KADIN işçilerin izin hakları İş Kanunu’nda, parasal hakları olan "analık ödeneği" ile "emzirme ödeneği" ise Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda düzenlenmiş bulunmaktadır.
Uygulamada bu hakların kullanımına ilişkin kimi sorunlar yaşandığı biliniyor. Özellikle, "sigortalılık niteliği" sona eren kadın işçilere analık ödeneği (analık parası) verilmemekte, işçinin doğum yaptığı tarihte hizmet akdinin devam etmesi şartı aranmaktadır. Oysa kanuni durum tam da böyle değil.
İzin hakları
Kadın işçiler doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam 16 haftalık süre için çalıştırılmazlar. Çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.
Öte yandan, eğer kadın işçi ister ise işvereni, bu 16 ya da 18 haftalık sürenin tamamlanmasından sonra 6 aya kadar ücretsiz izin vermek zorundadır. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.
Süt izni
Kadın işçilere bir de süt izni verilmektedir. Şöyle ki; kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam 1.5 saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını ise işçi kendisi belirler. Dahası, bu süre günlük çalışma süresinden sayılır.
Analık parası
Günlük dilde doğum yapan kadın işçiye yukarıda belirtilen 16 ya da 18 haftalık çalıştırılmadığı süre için SGK tarafından verilen paraya "analık parası/doğum parası" denilmektedir. Ancak, kanundaki adı "analık geçici iş göremezlik ödeneğidir". Bu konu ile ilgili 5510 sayılı kanundaki düzenleme İş Kanunu’ndaki çalıştırma yasağı ile paraleldir.
Buna göre; sigortalı kadın işçinin analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla;
Doğumdan önceki ve sonraki 8’er haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise, doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,
Sigortalı kadının işçinin isteği ve hekimin onayı ile doğuma 3 hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde ise, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süreler için, geçici iş göremezlik ödeneği SGK tarafından ödenir.
Aranan temel şartlar
Doğum yapan kadın işçiye analık parası verilmesinde esasen iki temel koşul aranmaktadır:
Æ Birincisi; doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olacak.
Æ İkincisi; doğumdan önceki ve sonraki 8’er haftalık (toplam 16 hafta) sürede, çoğul gebelik (ikiz, üçüz vs. doğum) halinde ise doğumdan önceki 10 ve sonraki 8 haftalık (toplam 18 hafta) işyerinde eylemli çalışmamış olunacak.
Bazen, işverenler doğum yapan işçisine rızaen/işyeri geleneği olarak çalışmadığı sürelerin ücretini yine de ödemektedir. Belirtelim ki, işçiye bu şekilde ücretinin ödenmiş olması, onun çalıştığı anlamına gelmez ve SGK analık parasını yine de ödemek zorundadır.
Sigortalılık sona ererse
Şüphesiz analık parası kadın işçilere/sigortalılara verilecektir. Yani, sigortalılık niteliği devam edenlere. Ancak, burada aranılan, doğum yapılan tarihte sigortalılık niteliğinin devam etmesi değildir.
Analık hali, kadın işçinin gebelik halini de kapsamaktadır. Dolayısıyla, önemli olan doğum öncesi 8 ya da 10 haftalık sürede yani gebelik istirahatinin başladığı tarihte sigortalılık niteliğinin devam etmesidir. Yoksa, doğum öncesi istirahat süresi içinde hizmet akdinin sona ermiş olması analık parası ödenmesine engel değildir.
Başka bir söyleyişle, kadın işçinin doğum öncesi 8 ya da 10 haftalık istirahat süresi içinde herhangi bir sebeple hizmet akdi sona ermiş olsa dahi kendisine doğum öncesi ve doğum sonrası istirahatlara ait geçici iş göremezlik ödeneği/analık parası eksiksiz ödenmek durumundadır.
Gizlenen bir başka gerçek
İş kazasına uğranılan tarih önemli. Neden mi, "Sosyal Güvenlik Reform Kanunu’nda" gelir bağlanmasına bir istisna dışında alt sınır getirilmemiştir. Konu emekli ya da malüllük aylığı bağlanmasından farklıdır. Eğer, sigortalı iş kazasına uğramış ve meslekte kazanma gücünü de en az %10 oranında kaybetmiş ise, SGK ona gelir bağlamaktadır. Ancak kaza tarihi yeni dönemde önemli. Hatta 1 Ekim 2008’den önce kazaya uğrayan işçiler şanslı bile. Sigortalı işçi, 1 Ekim 2008 öncesi kazaya uğrayıp meslekte kazanma gücünü en az %10 yitirmiş ise, SGK ona gelir bağlar ve alt sınıra da dikkat eder. Yani alt sınır altında gelir bağlanamaz.
Ancak, sigortalı (işçiler ile bağımsız çalışanlar) 1 Ekim 2008’den sonra iş kazasına uğrayıp meslekte kazanma gücünü en az %10 yitirmiş ise, SGK gelir bağlar, fakat alt sınıra dikkat etmez.
Şu halde, 1 Ekim 2008’den sonra iş kazasına uğrayanlardan, bir başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede olanlar haricindekilere, komik sayılacak tutarlarda gelir bağlandığına tanık olacağımızı şimdiden söyleyebiliriz.