1 Ekim günü Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na yönelik saldırı girişiminde bulunan teröristlerin Suriye’den geldiklerinin anlaşılması üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Özellikle Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekün meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum” diyerek operasyonun kapsamını çizmişti.
Nitekim, “Üçüncü taraf” kendisini gösterdi ve PKK/KCK-PYD/YPG hedefleri vurulunca karşılık Amerika Birleşik Devletleri’inden geldi. PKK/KCK-PYD/YPG’ye sahada destek olan ABD Merkez Komutanlığı’nin Twitter hesabından, “Geçtiğimiz 24 saat içinde Suriye’deki ABD güçlerine yakın koordine edilmemiş hava saldırıları yapıldı. Bu eylemlere karşıyız. Meşru müdafaa hakkımızı koruyoruz” mesaj paylaşıldı ancak kısa süre sonra da kendileri tarafından silindi. Bu Türkiye’nin mesajının ABD tarafından alındığını gösteriyordu.
109 HEDEF VURULDU
ABD, PKK’yı terör örgütü olarak tanısa da Suriye kolu PYD/YPG’yi terör örgütü olarak görmüyor. Ancak ABD’nin bu ikiyüzlü tutumu artık Türkiye’yi bağlamıyor. Türkiye, artık ABD, adına “SDG” dese de PKK/KCK-PYD-YPG’nin tüm unsurlarını hedef alıyor.
İçişleri Bakanlığı’na saldırı girişiminin yapıldığı 1 Ekim günü saat 21.30’da başlayan Türkiye’nin operasyon dalgasında ilk gün Irak’ın kuzeyinde Metina, Hakurk, Kandil ve Gara bölgesinde aralarında mağara, sığınak, barınak ve depoların bulunduğu 20 hedef vuruldu.
3 Ekim günü ise Metina, Gara, Hakurk, Kandil ve Asos’ta 16 hedef imha edildi. 4 Ekim günü aynı bölgelerde 22 depo, mağara, barınak hedef alındı. 5 Ekim’de ise Suriye’nin kuzeyinde Tel Rıfat, Cizire ve Derik’te petrol kuyusu ve depolama tesislerinin aralarında bulunduğu 30 hedef imha edildi. 6 Ekim’de ise yine Suriye’nin kuzeyinde teröristlerin kullandığı sözde karargah binaları, barınak ve depolardan oluşan 15 hedef vuruldu.
150 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ
8 Ekim günü de Suriye’nin kuzeyindeki petrol tesisi ile sığınak ve barınaklardan oluşan 6 hedef vuruldu. Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri tam bir haftada 109 terörist hedefi yerle bir etti.
Sadece “Büyük adam” deyip geçmemiş, 1 dakika içinde tarih dersi de vermiş: “Evet İslam’da kabir yapmak yok. Sadece büyük zatlar evet büyük zatlar için gelecek nesillere örnek olur diye zararı yok. Onun için Mustafa Kemal Paşa’ya Anıtkabir yapılmış; minnet borcumuz var.
Gavura boyun eğmek dinen zillettir haramdır; Müslüman’a zillet. Çok büyük adamlara, gelecek nesillere örnek olsun, hatırlansın diye Mustafa Kemal’den bahsettim. Zillete düşmüşüz gavura esir olmuşuz; haram.
Şeyhülislamını, evliyasını, dinsizini; dinsiz var Atatürk’ün etrafında... İlericisini, gericisini buluşturmuş, yumruk yapmış milleti ve vurmuş denize dökmüş Yunanı.
Bu akıl onun, ona minnet borcumuz olduğu için ona anıt yaptık. Böyle olalım diye.
Evet Mevlânâ’yı da anıyoruz örnek diye. Evet efendim, biz büyük adamları biz böyle anarız, örnek oldukları için, gelecek nesilleri uyarsınlar diye.”
Söylediği basit; Yunan ülkeyi işgal etmiş, Mustafa Kemal her kesimden insanı bir araya getirip düşmanın elinde ‘esir bir milleti’ kurtarmış. Bu yüzden minnetimizin göstergesi olarak da Anıtkabir inşa edilmiş, gelecek kuşaklara da örnek olsun diye...
ELEŞTİRSE ALKIŞLANIRDI
Cevat Akşit
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da terör saldırısını kınayarak, “NATO müttefikimiz Türkiye ve Türk halkının yanındayız” dedi.
Dün de, Anadolu Ajansı muhabiri Washington’da Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller’e ABD’nin terör örgütüne verdiği desteği özetleyen şu soruyu sordu; “Sizin de belirttiğiniz gibi dün Ankara’da meydana gelen terör saldırısının arkasında PKK terör örgütü vardı. Bildiğiniz üzere Türkiye’de uzun zamandır PKK’ya ve ABD’nin terör örgütünün Suriye kolu YPG’ye verdiği desteğe karşı bir öfke var. Dün Twitter’da birçok Türk kullanıcının Blinken’ın paylaşımına tepki göstererek ABD’yi PKK’nın Suriye kolu YPG’yi eğitmek ve silahlandırmakla suçladığını görmüş olabilirsiniz. Merak ediyorum, ABD YPG’ye ya da daha kapsamlı olarak SDG’ye verdiği destek konusunda Türk kamuoyunda oluşan endişeleri nasıl giderebilir? ABD, NATO müttefiki Türkiye tarafından terörist grup olarak tanımlanan bir oluşumla ilişkilerini nasıl sürdürmeyi planlıyor?”
ABD’NİN IRAK’A OPERASYON ENDİŞESİ
Dışişleri Sözcüsü Miller ise ne PKK/YPG ne Suriye Kolu SDG ne de terör örgütüne yaptıkları yardıma hiç değinmeden şu cevabı verdi; “PKK’ya karşı mücadelesinde Türkiye’nin ve Türk halkının yanında kararlılıkla duruyoruz ve durmaya devam edeceğiz. PKK’nın Türkiye’ye yönelik güvenlik tehdidinin farkındayız ve Türkiye’yi, Irak’ın egemenliğini destekleyecek ve saygı gösterecek şekilde Irak ile ortak terörle mücadele işbirliğini sürdürmeye çağırıyoruz.”
Görüldüğü gibi ABD Dışişleri’nin tek endişesi Türkiye’nin bu saldırı girişimi nedeniyle Irak ya da Suriye’ye yeni bir kara harekâtı başlatması. Kokusunu almış olmalı ki, Irak’a özel vurgu yapıyorlar.
SİLAHLAR ABD YARDIM ENVANTERİNDEN
Yani Amerika Birleşik Devletleri ne yaptığını biliyor. Dahası Türkiye ABD’nin bölgede ne yaptığını biliyor. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’na bir terör saldırısı girişiminde bulunuluyor, saldırıyı yapan PKK terör örgütü üyesi ve elindeki silah ABD’nın Suriye’de PKK/KCK-PYD/YPG’ye verdiği Colt M4 Carabine tüfeği. Bunlar ABD’nin son dönemde PKK/KCK-PYD/YPG’ye verdiği silahlardan yalnızca bir tanesi. Bu konuda çok sayıda yazı yazdım; ABD, PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünü, FETÖ terör örgütünü destekleyen sözde bir NATO ülkesidir. Evet, terörist PKK’lı ama onun eline o silahı veren ABD’dir.
PKK/KCK tarafından üstlenilen saldırı girişimi zamanı, yapıldığı yer, teröristlerin üzerlerindeki silahlar tek tek analiz yapmayı gerektirecek cinsten.
Ancak her şeyden önce şunu söylemek gerekiyor. Bu saldırı, arkasında emperyalist güçlerin olduğu PKK terör örgütünün tüm Türkiye’ye, Türk devletine ve Türk milletine saldırısıdır. Herkesin buna odaklanması ve terör gerçeğini tartışması gerekiyor.
Ancak her terör saldırısında olduğu gibi, kutuplaşma ve algı operasyonları ortalığa saçıldı.
En son 13 Kasım 2022 günü İstiklal Caddesi’nde yapılan bombalı saldırıda olduğu gibi yine kamplaşma ve algı operasyonları birbirini kovaladı.
Bazı kesimler terör saldırısı üzerinden birbirlerine karşı algı operasyonu çekerken, işin ilginç tarafı PKK terörü hiç umurlarında olmayan kesimler de bu tartışmalara da dahil oldu.
Bu saldırıyı planlayan PKK’lı teröristlerin amaçlarından biri şiddet yoluyla korku yayıp propagandasını yapmak ise diğeri de bu tartışmaya yol açmak olmalı.
İNCE PLANLANMIŞ SALDIRI GİRİŞİMİ
Saldırı girişimi bu yönüyle de ince planlanmış. Sadece zamanı ve yeri değil yöntemi ile de mesaj verilmeye çalışılmış gibi. Daha önce kiralık araç kullanan teröristler bu kez Kayseri’de iki yıllık evli veteriner Mikail Bozloğan’ı şehit edip gasp ettikleri ticari aracını saldırıda kullandılar. Böylece şüphe uyandırmadan Ankara sokaklarında dolaşarak saldırı yapacakları noktaya ulaştılar. Bu da terör örgütünün, alınan önlemlere karşı yeni ve kanlı yöntemlere başvurduğunu gösteriyor.
Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında sahte dokümanlarla binlerce insanı hapsetti. Çalıntı sorularla kamuya girip 100 binlerce insanın hakkını yedi.
Gazeteci Hrant Dink ve Haydar Meriç’i, Rus Büyükelçi Karlov’u öldürdü. İşlediği cinayetleri başkalarının üzerine yıkmaya kalktı. Düşman gördüğü kesimlere her türlü yalanı söyledi ve iftira attı.
15 Temmuz gecesi de “Atatürkçü” kılığına bürünüp TSK içindeki üyeleriyle darbeye kalkıştı. 252 insanımızı tank mermileri, F16 uçaklarından attığı bombalarla katletti. 2 bin 500’den fazla insanımızı yaraladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmeye çalıştı. Kurtuluş Savaşı’nda işgalci Yunanistan’ın bile yapmadığı şekilde TBMM’yi bombaladı.
FETÖ’NÜN SİYASİ KUMPASLARI
2010’da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a kaset kumpası kurdu, 2011’de kaset şantajı ile 10 MHP genel başkan yardımcısının istifasına neden oldu. En son 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi de Muharrem İnce’nin 10 milyon dolar aldığına dair sahte belgeyi üretti ve porno montaj kaset ile adaylıktan çekilmesine sebep oldu.
Din dahil her inancı, her değeri kullandı. Tüm bu kötülüklerden sonra yine hukuku, demokrasiyi kullanıyor ve her fırsatta “mağdur” rolüne bulunuyor. Bunun için hiçbir fırsatı kaçırmayan FETÖ, şimdi de Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ortaya çıktı.
KILIÇDAROĞLU’NUN SÖZÜ MÜ?
PKK terör örgütü sözcülüğünü HDP’den devralan PKK/YSP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), önceki gün isim değişikliği kararı aldı. HDP’nin “Halkların Demokratik Partisi” olan adının ilk iki kelimesinin yerini değiştirerek DHP yani “Demokratik Halklar Partisi” olarak değiştirdi.
Böylece YSP de HDP gibi hukuka karşı hilekâr bir organizasyon olduğunu Türkiye ve dünyaya bir kez daha göstermiş oldu.
Anlayacağınız adı ne olursa olsun, yöneticileri kim olursa olsun karşımızda Anayasa’ya bağlı, hukuka uygun hareket eden bir siyasi parti yok, terör destekçisi hilekâr bir grup bir organizasyon var.
HÜLLE DEĞİL HİLE PARTİSİ
2011 yılında iftira ve kumpasla bir yıl “Ergenekon Terör Örgütü üyesi” iftirasıyla hapsettiler. 2012 yılında çıktıktan sonra da, 17/25 Aralık 2013 sürecinde de, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde de, bugün de FETÖ üyeleri ile mücadeleyi kesintisiz sürdürüyorum. Çünkü hâlâ devlet ve millet için en büyük tehlike FETÖ’dür.
Tüm bu süreçte FETÖ’cüler beni yıldırmak için her yalana başvurdular, her yaftalamayı yaptılar, her hakareti ettiler ama Allah var; bir gün olsun CHP’li Özgür Özel’in attığı gibi bir iftiraya başvurmadılar.
GAZETECİ DEDİĞİ PKK’LI ÇIKINCA
Terör örgütü PKK’nın 26 Eylül 2022 günü Mersin Mezitli’de bir karakola yaptığı ve bir polisimizin şehit olduğu saldırı sonrası, CHP’li Özgür Özel’in de imzası bulunan 2013 tarihli “Tutuklu gazeteciler” raporunda adı geçen birisinin dağdaki PKK’lı teröristlerden biri olduğu anlaşılınca, kendisini aklamak için adımı kullanarak “Nedim Şener’in de adı var, onunla da görüşüldü” yalanını ortaya attı.
Bu konudaki açıklamayı PKK/KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat, 28 Mart 2023 günü şöyle duyurmuştu: “Seçim sürecinde güçlü bir mücadele yürütülür, bu mücadele büyütülürse bu faşist iktidar 14 Mayıs’ta yıkılacaktır. Türkiye halkları ve halkımız açısından tarihi bir seçim olduğunu dikkate alarak seçim süreci boyunca şehirlerde hiçbir askeri birimimiz herhangi bir eylem yapmayacak. Merkez karargâhımızın yaptığı çağrıyı hem gerilla gücümüz hem halkımız çok önemsemeli ve dikkate almalı.”
PKK, ARAPLARI KULLANIYOR
Ancak, 14 Mayıs’tan sonra 28 Mayıs’ta da PKK/HDP’nin de aday çıkarmayarak aktif olarak desteklediği 6’lı Masa ve Kılıçdaroğlu seçimi kaybedince, 13 Haziran’da saldırılarına yeniden başlayacağını duyurdu.
Türkiye içerisinde mevcudu 70’e kadar düşen PKK’lı teröristler saldırı yapamayınca, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonlarla göz açtırmadığı terör örgütü Suriye’deki elemanlarını devreye soktu. Türkiye’den ve Almanya başta yurtdışından eleman bulmakta zorlanan PKK/YPG terör örgütü, insan kaynağı olarak daha çok Suriyeli Araplardan para karşılığı eleman kazanmaya çalışıyor.
Nitekim, 6 Kasım 2022 günü İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirilen bombalı saldırı talimatı da Suriye’deki PKK/YPG yöneticileri tarafından verilmiş, eylemde Suriyeli Araplar kullanılmıştı.
150’DEN FAZLA YÖNETİCİ ÖLDÜRÜLDÜ
PKK/YPG unsurlarını aralıksız takip eden ve bugüne kadar Suriye ve Irak’ta 150’den fazla üst düzey yöneticiyi etkisiz hale getiren MİT, seçim sonrası PKK’nın olası saldırı ekibini hedefe koydu.
MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı), suikast ve sabotaj konusunda emir veren yönetici ekibi ve bu eylemler için görevlendirilen “Baver Botan” kod adlı