KAESU Akademi... Ne öğrenildiğinden ziyade nasıl öğrenildiği ve öğrenmeye neyin sınır koyduğuyla ilgilenen bir kurum. “Atölye çalışmalarımız, çocukların ve yetişkinlerin kendi iç kaynaklarına ulaşmasına rehberlik eder” diyen KAESU Akademi’nin kurucuları Kadir Akpınar ve Esra Dağhan, hem kurumlarının hikayesini hem de uyguladıkları yöntem hakkında bilgi verdi. Psikolojik danışman olarak eğitim sektöründe yerini aldığını anlatan Esra Dağhan, farklı kurum ve kuruşlarda profesyonel olarak çalıştığını paylaşarak, şöyle devam eti:
İLK ADIM 18 ÇOCUKLA
“Eğitimde bir şeylerin değiştirilmesi ya da şu an yapılmaya çalışılan şeyin kalıplardan ibaret olduğunu fark ettim. O kalıbın içerisinde ben hareket edemiyorsam, gelecek nesillerin de çok hareket alanın olmadığını düşündüm. Ve bir şeyler yapılması gerektiğine inandım. Kendi çapımda farkındalıklar üzerine gittim. Çocuktaki farkındalığı ortaya çıkarmak adına çaba sarf ettim. Tabii, bunu başka bir kurumun çatısı altında yapmak zordu. İlk etapta pazarları bir kurum bize mekanını açtı ve farkındalığı yüksek, duygusal zekası güçlü 18 çocukla yola çıktık. Dikkat eksikliği ya da içine kapanık çocuklarda bir değişim yarattık. Bu sürçte de sanatın gücünü fark ettik ve bu alanda yolumuz Kadir Akpınar’la kesişti. Sanatla psikolojinin bir araya geldiğinde güzel şeyler ortaya çıktığını gördük ve KAESU Akademi doğdu.”
DOĞANIN SUNDUĞU İMKANLAR
İzmir, ocak ayını büyümeyle kapatmasına rağmen, şubatta konut kredilerinin yüksekliğinin de etkisiyle satışları yüzde 5.2 gerilese de yılın ilk çeyreğinde lansman hareketliliği yaşıyor. Firmalar birer birer yeni projelerini görücüye çıkarıyor.
Doğaya özlem
duyanlar için
Kimi zaman evde bakkal açar, kimi zaman da apartman sakinlerinin ayakkabılarını boyar. Kanat Kıral, ticarette ilk resmi adımını ise üniversite yıllarında ağabeyleriyle Ankara’dan Bodrum’a tur düzenleyerek atar. 20’li yaşlarda A sınıfı seyahat acentesi kurar. Kıral, bir de otel açar. 2000’li yıllarda yaşanan ekonomik krizlerle birlikte rotasını yurtdışına çevirir. Gittiği Avustralya’da tekstil üzerine bir marka yaratır. Ancak sıla hasreti ağır basınca da 2010’da Bodrum’a geri dönen Kanat Kıral, bu kez turizm yerine gıdaya yönelir. Bodrum ile özdeşleşmiş mandalinayı lokumdan reçele, kolonyadan Türk kahvesine kadar 10’larca çeşit üründe kullanır. Kanat Kıral, bugün bir yandan mağazalaşıyor öte taraftan da ihracat yapıyor.
KANAT Kıral... Ticarete olan yatkınlığıyla karşısına çıkan fırsatları işe çevirmeyi başarabilmiş bir isim... Birçok sektör deneyim kazanan ve üç üniversite bitiren bir girişimci. K Plus’ın kurucusu Kanat Kıral ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecek planlarını konuştuk. 1971 Ankara doğumlu olan Kanat Kıral, hayatının önemli bir bölümü de bu kentte geçirir. “Hakim bir anne, mali müşavirlik, üniversitede eğitmenlik ve bürokratlık gibi unvanları olan bir babanın üç çocuğundan en küçüğüyüm” diyen Kanat Kıral, hikayesine şöyle devam etti:
GENÇ YAŞTA SEYAHAT ACENTESİ
“Ticaretle ilgisi olmayan bir ailede büyüsem de benim bu alana karşı nedenini bilemediğim bir ilgim vardı. 7-8 yaşında apartmandaki ayakkabıları toplayıp boyardım Tabii komşularımız da benim bu hamlemi karşılıksız koymazdı. Aynı şekilde evde de bakkal dükkanı açardım. Kimi zaman annem ve babam, kimi zamanda eve gelen misafirler müşterim oluyordu. Girişimcilikte ilk adımı ise üniversite yıllarında attım. Önce Gazi İşletme, ardından da Bilkent’te ekonomi okudum. Ortanca ağabeyim ODTÜ’de spor akademisi okuduğu dönemde öğrencilere tur organize edip Bodrum’a götürüyordu. Ondan ilham alarak ben de bu akımı Gazi’ye taşıdım. 80’lerin sonunda 7-8 otobüsle Bodrum’a tur düzenler hale geldik. Tabii Bodrum o yıllarda bu kadar popüler değildi. Ölü sezonda ilçeyi hareketlendirdik. Herkes bizi çok sevdi. Bodrum Ticaret Odası’na kayıtlı olarak genç yaşta A sınıfı bir seyahat acentesi kurdum. Bir yandan üniversite bir yanda da işimi yaptım. 6 ay Bodrum, 6 ay Ankara şeklinde bir süreç başladı. Seyahat acentesi işi 12-13 yıl devam etti. Daha sonra da bu işi otelle taçlandırdık.”
HAYALİMDE AMERİKA VARDI AMA...
Ticari bilgi ve şansın etkisiyle belli bir noktaya geldiklerini söyleyen Kanat Kıral, otelciliğin ise çok bildikleri bir alan olmadığını belirtti. “O nedenle otelcilikte biraz sıkıntı yaşadık” diyen Kıral, “Daha sonra 99 depremi ve ardından başlayan ekonomik krizlerle tadımız kaçtı. Ve turizmden çıkma kararı aldık. O dönemde de ilk eşim hamileydi ve Amerika’ya gitme planları yapıyorduk. Öncesinde de eşimin kız kardeşi Avustralya’da yaşıyordu. Onun yanına gittik. Daha sonra Amerika’ya gitmeye hazırlanırken eşimin hamileliği nedeniyle uçuşuna izin vermediler ve orada kaldık. Tabii boş durmak bana göre değildi. Oturma izni alana kadar piyasayı tanımak için garsonluk, oto yıkamacılığı yaptım. İzin çıktıktan sonra da tekstilde bir marka yarattım. Çin’de ürettirip açtığım mağazalarda bu ürünleri satmaya başladım. Türkiye’deki iki üniversitenin ardından burada da otelcilik, aşçılık ve gastronomi okudum. Avustralya maceram 10 yıl sürdü. Ama bir süre sonra kendimi altın kafeste hissetim. Eşimden de ayrılmıştım, sıla hasreti ağır bastı” diyerek 2010’da Bodrum’a geri dönüş yaptığını anlattı.
2015’te Renkli Orman’la sektöre farklı bir giriş yapan İzmir Başka Bir Okul Mümkün Eğitim Kooperatifi, anaokulunun ardından ilkokulu da bünyesine kattı. Kurum, şimdi kampüsünü büyütmeyi planlıyor.
RENKLİ Orman Okulları... Eğitimi yaşamdan ve çocuğun bireysel özelliklerinden soyutlamayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen bir okul amacıyla ilerleyen bir kurum. “Yaratıcılığı, çocukların özgürlüğünü, doğayla bağ kurmalarını öne çıkaran, çocuk merkezli, çocukların ilgi ve meraklarıyla belirlenen esnek ve kendiliğinden çokça yer veren programa sahip bir okuluz” diyen İzmir Başka Bir Okul Mümkün Eğitim Kooparetifi’nden Yasin Sancak ve Nazlı Aykan ile hem Renkli Orman’ın kuruluş hikayesini hem de eğitimdeki yol haritalarını konuştuk.
DÖRT TEMEL EKSEN
2009 gibi İstanbul’da mevcut eğitim sisteminde aradığını bulamayan veli, eğitimci ve gönüllülerin bir araya gelmesiyle ilk adımın atıldığını dile getiren ve o sürecin içinde olan Yasin Sancak, o günleri şöyle anlattı:
“Bu oluşum 2010’da Başka Bir Okul Mümkün (BBOM) Derneği’ni kurdu. ‘Demokratik yönetim’, ‘alternatif eğitim’, ‘ekolojik duruş’ ve ‘özgün finansman’, bu modelin temel 4 ekseni olarak belirlendi. Bu 4 eksenin de uygulamaları dünyada bulunuyor, fakat bunların hepsini bir arada uygulayan bir model olmaması, BBOM’u yenilikçi ve farklı kılıyor. Önümüzde yerli olan bir de ‘Köy Enstitüleri’ vardı. Bu kapsamda ilk okul 2013’te Bodrum’da açıldıktan sonra Ankara ve İzmir’de de ‘başka bir okul mümkün’ diyen aileler bir araya gelmeye başladı. İzmir ayağında önce İzmir Başka Bir Okul Mümkün Eğitim Kooperatifi 2014’te kuruldu. 2015 yılında ise çocuklarımızın verdiği isimlerle Bornova Yakaköy’de Renkli Orman Anaokulu olarak ortaya çıktı.”
Lisenin sonrasında 10 yıl çekirdeksiz kuru üzüm alıp satar. Mehmet Ali Işık, ailenin tarım arazilerini ipotek ettirerek çektiği krediyle de 1984’te kuru üzüm işleme tesisi kurar. Üç yılın ardından yönünü yurtdışına çevirir. Mehmet Ali Işık, dışarıdan gelen organik ürün talebiyle yeni bir yola girer. Önce İzmir Ören’de kendi arazilerinde başlattığı organik tarım hareketini Türkiye’nin birçok köyüne taşır. Mehmet Ali Işık, 90’ların başında organik tarımda yaktığı ışığı bugün 3 bin 300’ün üzerinde çiftçi ve 250’ye yakın köyle devam ettiriyor. 40’a yakın ülkeye hem kuru hem de dondurulmuş birçok organik meyve çeşidini ihraç ediyor. Gündemde ise inovatif ürünler var.
MEHMET Ali Işık... Herkesin gittiği yoldan gitmek yerine farklı olanın peşinden gidenlerden. Bu yolda da herkesin kazanmasını kendine misyon edinmiş bir girişimci. Organik tarıma gönül veren bir isim. Işık Tarım’ın kurucusu Mehmet Ali Işık ile hem girişimcilik hem organik tarım hem de gelecek planlarını konuştuk. 1957 Kemalpaşa Ören doğumlu olan Mehmet Ali Işık, dedesinin yıllar önce Antalya Akseki’den İzmir Kemalpaşa’ya geldiğini söyleyerek, hikayenin devamını şöyle aktardı:
GENÇ YAŞTA TİCARETE ADIM
“Kemalpaşa Ören’de dedem, önce tarım arazileri alır. Sonra da bir bakkal dükkanı açar. 20 yıla yakın süre bu işi yapar. Daha sonra ise bayrağı babam devralır. O da babasının yolundan devam eder. 40 yıla yakın bakkal dükkanını çalıştırır, toprakları işler. Yani hem tarım hem de ticaretin içinde büyüdüm. 9 yaşından itibaren de okuldan kalan zamanlarda bakkal dükkanında çalıştım. Orada ticareti öğrendim. Lisenin ardında da ticari birikimle yeni bir kulvarda yürüme kararı aldım. Eniştem çekirdeksiz kuru üzüm işiyle uğraşıyordu. Ondan ilham alarak bu işe yöneldim. Hem Ören’den hem de çevre köylerden çekirdeksiz kuru üzüm toplayıp, borsada sattım. Tabii, enişteme de ürün veriyordum.”
İlk etapta 60 lise hedefleyen kurum, bunun ikisini 2018-2019 eğitim döneminde İzmir’de açmaya hazırlanıyor. Ege’ye ayrı önem veren Doğa Koleji’nin bölgede 16 kampüsü bulunuyor.
DOĞA Koleji... Türkiye genelindeki 110 kampüsü, 82 bin öğrencisi, 8 bin öğretmeni ve 11 bin çalışanıyla eğitim dünyasının önemli bir aktörü. Geliştirdiği eğitim metotları ve materyalleriyle öğrencilerinin hem akademik hem de sosyal olarak gelişmesi için emek sarf eden bir kurum. “Eğitimde başarı ve kaliteye odaklandık” diyen Doğa Koleji Genel Müdürü Ali Rıza Lüle ile hem sektörü hem de kurumun Ege yapılanmasını ve hedeflerini konuştuk. Ege Bölgesi’nde bulunan 15 kampüsüne Salihli’yi ekleyerek sayıyı 16’ya çıkardıklarını dile getiren Lüle, şöyle devam etti:
KAMPÜS SAYISI 19’A ÇIKACAK
“Sağlam adımlarla eğitimdeki yatırımlarımıza devam ederek, istikrarı elden bırakmadan büyüyoruz. Salihli’de yeni açılan kampüsün büyük şehirlerdeki kampüslerden hem fiziki hem de akademik olarak hiçbir farkı yok. Doğa Koleji’nin eğitim kalitesini Ege Bölgesi’nin her yerinde yaygınlaştıracağız. Ege’de Doğa rüzgarı estirmeye devam edeceğiz. Salihli’nin ardından Fethiye, Bodrum ve İzmir Buca olmak üzere bölgeye 4 yeni kampüs daha açarak, 19 kampüsle Egeli öğrencilere kaliteli eğitimin kapılarını açmaya devam edeceğiz.”
ANKARA merkezli Pekerler İnşaat bünyesinde faaliyet gösteren Pekintaş Yapı-Burakcan İnşaat İş Ortaklığı, İzmir gayrimenkul sektörüne iddialı giriş yapmaya hazırlanıyor. 78 bin 500 metrekarelik alanda 2.2 milyar liralık yatırımla konut, otel ve rezidanstan oluşan karma proje hayata geçirilecek. Mayısta tanıtımı yapılacak Alsancak İzmir projesi 3 yılda tamamlanacak. İzmir’de kalıcı olmaya gelen şirketin her yıl ortalama 1 milyar liralık yatırım planı bulunuyor. İş ortaklığı önümüzdeki 10 yıl boyunca 10 milyarlık yatırım hedefi koydu. Pekerler İnşaat bünyesinde faaliyet gösteren Pekintaş Yapı-Burakcan İnşaat İş Ortaklığı’nın Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Peker, hem İzmir yatırımlarını, hem de kentteki gayrimenkul piyasasını değerlendirdi.
Konuttan otele
Peker, “Emlak Konut GYO ile grup bünyemizde faaliyet gösteren Pekintaş Yapı-Burakcan İnşaat İş Ortaklığı olarak ihalesini kazandığımız Alsancak İzmir projemiz tarihi Alsancak Garı’nın tam arkasında, Alsancak Stadyumu’na komşu olan eski Tariş fabrikalarının yer aldığı araziyi kapsayan birbirine komşu 5 parselden toplam 78 bin 500 metrekarelik alanda kurulacak. Sadece konut parselimizin bulunduğu arazide zemin + 29 kattan oluşan 1+1’den 5+1’e kadar daire seçeneklerinin olduğu yaklaşık bin 150 daire, yine otel ve rezidans parselimizde 5 yıldızlı 120 odalı otel bloku ve bunların yanı sıra otelimizin işletmesine bağlı hizmet verecek 200 rezidans dairemiz bulunacak” bilgisini verdi.
24 dönümlük park
Özgür Peker, şöyle devam etti: “Şehrin tam kalbinde tüm ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde tasarlanmış olan projemiz sınırlarında bir devlet okulu, İzmir’in eğitim vizyonuna uygun bir kolej, 24 bin 500 metrekarelik açık alanda 7’den 70’e herkesin istifade edebileceği zengin peyzaj alanları, bol oksijen ile spor yapılabilecek alanlar, koşu ve bisiklet parkurlarını da içinde barındıran doğayla iç içe olabileceğiniz parklar yer alacak. Ayrıca çocukların trafik korkusu olmadan özgürce oynayabilecekleri muhteşem oyun alanları ve parklarıyla birlikte şehrin tam merkezinde İzmirlilere yepyeni bir yaşam tarzı sunulacak.”
Ve gördükleri boş ve yasak olan birçok yere ya yazılarıyla ya da çizimleriyle imzalarını atarlar. Can Çetinler ile Erinç Kunan da illegal bir ruhla kendi sanatlarını sokağa taşır. Girişimin ilk adımı Erinç Kunan’ın 2009’da graffiti malzemeleri satışı için açtığı mağazayla atılır. Daha sonra ise artan talep illegal doğan graffitiyi kafeden spor salonuna kadar birçok mekanın duvarına taşır. Can Çetinler de 2016’da Color Addicts Tasarım Ajansı’nı kurarak işi resmileştirir. Bugün 6 kişilik bir ekiple yoluna devam eden Color Addicts Tasarım Ajansı’nın kurucularından Can Çetinler’in gündeminde İzmir’de çok katlı bir binanın dış cephesini boyamak var.
CAN Çetinler ve Erinç Kunan... Kimi kesimler tarafından vandalizm olarak tanımlansa da graffitinin artık bir sanat olarak görülmesi adına yoğun mesai harcayan iki isim. Hatta bunu bir moda haline dönüştürerek, İzmir’de sektör haline gelmesine öncülük etmiş iki genç girişimci. Color Addicts Grubu’nun üyelerinden Can Çetinler ve Erinç Kunan ile graffitiye adanmış hayatlarını konuştuk. Gıda işiyle uğraşan bir baba, ev hanımı bir annenin çocuğu olarak 1992’de dünyaya gelen Can Çetinler, hikayesini şöyle aktardı:
OKUL HARÇLIĞI BOYAYA
“Graffiti merakı ortaokul yıllarında ortaya çıktı. Sokaklarda görünce dikkatimi çekiyordu. Daha sonra sırf bu alanda yayın yapan bir dergi edindim. Orada birçok kişinin bu işle uğraştığını görünce ben de başladım. Ve aslında 90’ların ortasında bu işe merak salan birçok kişi gibi bende Karşıyaka’da bulunan eski bir sabun fabrikasına uygulama yapmaya gittim. Burada Erinç Kunan ile yollarımız kesişti. Ve 6-7 kişilik bir grup olduk. Graffiti dünyasında illegal yapıdan dolayı bir takma isim, bir de grup adı olur. 9 yıl önce de Color Addicts Grubu ortaya çıkmış oldu. Yıllarca da sokaklara imzamızı attık. Okul harçlıklarımızla boyalar aldık. Yasak olan bir iş yaptığımız için de para cezaları ödedik.”