Nilüfer Pazvantoğlu

Gözlerde 'Vahşi Kedi' etkisi

8 Ekim 2010
Bu kış, göz makyajında siyah eye-liner’lar ve onlar yardımıyla yaratılan ‘vahşi kedi’ bakışları zirvede olacak.

50’lerin ve 60’ların vamp kadınları, kış sezonunda yeniden ruh buluyor; 2010 makyaj paletlerinde siyah eye-liner’lar bir numaralı kozmetik ürünü oluyor.
Efsanevi seks ilahesi Brigitte Bardot’u hatırlayın! Saçlarının dağınık görüntüsü ve kusursuz vücudu dışında, siyah eye-liner’la belirginleştirdiği gözleri, dikkatleri bir anda üzerine çekmesine yeterli oluyordu.

Makyaj artisti Sonia Denevey, bu trend hakkında şunları söylüyor: “Belirgin bir kuyrukla daha da dramatik hale getirdiğiniz bu makyaj ile yüzün kalan kısmının doğallığına gönderme yapmak mümkün. 50’lerin klasik çizgilerine modern bir yorum kattığımız bu makyaj trendinde tercih edilen renksiz dudaklara, yanaklarda belirsiz bir allık rengi eşlik ediyor.”

Dünyaca ünlü tasarımcılar Roberto Cavalli ve Isabel Marant’ın defilelerinde öne çıkardığı ‘sert kadın’ çizgisi, yatay bir şekilde gözün iç kısmından dışa doğru siyah-beyaz olarak çiziliyor. Gözün üst kısmında kalın siyah göz kalemi kullanılırken, alt taraf beyaz kalemle ince bir çizgi halinde şekillendiriliyor.

Yazının Devamını Oku

Kadın cildini en iyi biz tanıyoruz

2 Ekim 2010
Türkiye’de kendi adını taşıyan markası sadece Tekin Acar Cosmetics mağazalarında satılan Christian Breton’un markalaşma hikayesi uzun yıllar öncesine dayanıyor.

Annesi Paris’teki Pasteur Enstitüsü’nde dermatolog olarak eğitim görmüş ünlü bir bilim insanı. Fransa’da genetik ve cilt tipleri arasındaki yakın ilişkiyi ortaya koyan araştırmalarıyla tanınıyor. Hikayesini Breton’un ağzından dinliyoruz: “Annemin yanında kazandığım deneyimi yıllar sonra kendi kozmetik markamda insanlara sunmak istedim. Annemin çevresi oldukça genişti. Bu da hayalimdeki markayı yaratmamı büyük ölçüde kolaylaştırdı. En büyük amacım, müşterilerime ciltleriyle ilgili en doğru cevapları sunabilmekti. Bunun için de hastanelerle ciddi çalışmalar yapmak en doğrusuydu.”
Dünyanın neresinde olursa olsun, artık Christian Breton markasının bir ürününü satın alanlar, onun medikal testlerinin özenli bir şekilde yapıldığını biliyor. Breton, markası adına dünya üzerinde 17 adet patentli formülün sahibi olduğunu belirtiyor.
Peki, markayı diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ne? “Christian Breton bir mediko-kozmetik markası. Ürünlerimizde ‘doktor efekti’ olması, ürünü satın alan kişiler açısından önemli bir ayrıcalık. Yeni bir ürün geliştirirken, ciltte aradığımız cevaba ulaşamazsak, o ürünü piyasaya çıkarmıyoruz. Markamızı diğerlerinden ayıran en önemli detay da bu...”
HER ÜLKENYN
KADINI FARKLI
Günümüz kadını ne istediğini çok iyi biliyor. Özellikle medya bu konuda çok yardımcı. Dolayısıyla artık daha farklı şeylere yönelmek istiyorlar. Bu yüzden Christian Breton, güzellik dünyasını değiştirmenin ancak soruları doğru cevaplandırmakla mümkün olduğu görüşünde:
“Müşteri bize güvenmeli. Dünya üzerinde güvenilir bir marka olmanın sırrına gelince; en önemlisi bol bol seyahat edip, popülasyonu iyi takip etmek... Ben de kendi markamı yaratmadan önce yıllarca gezdim, insanları anlamaya çalıştım. Çünkü ürünlerimizi tanımadığımız ülkelerde satışa sunmamız mümkün değil. Her ülkenin kadını farklı. Bu detay her yerde başarılı olmanın en önemli anahtarı bana göre. Christian Breton markası olarak özellikle yüz bölgesinde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Son olarak göz kontürünü mükemmelleştiren ürünlerimizle oldukça iddialıyız.”

Yürüyün, vücudunuz ve beyniniz genç kalsın!

Yazının Devamını Oku

Düz ve seksi

1 Ekim 2010
Dümdüz bir karına sahip olmanın sırrı nedir? Cevabı basit... Aşağıda size vereceğimiz ‘3’lü Anahtar Programı’yla kısa sürede istediğiniz forma kavuşmanız mümkün...

Önce kötü haber; hiçbir şey yapmazsanız, hiçbir şey elde edemezsiniz... Bu durum maalesef karın ve kalça bölgenizde birikmiş fazla yağlarınız için de geçerli. Ancak biraz sabır ve dayanma gücüyle kusursuz bir karın bölgesine sahip olabilirsiniz. İşte seksi ve gergin bir bel çevresi için mutlaka yapmanız gerekenler.

1 Egzersiz
Kadınların birçoğu bel çevresindeki fazlalıklardan kurtulmanın sadece birkaç beden ve kas hareketiyle mümkün olabileceğini düşünüyor. Öncelikle bu yöntemin etkisinin sınırlı olduğunu söylemekte fayda var. Her ne kadar karın bölgesi burada artan kas oranıyla belirgin bir şekilde ortaya çıksa da, inceldiğini söylemek mümkün değildir.
Gerçekten de bu bölgedeki yağların yok edilmesini sağlamak için düzenli bir egzersiz şart. Haftada üç gün 20 ila 60 dakika arası yürüme, bisiklete binme ya da yüzmenin yanı sıra karın kaslarınızı günlendirmek için pilates ve yogadan da yardım alabilirsiniz.

2 Masaj

Yazının Devamını Oku

Mükemmel kavisler

25 Eylül 2010
Sezonun trendi, keskin hatlarla belirlenmiş kaşlar. Tasarımcıların 2011 kış defilelerinde kalın ve her yüzde farklı şekillendirdiği kaşlar, 80’lerin gür formlarını hatırlatıyor.

Biz kadınlar için dikkat çekici kaşların geri dönüşü, sadece şartlara göre biraz daha yoğun bir anlam taşıyor. Kaşların formu tabii ki değişmiyor ama şekli biraz daha mükemmel hale getiriliyor. Makyaj artistlerinin geliştirdiği kaş alma ve doldurma teknikleri, yeniden çizme, pudralama, sabitleme, kesme ve görsel olarak kaldırma gibi giderek büyüyen ürün paletinin işleri kolaylaştırdığı bir gerçek.
İdeal kaş formu, her yüz şekline ve kemik yapısına göre değişiyor. Size en uygun formu bulmanın yolu, yine geçmişte olduğu gibi ‘kalem usulü’yle gerçekleştiriliyor.
1- Bu ölçüm için bir kalemle dik bir şekilde burun kanatlarınızdan gözünüzün iç kısmındaki kaş başlangıç noktasını bulun.
2-  İkinci adım olarak, kaşın en tepe noktasını belirlemek için kalemle irisin dış çerçevesine ulaşın.
3-  Ve kaşın bitimi için de son adım gözün dış kıvrımının ucunu belirleyin. Eğer burada kaş yoksa o zaman bir kaş kalemi yardımıyla doldurma işlemini gerçekleştirebilirsiniz.

Kaşları ne zaman almalı?

Cımbıza başvurmak için en doğru zaman, duş sonrası cildin yumuşadığı ve gözeneklerin açıldığı zamandır.

Yazının Devamını Oku

Ciltlere özen gösterme zamanı

24 Eylül 2010
Termometreler düşüşe geçti, ciltleri kışa hazırlamanın vakti geldi!

Isı değişiminden nasibini fazlasıyla alan cilt, klima ve kaloriferlerden de olumsuz etkileniyor. Ayrıca kışın, yaz aylarına göre daha seyrek cilt temizliği yapılıyor.

Cildin havayla temas eden açık bölgeleri (yüz, eller) kışın kuruyor, kızarıyor, hassaslaşarak çatlıyor. Alerjik kişilerde yünlü, sentetik, deri giysilere karşı hassasiyet kış aylarında daha sık görülüyor. Dermatolog Dr. Buket Pençe, bu sorunlara engel olmak için neler yapılması gerektiğini anlattı:
? Temizlik: Yüzünüz ve vücudunuzun kurumasını engellemek için kremli veya yağlı sabun ve jeller kullanın.
? Nemlendirme: Banyo ve duş sonrasında cilt tipinize uygun nemlendiriciler sürün.
? Peeling: Kışa girerken mutlaka cilt tipinize uygun maskelerle, derinizin ölü tabakasının yenilenmesini sağlayın.
? Güneş koruması: Bu aylarda da güneşten korunmaya devam edin. Yağmurlu havalarda bile güneş açtığında en az SPF 15-30 arası sprey, krem veya losyon formlarındaki koruyuculardan kullanın.
? El bakımı: Gliserin, vazelin, lanolin içeren el kremlerini soğuk havalarda daha sık kullanın.

Yazının Devamını Oku

Yaz bronzluğunuzu koruyun

18 Eylül 2010
Tatilde kavuştuğunuz sağlıklı bronzluğu uzun süre korumak ve güneşin cildinizdeki hasarlarını gidermek istiyorsanız, bu önerileri mutlaka dikakate alın. Cilt dokusu özellikle yaz aylarında kalınlaşır. Çünkü zaman içinde zararlı ışınlardan kendini koruyabilmek adına bir nevi “nasırlaşmış” yapı oluşturur.
Tatil sonrası işte bu kalın cilt çözülmeye başlar ve yüzeyde oluşan ölü derilerle birlikte atılır. Ancak yine de bronzluğunuzu aşağıdaki önlemlerle uzatmanız mümkün:
* Kurumuş cildinizin susuzluğunu nemlendiricilerle giderin.
* E vitamini kapsüllerindeki yağ ile yüzünüze bakım kürü yapuygulayın.
* Otobronzan ürünler bronz bir cildin kurtarıcıları... Bu sayede renginizi uzun bir süre mahfaza etmeniz mümkün.

YAZDAN KALANLAR

Bronz tenin sağlıklı görünmesinin yanı sıra nispeten daha zayıf ve seksi bir görünüm sağladığı biliniyor. Ancak ilk cilt soyulmalarıyla birlikte cildinizdeki parlaklığın yerini mat bir görünüme bırakacağını hesaba katmalısınız. Ama yine de yapabileceğiniz bazı şeyler var:
* Banyoda uzun süre kalmayın. Onun yerine kısa ve ılık duşlar yeterli olacaktır. Aksi halde cildinizin kuruması ve soyulması hızlanır.
* Ölü deri hücrelerinin cildinizde yarattığı o gri ve mat görüntüyü haftada bir kez yapacağınız peeling uygulamalarıyla atabilirsiniz.
* Nemlendirici bakımlar kurtarıcınız olacaktır. Duş sonrasında cildinizi henüz nemli haldeyken kremlemeyi ihmal etmeyin.
* Bol bol kırmızı ve sarı sebze, meyvenin yiyin. Çünkü içerdikleri vitaminler ve karotenler içeriden renk veriyor ve cilt tonunu dengeliyor.

IŞILDAYAN SAÇLAR

Güneş rengini açıyor, tuz ve klorlu su yıpratıyor. Ama saçlarınıza eski parlaklığını geri verebilirsiniz.
* Tatil dönüşü saç uçlarını kestirin. Böylelikle saçlarınız daha sağlıklı uzayacaktır.
* Bigudi, sıcak fön ve düzleştirme, saçlara stres yükler ve mat görünmesine yol açar. Mümkün olduğunca bu uygulamalardan uzak durmaya gayret edin.

EDİTÖRDEN...

11 yıl sonra yeni koku
Bleu de Chanel, Fransız modaevi Chanel’in yeni erkek kokusu... Marka, bu yenilikle 11 yıl aranın ardından erkek parfümü segmentini biraz daha genişletti. Parfümün üst notasındaki turunçgiller ve pembe biberin taze dokunuşuna odunsu unsurlar, zencefil ve sandal ağacı eşlik ediyor.

Dudaklarda ‘haute couture’ etkisi
Dior, haute couture elbiselerinden ve renklerinden esinlenerek doğal, canlı bir ruj serisi yarattı: Rouge Dior... Makyaj artisti Tyen’in tasarladığı ve 32 renkten oluşan seri, yumuşak, dolgun, pürüzsüz ve hacim veren bakım özelliğiyle rahat bir kullanım sunuyor.

Kadınlar neden estetik yaptırıyor?

Eşinizden ya da sevgilinizden ayrıldınız. Belki aldatıldınız... ışinizi değiştirdiniz, hatta kaybettiniz. Ve en önemlisi aynada yılların yorucu etkisine en çıplak haliyle şahit oldunuz. şu anda aklınızdan geçen şeyin büyük olasılıkla “yeni bir görünüm” olduğunu tahmin etmek zor değil!

Araştırmalar, estetik ameliyatların yüzde 90’ının kadınlar tarafından tam da yukarıdaki nedenlerden dolayı tercih sebebi olabileceğini ortaya koyuyor. Kendini; yüzünü ve bedeninin oluşturduğu güzellik hissini daha yoğun yaşamak isteyen kadınlar estetiğe sıcak bakıyor.
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Sönmez, “Geçmişte sadece göz önünde olan kişilerin (sanatçıların, politikacıların) nasıl göründükleri önemliydi. Günümüz toplumunda ise artık sıradan meslek sahibi insanların, esnafın ve hatta ev kadınlarının da nasıl göründüğü önemsenmeye başlandı. Kendini güzel görme, hem hemcinsleri hem de karşı cins tarafından beğenilme arzusu, kadınlar için öteden beri daha baskın bir duygu. Bu nedenle erkeklerden daha çok kadınlar estetik ameliyatlara yatkın” diyor.
Ayrıca yıllardan beri düşünülüp planlanan ya da duygusal olarak fırtınalı bir dönemde hızlıca verilen kararlar da operasyonlara yön veriyor.

YAŞ GRUBUNA GÖRE ESTETİK SEÇİMİ

Vücudunda memnun olmadığı bir bölgenin düzeltilmesi konusunu sürekli gündeminde tutan, bazen aylar hatta yıllarca bu konuyu düşünen ve en sonunda ameliyat olma kararı veren hastalar var. Doç.Dr. Sönmez, bu şekilde estetik ameliyat olma arzusuyla hekime başvuran kadınları, yaş gruplarına göre üçe ayırıyor:
“Bu grubun genç olanları en sık burun şeklinden veya göğüslerinin küçüklüğünden şikayetçi. Ergenlik döneminden beri bu şikayetlerinin farkındalar ve düzeltilmesini istiyorlar. Daha ileri yaştakiler ise genelde doğum sonrası vücutlarında ortaya çıkan deformitelerden rahatsızlar ve bu grupta göğüs dikleştirme, karın germe gibi ameliyatlar öne çıkıyor. Üçüncü grup ise yüzde meydana gelen yaşlanma belirtilerinden kurtulmanın peşinde...”

BOŞANMA, ALDATILMA VE YENİ İŞ ARAYIŞI ESTETİK SEBEBİ OLABİLİR

Doç. Dr. Ahmet Sönmez, estetik isteğini tetikleyen nedenleri de şöyle sıralıyor: “Eşten veya erkek arkadaştan ayrılma, aldatılma, ihmale uğradığını hissetme, iş değişikliği veya iş kaybı kadınları estetik cerrahiye yönlendiren sebeplerin başında geliyor. Bu durumda alınan ameliyat kararının altındaki temel motivasyon, kişinin kendine güvenini ve saygısını tazeleme isteği. Kişi, yakın çevresi ve iş çevresi tarafından kabul görme ve saygı duyulma arzusuyla bizlere geliyor.”

Kendinizi ödüllendirin

Yılın yorgunluğunu üzerinizden atmak ve şehir hayatının yüklediği stresten arınmak için hâlâ bir fırsatınız var. Antalya Ramada Plaza’da hizmet veren City Club, farklı masaj ve bakım seçenekleriyle hem ruhunuzu hem de bedeninizi yenilemeyi vaat ediyor.

Uzakdoğu’nun egzotik masajlarından canlandırma bakımlarına, cilt bakımından ozonlu buhar banyosuna, şarap banyosundan süt ve çikolata banyosuna... Birbirinden cazip seçenek listesi uzayıp gidiyor. City Club Spa & Fitness’ta, Uzakdoğu ve Hint ritüelleriyle birlikte alacağınız masajlar veya bakımlar sonrasında kendinizi günün stresinden arınmış, bedenen ve ruhen rahatlamış hissetmeniz mümkün... Bu adres, özel tasarlanmış VIP bölümü, Türk hamamı, buhar odaları, saunası, terapi odaları ile konuklarına ruhsal ve fiziksel yenilenme vaat ediyor.
Kapalı havuzu, jakuzisi, son teknoloji aletlerle donatılmış spor salonu, yosun tedavisi, affuzyon duş, aromaterapi masajlar, derin baskı masajları, lenfatik masaj, Hawaii, Bali, geleneksel Uzakdoğu masajları, Thai masajları, refleksoloji, ayurveda ve Hint konsepti masajlarıyla, hamilelik, volkanik taş masajı, nefertiti ve diğer masaj yöntemleriyle Antalya Ramada Plaza City Club, bedeninize ve ruhunuza yeniden doğmuş gibi hissettiren bir tazelik katıyor.

Yazının Devamını Oku

Güzellik ve gençlik kaynağı: KEFİR

4 Eylül 2010
İnsan sağlığını olumlu yönde etkileyen probiyotikler içeren kefir, yaşlanmayı yavaşlatıyor. Kefir kullananlar, kendilerini hem daha dinç hem de daha sakin hissettiklerini söylüyor. Kefirdeki fosfor, hücre gelişimi ve enerji ihtiyacının karşılanması için karbonhidratların, yağların ve proteinlerin kullanımında kolaylık sağlıyor. Bağırsak hareketlerini hızlandıran bu besin, mide ve bağırsak salgılarını artırıp hazmı kolaylaştırıyor. Mikrobik enfeksiyonlara karşı vücudun direncini de güçlendiriyor. Ayrıca kemik erimesini önlüyor, bronşit ve astım nöbetlerini azaltıyor.
Aynı zamanda “gençlik iksiri” olarak da bilinen bu besin, içinde bulunan yararlı vitaminlerin yanı sıra kalsiyum, magnezyum, flor, fosfor ve selenyum gibi mineraller içeriyor. Düzenli tüketildiğinde sağlığın korunmasına yardımcı oluyor, hücreleri yenileyerek yaşlanmayı geciktiriyor.

YARARI ÇOK

* Stresi azaltıyor, sakinleştiriyor ve kolesterolü düşürüyor
* Sinir sistemini güçlendiriyor
* Uykusuzluğu ve sinirsel depresyonu ortadan kaldırıyor
* Damar sertliğini ve kas kasılmalarını önlüyor
* Yüksek tansiyonu düzenliyor ve dengeliyor
* Kan bozukluklarını gideriyor ve kanı temizliyor
* Cildi güzelleştiriyor ve parlaklık veriyor
* Egzama ve benzeri deri hastalıklarına iyi geliyor
* Yara ve yanıkların daha hızlı iyileşmesini sağlıyor

EDİTÖRDEN...

Meydan okumanın kokusu
Asi ruhuyla öne çıkan, gücün ve çekiciliğin markası olan Gucci, meydan okumanın kokusunu keşfetti, bu kokuyu sezonun yeni parfümü Gucci Guilty olarak sundu. Gucci Guilty sıcak, çarpıcı, oryantal çiçeksi bir koku. Mandalinanın etkili ve doğal kokusu, cesur pembe biberle modaya uygun transparanlığıyla parıltılı bir hal alıyor.

Güzellik yolculuğu
Bodrum’un görkemli koylarından birinde, denizin ve gökyüzünün mavisinin doğanın tonlarıyla buluştuğu bir tablonun tam ortasında bulunan Kempinski Barbaros Bay, üç günlük “Güzellik Yolculuğu” başlatıyor. Yolculuk, her sabah güne 45 dakikalık rahatlatıcı yoga veya pilates seansları ile başlıyor. ılk gün, tüm toksinlerden ve ölü derilerden arınma ve yumuşak bir cilde sahip olmayı sağlayacak deniz tuzlu, zeytinyağlı hamam deneyimi var. Bir sonraki etapta, reiki terapisi ve refleksoloji masajına watsu terapisi eşlik ediyor. Üç günlük program, her akşam 25 dakikalık meditasyonla son buluyor.

Hem kokuları, hem de kullandıkları isimler baş döndürüyor

Ünlü markaların ‘yakışıklı avı’

Modanın en ünlü markaları, parfüm sektöründeki rekabetlerini farklı bir boyuta taşıdı. 2010 kışının yeni erkek parfümleri, yakışıklı aktörlerin yer aldığı kampanyalarla tanıtılıyor. Dolce&Gabana’nın “The One Gentleman” için tercihi Matthew McConaughey olurken, Hugo Boss “Boss Bottled”da Ryan Reynolds’la yoluna devam ediyor.

Dev markalar kış sezonuna bomba gibi giriyor. Birbiri ardına vitrinlerde yerini almaya başlayan yeni parfümlerinin tanıtımları için de gözlerini Hollywood’dan ayırmıyorlar.
Domenico Dolce ve Stefano Gabbana, yeni kokuları “The One Gentleman”la ilgili olarak şunları söylüyor: “O evrensel, başarılı, mükemmel ve onu diğerlerinden ayıran şıklığıyla gurur duyuyor. Erkekler onun gibi olmak, kadınlar da onun olmak istiyorlar...”
Gelelim Hugo Boss’a... Ryan Reynolds, oyunculuğu ve karizması bir yana, birçok erkeğin yerinde olmak isteyeceği bir isim. Reynolds, Hollywood’un en seksi kadınlarından biri kabul edilen Scarlett Johansson’un kocası. Ama hakkını yememek lazım, o aynı zamanda son dönemin en başarılı aktörleri arasında yer alıyor. “Blade” ve “X-Men Origins: Wolverine”le yıldızını parlatan, “Teklif”te Sandra Bullock’un partneri olarak karşımıza çıkan Kanadalı aktör, “Boss Bottled Night” reklamlarında karizmasını ve kendine güvenli erkeksiliğini konuşturuyor.

AVRUPA İLE AYNI ANDA VE AYNI FİYATTA

Tekin Acar Cosmetics mağazalarında geçtiğimiz haziran ayında başlatılan; ürünlerin Avrupa ile aynı anda piyasaya sunulduğu ve Avrupa fiyat seviyelerinin esas alındığı “parfümde avantajlı fiyat dönemi” yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Amaç, Türkiye piyasasında denge sağlayarak müşteriyi mutlu etmek ve sonrasında satış hacmini artırarak pazarın dengeli büyümesine yardımcı olmak.


Besin intoleransı testiyle öğrenin
Hangi besinler size göre?


Tükettiğimiz gıdaların tehdidi altındayız! Bu riski ortaya koyan ve boyutlarını gözler önüne seren “Cambridge Test”, besin maddesi olarak tek bir grupta toplanan balığı bile hamsi, çinakop, istavrit gibi alt gruplara ayırıyor; hepsinin intoleransına tek tek bakıyor.

Son dönemde, masum ve yararlı olarak bildiğimiz bazı gıdaların vücudumuza zarar verebileceğinden söz edilmeye başlandı. Bu gıdaların tespiti konusunda ise besin intoleransı testlerinden yardım alınıyor.
Merkezi ıngiltere’de bulunan ve ağustos ayından itibaren yaptığı testleri ıstanbul’da kurduğu laboratuvarında analiz etmeye başlayan Cambridge Nutritional Sciences, Türk beslenme alışkanlıklarına uygun şekilde Besin Intoleransı Testi yapıyor.

NASIL UYGULANIYOR

Parmaktan alınan iki damla kan ile 221 farklı besinin intoleransına bakan Cambridge Test, örneğin, süt ürünlerini bir bütün olarak değil; keçi, inek, manda ve koyun sütü olarak ayırıyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Diyetisyen Gülşah Yücel, “Böylece test edilen sütlerden birine karşı intoleransı çıkan kişi, sütün besin değerinden tamamen uzaklaştırılmamış oluyor. Öte yandan, testte balıklara karşı intolerans da bütünüyle Türk yeme alışkanlıklarına göre düzenlenmiş durumda. Örneğin balık çeşitleri hamsi, çinakop, çipura gibi gruplara ayrılıyor” diyor.
Diyetisyen Gülşah Yücel, rapor sonuçlarının tamamen sayısal verilere göre hazırlandığını, dolayısıyla intoleranslı besin şiddetlerinin ölçülebildiğini belirtiyor: “Bu nedenle de intoleransın zaman içerisinde takibi yapılabiliyor. Testte çıkan intoleranslı gıdalardan uzak durmaya başladıktan tam iki hafta sonra şikayetçi olunan rahatsızlıkların etkilerinin azaldığı ve altı hafta içinde de sonucun etkisini tamamen göstermiş olduğu kanıtlanmış.”

İKİ FARKLI TEST SEÇENEĞİ

* Food Detective: 59 besine karşı besin hassasiyetini ölçerken, pratik uygulaması ile sadece birkaç dakika içerisinde kesin sonuç veriyor. Ayrıca dünyanın ilk ve tek kişiye özel tek kullanımlık testi olmasıyla da farkını ortaya koyuyor.
* Food Print: 220 besine karşı gıda hassasiyetini, mikroçip teknolojisi kullanarak reaksiyon şiddetleriyle birlikte gösteriyor. Daha önce ıngiltere merkezde analiz edilen testler, artık ıstanbul’da kurulan son teknolojiye sahip laboratuvarda analiz ediliyor ve üç gün içinde sonuçlar rapor haline getiriliyor.

Yazının Devamını Oku

Saçlar en önemli aksesuvarımız

26 Haziran 2010
Kadınların en önemli aksesuvarı, hiç şüphesiz saçları. Dolayısıyla yüz hatlarına giden bir saç modeli, güzelliğe uzanan yolda önemli bir yer tutuyor.

Hayatınızın bir döneminde saç modelinizden nefret ettiğiniz olmuştur. Bir sabah uyanıp aynaya baktığınızda o saçların size ait olmamasını dilediğiniz de...
Ama uzmanlara göre asıl önemli olan; saç şeklinin ve uzunluğunun vücut orantınıza etkisi! Yani, saçlarınız sizi şişman göstermese de yüz şeklinizi değiştirebilir, boyunuzun kısa veya uzun görünmesinde etkili olabilir.
Yanlış saç kesiminde, yeniden şekil verilene dek saçınız kötü görünecektir. Daha da vahimi, bu yanlışın farkına varmazsanız, hayatınızın geri kalanını size hiç gitmeyen bir saç modeliyle geçirmeniz de olası.
Mükemmel bir saç kesimi, kişiliğiniz, yaşam tarzınız, saç kaliteniz ve yüz özelliklerinizle uyumlu olmalı. Saç artistlerinin işte tüm bu faktörleri göz önünde bulundurması şart...
İyi bir saç kesimine ulaşmak için azim de gerekiyor. Gerçekten yetenekli bir kuaför bulana dek biraz üzülmeniz olasılık dahilinde... Ancak ısrarlı davrandığınızda kazanan siz olacaksınız.

KUSURSUZ MODELİN SIRRI

Sırf uzun ve parlak saçlarınız övgü alıyor diye hep aynı modeli kullanmanız gerekmiyor. Yüz de yaşla birlikte değişim gösterir ve saç stilinizle bu değişime ayak uydurmanız gerekir.

Yazının Devamını Oku