Nilüfer Pazvantoğlu

"Bilinçli olmak" güzelleştirir

4 Ekim 2008
Cildinizin neme mi yoksa yağa mı ihtiyacı var? Hangi sıklıkla yüzünüze maske yapmalısınız? Bu ve buna benzer soruların yanıtlarını biliyor musunuz? Eğer yanıtınız "hayır"sa size tavsiyemiz, aşağıdaki yazıya göz atın ve bilinçli bir şekilde güzelleşin!

Cildimin hangi bakıma ihtiyacı olduğunu nasıl anlayabilirim?

Cilt kremlendikten yarım saat sonra geriliyorsa, uzun vadede cildin nem depolarını dolduracak zengin içerikli ürünler gerekiyor demektir. Cildin hafif bir kremden yeterli nemi alıp almadığını öğrenmenin yolu ise oldukça basittir:

Cilt temizliğinin ardından krem sürmeyin, bir saat bekledikten sonra bir kurutma kağıdı yardımıyla burun kanatları, alın, çene ve yanaklara bastırın. Test ettiğiniz kağıtta yağ izleri varsa, o zaman cildinizin fazla yağ ürettiğini söyleyebiliriz. Karma bir ciltte T bölgesi olarak adlandırılan alın, burun ve çene bölgesi yağlıdır. Matlaştıran bir bakım ürünü, nem depolanmasına ve parlamanın azalmasına yardımcı olur.

Krem ve sıvı formdaki ürünler arasında ne fark var?

Kremlerde, sıvı formlu ürünlerden daha fazla lipid (yağ) vardır. Losyonlar ise tahmin edeceğiniz gibi nemlendirici içerikleriyle öne çıkarlar. Oysa tüm ürünler farklı yağlar ve sudan oluşan bir karışımdan oluşan emülsiyonlardır.

Günümüz bakım ürünlerinde her cilt tipine uygun şekilde derecelendirilmiş, rafine emülsiyonlar vardır. Hindistan cevizi, pirinç ve palmiye sütü gibi etkin güzellik kokteylleri, aslında etki olarak birbirlerinin aynısıdır. Ancak her mevsim (yazdan kışa ya da kıştan yaza) taze, hafif varyasyonlar, zengin içerikli ürünlerin yerini alır.

Peeling her cilt tipine yapılabilir mi?

Eğer söz konusu yumuşak etkili bir peeling ise evet... Çünkü bu sırada cilt yüzeysel olarak yumuşak bir şekilde temizlenir. Kuru, kepekli ciltlerde, peeling ürünlerindeki minik granüller bakım yapar, yağ olumuşunu da önler. Normal ciltler ise ölü deri hücrelerini arındıran ananas ve papaya gibi meyve enzimleri içeren peeling ürünlerini tercih etmelidir.

Parmaklarınızla peeling ürününü yüzünüze sürün. Alın, burun, yanak ve çene bölgesine, dairesel hareketlerle (göz çevresine gelmeyecek şekilde) uygulayın.

Dudak kremlerini dudak bakım ürünlerinden ayıran nedir?

Özel dudak kremleri, mimik ve azalan kolajen üretimi nedeniyle zaman içinde ortaya çıkan ince kırışıklıkları önler. Aynı zamanda rujun dudaklarda kalıcılığını artırır ve dağılmasını engeller. Bu tür kremler, dudak kontürünün etrafına sürülür. Ardında da transparan ve hafif parlak bir bakım filmi bırakır.

İşte bu film tabakası dudakları olumsuz dış etkenlerden korurken aynı zamanda bakımını da yapar ve kurumuş dudak cildini yeniler. İçeriğindeki doğal balmumu ve yağlar, dudakları bir filtreyle zararlı UV ışınlarına karşı korur.

SERUMLAR HANGİ SORUNLARDA KULLANILMALI

Özellikle ten yorgun ve gergin bir hal almışsa, bir serumdan faydalanmanın zamanı gelmiş demektir. Normal cilt bakımına oranla onları birkaç haftalık ekspres bakım kürleri olarak algılamak da mümkündür.

Serumlar cilt temizlendikten sonra gece bakımı olarak ya da gündüz kreminin altına kullanılabilir. Yağ ya da jel tekstürleri, ampul formunda kullanıma hazırdır. Yüksek etkili dozlarıyla ciltlere fayda sağlarlar. Örneğin, A vitamini bakımından zengin serumlar hücre bölünmesini harekete geçirir ve cilde daha fazla tazelik sağlar.

MASKE NE SIKLIKLA KULLANILMALI

Aslında bu tamamen kullanılan maskeye bağlı... Temizleme maskeleri sık kullanımlarda yoğun bir şekilde kuruyabilir ve cildin hassaslaşmasına neden olabilir. Bu yüzden problemli ve yağlı ciltlere haftada üç kez maske uygulamak gerekir. Yumuşak krem maskelere ise her gün düzenli olarak esir olabilirsiniz!

Özellikle stresli dönemlerde cilt gerginllik ya da kaşıntıyla reaksiyon verdiğinde bu maskeler kusursuz birer yatıştırıcı görevi görür.

GÖZ KREMLERİ CİLT TİPİNE GÖRE Mİ SEÇİLMELİ

Göz çevresindeki cilt diğer bölgelere göre çok daha "hassas"tır. Çünkü bu bölgede çok az yağ bezi bulunur. Dolayısıyla normal yüz cildinden üç-dört kat daha incedir.

Mükemmel bir göz bakımında en önemli nokta, ürünü sadece göz çevresinde kullanmak ve kremin gözün içine kaçmasına engel olmaktır. Aksi halde konjonktif tabakaya zarar vermek olasılık dahilindedir. Eğer tazelik etkisinden hoşlanıyorsanız, o zaman size tavsiyemiz göz jeli kullanmanızdır. Bakım ve nemlendirme içinse krem-jel ürünler idealdir.

TEMİZLEME SONRASI CİLDİM KURUYOR, NEYİ YANLIŞ YAPIYORUM

Muhtemelen ya fazla sıcak su ya da yanlış temizleme ürünü kullanıyorsunuzdur!

Taze ve temiz bir his bıraktıkları için yıkama jelleri kadınlar tarafından daha çok tercih edilir. Normalden yağlıya yakın ciltler, gerçekten de bu ürünlerle kendini iyi hisseder. Ancak kuru ve gergin ciltlere jel değil, yağlanmayı önleyici cilt temizleme köpükleri tavsiye edilir.

Yoğun makyaj renklerini temizlemenin en kolay yolu ise klasik temizleme sütlerinden geçer. Yağ, su ve emülgatör karışımları, her türden yağ, kir ve pigmentleri çözer. Yeni cins polimer ve yüksek yağ konsantrasyonu ise makyaj kalıntıları geride yapışkan bir his bırakmayacak şekilde etkili bir temizlik sağlar. Hassas ciltler bile böylelikle sorunsuz bir şekilde temizlenir.

Topuklular kadar babetler de ayağa zararlı

Uzmanlar, moda olan ve rahat olduğu için sağlıklı olduğu düşünülen babet ayakkabıların da yüksek topuklular kadar zararlı olduğu konusunda uyarıyor. Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, yüksek topukluların ve babet ayakkabıların zararlarını anlattı.

Ayakkabı seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta nedir?

- En önemli noktalardan biri şüphesiz topuk yüksekliği... Topuk 3-4 cm’den yüksek olmamalı. Ayrıca yeterince geniş olmalı. Ayak deformitelerinin en önemli nedenleri, yüksek topuklu ayakkabı kullanımıdır. Bu yüzden ayakkabının ön tarafı ile topuk kısmının şok absorbe eden bir materyalden yapılmış olmasına dikkat edilmeli. Burun kısmının parmakların rahatça sığabildiği genişlikte olması da önem taşıyor.

Yüksek topuk ne gibi sonuçlara yol açıyor?

- Yüksek topuklu ayakkabılar, tüm yükü ayak topuğundan öne doğru kaydırıyor ve ayak ön bölümünün aşırı stres altında kalmasına neden oluyor. Bu tür ayakkabılar aynı zamanda diz, kalça ve bel bölgesinde vücut ağırlık merkezinin değişmesine yol açıyor. Dolayısıyla bu bölgelerdeki bağlarda aşırı gerilme, eklemlerde aşırı yüklenme ve kaslarda aşırı çalışmaya bağlı olarak diz, kalça ve bel kısmında ağrı oluşuyor. Tabii düşme riskini atırıp, özellikle ayak bileği çevresindeki bağlarda yaralanmalara da sebep olabiliyor.

Ayakkabının modeli ve malzemesi önemli mi?

- Günlük kullanımda ayak bileğini sıkıca kavrayan ayakkabılar, bileğe destek vermesi bakımından tercih edilmeli. Ancak sürekli bu tarz ayakkabıların kullanılması da ayak bileği kaslarında zayıflamaya yol açabiliyor. Ayrıca ayakkabı, ön ve arka tarafından tutulup çamaşır sıkar gibi çevrilmeye çalışıldığında kolayca deforme olmamalı. Topuk arka kısmı, ayağa arkadan destek verecek kadar yüksek ve sert materyalden yapılmış olmalı. Sentetik materyalden üretilenlerden uzak durulmalı, doğal deri ayakkabılar tercih edilmeli. Doğal deri materyaller daima hava sirkülasyonu sağlar çünkü...

Peki ya ayakkabının büyüklüğü...

- İnsanların ayak ölçüsü yaşla beraber artıyor. Ayrıca her iki ayak ölçüsünün bire bir aynı olmama ihtimali var. Günün sonunda da ayaklar şişiyor. Bu nedenle en uzun ayak parmağına -Yunan ayak modelinde ikinci parmak, birinci parmaktan uzundur- göre ayakkabı seçmek gerekiyor. Ayrıca ayakkabı alırken eni geniş, dar kalıp ayakkabı ya da yarım numara seçeneklerini sorun.
Yazının Devamını Oku

Sağlıklı bir cilt için toksinlerden arının

3 Ekim 2008
Enerji harcamasanız da cildinizin yorgun göründüğünü mü düşünüyorsunuz? Bu sorunun mucizevi formülü toksinlerden arınmak... Tuz banyoları, yosun maskeleri, detoks kremleri ve peeling uygulamaları tüm vücut için kış mevsimine girerken komple bir temizlik etkisi yaratıyor.

VÜCUDUNUZ NE DEMEK İSTİYOR

Biliyor musunuz, aslında vücudumuz ona özen gösterdiğimiz ve koruduğumuz sürece birçok olumsuzluğu görmezden geliyor. Yaşamımız boyunca yaklaşık 50 kilo toksini vücudumuzdan atıyoruz. Bunların bir kısmı dışarıdan aldığımız zararlı maddeler, geri kalan kısmı da metabolizmanın kendi oluşturduğu atık maddeler. Uzun geceler, alışılmışın dışında beslenme ve stres vücudun toksin atıcı merkezleri böbrek ve ciğerleri zaman zaman aşırı çalışmaya zorluyor. İşte o zaman cildimiz de sınırlarının dışına çıkıyor.

Kendimizi yorgun hissetmemize ve sinir sisteminin hedefinden şaşmasına neden oluyor. Bu durumda yeni bir enerji için en hızlı yol; öncelikle açık pencerede ya da doğada derin nefes almaktan geçiyor. Çünkü oksijen alımı vücut hücrelerinin yeniden harekete geçmesine yardımcı oluyor. Bu yaşamsal gaz vücutta yeterince var olduğu sürece hücreler daha iyi besleniyor dolayısıyla daha hızlı bölünüyorlar. Biz de kendimizi eskisinden daha canlı hissediyoruz, cildimiz de pembe bir görünüm kazanıyor ve pürüzsüz bir hal alıyor. Ve son olarak beyin de yüksek oranda çalışmaya başlıyor.

KREMLER VÜCUDU ŞEKİLLENDİRİYOR

Bağ dokusundaki fazla su ve yüzeyde oluşan selülitin nedeni kötü kan dolaşımı, hormonal dalgalanmalar, az hareket ya da "fast-food" yemek... Drenaj uzmanları, kremler ve serumlarla vücudun forma girebileceğini belirtiyorlar. İçeriklerindeki bileşenler vücudun farklı bölgelerinde çalışarak dokulardaki mikro-sirkülasyonu aktive edecek güce sahip. Ciltteki fazla suyun atılmasını sağlayarak yağ yakımını da hızlandırıyor.

Başka bir cilt gerginleştirici ise deniz tuzu. Bileşimindeki mineral ve oligo-elementler oksijen alımını ve lenf akışını sorunsuz hale getiriyor. Bu sayede vücuttaki şişlik azalıyor. Yeni sıvı deniz tuzları maske olarak iki dakika boyunca vücuda uygulanıyor, özenle sürülüyor ve bol suyla temizleniyor.

BANYOLAR SELÜLİTİ YOK EDİYOR

Selülit, esnekliğini yitirmiş cilt ve kuru bölgeler çoğunlukla tembel bir metabolizmanın sonuçları olarak algılanabilir. Besinlerdeki yağlar düzenli olarak yakılmıyor dolayısıyla yağ hücreleri şişiyor. Protein kalıntıları bağ dokusunda yerleşiyor, kalınlaşıyor ve erken yaşlanmanın ilk temellerini atıyor. Yemeklerdeki fazla asit de selülite neden oluyor. Oysa dağ kristali, kuvartz gibi banyo suyuna atılan toz halindeki değerli taşlar yeni enerjiler yaratmaya yardımcı oluyor. Diğer bir detoks mucizesi ise yosun ve deniz tuzu banyoları... Yağ metabolizmasını hareketlendiriyor, nem tutucu özelliğini öne çıkarıyor, dokulardaki fazla suyu atıyor ve stresli, kuru cildi nemlendiriyor.

Yeni hydro kremlerle

suyun mucizevi gücü

Nemlendirilmediği sürece cildimiz erken yaşlanmaya mahkumdur. Bu olasılığı önlemenin en etkili formülü ise nemlendirici cilt bakım ürünlerinden geçiyor. Ultra etkili nem tutucu kremler taze ve ışıltılı bir cildin mimarları olarak öne çıkıyor.

Doğadan modern güzellik silahları

Pembe renkli, sağlıklı ve pürüzsüz bir ten için en önemli hayat iksiri nemdir. Ama cildimiz nemden yeterince yararlanmadığı durumlarda hücrelerin nem depolamasını da engellemiş oluyor. İşte o zaman ortaya oldukça vahim bir durum çıkıyor. Ten parlaklığını kaybediyor ve matlaşıyor. Nemsiz bölgelerde kuruluktan doğan ince kırışıklıklar oluşuyor. Maalesef bu durum yaz aylarında suyla bol bol haşır neşir olduğumuz dönemlerde de iyileşme göstermiyor. Aksine su ve güneş ciltte negatif bir ikili oluşturuyor. İşte, böylesi ciddi bir bir nemsizlik sorununda hydra-kremler cildin kurtarıcıları oluyor. Artık az miktardaki H2O’nun kremlerin tek bileşenleri olduğu dönemler geride kaldı. Bugünün yüksek teknolojili kremleri artık cildin susuzluğunu gideriyor. Hücrelerdeki su düzeyini yüksek tutan en etkili doğal bileşenler olarak bilimadamları bitkileri gösteriyor. Epidermis ve cildin üst tabakası arasındaki bariyeri güçlendiren ve hücrelerin direnişini artıran bir bitkiyi Guerlain araştırmacıları Yemen’de keşfetmişler.

Sağlıklı ve güzel saçlar

Kış kapımızda... Pek yakında sadece burnumuzun ucu donmayacak. Aynı şekilde saçlar da eksiyi gösteren termometrelerin ve kuru kalorifer havasının etkisiyle zarar görecek. Bunun için şimdiden küçük bir önlem listesi hazırlamak gerekiyor. İşte soğuk kış günlerinde mutlaka yapmanız gerekenler...

Kırılgan, kuru saçların en büyük yardımcıları hiç şüphesiz derin etkili saç maskeleri. Bu maskelerin sırrı mükemmel bir nemlendirici olmaları. Saçları forma sokuyor ve eski parlaklığını geri kazandırıyor. Maske uygulamanın en ideal yöntemi ise bir tarak yardımıyla tüm saça dağıtmak ve sonrasında havluya sararak etki etmesini sağlamak. Bu sayede oluşan sıcaklık maskenin içeriğindeki maddelerin saça daha derin bir şekilde nüfuz etmesine yardımcı oluyor. Eğer hızlı bir şekilde sonuca ulaşmak istiyorsanız o zaman maskeyi sabahları saçlarınıza masajla yedirebilirsiniz. Sonrasında ise saçlarınızı arkadan sıkıca topuz yapabilir ve çıkabilirsiniz.

Dikkat: Saç bakım kürlerini saçlarınız ıslakken kesinlikle uygulamayın. Havluyla kuruttuğunuz saçlarınız ürünlerdeki etkin maddeleri daha iyi özümser.
Yazının Devamını Oku

Göz kapağına estetikle doğal görünüm

27 Eylül 2008
Yaşlanma belirtileri ciltte kırışıklıklarla başlıyor ve zamanla bu belirtiler kalıcı hale geliyor. Yaşlanma belirtilerinden biri de göz kapağındaki düşmeler. Görüş alanını daraltan ve hoş olmayan bir görünüme neden olan bu düşmeler şimdi estetik operasyonlarla yeniden düzeltilebiliyor.

Göz kapağı estetiğiyle ilgili görüşlerini aldığımız Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik-Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. Ahmet Karacalar, "Göz kapağı torbaları sadece estetik değil, aynı zamanda bir sağlık sorunudur. Yaşlanma gözlerde başlar, gençleşme işlemlerinin de gözlerden başlaması gerekir" diyor.

Dr. Karacalar, yaşlanmayla gözde oluşan değişimi şöyle anlatıyor: "Üst göz kapağındaki deri fazlalıkları, görüş alanının üst ve dış bölümünü daraltır, okuma ve araba kullanmayı zorlaştırır. Bu fazlalıklar göz kapağı düşüklüğü olan kişilerde kapağın düşüklüğünü daha da arttırmakta ve sorunu ağırlaştırır. Görüş alanını artırmak için bu kişiler aşırı kaş kaldırma hareketi yaptığından, özellikle akşam saatlerine doğru yorgunlukla kendini gösterir. Üstelik aşırı kaş kaldırma hareketi kişinin alın çizgilerini derinleştirir. Kadınlarda üst göz kapağı makyajını zorlaştırır, istenmeyen boya kaymalarına neden olur. Üst kapaktaki gevşeklik kirpiklerin aşağı doğru bakmasına neden olarak, özellikle bayanlarda gözün çekiciliğini azaltır.

ALT DERİ GEVŞEKLİĞİ UYKUSUZLUK İFADESİ VERİR

Alt kapakta da benzer sorunlar yaşanır. Alt kapaktaki fazlalık, göz kapağını daha aşağıya çekerek, gözün beyazının daha fazla görünmesine neden olur ve göze farklı bir anlam verir. Buradaki derinin gevşekliği uykusuz ya da yorgun bir ifadeye neden olur ve deri renginin daha koyu görünmesine yol açar. Alt deri gevşekliği yanında dışarı doğru fıtıklaşmış yağ torbacıkları, olumsuz bir görüntü verir. Alt kapaktaki ağırlık zaman için göz kapağı dış açısının aşağı inmesine neden olarak; farklı olumsuz etkilere de neden olur. Göz kapakları yüzümüzün en hızla yaşlanan ve yüzümüzün yaşını en hızlı belli eden yapıları olarak ayrı bir öneme sahiptir."

GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİNDE SON YENİLİKLER

Göz kapağı estetiğinde bazı yenilikler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Karacalar, bu yenilikleri şöyle anlatıyor:

"Alt kapaktaki yağ torbalarının çıkarılması yerine, yayılması ve şekillendirilmesi işlemi en modern yöntemdir. Bu yöntem daha doğal sonuç verirken, kapak ile yanak arasında güzel bir uyum sağlar. Alt kapağa yara izi bırakmadan, kirpiklerin iç tarafından yaklaşmak dikişsiz bir yöntem olarak farklı avantajlar sağlar. Bu yöntem ile iyileşme oldukça hızlıdır. Kişi birkaç gün içinde normal yaşantısına devam eder. Alt kapak deri rengini açan ve deriyi sıkılaştıran lazer ve kimyasal soyucular da kapak estetiğini geliştirir. Üst kapaktaki fazlalıkların alın derisinin gevşemesine ve kaşın aşağıya inmesine bağlı olduğu durumlarda üst kapak ile ilgili yeni yaklaşımlar da vardır. Endoskopik estetik cerrahi işlemleri ile alın derisi sıkılaştırılıp, kaş eski yerine alındığında bu sorun çözülmüş olur. Bu tür durumlarda üst kapaktaki fazlalığın alınması, kaşın daha da aşağı düşmesine neden olacaktır.Alt kapak ve üst kapak için ameliyatsız bir şekilde bazı dolgu maddeleri ile sorunlar azaltılıp gizlenebilir ve kapaklar güçlendirilebilir. Bu yöntemde hyalüronik asit jel ya da yağ hücresi kullanılır ve kişinin sosyal hayatını kısıtlamaz."

Tatil dönüşü bakım tüyoları

Kumsalda keyifle güneşlendiğimiz, denizin tadına doyamadığımız, havuzlarda bol bol yüzdüğümüz yaz ayları geride kaldı. Tatilcilerin artık dönmeye başladığı bugünlerde tepeden tırnağa bir bakım yapmanın zamanı geldi

Güneşten, tuzlu ve klorlu sulardan yıpranan cildimize, saçlarımıza, tırnaklarımıza; kısacası tepeden tırnağa tüm vücudumuza bilinçli bir bakım yapmakta fayda var. Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Makbule Dündar, tatil dönüşü için basit ama etkili bakım tüyoları verdi:

GÜNEŞ CİLDİ SARKITIR: Sıcak yaz günleri yavaş yavaş sona ererken, sonbaharı hissetmeye başladığımız bugünlerde cildimizde, saçımızda ve tırnaklarımızda da bazı değişiklikler ortaya çıkar. Güneşin, denizin ve havuzun etkisiyle cildimiz kurur ve lekelenir. Hatta uzun süre güneşte kalmaya bağlı olarak; cildimizde orta tabakada bulunan kolajen ve elastin lifler hasar görür, ciltte sarkma ve kırışıklık ortaya çıkabilir.

YAZ SONU HER AKŞAM NEMLENDİRİCİ: Yaz sonu cilt bakımında en önemli nokta; havuzdan ve denizden dolayı hayli kuruyan cildimizi uygun nemlendiricilerle nemlendirmektir. Özellikle yaz sonu mutlaka her akşam cildimize nemlendirici uygulamalıyız. Günde en az 2 litre su içmeyi de cilt sağlığı açısından ihmal etmemeliyiz.

SABUNU BIRAKIN: Kuruyan cildi banyoda sabun kullanarak daha fazla kurutmamaya özen göstermeli; pH dengeli uygun temizleyiciler ile cilt temizlenmeli. Banyo sonrası cilde mutlaka uygun nemlendirici veya vücut yağı uygulanmalı.

GÜNEŞ LEKELERİNİ PEELİNG’LE SİLİN: Yaz sonu cildimizde gördüğümüz önemli bir değişiklik de ciltte güneşe bağlı oluşan lekelerdir. Bu lekeler, sonbahar veya kışın cildinize uygun bir kimyasal peeeling yöntemiyle düzeltilebilir. Kimyasal peeling; glikolik asit ve amino asit gibi kimyasallar kullanarak seans seans uygulanan bir çeşit cilt soyma işlemidir. Genellikle 15 gün arayla uygulanır. Mutlaka bir dermatolog tarafından uygulanması gereken peeling işlemi 15 gün arayla tekrarlanmalıdır. Kimyasal pelling dışında, leke tedavisinde günümüzde lazerler de kullanılıyor ve hayli iyi sonuçlar elde ediliyor.

GÜNEŞTEN SARKAN CİLDE LAZER: Yazın güneş hasarına bağlı oluşan cildimizde oluşan sarkma ve kırışıklıklar da, cilt gençleştirme tedavisinde kullanılan lazerlerle tedavi edilebiliyor. Seans seans uygulanan bu yöntemle, cilt daha sağlıklı ve genç bir görünüme kavuşabiliyor.

KURUYAN SAÇLARA MEZOTERAPİ: Saçlarımız da en az cildimiz kadar güneş, deniz ve havuzdan etkilenir. Yaz sonu özellikle saçlarımızda cansızlaşma ve kuruma meydana gelir. Kuruyan saç ve saç derisi; uygun nemlendirici saç maskeleri ile nemlendirilmeli ve uygun kozmetik şampuanlar kullanılmalı. Kurulukla birlikte saç dökülmesi söz konusu ise dermatoloğunuzun önereceği ağızdan destek ilaç tedavisi iyi bir seçenektir.

ÇİNKO TAKVİYESİYLE TIRNAKLARI GÜÇLENDİRİN: Yaz sonu, tırnaklarda kuruluk sık karşılaşılan bir durumdur. Tırnaklarımız da saçımız ve derimiz gibi neme ihtiyaç duyar. Tırnak balsamları, tırnak sertleştirici solüsyonlar ve çinko içeren besin takviyesi tabletlerle tırnaklarınız eski sağlıklı görünümüne kavuşur.

Kırışan ellere; mezolifting

El bakımı da, en az yüz bakımı kadar anti-aging uygulamalarda önemli yer tutar. Özellikle yazın güneşe korumasız çıkmak; ellerde istenmeyen lekelenmelere, kolajen ve elastin liflerde gevşemelere neden olur. Eldeki lekeler hafifse, özel renk açıcı kremlerle düzeltilebilir. Daha ileri vakalarda lazer tedavisi uygulanabilir. Bazı durumlarda kriyoterapi (soğuk azot ile dondurma) iyi bir seçenek oluşturur. El derisinde oluşan gevşeme, sarkma ve kırışıklıklar, mezolifting uygulaması ile tedavi edilebilir.
Yazının Devamını Oku

Psikiyatrik problemde estetik ameliyata vize yok!

26 Eylül 2008
Günümüzde gerek iş, gerekse özel hayatta dış görünümün önemi büyük. Yüzünde ya da bedeninde bir kusuru olan kişiler için estetik cerrahi büyük bir nimet. Çünkü yapılan küçük bir değişiklik, hayatı pozitif etkileyebiliyor. Ama estetik ameliyatlarda doyumsuz olanlar da var. Haklı hiçbir gerekçesi olmadığı halde tekrar tekrar ameliyat olmak isteyenlerin sorunu ise ancak psikiyatride çözülüyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Oğuz Çetinkale, estetik ameliyat için gelip, olmayacak istekte bulunanları zaman zaman psikiyatrik konsültasyona gönderdiklerini vurguluyor:

"Yeni boşanmış ya da boşanma aşamasında olan biri gelip ’estetik ameliyat olmak istiyorum’ diyor. Sosyal durumunu bilmiyorsunuz ama gerginliğinden, ifadelerinden, neyi istediğini ifade etmekte yaşadığı güçlükten, başka problemlerin var olduğunu algılayabiliyorsunuz."

Prof.Dr. Oğuz Çetinkale, söz konusu kişilere gerçekten bu ameliyatı isteyip istemediklerini düşünmeleri için belli bir zaman verdiklerini belirtiyor. Pek çok kişinin bu zaman zarfında fikrinin değiştiğini anlatan Çetinkale, ısrar edenleri ise psikiyatrik yardım için gönderdiklerini vurguluyor:

"Kişi başlangıçta ilk hekimi deniyor. Hekim ameliyatı reddediyor. O zaman ikinci bir hekim arayışı başlıyor. Psikiyatri hekimlerinden yardım istiyoruz bu noktada: Kişi bu isteğinde haklı mı? Bu isteği altta yatan başka bir nedene bağlı olarak mı ortaya çıkıyor?"

Cildin hücresel yenilenme reçetesi

İsviçreli biyolog ve kozmetikçiler tarafından 1994’te yaratılan La Colline markası, günümüzde cilt yaşlanması konusunda uzman markalardan biri... Gözle görülür yaşlanma belirtilerini önlemek için çalışan araştırmacı ve biyologlar, hücre metabolizması alanındaki deneyimlerini yeni ürünlerinde ortaya koyuyorlar. La Colline’in yaşlılıkla savaşan yeni ürün serisi için Paris’teydik...

Metabolizmayı harekete geçirerek cilt yaşlanmasını yavaşlatan yeni bir hücresel terapiyi kendi ürünleri içinde de kullanabileceklerini keşfeden La Colline araştırmacıları, şimdilerde bu keşiflerini dünyayla paylaşmanın heyecanını yaşıyor.

Cildin yaşlanan dokusuna enerji veren etkili bir kompleks olan ve aktif içeriklerden oluştuğu söylenen "CMA Complex"in, hücrelere oksijen gitmesine yardımcı olduğu, hücresel yenilenmeyi desteklediği, cilt tonundaki farklılıkları dengelediği ve nem kapasitesini geliştirdiği iddia ediliyor.

Nilüfer Pazvantoğlu,

La Colline Genel Müdürü Frederique Picard’dan Paris’te marka

hakkında bilgi aldı.


Cildi yaşlandıran tüm

etkenlerle savaşıyor

Ürünler, aşağıdaki içerikler sayesinde zamansız yaşlanmaya karşı savaşıyor, cildi sıkılaştırıyor, nemlendiriyor ve pürüzsüzleştiriyor.

Bitkisel proteinler (glikoprotein ve soya proteinleri)

RNA (Ribonükleik asit)

Bitkisel DNA

Hyalüronik asit

Keçiboynuzu ağacından elde edilen reçine

Seramitler

Güçlü bitkisel bileşenler

La Colline ürünlerinde, CMA Complex’in yanı sıra bu güçlü kompleksi daha da güçlendirmek ve geliştirmek için seçilmiş gül, adaçayı, sarı kantaron, cadı fındığı, su teresi, tarçın, lavanta, meristem, öksürükotu, ardıç, ebegümeci ve jojoba yağı gibi nemli bitkisel özler de yer alıyor.

Beden disformik hastaları estetik cerrahların da

kapısını çalıyor

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Musa Tosun, "Beden disformik sendromu" olan hastaların hayali bir kusurla estetik cerrahlara gittiğini vurguluyor.

Prof. Musa Tosun, beden disformik hastalarında estetik operasyonların yeterli olmayacağını, psikolojik destek gerekeceğini anlatıyor: "Beden disformik hastaları ameliyat ederek düzeltemezsiniz. Ancak psikiyatrik bir tedavi, psikoterapi uygulamaları ile düzelebilirler. ’Hasta bundan şikayetçi, düzeltiriz olup biter’ yaklaşımı çok yanlıştır. Mutlaka bir psikiyatri uzmanı ile (özellikle bu konularla ilintili bir psikiyatri uzmanı ile), hatta bir ekiple tedavisi sürdürülürse sonuç alınır. Ancak bu durumu algılamak her zaman kolay değil."

Tosun, beden disformik bozukluğu olanların maalesef en son aşamada psikiyatri uzmanına geldiğini de sözlerine ekliyor: "Önce hedef seçtikleri sorunu çözecek uzmana gidiyorlar. Mesela bir plastik cerraha, cildiye uzmanına, bazen de dahiliye uzmanına... Orada uzman tarafından durumu fark edilirse psikiyatriye yönlendiriliyor. Çoğu zaman da bu yönlendirmeye hastalarımız tepki veriyor, ’Ne alakası var, ben deli miyim?’ diye karşı çıkıyorlar. ’Psikiyatristte ne işim var’ diyenler oluyor. Çok dolaşıp, çok uğraşıp sonuç alamadıkları zaman bize gelmeyi kabul edenler de çıkıyor bazen..."
Yazının Devamını Oku

Gelecekte nasıl bakım yapacağız

20 Eylül 2008
Modern etkili kremler, yeni hayati maddeller, gen teknolojisi... Bilim adamları cilt yaşlanmasının kodlarını çözmek üzere adım adım ilerliyor. İşte, dört kozmetik dalından yenilikler...

Cildimizin yapacak çok işi var. Nefes alıp vermek, hareket etmek, yemek yemek, stres, güneş, rüzgar; kısacası her şey vücudumuzda kimyasal reaksiyona yol açıyor. Üstelik bu sırada bir yandan sayısız biyolojik etkiler için önemli olan, öte yandan hücrelere zarar veren serbest radikaller oluşuyor. Serbest radikallerin ele geçirdiği bağışıklık sistemi onlarla başa çıkamıyor, cilt de bundan fazlasıyla nasibini alıyor. Kendini eskisi kadar koruyamıyor ve yenileyemiyor. Sonuç olarak da kırışıklıklar ortaya çıkıyor ve yaşlılık süreci hızlanıyor.

Serbest radikallerin yanı sıra belli bazı enzimler de cildin yapısını değişikliğe uğratıyor. Öyle ki, elastik kolajen liflerinin parçalanmasını hızlandırıyor. Ve erken yaşlılığa neden olan tüm bu olumsuzluklara bir de (bilim adamlarının yeni keşfi) fazla şeker tüketiminin zararları eklenince ortaya vahim bir durum çıkıyor. Şeker, ciltteki protein liflerinde depolanarak kurumasına ve hassaslaşmasına neden oluyor.

Bilim adamları kompleks maddelerle cildi gerginleştiren ve mümkün olduğunca uzun süre kırışıklıklardan uzak tutacak içerikler yaratmaya çalışıyorlar. İşte, trend araştırmacılarından, dermatologlardan ve genetik bilimcilerden son trendler...

Kozmetik araştırmaları nereye gidiyor

Giderek yaşlanan ve genç kalma özlemi içinde olan bir dünya üzerinde yaşıyoruz. Bu yüzden güzellik ürünleri hedefe odaklı ve yüksek fonksiyonlu olmak zorunda... Dolayısıyla son dönemde medikal ve nutri-kozmetik ürünler yükselişte.

Kadınlar gelecekten ne bekliyor

Yeni geliştirilen kozmetik ürünlerin kombinasyonları, hem doğal hem de bio-teknolojik içeriklerden oluşmalı. Kısacası artık sadece doğal ya da sadece teknolojik içerikli ürünler kullanmak çekici gelmiyor müşterilere... Tüm bunların yanı sıra dermatologların ürettiği ve kendi isimleriyle sunduğu süper kremler de kadınların ilgi alanına giriyor. Çünkü bu ürünlerin tümü "lifting etkili" söylemleriyle dikkat çekiyor.

Cilt yaşlanmasını durdurmak mümkün mü

Bilim adamları son olarak doğal hücre ölümlerine programlanmış genler üzerinde çalışıyor. Bu oldukça önemli bir araştırma, çünkü hücreleri oluşturan maddeler yaklaşık 23 bin gen tarafından kontrol ediliyor. Genleri değiştirildiğinde cildin sonsuz gençliğine bir adım daha yaklaşılmış olacak. Bugün bile birçok araştırma, besin ürünleriyle yeteri derecede hedeflenmiş gene ulaşılabildiğini ortaya koyuyor.

Gerçekten gençleştiren kremler olacak mı

Gen teknolojisi bir süredir yakaladığı başarıların zaferini yaşıyor. Örneğin, kas yoğunluğunun artırılabilmesi... Ama şu ana dek sadece fareler üzerinde sonuç alınmış bir çalışma bu. Cildin gelişimini ve yenilenmesini doğrudan hedef alan henüz kesin bir sonuç yok. Sadece birtakım kozmetik içeriklerinin yaşayan cilt hücrelerinin aktivasyonu üzerindeki etkileri biliniyor. Tabii, tüm bunların nasıl gerçekleştiği henüz sisli bir perde gibi.

Geleceğin kremleri nasıl olacak

Her şeyi yapabilen mucizevi bir ürünün olmayacağı kesin. Ancak geleceğin kremleri her cildin ihtiyacına yönelik farklı etkideki maddelerin karışımından oluşacak. Şu sıralar bilim dünyası özellikle peptidler üzerine yoğunlaşmış durumda... Küçük proteinler, hedefe yönelik etkileriyle öne çıkıyor. Bir kısmı kolajen üretimini harekete geçirirken, bazıları elastik liflerin oluşumunu yavaşlatıyor. Ama peptidler çok fazla şey yapabilecek yetenekteler, bu yüzden bilim adamları sürprizlere açık olmamız gerektiğini belirtiyor.

Kremler ve nutri-kozmetikler neler içerecek

Cilt zararlarını dışarıdan ve içeriden önleyen, ayrıca içeriden hücre aktivasyonunu optimize eden yüksek konsantrasyonlu ürünler revaçta... Cildimiz aynı zamanda beslenme stilimizin bir yansıması... Beslenme ve hücre fonkiyonlarının değişimiyle ilgili araştırmalar (örneğin içeriden şeker yüklemek) henüz başlamış durumda. Belirli bir beslenme tarzının cildi gençleştirici etkisi olduğu üzerine çeşitli araştırma sonuçları mevcut.

Kaşlara form verme sanatı

Alma, form verme, vurgulama... Aşağıdaki uygulamalarla kaşlarınıza mükemmel bir görünüm kazandırabilirsiniz.

n Kaş alma gereçleri: Rahatsız eden abartılı kahverengi tüyleri uzama yönünde alın. En iyi uygulama cımbız yardımıyla yapılandır. En ince ve kısa tüyleri bile rahatlıkla almanıza yardımcı olur.

n Renk oyunları: Saçınızın rengine uygun olacak şekilde kaşlarınıza da aynı tonları uygulayabilirsiniz. Bunun en iyi yolu kuaförünüzden yardım almaktır. Dünya podyumlarındaki son trend ise saç rengiyle kontrast oluşturan koyu renk kaşlar...

n Form verme: Kaşlar yukarıya ve hafifçe dışarıya doğru taranır. Bunun için bir diş fırçası ya da kaş fırçasından yardım alabilirsiniz.

n Örnek: Şablonlar, kaşları boyama safhasında, makyaj yardımcılarınız olarak işinizi kolaylaştırır. Kaşlarınızı alırken bir cetvele ihtiyacınız olacaktır. Şablonu kaşlarınızın üzerine koyun ve bir göz kalemiyle ince bir çizgi çekerek işaretleyin. Gözünüze fazla gelen tüyleri alın.

n Doldurma: Seyrek ve çok açık renkli kaşlara sahipseniz, ucu iyi açılmış kahverengi bir kalemle boşlukları çizgiler halinde doldurabilirsiniz. Doldurma işlemini kaşların uç kısmından başlayarak kısa çizgiler halinde gerçekleştirin.

n Hepsi bir yerde: Renkli pudralar kaşların doğal görünmesine yardımcı olur. Renk tonu saçların renginden bir ton koyu olmalı. Uzmanlara göre kahve ve gri tonları en uyumlu iki renk.

Dolgun görünümlü saçlar için

Çok ince telli saçlarınız var ve onlara volüm vermeyi bir türlü beceremiyorsunuz. İşte en ince ve az telli saçlara bile kusursuz bir dolgunluk kazandıracak ipuçları...

n En iyi volümü, saçlarınızı başınızı öne eğerek kuruttuğunuzda kazanırsınız.

n Krepenin garantili bir dolgunluk verebileceğini hatırlatmak isteriz. Özel bir model için de saç diplerinizi sık dişli bir tarakla krepe yapabilirsiniz. Saçların arka tarafının hayli yüksek olduğu 60’ların modelleri, aynı zamanda son derece kalıcıdır.

n Büyük hava delikli fırçalar hem saçlarınızı kurutma zamanını kısaltıyor hem de doğal bir esneklik kazandırıyor. Naylon destekli doğal kıl fırçalar, saçları düzleştirmeye yardımcı oluyor.

n Saçlarda kalıcı bir dolgunluk için saç spreyini saçlara sıkın. Üründeki küçük mikroskobik hava yastıkları saçları kaldırıyor ve daha dolgun görünmesini sağlıyor.

n İnce telli saçlar aynı zamanda oldukça hassastır ve kırılmalara oldukça açıktır. Özel dolgunlaştırıcı şampuanlar ve kremler saç yapısını güçlendirip korur.

n Jumbo boy saç bigudileri, en ince saç tellerine bile volüm kazandıracaktır. Havluyla nemi alınmış saçları bigudi yardımıyla sarın ve iyice kurumalarını sağlayın. Fırçayla taradıktan sonra saç spreyiyle sabitleyerek kalıcılığını artırabilirsiniz.

Meyvelerin gücü

Rahatlatıcı kokular ve değerli içerikler... Yeni ürünler sayesinde cildinizin gün be gün tüm meyvelerin tadını çıkarmasına yardımcı olabilirsiniz.

Kütür kütür bir elma, dalından koparılmış vitamin zengini üzüm, büyükannenin bahçesinde yetişen çilek... Ağızlarımızı tatlandıran meyveler aynı zamanda cildimizin de bakımı ve güzelliği için hizmetimizde... İçerdikleri vitaminler, mineraller ve flavonoidler cildi dış etkenlerden korurken aynı zamanda erken yaşlanma belirtilerini de ortadan kaldırıyor ve hücre yenilenmesini hızlandırıyor. Kısacası, artık bakım kremleri, maskeler ve duş jelleri olarak karşımıza çıkıyor.

Limon: Limon asidi cilt yüzeyindeki ölü deri hücrelerini temizleyici ve cildi yumuşatıcı etkisiyle bir meyve peeling’i görevi görüyor. Limon yağı ise dezenfekte edici özelliğiyle özellikle yağlı ve iri gözenekli ciltler için ideal.

Üzüm: Üzümlerden kazanılan yüksek konsantreli anti-oksidan, özellikle gerginleştirici ve kırışıklık önleyici ürünlerde kullanılıyor. Üzüm çekirdeği yağıyla yapılan düzenli masajlar ise yumuşak ve pürüzsüz ciltler yaratıyor.

Çilek: Çilek ekstresi, ciltte rahatlatıcı etkisiyle yumuşak bir etki bırakıyor. İri gözenekli cilt yapısını düzeltiyor ve ışıltılı bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyor.

Portakal: Kabuğundan kazanılan esansiyel yağ ve sahip olduğu tazeleyici koku, parfümlerde, duş jellerinde ya da şampuanlarda kullanılıyor. İçeriğindeki C vitamini, cildin hücre yenilenmesini sağlıyor.

Elma: Elmadaki asit taze bir cilt ve sağlıklı saçların mimarı olarak biliniyor. C vitamini cilt dokusunu gerginleştiriyor. Cildi temizleyici ve enfeksiyon önleyici özelliğiyle kremlerde tercih ediliyor.
Yazının Devamını Oku

Cildimiz gerçekten neye ihtiyaç duyuyor

19 Eylül 2008
Orta yaştan itibaren cildimiz eski görümüne tamamiyle veda etmiş durumda. Bu yüzden yenilikçi ve etkili bakımlara ihtiyaç duyuyor. İşte, 40 yaş ve üzeri ciltlere ait sorular ve cevapları:

n Yaşlanmayla birlikte cilt neden değişir?

- Her insanın sahip olduğu 23 milyar cilt hücresi her gün yaklaşık 300 yeni hücre üretiyor. Ama yaşlandıkça giderek daha az hücre üretiliyor. Ayrıca metabolizma da yavaşlıyor. Özellikle hücrelerin enerji merkezleri mitokondriler kapanıyor. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren cilt her gün yüzde bir oranında inceliyor. Elastikiyetten sorumlu proteinler kolajen ve elastin ise yılda yüzde iki oranında azalıyor. Sonuçta bağ dokusu gevşiyor, kırışıklıklar baş göstermeye başlıyor.

n Bakımı sürekli olarak yeniden düzenlemek gerekir mi?

- Her şekilde 40 yaş cildi genç ciltlere oranla daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Bunun en önemli nedeni de hücrelerin yenilenme becerilerinin ancak bakımla alınan maddelerle artması aksi halde eksilmesi. Ayrıca bu dönemde yağ ve nem dengesi de bozuluyor. Cilt kuruyor ve hassaslaşıyor. Genişleyen kılcal damarlar artış gösterebiliyor. Anti-aging kremleri işte bu dengeyi koruyor. Cilde sadece nem değil aynı zamanda yağ da veriyorlar.

n Yıkandıktan sonra gerilen cilde ne yardımcı olur?

- Burada önemli olan agresif bir temizleyici kullanmamak. Bu tür ürünler ciltteki yağı tamamen yok ediyor. Uzmanlar yumuşak bir şekilde uygulanabilen ve bir pamuk ya da suyla rahatlıkla temizlenebilen krem, süt ya da yağ formundaki ürünleri tavsiye ediyor. İçerdikleri jojoba, shea yağı, gliserin, badem ve zeytinyağı cildin yağ gereksinimini karşılıyor.

n Gözeneklerin giderek büyüdüğü doğru mu?

- Yağlı, sorunlu ya da karma cilde sahip olanların ciltleri çoğunlukla büyük gözeneklidir. Bu cilt tiplerine sahip olanlar yeterli bakımı yapmadıklarında gözenekler artan yaşla birlikte büyür. Ayrıca UV ışınlarından zarar görmüş ciltler de büyük gözeneklere sahiptir.

n 40 yaşındaki kadınlar neden hala sivilce sorunu yaşar?

- Bu dönemden itibaren başlayan hormon değişimi bunun en büyük sorumlusudur. Ayrıca kan damarlarda daha yavaş dolaşmaya başlar, bu yüzden zararlı maddelerin atılımı yavaşlar. Bir diğer neden de; kadınların cilt tiplerine uygun ürünler kullanmıyor olmalarıdır. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren bir dermatolog tavsiyesi önemlidir.

n Mimik izlerini yok etmek mümkün mü?

- Gülme izleri sempatik olarak algılanırken ağız kenarındaki derin izler kadınlar tarafından çoğunlukla bir olumsuzluk olarak algılanır. Ancak bu hemen botoks yaptırmayı gerektirmez. Yaklaşık üç yıldır kırışıklıklara botoks kadar etki eden kremler geliştirilmiştir. Bu ürünler sinir uçlarında etkili olan ve liflerde mikro gerginlik yaratan proteinler (peptid) içeriyor. Ancak yine de doğru bir bakımla kırışıklıklar engellenebiliyor.

n Yeterince uyku neden cilt için önemli?

Uzmanlara göre gece rahatlığı en az bir güzellik masajı kadar etkili. Çünkü bu sırada cilt hücreleri gündüz savaşamadıkları olumsuz dış etkenlerle savaşırlar, ilk kırışıklıkları önlerler. Tüm bunlar için çok fazla bileşen gerektiğinden ancak gece kremleri içeriklerindeki yoğun maddelerle cilde ihtiyacı olanı yüksek konsantrasyonda verebilirler. Yaşlılıkla birlikte cilt gün içinde bile kısa uykulara gereksinim duyar. Önemli bir diğer nokta da gece yarısından önce yatmak. Ancak derin uykuda cilt olumlu etkilenir.

Cildinizi yeniden inşa edin

Teknolojinin de yardımıyla uzun araştırmalar sonucunda, cilt yaşlanmasını önlemek ve korumak amaçlı birçok yöntem geliştiriliyor. Bunlardan biri de dünyada oldukça ilgi gören gençleştirici etki "elektroporation"...

Hız ve bilgi çağı kadınları, doğal görünümleri bozulmadan, yağ enjeksiyonuna, dolgu maddelerine kısacası estetik müdahaleye yöneltiyor. Ameliyatsız sağlıklı ve genç bir görünüme kavuşmak için elektroporation yöntemine başvuranların sayıları da çoğunlukta. Uygulamayla ilgili olarak kozmetisyen Nesrin Sürer’den bilgi aldık.

n Ciltteki erken yaşlanma ve kırışmanın sebepleri neler?

- Cildin erken yaşlanma etkilerini artıran faktörler var. Zararlı göneş ışınlarının yanı sıra hava kirliliği stres ve hormonlu gıdalar cildin bozulmasına ve yaşlanmasına yol açıyor. n Elektroporation yöntemi cilde nasıl etki ediyor?

- Bu yöntem iç ve dış etkenlerin yol açtığı yaşlanmayı yavaşlatarak cilt altında yaşla birlikte eksilen kolajen, elastin ve vitaminleri tamamlıyor. Hücre taşlarını onarıp doldurarak yeniden inşaa ediyor. Böylece cildin erken kırışmasını ve yaşlanmasını önlüyor. Derin kırışıklarda dolarak açılıyor. Cilt genç bir görünüme kavuşuyor.

n Nasıl uygulanıyor?

- Hücrelere ve dokulara düşük voltajlı dalgalar uygulanarak aktif maddelerin elektroporation yoluyla cilde nüfus etmesi sağlanıyor. Böylelikle ciltte yaşla birlikte eksilmiş kolajen, elastin protein ve vitamin üretimi artırılarak kendini onarıyor hatta yeniden inşaa ediyor. Deri altının dolmasıyla birlikte gevşeyen kaslar güçleniyor ve sıkılığı artıyor. Üst deride alın, dudak üstü ve göz çevresinde oluşan kırışıklıkların derinliği azalıyor. Gerginleştirici etki yaratıyor.

Oruç tutarken ağız kokusuna dikkat

Ağız kokusu ramazanda oruç tutarken ya da normal zamanda kişinin kendisini ve çevresindekileri rahatsız eden bir durum. Bazı nedenlerden dolayı ağız kokusu oruç tutarken daha fazla olabiliyor. Uz. Dr. Murat Görgülü, ramazanda ağız kokusunu önlemenin yolları hakkında bilgi verdi.

Ramazan ayında oruç tutmakla birlikte uzun süre açlığa bağlı yağların yakılması ile oluşan keton cisimcikleri, ağız ve diş bakımındaki aksaklıklar, iftarda ve sahurda yenilen ağır, yağlı, baharatlı yiyecekler ve mide rahatsızlıklarına bağlı olan ağız kokuları sık görülüyor. Başlıca önlem de asıl nedenin tespit edilip ona göre tedavi uygulanmasıdır.

Düzenli olarak diş ve ağız bakımına özen gösterin:

İnsan organizması uzun süren açlıkta yağ dokusunu enerji olarak kullanmak üzere yakıyor. Yağ dokusunun yanması ile birlikte hem toksik etkisi olan hem de bir an önce atılması gereken keton cisimcikleri oluşuyor. Bu keton cisimciklerinin vücuttan bir atılma yolu da nefes yolu. Dolayısıyla nefeste sürekli bir aseton kokusu oluşuyor. İftar ve sahur yemekleri saatinde ve düzenli yenilerek, sahurda bol sıvılı ve hafif öğünler alınarak, özellikle basit şekerli ve rafine olanlar yerine, kepekli kabuklu ve kan şekeri üzerine yavaş etkili karbonhidrat tüketilerek bu nedene bağlı ağız kokuları azaltılabiliyor. Öğünlerden sonra ağız ve diş bakımının da düzenli yapılması bu tip ağız kokusunun önlenmesine yardımcıdır.

Dilinizi de fırçalayın: Ağız içi temizliği, dişlerin düzenli fırçalanması, diş eti bakımı da ağız kokusu için önemli. Ayrıca dil kökünün kontrol edilmesi ve temizlenmesi de göz ardı edilmemeli.

Beslenme düzeni ve stili de çok önemli:

İftar ve sahur öğünlerinde az baharatlı, az yağlı, ekşiliği olmayan besinler seçmek, besinleri iyice çiğnemek hem besinlere hem de mide rahatsızlıklarına bağlı kokuların azalmasını sağlayabilir.

Mide rahatsızlıkları da ağız kokusu nedeni:

Bilinen bir mide ve sindirim sorunu varsa oruç tutmadan önce kesinlikle bir doktora danışmak ve tedavi olmak önemli. Gastrit, reflü gibi rahatsızlıkların tedavisi ile birçok kez ağız kokusu sanılan mide asidi ve mide içeriğinden gelen kokunun önlenmesi, olası.
Yazının Devamını Oku

Gençler ince, orta yaşlılar kırışık

13 Eylül 2008
Estetik uygulamalar arasında son yıllarda dudak estetiği ilginç bir şekilde öne çıkıyor. Beklentiler ise yaşlara göre farklılık gösteriyor. Özellikle gençler ince dudaklarından, orta yaş grubu ise üst dudaklarının üzerinde oluşan ince kırışıklıklardan şikayetçi.

Prof. Dr. Deniz İşcen’den, dudak estetiği ile ilgili en sık sorulan soruları öğrendik.

Dudak estetiği için yapılan uygulamalar ve kullanılan malzemeler hakkında bilgi verir misiniz? Özellikle işlemlerin kalıcılığı ve ağrılı olup olmadığı çok merak ediliyor.

- En kolayı ve hızlı olanı hazır dolgu maddelerinin enjeksiyonu. Hyalüronik asit içeren çeşitli dolgu maddeleri piyasaya çıktığından beri, işlemler oldukça kolaylaştı. Hyalüronik asitin yara iyileşmesinin ana maddesi olduğunu söyleyebiliriz. Vücudumuzda bulunan bir madde, sentetik olarak da üretiliyor ve hazır enjektörler içinde 1 cc. olarak satışa sunuluyor. Ürün ile ilgili olarak, bugüne kadar alerji yaptığı saptanmamış. Biz de uygulamalarımızda böyle bir durumla karşılaşmadık. Maddeyi öncelikle dudağın kenarını belirginleştirmek için bu bölgeye veriyoruz. Bu sırada dudak kendiliğinden hafifçe dışa dönüyor. Eğer dudak ortası yani dudağın etli kısmı inceyse bu bölgelerin içine de ilaç vererek dudağın tümünü kalınlaştırmak mümkün. Dudak ince yani etsiz ise ve hastaya liposuction ya da benzeri bir işlem yapılıyorsa, kişiye kendi yağını vermek de uygulanan bir yöntem. Ancak bu yağ kenar belirginleştirmede dolgu maddesi kadar başarılı sonuçlar vermez. Her iki madde de eriyen maddeler. Bir-iki yılda etkisi azalır ancak hiçbir zaman sıfırlanmaz. Çünkü vücut bu enjeksiyona kendisi de kolajen üreterek katılır. Bir anlamda dudak, kalınlaşma işine kısmen yardımcı olur. Zamanla enjeksiyonların etkisi azalacağından, vücut için bir sakıncası olmayan bu işlem, istendiği kadar tekrarlanabilir. Dudak kalınlaştırma için artık cerrahi yöntemleri pek kullanmıyoruz. Kime nasıl dudak yakışacağı konusunda genel olarak fikir vermeniz mümkün mü?

- Kime hangi dudak yakışacağını, kişinin yüz hatları belirler.

Dudak ve çeneyi içeren yüzün alt bölgesinde güzelliği etkileyen başka ne gibi sorunlarla karşılaşılabilir?

- Yaş ilerleyince üst çene kemiğinin küçülmesi dudakta büzülme, küçülme etkisi yapar, üst dudak dikey çizgilenir, ruj yukarı doğru kaçar. Bu hanımları çok rahatsız eden bir olaydır. Genç yaşlarda sigara alışkanlığından kaçınmak, dişlerin bakımlı olmasını sağlamak, gerektiğinde protetik çözümlerle dudağı arkadan desteklemek gerekir. Yani tek başına dudak dolgusu yeterli değildir. Üst çene ve orta yüzü doğuştan az gelişmiş, basık olanlarda bu değişim daha belirgindir. Yağ enjeksiyonlarından kemik ilerletmelere kadar bir dizi ameliyat seçeneğinden söz edilebilir ancak kısaca söylemek gerekirse, gereksiz yere diş çektirmemek, dişleri bakımlı tutmak, estetik diş tedavisi yapan hekimlerle işbirliği içinde olmak yararlıdır. Özellikle sigaranın ağız ve çevresinde bölgeye ne kadar zarar verdiğinin altını çizmek zorundayız.

Dudakta estetik operasyonun öpüşmeye etkisi olabilir mi?

- Özellikle önceki yıllarda, sentetik implantların kullanıldığı dönemlerde, bu soru daha günceldi. O zaman bile hastalar öpüşmelerinin etkilenmediği, kendilerinin ve eşlerinin bir farklılık hissetmediğini söylüyorlardı. Şimdi kullandığımız malzemelerde yani hastanın kendi yağı veya hazır dolgu maddelerinde ise öpüşmede farklılık olması söz konusu değil.

Her yaşta güzel ve taze bir cilt

Doğru bir yaşam stili ve yaşamsal besinler açısından zengin bir beslenme programı vücudumuzun en büyük organı olan cildimizin gençliğini uzatıyor. Homöopati cildi, saçları ve tırnakları güçlendiriyor.

Konu cilt olunca şüphesiz her kadın 20’li yaşlarında olmayı arzu eder. Çünkü bu dönemlerde cilt pürüzsüzdür, yumuşak ve pembemsi bir dokusu vardır üstelik gerginliği ve tazeliği en üst düzeydedir. Ancak bu dönem maalesef kalıcı olmadığından 20’lerin sonlarında doğal yaşlanma süreci işlemeye devam ediyor ve hücreler yenilenme, bölünme yetilerini kaybediyorlar. Cilt artık yeterince oksijen alamıyor dolayısıyla beslenme rutini de sekteye uğruyor.

30’lardan itibaren ise cilt dokusunda incelme ve hassasiyet görülmeye başlıyor. Kılcal damarlar yüzeyde belirginleşiyor, gözenekler büyüyor, güzelliğin iki önemli anahtarı elastin ve kolajen üretimi azalıyor. Bu mekanizmayı durdurmak mümkün değil. Ancak genetik yapının yanı sıra cilt yaşlanmasını geciktirmek ya da yavaşlatmak için bazı faktörleri devreye sokmak mümkün. Bunlar arasında stres yönetimi, dış etkenlerin hücrelere olumsuz etkileri, nikotin ve alkol sayılabilir. Ama aynı zamanda beslenmenin de cilt yaşlılığında küçümsenmeyecek bir ödevi olduğunu hatırlatmakta fayda var.

NE YİYORSANIZ, OSUNUZ...

Bu söz yaşlanmaya başladıkça önem taşıyor. Çünkü yaşla birlikte kalori miktarı azalıyor. Ancak vitamin, mineral ve oligo element aynı kalıyor. Bu yüzden düşük enerjili ve yüksek besin değeri olan besin maddelerini tercih etmek gerekiyor. Örneğin, beyaz ekmek yerine çavdar ekmeği... Önemli bir başka nokta da bol bol sebze ve meyve tüketmek. Vitaminler ve sekonder bitkisel elementler hücreleri güçlendiriyor ve serbest radikalleri nötralize ediyor.

İçecekler: Bol su içmek cilt güzelliğinin en bilindik ipucu. Cildin oksijen alışverişi harekete geçirmek ve vücuttaki ödemi atmak için önerilen günlük su miktarı 2 lt. Uzmanlara göre güzel bir cilt için ideal olan ise sık sık domates, havuç ve salatalık başta olmak üzere sebzelerin suyunu içmek. Sebze ve meyve: Cilt güzelliği için özellikle iki vitamin öne çıkıyor. C vitamini- taze biber, brokoli, böğürtlen- kolajen üretimini destekliyor ve hücre yenilenmesini sağlıyor. A vitamini ise derindeki cilt tabakalarını gerginleştirmede ve yenilemede etkili. Domates, ıspanak, papaya ve kavunda bolca bulunuyor.

Balık ve et: Somon, ton ya da sardalya gibi yağlı balık türlerinin içinde bulunan değerli Omega-3 yağ asitleri pürüzsüz bir cilt için ideal.

Dudak şekline göre farklı uygulama yapılıyor

İnce dudaklar: Gençlikte insan dudakları daha dolgun olsun istiyor, özellikle üst dudak ince ve içe dönükse biraz kalınlaştırmak güzel duruyor. Dudağa yapılan bir müdahalenin abartılı olup olmadığını anlamanın basit bir ölçütü var: Hiçbir zaman yüze bakıldığında ilk önce dudaklar dikkat çekmemeli.

Üst dudaktaki dikey çizgiler: Yaş ilerledikçe üst çene kemiği küçülmeye başlar, dişler zayıflar. Çevresel desteğini kaybeden dudak eskiye göre biraz incelir, içe döner, kenar çizgisi kaybolur. Ayrıca mimik hareketlerle, ağız büzme ve sigara içme gibi işlevler, dudağın üstünde ince dikey çizgilerini oluştururlar. İşte bu dikey çizgilenmeler belirli bir yaştan sonra rahatsız eder.

Ağız köşelerinin aşağıya doğru dönmesi: Yüzümüz ve vücudumuz yıllarla birlikte aşağı doğru sarkar. Sarkan her doku gibi dudakların köşesinde de aşağı yönelme olur. Bu köşenin hemen önünde bir çizgilenme ve gölgelenme oluşur, yüzü yaşlı gösterir.

Dudak yarığı, kaza ya da doğumsal dudak sorunları: Birçoğumuz çocukken düşüp kalkmış, dudak kenarımızı yaralamışızdır. Dudak kenarı bir kırmızı bir de beyaz çizgiden oluşur. Eğer dikilme sırasında veya iyileşme sırasında bu çizgiler tam karşı karşıya gelmemişse dudak kenarının bütünlüğü bozulur. Bir de doğuştan olma dudak yarığı konusu var ki bu cerrahlar açısından çok önemli bir ameliyattır. Ameliyat izini tümüyle yok etmek mümkün olmasa bile kalacak iz en aza indirilebilir. Bu bölgeye yapılan enjeksiyonlar da dudak çizgisinin bütünlüğünü sağlamakta yararlı olur.

Daha çekici dudaklar: Dudakta çekicilik ya da çarpıcılık nedir, tanımlaması zor... Leonardo Da Vinci’den günümüz sanatçılarına, yüzde belirlenmiş birtakım oranlar ve kurallar var. İlk etapta ne istediğini hastanın belirtmesi gerekir. Gerçekçi bir dudak mı istiyor, abartıdan mı hoşlanıyor. Benim doktor olarak önerim; hiçbir zaman abartılı dudaklar değildir.

ÜRÜN MARKET

Mükemmel gerginlik için

Estee Lauder’ın yeni ürünü Perfectionist Wrinkle Lifting Serum Corrector for Lines-Wrinkles-Age Spots, sadece iki saat içinde kırışık açıcı ve yeniden yapılandırıcı peptitler içeriyor. Ürün, cildin doğal kolajenini artırmaya ve hızlandırmaya yardımcı oluyor. Böylelikle cildin iç yapısı güçlenerek, çizgilerin yoğunluğu belirli oranda azalıyor. 30 ml’i 150 YTL’den satılıyor.

Yarım saatte hayalinizdeki dudaklara kavuşabilirsiniz

Enjeksiyonlar derinin hemen alt katı olan derma tabakası içine yapıldığı için bu bölgede sinir uçlarının çok yoğun olması dolayısı ile ağrılı bir işlem. Ancak bu duyarlılığı aynı diş tedavilerinde yapıldığı gibi blok denen bir bölgesel anestezi tekniği ile çözebiliyoruz. Şişlik enjeksiyondan hemen sonra birkaç saat süreyle olabilir. Ertesi gün doğal bir belirginleşme dışında enjeksiyona bağlı bir ödem yaşanmaz, kişi günlük yaşamına devam edebilir.

Abartılı dudak estetiğinin sonuçları

Dudak estetiğinde bugüne kadar yapılmış kimi abartılı sonuçları gören kişiler, aslında böyle bir müdahaleye ihtiyaçları olsa bile bu değişiklikten kaçıyorlar ya da çok korkarak doktora geliyorlar. Oysa bir plastik cerrah her zaman en doğal duracak görüntüyü yaratmaya çalışır ve abartıdan uzak durur. Bir enjektörde sadece 1 cc ilaç olduğunu söylemiştim. Dudak konusunda en garantili sonucu almak için tercihim, uygulamayı yapıp dudağı hafifçe belirginleştirdikten sonra hastaya dudaklarını aynada göstermektir.

Maddeyi dudağa verdiğinizde, enjeksiyonun yarattığı bir şişlik olur. Birkaç saat içinde inecek bu şişliği de hesaba katarak kişinin görüşünü almak gerekir. Hasta, gördüğü görüntüye bakarak, dudaktaki şişliğin biraz ineceğini de hesaba katarak daha fazlasını isteyip istemediğine karar vermeli. Abartılı sonuçlar yaşamamak için, birkaç gün beklemek, sonra değerlendirme yapıp gerekirse devam etmek izlenebilecek en iyi yol.
Yazının Devamını Oku

YAZ henüz bitmedi

12 Eylül 2008
Evet, yaz henüz bitmedi, en azından biz öyle olduğunu ümit ediyoruz! Havalar da bu yaz oyununu sürdürdüğü sürece kadife bakışlar, öpülesi dudaklar, kusursuz bir dekolte, seksi bacaklar ve ihtişamlı saçlar için kozmetik ürünlerinin yardımlarına ihtiyacımız var. Aşağıda sıcak mevsimin son günlerine dair ipuçları bulacaksınız.

GÜZELLİK PLANI

Yüzlerde "çıplak" görünüme son! Bunun anlamı; hafif içerikli tekstürler ve havadar bir şeffaflık... Sonuç ise tenlerde yaratılan sıcak nüansların tazeleyici ve gençleştirici etkisiyle harika!

Siyah noktaları gizleyin: Bu konudaki en büyük silahlarınız şüphesiz göz altı halkalarını, yüzeydeki kılcal damarları ve küçük sivilceleri kapatırken mucizevi bir etki bırakan kalem concealer...

NASIL KAPATACAKSINIZ?

Göz altlarınızdaki mor halkaları mükemmel bir şekilde kapatmanın en iyi yolu, kullandığınız concealer’ı göz çevresine önce minik noktalar halinde uygulamanız. Bu işleme iç taraftan başlayın ve göz halkalarının ortasına kadar devam edin. Ürünü parmak uçlarınızla dikkatli bir şekilde ve cilt tarafından tamamen emilene kadar yedirmeye devam edin. Aynı teknikle cilt yüzeyindeki belirgin kılcal damarları, siyah noktaları ve sivilceleri kapatın.

Renklendirici krem kullanın: Doğal ışıltılı bir cildin sırrı son yıllarda oldukça trend olan renkli nemlendiricilerde... Bu ürünler aynı zamanda güneş koruma ürünlerinin üzerine de uygulanabiliyor. Dolayısıyla hassas ciltler de böylelikle büyük oranda koruma altına alınmış oluyor.

YANAKLARA KİŞİLİK KAZANDIRIN

Açık tenliler pembe tonları, koyu ve bronz tenliler ise sıcak toprak nüansları kullanmalı. Allık sürerken hafifçe gülümseyin ve bir allık fırçası yardımıyla belirginleşen elmacık kemiklerinin hemen altına rengi uygulayın. Fırçayı yanaklardan şakaklara doğru yönlendirin. Aynı zamanda alın, burun kanatları ve çeneyi de hafifçe renklendirin. Havalar yaza veda ediyor olsa da, cildinize yaz mevsiminin son tonlarını hediye edin.

Bronz pudra: Bu ürün, yağmurlu ve kapalı günlerde bile cildinize sağlıklı bir ışıltı, doğal bir tazelik sunacak. Allıkların bile içeriğine giren nemlendirici tekstürler, ürünlerde kullanım kolaylıklarıyla da öne çıkıyor. Allık fırçanızla güneş tonlarını yüzünüzden dekolteye kadar uygulamayı ihmal etmeyin.

İhtişam ve doğallık bir arada: Sezonun ipuçları işte bu iki kelimede saklı. Konsept ise oldukça basit; göz rengiyle uyumlu mat bir far, kirpiklere dolgunluk kazandıran bir maskara ve aynı tonlarda göz kalemi, kusursuz bir görünümün anahtarları.

IŞILTILI BAKIŞLAR

Transparan etkili far, pembe ya da bej tonları, kahverengi gözlere hafif ışıltı veren nüanslar. Sıcak bir eflatun ise yeşil ya da ela gözlere vurgu katıyor. Dumanlı gri ya da siyah, açık renk gözleri belirginleştiriyor. Özellikle koyu renk gözler buna karşın gece mavisi bir göz farıyla öne çıkıyor.

Bronz, altın ve amber tonları bronzlaşmış bir ciltte güçlü bir etki yaratıyor. Göz kapaklarınızda maksimal bir dayanıklılık için öncesinde fondöten ya da baz kullanabilirsiniz.

Maskara şart: Kirpiklere dolgunluk kazandıran ve uzatan bir maskara, aynı zamanda form da veriyor. Bakışlarınızı aydınlatmak için hem üst hem de alt kirpiklerinize maskara uygulayın. Eğer istiyorsanız takma kirpiklere de zigzag hareketleriyle dibinden ucuna doğru uygulama yapabilirsiniz.

DİKKAT ÇEKİCİ GÖZLER

İyice açılmış bir göz kalemi, göz makyajınıza iki alternatif oluşturacaktır. Siyah ya da kahve tonlarındaki göz kalemi rafine bir makyaj oluştururken, beyaz ise ferah bir bakış yaratır.

Nasıl uygulamalı: Siyah göz kalemi, gözlerin optik olarak küçülmesini sağlar. Güçlü bir balık gözü etkisinden sıyrılmak için kalemi doğrudan kirpik diplerine ve gözün dış ucuna sürün. Bu durumda kalem yerine koyu tonlarda bir far da kullanabilirsiniz. İnce bir fırça yardımıyla kirpik çizgisinden itibaren uygulama yapmaya başlayabilirsiniz. Eğer göz altı halkalarınız varsa, siyah kalem kullanmayın ve sadece gözün üst kısmında kalem kullanın.

GECE MAKYAJINDA TERCİH; ULTRA HAFİF BİR BAZ

Fondöteniniz, ikinci cildiniz gibi olmalı. Belirgin olmayan buna karşın oldukça etkili... Hızlı bir şekilde sürmenize olanak tanımalı, kalıntı bırakmamalı ve dayanıklı olmalı... Yeni nesil fondötenler optik olarak cilt tonunu düzeltiyor ve ışıltılı görünmesine yardımcı oluyor.

Işık yansımaları için pudra: İçeriğinde inci pigmenti bulunan pudralar yüzün çene, elmacık kemikleri, alın ve şakak bölgelerine sürüldüğünde ışığı yakalıyor ve aydınlık yüzler yaratıyor. Açık tenlilerde beyaza yakın ya da pembe tonlarındaki pudralar ideal. Koyu ya da bronzlaşmış tenlerde ise altın ve bakır partiküllü pudralar .

Öpülesi dudaklar

Kozmetikçilerin kadınlara son müjdesi olan parlaklık verici dudak kalemi, kremsi formu, parlaklığı ve sağladığı konforla dudaklarda yumuşak bir kontür ve güçlü bir etki oluşturuyor.

UZMANLARDAN İPUÇLARI

Küçük bir ağzı olduğundan daha büyük göstermek için ten renginize uygun fondöteninizi dudaklarınıza sürün. Böylelikle dudak çizgilerini silikleştirmiş olursunuz. Bir dudak kalemi yardımıyla dudak kenarlarınızı yeniden belirleyin. Ardından daha kalın görünmelerini sağlamak amacıyla bir dudak fırçası yardımıyla bej-pembe tonlarında bir ruj sürün. Ve dudak makyajınızı transparan bir parlatıcıyla sonlandırın. Rujun dudaklarınızdaki kalıcılığını artırmak için parlatıcı yerine bir miktar göz altı kremini dudaklarınıza sürebilirsiniz.

DEKOLTEM, CANIM!

Dekoltenin de tıpkı makyaj kadar göz alıcı olması şart. Ancak feminen görünüm asla abartılı bir şekilde sergilenmemeli. Göğüs ve sırt dekoltesinin doğal ve ipeksi görünümü için her gün düzenli olarak nemlendirici kullanmak gerek.

Yüz bakımınızı yaparken boyun ve göğüs kafesine kadar olan bölgeyi de içine almayı ihmal etmeyin. Çünkü göğüs vücudun en hassas cildine sahip bölgelerden biri. Bu yüzden güneşten de özellikle korunması gereken yerlerden biri. Tabii gündüz dışında gece de ekstra bir bakıma ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Cildinizi nemlendirici bir losyonla temizleyin.

İpeksi bir ışıltı için dekoltenize saten dokulu pudra sürebilirsiniz. Pürüzsüz bir cilt görüntüsü ışığı yakalayacaktır. Bu yüzden mat ya da küçük olumsuzlukları iyice ortaya çıkaran fazla payetli tekstürlerden kaçının. Uygulamayı bronz bir pudrayla sonlandırabilirsiniz.

Dekolte ve boyundaki kırışıklıklara savaş açın... Bu bölgeler için kozmetik markalarının özel olarak geliştirdiği bakım serumları, aktif olarak kırışıklıkların oluşumuna ve cilt elastikiyetinin kaybına karşı savaşıyor. Üstelik daha ilk kullanımdan itibaren dekolte pürüzsüz bir görünüme bürünüyor.

KUSURSUZ BACAKLARIN SIRRI

Pürüzsüz görünüm, güzel bacakların ilk kuralı. Bu yüzden özellikle bacaklarınızın kalçalarına kadar olan kısmının tüylerden ve dönmüş kıl kökü gibi istenmeyen pürüzlerden arınmış olması şart. Haftada bir kez yapacağınız peeling uygulaması, en doğru yöntemlerden biri. Peeling öncesinde kuru bölgeleri iyice kurulayın, böylelikle yüzeydeki ölü hücreler de temizlenir ve gerginleştirici bakım ürünlerinin derin etki etmesi için uygun zemin hazırlamış olursunuz.

Diz ve ayak bilekleri özel bir bakıma gereksinim duyar. Dizlerinize saat yönünde masaj yapın. Daha ince ayak bileklerini de küçük dairesel hareketlerle ovun. Bacaklarınızda gerginleştirici bir krem kullanabilirsiniz.

Son dokunuş... Güzellik programının son dokunuşu, bacaklarınıza yaz sonuna doğru kaybettiği bronz görünümü geri kazandırmak olabilir. Bunun için iki seçeneğiniz mevcut; ya hemen etkili otobronzan ya da otobronzan ve gerginleştirici etkinin bir arada sunulduğu ürünler...

IŞILTI, IŞILTI IŞILTI...

İşte, kusursuz görünümlü saçların sırrı. Saçlarınızı parlaklık veren ürünlerle şımartabilirsiniz.

Esmer misiniz? O zaman ışıkla oynamamanız için hiçbir sebep yok. Koyu tonlardaki özel bakım ürünleri içeriklerindeki ışığı yansıtıcı pigmentler sayesinde saçlara sağlıklı bir görünüm kazandırıyorlar. Sarışın mısınız? O zaman kullanacağınız ve tek tek tutamları aydınlatan ürün saçlarınıza güneş ışıltısı katacaktır.

Olumsuz dış etkenlerin izlerini silmek ve kepek sorununu önlemek için saçlarınızı özenle taze suyla yıkamalısınız. Haftada bir-iki kez yapacağınız canlandırıcı saç maskesi de saçlarınıza kaybettiği nemi ve enerjiyi geri verecektir.

Saçlarınıza anında parlaklık kazandıracak serum kullanın. Serumu yıkanmış, iyice durulanmış ve nemi alınmış saçlarınıza uygulayın. Şampuan ve spreyden sonra da saç uçlarınıza serum uygulayabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku