Hakemlik, hassasiyetleri, sorumlulukları, gelenekleri olan bir meslektir. Sahada oyun kurallarını uygulamak dışında, saha içi ve dışı davranış sorumlulukları da vardır. FIFA seviyesine ulaşmış, Süper Lig’de derbi yönetme şerefine bu yaşta nail olmuş bir insanın böyle bir olaya imza atmasını anlamak mümkün değil.
ÖNEMLi BiR RiTÜELE SAYGISIZLIK
Bir yüzünde ‘top’, diğer yüzünde ‘kale’ resmi olan o güzelim hakem parası ritüeline de saygısızlık yapılmış olması üzüntü verici. Hakem, seremonide kullanmak üzere top-kale parasını unutmuş olabilir. Ekipten ya da saha komiserinden bozuk para temin edip, “Yazı mı, tura mı?” diye sorduğumuz anlar çok oldu. Hatta nadiren bozuk para da olmadığında, düdüğü bir avucumuza koyarak kaptanlara, “Düdük hangi elimde?” diye sorar, yine kura atışını tamamlardık.
Tabii ki bunlar, sehven hakem parası unutulduğunda kullanılan naif ve insani yöntemlerdir. Burada bir unutkanlık söz konusu değil, bilakis bilinçli bir hareket var.
DERBiNiN GURURUNU YAŞAMAK VARKEN
TFF olayla ilgili hızlıca soruşturma başlattı. Hem amacının ne olduğu hem de gizli bir reklam anlaşması yapıp yapmadığı gibi sorular gelecektir. MHK’nın ayrıca ceza yaptırımı da şart. Hakemlerin rüyasını, onbinlerin önünde 4 büyüklerin çimlerine basabilmek süsler. PAF derbilerine bile çıkabilmenin gurur olduğu hakemlik günlerinden gelen birisi olarak, bir Beşiktaş-F. Bahçe maçında düdük çalabilmenin hazzını, onurunu düşünüyorum; bir de seremonide bile ‘uyanıklık’ peşinde koşarak 34 yaşında bu gururun kıymetini, anlayamayan Arda Kardeşler’i. Yazık...
Şampiyonluğun başmimarı abdullah Avcı, 1999’da İstanbulspor altyapısında başladığı antrenörlük kariyerinde, Başakşehir’de iki ayrı dönemde toplam 10 yıl görev yaptı. Hem bu 10 yılda hem de Beşiktaş/Trabzonspor dönemlerinde Türk futbol kültürüyle bağdaşmayan çok önemli 2 mesaj verdi:
1- Teknik direktörün işi asla hakem konuşmak değildir.
2- Teknik direktörün işi maç sonunda uzatılan mikrofonlara 90 dakikayı irdelemektir, artısıyla eksisiyle değerlendirme yapmaktır.
O HEP ISRARLA TEKNiK TAKTiK KONUŞTU
Hakem konusunda hastalıklı ülkemizde ısrarla ve istikrarlı şekilde bizlere oyun planından, istatistiklerden, koşu mesafelerinden, taktikten bahsetti abdullah Hoca. Bu güzel oyunu anlamamıza, sahada gördüklerimizi yorumlamamıza katkı sağladı. ‘Saygı’ çerçevesinde milyonda bir bahsetti hakemden ki canı sağolsun. TFF, antrenörlük eğitim müfredatına “Saha dışında bir teknik direktör nasıl olmalı?” konu başlığıyla abdullah Avcı köşesi açmalı. Çiçeği burnunda teknik direktör adaylarını gördükçe faydası olacağı aşikar.
8 Mart’ta yaratılan kaos, bilinmezlikler, ithamlar, soruşturmalar derken somut sunulamayan gerekçelere karşı hakemlerin hukuk mücadelesi...
Sayın Nihat Özdemir’in “Futbolun Yargıtay’ının alacağa karara saygı gösterilmesi” açıklamasına rağmen Tahkim’in kararının uygulanmadığı, TFF ve MHK süreci, istifalar derken yeni bir başlangıç yapıldı...
Camiayı tek liste altında birleştirebilecek nadir isimlerden sabri Çelik çatısındaki kurulla hakemlerin hayata dönüşü, camianın mutluluk barometresinin artışı...
Kafasını kaldırdığında yerde yatan Atakan’ı görüp oyunu durdurdu. Sonrasında ise adına centilmenlik denilen skandal başladı:
TOP GÖZTEPE’DEYDi
Hakem oyunu durdurmadan önce top Göztepeli oyuncuların kontrolündeydi. Hakem atışı ile oyun tekrar başlayacağı esnada tüm oyuncular sahadaki yerini almıştı. Hakem, doğal olarak topu Göztepeli Soner’in önüne bıraktı. Oyuncu da direkt rakip kaleye şutu gönderdi. Direkten dönen topu Jahovic tamamlayıp golü attı.
iLK GOLDE YANLIŞ YOKTU
Sonuç olarak Göztepeliler, oyun durmadan önce zaten kendilerinde olan topu, hak ettikleri şekilde hakem atışıyla tekrar oyuna sokmuş oldu. Yani Gaziantep’in mağdur olacağı bir durum yok. Ayrıca, hakem topu yere bırakmadan önce oyunu başlatmak üzere olduğunu bariz bir vücut diliyle gösteriyor.
SÖZ BiTER, LiG SÜRER!
Gaziantep kenar yönetiminin centilmenlik baskısı nedeniyle Göztepeli oyuncular kalesini açmak zorunda kaldı ve asla centilmenlik dışı hareket sergilemedikleri halde gol yemek zorunda bıraktırıldılar. Daha hazini... Gaziantepli Muhammet, maçın son anlarındaki penaltıda topu kasten auta vurdu. Söz biter, Süper Lig devam eder!
Tahkim’de davalarını kazanan ve klasmanlarına geri dönme hakkı elde eden hakemler adına Süper Lig’deki tek temsilci Cüneyt Çakır olmamalıydı.
Hele ki son haftalarda hakemlerin mevcut performanslarına bakıldığında, yasaklı hakemlerden en azından bir isim daha Süper Lig’de görev almalıydı. Haftanın fikstürüne bakıldığında takımların pozisyonları ve maçların önem derecesi açısından da görevlendirmeye müsait bir görüntü vardı.
8 Mart’tan bu yana tüm sürecin odak noktası Cüneyt Çakır ve Dünya Kupası üzerinde yoğunlaştığından, davasını kazanan diğer Süper Lig hakemlerinden en az birinin daha ilk günden görev alması sağlanarak ‘unutulmadıkları’ ve ‘değerli’ olduklarının mesajı verilebilirdi. Kısmet haftaya...
Yeni yüz olsun... Yıpranmamış olsun... Kulüpler onaylasın... TFF’nin emrinde olmasın... Hakem yetiştirsin... Doğru ve adil atama yapsın...
6’SI ‘SÜS’ 9 ÜYE
Futbolunun devasa sorunlarını sümen altı edip yukarıdaki isteklerle hakemliğe ve MHK’ye odaklanan bir ülkenin, 6’sı ‘süs’ olmak üzere 9 üyeden oluşan MHK’sinin yine değiştiği bir süreçteyiz. Geçen sezon 21 takımlı Süper Lig’de 34 kez değişen teknik direktör sayısı gibi, ortalama 1 sene yaşayan MHK görürsek sevinir haldeyiz.
1998’den bu yana hakem camiasının yönetim kademelerinde görev alan Sabri Çelik, ilk MHK deneyimine Bülent Yavuz döneminde başladı. TFF ile MHK’nin ayrı oylamalarla seçildiği 200405 sezonunda ilk kez başkanlık koltuğuna oturdu. levent Bıçakçı federasyonu göreve gelirken, MHK’de ise Mehmet Ali Yılmaz’ın adayı Sabri Çelik kazanmış, 1 dönem görev yapmıştı.
HiLMi OK’UN SAĞ KOLU iDi
2007 MHK’sinde başkan Hilmi ok’un sağ kolu olan Çelik’in ikinci kez başkanlık koltuğuna oturduğu dönem ise Yusuf Namoğlu’nun Şubat 2019’daki istifasıyla başlamıştı.
Dönemin TFF Başkanı Yıldırım Demirören tarafından MHK Başkanlığı’na getirilmişti, uzun vadeli olacağı düşünülüyordu. Jaap uilenberg ve Oğuz Sarvan gibi eğitim konusunda deneyimli isimleri bir çatı altında toplamıştı.
Ancak 11 Mayıs 2019’daki şanssız Rizespor-Galatasaray (2-3) maçı sonrasında yollar ayrılmıştı.
MHK’nın “bir gün bile beklemeye tahammülümüz yoktu” diyerek aldığı 8 Mart kararları...
Hakemlerin ve gözlemcilerin Tahkim’e başvurusu... Tahkim’den kararın bozulması...
MHK Başkanı’nın Tahkim kararına rağmen “hakemlere ve gözlemcilere yine de maç vermeyeceğim” açıklaması...
İsviçre Futbol Federasyonu’ndan hakem değişim programı vasıtasıyla yasaklı hakemlere davet...
TFF Başkanvekili Mehmet Baykan’ın istifası...
TFF ile Kulüpler Birliği toplantısının yapıldığı gün Nihat Özdemir’in istifası...
TFF Başkan Vekili Erhan Kamışlı ve Yönetim Kurulu Üyesi Alkın Kalkavan’ın istifaları...
Yeni federasyon yönetiminin oluşturulması... 16 Haziran seçim kararı... Ve “İsviçre Kararları”...
Merkez Hakem Kurulu’na (MHK) sezon ortasında klasman yapma yetkisi tanıyan ‘şok’ talimatın sonucu olarak 8 Mart 2022’de aralarında Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Ali Palabıyık, çok sayıda Süper Lig hakemi ve gözlemcinin liste dışı bırakılmasının yarattığı depremin artçı sarsıntıları sürüyor... Hakem camiası öyle bir hale geldi ki, kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz.
Kamplaşmanın ve güç savaşının yaşandığı bir kaos ortamı oluşmuş durumda. Bu yazdıklarımızın en şaşırtıcı örneklerinden biri şu sıralar İstanbul’da yaşanıyor...
MHK'NİN KARARI DÖNÜM NOKTASI OLDU
Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği’nin (TFFHGD) Üsküdar’da bulunan İstanbul şube binası, aynı zamanda İl Hakem Kurulu’na da hizmet veriyor. Kurulun başkan ve üyeleri her hafta çarşamba günü, binada kendilerine ayrılan ofiste toplanarak, o hafta oynanacak amatör küme maçlarının hakem tayinlerini yapıyor. Ancak MHK’nin 8 Mart’ta aldığı o tarihi karardan sonra bakın ne oldu...
İstanbul İl Hakem Kurulu, TFFHGD’nin binasına alınmadı. Tüm çabalarına karşın içeri sokulmayan kurul üyeleri, bu nedenle 16 ve 23 Mart tarihlerindeki toplantılarını başka bir yer de yapmak zorunda kaldı.
ARALARINDAKİ İLİŞKİ ZATEN İYİ DEĞİLDİ
TFFHGD İstanbul Şubesi’nin TFFHGD Genel Başkanlığı seçiminde başkan Abdurrahman Arıcı’ya muhalif olması nedeniyle İstanbul şubesine yakın hakem ve gözlemcilerin sıkıntılı süreç yaşadığı, 8 Mart’taki MHK kararından sonra ortamın iyice gerildiği öğrenildi. Hatta TFFHGD İstanbul Şubesi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türk hakemliğinin en önemli kadın figürü olan Lale Orta’yı bir etkinlikte konuk etme istekleri MHK tarafından onaylanmamıştı (Lale Orta, TFFHGD İstanbul Şubesi’nin talebinin MHK Başkan Vekili Ahmet Şahin tarafından reddedildiğini beiN Sports’taki programında açıklamıştı). Konuyla ilgili görüştüğümüz TFFHGD İstanbul Şubesi’nin yetkilileri İl Hakem Kurulu’na ellerinden gelen desteği verdiklerini ifade etti.
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi’nin Kulüpler Birliği Başkanı olduğu dönemden bu yana Türk hakemliğini yapılandırma çalışmaları sürüyor. Çalıştay, MHK eski başkanlarıyla görüşmeler, model önerileri, İngiltere MHK Başkanı ve IFAB üyesi David Elleray’in ‘TFF Danışmanı’ olması derken 8 Mart’taki tarihi (!) kararla nirvanaya ulaştık. İşte muazzam kararla başardıklarımız:
ORGANiK YAŞAM EN GÜZELi!
· Avrupa’daki son temsilcimiz Galatasaray’ın da sahneden çekilmesiyle köyümüze döndük. Organik yaşam en güzeli.
· Ülke puanı sıralamasında 20’ye dayandık. Sayı ne kadar yükselirse futbolumuz o kadar büyüyecek! Hadi inşallah.
· Katar yolunda A Milli Takımımızın hepi topu 2 devi elemeye ihtiyacı var, öyle 2016’daki gibi 7 ayrı maçın sonucuna değil. Şükürler olsun.
· Yayın ihalesi, uzatma sürelerimiz tadında. Katar’dan gol sesi gelmeden hakem son düdüğü çalamayacak. Oyna da oyna yakışır sana.
DEKODER ŞENLiĞi
· Tv izleyicisi “Kaç dekoder alacağım, benim takım hangi kanalda?” merakıyla çılgınca eğleniyor. Dekoder şenliği.