Mete Tamer Omur

Siparişler evdeki dolaba sığmadı ve...

11 Aralık 2016
Çocukluğundan itibaren hep kendine ait bir şey yaratmanın hayalini kurar.

Pazarcılık yaparak çocuklarını büyüten ve okutan anneannesi rol modeli olur... Kimya mühendisliğini bitirir ve profesyonel iş hayatına adım atar. 4 yıllık yoğun iş temposunun ardından Bilge Altınmakas Özgenoğlu, kariyerine arar verir. Ama evde de boş durmaz. Güvendiği üreticilerden aldığı tavuk eti, yumurta ve sucuğu çevresine pazarlar. Siparişler evdeki dolaba sığmayınca da Bilge Altınmakas Özgenoğlu, 2015’te Bilge Çiftliği’ni kurarak hayalini gerçeğe dönüştürür. Bugün ağırlıklı e-ticaret kanalıyla yüzlerce farklı ürünü tüketiciyle buluşturan Özgenoğlu’nun gündeminde hem yeni ürünler hem de mağazalaşmak var...

BİLGE Altınmakas Özgenoğlu... Hayallerinin peşinde koşan, onu gerçekleştirmek adına kurduğu Bilge Çiftliği için her türlü zorluğa katlanan, dağıtımdan muhasebeye kadar birçok işi kendi yaparak kısa sürede başarıyı yakalayan gerçek bir girişimci... Bugün yoluna Bilge Çiftliği ve sarkuterisepetim.com ile devam eden Bilge Altınmakas Özgenoğlu, hem girişimcilik serüvenini hem de yarına dair planlarını anlattı. 1988 doğumlu olan Özgenoğlu, öğretmen bir anne ve babanın kızı olarak büyüdüğünü söyleyerek, şöyle devam etti:


İLHAM KAYNAĞI ANNEANNESİ
“Hep kendime ait bir şey yaratma hayalim vardı. Belki o yıllarda bu bir marka kurmak değildi, ama yapı olarak organizasyon yapmayı, üretmeyi ve insanları arkamdan sürüklemeyi seviyordum. Anneannem dedemi kaybettikten sonra üç kızını pazarcılıktan kazandığı parayla okutmuş. Ben bu hikayeyi dinleyerek büyüdüm. Bir yerde anneannemi kendime rol model seçtim. Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ni kazandım. Ama İzmirli biri olarak Ankara’ya alışamadım ve yatay geçişle Ege Üniversitesi’ne geldim. Bir yandan da dışarıdan işletme okudum. 2011’de de mezun olur olmaz da profesyonel iş hayatına atıldım. Bir yandan da İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde yüksek lisan süreci başladı. 6 ay sonra da gıda hijyeni alanında faaliyet gösteren bir firmaya transfer oldum. Ve bu süreçte gıdaya karşı ekstra bir ilgim ortaya çıktı.”

Yazının Devamını Oku

Artık devir değişti

5 Aralık 2016
DÜNE kadar birçok konuda özellikle İstanbullu firmaların yaptığı iş nedense daha bir kıymetli görünüyordu.

Hatta İzmirli firmalar İstanbul’da iş yapmak istediğinde ise taşralı gözüyle bakılıyordu. Ama artık devir değişti. İzmirli firmalar İstanbul, hatta yurt dışında birçok başarılı işlere imza atıyor. Bunlardan biri de İzmir’in ödüllü kuruluşlarından RSG İç Mimarlık... Konut, turizm işletmeleri, çok amaçlı sosyal mekanlar, sağlık yapıları gibi farklı alanlarda iç mimari tasarım, proje ve uygulama hizmeti veren firma, bugün işlerinin yüzde 70’ni İstanbul’a yapıyor.

 

İstanbul’da boş luğu gördü ve...

RSG İç Mimarlık’ın kurucusu R. Semih Güven ile hem sektörü hem projeleri hem de değişen İstanbul algısını konuştuk. RSG İç Mimarlık’ı 2002’de kurduğunu, 2007’de de Didem Güven’in ortaklığıyla kurumun büyümesini sürdürdüğünü paylaşan Semih Güven, bugün ağırlıklı İstanbul’a iş yapmanın sırrını şöyle anlattı: “Biz iç mimarlık alanında İstanbul’da orta segmentte bir boşluk gördük. Burada da sunduğumuz butik çözümler İstanbulluların çok hoşuna gitti. Bu bizi İstanbul’da büyüttü. Ve bir algıyı da kırmış olduk. Şu an işimizin yüzde 70’ni İstanbul’a yapıyoruz.”

 

Merkezini taşımadı ofis açtı

İşin yüzde 70’ni İstanbul’a yapmalarına rağmen şirketin merkezinin İzmir’de olduğuna dikkat çeken Semih Güven, “Tüm işler İzmir’den çıkıyor. Burada güçlü ve kalabalık bir ekibimiz var. Biz merkezimizi İstanbul’a taşımak yerine orada bir ofis açtık. Sonuçta İzmir, çalışmanın yanında size bir de yaşama alanı sunan bir kent. Hobilerinizi rahatça yapabileceğiniz bir şehir. Biz de iş orada diye merkezimizi İstanbul’a taşımadık. İstanbullu müşteri de buna alıştı” diyor.

Yazının Devamını Oku

Baba kurdu, çocuklar büyüttü torunlar geleceğe taşıyor

4 Aralık 2016
Altmışlı yılların başında öğretmenliği bırakır ve sanayiciliğe adım atar...

Önce yokluk yıllarında kaynak makinesi üreten Veli Tüjümet, daha sonra oğlu Özen ile birlikte 77’de pistonlu, 98’de ise vidalı hava kompresörüyle Aydın Trafo’ya hayat verir. Ve kompresör sektöründe önemli bir aktör ortaya çıkar. 2012’de ise Alkın Kompresör’ü bünyesine katar. Veli Tüjümet’in vefatıyla dümene geçen ikinci ve üçüncü kuşak bugün iki şirketle dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyor. Dünyada sayılı firmanın ürettiği denizaltı kompresörlerini de portföylerine eklediklerini paylaşan Özen Tüjümet, gündemde yeni ürünlerin olduğunu söylüyor.


ÖZEN Tüjümet... Çocukluğundan itibaren atölye tozu yutan ve babasının yarattığı eseri ağabeyi Özden ve üçüncü kuşakla birlikte daha da yukarı taşıyan başarılı bir isim. Bugün ağırlıklı Alkın Kompresör’le ilgilenen Özen Tüjümet, hem Aydın Trafo’nun kuruluş hikayesini, hem Alkın’ın satın alma sürecini, hem de gelecek planlarını anlattı. Mithatpaşa Sanat Okulu ve ardından da Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olan babası merhum Veli Tüjümet’in Elazığ’da elektrik öğretmenliği yaptığını belirterek söze başlayan Özen Tüjümet, hikayenin devamını şöyle aktardı:


TÜRK SANAYİSİNİN TEMEL TAŞLARI

Yazının Devamını Oku

Eski mahallenin modern yüzü site

28 Kasım 2016
BUGÜN ne kadar lüks yapı olursa olsun maliyet önemli bir detay. Düne kadar özellikle villa tipi bağımsız yapıların rağbet gördüğü gayrimenkul sektöründe de devir değişti.

Son dönemde popülaritesi artan ve eski mahalle düzeninin modern yüzü site konsepti artık villalarda da moda oldu. Hatta bugüne kadar Ege’de ağırlıklı ikinci konut olarak kullanılan yapılarda 12 ay yaşam da başladı. Geçmişi 1971’e dayanan Temelsan Yapı da bu alanda özellikle Narlıdere-Çeşme hattında hayata geçirdiği projelerle adından söz ettiriyor. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Temel ve üçüncü kuşak temsilcileri Cemal-Asil Temel kardeşlerle hem şirketin projelerini, hem de gelecek planlarını ve sektörü konuştuk.

 

Yazlık değil, 12 ay yaşam

Bugüne kadar 5 bine yakın konut inşa ettiklerini belirten Asil Temel, bugün Gloriapark Ayayorgi Çeşme ve Sahilevleri’nde Villa Gloria ile Concept Gloria projelerinin devam ettiğini paylaştı. Temel, “Gloriapark Ayayorgi yaz-kış yaşamın devam ettiği, doğallığın korunduğu ve balıkçılarıyla meşhur Dalyanköy’e ve Çeşme’nin en güzel plajlarına sahip Ayayorgi Koyu’na çok yakın mesafede yer alıyor. 17 dönümlük alan üzerinde 26 villa bulunuyor. Site olarak tasarladık. Artık villalarda da site konsepti ön plana çıkıyor. Villa hayatının tek başına masraflarının çok yüksek olması site yaşamını zorunlu kılıyor. Tüm bunlara tek noktadan çözüm sunuyoruz. Ortak alanların yanı sıra villalar için bir de özel alan yarattık” diyerek villalarda başlayan site algısının çıkış sürecini paylaştı.



Yazının Devamını Oku

Çiftlik hayal etti tekstil tarlası oldu

27 Kasım 2016
Salihlili çiftçi bir ailede büyür. Eğitiminden arta kalan her fırsatta ise aile işine sahip çıkar. Lisenin ardından da kariyerine asker olarak devam eder.

Hayati Ertuğrul, baba mesleğini sürdürme planıyla da 14 yıl astsubaylık yaptıktan sonra doğduğu topraklara geri döner. Ancak İzmir’deki akrabası tekstil kralı merhum Bülent Özkul’un teklifiyle 1986’da kariyerinde yeni bir rota çizer. Hiç bir deneyimi olmadan tekstil sektörüyle tanışan Hayati Ertuğrul, 1993’te ise Ertuğrul Tekstil’i kurar. Bugün Almanya’dan İtalya’ya kadar birçok Avrupa ülkesindeki büyük markalara kadın hazır giyim ile erkek gömleği üreten Hayati Ertuğrul’un gündeminde ise verimlilik esaslı çalışmalar var. Kendi markasıyla da ihracat yapan Ertuğrul, ikinci kuşakla da yeni sektörlerde büyümeyi hedefliyor.

 

HAYATİ Ertuğrul... Çiftçilik planları yaparken hiçbir fikrinin olmadığı tekstil sektörüne adım atıp, burada önemli bir marka yaratmayı başaran müteşebbis... “Bunda eşim Mukaddes Ertuğrul’un payı çok büyük” diyen Ertuğrul Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, hem girişimcilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını paylaştı. 1953 Salihli Adala doğumlu Hayati Ertuğrul, çiftçi bir ailede büyür. Liseyi bitirene kadar da hayatının Adala’da geçtiğini anlatan Hayati Ertuğrul, hikayenin devamını şöyle aktardı:

 


PLANLARI ÇİFTÇİLİK ÜZERİNEYDİ
“Liseden sonra kariyerime asker olarak devam etme kararı aldım. Ve havacı oldum. Bu aşamada da o dönemki ismiyle Necati Eğitim Enstitüsü’nde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği okudum. Ama hiçbir zaman öğretmenlik yapmadım. Tüm bunları yaparken de çocukluğumdan beri her fırsatta babama yardım ettim. Bağ, bahçe, tarla işlerinde çalıştım. Ve hep hangi mesleği yaparsam yapayım ya da ne okursam okuyayım hayalimde çiftçilik vardı. Hep bunun altyapısını kurdum. 1976’da evlendim. Eşim de matematik öğretmeniydi. 14 yıllık astsubaylık görevimin ardından askerlikten kendi rızamla ayrıldım. Hayalim olan çiftçilik için Adala’da çalışmalara başladım. Aynı dönemde de ucundan siyasete bulaştım. Belediye başkanlığı için aday adayı oldum, ama karşılaştığım engeller nedeniyle bu defteri oracıkta kapattım.”

 

Yazının Devamını Oku

İzmir’de öne çıkanlar

21 Kasım 2016
HİÇ kuşkusuz son yıllarda İzmir, özellikle gayrimenkul alanında değerine değer katarak yükseliyor.

Bu yıl konut satış hızı biraz düşse de özellikle İzmir-İstanbul Otoyolu projesinden aldığı güçle gelecekte en çok konuşulan kentler arasında. Peki, gayrimenkulün hala güvenli liman olarak görüldüğü İzmir’de hangi bölgelere yatırım yapmak kazandırır? Konut mu, ofis mi, yoksa arsa ve arazi mi almak gerekir? Ekonomist Dergisi, TSKB Gayrimenkul Değerleme’nin katkılarıyla Türkiye’de önümüzdeki 3 yılda en çok prim yapması beklenen konut, arsa-arazi ve ofis bölgelerini ortaya çıkaran bir araştırma yaptı. Araştırmada İzmir de var. Konutta Mavişehir, Bayraklı ve Bornova, ofiste Yeni Kent Merkezi, Bornova ve Alsancak, arsa-arazide ise Bayraklı, Pınarbaşı ve Ankara Caddesi prim potansiyeli yüksek bölgeler olarak öne çıkıyor.

 

Yüzde 40 değerlendi

Son 3 yılda ortalama konut fiyatlarının yüzde 40 değer kazandığı ve ardı ardına yeni projelerin yükseldiği İzmir’de gelecekte en çok prim yapması beklenen 3 bölge dikkat çekiyor. Mavişehir, Bornova ve Bayraklı. 2013’te metrekaresi 2 bin 900-3 bin 500 liralarda olan Mavişehir’de bu fiyatlar bugün 5 bin-5 bin 500 TL civarında. İzmir’de en fazla değer kazanan bölge olarak öne çıkan Mavişehir’in gelecekte de prim yapmasında İzmir kıyı kullanımının artmasına yönelik projelerin tamamlanmasıyla Üçkuyular’dan bu buraya uzanan 40 kilometrelik sahil gezinti yolu, bisiklet yolu, kafeler, servis birimleri, çocuk oyun alanları, spor alanları ve özel peyzajlarla düzenleme projelerinin 2019’a kadar tamamlanacak olmasının payı var. Bayraklı, Göztepe Üçkuyular ve Mavişehir’de yeni vapur iskelesi; Göztepe, Karataş, Alaybey ve Bostanlı’da semt marinaları; Alaybey-Mavişehir arasında tramvayın yapılıyor olması da diğer artılar olarak öne çıkıyor. Metrekare fiyatlarının 6 bin-8 bin liralardan 9 bin-10 bin TL’ye yükseldiği Bayraklı’da ise devam eden ve yapılması planlanan projeler bölgenin değerine değer katacak gibi. Metrekare fiyatlarının 2 bin 500-3 bin 500’ten 4 bin-5 bin liraya yükseldiği Bornova’da ise Ege Üniversitesi-Evka 3 metro hattının 1 kilometre derin tünelle Bornova merkeze bağlanma planı ile çeşitli yol çalışmaları bölgenin gelecekte prim yapmasında etkili olacak.

 

MERKEZİN ALTERNATİF BORNOVA

Yazının Devamını Oku

Kötü tedarikçi patron yaptı

20 Kasım 2016
Çocukluğundan itibaren ticarete ilgi duyar. Meşe de satar, plaj çantası da...

Mimarlık okuduğu üniversite yıllarında ise ailesiyle evleri ayrıma talebi çalışma hayatının kapısını açar. Birçok işte çalışan Göktay Mutlu Soysal, 4 yıllık okulu 8 yılda tamamlar. Bir yandan çeşitli şirketlerde profesyonel iş hayatına devam eden Soysal, diğer tarafta ise eşi Burcu Soysal’la Aris Mimarlık’ı kurar. Yapılan dekorasyon işlerinde mobilya tedarikçisiyle yaşanan sıkıntıyı ortaklıkla çözen Soysal, daha sonra ise yoluna tek başına devam etme kararı alır. Bugün kurduğu Massa Mobilya ile birçok konut projesinin mobilya ihtiyacını karşılayan Göktay Mutlu Soysal’ın gündeminde hem mağazalaşmak, hem de sıra dışı bir fabrika kurma planı var...


GÖKTAY Mutlu Soysal... Erken yaşta ticaretle haşır neşir olan ve genç yaşta çalışma hayatına adım atarak basamakları birer ikişer çıkarak kendi işinin patronluğuna kadar yükselen başarılı bir girişimci... Bugün oldukça zor bir sektörde yoluna devam eden Massa Mobilya’nın kurucusu mimar Göktay Mutlu Soysal, hem girişimcilik serüvenini hem de gelecek planlarını anlattı. 1980 İzmir doğumlu olan Göktay Mutlu Soysal, anne ve babasının ziraat mühendisi olduğunu, yıllarca kamuda çalıştığını anlatarak, hikayenin devamını şöyle aktardı:


İŞE DALINCA ÜNİVERSİTE UZADI

Yazının Devamını Oku

Plazadan toprağa

13 Kasım 2016
HER biri iyi eğitim alır. Uzmanlık alanlarında da başarı dolu bir kariyere doğru yürürken, 2013’te profesyonel iş yaşamlarıyla ilgili radikal bir karar alırlar.

Derya Hammaş, Muhlis Soysal, Merve Purde ve Alp Zerenoğlu, yüzlerini plazadan toprağa döner. Hem büyükşehir hem de plaza hayatından sıkılan Purde, Zerenoğlu, Hammaş ve Soysal, kendi hikayelerini yazmak için Madam Gıda’yı kurar. Dört genç girişimci, birçok insanın güneye yerleşme hayalini Ayvalık’ta zeytinyağı üreticiliğine soyunarak gerçekleştirir. Ve babaanneden kiralanan zeytinlikten elde edilen ürünle de 2014’te tüketicinin karşısına çıkan gençler, bugün Pina markasıyla üç büyük hipermarket zincirinde yerini almış durumda. Aynı zamanda 5 ülkeye de ihracat yapan genç girişimcilerin gündeminde ise yeni ürünler var.

 

 

BU hikayenin tam dört kahramanı var... Merve Purde, Derya Hammaş, Alp Zerenoğlu ve Muhlis Soysal... Büyük makinenin küçük dişlisi olmak yerine kendi hikayelerini yazma yoluna giden ve doğaya dokunarak başarıyı yakalayan dört genç girişimci... İtalya’da strateji ve tasarım üzerine master yapan Purde, turizm sektöründe çalışan Hammaş, uluslararası bir şirkette satış üzerine marka yöneticiliği yapan Soysal ve büyük bir avukatlık bürosunda davalara koşturan Zerenoğlu ile hem 20’li yaşların sonlarında profesyonel iş hayatını bırakarak kendi hayallerinin peşinden giderek kurdukları Madam Gıda’nın öyküsünü, hem de gelecek planlarını konuştuk. Arkadaşlığın ortaklığa dönüş sürecin Muhlis Soysal, şöyle anlattı:

 

İyi okul-kariyer algısına karşı

 

“İyi okullarda okuyup, iyi şirketlerde çalışacaksın gibi yıllardır bize dayatılan yapı var. Tabii bir süre sonra hayatın tam da böyle olmadığını gördük. İstanbul’da bu algıdan rahatsız olan bir grubumuz vardı ve her toplantıda bu konu tartışılıyordu. Ben, Derya ve Alp’in arkadaşlığımız ortaokul yıllarına dayanıyor. Merve’yle de İstanbul’da tanıştık. Derya Amerika’dan döndükten sonra sürekli kendi işimizi kurmamız adına beni sıkıştırıyordu. Yine Derya’nın beni sıkıştırdığı ve toplantılardan bunaldığım bir gün, işyerimin garajından Derya, Alp ve Merve’yi aradım, ‘Bu akşam tüm planlarınızı iptal edin toplanıyoruz’ dedim. Ve o akşam Derya’nın da tecrübesi olan zeytinyağını hedefimize koyduk. Toprağa dokunarak bir şeyler yapmak için karar aldık. Hemen zeytinyağı sektörünü her boyutuyla araştırdık. Bir yerde amacımız şehirle köy hayatını buluşturmak ve topluma faydalı bir işe imza atmaktı.”

Yazının Devamını Oku