Melis Alphan

Neden et yememeliyiz?

30 Eylül 2015
Kurban Bayramı’nda yine her zamanki et tartışması gündeme geldi.

Hayvanseverler bu bayramın bir “katliam” olduğunu dile getirerek tepkilerini ortaya koydular.
Sanki çok demokratik bir ülkede yaşıyormuşuz ve her şeyi özgürce tartışabiliyormuşuz gibi, et meselesinin -hele de dokunanın yandığı dini bir bayram üzerinden- tartışmaya açılması en hafifinden stratejik hata.
İnsanların daha az et tüketmelerini istiyorsak kolayca “kutsala saldırı” olarak algılanacak bir yerden yaklaşmak yerine, başka yollara başvurmalıyız.

***

Hayvansever bakış açısıyla karnımızı doyurmak için et yemek vahşilik; endüsriyel hayvancılık tarihin en büyük suçu. Hele de bu hayvanların pek çoğunun nasıl öldüğünden ziyade nasıl yaşadığı düşünülürse. Sırf insanlar et yiyebilsinler diye, küçücük alanlarda nefes almaya ne kadar “yaşamak” denebilirse. Hayvanları dehşet verici koşullarda “yaşatmak” insanların karnının doymasından ziyade, şirketlerin paradan tasarruf etmelerine yarıyor.

Yazının Devamını Oku

Devlet ne için var?

27 Eylül 2015
DEVLET ne yapar?

Mesela Filipinler’de, Asya Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu toplantısına ev sahipliği yapmadan evvel, yabancılar ükedeki yoksulluğu görmesin diye havaalanından kent merkezine kadar yoldaki gecekonduları gizlemek için geçici duvar yapar.

“Ne iş?” diye sorunca da “Ne var canım?

Her ülke misafiri gelmeden evvel ufak tefek düzeltmeler yapar. Etrafımızı güzelleştiriyoruz” der.

*

Yazının Devamını Oku

Sorumlu belli: Görgüsüzlük ve açgözlülük

26 Eylül 2015
SULTAN II. Selim 1574’te Harem Şeyhi Kadı Hüseyin’e ferman göndererek “Harem-i Şerif’e yüksekten baktırmayasın” demiş, Kâbe’nin çevresindeki 5 metreden yüksek binaların ve bitişiğindeki evlerin yıkılmasını emretmiş.

Yıkıma, Harem-i Şerif’in duvarına bitişik olan kendi eviyle başlanmasını istemiş. Büyük ihtimalle, bunu gören diğer mülk sahipleri yıkıma itiraz edemesinler diye.
Bu meseleyi ne kadar ciddiye aldığını anlatmak için Kadı Hüseyin’i tembihlemiş: “Yıktırmamışsan neticesi sana ait olup özrün kabul edilmeyecek. Kimseye itimat etmeyip kendin bizzat ilgilenip ihmal ve gevşeklik etmekten kaçınasın.”
Kâbe’yi çevreleyen Osmanlı revakları bile Kâbe’den alçak inşa edilmiş.


*


1781’de Kâbe’ye bakan bir tepeye Osmanlılar Ecyad Kalesi’ni dikti. Kâbe’yi düşman saldırılarından koruyan kale,

Yazının Devamını Oku

Hayvanları es geçen bir sosyal belediyecilik olamaz

23 Eylül 2015
Bir grup sokak hayvanı ölü bulunduğunda veya ortadan kaybolduğunda, genelde malum şüpheli belediyedir.

Zira belediyeler çoğunlukla bu hayvanlarla nasıl baş edeceğini bilemez ve onları bulundukları yerde yaşatmayı öncelikleri arasına almaz.
Sokak hayvanlarını zehirleyerek, barınaklara kapatarak, tecrit ederek bu sorunun çözülemediği yıllardır görülmesine rağmen, bu zalimce yöntemlerden vazgeçilmez.
İşe yarıyor olsaydı, sokaklardaki hayvanların sayısı azalırdı. Bilakis, artıyor.
Çözüm belli.
Öncelikle, HAYTAP’ın uzun süren çabalarıyla yasa tasarısına sokulan ama hükümetin değişmesiyle kalakalan “pet shop’ları kapatmak” bu işi kökten çözmenin tek yolu.
Türkiye’ye her gün gümrüklerden torba torba ithal hayvan sokuluyor.
Bunlar satılıyor.

Yazının Devamını Oku

Ne çekti bu şehirler sizden!

20 Eylül 2015

ÇEVRE ile şehirciliği aynı bakanlık çatısı altında birleştirip yeşili inşaata kurban eden onlar.
Taksim’e kışla dikemeyince meydanı beton çölüne döndüren onlar.
‘Dünyanın en büyüğü’ böbürlenmeleriyle şehrin orta yerine estetik yoksunu adalet sarayı konduran onlar.
İstanbul siluetinde minareler arasına ucube bir köprünün direklerinin yerleşmesinin müsebbibi onlar.
İstanbul’un kalan son ormanlarını katledecek ve şehrin oksijen deposunu sıfırlayacak yatırımlara imza atan onlar.
Trafiği çözme vaadiyle –ve zaman aksini ispatlayacak- Kuzey Ormanları’nın ortasında kilometrelerce genişlik ve uzunlukta bir yarık açan onlar.
Beyaz çimento ve PVC’nin yaşı yüzyıllarla ölçülen binaların restorasyonlarının vazgeçilmezi haline gelmesi onların dönemine rast geliyor.

Yazının Devamını Oku

Teröristin oğlu

19 Eylül 2015
ZAC Ebrahim, 1990’da Yahudi Savunma Ligi’nin lideri haham Meir Kahane suikastını yapan ve 1993’teki Dünya Ticaret Merkezi bombalama eyleminin mimarlarından olan El-Seyyid Nusayr’ın oğlu.

Daha 7 yaşındayken babasıyla poligonda hedef pratiği yapan, etrafı fanatiklerle dolu, beyni bağnaz öğretilerle şekillenen bir çocuk düşünün.
680 kg patlayıcı yüklü bir minibüsü Dünya Ticaret Merkezi’nin otoparkına yerleştiren adamlara ‘amca’ diyerek büyüyen bir çocuk düşünün.
19 yaşına kadar 20 kez taşınmak zorunda kalmış, sosyal beceriler geliştirememiş, kimliğini hep gizli tutmuş bir ergen düşünün.
İşte Zac o.
*
Zac bugün 32 yaşında ve barışa katkı sağlamak için hikâyesini anlatıyor.
Peki bir teröristin oğlu nasıl oluyor da bu kadar koşullanmaya, insanların ırkı ve dini ile değerlendirilmesi gerektiğine dair beyninin yıkanmasına rağmen çevresinin etkisinden kurtulup bir tür ‘barış elçisine’ dönüşebiliyor? Nasıl oluyor da bir teröristin oğlu insanlara ilham verebiliyor?

Yazının Devamını Oku

Karanlıktan aydınlığa

16 Eylül 2015
Yırca’da baştan sona neler olduğunu hatırlayalım.

13 Mayıs 2014’te Kolin A.Ş.’nin termik santral yapımı için Yırcalıların toprakları acele kamulaştırıldı.
Temmuzda, Greenpeace’in Bilgi Edinme Başvurusu’na cevaben Manisa İl Tarım Müdürlüğü’nün projeye olumsuz görüş verdiği ortaya çıktı.
Eylülde Greenpeace ve Yırcalılar, Acele Kamulaştırma’ya karşı ortak dava açtı. 14 gün sonra Kolin A.Ş. Acele Kamulaştırma yapılan zeytinlik alanın çevresini hukuksuzca tel örgülerle çevirdi ve köylülerin alana girişini, ağaçların bakımını ve hasadını yapmasını engelledi.
Şirket çalışanları ağaç kesimine başladı. Nöbettekilerin müdahalesi ve yıkımı yapan araçların durdurulması üzerine o gece sadece 13 ağaç kesildi.
21 Eylül’de ikinci kesim gerçekleşti. 14 Ekim’de 227, 15 Ekim’de 149 ağaç daha kesildi.
21 Ekim’de toplamda yaklaşık 900 ağacın kesilmesine tepki gösteren köylülerle şirket çalışanları arasında çıkan arbedede köylüler tartaklandı, yere yatırılıp kelepçelendi. 11 köylü hastanede darp raporu aldı.
30 Ekim’de Kolin’in Soma’da kurmayı planladığı termik santrale kömür temin edecek madenlerin ÇED’den muaf tutulduğu ortaya çıktı.

Yazının Devamını Oku

Sihirli bir değneğimiz olsaydı...

14 Eylül 2015

EVVEL zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde...
Dünyanın en barışçıl halkları kudretli bir büyücüye savaşları ve katliamları durdursun diye yalvarmışlar.
“Çok basit” demiş büyücü, “Dünyadaki tüm silahları yok edeceğim, kimse artık savaşamayacak”.
Barışçıl halklar sevinç çığlıkları atmışlar.
Büyücü sihirli değneğini sallamış ve silahlar yok olmuş.
Üç gün dünyada barış hüküm sürmüş.
Savaşa meyilliler boş durur mu?...

Yazının Devamını Oku