Paylaş
4 Türk, katamaranla rıhtıma yanaşıyor. Turgut Bey tam inecekken ayağı kayıyor.
Eyvaahhh...
Taş zemine düşünce feci bir acı. Zaten protezli olan kalçası kırılıyor.
Ne yapsınlar?
Kimi arayacaklar?
Akıllarına geçen yıl Arki Adası çevresinde tekne kazası geçiren Sabancı Ailesi'ni kurtaran Bodrum’daki deniz ambulansı geliyor.
Arıyorlar.
Anında cevap geliyor:
-Biz sizi uluslararası sulardan da alırız ama orada Yunan tarafı sorun çıkarabilir. En iyisi çıkış yapın sizi alalım.
Bizim kaptanlar oradan Kos (İstanköy) Adası’na geçiyorlar. Çıkış yapıyorlar.
Ve deniz ambulansı Bodrum’dan gelip onları alıyor.
Turgut Bey böylece hastaneye yetişiyor...
Niye anlatıyorum bunları...
Çünkü bir çağrı yapmak istiyorum.
SAYIN BAKAN MEMİŞOĞLU
İşte sezon başlamadan yazıyorum.
Sağlık Bakanı Memişoğlu’na “acil” çağrımdır.
Yaz geliyor.
Turizm merkezlerimizin nüfusu yine ciddi şekilde artacak.
İşte Marmaris...
100 binlik nüfus milyonu bulacak.
Sağlık ocakları sınırlı...
Bir turist kalp krizi geçirse. Acil müdahale için yerel olanaklar çok sınırlı.
Su sporları, jet-ski ölümcül kazalar, yaralanmalar.
Özel hastanelerin de kapasitesi belli.
Yükseltmelerine de izin yok.
Muğla’daki hastaneye yetişene kadar hasta ciddi risk alıyor.
Niye?
Neden yükseltilmez.
Sağlık turizmi diye onlarca program yapılıyor, planlar, hazırlıklar...
Ama geçen yıl kalp krizi geçiren turisti Selimiye’den yetiştiremediler.
Yine geçen yazdan kalan bir acı haber;
“Marmaris’te tekne turuna katılan İngiliz vatandaşı Denis Crowley kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.”
Dahası var.
Her yıl onlarca deniz kazası yaşanıyor. Issız koylarda, sağlık ocaklarından, hastanelerden uzakta. Karayolu çok uzun ve zorlu.
Türkiye’nin en değerli turizm bölgesi, Datça yarımadasındaki koylar, körfezler, kıyılarda deniz ambulansı ve örneğin anında kalp için cerrahi müdahale olanağına sahip yeterli hastane bulunmuyor.
DENİZ AMBULANSI ŞART
İşte Fethiye/Göcek...
Göcek’te bir sağlık ocağı var. Ama kime yetsin.
Yazın 1000’i aşkın özel tekne oluyor. Her birinde 4 kişi olsa... Kiralık tekneler, guletler, nüfus patlıyor.
Karadan gelen turist ayrıca.
İşte bu nedenle deniz ambulansı şart.
Önceki yıl kaza geçiren Sabancı ailesine Bodrum’dan giden deniz ambulansı yardımcı olmuştu.
O deniz ambulansı da tamamen gönüllü esası çalışıyor.
Özel sektörden sponsorları var.
Normalde Sağlık Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile protokol imzalamış durumda. Hasta tahliyelerini Sahil Güvenlik yapıyor...
Sahil Güvenlik elbette elinden geleni yapıyor. Ama mesele sağlık. Mesele teknik altyapı.
Bu nedenle ambulans deniz araçları şart.
Bakın mesela Bodrum’da çalışan deniz ambulansı, Körmen Limanı’ndan bir hastayı 35 dakikada Bodrum’a yetiştirebiliyor.
Ama kara ambulansı 3.5 saatte gidiyor.
Örnekleri çoğaltabilirim.
O nedenle soruyorum:
Sağlık Bakanlığı, Sahil Güvenlik dışında, ilk müdahalenin yapılabileceği deniz ambulanslarına neden yönelmez?
Düşünün ki Muğla’nın 1500 kilometreye ulaşan koyları, körfezleri.
Hisarönü Körfezi’nde yaşanan bir kazayı düşünün.
Gökova’da... Bozburun’da...
Yine bu yıl da turist kaynayacak.
Çok iyi biliyorum ki, buralardaki sağlık ocakları yetersiz.
Devlet hastanelerinde malzeme ve doktor yeterli olmuyor.
Türkiye’nin turizmde müthiş aşamalar kaydettiğini düşünürsek.
Türkiye’nin turizmde patlama yaptığını düşünürsek.
Türkiye’nin sağlık turizminde öne çıkmak istediğini düşünüyorsak.
Artık özellikle bu turizm yöreleri için; kapasitesi yükseltilmiş hastaneler şart değil mi?
Bakıyorum.
Mesela Marmaris’te kapasitesi kalp ameliyatına yetecek bir hastane yok.
İşin tuhaf tarafı;
Datça yarımadasındaki turizm bölgelerinin tamamını kapsayacak bir sağlık olanağı da yok.
1 saat içinde nasıl müdahale edeceksiniz?
Muğla’ya götürmeye kalksanız saatler sürüyor,
Marmaris, Fethiye, Datça, Kaş gibi ulaşılması zor koyların, sahillerin olduğu turizm bölgelerinde buna mutlak bir çözüm bulunmalı.
Allah bize Akdeniz’in en güzel kıyılarını, koylarını lütfetmiş.
Turizm için bir nimet.
O zaman kıymetini bilelim.
Bu açıdan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na çağrıda bulunuyorum.
Lütfen bu konuya bir el atın.
Muhtemel felaketleri önleyelim.
Akdeniz ülkelerine örnek olalım.
‘ORMAN DEDE’ HATIRA ORMANI
Sevgili dostum, “Orman Dede” Rahim Demirbaş’ı kaybettik.
Vasiyeti kendi yarattığı ormanına gömülmekti. Bana sürekli “Benden sonra bu ağaçlara kim bakacak” diye sorardı.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ölümü üzerine dün bir açıklama yaptı:
“Rahim Demirbaş, nam-ı diğer Orman Dede sadece ağaç dikmedi; acısını ormana çevirdi, sevgisini toprağa işledi. Memleketi Konya’nın Beyören köyünde, her diktiği fidanda, bir dua bıraktı, bir umut büyüttü. Onu ebediyete uğurlarken, geride kalan binlerce ağaca gözümüz gibi bakacağımıza söz veriyoruz. Ayrıca Rahim amcamızın hatırasını yaşatmak için, memleketinde adını taşıyan bir Rahim Demirbaş Hatıra Ormanı kuracağız. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.”
Sizi alkışlıyoruz Sayın Yumaklı...
Paylaş