İspat edin; özür dileyeceğim

Nice, Cannes, Monaco, Portofino,

Haberin Devamı

Barcelona, Valencia, Alicante,
İbiza, Mayorka, Minorka,
Malta, Rodos, Sisam, Sakız ve daha aklınıza neresi gelirse,
Akdeniz coğrafyasında marka olmuş uygar kıyı kentlerinden herhangi birinde,
Akşamın mahmûr ve alaca saatlerinde,
Güneş ya batarken ya da henüz batmışken,
İnsanlar denizin kenarında yemek yerken,
Müzik dinlerken, içki içerken, sohbet ederken,
(Haydi güncel olsun oruç açarken),
Hayal kurarken, aşık olurken,
Ticaret konuşurken her neyse;
Burunlarının ucundan,
İsmiyle, cismiyle, sesiyle, kokusuyla,
Ve daha o mekânı oturulamaz hale getirecek,
Nice berbat çağrışımla,
Seçilmiş belediyesinin,
“Beni bir daha seçmeyin” der gibi,
Koca koca kamyonlarla çöp topladığı,
Bir tane daha güzel şehir, kasaba, belde, köy gösterin bana;
İspat edin böyle bir şaşkınlığı,
Yüzüme vurun cahilliğimi,
Özür dileyeceğim...

Haberin Devamı

Korkmayın Hanımefendi “Atatürk” deyin

TRT’de iftar saatleri sunulan “Ramazan Sevinci” diye bir program var. Çok emek verildiği belli. Bana göre, “samimiyetle abartıyı karıştırıyor” bile olsa, Serdar Tuncer’in sunumundan da çoğunluk memnun sanıyorum. Geçenlerde Sosyolog Prof. Dr. Ümit Meriç’i konuk ettiler. Bir iftar duası etti kendileri. Okuduğu duayı geçmişlerin ruhuna hediye ederken kullanılan tekerleme biraz garip geldi bana. Selçuklu’yu kuranları andılar, Osmanlı’yı kuranları da. Ve son cümle de: “Bu devleti de kuran devlet adamlarının da ruhuna...” diye noktalandı. “Cümleye Hz. Âdem’den başladınız Hanımefendi. Bir ölümlünün isminden bu kadar korkmayın; ‘Atatürk’ diyebilirsiniz. Veya korkun, bilmiyorum. Siz daha iyi bilirsiniz.”

Kravatsız TRT

Aynı programın bu seneki ekranı –ısrarla- kravatsız! Sunucu da konuklar da... Devlet televizyonunun alışkanlık yapan bu tuhaflığını, kravatı ve varlığıyla, “üstâd” Ömer Tuğrul İnançer bozdu. “Ben TRT stüdyolarına ilk defa 1966’da girdim. Bizim için baba yadigârıdır” dedi. Bir açıkhava stüdyosuna dönüştürülmüş Topkapı Sarayı’nın “Selim Hân’ın mekânı” olduğunu hatırlattı. Burada çalınan tasavvuf müziğinin nasıl olması gerektiği açıkladı. İftariyenin sunulduğu bakır iftariyelikler yerine de “Osmanlı Porseleni” olmalıydı diye ekledi. Ama en önemlisi, İslâm terbiyesinde, “edeb amelden önce gelir” diye bitirdi. Usta’nın ağzına sağlık, anlayana...

Yazarın Tüm Yazıları