Nilüfer Pazvantoğlu

Daha esnek bir vücuda ‘merhaba’

26 Mart 2011
Yaşlanmayla birlikte eklemlerdeki sıvı azalıyor, kemiklerin esnekliği önemli ölçüde kayboluyor ve osteoporoz riski ortaya çıkıyor.

Bunu önlemek için bazı egzersizler yapmanız iyi olur.
İlk adım olarak, bacaklarınızı omuz hizasında açarak duvar dibinde dik bir şekilde durun. Ve boyundan başlayıp sırt boyunca bir esneme hissedene kadar çenenizi göğüs kafesine değdirmeye çalışın.
Daha sonra bacaklarınızı omuz hizasında açıp, kollarınızı iki yana sarkıtıp, sırtınız dik olacak şekilde dizlerinizi kırarak hafifçe çökün. Birkaç saniye bekleyip yeniden ayağa kalkın.
Ardından ayak bileklerinize iki elinizle birlikte değmeye çalışın.
Son olarak sırt üstü yatın ve dizlerinizi göğsünüze doğru çekin.
Unutmayın; yapacağınız esneme hareketleri yumuşak kas liflerini uzatmaya da yardımcı olacaktır.
Not: Bu hareketleri daha rahat yapabilmek için, egzersizlere başlamadan bir hafta önceden itibaren iki günde bir banyo tuzu eklediğiniz sıcak küvete girin. Bu, aynı zamanda eklemlerdeki toksinlerin atılmasını sağlayacaktır.

Bir güzelliğin ardından

Yazının Devamını Oku

Yaşlanmayı geciktiren alışkanlıklar

19 Mart 2011
Yaşlanmaktan, dahası ‘hızlı yaşlanmaktan’

mı korkuyorsunuz? Oturup kara kara düşüneceğinize alabileceğiniz basit önlemlere bir göz atmaya ne
dersiniz?

Her şeyi kafayı takmayın: Stres, aynı zamanda bir savaş hormonu olarak bilinen adrenalini körükler. Bu durum kanın ciltten kaslara doğru yönlendirilmesine yol açar. Solgun görünüm de işte bu yüzden ortaya çıkmaktadır.
Kronik stres ise yüz kaslarını hareketlendirir, mimik kaslarının yoğunlaşmasına neden olur, bağışıklı sistemini zayıflatır, cildi olumsuz hava koşulları ve kirlilik gibi dış etkenlere daha açık hale getirir.
Yorucu egzersizlerden uzak durun: Egzersiz oksijen alımını artırır. Oksijen de bildiğiniz gibi cildin en önemli besin kaynaklarından biridir. Ayrıca toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur ve cilde parlaklık verir.
Yine de vücuda fiziksel olarak aşırı yüklenmek, hormonal dengesizliklere neden olup cildin kurumasına yol açtığı için sakıncalıdır. Aşırı kilo kaybının ince kırışıklıkları ve yaşlılık belirtilerini hızlandırdığı da unutulmamalı. Haftada üç gün yapılan dengeli kardiyo egzersiz, yoga ve pilates yapmaya çalışın. Bunların yanı sıra cildinizi yeterli su ve kremlerle nemlendirin, farkı göreceksiniz.
?ekerden sakının: Fazla şekerli yemek, vücutta glikasyon bileşikleri oluşturur ve bu da kollajenlerin zarar görmesi, antioksidanların nötralize olması ve cildin yaşlanma sürecine daha hızlı girmesi anlamına gelir.

Yazının Devamını Oku

Botoks ve mezoterapi sentezi

18 Mart 2011
Cilt gençleştirmede yeni trend, birden fazla uygulamanın bir arada kullanılması... ‘Vitox dual action’ da son dönemin gözdelerinden. Botoks ile mezoterapinin beraber uygulandığı bu işlemde, cildin yeniden yapılanma süreci harekete geçiriliyor.

Olumsuz yaşam koşulları, kötü beslenme alışkanlıkları ve stres, hızlı yaşlanma riskini artırıyor. Yıpranma süreci kendini en çok cildimizde; kuruma, kırışma, sarkmalar şeklinde gösteriyor. Yüz derisinin yaşlanmasının ilk belirtileri ise ince çizgi/ kırışıklık oluşması ve derideki elastikiyet kaybı oluyor. Zaman içinde bu kırışıklıklar derinleşiyor, cilt sarkıyor...
Neyse ki bu durumla karşılaştığımızda aynaya bakıp iç geçirmekten başka alternatiflerimiz de var. Yeni nesil teknolojiler güzelliğimiz için çalışıyor ve bize sağlıklı, genç, canlı bir cilde sahip olmak için farklı yöntemler sunuyor.
Örneğin botoks ve mezoterapiyi sentezleyen ‘vitox dual action’ yöntemi... Op. Dr. Ali Dursun Kan, yaşlanmanın cildimize olan etkileriyle başarıyla savaşan bu yöntem hakkında bilgi verdi:
- Yöntem minimal botoks uygulaması ile kırışıklıkları düzeltirken, vitamin desteğiyle de cildin yeniden yapılanma sürecini başlatıyor. Nem, dolgunluk, renk ve ışık kazanan cilt, çok daha diri ve genç bir görünüm kazanıyor. 
- Vitox uygulaması yaklaşık 20 dakika sürüyor.
- Etkileri uygulamadan yaklaşık 2-4 hafta sonra görülüyor. Seans sayısı ve uygulama aralıkları kişinin yaşı ve cildinin ihtiyacına göre değişmekle birlikte genellikle bir kür 4-6 seanstan oluşuyor.
- Uygulama sırasında ağrı yaşanmıyor. Ancak ağrı eşiği düşük hastalarda lokal anestezik krem kullanılabiliyor.

Sezonun en seksi modeli Kısa saçlar

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı yaşam için kilonuzu koruyun

12 Mart 2011
Sağlıklı kilomuzu korumanınn en kolay yolu düşük yağ içerikli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmaktan geçiyor. Unutmayın ki, değişken kilo fazla kilodan daha tehlikeli! Sık kilo alıp verenlerde sağlık sorunları kilosunu koruyanlara göre daha fazla görülüyor. İşte İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Karaçam’dan kilo koruma tüyoları...

- BESİN DEĞERİ YÜKSEK, KALORİSİ VE GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK SEÇİMLER YAPIN:

Aldığınız her kaloriyi toplayın. Gereksiz kalori almayın. Yüksek kalorili yiyeceklerden (şekerli içecekler, cipsler, unlu, şekerli, yağlı atıştırmalar) kaçının. Tükettiğiniz yiyeceklerin vitamin, mineral yönünden zengin ve lifli olmasına özen gösterin. ?eker, yağ gibi kalorisi yüksek, besin değeri düşük ürünleri kullanmayın. Unutmayın; yaşlandıkça vücudumuzun besin ihtiyaçları değişir, daha az yağlı ve daha düşük  kalorili besinlere ihtiyaç duyar.

- YiYECEKLERDEKİ YAĞ MİKTARINI AZALTIN:

 Toplam yağ miktarı düşük beslenme, dolaşım sistemini korur, damar sertliği oluşumunu önler, kalp krizi ve felç riskini azaltır. Bu tarz beslenme aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir. Düşük yağ içerikli, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme düzeninin kanseri önlemede yardımcı olduğu artık bilinen gerçek. Kırmızı eti haftada ikiden çok tüketmek, kolon kanseri riski açısından sakıncalı. Etin yağsız kısımlarını tercih edin. Süt ürünlerinde de yağ miktarı düşük olanlara öncelik verin.

- BESLENMENİZİ ÇEŞİTLENDİRİN:

Genelde meyve ve sebzeyi düzenli olarak tüketmeyiz. Besinlerle günlük ortalama 25-30 gr. lif almak gerekli. Tek yönlü beslenme, yaşam süresini kısaltır. Eğer günlük olarak tükettikleriniz ekmek yani tahıl grubu, meyve, sebze, süt ürünleri ve eti içeriyorsa, size fazla kalori almadan sağlıklı ve dengeli beslenme sağlar.

- HER GÜN SEBZE YİYİN:

Yağ oranı ve kalorisi düşük, besin değeri yüksek beslenme için sebze yenmeli. Sebzeler lif içerdikleri için verdikleri doygunluk hissi de fazla. 20-80 kalorilik bir porsiyon sebzeyle doyulabilir. Aynı zamanda da bol vitamin, karoten, flavonoid alınır. Günde 4-5 kez küçük porsiyonlar halinde meyve ve sebze tüketin. Sarı, turuncu ve kırmızı sebzeler temel vitaminleri, karoten ve doğal antioksidanları daha çok içerir. Çiğ yenilen sebzeler bütün vitamin ve mineral içeriğini korur. Lif açısından da daha zengindir.

Yazının Devamını Oku

Cildinize yumuşak dokunuş

18 Şubat 2011
Pek çok konuda olduğu gibi cilt bakımında da “less is more” (az, çoktur) kuralı geçerli. Yani cilt bariyerini esnek tutmak ve korumak için kullandığınız ürünlerin fazla miktarda kimyasal ve sentetik madde içermemesi büyük önem taşıyor. Hassas bir cilt yapısına sahipseniz, her zaman tahrişlere müsaitsiniz demektir. Bu nedenle kozmetik seçimi büyük önem taşır.
Örneğin cildinizin hassasiyet derecesi egzamaya yakınsa, ilk dikkat etmeniz gereken nokta en doğru ürünlere ulaşmak olmalıdır.
Cilt yüzeyinde kalıcı kızarıklık olarak bilinen “rosacea” rahatsızlığı söz konusuyla, uyguladığınız bakımın hassasiyeti kadar tedavi edici özelliği de dikkate alınmalıdır.

1- TEMİZ TUTUN: Cildinizi günde 2 kez pH dengesi nötr, kurutmayan bir temizleyiciyle yıkayın.

2- PEELING YAPIN: Her ne kadar hassas ciltlere peeling uygulaması önerilmese de dermatologlar yumuşak ve nazik temizleme yöntemlerinin cilt bariyerini sağlıklı tutmak için ideal olduğu görüşünde birleşiyor. Birçok temizleme losyonunun içeriğinde bulunan salisilik asit, anti-inflamatuar özelliğiyle ciltteki hassasiyetin artmasını önlüyor.

3- NEMLENDİRİN: Cildin bariyer fonksiyonunu sürdürmesini sağlamak, sağlıklı bir cildin temel kuralı. Bu da her gün düzenli kullandığınız bir nemlendirici kreminizin olması demek. Günümüzde birçok cilt bakım kremi yüksek teknolojili içerikleriyle kafa karıştırsa da bilime bu kadar çok kafayı takmamak gerek! Temel olarak şunu bilmeniz yeterli; aydınlatıcı serumlar, cilt içine biraz daha fazla nüfuz ediyor ve genellikle yoğun konsantre içerikleri sayesinde kuru, tahrişe yatkın cilt tiplerini rahatlatıyor.

4- KORUYUN: Güneş ışınları oldukça allerjendir ama neyse ki kullandığımız ürünlerin çoğunda cilt yaşlanmasını önleyici UV koruması bulunuyor. UV ışınlarının cilt yüzeyine zarar vermesini önleyen içerikler, cildin daha az reaksiyon göstermesini sağlıyor. Ürünlerde özellikle mineral ve kimyasal güneş filtresi kombinasyonu ideal...

EDİTÖRDEN...

Cildi toparlama zamanı
Christian Breton’un “Future Supreme Mask” adlı ürünü, cildin kolay kolay başa çıkamadığı stres, çevresel etkiler ve nemsizlik gibi günlük sorunlarla savaşmasını sağlıyor. ıçeriğindeki “phytoamine biocomplex”, shea butter, mısır yağı ve tokoferol yatıştırıcı, nemlendirici, hücre yapılandırıcı ve anti-aging etkileriyle cilde enerji kazandırıyor. Düzenli kullanıldığında cilt ışıltılı ve genç bir görünüm kazanıyor.

Size özel SPA
Perlier Honey Miel’in banyo ve duş peeling’i “Bath and Shower Scrub”, yüzeydeki ölü hücreleri temizleyerek cildin pürüzsüzleşmesini sağlıyor. Ürün, içeriğinde bulunan özel bitkisel mikrosferler sayesinde cildi temizleyerek canlandırıyor. Bal ile zenginleştirilmiş üründe ayrıca arındırıcı kayısı ekstresi ve buğday kepeği de bulunuyor.

Banyonuzda şık görünüm
Grace&Cole’un “Signature” serisiyle, hem sevdiklerinizi hem de kendinizi meyve ve çiçek özlü vücut bakım ürünleriyle şımartabilirsiniz. Üst notasında turunçgiller, bergamot, tropikal meyveler ve böğürtlen; alt notasında ise taze çiçekler, odun, amber ve misk bulunan bu seri, ambalaj tasarımıyla aynı zamanda banyonuza şık bir görünüm de kazandıracak.

Dikişsiz estetik mümkün mü?

Ultherapy uygulamasıyla ciltteki sarkmalara son

90’lı yılların başında karaciğer tümörlerini tedavi etme amacıyla Amerika’da geliştirilen “fokus ultrason”, artık güzelliğin hizmetinde. Bu akımdan yararlanılan “ultherapy” uygulaması, bir süredir kaş kaldırma, cilt elastikiyetini artırma ve çene bölgesindeki sarkmaları toparlamada kullanılıyor. Boyun, göğüs, kollar ve dizlerde de son derece etkili sonuçlar veren tekniğin detaylarını, ilk uygulayıcılarından biri olan Amerikalı plastik cerrah Dr. Matt White’a sorduk.

Öncelikle bize bu uygulamayı biraz anlatır mısınız? Nasıl bir uygulama, cilde nasıl etki ediyor?
- Kullanılan teknoloji sayesinde verdiğimiz akım, teknik olarak hiçbir lazer dalga boyunun inemediği derinliklere iniyor. Lazer uygulamalarında söz konusu olan cildin yanması ve leke oluşması riski de yok. Amerika’da ameliyatsız yüz germe yöntemi olarak çok tercih edilen “ultherapy”, ciltte yara ya da kızarıklık oluşturmadığı için gayet güvenli.
Özellikle hangi bölgelerde etkili?
- Yöntem kaş, yanak, gıdı, çene ve boyun dışında göğüs, bacak ve kol bölgelerine uygulanabiliyor.
Diğer estetik yöntemlerle karşılaştırıldığında karşımıza nasıl bir sonuç çıkıyor?
- Ultherapy, tek seanslık bir uygulama. Tüm yüz yaklaşık 45 dakika sürüyor. Normal şartlarda etkinlik süresi yaklaşık iki yıl. Ancak herhangi bir komplikasyon olmadığı için bölgenin elastikiyet durumuna göre tekrarlanabiliyor. Ultrason işleminde olduğu gibi sorunlu bölgeye jel sürülüyor ve “fokus ultrason” akımı veriliyor. Böylelikle akım cildin alt katmanlarına iletiliyor. Dokularda sıkılaşma sağlayarak, ciltteki gevşeklik ve sarkmanın onarılmasına yardımcı oluyor.

Gül yaprağının rahatlatıcı gücü: Flower Petal

İnsanoğlu yüzyıllardır doğanın mucizelerinden faydalanarak kendini yeniliyor. Bu amaçla en çok kullanılan bitkilerden biri de hiç kuşkusuz gül... Gülden elde edilen gül suyu, gül macunu ve gül yağı, insan vücudunda birbirinden farklı birçok olumlu etkiye sahip.
Geçmişte mide hastalıklarının tedavisinden boğaz ağrısına kadar pek çok soruna çözüm getiren gülün artık kozmetikteki kullanımı daha geniş... Vücudu ferahlatmaktan sivilce tedavisine kadar pek çok alanda gül ve gül yağından faydalanılıyor.
Tüm bu saydıklarımızın yanı sıra gül yapraklarının dinlendirici etkisi de tartışılmaz. ışte bu faydadan yola çıkan Sanda Spa’da uygulanan Flower Petal masajında, öncelikle masaj yatağı taze gül yaprakları ile bezeniyor. Ardından gül ile ylang ylang özlerinin kokusunun sardığı masaj odasında keyifli bir terapi başlıyor.
Spa’nın ıstinye Müdürü şeyma Atay, terapiy hakkında şu bilgileri verdi: “Ylang Ylang yağı, önce taze gül yaprakları ile birlikte ısıtılıyor. Isı ile birlikte gül yapraklarının aroması ortaya çıkıyor ve bu öz yağa geçiyor. Bu özel karışım farklı bir teknikle süzülerek vücuda uygulanıyor. 50 dakika süren masajda gülün rahatlatıcı etkisi ön plana çıkıyor. Ayrıca ylang ylang özünün olumsuz duygulardan arındırıcı özelliği de kişinin dinlenmesini sağlıyor.”
Yazının Devamını Oku

Saçlara mükemmel bakım

12 Şubat 2011
Sizce, saçınıza en uygun saç fırçasını bulmak için sadece materyaline ve tipine mi bakmalı? Uzmanlara göre bu sorunun cevabı, kesinlikle hayır! Çünkü fırçalar, saçlarınızın ihtiyaçlarına göre seçilmeli. Saçlarınızın düz ya da kıvırcık, ince telli veya gür olması, yapacağınız alışverişte belirleyici rol oynuyor. Peki, sizin saç fırçanız hangisi dersiniz?

- Elektriklenen saçlar: Saçlarınızdaki elektriklenme sorunu artık iyiden iyiye sinirlerinizi mi bozmaya başladı? Üzülmeyin; elektrik yüklü saçlar için en ideal olanı iyonize fırçalar. Bu fırçalarda bulunan ve saçın elektriklenmesini önleyen milyonlarca saten iyonu, fırçalama sırasında serbest kalıyor.
- Düz saçlar: Kürek şeklindeki geniş saç fırçaları, özellikle uzun saçlar için geliştirilmiş. Fırça tellerinin uçlarındaki minik lastik ya da plastik topuzlar, fırçalama sırasında saç derisine de masaj yapıyor. Böylelikle kan dolaşımı harekete geçiriliyor ve saç tellerinin uzaması hızlanmış oluyor.
- Dalgalar ve dolgunluk: Yuvarlak fırçalar, dalgaları belirginleştirmek için saç tasarımcıları tarafından sıklıkla kullanılır. Tutam tutam ayırdığınız saçları ince bukleler halinde fırçayla sabitleyin ve fön tutun. Fön sıcaklığı geçtikten sonra fırçaları açın. Bu arada iri yuvarlak fırçalar, saçlara uçlarına kadar hareket kazandırır ve her bir saç teline dolgunlaştırır, bunu unutmayın.
- Bukleler: İster doğal ister yapay olsun, güçlü buklelere sahip saçlar ancak bir tarak yardımıyla ehlileştirilebilir. Geniş aralıklı dişlere sahip olması gereken bu taraklar, aynı zamanda saçın elektriklenmesini de önler.


Kalın ayak bileklerini fitness’la inceltin

Ayak bileğinin kalınlığını, kilolar ve genetik faktörlerin yanı sıra ayakkabı seçimi, beslenme biçimi, yaptığınız spor hatta kimi hastalıklar da etkileyebiliyor. Ama bu olumsuzlukları gözünüzde büyütmeyin çünkü doğru egzersizle ince ayak bileklerine sahip olmak mümkün. Konuyla ilgili spor eğitmeni Özgür Güngör’ün görüşlerini aldık.

Spor eğitmeni Özgür Güngör, ayak bileklerinin kalınlığından şikayet edenlerin, ayak kemiklerinin yoğun kullanıldığı sporları değil bacaklardaki tüm kasları çok yüklenmeden çalıştıran dans ve yürüyüş gibi sporları tercih etmeleri gerektiğini söylüyor: “Koşu ve tekme vuruşu ağırlıklı Uzak Doğu sporları, bacakları çok çalıştırır. Vücut, kemikleri korumak için o bölgelerdeki kasları kalınlaştırır, geliştirir ve bilekler de bundan dolayı kalınlaşabilir.

Yazının Devamını Oku

2011 yazının saç ve makyaj renklerinde lüks ihtişamı

5 Şubat 2011
Defilelerde saç ve makyaj uzmanlarına da çok büyük görev düşüyor.

Bir tasarımcı koleksiyonunu sergilerken göz farlarını virtüöz ustalığında öne çıkarıyor, bir diğeri saçları odak noktası haline getiriyor. Ama yeni sezona dair tüm bu yeniliklerin bir ortak noktası var; ihtişam...
Örneğin Armani, ışıltılı koleksiyonunu hazırlarken bilim-kurgu filmlerinden esinlenmiş. Bu yüzden kreasyonlarında defile mankenlerinin makyajlarında -özellikle de dudaklarında- ametist tonları öne çıkıyor. Bunun yanı sıra dudak kenarına yapıştırılan minik taşlar da yüzlerde teatral bir görünüm yaratıyor.
Christian Dior’da ise kusursuz örgü, tül ve sanatsal volanlara sıra dışı saç aksesuvarları eşlik ediyor. Zaten ünlü tasarımcıların defilelerine bakılırsa 2011 yaz sezonuna ağırlıklı olarak saç aksesuvarları damga vuracak. Bu yılki aksesuvarlar, en sade kıyafetleri bile hareketlendirecek kadar da iddialı olacak.


Yeni sezona ait defileler, kıyafetlerin yanı sıra saç ve makyaj trendlerine dair de önemli ipuçları veriyor. Bu defilelerin ortak noktası ise şu: Güzellik guruları, önümüzdeki yaz “lüks” görünümün altının çizecek!


Gözlerde renk cümbüşü

Göz kapağına geniş bir şekilde uygulanan canlı sarılar ya da maviler, dudaklarda fuşyalar, uçuk pembeler, mercan kırmızıları... Makyaj renkleri yaz sezonunda en az modanın kendisi kadar yaratıcı olacak. Güçlü, renkli ve oyuna açık ışıltılı tonlar hem gözlerde hem de dudaklarda seksapeli vurgulayacak. Yaz makyajında gri ve siyah ağırlıklı dumanlı gözler ise yerini pasifik yeşiline bırakacak.

Yazının Devamını Oku

Gwen Stefani’nin güzellik sırları

29 Ocak 2011
Pek çok kadına hem müziği hem de sıra dışı stiliyle ilham veren, artık sembolü haline gelen kan kırmızısı ruju makyaj çantasından eksik etmeyen Gwen Stefani, L’Oreal Paris’in yeni yüzü oldu. Ünlü şarkıcı, böyle bir projeye “evet” dedikten sonra da güzellik sırlarını hayranlarıyla paylaştı. * Kırmızı rujumun düzgün görünmesi için dudak kalemiyle birlikte uyguluyorum. Daha mat görünmesini istediğim zaman ruju uyguladıktan sonra üzerine bir miktar transparan pudra sürüyorum.
* Belirgin bir görünüm için önce ruju sürüyorum, ardından gloss’la parlaklık veriyorum.
* Eye-liner’da tercihim Marilyn Monroe tarzı. Bunun için önce kirpik diplerini siyah bir kalemle vurguluyorum. Sonra da eye-liner’la yeniden üzerinden geçiyorum.
* California’da büyüdüğüm için güneş altında oldukça fazla zaman geçirdim. Bu yüzden cildimi artık 50 faktörlü güneş koruyucularla koruyorum.

EDİTÖRDEN...

Tepeden tırnağa bakım
“Kullandığım tüm ürünler aynı seriden olsun” gibi bir takıntınız varsa, Sephora’nın yeni serisine göz atın. Çünkü yelpaze bir hayli geniş; göz bakımından nemlendiricilere, peeling’lerden maskelere, antiaging kremlerinden vücut losyonlarına kadar pek çok ürün tüketiciye tepeden tırnağa bakım vaat ediyor. Serideki renklere ve kullanım alanlarına gelince... Yeşil seri yüz temizleyicileri, peeling’ler ve maskelerden, mavi seri göz makyajı temizleyicilerinden, pembe seri nemlendiricilerden, mor seri antiaging kremlerinden, mercan serisi ise vücut kremleri ile el ve ayak ürünlerinden oluşuyor. Ayrıca ambalajlar da fonksiyonelliğiyle dikkat çekiyor.

Ciltlere antioksidan takviyesi
Estee Lauder’ın piyasaya sürdüğü Daywear Advanced Multi-Protection Anti-Oxidant Creme SPF 15, ciltte oluşan ilk yaşlanma belirtilerinin engellenmesini ve gözle görülür biçimde azalmasını sağlıyor. Bu antioksidan kompleksi, cildin temel antioksidan seviyesini dengeliyor ve antioksidan döngüsünün düzenli olarak kurulmasına yardımcı oluyor.

Cilt detoksu

Son birkaç yıldır dillerden düşmeyen detoks artık sadece yiyeceklerle sınırlı değil. Kozmetik sektörü de geliştirdiği ürünlerle bu işe el atmış durumda. Yeni detoks ürünleri vücudu hem içeriden hem de dışarıdan temizleyecek kadar donanımlı. Üstelik cildi zararlı toksik maddelerden koruyacak içerikleriyle de dikkat çekiyorlar.

Vücudumuz sürekli katkılı besinler, UV ışınları ve hava kirliliği gibi etkenlerin baskısı altında. Bu olumsuz faktörler, zaman içinde vücut yağları, kırışıklıklar, mat bir cilt olarak kendini gösteriyor. Ancak kusursuz detoks ürünleriyle vücudu zararlı toksinlerden korumak mümkün. Yüksek teknolojiyle üretilen kozmetikler, cilt hücrelerini söz konusu olumsuz dış etkilerden korumaya yardımcı oluyor.
Cildimiz modern hayat koşullarında yaklaşık yedi milyar zararlı moleküle maruz kalıyor. Zaman içinde toksinler iyice birikiyor ve hücrelerin kendini yenilemesi sürecini sekteye uğratıyor. Bağ dokusunun en önemli yapı proteinleri olan kolajen ve elastin yapısı etkileniyor.
Sonuç itibariyle cilt, elastikiyetini ve parlaklığını kaybediyor. Kırışıklıklar oluşuyor. Neyse ki bu saldırılar karşı konulamaz değil. Dışarının negatif etkileri, UV içerikli kremler ve antioksidanlarla giderilebiliyor.
Yazının Devamını Oku