Paylaş
Ankara simidi: Diğer simitlere göre daha ince, küçük ve yoğun pekmezli bir simit.
Manisa taban simidi: Bölgede yetişen nohutlardan elde edilen mayayla yapılan simit.
İstanbul simidi: Pekmezleme işlemi ön pişirme olmadan soğuk yapılan simit.
İzmir gevreği: Pekmezleme işleminde farklı yol kullanılan, ön pişirme ile yapılan simit.
Kütahya gül simidi (pembe simit): Osmanlı döneminden beri bilinen ve gizli bir tarifle yapılan simit.
Buyurun size ülkemize özgü birkaç simit çeşidi.
Vedat Milor bir tartışma başlattı ve “Diğer şehirlerimiz alınmasın ama İzmit simidi gibisi yok. En iyisi onlar” dedi.
Kütahya karıştı, Ankara üzüldü, İzmir sinirlendi, Manisa “Ne oluyoruz yahu” diye çıkıştı, İstanbul ise tebessüm edip “Hadi oradan” dedi...
Biraz baktım...
İzmit simidinin odun fırınında pişiyor olması biraz fark yaratıyor, evet. Ama en iyisi mi, inanın böyle iddialı bir laf edemem. Kaldı ki bence böyle işlerde kalabalığın, nüfusun da büyük etkisi var.
Sen yoğun talebe yetişmeye çalışırken ne pekmezi, ne odun fırınını ne de diğer özellikleri umursarsın. Fabrikasyona bağlayıp geçersin ve kaliteyi düşürürsün.
Bence nüfusu az illerimizde kalitenin iyi olmasının başlıca sebeplerinden biri budur.
Bir de damak zevki meselesi var. Ben mesela Ankara simidini pek sevemedim.
Ama İstanbul’da bazı yerlerde tattığım en güzel simitleri yedim.
O yüzden tartışmada tarafsız kalacağım ve en iyisi İzmit’tir, Ankara’dır, İstanbul’dur demeyeceğim.
Simidin en iyisi işini en temiz, en özenerek, en kaliteli ve doğal malzemeyle yapılan yerdedir. Bu, işletmeye göre her yerde olabilir.
Simittir yahu alt tarafı...
Hissediyorum ama iyi değil!
Bir herif var. Adı Berk Çetin. Bir süredir rahatsız ediyormuş fenomen Danla Biliç’i.
Tutukluydu, serbest bırakıldı.
Sonra tehditlerine devam edince tekrar bir gözaltına alındı ve salıverildi.
Belli ki bu arkadaşımız biraz problemli.
Belli ki toplumdan bir süre izole edilmesi gerekiyor.
Annesi bile “Oğlumu serbest bırakmayın” diyor.
Düşünün artık siz gerisini.
Peki soruyorum sizlere; ya bir şey gelirse bu kızın başına?
Ondan sonra mı alınacak önlem? Hep sonradan mı gelecek akıl başa?
Çünkü ayak sesleri geliyor şiddetin, bağıra bağıra savuruluyor tehditler havalarda.
Ne olur, nasıl olur bilemem ama bir şeyler yapılması gerekiyor ivedilikle.
İki tarafa da helal olsun
Tabii ki bir Dua Lipa konseri değildi ama İstanbul’da gerçekleşen Guns N’ Roses konserine birçok davetli katıldı. Biliyorsunuz, bizim ünlüler davetleri vesaire çok severler.
Neyse, konserdeki en güzel anlardan biri Halit Ergenç ile magazinciler arasında geçti bence.
Konsere gelen Ergenç, çocuklarının fotoğrafının çekildiğini gördü. Ve gidip nazikçe rica etti, “Lütfen çektiğiniz fotoğrafları silin. Onlar daha çocuk, 18 yaşına gelmediler. Böyle bir şeyi kabul edemem” dedi.
Ve hepsini sildi fotoğrafı çeken kişi. İki tarafa da helal olsun.
Bakın ne güzel anlaşılıyor böyle tatlı dille.
Ben izlerken tebessüm ettim, izlerken içim ısındı.
Çok savaştın sen!
Geçen cuma hayatını kaybeden Şimal’i çok eski tanırdım. Daha o lanet hastalık esir almamıştı onu. Gidip dinlerdim nerede çıkıyorsa.
Sonra arkadaş olduk. Hastalık sürecinde de yanında olmaya çalıştım.
O yorucu hayatına veda etti Şimal. Açtım Whatsapp’ı, mesajlarımıza baktım. Pandemi öncesine gidiyor o mesajlar. Yıllar geçtikçe kötü zamanların destek mesajlarını okudum.
Olacak iş değil, genç yaşta çok acı çekti.
Dünya güzeli biriydi. Fiziken de, ruhen de öyleydi. İnandı da hep.
Herkes savaşamazdı onun gibi.
Adı gibi sert kuzey rüzgârlarının kızıydı.
Şimdi gitti. Bizlerde derin bir acı bırakarak...
Umarım huzura kavuşmuştur.
Paylaş