8 Eylül 2008
"Makyaj, görünümle oynamanın en hızlı ve en kolay yolu... Ama görünümü değiştirmek, bir maskeyle kendinizi gizlemeniz anlamına gelmiyor"... Bu sözler Shisedo’nun artistik direktörü Dick Page’e ait. Ve işte Page’den mükemmel görünmek isteyen kadınlara çok özel ipuçları...
GÜZEL AĞIZ İÇİN DOLGUN DUDAKLAR
Eğer tabiat size ince dudaklı küçük bir ağız vermişse, ille de transparan parlatıcı veya açık pembe ruj kullanmanız gerekmiyor. Kırmızı bir rujla büyüleyici görünmemeniz için hiçbir neden yok. Eğer emin değilseniz, önce dudaklarınızın doğal kontürünü koyu renkli bir dudak kalemiyle çerçevelemeyi deneyin. Sonuca hayret edeceksiniz.
PARLAK RENKLER KLAS DEĞİLDİR
Yani bu demek oluyor ki, mavi göz kapakları, turuncu ruj veya fuşya parlatıcı yasak! Bu renkler bejden çok daha eğlenceli, ama denemeden asla bilemezsiniz.
MAKYAJ HER KUSURU KAMUFLE EDER
Her göz şekli, her büyüklükte burun, her dudak boyutu mükemmeldir, özellikle size aitse... İdeal orantıları unutun, güzellik tamamen karaktere bağlıdır. Eğer yüzünüzle ilgili hoşunuza gitmeyen bir nokta varsa, onu gizlemeye çalışmayın. Bunun yerine, beğendiğiniz noktaları vurgulayın. Böylece herkesin göreceği tek yer işte bu noktalar olacaktır.
Bir kadının vazgeçilmezleri
Eğer çok seyahat ediyorsanız, devamlı bir koşuşturmaca halindesiniz demektir. Temel malzemelerden oluşan basit bir çanta taşıyarak her türlü makyaj etkisini yaratabilirsiniz. Şeffaf bir çanta, aradığınızı parmaklar yerine gözlerle bulmanıza yardımcı olacaktır.
Çantanızın ilk vazgeçilmezleri kapatıcı ve bir makyaj bazı olmalı. Fondötenler arasından size en uygun olanı seçin. Uygun tonu bulmak için ürünü yüzünüzde ve gün ışığında test edin. Cildinizde en görünmez olan renk, sizin renginizdir. Çikolata rengi, mor veya indigo mavisi eye-liner, kirpik hattından parmak uçları ile dağıtılırsa göz farı etkisi gösterir, yani iki amaçlı kullanılabilir.
Kirpikleriniz göze çarpsın
Kirpikler için iki çözüm vardır: Ya maskara kullanırsınız ya da kullanmazsınız. İlk seçeneği tercih ederseniz, kendinizi tutmayın, birkaç kat maskara uygulayın. İsterseniz kirpikleri uzun gösteren bir maskarayı, kalınlaştırıcı bir maskarayı ve belirginleştirici bir maskarayı üst üste uygulayabilirsiniz. Ancak bu üç çeşit maskara sizde yoksa, en sevdiğiniz maskarayı en az üç kat sürün.
Çatlaklardan kurtulmak mümkün olabilir mi
Hızlı kilo alıp verme, doğum, ağır spor yapma gibi etkenler yüzünden vücutta oluşan çatlaklar, birçok kadının ortak derdi. Peki ciltte hiç de hoş olmayan bir görünüme yol açan bu çatlaklardan kurtulmanın yöntemleri neler? Cevap bu yazıda...
Kadınların korkulu rüyalarından biri olan vücut çatlakları, genellikle ergenlik döneminden itibaren hızlı kilo alıp verme, hızlı boy uzaması, dengesiz beslenme, hamilelik ve genetik yatkınlık gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar ve bacak, kalça, bel çevresi, göğüs ve diz arkalarında enine-boyuna ince beyaz çizgiler şeklinde kendini gösterir.
Bu sorunla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Dr. Levent Türbedar, çoğu kadının problemi olan vücut çatlaklarının yüzde 100 etkili bir tedavisinin olmadığını, fakat geliştirilen yeni yöntemler sayesinde çatlakların iyileştirilip, doku kalitesinin artırılabileceğini söyledi:
"Derinin aşırı gerilmesine bağlı olarak, cildin elastin ve kolajen dokularındaki tahribat sonucunda ortaya çıkan vücut çatlakları, bir çeşit deri yırtılmasıdır. İlk oluştuklarında pembemsi görünümde olurlar. Zamanla bu pembe çizgiler mora, soluklaşarak beyaza, sedef rengine dönüşür. Ayrıca yine derideki esnemelerin yoğunluğuna bağlı olarak çatlaklar sadece renk farklılıkları şeklinde değil aynı zamanda kabarık veya çukurlaşmış görüntüler şeklinde de oluşabilirler."
Tabii ki çatlakların oluşmaması için önceden alınabilecek birtakım önlemler var. Dr. Türbedar, özellikle açık tenliler, gelişme çağında ani kilo alan ve boyu aniden uzayan gençler, doğum nedeniyle karnı gerilen anneler ve her şeyden önemlisi ailelerinde çatlak olan kişilerin diğer insanlara göre daha fazla risk taşıdıklarını belirtiyor:
"Her şeyden önce dengeli beslenmek, hızlı kilo alıp vermekten kaçınmak, düzenli ama çok ağır olmayan egzersizler yapmak gerekiyor. Vücudu sürekli kremler ve yağlarla nemlendirmeli, cildin kurumasına ve gerilmesine izin vermemeli. Ayrıca düzenli masaj ile ve banyoda fırçayla mümkün olduğu kadar kan dolaşımını artırıp deriyi uyarmak da mümkün..."
ÇATLAKLARI İYİLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
Özel cilt masajları, mikrodermabrazyon, kimyasal peeling’ler, mezoterapik tedaviler, çeşitli dermo kozmetik kremler, ilaç (tretnoin) tedavileri, IPL ve Dye lazer tedavileri, günümüzde vücut çatlaklarının tedavisinde kullanılan yöntemler. Tedavilerde cilt tipi, çatlağın safhası, genişliği, bölgesi gibi çeşitli faktörler göz önüne alınarak kombine programlar uygulanıyor.
ÇATLAKLARDA DOKU KALİTESİ ARTIYOR
Çatlakların türü değil safhaları var. Çatlaklar taze yani henüz renkleri mor veya soluk kırmızıyken bu, dokuda kan dolaşımının mevcut olduğunu gösteriyor.
Bu safhada dokunun kolajen ve elastin üretebilecek kabiliyette olduğunu söylemek mümkün... Ve yapılacak olan her türlü sağlıklı müdahale, iyileşme sürecine katkıda bulunur. Daha ileri safhalarda, yani çatlak rengi beyaza dönünce, tedaviler daha uzun sürede yanıt verir. Ama yine de tedaviye başlamakta yarar vardır.
Yalnız tekrar hatırlatalım; çatlak tam olarak tedavi edilmiyor, iyileştirilebiliyor.
ÜRÜN MARKET
NEW YORK GECELERİ
New York’ta gece çok hızlı akar. Büyüleyici bir enerji insanın tüm hücrelerine işler. Ünlü tasarımcı Donna Karan da yeni kokusu Delicious Night’la gecenin karanlığındaki sırrı yakalamamıza yardımcı oluyor. Tamamen büyüleyici bir baştan çıkarışın ve yasak olanı keşfetmenin heyecanı, bu parfümün notalarında gizli... Mükemmel bir kokuyu keşfetmenin tam sırası...
BAŞTAN ÇIKMAYA HAZIR MISINIZ
2008 Sonbaharında, Clarins makyaj serisi kadınsı ve sofistike renklerle karşımıza çıkıyor. Renkler, 20’li ve 30’lu yılların değerli ve parlak objelerini anımsatıyor. Gül kurusu, menekşe, mürdüm rengi, grafit grisi ve simli mavinin ışık ve gölgeyle banyosu... Siyah tonları ve can alıcı kırmızı ise diğer renklerin çekiciliğini güçlendirmekte sihirli bir rol oynuyor.
Yazının Devamını Oku 
1 Eylül 2008
Yaz ciltlerinin temel ihtiyacı iyi hedeflenmiş bir bakım... Doğal ya da yüksek teknolojiyle geliştirilmiş tüm ürünler, son yıllarda güneşin vermiş olduğu hasarlara karşı mükemmel koruma için destek veriyor. Kozmetik markalarının en büyük amacı kalıcı bir gençliğin, mümkün olduğunca kırışıksız bir cildin formüllerini yakalamak için teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanmak. Araştırmacılar, yüksek kaliteli ve az bulunan değerli içeriklerle uzun yıllar süren çalışmalar yapıyor. Bu sırada biyolojinin bilimsel sonuçlarından, beslenme biliminden, fizikten ve genetikten yardım almayı da ihmal etmiyorlar. Bu çalışmaların en efektif olanı ise güzellik alanı ve cilt doktorları arasında yaşanıyor.
Işıltılı bir göz çevresi
Göz çevresindeki cilt 0.5 mm’lik kalınlığıyla sadece inanılmaz ince değil aynı zamanda oldukça hassas. Neredeyse yok denecek kadar az olan ter bezleri dolayısıyla buradaki cilt, hipolipid filminin de koruması olmadan hayatını sürdürmek ve bölgenin nemsizliğiyle savaşmak zorunda. Bu nemsizliğin en büyük sebeplerinden biri, saatte 900 kez yaptığımız göz mimikleri. Yaz mevsiminin göz kenarlarında bıraktığı "güneşe karşı bakamama" izlerini de unutmayalım.
Ancak düzenli bir bakım, tüm bu olumsuzluklardan korunmamızı sağlıyor. Kremler ve jeller, göz çevresinde oluşabilecek ya da oluşmuş kırışıklıklardan korunmayı ve hassas cildin bakımını sağlıyor. Jeller ve kompresler, şişmiş göz kapakları ve belirgin göz altı torbalarını önlerken, maskeler cildi yeniliyor ve göz çevresinde oluşabilecek halkalar en aza indirgiyor.
Tatil sonrası kendinizi değiştirmeye hazır mısınız
Bu yaz hepimiz ufak kaçamaklar yaptık. Kimimiz en gözde tatil köylerini tercih ederken, bazılarımız sahil kenarında daha sakin yerleri tercih ettik. Hepimizin amacı belliydi; biraz işlerden uzaklaşmak, denize girmek, güneşlenmek... Ancak belki de asıl amacımız dinlenmek, bronzlaşmak ve güzelleşmekti. Tatilden döndüğümüzde esmer tenimizle ofis arkadaşlarımızı biraz kıskandırmaktı. Peki, neden değişim sadece tenimizle sınırlı kalsın ki?
İnsanların kendilerinde yapabilecekleri en çarpıcı değişim tabii ki yüzlerinde yapılacak bir değişimdir. Hiç şüphe yok ki, bunun içinde yapılabilecek en önemli değişim dişlere yapılacak olanlardır. Tatilden dönerken kendinizde daha kalıcı bir değişim yaratabilirsiniz. Nasıl mı? Bu sorunun yanıtını Plusdent Diş Kliniği’nden Onur Öztürk’ten aldık.
Estetik diş hekimliğinin ne olduğunu ve kullanılan yöntemleri açıklayan Öztürk, "Gülüş tasarımı size özel ideal gülüşü vermek için hekimlerin kullandığı bir yöntem. Bu yöntemle diş hekimleri sizin istekleriniz doğrultusunda size sağlıklı ve doğal bir gülüş sunmayı amaçlar" diyor.
İşte estetik diş hekimliğinde kullanılan yöntemler:
n Porselen Laminate Vener: Venerler doğal dişlerinize minimum hasar veren tırnak kadar ince bir porselenden yapılır. Venerler vasıtasıyla dişlerinizin şekli ve rengi tam da hayal ettiğiniz gibi olabilir. Lamineler oldukça dayanıklıdır. Bu yöntemle hayalinizdeki dişlere ve gülüşe sahip olmanız için diş hekiminizi 2-3 defa ziyaret etmeniz yeterlidir.
n Diş beyazlatma: Dişlerinin daha beyaz olmasını istemeyecek biri yoktur herhalde. Herkes daha beyaz dişlere sahip olmak için kulaktan dolma bir sürü yöntem kullanmaktadır. Oysa bembeyaz dişlere sahip olmak, sigara ve kahvenin ağzımızda bıraktığı lekelerden kurtulmak çok da zor değil. Diş hekimi Onur Öztürk, diş beyazlatma işleminin bir saat içerisinde klinik ortamında yapıldığını, tedaviye gelen kişilerin beyaz dişleriyle kendilerinden daha emin bir şekilde klinikten ayrılabileceklerini belirtiyor.
n İmplant: Gülerken ve konuşurken sizi en çok rahatsız eden şey muhtemelen eksik dişlerinizdir. Günümüzde bu durumdaki hastalar için kullanılan en yaygın yöntemin implant olduğunu söyleyen Onur Öztürk, bu yöntemle eksik dişlerinizin yerlerini dolduklarını ve doğal dişler kadar sağlam ve doğal bir görüntü elde ettiklerini belirtiyor.
n Görünmez teller: Görselliğin öneminin git gide artmasıyla birlikte, bireyler artık diş estetiklerini daha da çok önemsiyorlar ve de çarpık, yamuk olan dişlerinin görüntüsünün değişmesini istiyorlar. Bunun için son zamanlardaki trend, şeffaf plaklarla (invisalign) ortodontik tedavi yönteminin kullanılması.
Güneş hálá çok tehlikeli
Yaz mevsimini geride bıraktık ama güneş tüm yoğunluğuyla hálá tepemizde. Henüz yaz tatiline çıkamamışsanız ve eylül ayının bu en sıcak günlerinde dinlenmek, güneş ve denizden yararlanmak istiyorsanız, işte size güvenli güneşlenmenin püf noktaları ve keyifli bir tatilin ipuçları...
Uzun süre ve korumasız şekilde güneşe maruz kalmak başta cilt kanseri olmak üzere, ciltte lekeler ve kırışıklık gibi birçok sonuç doğurduğundan, Avrupa Birliği güneşin zararlarını minimuma indirmek ve toplum sağlığına katkıda bulunmak amacıyla bir yönerge çıkardı.
Bu yönergeye göre, güneşten korunmada doğru ürünün seçilmesi ve doğru şekilde kullanılması büyük önem taşıyor. AB yönergesi, bazı ürünlerin tüm gün koruma iddiaları karşısında, doğru olmayan bu tarz söylemler kullanılarak halkın yanlış yönlendirilmemesi konusunda üreticileri uyarıyor. Çünkü, etkili bir korunma için ürünlerin güneşlenmeye başlanmadan önce sürülmesi, her iki saatte bir yenilenerek özellikle yüzme, havluyla kurulanma ya da terleme nedeniyle kısmen yok olan UV filtrelerinin cilde tekrar kazandırılması gerekiyor.
(Kaynak: Nivea Sun)
Güneş ürününü cilde eşit dağıtın
AB yönergesine göre, sağlıklı güneşlenme için en az 6 güneş koruma faktörü içeren ürünlerin kullanılması, ancak açık tenlilerin yüksek koruma faktörlü ürünleri tercih etmesi gerekiyor. Yönerge, ürünlerin üzerinde belirtilen güneş koruma faktörüne uygun korumanın sağlanabilmesi için, kullanılan ürünün cildin her tarafına eşit miktarda yayılması gerektiğini de belirtiyor.
ÜRÜN MARKET
Hücrelerinizi yenileyin
OLAY Regenerist’in bileşiminde yer alan amino-peptid kompleksi; pentapeptid, Vitamin B3, pro-vitamin B5, E vitamini, allantoin ve yeşil çay özünün birleşiminden oluşuyor. Bu güçlü anti-aging içeriği, cildi yeniliyor ve nem bariyerini güçlendiriyor.
Fiyatı: 49.90 YTL
Tenler çikolata tadında
Bu sonbaharda, Estee Lauder bize renk paletinizi baştan çıkarmak için bir dizi bol tatlı şekerleme getiriyor. Çilekli Çikolatalı Truffle ve Karamelli Cevizli Şekerleme, renkli fondan şekerleme üzerinde altın renkli eritilmiş karamelize şekerler. "Estee Lauder Chocolate Decadence Collection" yeni sonbahar renk koleksiyonu, lüks karamel altın rengi ve şekerli çilek tonları ile zenginleştirilen ılık çikolata renk özleri ve tatlarından oluşuyor.
Yazının Devamını Oku 
25 Ağustos 2008
Uzun bir aranın ardından işe veya okula başlamak zordur. Tatil havasını üzerinizden bir türlü atamazsınız. Akla sabah uykusu, kahvaltılar, deniz, yürüyüşler veya gece hayatı gelir. Bu dönemde konsantrasyon güçlüğü, atalet hali, sabah yataktan yorgun kalkma gibi sorunlar yaşamak, karamsarlık batağına saplanıp sosyal ilişkilerde sıkıntı çekmek olasılığı her zaman vardır.
KADIN ZAYIFLAMAK, ERKEK SİGARAYI BIRAKMAK İSTİYOR
Çoğumuz günlük hayatta yapamadığımız birçok aktiviteyi tatil dönemlerinde gerçekleştiriyoruz. İşle veya okulla ilgili problemleri kısa süreli de olsa unutuyoruz. Ama mutlu bir tatilin ardından aynı mekana dönmek, işkence halini alabiliyor. Uzmanlara göre işini veya okulunu sevmeyenler, depresyonu çok daha şiddetli yaşıyor. Bazılarımız ise tatilde yakaladığımız tempoyu gündelik yaşama da aktarabileceğine inanıyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz VKV Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde görevli Dr. İsmet Bora, tatil sonrası kadınların en sık aldığı yeni kararın zayıflamak, erkeklerin ise sigarayı bırakmak olduğunu söyledi ve ekledi: "Ancak birkaç hafta içinde yaşanılan başarısızlıklar, bu grubu da depresyonun kucağına sürükler!"
Yüz estetiğinde akupunktur
Akupunktur yöntemi, daha sıkı ve genç görünmek isteyenler için de yeni bir alternatif oluşturuyor. İnce akupunktur iğnelerinin cilde batırılmasıyla gerçekleştirilen "kozmetik akupunktur" pürüzsüz ve kırışıklıkları daha az bir cilde sahip olmak isteyenlerin yeni tercihi...
Geçmişi 5000 yıl öncesine dayanan, günümüzde de özellikle ağrılar, sağlıklı beslenme ve alışkanlık tedavilerinde tercih edilen akupunktur, şimdilerde güzelleşmek isteyenlerin karşısına farklı bir yöntem olarak çıkıyor. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Hikmet Gülaçtı, bu uygulamayla yüz estetiğinde istenilen ve çok memnun edici sonuçlara ulaşıldığını söylüyor:
"İnce akupunktur iğnelerinin cilde batırılmasıyla, ciltte kolajen sentezi artıyor. Bunun sonucunda cilt altında mevcut olan lifler sıkılaşıyor ve cilt daha gergin görünüyor. Kolajen ve elastin miktarının artması, cilde esneklik ve pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor, kırışıklıkları azaltıyor."
Dr. Gülaçtı, kozmetik akupunkturun yüz ve boyundaki kan-lenf dolaşımını artırdığını da sözlerine ekliyor: "Kanın yeterli olduğu her dokuda iyileşme başlıyor, çünkü kan bütün ihtiyaç maddelerini taşıyor. Lenf dolaşımının artması, yüzdeki ödemden ve metabolik atıklardan kurtulmayı sağlıyor. Böylece hücre metabolizması hızlanır. Hızlanan metabolizma ile cilt kalitesinde iyileşme ve ince kırışıklıklarda, göz torbalarında azalma olur."
Kozmetik akupunkturla gelen değişimler
n Kaslardaki toparlanma ile birlikte, düşen göz kapakları kalkıyor.
n Yüzdeki stresin azalması sonucu, yaşa bağlı cilt büzülmeleri azalıyor.
n Yüz ve boyun daha gergin, daha parlak ve daha canlı gözüküyor.
Tatil dönüşü bunalıma girmemek gerçekten zor... Ama kendinizi kapıp koyvermeyin ve olası bir depresyon ihtimaline karşı mutlaka önleminizi alın.
Mevsimsel depresyonun belirtileri
n Halsizlik
n Aşırı uyku ihtiyacı (günde en az 10 saat) veya normal uykudan iki saat fazla uyuma
n Karbonhidrat ihtiyacının artması
n İki hafta boyunca genel isteksizlik, ilgi kaybı ve ruhsal çökkünlük hissi
Mevsimsel depresyondan kurtulmak için
- Depresyonu yenilgi olarak görmeyin. Hatta yeni oluşan bu durum, kişi için var olan sorunları sorgulama açısından bir fırsat olabilir.
- İşle ilgili bir probleminiz varsa, bunu halletmenin yollarını bulun. Eğer patronunuzla aranızda bir sorun varsa, konuşarak meseleyi halletmeye çalışın.
- İşinizi sevmiyorsanız ya başka bir iş yapmaya çalışın ya da işinizin güzel yönlerini görüp alışmaya bakın. Kendinizi yıpratmayın.
- Eğer ev hanımıysanız, arkadaşlarınızla birlikte günlük yaşamınızı renklendirecek aktiviteler planlayın.
- Okulla ilgili sorunlar, üzerinde uzun uzadıya durulabilecek konulardır. Özetle, tüm yaş grupları için, geçen yıl nasıl geçmiş olursa olsun, bu yılın yeni bir başlangıç olduğunu vurgulamak esastır.
- Ebeveyn olarak her zaman onların tarafında olduğunuzu göstermelisiniz. Öğretmenle ilişkiye geçmek ve çocukla birlikte onu sıkmadan ödevle uğraşmak çözümün ilk basamağıdır.
- Kararlarınızı uygulamak için baştan öngördüğünüz zamanı belirleyin. Acele etmeyin, bonkör davranın. Sonuçta ulaşmayı beklediğiniz hedefe giden yolu parçalara ayırın.
Saç sorunlarına kerastase
Yorgunluk, stres, hormonal dengesizlikler ve modern yaşamın yüksek temposu, saç derisini olumsuz yönde etkiliyor ve tüm bu etkenler saç dökülmesine sebep olabiliyor. Ve genetik faktörler nedeniyle bu problemlere erkeklerde çok daha sık rastlanıyor. Kozmetik ürünleri, işte bu soruna bir çözüm bulabilmek için hiç durmadan çalışıyor. Kerastase Recherche Avancee, L’Oreal’in saç dökülmesine karşı geliştirdiği yeni ürünü... 6-8 hafta boyunca günlük olarak uygulanan bu bakım kürü, saçın uzama döneminde saç telini koruyor. 10’luk kutusunun fiyatı da 93 YTL...
Ter kokusunu ortadan kaldırın
Sudan etkilenmeyen özel bir formüle sahip olan Fischem Deotak, terleme sonucu oluşan kötü kokulara karşı 7 gün boyunca etkin koruma özelliğine sahip... Haftada birden fazla kullanım halinde de cilde herhangi bir zarar vermiyor. Cilt tarafından kolayca emildiği için kıyafetlerde leke bırakmayan ürün, hafif bir parfüme sahip olduğundan üzerine istenilen koku sıkılabiliyor. Fischem Deotak, 9.70 YTL’den satışa sunuldu.
Işıltınızla göz alın
Clinique’in yaz mevsiminin ışıltısını yansıtan, cilde sağlıkla parlayan bronz bir görünüm kazandıran ve sezonun moda renklerini içeren Shimmering Tones Powder’ı, ışıltılı ve göz alıcı tonlar tercih edenler için ideal bir ürün. Allık ve far olarak da kullanılabilen pudra, bronzluğunuzu etkili bir şekilde ortaya koymanızda yardımcı. Fiyatı 69 YTL...
Olgun ciltlerin bakımı
Biotherm’in 50 yaş üzeri kadınlara yönelik geliştirdiği Reminerale Repair gece bakım kremi, yoğunluğunu ve sıkılığını kaybetmiş cilde ışıltı sağlıyor. Cildi mineral kokteyli ile dolduruyor ve içeriğindeki magnezyum, kalsiyum, fosfor gibi maddelerde yeniden yapılanmasını sağlıyor. Ürün fiyatı 220 YTL...
Saçlarda güneş sonrası parlaklık
Güneş, klor ve denizin yıprattığı rengini matlaştırdığı saçların yeniden eski görünümlerini kazanmaları zor değil. Aşağıdaki 5 enerji ipucuyla saçlarınızın ışıltısını ve parlaklığını geri getirebilirsiniz.
n 1- Bakım kürü: Özel maskeler, etkili kısa süreli ya da bir gecelik kürler saçların yenilenmesini sağlıyor ve eskisinden daha parlak görünmelerine yardımcı oluyor.
n 2- Uçlarından aldırma: Kırılmış ve incelmiş saç uçları tatil sonrasının tipik bir sonucudur. Bunun için en iyi yöntem yeniden sağlıklı saç uçlarına sahip olmaktır. Kuaförünüzün bakımsız uçlarını en az bir cm keseceği saçlarınız yeniden eski gücüne ve sağlığına kavuşacaktır.
n 3- Güneş sonrası evde bakım: Avokadolu saç maskesi güneşin stres yüklediği ve kuruttuğu herbir saç teline nem kazandırır. Olgun bir avokadonun etli kısmını bir çatal yardımıyla iyice ezin, içine 1 çay kaşığı bal ve elma sirkesi ekleyin. Son olarak bir yumurta sarısını köpürene kadar çırpın ve 3 çay kaşığı zeytinyağını içine ekleyin. Elde ettiğiniz sıvı malzemeyi avokado karışımına aktarın. Saçlarınıza iyice yedirin ve 10 dakika etki etmesini bekleyin. Daha sonra ılık suyla durulayın.
n 4- Sıcak saç aletlerinden uzak durun: Saç maşası ya da fön tatil dönüşünün ilk haftalarında uzak durmanız gereken aletlerin başında geliyor. Çünkü sıcak demir zaten hassaslaşmış olan saç tellerinin nemini alıyor. Saçlar kırılıyor ve mat bir görünüm alıyor. Dalgalardan vazgeçemiyorsanız tavsiyemiz makarna bigudileri tercih etmeniz.
n 5- Renk değiştirmeyi zamana bırakın: Güneş ve su renkli saçları matlaştırır. Şampuanlar ve bakımlar güçsüz renk pigmentlerinin canlanmasına yardımcı olur. Birçok markanın özellikle boyalı saçlar için geliştirdiği özel bakım setleri bu gibi durumlarda ideal.
Yazının Devamını Oku 
18 Ağustos 2008
Özellikle sıcaklığın yoğun olarak hissedildiği günlerde cilt normaldan daha fazla parlıyor. Bu da yüzde yağlı bir görünüme sebep oluyor. Neyse ki makyaj artistleri bize bu yağlı parlaklığı giderecek pek çok yöntem önerebiliyor. Mat görünüm sağlayan kremler, jeller ve makyaj ürünleri, kolaylıkla cilde ipeksi bir dokunuş kazandırıyor.
Aslında cildin sağlıklı görünmesi gereken sıcak havada, normal ve kuru ciltler alışılmadık yağ görüntüsü ya da güneş ve ısı dolayısıyla oluşan siyah noktalar şeklinde reaksiyon gösterir. Karma ve yağlı ciltlerde ise (özellikle de T bölgesi her zaman parladığından) iri gözenekler ve sivilce gibi sorunlar çoğalır.
Bunun en önemli nedeni sıcakta daha da aktif hale gelen ter bezleridir. Yapılabilecek tek şey de cilt yüzeyindeki yağ tabakasının matlaştırılmasıdır. Bazı kremler ve makyaj malzelemeleri, özel içerikleri ve mikro purdalarıyla sebum üretimini frenleyip, cildin yeniden dengelenmesini sağlar. Ayrıca anti-yağ etkili makyaj ürünleri de matlaştırıcı etkileriyle cildin yağlı değil, kadifemsi ve taze görünmesine yardımcı olur.
BAKIM CİLDİ CANLANDIRIYOR
Cildin yağlı bölgelerine karşı alınacak en kesin önlem, temizlikten başka bir şey değil. Uzmanlar özellikle sıcaklarda kullanılacak ideal ürünler arasında, günlük nemlendiricinin etkisini artıracak peeling ve maskeleri üst sıraya koyuyorlar.
Fazla ter üretimine karşı çinko ve kil gibi iki anahtar madde içeren cilt bakım ürünleri, antibakteriyel, ter düzenleyici ve matlaştırıcı etkileriyle karma ve yağlı ciltler için neredeyse birer cankurtaran oluyor. Papaya ekstresi, salisik asit ya da mikro granüller, hücre çözücü LHA ile kombine edildiğinde gözeneklerin tıkanmasını önlüyor.
Tüm bunlara bitkisel yardımcıları de eklemek gerekiyor tabii. Sebum üretimini etkileyen ve gözenekleri sıkıştırıcı etkileriyle öne çıkan bitkisel ürünler, ciltteki sıcaklara bağlı yağ üretimini kontrol altına alıyorlar.
Jel ürünler anında matlaştırıyor
Kadınların hayalleri, yeni nesil kozmetiklerle gerçeğe dönüşüyor. Krem ya da sprey formundaki ürünler, sürüldüğü andan itibaren gözenekleri küçültüyor, yüzeydeki fazla yağı alıyor ve makyajın korunduğu kusursuz ciltler yaratıyor. Fondöten ya da makyaj baz kremleri parlayan bölgeleri anında kontrol altına alıyor.
Yağı absorbe eden silisyum ya da silikon polimerleri, ağ gibi bir yapı oluşturuyor. Jel ürün cilt yüzeyinde elastik bir film takabası yaratıyor ve dengesizlikleri ortadan kaldırıyor. Fondöten de bu dengeli yüzeyde eşit bir şekilde dağılıyor. İçindeki ışıltılı pigmentler ve mikro pudralar cildin sağlıklı ışıldamasına ve ince çizgilerin kaybolmasına yardımcı oluyor. Gün içinde burunda ve alın bölgesinde görülen yağ tabakasını pudralı makyaj kağıtları ile yine kontrol altına almak mümkün.
Güneş lekeleri artık dert değil
Güneş ışınlarının etkisiyle oluşabilecek lekeler, yeni bir lazer uygulamasıyla sorun olmaktan çıktı. Söz konusu bu uygulama sayesinde cilt tazeleniyor, yumuşak doku sıkılaşıyor, kırışıklıklar azalıyor ve lekelerden kurtulmak mümkün oluyor.
Güneşin neden olduğu cilt yüzeyindeki renk düzensizliği artık kadınların korkulu rüyası olmaktan çıkıyor. Lazerde ileri teknoloji uygulamalarından biri olan "fraxel" uygulaması, güneşten zarar görmüş ciltte oluşan kahverengi lekelerin yanı sıra yaşlılık izlerini de büyük oranda azaltıyor. İlk uygulama sonrasında daha yumuşak, daha düzgün, daha sıkı ve daha taze bir cilt dikkat çekiyor.
Dermatolog Dr. Hayat Öz ve Feza Erdoğdu bu uygulamayla ilgili sorularımızı yanıtladı...
n Fraxel lazer nasıl bir uygulama?
- Uygulama sırasında mikrotermal tedavi bölgeleri olarak bilinen, binlerce küçük ama derin tedavi kolonları üretiliyor. Eski epidermal pigment hücreleri yok ediliyor. Ayrıca dermise derinlemesine nüfuz ediyor. Her bir mikrotermal bölgeyi hedefliyor, ancak etrafındaki dokuyu etkilemiyor ve ona dokunmuyor. Bu "çok küçük" uygulama yeni, sağlıklı, daha sıkı bir doku yaratıyor, bedenin doğal iyileşme sürecini de kullanıp cildin çok daha hızlı iyileşmesini sağlıyor. Daha ilk uygulamadan sonra bile cildin daha yumuşak, daha düzgün, daha sıkı ve daha taze olduğu hissedilebiliyor. Göz çevrenizdeki ince çizgiler, akne izleri önemli derecede kayboluyor, yaşlanma ve güneşin neden olduğu renk düzensizliği ile kahverengi lekeler siliniyor.
n Bu uygulamanın faydaları neler?
- Cildin yumuşak dokusunu sıkılaştırıyor, cildi yeniliyor, renk tonunu ve dokusunu düzeltiyor. Ayrıca kırışıklıkların, sivilce ve ameliyat izlerinin azaltılması amacıyla da uygulanıyor.
n Kaç seans uygulama yaptırılmalı? Seans aralıkları ne kadar olmalı?
- Herkesin cildi ve cildindeki problem farklı tabii... Klinik araştırmalar, uygulamanın 2 hafta aralıklarla en az 5 seans yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Uygulama yapılan bölgeye, kişinin cilt rengine ve mevsime göre, seans aralıkları 2-6 hafta arasında değişiyor
n Sonrasında nelere dikkat edilmeli?
- Cildin doğrudan güneşle temasından kaçınılmalı. Bu lazer uygulaması cildi yenilediği için en az 6 ay solar ışıktan korunmak gerek. Sokağa çıkarken en az SPF 30 ve üzeri güneş koruyucuları sürülmeli ve günde 2 kez tekrarlanmalı.
Çizgi ve lekelerden aynı anda kurtulmak mümkün
Fraxel Lazer ile aynı anda birkaç tedavi yapılabiliyor. Örneğin, operasyon izi olan bir kişinin ayrıca çizgi ve leke gibi problemleri de varsa, aynı seans içerisinde hepsine çözüm getirilebiliyor. Kullanılan ışın gözlere bir zarar vermiyor, gözlük kullanmadan da uygulama gerçekleştirilebiliyor. Hızlı çalıştığı için ortalama 10-15 dakikada yüz bölgesinin tamamına bir seans uygulama yapmak mümkün. Pansuman gereksinimi, enfeksiyon riski taşımıyor ve istirahat gerektirmiyor. Yaklaşık bir günlük kızarıklık dışında rahatsızlık vermiyor.
Mükemmel ten uyumu
Maybelline New York Affinitone fondöten, ciltte mükemmellik vaat ediyor. Doğal renk pigmentleriyle cilt rengini bütünleyen, cilt dokusu ile uyum sağlayan ürün, 5 ayrı renk seçeneği sunuyor. Cildi E vitamini ile koruyan ve nemlendirici özelliğiyle öne çıkan fondöten, zararlı dış etkenlere karşı da koruyucu özellikte. Fiyatı ise 14,99 YTL...
Bakımlı tırnakların sırrı
Tweezerman, güzelliğine ve bakımına önem verenlerin ihtiyaçlarına yönelik eksiksiz bir koleksiyon hazırladı. Boyner ve Boyner Beaute mağazalarında satışa sunulan marka, tüm dünyada ünlülerin ve makyaj uzmanlarının da tercihi. Koleksiyonda yer alan ve kaş uzmanlarının tavsiye ettiği cımbız, hizalı, muntazam, kusursuz kaşlar için ideal. 12 kez büyüten vantuzlu ayna ise hem günlük hayatta hem de seyahatlerde çantada taşımak için ideal. Koleksiyonda ayrıca kirpik kıvırıcı, çantada taşınabilir mini kirpik kıvırıcı, tırnak eti giderici, tırnak eti makası, tırnak makası, çıtçıt, renkli kağıt törpü, ponza, tırnak fırçası, pedikür ve manikür seti de yer alıyor.
Sıcak havalar depresyon nedeni olabilir
Hepimizin de başı sıcak havalarla dertte... Üstelik yüksek sıcaklık bizleri bunaltmakla kalmıyor, psikolojimizi de bozuyor. Uzmanlar, Madame Figaro dergisine yaptıkları açıklamalarda, sıcak havaların sadece metabolizmamızı değil ruh sağlığımızı da olumsuz yönde etkilediğini belirttiler.
Siz de sıcaklarla başa çıkamıyor, heyecanla gelmesini beklediğimiz sıcakların artık bitmesini diliyorsanız, kulübe hoş geldiniz. Çünkü sıcaklarla başa çıkmak kimi zaman gerçekten zor oluyor. Tahammülsüzlük, öfke, aşırı sinir, depresyon, uyku bozuklukları, sıcakların yan etkilerinden sadece birkaçı!
Medicana Hospitals Bahçelievler’den Psikiyatrist Dr. Fikret Hacıosman, sıcak havaların metabolizmamız kadar ruh sağlığımızı da olumsuz etkilediğini söylerken, Medicana Hospitals Çamlıca İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Yurt ise sıcakların fizyolojik yönü olan sıcak krampları, sıcak vurgunu ve sıcak çarpmalarına karşı uyarıyor. Aşırı sıcaklarla başa çıkmanın yöntemlerine gelince: Bol sıvı tüketmek, alkol alımından ve vücudu saran giysilerden uzak durmak, fiziksel aktivitelerden kaçınmak ve mümkün olduğunca sık serin yerlerde dinlenmek şart...
Yan etkilere dikkat
Afrika üzerinden gelen sıcak hava dalgasının yarattığı olumsuz koşullar, hem metabolizmayı hem de ruh sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Sıcak çarpması, sıcak vurgunu, sıcak krampları gibi fiziksel etkilerin yanı sıra aşırı sinir, öfke nöbetleri, depresyon, tahammülsüzlük, uyku bozuklukları sıcak havaların en belirgin yan etkileri arasında yer alıyor.
Dr. Fikret Hacıosman, depresyon belirtilerinin yaz aylarında arttığına dikkat çekerek, "Depresyon belirtilerinin yaz aylarında artış gösterdiğini istatistiksel olarak biliyoruz. Aşırı sıcaklar beraberinde aşırı sinir, depresyon, uyku bozukluğu ve öfkeye neden oluyor. İnsanlar hiçbir şey ortada yokken aniden öfke patlaması yaşayabiliyor" diyor.
Kişilerin kendisini sıcaklara psikolojik olarak hazırlaması gerektiğini söyleyen Dr. Hacıosman, sözlerine şöyle devam ediyor: "Kişi kendini sıcaklara psikolojik olarak hazırlarsa, olumsuz davranışların da önüne geçmiş olur. Evden dışarı çıkarken, ’Bugün sıcak olabilir, kişiler gösterilmemesi gereken tepkiler verebilir. Ama ben sinirlenmemeliyim’ düşüncesiyle hareket etmeli. İnsanın bilinçaltına yerleştirdiği düşüncelerin kendisini yönlendirmedeki önemi unutulmamalı. Bilinçaltına ne yüklenirse hareketlerde o görülür. Bu nedenle ’Sakinim ve sıcaktan etkilenmeyeceğim’ dediğimiz zaman sinirlerimize hakim olabilir ve kendimizi olumsuzluklara karşı hazırlayabiliriz."
Yazın boşanmalar artıyor
Aşırı sıcaklarda daha coşkulu olan kişilerin her zaman yapamayacakları radikal kararlar alma eğilimi gösterdiklerini ifade eden Dr. Hacıosman, "Sıcak yaz ayları, coşkunun arttığı, özellikle hasta kişilerde sağlıklı karar vermenin iyice zorlaştığı dönemler. Bu dönemlerde insanlar boşanmak, yeni iş kurmak, iş bırakmak gibi radikal kararlar alabiliyor. Ani öfkelenen ve daralan insanlar, bol bol yüzlerini soğuk suyla yıkamalı ve daha serin yerlere gitmeli. Sıcak hava konsantrasyon kaybının yanı sıra dikkat eksikliğine neden oluyor ve psikolojik olarak da insanları çok daha fazla etkiliyor" dedi.
Yazının Devamını Oku 
11 Ağustos 2008
Kadınların tercih ettiği önemli kozmetik markalarından biri olan Olay’in dünya basınını ağırladığı toplantısı için New York’taydık. Davet sırasında Olay’in marka elçisi Avustralyalı ünlü moda yazarı Deborah Hutton’la görüşme imkanı bulduk ve güzellik sırlarını öğrendik. Moda ve güzellik dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Deborah Hutton, 16 yaşındayken Avustralya Cosmopolitan dergisinin kapağında yer almış. O, Avustralya’nın en tanınmış yüzlerinden. Nine Network televizyon kanalında "Looking Good" adlı bir moda programı sunan Deborah, kanalın moda ve güzellik uzmanı olarak da görev yapıyor. Ayrıca kendi adını taşıyan giysi ve ev eşyası serileri var. Ve The Australian Women’s Weekly dergisinin genel yayın yönetmenliğini ve televizyon sözcülüğünü yürütüyor.
Deborah Hutton güzelliği, pastanın üzerindeki krema değil içindeki malzemeler olarak tanımlıyor. Bu yüzden güzelliği salt makyaj ürünleriyle sınırlamamak gerektiğini belirtiyor; ilişkiler, vücudunu tanıma ve yaşam tarzı da güzelliği belirleyen unsurlar ona göre. "Bazı insanlar yaşlansalar bile yüzlerindeki ışıltı kaybolmaz. Bu yaşadıkları mutluluk ve hayatın iyi tarafından bakmalarıyla ilgili. Ben şu anda 46 yaşındayım, ama kendimi asla yaşlanıyor hissetmiyorum" diyor.
Genç kızların operasyon yaptırmasına üzülüyorum
"Bir markanın yüzüyseniz, ona güvenmelisiniz. Olay’in tüm ürünlerini severek kullanıyorum. Düzenli kozmetik ürünü kullanmanın yaşlanma sürecini yavaşlattığını düşünüyorum. İki yıldır kırışıklıklarımın azaldığını ve cildimin nemini koruduğunu fark ediyorum.
Yaşlandıkça yüzün elastikiyeti kayboluyor. İnsanlar bana operasyon yaptırıp yaptırmadığımı soruyor. Sonuçların iyi olacağının garantisini kim verebilir? Bu yüzden elimdekini en iyi şekilde kullanmayı istiyorum. Operasyonlar doğal görünümü yok ediyor. Karşı değilim, yaptıranları anlayışla karşılıyorum. Onların da kendilerine göre nedenleri vardır mutlaka. Ancak artık 18-19 yaşlarındaki kızların da operasyon yaptırdığını görmek beni üzüyor. Dünya çıldırıyor diye düşünüyorum."
Deborah Hutton, en güzel cilt kreminin su olduğunu söylüyor.
n Günde 2 litre su içiyor.
n Haftanın 5 günü egzersiz yapıyor.
n Hafta sonları köpeğiyle dolaşmayı seviyor.
n Yemek pişirmek en büyük tutkusu. Genel olarak yüksek protein diyeti yapıyor.
n 30’lu yaşlarından itibaren anti-aging ürünleri kullanmaya başlamış.
n Güzellik salonlarına gitmeyi seviyor. Düzenli cilt bakımı yaptırıyor.
n Çok fazla seyahat ettiği için cildini nemlendirmeyi asla ihmal etmiyor.
n Her hafta evde masaj yaptırıyor.
n Ona göre peeling cilt güzelliği için anahtar kelime, taze bir başlangıç...
Avon’a Ungaro imzası
Dünyaca ünlü tasarımcı Emanuel Ungaro’nun Avon için özel olarak tasarladığı kadın ve erkek parfümü U by Ungaro For Her ve U by Ungaro For Him geçtiğimiz günlerde Suada’da yapılan bir davette tanıtıldı. Markanın kadın parfümü uçuk pembe rengi ve kum saatini andıran şekliyle seksapeli ve cazibeyi vurgularken, erkek parfümü ise ferah, güçlü ve son derece maskülen kokusuyla cesareti ve karizmayı sembolize ediyor. Her iki parfüm de eylül ayının ortasından itibaren satışa sunulacak. Fiyatı: 54 YTL (Kadın), 49,50 YTL (Erkek)
ÜRÜN MARKET
Göz çevresi bakımında zeytin ve çavdar
Korres’in yeni serisinde yer alan Zeytin ve Çavdar Göz Kremi’ndeki aktif çavdar özü torbalanmaya ve kırışıklıklarla karşı savaşırken, cildi sıkılaştırmaya yardımcı oluyor. Siyah buğday özü göz altı şişliklerini etkin şekilde azaltmaya yardımcı olurken, zeytin ciltte zamanla azalan epidermal yağları yerine koyuyor. Böylelikle cildin doğal savunma mekanizmalarını güçlendiriyor. Fiyatı: 81 YTL (15 ml)
Tenlerde tütsü geleneği
Joe Malone’dan tütsü ritüeli... Japon tütsü geleneğinin çağdaş bir yorumu, iki büyüleyici kokuda buluşuyor. Günün farklı saatlerinin ruhunu yansıtan Kohdo Wood koleksiyonu baş döndürücü bir ayin hissi veriyor. Duyuları harekete geçiren Lotus Bloom&Water Lily ve Dark Amber&Ginger Lily alternatifleri gün doğumu ve batımında tenlere eşlik ediyor. Fiyatı: 100 YTL (30 ml)
Temizlerken nemlendiriyor
Talika’nın bir makyaj temizleyiciden fazlası olarak lanse edilen ürünü Lash Conditioning Cleanser, suya dayanıklı makyajı çıkaran yağsız dokulu bir temizleyici. İçeriğindeki mısır çiçeği özü yumuşatıyor, ferahlatıyor, ipek proteinleri kirpiklerin yapısını destekliyor ve doğal temizleyiciler makyaj kalıntılarından tamamen arındırıyor.
Fiyatı: 54.90 YTL
Islak mayo mantarın habercisi
Daha çok yaz aylarında görülen mantar hastalığı, sıcak, ıslak, nemli, terli ve kapalı vücut bölgelerinde oluşuyor. Islak mayoyla dolaşmak da bu tür enfeksiyonlara zemin hazırlıyor. Uzmanlar uyarıyor: "Deniz veya havuzdan sonra ıslak mayonuzu değiştirin, başkasına ait terlik, havlu gibi eşyaları kullanmayın."
Mantar enfeksiyonları, ayak parmak aralarında beyaz veya kızarık, kepekli, çatlak, kötü kokulu yamalarla, ayak tabanlarında su kabarcıklarıyla, kasıklarda yarımay şeklinde kepekli, kızarık veya kahverengi yamalarla, tırnaklarda ise renk ve şekil bozukluğuyla kendini gösteriyor. Kaşıntı ise tırnak hariç tüm mantar enfeksiyonlarının en önemli belirtisi.
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Emel Erkek, en sık ayaklarda görülen mantar enfeksiyonlarının derideki keratini parçalayan enzimler üreten mantar türleri tarafından oluşturulduğunu belirtiyor:
"Mantarlar varlıklarını sürdürebilmek için bitki, hayvan veya insanları enfekte etmek zorunda. Bu tür mantarlar doğada, toprakta, hayvanlarda ve insanlarda bulunur. Bu odaklarla direkt veya indirekt temasla mantar, derideki bir yara, sıyrık, çatlaktan içeri girebilir ve üç hafta içinde enfeksiyon oluşabilir. Mantarların deride enfeksiyon yaratabilmeleri için yalnızca deriye temas etmeleri yeterli olmaz, deride uygun ortamı (nemli, kapalı, sıcak, terli ortam) bulmaları da gereklidir. Ayrıca genetik yatkınlık, alerjik bünye, şeker hastalığı, bağışıklık sisteminin herhangi bir şekilde baskılanması mantar enfeksiyonlarına neden olabilir."
Başkalarının kişisel eşyalarını kullanmayın
n Plajda veya denizde genital bölge mantarlarına yol açan en önemli faktör, ıslak mayoyla uzun süre kalmaktır. Bu nedenle ıslak mayoları en kısa sürede çıkarmak gerekli.
n Başkasına ait terlik, havlu gibi eşyalar kullanılmamalı.
n Mantarlar enfekte hastalardan yerlere dökülen kepeklerde iki yıldan fazla yaşayabilir. Bu nedenle banyolarda, duşlarda, soyunma odalarında, iskele, şezlong ve havuzlarda kişi kendisine ait havlu ve terliği kullanmalı.
Yazının Devamını Oku 
4 Ağustos 2008
Yaş ilerledikçe kalori ihtiyacı düşüyor, besin değeri açısından kaliteli gıdaları tercih etmek ve günlük kalori alımını kısıtlamak, formu korumak açısından daha da önem kazanıyor. Yaşlanmanın etkilerini azaltmak ve sağlıklı yaşamak için de "anti-aging" beslenme öne çıkıyor. Anti-aging beslenme hakkında bilgi aldığımız Dr. Burak Başarır, anti-aging ve beslenme konusu ile diyet veya kilo vermenin birbirine sıklıkla karıştırıldığını söyledi: "Bunun başlıca sebebi genellikle orta yaş ve üzerindeki kişilerde fazla kilo problemi olması. Anti-aging ve beslenmeden bahsetmeden önce şunun altını çizelim; fazla kilosu olan kişiler öncelikle diyet yapmalı. Beden kitle indeksi ve yağ oranı normal sınırlar içine çekilmeden yapılan yaşlanma etkilerini geciktirici beslenme, sağlıklı yaşam açısından tam anlamıyla uygun değil."
ANTI-AGING BESLENMENİN ANA KURALLARI
n 1 - Kilo ve harekete göre günde 1,5 ila 3 lt. arasında sıvı almalısınız. Çay, kahve ve meşrubatlar sıvı sayılmaz. Meyve çayları, meyve suları ve maden suyunu alınması gereken sıvı miktarı içinde sayabilirsiniz. Çevre ısısı arttıkça, sıvı alımını da artırmak gerekir.
n 2- Mevcut sağlık risklerini ekarte etmeli veya önlemelisiniz. Kolesterol, trigliserid ve şeker, en sık rastlanan risk örnekleri... Kolesterolü düşürmek için meyve, sebze, yararlı yemişler ve lif açısından zengin besinler tüketmek gerekir. İlaç ile tedavi öncesi her zaman 3 aylık bu tür bir beslenme programı denenmeli.
İlerleyen yaşlarda artan şeker hastalığı riskini ekarte etmek ve şekeri düzenlemek hayati önem taşır. Şekerli gıdalardan, aşırı alkol alımından ve beyaz unlu gıdalardan uzak durulmalı, bu yiyecekler mutlaka kısıtlanmalı.
n 3- Kemik erimesine karşı kalsiyum alımına önem göstermeli ve iskelet sistemini uyarıcı egzersizler yapmalısınız. Yürüme, koşu, ağırlık çalışması, stepper, cross trainer ve kürek, ideal egzersizlerdir.
n 4- Yağ seçimine ve tüketimine mutlaka dikkat edilmelisiniz. Yağ kullanırken sıvı yağlar, özellikle de zeytinyağı tercih edilmeli. Katı yağlar ve margarin kesinlikle tüketilmemeli ve yağda kızarmış besinler yenmemeli. Ev dışında alınan besinlerin de nasıl hazırlandığı sorulmalı ve ona göre tercih yapılmalı. Örneğin, balıkçıda kalamar, midye, karides ve kızarmış balık yerine, ızgara balık, lakerda, ahtapot salatası tercih edilebilir.
n 5- Serbest radikallerden oluşan oksidasyonlar sonucu biriken zararlı maddelerin atılımını kolaylaştıran antioksidanları besinler aracılığıyla veya destek olarak alın (Vitamin E, C, selenyum, carotenoidler, flavanoids, kuarcetin, glutatyon, alfa lipoik asit, CoQ10) ...
DOĞRU BESLENMENİN İPUÇLARI
n Her gün en az 1 porsiyon (doğru) protein türevini tüketin.
n Tüm öğün saatlerine sadık kalın ve günde en az 2 ara öğününüz olsun.
n Süt ürünü grubundan günde en az bir besin seçin.
n Haftada 2 öğün kurubaklagil (kurufasulye, nohut, mercimek, bakla, börülce, bezelye, barbunya) tüketin.
n Her gün en az 2 meyve 2 sebze yiyin.
n Yağ seçimine dikkat edin ve yağ alımını azaltın.
n Tüm şeker türevlerini ve tatlıları minimuma indirin.
n Alınan sıvı miktarı ve niteliğine dikkat edin.
n Haftada en az 1 veya 2 öğün balık tüketin.
n Haftada 1 kez yağsız kırmızı et yiyin.
n Besin gruplarını, olabildiğince glisemik indeksi dikkate alarak seçin.
n Ayda bir gün detoks yapın.
BALIK, ET VE YUMURTA TÜKETİMİ
n Deniz balıkları omega 3 ve iyot içerirler.
n Kırmızı et yüksek kalitede protein, B vitamini ve demir içerir, ancak yağsız olmasına dikkat edilmeli.
n Yumurta hem protein hem vitamin hem de mineral açısından zengindir. Balık ve et ile dönüşümlü olarak sebzeler eşliğinde yemek planlarında bulundurulmalıdır.
Spor yapayım derken sakat kalmayın
Spor, hayatın her döneminde gerekli. Ancak uzman kontrolü olmadan, dikkatsizce yapılacak spor, sakatlıklara yol açabiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı Semih, spor yaparken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
n Hangi yaşta hangi spor yapılmalı?
Spor her yaşta yapılması gereken bir aktivite. Burada en onemli nokta ise kişinin yaşına, cinsiyetine, sağlık durumuna ve spordan beklentilerine uygun bir aktivite veya egzersiz programı seçmesidir. Çocukların basketbol, voleybol gibi takım sporlarına yönlendirilmesi, beraber çalışma ve paylaşma alışkanlıklarının geliştirilmesi açısından son derece önemlidir. Gençlik çağında ise performansın gelişmesine destek olabilmesi için yüzme, tenis gibi yarışmayı gerektiren sporlar tercih edilmelidir. İleri yaşlarda, sakatlıklara neden olmaması için çarpışmalı sporlardan mümkün olduğu kaçınmak yerinde olur.
n Spor, mutlaka uzman kontrolünde mi yapılmalı?
Spor ve egzersiz programı mutlaka bu konuyla ilgili doktorun önerdiği yoğunluk, süre ve sıklıkta yapılmalı. Spor iki tarafı keskin bır bıçak olup, uygun yapılmadığı takdirde vücuda zarar vermesi kaçınılmazdır.
n Son dönemde park alanlarında sıkça gördüğümüz spor aletleri, insanların daha çok spor yapmaları için önemli bir fırsat... Bu aletleri kullanırken nelere dikkat etmek gerekir?
Daha önce de bahsettiğimiz gibi uygun yoğunluk, süre ve sıklıkta yapılmayan sportif aktivite ve egzersiz programları, cerrahi müdahale gerektirecek kadar önemli sakatlıklara yol açabilir. Egzersiz öncesi uygun ısınma, sonrası soğuma dönemlerine mutlaka riayet edilmeli. Spor aletlerinin bu öneriler doğrultusunda kullanılması gerekir. Bu aletleri, vücutta hangi bölgeleri ve hangi kas gruplarını çalıştırdığını bilerek kullanmalı...
n Bu aletlerde ne sıklıkla spor yapmak doğru olur?
Kullanım sıklığının kesin bir programı olmamasına rağmen haftada 3-4 gün veya gün aşırı 30-40 dakikalık egzersiz ve spor aktivitesi ideal olarak kabul ediliyor.
n Hangi durumlarda doktora başvurmak gerekir?
Çalıştırılan vücut bölgelerinde ağrı olması doğal. Ancak bu ağrıların 24 saat veya daha fazla sürmesi, ağrıya eşlik eden şişlik, uyuşma ve lokal hassasiyet görülmesi, doktora başvurmayı gerektiren belirtiler arasındadır.
n Yaz mevsiminde hangi sporları önerirsiniz?
Yaz mevsiminde yapılabilecek en güzel spor, yüzme veya su ile ilgili diğer aktivitelerdir. Yazın, spor saatlerinin havanın ısısına göre ayarlanmasına da dikkat edilmelidir.
Terlemeye son
Gün geçmesin ki bir yenilikle tanışıp sevmeyelim, onu hayatımıza katmayalım, daha da ötesi vazgeçilmezlerimizden biri haline getirip sahiplenmeyelim... Son yıllarda ismini sıkça duyduğumuz Maxim adlı ürün de işte onlardan biri...
Amerikan sağlık örgütünün başarı onayı verdiği Maxim, terleme sorunuyla baş etmeye çalışanlara cazip bir alternatif oldu. "Maxim roll-on" özellikle gece yatmadan önce vücuda hafif bir tabaka halinde uygulandığında, ertesi gün akşama kadar terletmeme etkisini sürdürüyor. Tercihen gündüz kullanıldığında, gün içinde banyo yapılsa bile etkisini kaybetmiyor. Kokusuz ve şeffaf bir yapıya sahip olan, aşırı terlemeyi önleyip giysilerin kuru kalmasını sağlayan ürün, eczanelerde satışa sunuldu.
Doğanın modern güzellik iksiri: SU
Pembe ve taze görünümlü pürüzsüz bir tenin ihtiyacı olan en önemli yaşam iksiri nemdir. Çoğunlukla cildimiz bundan mahrum kalır ve bu değerli yapıtaşı, hücrelerde uzun süre depolanamaz. Mat ve ışıltısız, yer yer gergin ve kuru bölgeler, bu durumun en belirgin işaretleridir. Maalesef bu durum yaz mevsiminde de fazla değişmiyor. Çünkü su ve güneş, ciltteki nem oranını olumsuz etkiliyor.
Cildin nem dengesini korumanın en önemli unsurlarından biri nemlendirici kremlerdir şüphesiz... Kremlerdeki belirsiz H2O içeriklerinin bulunduğu zamanlar artık çok gerilerde kaldı. Bugünün yüksek teknolojili ürünleri artık cildin susuzluğunu mineral zengini termal suları ya da cildin yapısını tamamen değiştiren etkilere sahip su ile gideriyor.
Bilim adamlarının en büyük buluşlarından biri de şüphesiz cilde ihtiyacı olan nemi kazandırıcı etkisi bulunan bitkiler... Onlar yaşamlarını zaten en zor şartlarda bile depoladıkları suyla sürdürmeyi biliyorlar. Guerlain araştırmacıları, çöllerde yetişen bir gül çeşidi üzerinde yaptıkları araştırmalarda, bu bitkilerin en önemli prensiplerinin epidermis ve cilt yüzeyi arasındaki nem bariyerini güçlendirmek ve hücrelerdeki bağışıklığı artırmak olduğunu gördüler.
Chanel ise keçi boynuzu ağacının bileşimindeki bir ekstrenin cildin nem üretiminde etkili olduğunu ortaya çıkarmış. Shiseido ürünlerinin içeriğinde de cildin kendi nem üretimini destekleyen Asya kökenli turunçgiller bulunuyor.
Yazının Devamını Oku 
28 Temmuz 2008
Stres sadece ruhumuzu değil, cildimizi de olumsuz etkiliyor. Ancak son yıllarda geliştirilen yeni bakım ürünleri artık her bir hücreyi çekirdeğine kadar korumaya alıyor. Geceleri uyuduğumuz sırada cildimiz tıpkı bir dedektif gibi çalışıyor. Cildin kendini tamir süreci işlemeye devam ediyor ve çekirdekteki her hücrenin DNA’sını okuyarak tüm değişimlerden haberdar oluyor ve onları yeniliyor. Bu süreç kusursuz bir şekilde ancak DNA iyi korunduğu ve her hücre kendini sağlıklı bir şekilde yenilediği sürece işliyor. Bu, modern ve stresli bir gündelik hayatta oldukça zor. Kozmetik bilimcilerinin son olarak geliştirdiği ve bakımla DNA korumasının ideal ortamının oluşmasını sağlayan ürünler şimdi stresi ciltlerden uzaklaştırmaya yardımcı oluyor. Juvena’nın iki etkili ürünü, DNA nano-teknolojisiyle en küçük stabil kristal parçalar hücre çekirdeklerine kadar ulaştırılıyor. Aynı anda skin-nova teknolojisi cildin doğal fonksiyonlarını düzenliyor ve hücre yenilenmesinde etkili olmasını sağlıyor. Hedefe odaklı ve nasolabial bölgedeki kırışıklıklara karşı etkili bir ürün de Nivea’nın Visage serisi. Alın ve yanakları hedef alan folik asit ve kreatin içeriğiyle DNA’yı koruyor, yüzeyde mikro pigmentler kırışıklıkların oluşmasını engellerken, optik olarak cildin daha genç görünmesine yardımcı oluyor.
2000 cilt bakım terapisti İstanbul’da
Cildi vücudumuzun en önemli organlarından biri olarak ele alan, bakım ve güzellikte sağlığı ön plana çıkaran Dermalogica’nın 15 yıldan bu yana düzenlediği Uluslararası Dermalogica Kongresi’ne bu yıl İstanbul ev sahipliği yapacak. Markanın yeni ürünlerinin tanıtılacağı, farklı ülkelerden 2000 cilt bakım terapistinin katılacağı kongre, 1-2 Ağustos tarihlerinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek.
1994 yılından bu yana Dermalogica’nın Türkiye distribütörü olan Antis Kozmetik’in genel müdürü Adnan Saybaşılı, İstanbul’un bu kongreye ev sahipliği yapmasının çok önemli olduğunu belirtti: "İki senede bir gerçekleştirilen kongre, daha önce Hawaii, Barcelona, Sydney, Hong Kong gibi şehirlerde yapıldı. Dermalogica Türkiye olarak, Hawaii’de katıldığımız ilk kongreden sonra bu organizasyonu Türkiye’de yapmak için çeşitli çalışmalar gerçekleştirdik ve başarılı olduk."
Hem erkek hem de kadınlar kullanabiliyor
Uluslararası Dermalogica Kongresi’nin cilt bakım endüstrisindeki ilk ve tek kongre olduğunun altını çizen Saybaşılı, kongrenin 50 ülkeden 2000 cilt bakım terapistini bir araya getireceğini ve sektörün geleceği ile ilgili beklentilerin de katılımcılarla paylaşılacağını sözlerine ekledi.
Adnan Saybaşılı, Dermalogica’nın ilk üretildiğinde sadeliği ile dikkatleri çektiğini belirterek, firma ile ilgili şu ilginç bilgileri verdi: "Herkesin ambalaja çok önem verdiği, mümkün olduğunca çok renk kullandığı bir dönemde, Dermalogica son derece yalın ve gri bir ambalaj ile ortaya çıktı. Renk ve sadelik herkesi çok şaşırttı, marka ’gri şey’ olarak anılmaya başlandı. Gri aslında çok mesaj veriyordu: Beni kadınların yanı sıra erkekler de kullanabilir, biz ambalaj değil içerik satıyoruz, karmaşık yöntemler yerine basit çözümler üretiyoruz gibi..."
HOLLYWOOD’UN TERCİHİ "GRİ ŞEY"DEN YANA
Bugün cildin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir ürün gamına sahip olan Dermalogica, dünyaca ünlü isimlerin, Hollywood makyözlerinin, Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’daki binlerce cilt bakım terapistinin kullandığı bir marka. Marka Cate Blanchett, Lindsay Lohan, Victoria Beckham, Katie Holmes, Leonardo Di Caprio gibi isimlerin vazgeçilmezi.
Koşmak hem zayıflatıyor hem de mutlu ediyor
Koşmanın uzun vadede vücudu yeniden yapılandırmak için en etkili metot olduğunu hepimiz biliyoruz. Aynı zamanda bu spor tarzının kiloları en kalıcı şekilde yok ettiği de bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. Bir saatlik bir koşu sonrasında ardınızda bıraktığınız kalori miktarı yaklaşık 800. Ayrıca yan etki olarak da yağlar yakılmaya devam ediyor. Nasıl mı? Siz koşu ya da yürüyüş sonrasında koltuğunuzda dinlenirken ya da masanızda çalışırken, kaslarınız kalorilerinizi yakmaya devam ediyor. Üstelik bu etki 16 saate kadar sürüyor, hatta uyku sırasında da bazı kaslar çalışmaya devam ediyor.
Koşu sporunun yan etkilerinden biri de güzelleştiriyor olması. Aldığınız her nefeste normalden 8 kat daha fazla oksijen akciğerlere doluyor. Bu da hücre yenilenmesini aktive ediyor. Ayrıca vücudu gerginleştiren ve ruhsal dinginliği harekete geçiren yaratıcılık hormonu ACTH açığa çıkıyor. Ve koşma sırasında kaslar gerginleşiyor ve özellikle tam da istenen bölgeler karın, popo ve üst bacaklardaki yağlar kasa dönüşmeye başlıyor.
Sabahları vücudunuzu esnetin
Sabah uyandığımızda yaptığımız gerinme hareketi, uzun süre hak ettiği değeri göremedi. Oysa esnettiğimiz her bir nokta, bizim fit şekilde güne başlamamızı sağlıyor. Vücuda oksijen alımı artıyor ve yükselen kan dolaşımı kaslara hoş bir sıcaklık yayılmasını sağlıyor. Gerinme sonrasında hissettiğimiz duygular ise uzun bir masajın ardından hissedilenlerle eşdeğer.
Uyandığınız anda yastığınızı bir kenara atın ve yatağa sırt üstü uzanın. Bu sırada kollarınız ve bacaklarınız iyice gerilmiş bir şekilde yana doğru açık olsun. Ardından tıpkı bir kedi gibi kıvrılın ve vücudunuzu yeniden gerin. Aynı hareketi birkaç kez tekrarlayın. Bu sırada derin derin nefes almayı ve esnemeyi de ihmal etmeyin.
Yazının Devamını Oku 
21 Temmuz 2008
Mükemmel bir gülüşün neredeyse bir sanat eseriyle eşdeğer olduğunu biliyor muydunuz? Modern diş estetiği, yeni teknolojiler sayesinde artık sanatla rekabet edecek kadar iddialı gülüşler yaratıyor. Üstelik estetik diş hekimleri ağızlarda yarattıkları sanatsal çalışmalarla sizi 10 yaş daha gençleştirmeyi vaat ediyor.
Yüzyıllardır kadınlar güzel ve genç görünmek için sürekli bir arayış içinde... Ancak geçmişte güzelleşmek uğruna sadece seri estetik operasyonlar yaptırılır, diş ve gülüş estetiği kimsenin aklına bile gelmezdi. Oysa gençliğin sırlarından biri de estetik diş hekimlerinin ellerinde... Konu üzerinde uzun zamandır çalışmalar yürüten Dr. Elif Özcan ve Dt. Duygu Karaosmanoğlu, gerçekleştirdikleri sanatsal uygulamalarla hastalarının yaşamlarını değiştiriyorlar.
İnsanlar yaşlandıkça gülümsemeleri küçülüyor, üst dudak yer çekimi etkisi ile çöküyor, dudağın içi inceliyor. Yaş ilerledikçe dişler aşınıyor, burun ve çene ucu mesafesi birbirine yaklaşıyor. Yaşanan bu doğal süreç, dişlerin daha az görünmesine neden oluyor. 28-30 yaşındaki bir kişi gülmeden hareketsiz dururken, dişlerinin yaklaşık 3,5-5 mm’si yani ortalama yüzde 80’i görünüyor.
İlerleyen yaşlarda, 8 veya 10 yılda bir dişlerin 1 mm görünmesi azalıyor. Kişi 70 yaşına geldiğinde, normal ifadesinde hemen hemen görünen hiç dişi olmuyor. Gülümserken dişlerimizin yüzde 25’i görünüyor. Ancak her 10 yılda bir, kişinin gülümsemesinde yüzde 15 ile yüzde 20 arasında bir görüntü kaybı oluşuyor.
İşte bu aşamada devreye estetik diş hekimliği giriyor. Dr. Elif Özcan ve Dt. Duygu Karaosmanoğlu, estetik diş hekimliğini sanat ile birleştirerek doğal güzelliği öne çıkarmak gerektiğini belirtiyorlar. Bu yüzden hastalarına sanatsal bakış açısı ile yaklaşıyorlar.
n Güzel ve doğal gülüşü yakalayabilmenin formülü nedir?
- Estetik diş hekimliği, sanatın diş hekimliği ile birleşim noktası. Doğal güzelliği yaratabilmenin formülü: Tecrübe + ekip çalışması + sanatsal bakış açısı + doğal güzelliği yakalama tutkusu... Kişiye sanatsal bakış açısıyla bakmak önemli. Çok iyi bir hekimsinizdir, çok iyi diş kesip ölçü alabilirsiniz. Fakat artistik bir bakış açınız yoksa sonuç çok tatmin edici olmaz. Bazen tam simetrik dişler çok can sıkıcı olabiliyor. Hafif asimetriler, bazı kişilere daha genç hava katabiliyor. Kişiyi bir bütün olarak alabilmek önemli.
n Estetik diş hekimliği diş hekimlerinin bakış açısını değiştirdi mi?
- Eskiden diş hekimleri sadece bir dişe bakarlardı. Zamanla bu gelişti ve bütün ağza bakmayı öğrendiler. Artık estetik diş hekimleri kişiyi bir bütün olarak inceliyor. Yüz şekli, çene şekli, boynun uzunluğu, kilo bizim için önemli. Amacımız Hollywood tarzı, 2 kilometre uzaktan bile yapılı olduğu anlaşılan kalıp gibi dişler yapmak değil, hem harika görünüşlü hem de doğal görünümlü dişler yapmak.
n Teknolojik gelişmeler estetik diş hekimliğini nasıl etkiledi?
- Bundan 15-16 yıl önce, dişlerin yaklaşık yüzde 50’si kesilerek kaplamalar yapılırdı. Sonra veneer’lerin bulunması ile dişler daha az kesilmeye başlandı. Yaklaşık 5 yıl öncesine kadar veneer yapmak için dişin yüzde 10-15’ini keserdik. Şimdi ise yeni teknolojiler sayesinde bu oran yüzde 5’e düştü. Hatta bazı vakalarda hiç kesmeden yapıyoruz. Yeni malzemeler hem çok ince ve estetik hem de çok güçlü. Kulağa tam tersi olacakmış gibi geliyor ancak artık yeni malzemeler ile doğal ve sağlamı yakalamak mümkün.
GENÇLİĞİN SIRRI: KUSURSUZ GÜLÜMSEME
Biz yaşlandıkça gülümsememiz de küçülür. Üst dudağımız yer çekimi etkisi ile çöker, vermillion border (dudağın içi) incelir. Yıllar içinde dişlerimiz aşınır. Burun ucu ile çene ucu mesafesi birbirine yaklaşır. Böylece yaşlandıkça dişlerimizin daha az kısmı görünür olur. Estetik diş hekimleri dikey boyutu (burun ucu-çene ucu arasını) açarak, laminaları ya da yenileniyor ise kaplamaları biraz daha bombeli ve (yüze gidiyor ise) daha geniş yaparak dudakların kalkmasını, dudak çevresindeki çizgilerin azalmasını ve dişlerin daha çok gözükmesini sağlayıp "smile-lift"i gerçekleştirirler. Bu gülümsemeyi genişletir ve daha genç görünmeyi sağlar.
Ürün market
GÜNEŞ SONRASI BRONZLUĞU KORUYUN
Onarıcı, tazeleyici, yumuşatıcı ve cildin bronzluğunun kalıcılığını artırıcı etkisiyle Guinot Grand Soin Apres Soleil, şeffaf ve hafif dokusuyla cildi ferahlatıcı bir his bırakıyor. Bu formül, hassas cildi nemlendirip canlandırırken güneş sonrasında kurumasını önleyerek tazelik ve zindelik kazanmasına yardımcı oluyor. Fiyatı, 85 YTL.
MAKYAJINIZI SABİTLEYİN
Kusursuz bir makyaja sahip olmak istiyorsanız, gün boyunca kalıcılığını korumalısınız. Clarins’in "Fix make-up" ürünü, cilde yumuşaklık, esneklik ve tazelik kazandırırken, makyajın canlı görünmesine yardımcı oluyor. Ciltte mat görünümü uzun süre garanti eden ürün aynı zamanda serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruyor ve cilde ışıltı kazandırıyor.
CEVHERİN KALBİNE YOLCULUK
Thierry Mugler’in "A Men Pure Coffee", içeriğindeki güçlü kahve notalarıyla uçlarda bir yolculuğa çıkarıyor. Ağaçsı oryantal kahve kokusu sedir ağacı ve miskle zenginleştirilmiş. Parfüm, cilde temas ettiğinde lezzetli bir fincan kahve içme isteği uyandırıyor. Denemeye değer... Fiyatı, 139 YTL.
Cildin tek düşmanı güneş değil
Uzmanlar yaz mevsiminde güneşin cilt üzerindeki olumsuz etkilerine karşı uyarırken, sigara tüketimi, mimik kullanımı, beslenme bozukluğu, uyku pozisyonu ve yer çekimi gibi dış etkenlerin cildin yaşlanmasında önemli rol oynadığını belirtiyor.
Dermatoloji Uzm. Dr. Rukiye Kaymaz, cildin genetik ve çevresel faktörler ile ilişkili olarak yaşlandığının ve doğru yöntemlerle yaşlanmanın geciktirilebileceğinin altını çiziyor.
Cildin genç kalmasını sağlamak için uzun soluklu korumanın gerektiğini belirten Kaymaz, ilk olarak alınması gereken önlemin güneş ışınlarından kaçınmak olduğunu ifade ediyor: "Güneşin etkileri kadar sigara tüketimi, mimik kullanımı, yanlış uyku pozisyonu, beslenme bozukluğu ve yer çekimi gibi dış etkenler de yaşlanmayı hızlandırıyor. Karbonhidrat, protein ve vitamin açısından belli oranlarda dengeli beslenerek domates, tatlı kırmızıbiber, ahududu, nar, kiraz gibi kırmızı renkli sebze ve meyveleri tüketmek cildi yaşlanmaya karşı koruyor. Araştırmalar, uyku sırasında sırtüstü pozisyonun kırışıklığı engellemeye yardımcı olduğunu gösteriyor. Ayrıca az mimik kullanmak, sigara içmemek, ciltteki yaşlanmayı anlamlı derecede yavaşlatıyor."
Yazının Devamını Oku 