Dostlar alışverişte görsün

Ayşe Barım tutuklandıktan sonra paylaşım yapan ya da yapmayan oyuncuları eleştirenler var.
“Kimse ses çıkarmadı” diyorlar. E iyi de ne bekliyorlar?
Ben de gördüm paylaşılanları.
Birçok kişi koymuş arkaya siyah planı, bir cümle yazmış geçmiş...
Ya da Ayşe Barım’ın fotoğrafını arkada duygusal bir müzikle paylaşmış.
Allah gecinden versin, sanki kadın ölmüş de anıyormuşçasına...
Maalesef düşene vurma, belli bir zaman sonra unutma, yerine yenilerini koyma huyumuz var bizim.
Bakın biraz daha zaman geçsin, herkes unutacak bu mevzuyu.
En yakınları bile kapatacak mevzuyu.
Kadın ölmüş gibi paylaşım yapan o oyuncular benim gözümde ne dost olabilirler, ne iş arkadaşı...
Keşke hiçbir şey yapmasalardı, inanın daha samimi olurdu!
Yazık...

Sosyal medya hırsı

O zamanlar da çok kızmıştım ama “Sus Orkun” demiştim kendime. Şimdi gribe yakalanmış Tanyeli ve karantinaya alınmış.
Hatırlarsanız arkadaşları kanserle mücadele eden Tanyeli için bir doğum günü partisi düzenlemişti. Bir sürü kişi dışarıya çıkarmıştı Tanyeli’yi...
Yahu bunun adı açık açık sorumsuzluktur, vurdumduymazlıktır.
Kadın hasta! Neden o kadar insanın içine çıkarırsın? Her hafta birilerinin hastaneye gidip yanından story attığını da gördük. Buna da gerek yok. Bunun adı sosyal medya hırsıdır. İki paylaşım yapayım, etkileşim alayım merakıdır bu!
Bırakın iyileşsin, sonra istediğiniz kadar gidip görür ve paylaşırsınız fotoğrafları.
Şu halde bunu yapmayın kadına.
Aslında; şov yapmayın!

Buna ihtiyaç var

Niğdeli küçük bir taraftar Fenerbahçe maçı sonrasında Acun Ilıcalı’ya seslenip Amrabat’ın formasını istediğini söylemişti.
O gün forma sözü veren Acun sadece o sözle kalmadı, ofisinde ağırladı minik Fenerbahçeliyi.
Ve ona hayatı boyunca unutamayacağı bir sürpriz yaptı.
İstediği formayı, o formanın sahibi Amrabat getirdi. E çocuk da hayatının şokunu yaşadı doğal olarak.
Ne diyeceğini bilemedi, sustu ve sadece sarıldı Amrabat’a.
Bunlar futbolun olması gereken tarafıdır.
Buna ihtiyaç duyar futbol.
Doğal olarak bizler de!
Taraflı tarafsız herkesin gönlünü ısıttı bu hareket.
Sadece o çocuğa değil, herkese dokundu aslında!

Matcha ve kalp

Her bulduğumuz şeyi içersek, yersek, popüler diye bağımlısı olursak, sorunları da kendi ellerimizle davet ederiz.
Mesela matcha çayı.
Birçok faydası biliniyor, evet. Ama zararlarını hiç konuşmuyoruz.
Fenomen Elvin Levinler bir kalp rahatsızlığı yaşadı. Taburcu olduktan sonra doktoru ona “Matcha gibi bilmediğiniz şeyleri çok fazla tüketmeyin” demiş.
Bu tarz içecekleri çok içerseniz kalp ritminizi bozuyorsunuz. Doktor da tam olarak bunu söylemiş zaten.
Kimin aklına gelir değil mi bir sıvının kalp ritminizle oynayacağı? Ama oynuyor işte!
Her şeyin fazlası, özellikle de matcha gibi içeceklerin fazlası çok zararlı!
Aman dikkat edin.
Fazlasının faydası yok, bunu aklınızdan çıkarmayın!

Buna kim inanır?

En kibar sürücülerin olduğu ülkeleri araştırmışlar. Sıralama Kıbrıs, Yeni Zelanda ve Türkiye diye ilerliyor. Evet evet, Türkiye üçüncü sırada. Arkamızda Avustralya, Portekiz falan var, düşünün artık siz.
Kim yaptı bu araştırmayı?
Bizler bile vatandaşı olduğumuz ülkenin böyle bir sıralamada üçüncü olmasını garipsedik!
Tıpkı en seksi kadının Zeynep Bastık seçilmesi kadar garipsedik hatta!
Eğri oturup doğru konuşalım...
Kibar değiliz.
Hele ki trafikte hiç kibar.
Hatta size şöyle söyleyeyim, trafikte en agresif ülkeler hangileri dense ve Türkiye üçüncü olsa “Hah işte tamam” derdim. Kendimizi kandırmayalım yani...