİT

Nar, fındık, ceviz ve bademde bol miktarda bulunan elagotanninler aslında birer prebiyotik moleküller. Bağırsaklarınızdaki iyi bakteriler -probiyotikler- bunları “ÜROLİTİN A” isimli muazzam bir “postbiyotik molekül”e çeviriyor. O postbiyotik molekül de bağırsaklarınızdan emilip kanınıza karışarak hücrelerinize ulaştığında adeta bir “mitokondri antrenörü” haline geliyor. Mitokondrileri güçlendiriyor, gençleştiriyor, yeniliyor, neticede de yaşlanma sürecinize fren oluyor. Ayrıca DNA’nızı onarıp donanımınızdaki yazılımı bile etkileyebiliyor, mesela bazı kanserlere de dur diyebiliyor.

Yazının Devamını Oku

Boy uzadıkça ömür kısalıyor

17 Nisan 2025
GEÇTİĞİMİZ günlerde okurlarımdan gelen sorulardan biri de şu oldu: Uzun boylular daha mı kısa yaşar? “Soru enteresan” dedim ve kısa bir araştırma yaptım. Netice şu...

Araştırma rakamlarına bakılırsa daha kısa boy daha uzun bir yaşam süresi beklentisi anlamına da gelebiliyor. İstatiksel rakamlara bakılırsa daha kısa boy daha uzun bir yaşam süresini öngörüyor. Bu durumun farklı açıklamaları var. Bunlardan biri de “kanser sorunu”! Bazılarına göre “daha uzun bir boy ile daha kısa bir yaşam süresi” arasındaki ilişki esas olarak “boy uzadıkça artan kanser oranları”ndan kaynaklanıyor. Bu fikirde olanlara bakılırsa boy farkı meselesi erkeklerin kadınlara kıyasla kansere yakalanma riskinin neden yüzde 50 daha fazla arttığını açıklamaya da yardımcı olabilir. İstatistiklere göre, boydaki 1 santimetrelik artış kanserden ölme riskini yüzde 6 arttırabiliyor ve erkekler kadınlardan genelde daha uzun boylular.

Bir başka görüşe göre ise boy ve kanser arasındaki bağlantı İGF-1 gibi kansere teşvik eden büyüme hormonlarından da kaynaklanıyor olabilir. Kısacası bir zamanlar çocukluk dönemindeki üstün yaşam koşullarının ve sosyoekonomik statünün bir avantajı gibi düşünülen “daha iri ve daha uzun olma” farkı ya da avantajı günümüzde pek de geçerli değil.

ÖNEMLİ

 

KUVERSETİN ARTTIKÇA ÖMÜR UZUYOR

Kuversetin son yılların flaş flavonollerinden biri. Diğer taraftan sağlıklı beslenen birinin diyetinde (soğan, lahana, karnabahar, armut ve elma tüketenlerde) en çok bulunan flavonellerden biri de yine kuversetin. Kuversetinin pek çok marifeti var. Antialerjik, antiviral ve bağışıklık güçlendirici becerileri ilk aklıma gelenler. Son yıllarda ortaya çıkan ve onu çok daha popüler hale getiren yeni becerisi ise olağanüstü “senolitik” gücü.

Yazının Devamını Oku

Sağlıkta da 5N1K kuralı geçerli

14 Nisan 2025
Sağlıklı ve uzun bir ömür sürmek, sağlıkla yaşayıp sağlıkla yaşlanmak hepimizin öncelikli hedefi.

Ne var ki adına basitçe “İYİ HAYAT YOLCULUĞU” diyebileceğimiz bu yolculuğa çıkarken çoğumuzun elinde ne bir hedef ne doğru dürüst bir strateji ne de bu stratejiyi yürütecek güçlü ve etkili taktiksel değişimleri destek olabilecek bilgi birikimi var. Oysa her yolculuk gibi iyi hayat yolculuğuna çıkarken de doğru, net ve gerçekleştirilebilecek hedefler belirleyip onlara odaklanmak çok ama çok önemli.

Zihin-beden bağlantımızı bozmadan, fiziksel sağlığımızla düşünce ve duygularımız arasındaki güçlü ve karmaşık ilişkileri yıpratmadan yapmamız gereken bu önemli yolculuğun başarı sırlarından biri, muhtemelen de birincisi bilinçli ve bilgili bir “SAĞLIK OKUR YAZARI” olmaktır. Bunun yolu da 5N1K kuralını burada da uygulamaktan geçer. Nedenlerine gelince...




KESİP SAKLAYIN

Yazının Devamını Oku

İyi yaşlanmaya bakın

12 Nisan 2025
İyi yaşlanabilmek de hayatın pek çok alanında olduğu gibi biraz istek, samimiyet, biraz dikkat, süreklilik ve kararlılık, biraz da anlayış ve bilgi birikimi ister.

Pek çok ünlü yazarın neredeyse yüzyıllar önce vurguladığı gibi. İyi yaşlanmanın da bir değil birçok yolu, yordamı vardır. Hatta bazı önemli düşünürlere göre “İYİ YAŞLANMAK DA BİR ÇEŞİT SANATTIR”.

İyi yaşlanmayı becerebilme meselesi ise özellikle küresel yaşın ortalama yaşın 70’li, ülkemizdeki ortalama yaşam süresinin ise 80’li yaşları kucakladığı günümüzde daha da önemli bir ayrıntıdır. İyi yaşlanan biri biriktirdiği tecrübelerden ve hayat imbiğinden geçirdiği yaşanmışlıklardan oluşan dersler nedeniyle toplum için aslında önemli bir kazançtır. Zaten böyle olduğu için de bizim geleneğimizde “aksakallı büyükler” ve “Dede Korkut’lar” vardır. Şimdi kaldı mı bilmiyorum ama benim çocukluğumda köylerde seçimle gelen muhtarlara yol gösteren “İHTİYAR HEYETLERİ”nin oluşturulması da muhtemelen bundandır. Ne var ki kötü yaşlanan biri kendisi için de ailesi ve içinde yaşadığı toplum için de -maalesef- problem ve yük olmak durumundadır. Bu nedenle hepimizin özellikle elimizdeki ülke istatistiklerini 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içindeki payının yüzde 10’ları geçtiğini gösterdiği bugünler itibariyle iyi yaşlanma meselesine biraz daha kafa patlatması şarttır.

HATIRLATMA

Yanlış yaşlanma efsaneleri

EFSANE 1

“Yaşlanma kaçınılmaz bir gerileme, ilerleyici bir düşkünlük halidir”: En yaygın ve en yanlış efsanelerden biridir. Oysa iyi yaşlanan biri hem fiziksel hem de ruhsal açıdan yeterince güçlü kalabilir.

EFSANE 2

Yazının Devamını Oku

Yeni gençlik paketleri: Hibrozomlar

10 Nisan 2025
Kök hücre tedavisi her alanda ama en çok da “rejeneratif dermatoloji” yani “cilt gençleştirme” söz konusu olduğunda ilk akla gelen çözümlerden biri.

Ne var ki bu tedavi zannedildiği kadar kolay ve ekonomik değil. Eğer kök hücre tedavisinin faydalarından yararlanmayı düşünürseniz kemik iliğiniz veya yağ dokunuzda cerrahi bir işlemle kök hücre alınmasına razı olmanız gerekiyor ki her ikisi de acı verici ve pahalı prosedürler. Son yıllarda bu soruna da çözüm getirildiğini, kök hücrelerin içinde üretilip diğer hücrelere yollanan “eksozom” adlı “gençlik çeşmesi” paketçiklerinin kullanımıyla bu soruna da çözüm bulunduğunu önceki yazılarımda sizinle paylaşmıştım. Ama gelin isterseniz tekrar hatırlayalım...




İYİ BİLGİ
HİBROZOMLAR LİPOZOMAL EKSOZOMLARDIR

Yazının Devamını Oku

Kırışıklık devrimine hazır mıyız

7 Nisan 2025
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki yaşlanmak hayatın vazgeçilmez bir parçası.

Ona direnmek, onunla kavga etmek, geriye çevirmeye çalışmak ise yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri. Yaşlılığa direnmek yerine onunla birlikte, “kol kola girerek hayatı güzelleştirmeye çalışmak” en doğru, akılcı, faydalı, zarif ve güzel yaklaşım. Diğer taraftan yaşlanma sürecinden doku, organ ve sistemlerimizin eşit oranda etkilenmediği de kesin. Bazılarımızın kalbi beyninden, böbreği karaciğerinden, akciğerleri sindirim sistemlerinden daha hızlı yaşlanabiliyor. Ve şu bilgi de net ve kesin: Cildimiz, yaşlanmadan nasibini en erken ve en çok alan organlardan biri, hatta birincisi. Ne var ki her bir kırışıklık başımızdan geçenlerin, hayatın önümüze çıkardığı zorluklara karşın gösterdiğimiz dirençlerin, kavgaların, üzüntülerin ve sevinçlerin de bir hatırası. Geçmişten gelen her şeyimiz gibi o kırışıklıkları da kucaklamak, yok eğer istemiyorsak da onlarla kavga etmeden nazikçe uğraşmak ise en doğal hakkımız. Çoğu insan yaşlanma sürecini zarafetle kucaklayıp fiziksel ve ruhsal sağlığına gereken özeni gösterirken belki de bu nedenle cildini ilk sıraya koyuyor ve işe oradan başlıyor. İç güzelliği ile dış güzelliği birleştirmek yaşlanmayla gelen değişiklikleri daha kapıdan içeri girmeden değiştirmek bence de takdir edilmesi gereken bir çaba. Önünde anlayışla ve saygıyla eğilmeniz lazım. Peki o çabanın dipnotlarında neler var?



İYİ HABER
CİLT GENÇLİŞTİRMEDE DE BİR DEVRİMİN KAPISINDAYIZ

Yazının Devamını Oku

Hormezisi ıskalamayın

5 Nisan 2025
BIOHACKING yeni ve önemli bir kavram.

Özellikle yaşlılığını formda ve fit geçirmek isteyenlerin diğer bir tanımla “longevity tutkunları”nın son yıllardaki en çok konuştukları konulardan biri, belki de birincisi. Basit anlamıyla “biyolojiyi zorlamak” olarak özetlenebilir. Bilimsel temelinde ise bir başka mühim kavram var: HORMEZİS.

Peki, hormezis ne ya da neyin nesi? Hormezis kavramını anlamak için 16. yüzyıla İsviçreli kimyager Paracelsus’a kadar gitmemiz lazım. Çünkü hormezisin açıklamasını en güzel özetleyen cümle ona aittir, Paracelsus diyor ki: “Her şey zehirdir ve hiçbir şey zehirsiz değildir; bir şeyin ilaç mı zehir mi olacağına ise ‘DOZ’ izin ve karar verir.”

Detaylara gelince...

ÖNEMLİ

BİOHACKİNG YA DA HORMEZİS DÜNYASINDA NELER VAR

Biohackingi de hormezisi de anlayabilmek için önce gelin “vücudunuzu kendini korumak için yüksek vitese geçirebilen ama genelde küçük ya da ortalama dozlarda yaşamayı tercih eden bir güç” olarak düşünün.

Örneğin

Yazının Devamını Oku