Klasik müzik konserlerini dinleyen üç küçük çocuk

Sanırım 13 ya da 14 yaşındaydım. Nereden dinledim bilmiyorum ama Çaykovski’nin keman konçertosuyla tanışmıştım.

Açıkçası dinlerken neye uğradığımı şaşırmıştım. O günlerde Türkçe okuyabileceğimiz dergi bile olmadığından Alman Bravo’sunu takip eden, müziği, yani İngilizce sözlü müziği keşfetmeye başlayan tiplerdik. Ama ben bu konçerto sayesinde dağılmıştım. O gün bu gündür ne zaman dinlesem, belli bir yeri var; orada mutlaka gözlerim dolar. Düğmeye basılmışım gibi...

Sonra Lalo’nun İspanyol Senfonisi, Carmen’in Habanera’sı gibi eğlenceli, iç açıcı parçaları hep tercih etmişimdir...

Sinan anneannesine benzediği için Maria Callas’ı tanıdı artık...

Annem de yetiştiği katı Fransız ekolünde iyi klasik müzik eğitimi alan bir kadın olduğundan...

Bodrum Turgutreis’te bulunan marinada bu yıl üçüncüsünün yapıldığı D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’ne Sinan’la gitmenin çok da sorunlu olmayacağını düşündüm.

Doğrusunu isterseniz Sinan’la beraber 4 gün boyunca açık havada konser dinleyecek iki arkadaşı daha vardı: 8 yaşındaki Neyir ve 5 yaşındaki Emre...

Onları önce açılış kokteyline götürdük. Çok kibarlardı, tepsileri yerlere devirmediler...

Sonra da konser alanına yerleştik. Açılış gecesi olduğu için belli konuşmalar yapılıyordu ve bizimkiler bir an önce orkestra görmek için sabırsızlanıyordu. Ben arada bizimkine sıkılmasın diye bilgiler veriyordum: Bak bu enstrümanların belli bir sırası vardır, kimse istediği yere oturamaz, orkestra şefi olmazsa ortaya nasıl bir ses çıkar biliyor musun, gibilerinden...

Nitekim ilk gecenin müthiş performansı, Bilkent Senfoni Orkestrası’na eşlik eden dünyanın bir numaralı keman virtüözlerinden Shlomo Mintz bizimkilere biraz ağır geldi.

Ve biz heyecanla iki gün sonraki Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nı bekliyorduk.

Bu orkestra yaşı en fazla 15 olan çocuklardan kuruldu. Baka baka bakmaya, dinleye dinleye dinlemeye doyamadığınız bir grup çocuk... Hepsi o kadar güzel ve ışıltılılar ki! Üstelik cıvıl cıvıllar: Birinin sapsarı beline kadar olan saçları incecik örülmüş, mavi gözleri uzaktan bile görünüyordu. Bir oğlanın küpesi parlıyordu. Bazı kızlar mankenleri çatlatacak kadar güzeldi. Erkeklerin saçları son derece moderndi. İnsan sanıyor ki, klasik müzikle ilgilenen çocuklar ağır ve klasik tipli olur! Hiç de öyle değiller açıkçası...

Orkestranın şefi Rengim Gökmen’di ki, çocuklarla müthiş bir ilişkisi olduğu belliydi.

Bu çocukların yaşı geçti mi, yerine yenileri geliyor ve onlar tekrar eğitiliyorlar. Çok sıkı bir iş anlayacağınız.

O gece konserde bu çocuklara 14 yaşında bir piyanist de eşlik etti. Kit Armstrong adındaki bu çocuk piyano çalmanın yanında beste bile yapıyordu. Onun büyülü parmaklarından bizim çocuklar ne anladı bilemem ama benim gözlerim kamaştı. Darısı bizimkilerin de başına dedim, içimden.

Sinan açıkçası konserlerin sonuna kadar dayanamadı. Uykusuzluk ve yorgunluk da vurdu başına. Çünkü erkenden dinlenmek için odamıza gitsek bile o, odada uzanmak yerine top oynamayı tercih ediyordu. Dolayısı ile de geceleri dayanamadı. Ben de çok zorlamak istemedim, çünkü bu müziğe cephe almasından çekindim. Klasik müzik insanın hayatında mutlaka olmalı. Sinan’ın da olmalı ama yavaş yavaş.

Şimdi evde bazı parçaları tatlı tatlı ona dinletmeye başlayacağım. Kısa ve neşeli olanlarından... Benim sevdiklerimden... Çaktırmadan...

Ve müziğin sesini çok yükseltmeden. Çünkü nedense çocuklar çok yüksek sesten de rahatsız oluyorlar; aklınızda bulunsun...

Deniz’in Gezi Günlüğü TAYLAND

"Deniz’in Gezi Günlüğü TAYLAND" adlı kitap, 13 yaşındaki Deniz’in gittiği Tayland seyahatinde yaşadıklarını, yaşarken ülke hakkındaki izlenimlerini de aktaran eğlenceli bir gezi kitabı. Hem çocuklar hem de anne-babalar için. Deniz Aral, Coşkun ve Müge Aral çiftinin kızları. Yazar Müge Aral "Deniz’in o çocuksu, sevimli, afacan değerlendirmelerinin bütün çocuklarının gezi kültürünü olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Tüm çocuklar gezsin, dünyayı öğrenebilsin diye bu kitabı hazırladık" diyor. Daha anne karnında iken ailesiyle birlikte yurtdışı seyahatlerine katılan Deniz, yaptığı yolculuklardan büyük zevk ve keyif alıyor. Erken yaşta gezmeyi, seyahat etmeyi öğrenen Deniz şimdiye dek pek çok ülkeye ayak bastı bile. İşte bunlar arasında en beğendiği ülke: Tayland. Müge Aral bu ilk kitabında çocuğuyla birlikte çıktığı yurtdışı gezisinin izlenimlerini kızının ağzından kağıda döktü. Fotoğraflarını Coşkun Aral’ın çektiği kitap tüm kitabevlerinde satışa sunuldu. Fiyatı 15 YTL. Müge Aral kızı Deniz’le farklı ülkelerde gezmeye ve gördüklerini aktarmaya devam edeceğini söylüyor.

"Gezi izlenimleri çocukların gözüyle farklı mıdır?

Çocuklar gezdikleri yerlerde gördüklerini büyüklerden farklı mı algılarlar?

Tatilde nereye gidileceği kararına çocukların etkisi ve katkısı olabiliyor mu?" sorularına cevap bulabilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları