Paylaş
Devlet memuruyken istifa edip, işçi ya da işveren olarak çalışmasını sürdüren kimse, ileride birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emekli olduğunda “emekli ikramiyesi” alamıyordu. Keza, son defa Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılmak gerekiyordu...
Buna neden olan düzenlemeyse, 2829 sayılı Hizmet Birleştirme Kanunu’nun 12’nci maddesinin birinci fıkrasındaki, “Son defa T.C. Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılan ve” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 5 Şubat 2009 tarihli, E:2005/40 ve K:2009/17 sayılı kararıyla iptal edildi. İptal hükmününse, kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 5 Haziran 2009’dan itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verildi. Hukuki bir boşluk doğmasın diye...Ama bu tarih de geçirilmiştir.
TBMM’deki kanun teklifi
Diğer bazı hususlarla beraber TBMM’ye verilen 27 Mayıs 2010 tarihli kanun teklifinde Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereğince de değişiklik yapılması öngörülmektedir.
Söz konusu teklif, komisyonlarda görüşülüyor, kısa bir süre sonra kanunlaşması bekleniyor... Kanunlaşınca yaraya merhem olacak mı, orası tartışmalı.
Bir kere, konunun bir hükümet tasarısı olarak düzenlenmemiş olması dikkat çekici. Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 2829 Sayılı Kanun’un 12’nci maddesinde değil de, 5434 Sayılı Kanun’un 89’ncu maddesinde değişiklik öngörülüyor.
Söz konusu kanun teklifinin 11’nci maddesindeki düzenlemeye göre, yine “son defa bu kanun(Emekli Sandığı Kanunu) veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4.maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmaktayken emekliye ayrılanlara…. Emekli ikramiyesi ödeneceği” hüküm altına alınıyor.
Bize göre düzenleme Anayasa Mahkemesi kararındaki amacı dikkate almadan yapılmıştır. Beklentiye cevap verilememiştir.
Bu haliyle kanunlaşırsa
Teklifin bu haliyle kanunlaşması halinde benzer durumda olan birçok kimse yine emekli ikramiyesi alamayacak.
Örneğin; 20 yıl boyunca Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir okulda hekim olarak çalıştıktan sonra istifa edip özel hastaneye geçen kişi, hizmet birleştirmesiyle beraber 506 Sayılı Kanun’a(Eski SSK) göre emekli olursa 20 yıllık çalışmasında ötürü emekli ikramiyesini alamayacaktır. Sırf sonunda, Emekli Sandığı’na tabi bir görevden emekliye ayrılmadığı için.
Benzer durumdakiler ne yapmalı
Benzer durumda olanlar önce teklifin kanunlaşmasını beklesin. Yukarıdaki şekilde, hiçbir değişiklik olmadan kanunlaşırsa artık yargıya başvurmaktan başka seçenekleri kalmayacaktır. Belirttiğimiz Anayasa Mahkemesi kararındaki görüşler dikkate alınmadan hareket edildiği için mahkemelerin hak sahipleri lehine karar vermeleri beklenebilir. Öte yandan, sözkonusu düzenlemeler tekrar Anayasa Mahkemesi’ne götürüldüğünde iptal edilmeleri de beklenebilir.
Emekli hekim bakanlıkta çalışabilir mi
Emekliye ayrılmış olduğu halde çalışmak isteyen hekimlerin tekrardan Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışmaları mümkündür. Kamuoyunda “Tam Gün Yasası” olarak bilinen 5947 Sayılı Kanun’la yapılan düzenleme sonrasında emekli olan hekimlerin, Sağlık Bakanlığı’nın tabip ve uzman tabip kadrolarına açıktan atanmaları mümkün hale getirildi. Ancak bunlar, Sağlık Bakanlığı’nda “kadrolu memur” ya da “sözleşmeli memur” olarak çalışmaya başladıklarında aldıkları emekli aylıkları kesilecek ve sadece bakanlıktan maaş alacaklarıdır. Öte yandan bir taraftan da adlarına primleri yatacak, tekrar ayrılıp emeklilik başvurusu yaptıklarında yeniden emekli aylıkları hesaplanacaktır. Yapılan düzenlemede, emekli hekimlerin Sağlık Bakanlığı’nda çalışmaları halinde, hem emekli aylıklarını alıp, hem de maaşlarını/ücretlerini almalarına olanak tanınmamıştır.
Kanun koyucunun konuya bakışı
Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçelerine rağmen kanun teklifi verenler ile kanun koyucunun yaklaşımının aynı olduğu görülüyor.
1 Ekim 2008 öncesi süreç için açıklandığı gibi hareket edilecek ama, bundan sonraki dönemde de aynı yaklaşım geçerli. Zira konuşulmayan bir başka kanun hükmü aynen aşağıdaki şekilde. Anayasa Mahkemesi’nin sözü edilen iptal kararına rağmen, benzer bir hüküm, Ekim 2008 başından geçerli olmak üzere 5434 Sayılı Kanun’a ek 82’nci madde olarak ilave edilmiştir. Buna göre; “1 Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa 4’ncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başlayanlardan; 5510 Sayılı Kanun’un 4’ncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen sigortalılık hallerinin birden fazlasına tabi olarak çalışmış olmakla birlikte, anılan kanun hükümlerine göre aylık bağlandığı sırada son defa uzun vadeli sigorta kolları açısından 5510 Sayılı Kanun’un 4’ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanlara, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, 5510 Sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (21) numaralı bendinde belirtilen kamu idarelerinde aynı kanunun 4’ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında geçen uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süreleri esas alınarak emekli ikramiyesi… ödenir” denilmiştir.
Görüldüğü üzere, emeklilik ikramiyesi ödenmesinde, 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa devlet memuru olanlar açısından da son defa 4/c statüsünde (devlet memuru olarak) sigortalı çalışanlara emeklilik ikramiyesi ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Kanuna koyucunun yaklaşımı Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği hükümle paralellik taşımaktadır. Dolayısıyla ortaya çelişik bir durum çıkmaktadır. Kanun koyucunun hem eskiden beri memur olanların, hem de Ekim 2008’den sonra memur olanların haklarını korumak için Anayasa Mahkemesi kararında sözü edilen hususları dikkate alarak yeni bir düzenleme yapması gerekmektedir.
Paylaş