Ameliyatsız estetik alanında botoksla birlikte en çok başvurulan yöntem dolgu... İlk başlarda sığır kollajenlerinden silikonlara kadar farklı içeriklere sahip olan dolgularda artık yerleşmiş trend, alerji riski neredeyse hiç bulunmayan, istenen dozda uygulanabilen, son derece doğal ve ifadeyi değiştirmeyen hyalüronik asit içerikli dolgular... Dermatolog Dr. Ömür Tekeli, dolgu hakkında sorularımızı cevapladı en başarılı sonuçlar için püf noktalarını anlattı.
Dolgu deyince ne anlamalıyız, kaç çeşit dolgu vardır?
- Dolguları kabaca geçici ve kalıcı diye iki bölüme ayırabiliriz. Kalıcı dolgular bile zamanla erir, yer değiştirir, bir bölgede birikir. Dolayısıyla yüzde 100 kalıcılıktan bahsedemeyiz. Kendi vücudumuzdan alınan yağlarla yapılan dolgular, cerrahi müdahaleden çekinmeyenler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Bu dolgular diğer dolgulara oranla daha kalıcı etkili. Ancak iyileşme süresi de aynı oranda uzun... Ayrıca istenen oran yakalanamazsa, eklemeler daha pahalı ve işlem zahmetli oluyor. Geçici dolgularda kullanılan hyalüronik asit içerikli dolgular ise kullanım kolaylığı, ödem, morluk gibi sorunların hemen hiç görülmemesi, istenen etki yaratılana kadar küçük dozlarla uygulanabilme konforu ve anında sonucun görülmesi gibi avantajlara sahip.
Dolguların çizgileri doldurmak ve hacim kazandırmak dışında herhangi bir fonksiyonu var mı?
- Bizim kullandığımız hyalüronik asit bazlı dolgular sadece kullanıldığı yeri etkilemekle kalmıyor, cildin geneline bir ışıltı ve nemlilik sağlıyor. Bu da hyalüronik asitin çevresine yüksek oranda su çekme kapasitesi olmasından ileri geliyor. Her dolgu, bölgenin neminde en kaliteli nemlendiricilerin dahi ulaşamadığı etkinlikte bir artış ve ışıldayan bir ifadeyi beraberinde getiriyor. Yorgunluk izlerini ortadan kaldırdığı için psikolojik olarak da kişileri olumlu yönde etkiliyor.
AKNE İZLERİNDE DE KULLANILIYOR
Özellikle dudağın kırmızı ve beyaz çizgisi üzerine yapılacak enjeksiyonlarla dudak konturları belirgin hale getiriliyor.
Yeni trend kişinin kendi kıl kökleri kullanılarak yapılan kaş ekimi...
Kişinin kendi kıl kökleri kullanılarak uygulanan kaş ekimi, özellikle kaşlarını kalınlaştırmak, sıklaştırmak ve şekillendirmek isteyenler için ideal bir yöntem... Bu uygulamanın detayları Op.Dr. Ali Duman’dan aldık.
Operasyondan bir gün önce, sadece bu işlemde kullanılan bir cihazla, ekim yapılacak alana lazer uygulaması yapılıyor.
Operasyon günü bir seans daha lazer uygulaması yapıldıktan sonra işleme geçiliyor.
Lokal anestezi uygulaması, ağrı hissedilen tek zaman dilimi. Sonrasında lokal anestezinin etkisiyle kişi hiçbir şey hissetmeden, televizyon seyretmeye veya kitap okumaya devam edebiliyor.
Özel yapım ince “punch” uçlarla saç kökleri toplanıyor. Kaş ekimi için ince saç köklerine ihtiyaç duyulduğundan, 0.8 mm’lik “punch” uçları tercih ediliyor.
Köklerin ekileceği kanallar açılıyor. Bu işlem için değişik açılara sahip mikro bistüriler kullanılıyor. Bu sayede tellerin çıkış yönleri istenilen şekilde ayarlanabiliyor. Doğal görünüm için önemli bir detay bu.
1-İyi besinler tüketin: Bazı yiyeceklerin özellikle dişlerimiz için çok faydalı olduğunu biliyor musunuz? Elma, armut, kereviz, havuç, karnabahar gibi meyve ve sebzeler, içerdikleri doğal liflerin tükürükle birleşmesi sonucunda doğal olarak dişleri temizliyor ve bakterileri yok ediyor. Bazı besinlerse bu durumun tam tersi etki gösteriyor ve dişleri hızla lekeliyor. Örneğin kahve, çay, yaban mersini, frenk üzümü, turunçgil suları, gazlı içecekler ve kırmızı şarap... Kısacası, eğer bir yiyecek tişörtünüzü lekeliyorsa, dişlerinizi de lekelemesi kaçınılmazdır!
2-En az 2 dakika fırçalayın: Diş fırçalamaya ayırdığınız süre en az 2 dakika olmalı, yani sadece 120 saniye... Ancak çoğu yetişkin bu süreye yaklaşamıyor bile. Dişlerinizi fırçalarken kronometre kullanın, böylece diş fırçalamak için kendinize yeterli zamanı ayırmış olursunuz. Kısa ve nazik hareketlerle dişlerinizi fırçalayın, dişeti çizgisine, zor erişilen arka dişlere, dolguların temizlenmesine ayrıca önem gösterin. Tüm bölümlerin iyice temizlendiğinden emin olun.
3- Doğru fırçayı seçin: Diş fırçalamayı bilmek kadar fırça seçimi de önemli. Diş hekimlerinin çoğu düz, küçük başlı ve yumuşak diş fırçalarının en iyi seçim olduğu konusunda hemfikir. Pilli diş fırçaları ise elle fırçalamaya oranla daha etkin. Ayrıca 3 ayda bir ya da fırça yıprandığında diş fırçası mutlaka yenisiyle değiştirilmeli.
4- Diş ipini ihmal etmeyin: Ne kadar uğraşırsanız uğraşın diş fırçasının ulaşamadığı yerler olacaktır. Fırçanın ulaşamadığı ara bölgelerde kalan besin artıklarını ve plakları temizlemek için diş ipi kullanın.
5-Kalan bakterilerden ağız gargarasıyla kurtulun: Dişler ağız yüzeyinin sadece dörtte birini kapladığından, kalan ağız yüzeyi fırça ve diş ipi ile yapılan temizlikten pek faydalanamıyor ve ulaşılamayan yüzeylerdeki bakteriler hızla çoğalarak tüm ağıza yeniden yayılıyor. İşte bu nedenle sadece dişleri fırçalamak yetmez. Bakteri plağına karşı etkili ve sürekli kullanıma uygun bir ağız gargarası, fırça ve diş ipiyle beraber günlük ağız temizliği için şart. Bu gargarayı sabah ve akşam düzenli olarak kullanırsanız, fırça ve diş ipinden kaçan bakteriler de ölecektir!
Kavisli kaşlar için
Tasarımcılar bu sezon yine belirgin ve kavisli kaşlara vurgu yapıyor. Eğer kaşlarınızı seyrek buluyor, yeterince kalın olmadığını düşünüyorsanız, üzülmeyin. Doğru bir dokunuşla onları belirginleştirmeniz mümkün.
Kaşlar zaman içinde giderek daha yavaş uzar. Hatta birçok kadın, kaşlarının dökülmesinden şikayet eder. Oysa belirgin ve mükemmel kavisli kaşların iki önemli avantajı vardır: Birincisi yüzün daha güçlü bir ifade kazanmasını sağlar, ikincisi size daha sempatik bir görünüm kazandırır.
Dolgu maddelerinde, geçen yıllara göre ne gibi değişiklikler var?
- Dolgu maddeleri artık daha yumuşak, daha kolay enjekte edilebiliyor ve sonuçlar da daha öngörülebilir. Lidokain 4 içeren dolgular, cilt dokusu ile daha doğal bir şekilde entegre olabiliyor. Bu sayede artık yüzde daha doğal bir görünüm elde edebiliyoruz.
Dolgu maddesi uygulamaları ne gibi komplikasyonlara yol açabilir?
- Komplikasyonların çoğu enjeksiyon tekniği, deneyim ve bilgideki eksikliklerden kaynaklanıyor. Bu yüzden hastanın uygulamayı yapacak deneyimli bir doktor seçmesi çok önemli... Ayrıca C Vitamini, Aspirin ve anti-inflamatuar kullanımına bağlı olarak ciltte morarma ve ödem oluşabiliyor.
Dolgular ne kadar dayanıyor?
- Dolgunun dayanıklılığı ürüne, hastaya ve tekniğe bağlı olarak değişebilir. Genellikle dolgular uygun bir teknikle, hafiften orta dereceye doğru ve doğru dolgu karışımı ile uygulandığında daha uzun dayanıyor. Böyle durumlarda dayanıklılık iki yıla kadar çıkabiliyor.
Önceki yıllarda dolgu yaptıran, bu sebeple yüzünde sertlikler oluşan hastalar var. Cilt kanserini tetikleyici bir durum söz konusu mu?
Lolita çekiciliği
Bir tutam masumiyet, bir miktar şehvet... 50’li yılların pin-up ikonu Betty Page’in kült saç modeli şimdilerde Katy Perry’le yeniden kadınların gözdesi olmuş durumda. Bu saç modelinde iki detay öne çıkıyor; belirgin kakül ve su dalgaları...
Dalga dalga
30’ların Josephine Baker tarzı dalgaları, yeni sezonda Prada’nın radarına takıldı! Dümdüz taranarak neredeyse başa yapıştırı-lan saçlar, öndeki belirgin dalgalarla hareket kazanıyor.
Punk akımı
Darmadağınık, ‘punk’vari, Kim Wilde tarzı... 80’lerin hit’i Vokuhila (önler kısa, arkalar uzun) saç modeli, Jean Paul Gaultier’nin defilelerinde yeniden karşımıza çıktı. Yaz için son derece rahat bir model oldu-ğunu söylemekte yarar var.
Kuş yuvası
Yandan ayrılan saçlar, iyice kabartılıp dağınık bir topuz halinde toplanıyor. Geçmiş dönemlerde Doris Day’le gündeme gelen bu model, modacı Wera Wang sayesinde bu yaz yeniden ön plana çıktı. Saçların bir sprey yardımıyla iyice kabartılmasını gerektiren bu modeli evde tek başına uygulamak pek kolay değil, bilginiz olsun!
- Hareketli olun: Evet, selülit tipik bir kadın sorunu... Doğa doğum sırasında zorlanmamamız için bizim bağ dokumuzu öylesine esnek yapmış ki, açlık zamanlarında yağ dokuları kendi büyüklüklerinin tam 100 misli olabiliyor. İşte bu yağlar, özellikle cilt yüzeyinde dalgalanmaların belirgin bir şekilde görüldüğü üst bacaklar ve popo bölgesinde toplanıyor.
Neyse ki en son araştırmalar portakal kabuğu görünümünü kontrol altında tutmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Bu da ancak yoğun hareketlilik, protein ağırlıklı yağsız beslenme ve yeni yağ yakıcı cilt bakım ürünlerinden oluşan düzenli bir programla mümkün.
- Soğuk duş alın: Su, selülitle savaşta kadınların en etkili silahlarından biri. Özellikle soğuk-sıcak duşlar, cilt altına yerleşmiş yağ hücrelerini uyandırmak için bire bir... Soğuk-sıcak duş uygulamasına önce rahatlatıcı sıcak duşla başlayın, ardından musluğu 20 saniyeliğine buz gibi soğuk suya ayarlayın. Önemli bir detay; suyun hareketinin ayaklardan kalbe doğru olması gerek...
Selülitle savaşta önemli bir silah da duş peeling’leri... Ürünlerin içeriğindeki doğal mikro partiküller, ölü deri hücrelerinin arındırıl-masına yardımcı oluyor ve kan dolaşımının düzenlenmesini sağlıyor. Böylelikle cilt duş sonrasında kullanacağınız bakım ürünlerini emmeye hazır hale geliyor. Bacaklara selülit eldivenleriyle yapacağınız masajlar da selülitlerin giderilmesinde önemli bir paya sahip.
- Beslenme: Yağ-şeker ikilisi selülit oluşumunda en etkili kombinasyon olarak biliniyor. Yaz boyunca mümkün olduğunca bu ikiliden uzak durmalısınız. Günde yaklaşık iki litre su içmek ve yanı sıra yeşil çay ekstrelerini tüketmek, yağ yakma konusunda yardımcınız olacaktır.
- Egzersiz yapın: Haftada en az iki kez yarım saatinizi spora ayırabiliyorsanız, selülitsiz bir yaz yaşama konusunda şanslısınız demektir. Çünkü kan dolaşımının hızlanmasını sağlayan egzersiz, vücudu aynı zamanda yağ yakımına da programlamış oluyor.
Yavaş hareketlerle yapacağınız egzersiz hareketleri organizmanın yeterince oksijen üretmesini sağlar. Böylelikle vücudun yağ yakması mümkün olabilir. Bu yüzden yürümek, bisiklete binmek, özellikle de yüzmek ve pilates, yağ yakımında çok etkilidir.
Terlemeyi önlemenin 5 yolu
NG MLS, nasıl uygulanıyor?
- New Genaration MLS, bölgesel şekillenme için de kullanılan üç aşamalı, kombine bir uygulama...
Uygulama ne kadar sürüyor?
- Analiz cihazının her kişiye ve hedef yağ dokusuna göre düzenlediği bir uygulama prosedürü oluyor. 2-6 seans arasında değişiyor.
Yağlar nasıl eriyor?
- Hipoosmolar sıvı verildiğinde yağ hücresinin çeperleri zayıflıyor ve yağ hücreleri erimeye başlıyor. Eriyen ve vasfını kaybetmiş yağ hücreleri bu sıvıya karışıyor. Aynı zamanda ultrasound bu yağ hücrelerini denatüre ederek onların yeniden yağ tutma özelliklerini bozuyor. Böylece hem hızlı bir erime hem de aynı anda yağ hücre yitimi olduğundan kalıcı ve geri dönüşümsüz yağ atımı sağlanmış oluyor.
Eriyen yağ hücreleri ne kadar sürede vücuttan atılıyor?