Nilüfer Pazvantoğlu

Çarpık dişlerinizi düzeltmek için geç kalmadınız

14 Mayıs 2011
Invisalign yöntemi, tel ve braket kullanmaya gerek kalmadan çarpık dişleri düzeltiyor. Çoğunlukla genetik sebeplerden kaynaklanan ve erken yaşlarda düzeltilen çarpık dişler, aslında her yaşta tedavi edilebiliyor. Ancak uzun tedavi süreci ve diş tellerinden kaynaklanan estetik kaygılar, yetişkinleri bu tedaviden uzak tutuyor. ‘Invisalign’ yönteminde ise tel ve braket kullanılmadan, ağızda belirgin olarak gözükmeyen ergonomik şeffaf plaklarla çarpık dişler düzeltiliyor. Ortodonti Uzmanı Dr. Ahmet Pınar ve Dr. İlker Arslan, tüm estetik kaygıları gideren Invisalign yöntemi hakkında bilgi verdi.

Invisalign yöntemiyle dişler nasıl tedavi ediliyor?
- Invisalign, çarpık dişleri düzeltme amacıyla dişlere takılan, çıkarılabilir, ağızda belirgin olarak gözükmeyen bir seri şeffaf düzeltici plaklarla dişlerin düzeltilmesini sağlayan bir sistem. Bu yöntemde braket ve teller kullanılmıyor. Şeffaf düzelticiler, üç boyutlu özel bilgisayarlı sistemler yardımıyla hastanın diş yapısına birebir uygun olarak modelleniyor. Her bir düzeltici plak, yaklaşık iki hafta boyunca kullanılıyor. İki hafta sonra yeni bir düzeltici takılıyor. Bu yeni düzeltici ile eskisi arasında dişleri daha düzgün hale getiren küçük farklılıklar bulunuyor. Tedavi süresi, dişlerdeki çarpıklık miktarına bağlı olarak 9-15 ay arasında değişiyor. Bu dönemde yaklaşık 18-30 adet şeffaf düzeltici plak kullanılıyor. Tellerle ve braketlerle yapılan klasik ortodontik tedavi ise 18-24 ay sürüyor.

Dişlerin çarpıklığı ileri yaşlarda da tedavi edilebiliyor mu?
- Dişleri ilgilendiren çarpıklık ve uyumsuzluklar her yaşta ortodontik tedaviyle düzeltilebiliyor. Ortodontik tedavinin yaşı yok. Son yıllarda ortodontik tedavi gören her beş hastadan birinin 21 yaş ve üzeri olduğu belirlenmiş.

Klasik tellere oranla alışma süresi çok kısa

* Yöntemin klasik tel ve braketlere göre en önemli avantajı estetik üstünlüğü. Düzeltici plaklar tamamen şeffaf ve fark edilmesi oldukça zor.
* Ayrıca ağız hijyeninin sağlanması daha kolay. Yeme-içme konusunda klasik ortodontik tedavide olan kısıtlamalar bu yöntemde yok. Çünkü yemek yerken ve sıcak içecekler tüketilirken plaklar çıkarılıyor. Dişler fırçalandıktan sonra da tekrar takılabiliyor.
* Tedavi süresi ve tedavi sonucu önceden biliniyor. Klasik ortodontik tedavide, süre hastaya ve hekime bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor.
* Bu yöntemde, yaşanması muhtemel “alışma dönemi” çok daha rahat geçiriliyor.

EDİTÖRDEN...
1. Doğal ciltlerin sırrı
Dr. Sebagh’ın ‘Pure Vitamin C Powder Cream’i, cildi aydınlatıyor ve ışıltı sağlıyor. Serbest radikallere karşı güçlü bir korucuyu etkisi gösteren ürün, aynı zamanda kolajen seviyesini de hareketlendiriyor. İçeriğindeki yüzde 20 saf C vitamini sayesinde, cildin en derin katmanına bile C vitamininin nüfuz etmesini sağlıyor.

2. Güzel dişleriniz olsun
Swissdent Xstain diş macunu, içeriğindeki papaya ve ananas enzimleriyle dişlerde bulunan lekelerin temizlenmesini sağlıyor. Üç-dört haftalık kullanım sonrasında beyaz ve lekesiz dişler ile fark edilir gülüşler yaratıyor. Ürün, özellikle sigara, çay, kahve ve kırmızı şarap kullanımından dolayı bozulan diş rengini açıyor. Macun, ağız kokusunu da önemli ölçüde azaltıyor.

Güneş banyosu

Tatilde tüm güzelliğinizi sergilemek istiyorsanız, kısa bir ön hazırlığa ihtiyacınız var demektir. Güneşe teslim olmadan önce yapmanız gerekenler ise önemli ama oldukça basit...

* Tatile çıkmadan önce
Uzman ellerde kapsamlı bir cilt temizliği, hem cildi derinlemesine arındırması bakımından hem de güneşe hazırlık aşamasında önemli. Vücudun bronzluğunu uzun süre korumasını sağlayacak bir öneri de vücut peeling’i. Tabii istenmeyen tüylerden kurtulmak için pek çok alternatif arasından kendinize en uygun yöntemi seçebilirsiniz.

* Uçak seyahati sırasında cilt bakımı
Vücudumuz uçuş sırasında çok fazla su kaybediyor. Bunun için temel kural, uzun mesafeli yolculuklar öncesinde en az 3 litre su içmek. Yanınıza alacağınız nemlendirici bir maske de cildinizi kabindeki kuru havadan koruyacaktır. Eğer sık sık uçak yolculuğu yapıyorsanız, o zaman cildiniz için en az 30 faktörlü güneş ürünü kullanmalısınız. Çünkü yüksekte UVA ışınlarının da etki gücü maksimum düzeydedir ve pencerelerden rahatlıkla sızabilirler.

* Sıcaktan korunma
Soğuk duşlar kısa vadede rahatlatıcı olsa da bir süre sonra vücudun ısısı yeniden artıyor. Bu durumda soğuk içecekler bile vücudun ısısını düşürmede etkisiz kalıyor. Çünkü soğuk içecekten vücudun aldığı sinyal aynen şöyle: “Hava soğuk, kendimi ısıtmalıyım.” Bu durumda en etkili yöntemlerden biri ılık duş almak ve yine ılık bitki çayları içmek. Tabii uzmanların her zaman tekrar ettiği gibi, gün içinde bol bol sıvı tüketmek ve alkol kullanımını güneşin batışından sonrasına bırakmak önem taşıyor.

* Güneş yanıklarına karşı
Tam da tatilin ilk günlerinde güneşin en etkili olduğu öğle saatlerinde havuz ya da deniz kenarına inmekten sakının. Kullandığınız güneş kreminin yüksek koruyucu etkisinden çok emin olsanız bile her yüzme sonrasında vücudunuzu yeniden kremleyin. Üründen yaklaşık bir yemek kaşığı ölçüsünde yüzünüze, üç yemek kaşığı ölçüsünde vücudunuza sürebilirsiniz.

Güneşle barışma zamanı

Yaz mevsimiyle artan sıcaklık ve güneşin etkisinin bizlere mutluluk verdiği tartışılmaz bir gerçek. Buna karşın güneş içindeki UV ışınlarının cildimize zararlı etkilerini de inkar edemeyiz.
UVA ve UVB ışınları, ciltte kuruluk ve çizgilenmelerle başlayan yaşlanma belirtilerinin görünümünü hızlandırmadan daha ciddi rahatsızlıklara ulaşan hasarın sebebi olabiliyor. Özellikle UV ışınlarının daha güçlü olduğu yaz aylarında ek önemler almak gerekiyor. Artık sadece tatilde, plajda veya herhangi bir dış aktivitede değil, her gün üstün bir güneş korumasının kullanılması gerekiyor.
Günün her anında kullanılmak için üretilmiş olan 30 ve 50 güneş korumalı Shiseido Urban Environment UV Protection Cream ürünleri, terlemeye/yağlanmaya dayanıklı formülleriyle gün boyu güvenli koruma sağlarken güçlü bir cilt bakımı etkisi de gösteriyor.
Sekiz saat boyunca süren nem verme etkisi, hem güneşin hem de klimaların yarattığı kuruluğa karşı koruma sağlıyor. İz bırakmadan cilde rahatlıkla yayılan ürünler, cildin iç katmanlarındaki hücreleri UV hasarından ve oksidasyondan koruyor.
Artık güneşin zararlı etkilerini yenerek yazı keyifle geçirmek mümkün...

Yanıtla, kazan

“Shiseido Urban Environment UV Protection Cream ürünleri hangi güneş korumaları içermektedir?” sorusunun cevabı ile birlikte ad, soyad, adres vs. bırakan her 50’nci kişiye Shiseido Urban Environment UV Protection Cream Plus SPF50 hediye verilecek. Bu uygulama, web sitesinde 14-15 Mayıs günleri arasında aktif olacak. Hediyeler 10 adet ile sınırlı.
Yazının Devamını Oku

Gıdı, kol ve sırt yağlanmalarında Vaser liposelection

7 Mayıs 2011
Yeni nesil liposuction yöntemi olarak adlandırılan “vaser liposelection”, dar bölgelerdeki fazla yağlanmaları ortadan kaldırıyor.

Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Orhan Murat Özdemir, Vaser’in konforlu ve kalıcı etkili bir bölgesel incelme yöntemi olduğunu belirtiyor.

Gıdı, 20-25 yaş üzerindeki herkeste sorun yaratma potansiyeline sahip bir bölge... Bu bölgedeki fazlalık, genç yaşlarda kilolu olmadığınız halde kiloluymuş gibi görünmenize neden olabilirken, orta yaşlarda daha yaşlı bir görüntü veriyor.
Bu bölgeye vaser liposelection ile müdahale, son derece etkili değişikliklerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Hastaların seçiminde kriter gıdı bölgesinin kalınlığı ve çene alt çizgisinin silinmiş görünmesi. Cilt yapısı ve cildin kendini toparlayabilme kapasitesi de bu ameliyatı sonucunu önemli ölçüde etkiliyor.

Vanilyayla zayıflayın

Her ne kadar kokusuyla birçoğumuza lezzetli bir pu dingi hatırlatıyor olsa da, vanilyanın açlık ataklarını önleyici etkisi olduğu ortaya çıktı.

Londralı bilimadamları, vanilyanın açlık ataklarını önlediği fenomenini şöyle açıklıyor: Vücut yeterince serotonin salgılanmadığında yağ ve şekere gereksinim duyar. Vanilya aroması ise mutluluk hormonunu harekete geçirir ve böylelikle de yeme ihtiyacını frenlemiş olur.

Yazının Devamını Oku

Estetikte sanat dönemi: İkonoplasti

6 Mayıs 2011
Estetik cerrahi ve sanat ayrılmaz bir ikili... Bu beraberliğin yarattığı yepyeni bir trend, cerrahların kadınları birer sanat eseri gibi ele almalarına olanak tanıyor.

Detayları Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Ahmet Karacalar’dan aldık.

İkonoplasti, estetik cerrahiyi nasıl tanımlıyor?
- Ykonoplasti, estetik cerrahiyi sanat ve tıp arasında bir yerde görüyor. Sanatsal bakış açıları ya da geleneklerin estetik cerrahiye uygulanması gerektiğini, bu nedenle sadece medikal bakış açısıyla yapılan estetik cerrahinin eksik olacağını ileri sürüyor. Güzel olmak mutluluğu getiriyor. Bu deneyim sonrası kişi aynı deneyimi farklı bir şekilde tekrar yaşamak istiyor. Ykonoplasti, bedeni ihmal ya da göz ardı ederek mutluluğun yakalanmasının özellikle kadınlar için zor olduğunu düşünüyor.
Ykonoplasti ile yapılan estetik cerrahinin süreci konusunda bilgi verir misiniz?
- Ykonoplasti, medikal işlemler öncesi estetik cerrahinin eksik parçasını tamamlıyor. Estetik girişimler için başvuran kişi hasta olarak kabul edilmediği için ikonoplasti basamağı hastane ya da muayenehane ortamı dışında, bir sanat stüdyosunda gerçekleştiriliyor. Bu basamak aynı zamanda kişinin estetik bilincini artırma ya da doğru bir hale getirme basamağı... Estetik bakış açısı yanlış ya da yetersiz bir kişi tam olarak isteklerini belirtemez. Elde ettiği sonucu da yeterli değerlendiremez. Bu basamakta kişiye özgü bir güzellik arayışı da var. Ykonoplasti, güzelliğin nüanslarının arayışı içinde. Kişinin oranları, altın oranları, tasarımları, video ile dinamik analizleri ve heykel çalışmaları bu basamakta yapılıyor. Bu basamak sonrası medikal incelemeler ya da muayene, hastane ortamında gerçekleştiriliyor.
Ykonoplastinin estetik cerrahiye kattığı üçüncü boyut nedir?
- Ykonoplasti, yüz ve beden kalıbı çalışmalarıyla kişinin yüzünü ya da bedenini bire bir görüp değerlendirebilme deneyimi yaşatır. Bu sırada sorunları tam olarak görme ve gösterme şansı verir. Aynı heykel kalıpları üzerinde değişiklikler yapılarak, ameliyat sonrası elde edeceği sonucu algılamasına yardımcı olur. Bu gerçek anlamda üç boyutlu bir deneyimdir.

Klasik estetik cerrahi ile ikonoplasti arasındaki farklar

Yazının Devamını Oku

Göğüs estetiğinde doğru bildiğimiz yanlışlar

30 Nisan 2011
Göğüs estetiği en yaygın estetik operasyonlardan biri...

Ama yıllardır uygulansa da, hâlâ bu konuyla ilgili doğru sanılan pek çok yanlış var. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah Dr. Reha Yavuzer, yanlış listesinin ilk 10 maddesini sıraladı.

1Göğüslerimi dilediğim kadar
büyütebilirim.
YANLIŞ Seçilen protezin büyüklüğüne hastanın genel vücut yapısı, boyu ve kilosuna bakılarak karar verilmeli. Meme dokusu az olan bir hastanın büyük bir protez seçmesi, doğal olmayan bir görünüme yol açar. Aynı zamanda protezin dışarıdan anlaşılmasına ve yaşam konforunun azalmasına yol açar. Protezi seçerken mümkün olduğu kadar doğal kalmaya dikkat edilmeli. Bakıldığında ve dokunulduğunda protez olduğunun anlaşılmaması ana hedeflerden biri olmalı.
2 En küçük silikon protezi
taktırayım ki doğal olsun.
YANLIŞ Yapılan ölçümlerde ortaya çıkan büyüklük aralığının altındaki protezler meme dokusunu yeteri kadar doldurmayacağı için istenilen sonuca ulaşmak zordur. Bu nedenle izlenecek en iyi yol, hekimin önereceği büyüklük sınırlarının altına inmemeye ve üstüne çıkmamaya çalışmaktır.

Yazının Devamını Oku

Kusurlu doğal burun moda

23 Nisan 2011
Acıbadem Sağlık Grubu’nun İstanbul’da düzenlediği ‘Estetik ve Plastik Cerrahisinde Yeni Yaklaşımlar’ sempozyumuna, Avrupa Yüz Plastik Cerrahi Akademisi Başkanı Prof. Dr. Pietro Palma da katıldı. Palma, burun estetiğindeki son trendleri anlattı.

Amerika ve Avrupa’da burun estetiğinde trend nedir?
- Bundan 20 yıl önce, burun ameliyatlarında hekimlerin uyguladıkları bir veya iki teknik vardı ve alınan sonuçların hemen hepsi birbirine benzerdi; ucu kalkık ve dar olan küçük burunlar... Günümüzde standart burunlardan uzak duruluyor ve daha çok hastanın yüz hatlarına uygun işlemler gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla ortaya daha güçlü, daha doğal ve operasyon geçirdiği anlaşılmayan burunlar çıkıyor. Bu tercihlerde moda dünyasında yaşanan değişimlerin büyük etkisi var. Örneğin Giorgio Armani’nin 15 yıl önceki ve bugünkü katologlarına baktığınızda, modellerin burunlarındaki farkı net bir biçimde görebilirsiniz. Eskiden modeller Fransız tipi burunlarıyla kusursuz görünüyordu. Ama günümüzde hiçbir modelin burnu mükemmel değil, incelediğinizde hepsinde kusur olduğunu anlarsınız.
Geçmişte yapılanlar ile günümüz burun estetiğindeki işlemleri kıyasladığınızda ne tür farklar görüyorsunuz?
- Geçmiş yıllarda trend, ucu çok dar olan burundu. Günümüzde ise tam aksine daha yuvarlak hatlı burun ucu tercih ediliyor. Bu nedenle operasyonda burun ucunu fazla daraltmıyoruz. Hatta tam aksine dar olan burun uçlarını çeşitli greftler yardımıyla yuvarlaklaştırıyoruz. Burun sırtında da geçmiş yılların aksine fazla daraltma uygulamıyor, hatta yüzün diğer organlarına uyum sağlayacak ölçülerde olmasına dikkat ederek genişlemesini sağlıyoruz.

Cameron Diaz burnu ‘out’

Özellikle gençler arasında oyuncu Cameron Diaz’ın burnu çok beğeniliyor. Hastalarımın çoğu da ellerinde Cameron Diaz fotoğraflarıyla geliyor, onun burnunu çok güzel bulduklarını söylüyorlar. Oysa Cameron Diaz ideal bir burna sahip değil. Burnunun orta çatısı ile burun ucu arasında iyi bir uyum olmadığını düşünüyorum. Burun kanadıyla burnun orta duvarı direği arasında da iyi bir orantı yok.

EDİTÖRDEN...

Spa keyfini evde yaşayın

Yazının Devamını Oku

Güzelliğin büyülü 3’lüsü:AHA, peptid, enzim

9 Nisan 2011
Yaşlılığı yavaşlatmanın bu üç profesyonel ismi, şapkanın altından her gün çıkardıkları yeni mucizevi etkileriyle kozmetik dünyasındaki vazgeçilmezliklerini korumaya devam ediyor.

MEYVE ASİTLERİ

90’ların ortasında ‘alpha hydroxil asit’ ya da kısaca ‘AHA’ olarak hayatımıza giren meyve asitleri, kozmetik ürünlerinin değişmez içeriklerinden biri oldu. Bugün teknolojik ortamlarda oluşturulan AHA, geçmişte meyvelerden, şekerden ya da sütten elde ediliyordu. Böyle bakıldığında anti-aging’in en eski etken maddesi olma özelliğini de koruyan AHA’lar, antik yüzyıllardaki süt banyolarının vazgeçilmeziydi. Soyma özelliğiyle cilt yüzeyini düzeltmesi ve cildi kirlerden arındırması, ince çizgileri azaltması ve gözenekleri kapatması gibi birçok yararı bulunuyor. Tabii, cildi incelten her ürün aynı zamanda onu ışığa karşı da duyarlı hale getiriyor. Bu durumda meyve asitli ürünleri kullanırken mutlaka UV korumasını da düşünmek gerekiyor.

PEPTİD

Bu kısa zincirin oluşturduğu protein, yaklaşık 10 yıldır kozmetikte kullanılıyor. En ilginç yanı ise cilt katmanlarında oldukça derinlere kadar ulaşabiliyor olması ve orada da etkisini ikiye katlayabilmesi. Örneğin, bağ dokusu hücreleri sayesinde kolajen üretimini harekete geçiriyor, ki bu cildin yeniden yapılanma sürecinde önemli bir süreç olarak biliniyor. Peptidler, hormonlar ya da botoks gibi nöromodülatör etkisi gösterebiliyor. Çalışma özellikleriyle sinir sistemini andırmaları sayesinde yüzeysel mimik liflerini rahatlatıyor ve gülme çizgilerinde belirgin azalma sağlayabiliyorlar.

ENZİM

DNA’ları onarıcı etkisiyle anti-aging araştırmalarının yeni yıldızı enzimler. UV ışınlarının cilt hücrelerinin genetiğine verdiği zararın boyutları, bilim adamlarının araştırmalarıyla artık kanıtlanmış durumda. Ancak bu zararların telafisi de bitkisel onarım mekanizmalarıyla mümkün olabiliyor. Kozmetik ürünleri için yosunlardan elde edilen ve ‘photozom’ olarak adlandırılan içerikler, hücre onarımını destekliyor, görünür yaşlılığın önüne geçiyor.
Optimist tahminlere göre, cildin derin katmanlarındaki yaralanmaların enzimler sayesinde gerileyebilmesi de mümkün.

Egzersizin altın kuralları

Yazının Devamını Oku

Hücreleriniz emrinizde!

2 Nisan 2011
Son yıllarda hücre kaynaklı terapilerin popülaritesi hızla artıyor.

Hücresel tedavi yöntemleri, insanlığın yeni ‘gençlik çeşmesi’ olmaya aday. Bu konuda ilk akla gelen ise kök hücreye dayalı tedaviler. Detayları Clinic Ystanbul’dan Estetik Cerrah Doç Dr. Tayfun Türkaslan’dan aldık.

Doç. Dr. Türkaslan, kök hücrelerin en fazla yağ dokusunda bulunduğu keşfinin, plastik cerrahlara yeni ufuklar açtığını belirtti: “Kök hücreler, uygulandıkları dokuya dönüşebilen çoğalma özelliği bulunan, onarıcı ve tamir edici canlı birimlerdir. Aynı kişide kullanıldığında herhangi bir yan etkisi bulunmaz ve alerjiye neden olmaz. 10cc kordon kanında 14 bin adet kök hücre varken, 100 ml. yağ dokusunda 500 bin adet kök hücre mevcuttur. Bunun anlamı, eğer vücudunuzda fazla yağ dokusu varsa, buradan üretilecek kök hücrelerle gençleş-meniz mümkündür.”


KÖK HÜCRE YLE YENY BYR “SYZ”
Kök hücreler salgıladıkları büyüme faktörleri vasıtasıyla dokularda gençleşme, onarım ve canlanma sağlar. Bunun anlamı; eğer yüzünüze kök hücreden zengin yağ dokusu verilirse, zamanın oluşturduğu kötü etkileri silmenin mümkün olduğudur. Yşlem sonrası yüzde canlanma, nemlenme, kırışıklarda azalma ve toparlanma görülür.
Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, yüz bölgesinin yanı sıra lokal anesteziyle yapılabilen basit uygulamalarla vücudun çeşitli bölgelerindeki deformasyonların düzeltilebildiğini, popo ve meme şekillendirmede kök hücreden zengin yağ dokusu aktarımı yapıldığını söyledi ve ekledi: “Yara ve yara izlerinin düzeltilmesi de yine kök hücre tedavileri ile mümkün.”

Peeling’i doğru şekilde yapın

Yazının Devamını Oku

Dudak estetiğinde kalıcı trend: Permalip

1 Nisan 2011
İnce dudaklarınızı şekillendirmek, dudak çevresindeki kırışıklıklardan kurtulmak istiyorsunuz...

Dudaklara kalıcı dolgunluk kazandıran “permalip” uygulaması işte bu imkanı sunuyor. Eğitim için Türkiye’ye gelen tekniğin
mucidi Op. Dr. Scott Harris sorularımızı yanıtladı.

Permalip uygulaması nedir?
- Daha dolgun dudaklar isteyenlerin tercih edebileceği bir yöntem diyebilirim. Etkilerine gelince; dudakları büyütüyor, şekillendiriyor. Yaptığımız uygulamaların sonunda gördüğümüz bir şey daha var; o da bu uygulamanın dudak çevresindeki ince kırışıklıkları yok ettiği...
malzeme kullanıyoruz.
Kimler böyle bir uygulama için size başvuruyor?
- Birçok kadın dudaklarını büyütmek için değil, gençliklerindeki eski dudak formlarına kavuşmak için geliyor bize. Tabii bu sırada kırışıklıklarından kurtulmaları da tekniğin bir başka avantajı... Yaşlılıkla birlikte dudak ile burun arasındaki bölge düzleşir, dudaklardaki dokular azaldığı için dudak eskisinden daha ince bir görünüm alır. Bu değişim özellikle fotoğraflarda belirgin bir şekilde kendini gösterir. Dokuz yıl boyunca -araştırma amaçlı olarak da- yüzlerce kadına Permalip uyguladık, onları takip ettik. Gördük ki şu anda bile gençlikteki dolgun dudaklarına sahipler...

Yazının Devamını Oku