Öldürüldüğünde eşi 46, oğlu ise 20 yaşındaymış. İkisinin de ceset kalıntıları 2003 yılında iki ayrı toplu mezarda bulunmuş. Şimdi baba-oğul Anıt Mezarlığı’nda diğer 7 bin kurbanla birlikte yatıyor. Eşinin toprak renkli gömleğini gösteren Fazila Efendiç, “Özlediğimde, dolabı açıyorum, gömleğe dokunuyorum. Daha iyi mi, yoksa daha mı kötü hissediyorum bilmiyorum. Ama dokunmam gerekiyor” diye acısını paylaşıyor.
Kadira Gabeljic (60), “Bir zamanlar bu süveter kar gibi beyazdı” diyor ve ekliyor; “Ben örmüştüm.”
Fotoğrafı gösteriyor. İskelet halinde bulunan eşinin üzerindeki süveterden bahsediyor. Ancak toprak, kan ve midesine isabet eden kurşunlar nedeniyle kapkara olmuş ve parçalanmış. Sırplar, bölgeyi bastığında iki oğlu Mesud (16) ve Meho (21), babaları Abdullah ile birlikte kıra kaçmış. Ancak peşlerine düşen Bosnalı Sırplar onları da katletmiş.
Bunlar ajanslara düşen Srebrenitsa dulları ya da annelerin dramından sadece birkaçı. Oysa 1992-95 yılları arasında yaşanan savaş sonrasında böyle binlerce acılı öykü, binlerce yarım kalmış hayat var.
*
Sonradan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin yarın, kısa bir dönem içinde Suriye’ye gireceği gibi bir beklenti içine kimse girmemelidir” dedi... Ama konuşmasındaki “Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek bir durum olursa yarını beklemeyiz” vurgusu da dikkat çekiciydi.
*
SINIRIMIZIN öte yanında Afganistan tipi bir kaos oluşmuşken Türkiye’nin bölgede askeri önlemlerini arttırması önemlidir.
Akçakale’nin karşısındaki Tel Abyad’ın IŞİD’den Suriyeli Kürtlerin PYD’sinin eline geçmesi, Suruç’un karşısındaki Kobani’nin yeniden IŞİD saldırısına uğraması, aralarında El Nusra’nın da bulunduğu cihatçı grupların Halep’i almak için büyük bir saldırı düzenlemesi, buna karşılık Davutoğlu’nun ‘Türkiye-Halep bağlantısının kesilmesine izin vermeyiz’ mealindeki çıkışı bölgedeki sıcak gelişmelerin, yaz sıcağına rağmen süreceğine işaret ediyor.
TÜRKİYE NE YAPIYOR
HER
Suriye, Irak fiilen bölünmüş durumda; savaş olanca acımasızlığıyla sürüyor. İsrail-Filistin çıkmazı olduğu gibi orada duruyor.
Öte yanda dengeler değişiyor; bir zamanlar ‘şer ekseninin’ başı sayılan İran şimdi Batı ile flört halinde. Bu hafta kritik hafta, İran’ın nükleer programında ya anlaşmaya varılacak ya anlaşmaya varılacak.
Bölgede Şii İran’ın karşı gücü sayılan Sünni ekseninin başındaki Suudi Arabistan ise tedirgin. İran’a verilmesi olası nükleer hakların aynısını istiyor.
SUUDİ ARABİSTAN-FRANSA FLÖRTÜ
SUUDİLERİN ikinci Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, çarşamba günü Paris’teydi. Fransa ile birlikte Suudi Arabistan’a iki nükleer santralin inşası için fizibilite çalışmasına başlanacağı açıklandı.
‘Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre Türk halkı İsrail’den sonra iki numaralı tehdit olarak ABD’yi görüyor.
Bu konudaki görüşünüz nedir’ dediler. O da bir anketten yola çıkarak bir genelleme yapamayacağı mealinde bir yanıt verip Türkiye için ‘Bir NATO müttefikidir ve çok yakın partnerdir’ nakaratını tekrarladı.
SURİYELİ MÜLTECİLER CİDDİ SORUN
ANKETLERİN güvenilirliği konusunda şüpheci olduğumu yazmıştım.
Ancak söz konusu üniversite tarafından yapılan araştırma bazı eğilimleri de yakalamış olabilir.
Anlaşılan o ki, millet olarak giderek kendimizi daha dini bir kimlikle yorumluyoruz.
Hafta içinde hepsi erkek üyelerden oluşan Anayasa Mahkemesi’nin imam nikâhıyla ilgili aldığı kararı ise bir kez daha kadının, kadın gruplarının güçlenmesinin ve karar mercilerindeki kadın oranının artmasının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.
*
ŞİMDİ tüm bu hikâyenin arkasında iki yıl önce Erzurum Pasinler’de imam nikâhıyla evlendirilen genç bir çiftin hikâyesi söz konusu.
Yaşanan bir anlaşmazlık nedeniyle aileler mahkemelik olunca durum ortaya çıkıyor. Ve gelin ve damat ile nikâhı kıyan imam 2 aydan 6 aya kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyor.
İşte bu dava üzerine Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günlerde karar verdi. Nikâhsız yaşayan çiftlere herhangi bir yaptırım olmadığı halde, resmi nikâhı olmayan imam nikâhlılara ceza öngörülmesinin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu gerekçe göstererek resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyılmasını suç olmaktan çıkardı.
Şimdi davaya konu olan genç kadın ikinci çocuğuna hamileymiş. Hala resmi nikâhı yokmuş. Annesi AYM’nin kararı sonrasında haber ajanslarına yaptığı açıklamada “Karar bizi sevindirdi.
Cuma günü kadın hakları için çalışan örgütleri bir araya getiren Haklı Kadın Platformu’nun düzenlediği, kadın milletvekilleri ve 7 Haziran seçimlerinde seçilme şansı bulunan kadın vekil adaylarını buluşturan toplantının en can alıcı mesajlarından biri buydu bence...
Sahneye çıkan oyuncular Bennu Yıldırımlar, Seda Türkmen, Deniz Özerman, Ecem Üstündağ ve Nilgün Belgün, yukarıdaki kadın tiplemeleriyle ‘Sen neredeydin’ diye sordular.
Ve can verdikleri o sesler maalesef Hürriyet’in ‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyasının Acil Yardım Hattı’na gelen kadınların gerçek çığlıklarından derlenmişti.
*
HÜRRİYET Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’nın kurucusu olduğu Haklı Kadın Platformu’nun mecliste kadın vekiller arasında partiler üstü bir ağ kurulması fikriyle düzenlediği toplantıya dört büyük parti davet edilmişti.
CHP, MHP ve HDP’den vekiller ve vekil adayları toplantıdaydı.
Üç ayrı panelde kadın sorunlarına yaklaşımlarını aktarırken, etkinlik vatandaşa da açık olduğundan potansiyel seçmenle de buluşma fırsatı yakaladılar.
Altını çizdiğim bazı notlar şöyle:
Medya da olası hükümet ittifakları için kafa yorup duruyordu.
Ancak görünen o ki, kamuoyu yoklama şirketleri feci çuvalladı. İngiltere’de perşembe günü sandığa giden seçmen, sürpriz bir şekilde Başbakan David Cameron’ın Muhafazakâr Partisi’ni tekrar iktidara getirdi. Hem de tek başına.
Anamuhalefetteki İşçi Partisi, koalisyon ortağı Liberal Demokratlar ve AB karşıtı UKIP partisi, 650 üyeli parlamentoda ciddi sandalye kaybına uğrarken parti liderleri de peş peşe istifalarını sundu.
*
Niye böyle bir fiyasko yaşandı?
Ancak göç yollarının kesişme noktaları üzerinde olan Türkiye’nin de her geçen gün büyüyen ciddi bir göç ve yabancı sorunu var.
Ve bu ciddiyetle ele alınması gereken bir durum.
*
AKSARAY.
Geçtiğimiz günlerde yolum bir vesileyle İstanbul’un Aksaray semtine düştü. Yerli yüzler neredeyse azınlığa düşmüştü.
Türban bağlama şeklinden Arap olduğu anlaşılan kadınlar.
Köprü altında bekleşen esmer tenli Asyalılar.
Çarşaflı bir kadını taksiye bindirirken takkesi ve uzun ceketinden Afgan olduğu anlaşılan yaşlı adam.