18 Ağustos 2005
Cihangir ile Pera arasında sıkışan dar Çukurcuma sokaklarında neler yok ki? Nerede başlayıp nerede bittiği pek de belli olmayan bu bölgedeki eskiciler, antikacılar, galeriler, hamamlar, cafe’ler üzerinizde farklı bir etki bırakıyor. Başınızı kaldırıp aralarına çamaşır gerilmiş, sıvası dökük evleri seyretmek de cabası. Hepsinin bir hikayesi, hepsinin bir sihri var.
İşin sırrı yürümekte, kıvrılıp bükülen sokaklara özgürce sapmakta, köşeden keyifle dönmekte, en küçük kapının arkasındakini bile merak etmekte, tozlu raflarda detaylı bir göz gezintisi yapmakta. Eskinin eskiyle barışık bir şekilde yaşadığı Çukurcuma, özellikle son dönemde sürekli yükseliş yaşayan etnik-otantik-eklektik kelimelerinin hakkını veren pek çok hazineyle dolu.
Gri kaldırımlar ile sarı ışıklı dükkanlar arasında neler bulabilir, nelere dokunabilirsiniz? En başta, çoğu geçmişte varolmuş başka hayatlara tabii ki. Antika ve eski eşya satan dükkanlarda, farklı yüzyıllardan günümüze ulaşmış farklı tarzlarda mobilya, aydınlatma, tekstil, aksesuvar ve takılar sergileniyor.
Beyaz eşya hariç tüm eski ev eşyalarını satan Nostalji, Rum evlerinden ve Anadolu’dan gelen eski eşyaları bulabileceğiniz Işık Antik, tam bir antika cenneti sayılabilecek Antikarnas, ikinci el eşyalar satan Başbaydar Antik, uğrayabileceğiniz ilk mağazalar.
Fransa’dan gelen antika ve eskitme eşyaları satan Imrahor, döneminin sanatsal özelliklerini taşıyan iyi durumdaki ürünlerle dolu. Mağaza önünde sergilediği koltuklarla hemen fark edilen Güney Ticaret’in tam çaprazında rengarenk avizeleri ve lambalarıyla dikkat çeken Melih Gülay var.
Altıpatlar Sokak’taki Evihan, sıkıcı bir şirket ortamında uzun süre çalışmış olan Kristin Evihan’ın Cam Ocağı’nda aldığı 15 günlük bir kurstan sonra açtığı 100 yıllık geçmişi olan bir dükkan. Camla çalışırken kendini kısıtlamaksızın renklerle oyun oynayan Kristin Evihan, genellikle doğadan esinlenerek çeşitli hayvan figürleri, balık motifleri ve insan yüzleri tasarlıyor.
2000 yılından beri Tardu Kuman’ın tasarımlarını sergileyen Stoa mağazasında, masif ahşabın doğallığının korunduğu, el emeği ağırlıklı olarak üretilen ve metal, deri, cam gibi malzemelerin de karıştığı tasarımlar (masa, bank, sehpa, kitaplık, CD’lik, kanepe, koltuk, askı, dergilik, şezlong...) bulabilirsiniz.
ÇUKURCUMA’NIN EN ÖNEMLİ SOKAĞI
Çukurcuma’yı Çukurcuma yapan sokaklardan biri, hatta en önemlisi, adını 1800’lü yıllarda İstanbul’da yaşamış Francesco della Suda isimli İtalyan bir eczacıdan alan Faik Paşa Sokağı. Burayı adım adım dolaşmanız gerek. Yokuş boyunca sıralanan taş binalardan sol taraftakiler daha gösterişli, sağ taraftakiler ise daha mütevazıdır; bunun nedeni geçmişte solda aristokratların, sağda ise onların hizmetkarları ya da sıradan halkın oturmasıymış.
Bu sokaktaki yüksek tavanlı binalardan birinde bulunan A la Turca, loş bir ışıkla aydınlanan merdivenlerle ulaşılan katlarında çok özel mekanlar yaratmış. Randevu ile gezilen A la Turca’nın ana konusu Anadolu kökenli halı ve kilimler olsa da, üç katlı mekanda pek çok mobilya ve aydınlatma da var. Meraklıları için not: Bodrum katında sergilenen küpler ve özellikle özel Erzurum küpleri koleksiyonu çok ilgi çekiyor.
Aynı sokakta geniş vitriniyle dikkat çeken bir başka adres, Halide Didem Kurt tasarımı ayna, konsol, aydınlatma ve aksesuvarları bulacağınız iki katlı Halide d. mağazası. Çizme formunda bir vazo ya da gözü kulağı olan bir sandalye... Hem gezebilir, hem eğlenebilirsiniz.
ZAMANSIZLIĞIN ORTA YERİNDE
Kurucu ortaklardan Emine Turan’ın kişiye özel yaptığı takı tasarımlarının yanı sıra aksesuvardan mobilyaya pek çok orijinal tasarıma sahip Accenturc’te, hiç aklınıza gelmeyecek şeyler çıkabilir karşınıza. Geleneksel çay bardağı ile klasik su bardağını birleştiren ilginç bir bardak tasarımı ya da geçen yılın favorisi bavul tabureler gibi...
Farklı bir deneyim içinse, Galeri Artist’in Çukurcuma’daki şubesini ziyaret edebilirsiniz. Sergiler ve koleksiyonerlere sunduğu danışmanlık işleviyle sanatseverlere hizmet veren galeri, Fikret Mualla, Sabri Berkel, Ergin İnan, Ekrem Kahraman, Komet, Mehmet Güleryüz, Yiğit Yazıcı ve İsmail Acar gibi değerli isimleri ağırlıyor.
Dün ve bugün arasında, adeta zamansızlığın orta yerindesiniz Çukurcuma’da. Sokakları gezip keşiflerinizi yaptıktan sonra, eski eşyalara yeni hikayelerini yazdırmak üzere eve dönmek çok zevkli olacaktır.
BU ÜRÜNLERİN BİR EŞİ YOK
Chic Shock, Çukurcuma’da açılan yeni dükkanlardan biri. 32 yıldır İtalya’nın Chianti bölgesinde yaşayan kostüm tasarımcısı Sibel Diker’in sahibi olduğu bu dükkanda satılan çantaların her biri tek. Şapka, elbise, çiçekli asker montları, eski kumaşlarla yapılmış elbiseler, eski korselerden yapılan etekler, dekupaj tekniğiyle yapılmış paravan ve tepsiler de bulabilirsiniz.
STİL
Ben size ‘Desa’ desem
Evet, ben size Desa desem, siz bana ‘deri’ dersiniz. Tam bir deri uzmanı olan Desa, yaşamı kolaylaştıran, modern, pratik ve rahat bir tarzda tasarladığı ev koleksiyonuyla deri ve ahşap buluşmasına yeni yollar açıyor. Koleksiyona yeni eklenen deri yatak çarpıcı bir seçim olabilir.
KEŞİF
Aydınlatma cenneti
Kapalıçarşı’ya yolunuz düştüğünde (mutlaka düşsün), Bazaar Kılıç’taki aydınlatmalara mutlaka göz atın. Küçük mozaik olanların fiyatları 15 YTL, özel imalat setler ise bin 500 dolara kadar çıkıyor. Tel: (0212) 527 75 01
TAKİP
Üçleme
Vazo-çiçek-mum üçlemesinde zor rekabet edilen bir estetiğe sahip Fransız Sia markası, evinizin havasını bir anda değiştirebilen koleksi-yonlarıyla
Mudo Concept mağazalarında...
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
11 Ağustos 2005
Yeni nesil ofis mobilyaları, tasarım çizgileriyle olduğu kadar, sundukları yeni çalışma konseptleriyle de heyecan yaratıyor; iş merkezli değil, insan merkezli düzenlemelere yöneltiyorlar. Bu trendi fark eden pek çok üretici firma, firmalara ofis tasarımıyla birlikte ‘motivasyon tasarımı’ da sunuyor; yani ofislerin çalışanları motive edecek şekilde düzenlenmesini öneriyor. Çünkü çalışanın mutlu olması ve kendini değerli hissetmesi, verimlilik ve bağlılık açısından çok önemli.
Bireysel çalışma alanlarının birleşerek oluşturduğu genel çalışma alanları olan ofisler, iş saatlerinin uzamasıyla hayatımızın daha büyük bölümünü kaplamaya başladı.
Bu nedenle, günümüzün ofis sistemleri tasarımında ergonomi, fonksiyonellik, görsel kalite, kalıcılık ya da konfor gibi ortak özelliklerin yanı sıra, doğrudan kişilere ve yaptıkları işlere yönelik özel çözümler de aranıyor.
Moda ve dekorasyon eğilimlerinde son yılların ana çıkış noktası olan ‘kişiselleşme’ ofislere de hem motivasyonu artırıcı, hem aidiyet duygusunu güçlendirici, hem de farklılaştırıcı bir yön veriyor. İnsanlar, kendi el izlerini bırakabildikleri alanlarda çalışmaktan zevk alıyorlar.
Evlerini ofislerine taşıyor, çalıştığı alanı kendisine ait bir yere dönüştürmeye çalışıyorlar. Bazen özel koleksiyonların sergilendiği, bazen de kişisel hobilerine ait ipuçlarının bulunduğu ortamlar yaratıyorlar kendilerine.
Yaratıcılığı ve paylaşımı teşvik eden ayrıntılar ekleyerek, ‘genel’den ‘özel’e doğru geçen, bu geçişi yaparken yakınlaşan ve iletişimi güçlendiren çalışma alanları kurguluyorlar. Hiyerarşinin giderek azalması ve daha samimi ortamlarda çalışılması da bu eğilimi destekliyor.
Aydınlık çalışma alanları
Müzik setleri, çiçekler, fotoğraflar, posterler, seyahatlerden alınan hatıra objeleri ya da sıra dışı aydınlatmalar gibi detaylar, çalışanın yaşam stili hakkında da dış dünyaya mesaj vermesini sağlıyor.
Dekorasyon mağazalarında satılan pek çok depolama, saklama, sınıflandırma üniteleri, rengarenk ofis aksesuvarları ve kırtasiye çılgınlarının vazgeçemediği kutu-kalemlik-cd’lik-evraklık gibi ürünler çalışma alanınıza küçük keyifler katabiliyor. Renk seçimi de ofisin ortamını şekillendiren önemli etkenlerden biri. Bugünün tasarımlarında, net çizgiler ve açık ahşap renkleri kullanılarak aydınlık çalışma alanları oluşturuluyor.
Noktasal olarak kullanılan bayrak kırmızısı, turuncu, yeşil ve sarı gibi renkler de nefes aldırma ve neşelendirme gücüne sahip. Monotonluğu kırmak için şaşırtıcı formlardan ve boşluklardan yararlanılıyor.
Modüler mobilyalar, kişilerin kendi iş alanlarında ufak değişiklikler yapabilmesine olanak tanıyor. Masa ve panellerin hareketli yapısı ve birbirlerinden bağımsız kullanılması, çalışma ortamının gelecekteki beklentilere göre değişimini sağlayan esnek bir yapı sunuyor.
Sosyalleşmek, etkileşim ve konsantrasyon için alan yaratan tasarımlar tercih ediliyor.
Özetlemek gerekirse...
Ofiste neşelenmenin öncelikli şartı tabi ki mutlu çalışanlar.
Çalışma sınırlarının içine eklenen kişisel detaylar ise, işinde mutlu olan insanın iş yerinde kendini daha rahat, daha özel ve daha farklı hissettiğinin bir göstergesi oluyor.
Opus ve R35
Tuna Ofis, yeniliklere açık yapısıyla ünlü tasarımcılarla çalışmanın önemine inanıyor. İtalyan Ambustudio grubu, dünyaca ünlü tasarımcımız İnci Mutlu ve Ansgar Brossarrdt yönetimindeki ID Design tasarım grubu Tuna için koleksiyon hazırlıyorlar. Firmanın yeni koleksiyonlarından biri ID Design tarafından yapılan Opus. Günümüz ofislerinin klasikleşmiş anlayışının yerini modüler sisteme bırakmasından hareketle tasarım yapan Brossarrdt, hızla küçülen/büyüyen şirketlerin çalışma sürelerinde ve işgücünde esnekliğin vazgeçilmez bir unsur olduğunu ve Opus’u bu felsefeyle tasarladığını belirtiyor. İnci Mutlu tasarımı R 35 ise, sıkıcılıktan uzak, sade, yalın hatlı ve minimalist bir ürün. Zor geçen iş hayatında insana dost, samimi, ofis mobilyası tipolojisinden uzakta hafif ve zarif takımlar sunuyor. Her iki koleksiyonu, www.tunaofis.com’dan görebilirsiniz.
Global bir marka: Knoll
1938 yılında kurulan Knoll International, tasarımda mükemmelliği ilke edinmiş global bir ofis mobilyası üreticisi. Bauhaus tasarımcılarıyla başladığı yoluna isimleri markalaşmış pek çok dahi tasarımcıyla devam ediyor. Mies van der Rohe, Marcel Breuer, Eero Saarinen, Pascal Mourgue ve Ettore Sottsaas gibi ünlü isimlerin Knoll için yaptığı ürünleri Mozaik mağazalarında bulabilirsiniz. Tel (0212) 327 05 95
Özgür çalışan
Faruk Malhan tasarımı Lean, sağladığı yer ekonomisi ve kurgusal çeşitlilik ile çalışana önemli özgürlükler sağlıyor. Gerektiğinde bölgesel konsantrasyonu sağlayan hafif paneller, akustik değerin yanı sıra, kişisel aksesuvarları taşıyacak özelliklere sahip. İnsan odaklı bir çalışma ortamının sağlanması esas alınarak tasarlanan sistem, sürekli değişim ve gelişime uyum sağlayabilecek bir yapıda. Tel: (0212) 223 13 20
Ege’nin yeni hikayesi
Taş duvarlar, ‘emel mavisi’ boyalı pervazlar, ahşap dokular ve sakız ağaçları... Alaçatı evleri ilginizi çekiyorsa, Maison Française dergisinin ağustos sayısını okuduktan sonra hemen bavulunuzu toplamak isteyebilirsiniz!
Ekvatorun öte yanı
Evde tropik etki için yaşasın Brezilya renkleri diyoruz (yeşil, sarı, kırmızı!) ve elimiz hep büyük yaprak desenlerine, çiçeklere, kokteyl bardaklarına gidiyor. İşte Budun’dan iki seçenek: Kül tablası: 8,95 YTL., bardak altlığı: 12,50 YTL.
Tel: (0212) 225 97 91
Mutfağımda bir dahi var!
Alman Miele G 1000/2000 serisi bulaşık makineleri o kadar çok özelliğe sahip ki! Akıllı, tutumlu, pratik, konforlu ve hassas. 70 derecede yıkama özelliğiyle biberonlara ince temizlik yapabilmesi de cabası!
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
28 Temmuz 2005
Katlamalı, balon, panel mekanizmalı, pano, stor, brizli, yanlara toplamalı? Evler yaratıcı stillerle özgürleştikçe, mekanlarda hacim olarak çok geniş bir alan kaplayan perdeler için tasarlanan çözümler de artıyor. Bu yılın sloganını ‘yeni boyutlar hayal edin’ olarak belirleyen tekstil otoriteleri, rengin başrolü aldığı perdelerde yardımcı oyuncu ödülünü büyük desenlere veriyorlar. Peki perde seçerken nelere dikkat etmek gerek?
Perdelik kumaş seçerken gözünüz biraz korkabilir. İlk olarak pencerenizin şeklini ve ölçüsünü tam olarak belirlemelisiniz. Bu ölçüyü aldıktan sonra, seçtiğiniz perdenin eni ve istediğiniz perde tasarımı doğrultusunda almanız gereken kumaşın metrajı ortaya çıkacaktır. Ancak sanmayın ki, bu metraj konusunda her perdeci fikir birliğinde olacaktır.
Kendi evime perde yaptırırken, beş farklı yerden ölçü aldırmış ve hiçbirinin diğerine uymadığına şahit olmuştum. Bu nedenle, size en çok güven veren perdeciye inanmaktan başka çare yok!
Perdede bir diğer zorluk da, orantısız pencereleri saklayacak bir yol bulmak. Odanın boyutlarıyla orantılı olmayan pencereler için küçük hilelere başvurabilirsiniz. Çok alçak veya kare pencerelerde, kornişi pencere çerçevesinin hemen üzerine değil, biraz yukarı asmak gibi.
Pencereniz çok darsa, kornişin boyunu ölçüden biraz daha uzun tutup perdeyi iki kanat halinde büzdürerek sorunu çözebilirsiniz.
Pencereniz tavana çok yakınsa, perde uzunluğunu yere kadar tutarak orantısızlığı düzeltebilirsiniz.
TÜLLERİ DİKTİRMEDEN ÖNCE BİR KEZ YIKAYIN
İstediğiniz perde tasarımına uygun perde seçmek de çok önemli. Örneğin doğal drapelerde kumaşın ağır ve sert olması gerektiği söyleniyor. (Böylece pliler düzgün duruyor.)
Kumaş, perde askısının üzerine serbest biçimde atılabilir. Pamuklu kumaşların duruşu, drapelere şişkin bir görünüm veriyor; perdenin kenarlarına bant yaparak perde askısının desteklerine püsküllü perde atkılarıyla tutturabilirsiniz.
Tül kullanımında en çok tercih edilenlerse keten, organza ve doğal dokulu olanlar. Çekme payını göz önünde bulundurup, tülleri diktirmeden önce bir kez yıkamakta fayda var.
Güneşliklere gelince... Perdeler gibi uygunsuz ölçülere sahip pencerelerinize doğru orantılar vermenize yardımcı olacaktır.
Güneşlikleri kullanılmadıkları zaman maksimum güneş ışığı almak için çerçevenin iki yanına, camı tamamen açıkta bırakacak şekilde genişleterek, yetersiz büyüklükteki pencerenize doğru bir ölçü verebilirsiniz.
2005 perdelerinde bunlar çok moda
Yarı saydam kumaşlar
Neo-romantik bir stil
Yeniden yorumlanan klasik desenler Sıcak renklerin birlikte kullanımı Parlak dokular, metalle dokunan kumaşlar 60’ların yuvarlak, kare ve spiral desenleri
Stilize çiçek ve yaprak motifleri Japon tekstil sanatından esinlenen baskılar Renkli boncuklardan perde dekorları Chenille yerine kadife kumaş
Farklı denemeler için: Bobbin
Kumaş tasarımcısı Dilek Aksu ve moda tasarımcısı Aslı Misoğlu, Gümüşsuyu’ndaki Bobbin isimli mağazalarında çok özel perde koleksiyonlarını sergiliyorlar. Kendi üretimleri olan dokumalara el boyamasıyla desen de yapan Bobbin, tarzını koruyor. Tel: (0212) 292 32 93
Mavi başrole oynuyor
Mavi bu sezon evlerimizde baş köşeye oturmaya aday. Homteks’te satılan Rubelli, Arte, Lisio gibi dünyaca ünlü markaların koleksiyonlarında perdeleriniz, koltuklarınız ve duvar kağıtlarınız için bolca mavi var. Bilgi için: www.homtek
Katlamalı perdeler
İtalyanlar tarafından keşfedilen ve geliştirilen, bu nedenle orijinal ismi ‘roman blinds’ olan katlamalı perdeler, mekanizmayla çalışıyor ve kademeli olarak katlanarak toplanıyor, açılıyor. Katlamalı perdelerin toplama payları, 35 cm ile 25 cm arasında değişiyor. Çok farklı kumaşlara uygulanabilen katlamalı perdelerde, tavsiye edilen temizleme şekli ise kuru temizleme.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
21 Temmuz 2005
Her ay farklı uluslararası dergilerde farklı Türk tasarımcıların isimlerine rastlıyorum. Görünen o ki çok yakın gelecekte, Defne Koz, Aziz Sarıyer, Ayşe Birsel, İnci Mutlu, Murat Günak, Barlas Baylar ve Mirzat Koç gibi artık çok iyi tanınan isimlerin yanına, daha pek çok Türk tasarımcının ismi eklenecek. Derin firmasının yöneticilerinden, tasarımcı Derin Sarıyer, yeni Derin koleksiyonunu anlattığı İngiliz Elle Decoration dergisinin son sayısında şöyle diyor:
‘Her tasarımcı, içinde yaşadığı kültürden etkilenir, ama bunun tasarımlarına dekoratif bir unsur olarak yansıması şart değildir.’
Derginin ünlü İtalyan tasarım markaları Cappellini ve Edra’nın yeni nesil adayı olarak tanımladığı Derin firması, geçmişten gelen büyük birikimiyle son yıllarda yabancı basının gözbebeği olmuş durumda. Bu başarısını, tamamen Türk tasarımcıların elinden çıkan ama akıcı formları, cesur renkleri ve modern çizgileriyle uluslararası tada sahip mobilyalarına borçlu.
Avrupa’da düzenlenen fuarlarda puan toplayan ve bu puanların ödülünü yine dergilerde yayınlanan övgülerle alan iki genç isim de Sezgin Aksu ve Koray Özgen.
Michele de Lucchi’yle tanışıp tasarımın izini sürmeye başlayan ve şu anda da Milano’da onunla aynı ofisi paylaşan Sezgin Aksu, ismi yeterince tanındığı zaman Türkiye’den, Osmanlı’dan miras değerleri, tasarım dünyasına sokmak istiyor ve Türk kültürünü dünyaya tanıtacağı günü beklediğini söylüyor.
Şu anda Poltrano Frau, Gebrüder Thonet, Caimi, Guzzini, Rosenthal, Olivetti, Siemens gibi firmalar için projeler çalışıyor.
WALLPAPER’A KONU OLDULAR
Koray Özgen ise, Fransa’da kendi ismini taşıyan tasarım stüdyosunda sürdürdüğü tasarım çalışmalarındaki zeka pırıltılarıyla dikkat çekiyor.
Bugüne kadar çalıştığı firmalar arasında Centre Georges Pompidou, Palais de la Decouverte, Paris Belediyesi, International Herald Tribune, Knoll International, Boots Healthcare yer alıyor. Bu seneki Paris Maison&Objet fuarının ardından, orada sergilediği Astroid vazosunun yer almadığı dergi kalmadı.
Ünlü tasarım dergisi Wallpaper, geçen sene yaptığı ‘2004’ün en yetenekli yedi genç tasarımcısı’ değerlendirmesine Autoban tasarım ofisinin ortakları Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’ı sokmuştu.
Mekánlarn karakterleri olduğu gibi objelerin de karakterleri olduğuna inanan Özdemir ve Çağlar, projelerini yaptıkları mekánlarda kullanılmak üzere objeler tasarlamaya başlıyorlar ve birbirlerini acmasızca eleştirerek, aydınlatma elemanlarından koltuklara dek birçok ürün tasarlıyorlar.
Wallpaper dergisi geçen ayki sayısında ise ‘En çok aranan 10 tasarımcı’ başlığı altında farklı ülke ve okullardan gelecek vaat eden genç tasarımcıları seçmiş. 10 tasarımcının ikisi, İTÜ Endüstri Tasarımı Bölümü yeni mezunları Seçil Uğur ve Demet Bilici...
2004 yılnda mezun olan Demet Bilici geçen yıl bitirme projesi olarak bir KOBİ için Corian malzemeden tasarladığı ‘Drop’ isimli lavabosu; 2005 yılında mezun olan Seçil Uğur ise ‘Flower on the Table’ isimli bir mobilya tasarımıyla bu listede yer almaya başarmışlar.
(Bu arada küçük bir not: Bilici, 2003 yılında okulundan bir grup ile birlikte davet edildiği Milano Mobilya Fuarı Salone Satellite bölümünde sergilediği ‘Sit Down Here’ isimli oturma birimiyle dikkatimi çekmişti)
Milano Nuova Accademia di Belle Arti’de Endüstriyel Tasarım konusunda aldığı eğitimin ardından kavuk ve hamam takunyası gibi geleneksel formları günümüz dekorasyon anlayışında yatkın bir biçimde puf ve bar iskemlesi şeklinde yorumlayan Joelle Hançerli de, bence gelecekte adından çok söz ettirecekler arasında.
New York’a giderek çalışmalarını uluslararası platformda devam ettirmeyi planlayan Hançerli’nin son dönem tasarımlarında tarihin kokusunu alabiliyor, geçmişin izlerini fark edebiliyorsunuz.
Batı’dan bakıldığında, tasarımda Türk kimliğinin ilk anda yarattığı etki gerçekten şaşırtıcı.
Tasarımcılarımız hayallerinin peşinden koştuğu ve endüstrimizin desteği devam ettiği sürece, bu alanda sesimiz kuşkusuz daha güçlü çıkacak.
TAKİP
Kırmızı noktalı Step’ler
ColorTherapy Fusion koleksiyonuyla yaşadığımız mekanları renklendiren Step; ‘kırmızı noktalı’ ürünlerinde ‘etiketin yarısı’ kampanyasına başladı. ‘Kırmızı nokta’lı aksesuvar ve halılara yarı fiyatına sahip olabileceğiniz kampanya, 14 Ağustos 2005 tarihine kadar devam ediyor. www.stepcarpet.com
STİL
‘Kalahari’
Lavabo modellerindeki yeni denemeleri izlemeyi çok seviyorum. İşte bunlardan biri... RocaKale Tasarım Serisi lavabolarından minimalist Kalahari, alışılmadık incelik ve düzlükteki formunu 65 cm’lik yeni ebadında daha güçlü vurgulamış (bir önceki model 80 cm’di). www.rocakale.com
DÜNYA
Asil İngiliz
Ağustos sonunda İstanbul mağazasını açmayı planlayan ünlü İngiliz markası Burberry, lüks ve konforlu çizgisini ev koleksiyonunda da devam ettiriyor. Ürünleri arasında zengin dokulu kumaşlardan ekose desenli kristallere ve mücevher kutularına kadar pek çok seçenek var. Tel: (0216) 445 55 30
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)