Gerard Pique tarafından aldatılan Shakira yeni şarkısını resmen eski sevgilisi için söylemiş.
Sözler hiç dolaylı değil, direkt olarak Pique’ye.
Diyor ki o şarkıda Shakira:
◊ Ben iki 22’lik kıza değerim...
- Doğru, değer. Değmese bile değer, çünkü arada yaşanılan yıllar var. Öyle aldatıp, çekip gitmek falan büyük terbiyesizliktir.
◊ Bir Rolex’i bir Casio ile takas ettin...
- Aynen öyle. Ama bazen erkekler kaliteyi anlamsızca itebiliyor. Çünkü zordur kaliteli kadını taşımak.
Çünkü belli bir aşamaya kadar normal sayılabilecek bir duygudur.
Ama ‘seviye’ aşıldı mı kemirir, yer bitirir insanı.
Şarkıcı Bendeniz getirdi aklıma kıskançlığı.
Gülşen’le ilgili demiş ki:
“Ne şovu yapıyor Allah aşkına! Arkana iki dansçı kızı koyup da bunun adına şov diyemezsin. Yapılan göz boyama.”
Bak sevgili Bendeniz, bu işe göz boyama dersen onu seven milyonlarca kişiye de hakaret etmiş olursun.
◊ Hiçbirimiz “Dünya standartlarında şov yapıyor” demiyoruz Gülşen için.
Ama “Türkiye’de ezber bozuyor” diyoruz.
İyi de çalmış.
Bizce ülkece gurur duymuşuz bu durumdan...
Gözlerimiz falan dolmuş.
Ya bir dakika ama...
Neden gurur duyuyoruz, neden göğsümüz kabarıyor...
Bu kadar kolay mı bu işler...
Sevmem böyle karşılaştırmaları ama dünyanın birçok ülkesinde çocuklar 5 yaşında başlıyor piyano çalmaya, keman öğrenmeye, yeteneklerini keşfetmeye...
Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu’yla buluştuk geçtiğimiz gün. Duyduğum ama daha önce görmeye fırsatım olmayan yerleri gezdik.
Başakşehir Belediyesi’nin içinde bir NFT sergi alanı var. O dijital sergi alanına girince ilk aklıma gelen benzerlerini daha önce nerede gördüğüm oldu. Özel sergileri aratmayacak şekilde dizayn edilmiş.
Milyon dolarlık dijital eserlerin adresi olmuş yani belediye binası.
Mesela her ay bir NFT konsepti olacak ve o sanatçıların eserleri sergilenecekmiş.
İlk konsept, Sevgililer Günü.
Her odada bir atölye
Özellikle kadınlar ve çocuklar ilgi gösteriyor belediye binasına. Çünkü her oda ayrı bir workshop alanı. Çini, çiçek ressamlığı, karikatür...
Hoş böyle günleri hepimiz unutur hale geldik. Ben bile eş dost sayesinde hatırladım Gazeteciler Günü’nü.
Ve Anadolu Ajansı’nın sosyal medya hesabında bir fotoğraf karesi gördüm.
Size de göstermek istedim.
Fotoğraftaki ‘ben’i bulabilecek misiniz bakalım...
Sene sanırım 2010.
Araştırmayı 27-35 yaş arasındaki gençlerle yapmışlar.
Bu 4 bin liranın içinde çıkılan yemekler, alınan hediyeler falan da var üstelik.
Hatta ilk ay erkekler tarafından ödenen hesaplar, ikinci ay Alman usulü olarak ödenmeye başlıyor diye bir sonuca da varmışlar.
Kim yaptı bu saçma sapan araştırmayı?
Haydi hepsini geçtim, buna inanan kimler var aramızda?
Ben size gerçekleri şöyle kısaca anlatayım...
Bir kere günümüzde “ilk ay erkekler ödesin, ikinci ay hesaba kadınlar da ortak olsun” diye bir şey yok. “İlk ay ben ödeyeyim de gözünü boyayayım, ikinci ay hiçbir şeyine karışmayayım” mı diyor erkekler? Böyle bir hesaba girmek çirkin bir durum zaten.
Eğer bu hesaba girenler varsa ‘hooop’ die adadan elenir benden söylemesi...
Evet, tamamen kurgu, bir senaryo var ve oynanıyor ama gerçek hayattan esinlenilmiş bir senaryo.
Görüyorsunuz işte programdaki kadınların tamamının derdi para ve şöhret... Hafta sonu arkadaşlarım bir görüntü paylaştı benimle.
Programdaki figürlerden birinin adı Cansel’miş...
Abla günümüz çaresizliğinin bir portresi sanki...
İzlediğim görüntüde, çantasından araba anahtarını çıkarıp yarışmadaki bir çocuğun koluna tuttu bu kız...
Sonra da akbil sesi yapıp “Sen yetersiz bakiyesin. Benim için yetersizsin” dedi.
Ahahahaha...
Doğru bir tespit.
Basit hamlelerle bu durumu kadınların üzerine atıyoruz biz erkekler.
Tıpkı “Araba kullanmayı bilmiyorsunuz” demek kadar kolay kadınlara “dedikoducu” demek.
Öyle saçma bir inanış var çünkü. Ben erkek ağırlıklı masada her oturduğumda mutlaka birinin çekiştirildiğine, alaşağı edildiğine şahit oluyorum.
Önce hayretle izliyor, gözlerimi fal taşı gibi açarak dinliyorum, sonra da çaresizce katılıyorum o muhabbete.
Ama mutlaka kısa cümlelerle dahil oluyorum.
Bu dedikodudan kaçma taktiğidir, yazın bir kenara. Siz de uygulayın.