BİR imparatorluğun kurulması mı esas konu? Yoksa tek tek insanlardan daha önemli olan dünyanın ne olacağı sorusu mu? Amaç imparatoru öldürerek intikam alabilmek mi, yoksa yeni bir dünyayı sağlayabilmek mi?Hero/Kahraman filmi daha pek çok soru sordurabiliyor insana, bir hikáyeye ne kadar çok şey karışır ve zamanla asıl tutkuyu aşan olaylar eklenir. Aşk bile insanı biraz olsun keskin hatlarından arındıramaz mı, belki de hayır.Amerikan filmlerinden tanıdığımız Jet Li, Aşk Zamanı filminde performanslarına hayran kaldığımız Maggie Cheung ve Tony Leung, tabii diğer oyuncularla beraber, bir Çin anlatısının ustaca beyazperdeye aktarılması filmin en önemli özelliklerinden.Doğu imparatorluklarının içinde, özellikle Çin ve Japon kültüründe dövüş sadece kaba kuvvetten oluşan bir şey değil, içinde bir felsefenin, öğretinin bulunduğu bir kavramdır. Kaplan ve Ejderha filminde de görüp kimimizin beğendiği, kimimizin abartılı bulduğu, geleneksel olarak değerlendirilen, Çin sinemasının vurdulu kırdılı sahnelerine eklenen uçtulu kaçtılı hareketler bu filmde adeta bir sahne şovuna dönüştürülmüş. Renklerin uyumu, çekimlerdeki fotografik güzellik, fondan bizi sahnenin içine alan müzik, kılıçlarla beraber yapılan bir baleyi andırıyor. Dövüş sahneleri, onların bir ölüm dansını andıran ritmi, Doğu’nun bütün insan dünyasını büyük ölçüde özetler. Hero’da yer alan sahneler de bunun güzel örneklerinden birisi. Aşka rağmen vazgeçilmez olan intikam arzusu ve intikam almayı yıllarca kurmuşken insanlık için bu gayeden vazgeçmek... Film içinde alttan alta verilen o kadar çok şey var ki, tek tek saymaya çalışmak yeterli olmayacak. Kahraman, insanın, özellikle Uzakdoğu insanının gerçekten karmaşık, içe kapalı dünyasını ustaca veriyor. Başta sordurduğu sorulara sonda şunu da ekletiyor: Acaba öldürünce mi kahraman olunur, yoksa öldürmeyince mi?