Paylaş
SEÇİMLER yaklaşırken, bir âdet gelişti kendiliğinden... İktidarda olsun muhalefette olsun, Ankara’da olsun İzmir’de olsun, birileri kendi kendine ortaya çıkıp, 3. hizmet dönemlerini kastederek, “artık ustalık çağımdayım” demeye başladı. Hiç böyle şey görmedim! Bunlar raconunu da bilmiyorlar işin... Konferanslarımda anlattığım eski bir öyküyü hatırlatmak zorunda hissediyorum kendimi:
“20. Yüzyıl’ın en büyük çello sanatçılarından biri kabul edilen Mstislav Leopoldoviç Rostropoviç, 75. doğum günü için hazırlanan albümün iç kapağında, bir soruyu, gülümseten bir tevazu ile şöyle yanıtlıyordu: ‘Bach’ı çok severim! Ama eserlerini çalmaya, daha birkaç yıl önce cesaret edebildim...’ Herkes biliyordu ki, 2007 yılında dünyadan ayrılan büyük usta, doğruyu söylemiyor”. Kendini usta ilân etmek, aslında, “daha değilim” demektir. İşin büyüsünü bozmayın. Usta olduğunuzu siz söylemeyin; başkalarına bırakın...
Benim vekilim olamayacaklara armağanımdır
Bendeniz ki, “hayatımda hiç ikinci sınıf adamların altında çalışmadım. Bunların siyasi zekâ ve görgüsü beni yönetmeye yetmiyor” diyerek siyaset defterini kapatmışım; seçmen olarak başımıza gelene bakın! “Değiştirdim” diyenlerin, yerine bir şey koymayı unutacakları, aklımıza gelmemişti. Listeleri hazırlayanlara diyeceğim bir şey yok. Ama parti farkı gözetmeksizin, listelere “sokuşturulanlar”ın hiç değilse bir kısmına, iki çift lâfım var. İslâm’ın şartı 5 olsa da, altıncısı “haddini bilmek” derler. Erbâbı, bu vaziyete de bir açıklık getiriyor: “altıncıyı hakkıyla tamam edene ise, yedincisi farzdır: haddini bilmeyene haddini bildirmek...” Ey vatandaş duy sesimi!
Seçime hazır il örgütü nasıl olur?
“CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, milletvekili aday listesinde 1. Bölge’de siyaset yapanların 2. Bölge’ye; 2. Bölge parti yöneticilerinin ise 1. Bölge’den aday gösterilmesinin, 48 saatlik uykusuzluk nedeniyle yapılan yazım hatasından kaynaklandığını öne sürdü”. (Gazetelerden...)
Çaylar ve ustalar
Asker ocağının “çay ocağı” kısmında, acemi askere eziyet edermiş “usta”lar. Hakaretin bini bir para, iteleyip kakalamak bedava... Garibim Mehmet de sesini çıkartamazmış. Gel zaman git zaman, acımışlar haline “ustalar” acemi erin. “Yahu” demişler, “çok yüklendik çocuğa, kimseye bir zararı yok, günahtır...” Çağırmışlar yanlarına, “Mehmet” demişler, “biz seni çok ezdik, hırpaladık ama niyetimiz kötü değildi; severiz seni aslında. Bundan sonra bizim himayemizdesin. Kimse sana kötü davranamayacak. İçin rahat olsun.” Sevinmiş Mehmet, gülümsemiş, “iyi o zaman” demiş, “ben de bundan sonra, çaylarınıza işemekten vazgeçerim...” Bugünlerde “vahiy yoluyla” ustalığı gelen siyasetçiler, seçmene iyi haber verdiklerini zannediyorlar akıllarınca. Bilseler vatandaşın içinden geçirdiklerini...
Paylaş