Vallahi kıskançlık falan da yok. Ben işin başka kısmındayım.
Çünkü okuduğum habere göre, Umut ile birlikte olduğu söylenen Alina Boz daha 2 hafta önce 4 yıllık ilişkisini bitirmiş. Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can’la ilişkisi bitmiş. 2 hafta yahu!
Pes denmez mi...
4 yıllık bir ilişkiyi bitirip nasıl 2 hafta sonra başka bir ilişkiye başlayabilirsin...
Biz ya yas tutmayı bilmiyoruz ya da yalnızlık korkumuz var.
Ya da şöyle hesaplı kitaplı yaşıyoruz...
Ayrılık öncesi tüm olacakları planlıyoruz, tuttuğumuz dalı bırakmadan tutunacak diğer dalı garanti ediyoruz... Başka türlü böyle hızlı bir geçiş pek sağlıklı değil çünkü.
Potansiyeli görmüşler
Sonra da devam etmiş:
“Kaç şarkı bestelemiş? Bence onunla aynı sahneye Mustafa çıkmamalıydı.”
Burada kilit cümle şu:
“Kaç şarkı bestelemiş?”
Bu şu demek, ‘daha dur, yolun başındasın’.
Ve günün sonunda vardığımız nokta da sürdürülebilirlik.
Çok değil son 5 yıla bakın.
Uzun süredir merakla bekleniyordu film.
Dün vizyona girdi.
Dünün bir başka yeni filmi ise ortalığı kasıp kavuran Greta Gerwig’in yönettiği Barbie filmi.
Bir tarafta Barbie’nin neşeli, renkli, lay lay lom hayatı, diğer tarafta ünlü bir atom fizikçisinin dramı... Uzaktan anlaşılan bu savaşı Barbie’nin kazanacağı.
Çünkü her yer Barbie...
Mağazalara bakıyorsunuz Barbie kreasyonları çıkarmışlar, restorana gidiyorsunuz Barbie renkleriyle pembe pembe menüler sunuyorlar.
Geçen gün pembe makarna gördüm yahu ben pembe!
Günlerce tehdit edilmiş.
‘Elimde videoların var’ sözleriyle susturulmuş. Hatta sadece kendisi değil ailesini de tehdit etmiş beyefendi! Ah be!
Neden sessiz kalırsınız bu olaylar yaşanırken. Neden tahammül edersiniz bu erkeklere. Çıkın, bağırın, gerekirse yardım isteyin ama susmayın.
Bir kere oldu ikincisi olmaz, iki oldu üç hiç olmaz demeyin.
Bırakın ikiyi üçü sekizi dokuzu olur maalesef...
Hep olacak böyle erkekler çünkü.
◊ Önce sizi olduğunuz gibi kabul edecek, sonra işinizi laf edecekler...
◊
Sonra halk girdi devreye.
Çok organik bir şekilde Mustafa Sandal’ı savundu insanlar. Baktım ki o savunanların çoğu ‘X’ ve ‘Y’ kuşağı diye adlandırılan kuşaktan.
Evet evet o tartışma aslında kuşak tartışmasıydı.
Gençler Mustafa Sandal’ı dinliyor evet, ‘Aya Benzer’ şarkısında halen dans da ediyorlar. Hatta bazıları ‘Onun Arabası Var’ şarkısını da mırıldanıyor ama Uzi ve diğer rap’çileri başka yere koyuyorlar.
Benim Uzi’nin değerine diyecek sözüm yok.
Benim tek derdim sürdürülebilirlik kıstası.
Sürdürürse ne ala.
Tamam hakkıdır her türlü eleştiriyi yapabilir.
Fakat Burcu son klibinde gitmiş Gülşen’in kostümünün aynısını giymiş.
Ya demezler mi insana bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye. Çoğu tartışmanın özeti bu olay.
Bizler maalesef böyleyiz işte.
Eleştirir ama yaparız, beğenmez gibi davranırız aslında içimiz gider çaktırmayız, ben olmalıydım orada diye iç geçirirken hakaret etmeyi ihmal etmeyiz.
Aşağıya çekmek bir maharettir, biz de çok iyi yaparız.
Ben Burcu’nun yerinde olsam giymezdim.
Kadınlar ne kadar kafamıza vurursa vursun bizim.
Ne kadar edep adap öğretmeye de kalksalar yok olmuyor.
Olmayacak bizden.
Mehmet Ali Erbil, Gökay Kalaycıoğlu’nun konuğu olmuş. Çok kötü bir muhabbet geçiyor ikili arasında.
Ama konuyu açan, soruyu soran maalesef Gökay...
Diyor ki önce, “Halen cinsel anlamda sağlıklı mıyız?”
Sonra da yönlendiriyor...
Söz müziği Emircan İğrek’e ait Ali Cabbar şarkısı son birkaç gündür çok dinleniyor. Dinlenmenin ötesinde her sohbet konusundan bir Ali Cabbar’dır almış başını gidiyor.
Hak veriyorum güzel şarkı çünkü.
Ama diyorlar ki “Yaaa adama çok üzüldüm ne acılar yaşamış...”
“Baksana sevgilisinin düğününde gırnata çalmış, dans etmiş. Sonra da askerde şehit düşmüş...”
Biz çok hazırız her şeye inanmaya. Hele ki iki dram gördük mü hoop sahipleniriz hemen.
İşin aslı yok Ali Cabbar diye biri.