Paylaş
Grönland’ı, Panama Kanalı’nı isteyen ‘Gazze’yi satın alacağız’ diyen Trump Yönetimi, Ukrayna’da da Rusya lideri Vladimir Putin’in hoşuna gidecek türden öneriler getiriyor. Avrupa’ya güvenlik konusunda ‘kendi başınızın çaresine bakın’ mesajı verirken, Ukrayna pazarlığıyla Rusya’yı son dönemde giderek yakınlaştığı Çin’in yanından çekmeye çalışıyor.
UKRAYNA ALMANYA’YI VURDU
ABD ve Rusya’nın Suudi Arabistan’da yaptığı Ukrayna pazarlığında devre dışı kalan Avrupa ise zirve üzerine zirve yapıyor. Öte yandan siyasi ve ekonomik açıdan Avrupa’nın durumunun pek parlak olmadığı da malûm.
Birçok Avrupa ülkesinde önemli oy oranına ulaşan aşırı sağcı partiler, siyasi dengeleri alt üst ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hükümet kurmakta bile zorlanırken Avrupa’ya liderlik edebilecek güçte mi? Keza Almanya?
Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’dan aldığı ucuz enerjiden mahrum kalan, otomotiv deviyken elektrikli araç devrimine ayak uydurmada zorlanan Alman ekonomisi neredeyse üç yıldır durgunluk yaşıyor.
AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ
PAZAR günü Almanya’da erken genel seçimlere gidilecek. Ekonomik kriz yüzünden Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Yeşiller ve Hür Parti ile kurduğu koalisyon çökmüş ve seçime gitme kararı alınmıştı.
Son anketler, iktidar değişikliğinin kesin olduğuna işaret ediyor. Kamuoyu yoklamalarına göre Hıristiyan Demokrat Parti CDU/CSU yüzde 30, aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 20, Başbakan Olaf Scholz’un SPD’si ve Yeşiller ise yüzde 15 ile 14 gibi destek buluyor.
Tabi burada kritik nokta AB karşıtı, Euro karşıtı, İslam karşıtı, göç karşıtı, hatta yabancı kökenlilerin ülkelerine geri yollanmasını isteyen AfD’nin ikinci parti olarak sandıktan çıkacağına dair öngörüler. Ve ırkçı AfD’nin seçim vaatlerinin giderek ana akım partiler tarafından da benimsenmesi.
ŞANSÖLYE ADAYI MERZ
ANKETLERDE dikkat çekici diğer bir unsur seçmenin yaklaşık yüzde 30’unun hâlâ kararsız olması. Ancak siyasi yorumcular yine de sandıktan CDU/CSU’nun birinci parti çıkmasını ve hükümeti kurma görevinin Friedrich Merz’e verilmesini bekliyor. Merz (69), daha önce eski Başbakan Angela Merkel’e parti içi rakip olmaya kalkmış, başarılı olamayınca da özel sektöre geçip milyoner olmuş bir isim.
Bu nedenle Trump yönetimi karşısında iyi bir müzakereci olabileceği görüşü hakim. Merz, Ukrayna’nın desteklenmesi konusunda Scholz’a göre daha şahin, göç politikalarında daha katı, ekonomide ise daha liberal eğilimli.
TÜRKLERİN OYLARI KİME
ALMANYA’da Türkiye kökenli de yaklaşık 1 milyon seçmen bulunuyor. Eskiden beri ağırlıklı olarak SPD’ye oy veren Türkiye kökenli seçmen giderek CDU/CSU’ya da oy veriyor. Yeni dönemde 15 Türkiye kökenli vekilin federal meclise girebileceği hesabı yapılıyor.
Burada önemli soru koalisyon hükümetinde hangi partilerin yer alacağı. Merz’in SPD ile ‘büyük koalisyon’ kurma olasılığı şimdilik en çok destek bulan senaryo.
TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER
CDU/CSU’nun Türkiye çizgisi ise belli. Türkiye’nin AB üyeliğini baştan reddediyor. Buna karşılık ABD’nin Avrupa’nın güvenlik için daha fazla sorumluluk almasını beklediği bir ortamda NATO’nun ikinci ordusuna sahip Türkiye ile ‘stratejik diyaloga’ girilebileceği mesajı veriliyor.
Nitekim AA’ya konuşan CDU’nun kıdemli isimlerinden Jürgen Hardt, ekonomi, göç, özellikle Ukrayna ve Suriye konularında iki ülkenin daha yakın çalışabileceğini söylerken, Merz’in 2016’daki göç anlaşmasını da güçlendirme arzusunda olduğunu ifade ediyor.
Merz’in daha etkin bir dış politika yürütmesini beklediğini belirten Hardt, “Merz’in uzun yıllar Avrupa Parlamentosu üyesi olarak siyasi geçmişi, uluslararası ticari işler yapan bir işadamı, bir avukat ve şirketlere danışmanlık yapan biri olarak, tüm tarafları dinlemek için çok açık fikirli olacağını düşünüyorum” diyor.
GÖZLER ALMANYA’DA OLACAK
HAFTASONU gözler Almanya’da olacak. Seçmen aşırı sağın karşısında durup istikrarlı bir hükümet için yetki verecek mi vermeyecek mi? Bu sorunun yanıtı sadece Almanya’nın değil Avrupa’nın geleceği ve yeni uluslararası sistemin şekillenmesi açısından da dikkat çekici olacak.
Paylaş