Her “Nihat” doğan bir olur mu hiç?

Neden böyle cümbür cemaat yola sokağa döküldüğümüzü anlayamamış olsam da, memleketimizin büyük sanatçılarımız tarafından dış dünyada temsili hepimize gurur veriyor.

Haberin Devamı

Gazete manşetlerinde boy gösteren bu “seçilmiş kişiler”in isimlerini okuyunca, Metin Eloğlu’nun soyadını kendine haram kılan dizeleri düştü aklıma:

***

“Eloğlu binlik bozdurur / Ben bozduramam
Eloğlu başını yastığa kor komaz uyur / Ben uyuyamam
Eloğlu sofrasında dokuz türlü / Benim aç yattığım olur bazen
Benim evim gecekondu / Eloğlunda apartıman
Eloğlunda ince müzik / Benimkisi aman aman
Benim kuru başım bana yeter / Eloğlunda karı kızan
Ben keçileri kaybettim / Eloğlunda usta çoban
Bu soyadı bana haram...”

***

Apaçık ortada ki, ismi aynı diye her “Nihat” doğanın aynı itibarı görmesi mümkün değildir. Aklınıza bir şey gelmesin; ne içerledim, ne de gözüm kaldı. Hepsinin adı “parmak”tır ama “beş parmağın beşi de bir değil” denmez mi? Haldun Taner’in “Keşanlı”sında, “Zilha”nın unutulmaz repliği de aynı mesajı vurgulamaz mı? Karabaşla Şamamanın mukayesesi, “hoşt” diye başlamaz mı?

***

Haberin Devamı

“...yavaş gel yavaş / şamama kim sen kimsin? / haddini bil karabaş!
ulan kirloz pasaklı / ulan şapşal suratlı / sulu salyalı ayyaş
o hiç senin küffün mü? / o bi güçük hanfendü
trençkota bürünmüş benburi marka / bilmiyon mu?
kibar koku sürünmüş koksana kok bak / duymuyon mu?
mizanpili yaptırmış kuyruğuna dek / görmüyon mu?
brüksel’de bir dükten almış bunu bülent bey
arap atı misalı şeceresi var bunun
babası iran şahında anası ibni suudda
teyzeoğlu yengesi londra’da bir lordda
yaa / hamileyken anası klinikte yatarmış
doğum biraz güç olmuş
iki baytar buncağızı / sezaryanınan doğurtmuş
kaprislidir şamama / bir şey yimez iştahsız
sabah sütlü püsküvüt / bonfile et öğleyin
aç karnına greyfurt / gece et suyu
her üç öğün yemekte vitamin alır bu
talibi var kum gibi
hani şu fokus teriye ingiliz sefaretindeki
bir de bücür pekinuva isveç elçisininki
şamama’yı görünce / flört flört kıyamet
kordiplomat içinde yerindedir süksesi
ee hariciyeci gelini / elini sallasa ellisi
yavaş gel yavaş / şamama kim sen kimsin? / haddini bil karabaş!
ulan kirloz pasaklı / ulan şapşal suratlı / sulu salyalı ayyaş
o hiç senin küffün mü? / o bi güçük hanfendü
şamama kim sen kimsin? / herkes haddini bilsin.../...”

***

Haberin Devamı

Vaziyet, Nihat ismiyle doğmuş, bugün doğan ve yarın doğacaklara ilânen duyurulur. Bana gelince... Rahmetli Ali Nihat dedemin adını taşıyorum. Bir gece rüyama girip de, “Efendi, şu yaşa geldin bir baltaya sap olamadın. Somali’ye bile götüren olmadı seni” derse, ne cevap vereceğim? “Ama dedeciğim...”; “Sus beceriksiz kerata!”

Yazarın Tüm Yazıları